Çizgi film izlemeyi hep çok sevdim ben. Bugün bile hala ilerlemiş yaşıma rağmen kendimi engelleyemiyor. Televizyonda yakaladıklarımı ya da vizyona giren gerçekten film tadında hatta bazen onlardan bile güzel çizgi filmleri.
Çocukken en sevdiklerimden biri uçan kazdı kardeşimle televizyonun dibine otururduk tüm “biraz uzak otur gözünü bozacaksın” uyarılarına rağmen. Rüyalarımda o kazla dünyayı gezerdim ben. Beni her gece kanadına alır pencereden kaçırırdı uçan kaz. Kendimi Clementine zannederdim çoğu zaman. Ne kadar da güzel bir müziği vardı… Sonra Yakari küçük Kızılderili.
Sonra sonra başladı He-man, Voltran’lı vurdulu kırdılı çizgi filmler. En sevdiğimiz repliklerdi. “Hadi Voltranı oluşturuyoruz!” ya da “Gölgelerin gücü adına güç bende artık!” Bir dönem Japon olmak istedim ben çünkü onların çok büyük güzel gözleri olduğunu ve öyle gözlerinden yaşları fıskiye gibi fışkırtabildiklerini sanıyordum. Büyüdükçe anladım ki Japon çizgi filmlerindeki karakterler hiç de Japonlara benzemiyor. Kendimi aldatılmış hissettim. Hiç sevmedim Japonları bu yüzden.
Şimdi ise Buz Çağı favori çizgi filmlerim arasında çocukluğumdaki çizgi filmlerin tadını buluyorum onda. O garip sincabın atası olduğu düşünülen yaratık beni çocukluğumun tuhaf kıvrımlarının arasında dolaştırıyor.
Şimdiki çocuklar maalesef daha şiddet içerikli çizgi filmlerle büyüyor. Sadece çizgi filmlerde değil, oyuncaklar ve bilgisayar oyunları da onları bir şiddetin içinde oynamaya zorluyor. Üzülüyorum onlar için hem de çok …
O yüzden sımsıkı sarılıyorum çocukluğuma çocukluğumun mutlu masallarına… Bir gece uçan kaz beni ve Clementine’i alıyor . Yakari’de atıyla aşağıdan bizi izliyor. Güzel sakin bir bahçe buluyoruz. Saklambaç oynuyoruz ben sayıyorum “1,2,3,…….29, 30 önüm arkam sağım solum sobe saklanmayan ebe” gözlerimi açıyorum bir de ne göreyim kimse yok hepsi yokolmuş. Yerlerinde ellerinde silahlı beni kovalayan kötü adamlar, katiller ve dna’ larıyla oynanmış yaratıklar. Koşmaya başlıyorum. Onlar peşimden ateş ediyorlar, bir uçurumun kenarına geliyorum atlıyorum, düşmeye başlarken. Uyanıyorum… Herşey bir kabusmuş diyerek ışığı açıyorum. İşte hepsi buradalar. uçan kaz kapımın önünde boynuna gömmüş kafasını, Clementine yanımda yatıyor, Yakari atının sağrısına dayamış başını uyuyor. Gülümsüyorum, “onlar beni hiç bırakmadı ki” diye mırıldanarak uykuya dalıyorum …
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,
0 Comments:
Yorum Gönder