Size bugün Egon Schiele'den bahsedeceğim. Avusturya doğumlu sanatçı 12 Haziran 1890'da doğmuştur. Resime olan ilgisi küçük yaşlara dayanmaktadır. Grafit, suluboya ve kurşun kalemi kağıt üzerine adeta işler gibi çalışırdı. Ekspresyonist yani dışavurumcu bir
ressam olan Schiele'nin güçlü anatomi bilgisini yaptığı her resimden kolayca anlamak mümkündür. Çizgilerindeki heyecan verici enerji kimi zaman erotizme, kimi zaman da yaşamdan aldığı tadı bize göstermektedir.
Her ressam gibi o da bir ressamı kendisine idol olarak seçmişti. Onun kendisine örnek aldığı sanatçı yine bir dışavurumcu olan Gustav Klimt'tir. Hatta figürlerindeki tekniği ile Gustav Klimt'in de ötesine gitmeyi başarmıştır. Figürler kırılgan, kimi zaman hastalıklı, kimi zamansa fakir ve hüzünlüdürler...
Kişiliği ve yaşamı tartışmalı bir sanatçı olmuştur. Ama buna rağmen şu an Avusturya'nın ve dünyanın en iyi sanatçıları arasında gösterilmektedir. Egon Schiele, 1915'te modeli Edith isimli bir kadınla evlenmiş ve gelişmiş sanatına karısıyla birlikte yaşadığı stüdyo tarzı dairelerinde devam etmişlerdir.
Dediğim gibi, tarzı ve yaşam şekli her zaman ve hala tartışıla dursun o kısacık hayatına bir dünya sanatçısını sığdırmayı başarabilmiştir. 19 Ekim 1918'de karısı Edith karnındaki çocuğuyla birlikte hayata veda etmiştir. Nitekim karısının ölümünden tam 13 gün sonra yani 31 Ekim 1918'de kendiside karısının ölümüne neden olan İspanyol gribinden dolayı vefat etti.
Pesimist görünümlü tablolarında hüznü ve acıyı görmek isteyenlere şiddetle Egon Schiele'nin tablolarını görmelerini tavsiye ediyorum...
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,
0 Comments:
Yorum Gönder