Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Mad for Stripes

I haven't made my love for stripes a secret, one must only take a peek into my closet and will agree.  I am drawn to anything striped when it comes to fashion (see here), so why not translate that adoration to interiors.  Whether it be in a nursery, hallway, entryway, headboard, accent wall, or even a whole floor, stripes add just the right touch of interest to a space:
via Lonny


via Domino

via Lonny

via Caitlin Wilson Design
Abode Love via Made by Girl
via The Decorista
via Lonny
Elizabeth Sullivan Design via House of Turquoise
via Decorpad
via Decorpad


Bijou and Boheme via The Now




Image via Nate Berkus


ABC's

In honor of my future attempt to do the A-Z blogfest, I am filling out this A-Z of me. I know, everyone has done it, but what the heck. It seems appropriate AND if I am going to write 26 posts in the next 30 days, I need to keep my brain matter for the future.

Age: 32
Bed size: I had a queen. I gave it to my brother.

Chore you dislike: Laundry
Dogs: Smelly

Essential start to your day: Coffee
Favorite color: Blue, but I am starting to encourage Red as well.

Gold or silver: Platinum

Height: 5'7"

Instruments you play(ed): Clarinet and Trombone

Job title: Financial Analyst or Project Specialist

Kids: probably not

Live: World Travler (and sometimes N California)

Mom’s name: Mom, or Moogle, becuase she is like Google, a wealth of knowledge!

Nicknames: K, Korea,

Overnight hospital stays: None

Pet peeve: Late people, people who make sucky noises when they eat, messy people!

Quote from a movie: Bring Me A Shrubbery!
And my favorite funny quote: We are All Assholes, Sir!
Righty or Lefty: Right

Siblings: 1 younger brother

Time you wake up: When working, usually about 5:30. Now, usually about 7:30.

Underwear: Victoria's Secret

Vegetables you don’t like: I don't really think there ARE any!

What makes you run late: My boyfriend

X-Rays you’ve had: Little finger. Teeth.

Yummy food you make: I love to bake. Anything!

Zoo animal favorite: Giraffes.

MERKÜR GEZEGENİNİN İLK GÖRÜNTÜLERİ


Yaklaşık 6,5 yıl önce seyahatine başlayan Messenger uzay mekiği sonunda güneş sisteminin en iç gezegeni olan Merkür gezegenine ulaştı ve 2011 17 mart günü merkürün yörüngesine girdi.

446 milyon dolar değerindeki Messenger uzay aracı, en az bir yıl Merkür’ün yörüngesinde kalacak. Messenger, Merkür’ün oval yörüngesinde yaptığı dönüş esnasında, gri gezegene en yakın 200 km, en uzak 15 bin km mesafede bulunacak.

Görevi süresince, Messenger’ın Dünya’ya 750 bin fotoğraf göndermesi bekleniyor.



How to do the Outline Stitch

This is a 1940's illustration on how to do the outline stitch. Very simple really. (I just realized that I have been holding my thread down, not up, as in the picture! My stitches overlap the other way. It is still pretty, either way!)


For those of you who are still feelling a bit uncertain. Here are detailed instructions.

1. Working from left to right, with needle pointing right to left, pull needle up at starting point.

2. Take a small stitch along line you want to embroider, going down on right, coming up on left.

3. Take another small stitch about 1/8 of an inch away from the one just worked.

4. Repeat step #3.

I snapped a few quick pictures this morning, but they don't really illustrate the stitch very well. Maybe I will take a few more.
I love the wrong side of vintage embroidery, all so neat and tidy. I have noticed that they never hop around, but always cut their thread and start again. So, I have tried to do the same. It makes for a lot of knots, but it is tidy!


And here are apples and grapes for you to try! If anyone is interested in the whole collection, feel free to email me, I love to share!

Platuk Waterfall



Platuk Waterfall is located in Sooko district, about 30 km from the centre of the city. It is a beautiful waterfall in Ponorogo, which has fresh air, calm nuance, and blow wind.
This waterfall is suitable for family recreation or just to feel the real waterfall nature. It will give the visitor a great experience to visit this waterfall. Invite your family here and get the original nature with cool water and fresh air around it.

Family Room a la Kelly Wearstler

I have been adoring this Kelly Wearstler designed room for quite some time.  Where to begin: the graphic rug, touches of yellow, gray velvet sofa, with some globally inspired accessories, and the perfect use of gold.  

It inspired me to find a patterned rug to unite my future family room space.  I am keeping the same sofa but adding some chairs and other accessories to give it a different color palette.  Starting with a mineral sofa, and a room decorated with muted variation of the same shades, I wanted to add more color and richer tones.  I chose shades of gray, black, white, mixed metals, and touches of yellow.  Of course, any space of mine wouldn't feel like home without having a globally inspired edge, which will be represented through my fabric choices and accessories.

I sought out rugs far and wide and had all but settled on this rug:


But was still a little reluctant to go ahead with the purchase, as I had not seen it in a space.  And then there it was in the current issue of Lonny in a different colorway:

It is available in quite a few stores (Garnet Hill, Rugs USA, Alice Lane Home, Surya).  I ultimately purchased it at a local San Diego store, Aja Rugs in La Jolla, which I would highly recommend!  They ordered me a sample so I could confirm that it is the right color, beat out every other price around, and shipping is free.


With the rug purchased, I was inspired to see how everything would fit together and hopefully create a cohesive space.  Now with this key piece in place I was ready to finish my family room mood board, which I will post soon...

TÜRKİYE’DE ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ-SERACILIK

TÜRKİYE’DE ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ-SERACILIK
1)ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ

İklime bağlı olmadan,ekolojik koşulların kısmen veya tamamen kontrol altına alındığı sistemlere Örtüaltı sistemeleri,bu sistemler içinde yapılan yetiştiriciliği de ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ adı verilir. Birim alandan yüksek verim alınmasını sağlayarak küçük alanların marjinal şekilde değerlendirilmesine olanak veren örtüaltı yetiştiriciliği,aynı zamanda yıl içerisinde düzenli bir iş gücü kullanımı sağlaması nedeniyle de ülkemizdeki en önemli tarımsal faaliyetlerden birisi haline gelmiştir.

Örtüaltı ve turfanda sebzeciliği birbirinden farklıdır.Turfanda sebzecilik,iklime bağlı kalınarak veya kısmen kontrol altına alınarak özellikle mikroklimaya sahip bölgelerden yararlanarak pazara erken veya geç dönemde ürün çıkarıldığı yetiştiriciliktir. Örtüaltı yetiştiriciliğinde ise ortamdaki klima özellikleri kısmen veya tamamen kontrol altına alınarak pazara ürün çıkarmak dönemini ayarlayabilmektir.

Ülkemiz seracılığında,tek ürün ve çift ürün yetiştiriciliği olmak üzere iki tip yetiştiricilik yapılmaktadır.Tek ürün yetiştiriciliği genelliklecam seralarda yapılıp yılda tek ürün alınırken,çift ürün yetiştiriciliği de plastik seralarda yapılıp ilk ürün sonbahar yetiştiriciliğinde,ikinci ürünse ilkbahar yetiştiriciliğinde alınmaktadır.Son zamanlarda teknolojik gelişmeler,ilerleyen yetiştirme teknikleri,tohumculuk dünyasındaki gelişmelerle birlikte yeni çeşitlerin de devreye girmesiyle desen zenginliği artmıştır. Dar bir zaman kalıbı içine sığdırılan tohum ekimi-fide dikimi daha geniş bir zaman dilimine yayılmıştır. Böylelikle seralarda yılın on ayında ürün hasat etme ortaya
çıkmıştır.
Örtüaltı tarımı cam ve plastik seralar ile alçak ve yüksek tüneller altındaki üretimi kapsamaktadır. Alçak ve yüksek tünelerde yapılan bitkisel üretimde daha çok erglik amaçlanmıştır.

Örtüaltı tarımı;sera ve alçak plastik tüneller altındaki üretimi kapsamaktadır. Alçak plastik tüneller;bitki sıraları üzerine yaklaşık 60 cm yarı çaplı ve yarım daire kesitli yerleştirilmiş iskeletlerin üzerinin yumuşak plastik örtülerle örtülmesi sonucu elde edilen yapılardır. Alçak plastik tünel altında yapılan bitkisel üretimde erkencilik amaçlanır.

Seralar ise;iklim koşullarının açıkta bitki yetiştirmeye elverişli olmadığı dönemlerde,kültür bitkilerinin ekonomik olarak yetiştirilmesini olanaklı kılan,bitkisel üretim için gerekli olan gelişim etmenlerini sağlayabilen,içinde hareket edebilen yapılardır.

Dünya üzerinde seracı ülkeler 1970’li yıllarda yaşanan enerji krizinden sonra ki kuşağa ayrılmışlar ve kuzey iklim kuşağındaki ülkeler klima kontrollü seralarda üretim yaparken,ülkemizin içinde bulunduğu güney iklim kuşağındaki ülkelerde üretim tamamı ile ekolojik koşullara bağımlı olarak gerçekleştirilir hale gelmiştir.

2.ÖRTÜALTI TARIMININ GELİŞİMİ

Türkiye’de örtüaltı yetiştiriciliği 1940’lı yıllarda Antalya’da kurulan seralar ile başlamıştır.1940-1960 yılları arasında seracılığın gelişimi çok yavaş olmuş ve özellikle Antalya ve İzmir civarında yayılma göstermiştir. Bu yıllardan sonra plastiğin örtü metaryali olarak kullanılmaya başlanması ile gerek sera,gerekse alçak tünel alanlarında hızlı bir artış görülmüştür. Seralarda en hızlı artış 1975-1985 yılları arasında gerçekleşmiştir;bundan sonraki yıllarda artış,devam etmekle birlikte daha yavaş olmuştur. Özellikle 1900 yılına kadar hızlı artış gösteren alçak tünel alanları ise,tünel altında yetiştirilen türlerin bir yıl önceki fiyatlarındaki değişimlere bağlı olarak,dalgalanmalar göstermiştir.1990-1997 yılları arasında toplam sera alanlarındaki artış % 64.5 iken,alçak tünellerdeki artış %9 olmuştur.

1996-1997 yılı verilerine göre Türkiye’de örtüaltı alanı 44 291 hektara ulaşmış olup,bunun 26 780 ha’ı (%60.5) alçak plastik tünel,geriye kalan 17 510 ha’ı(% 89.5) sera alanlarından oluşmaktadır.

Ülkemizde örtüaltı yetiştiriciliği ekolojik koşullara bağımlı olarak gelişme gösterdiğinden,örtüaltı alanlarımız özellikle güney kıyılarımızda yoğunlaşmıştır.

1997 yılı verilerine göre;seraların %80.9’u,alçak plastik tünelleri ise % 95.2’si Akdeniz bölgesinde bulunmakta,bu bölgeyi Ege bölgesi ,izlemektedir. İller bazında incelendiğinde seracılık açısından en önemli merkezler sırasıyla İçel (% 24.8) ve Muğla (% 9.9)’dır. Alçak tünellerin ise % 74.2’si Adana,% 8.4’ü Denizli % 6.8’i Hatay ve % 5.9’u Antalya’da bulunmaktadır.

Ülkemiz seralarına örtü malzemesi itibariyle baktığımızda %77.5’inin plastik örtülü (PE veya sert plastik),geriye kalan %22.5’inin ise camla kaplı olduğu görülmektedir.

1980 yılından bu yana örtüaltı alanlarında meydana gelen değişmeler dikkate alındığında gelecek 20 yıl içerisinde örtüaltı alanlarımızın yukarıdaki şekillerde özetlenen şekilde gelişmesi beklenmektedir. Yani seracılığın % 77.5 plastik %22.5’ cam seralardır.

3)ÖRTÜALTINDA YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPILAN TÜRLER

3.1.Seralarda yetiştirilen türler;

Sera alanlarımızın %95’inde sebze(genelde yazlık sebzeler),%4’ünde süs bitkileri(özellikle kesme çiçek) ve % 1’inde ise meyve türleri(özellikle muz ve çilek yetiştirilmektedir.

3.1.1.Serada sebze üretimi;

Ülkemiz sera yetiştiriciliğinde %51 ile domates birinci sırada yer almakta,bunu % 20.2 ile hıyar, %17.3 ile biber ve % 8.6 ile patlıcan izlemektedir. Geriye kalan %2.9’luk alanda da kavun,fasulye,kabak gibi diğer sebze türleri yetiştirilmektedir. Bunların yanında istatistiklere girmemekle beraber çift ürün yetiştiriliği yapılan sebze seralarında ardaki boş ve soğuk dönemi değerlendirmek için yapılan marol-salata üretimi de önemli bir yer tutmaktadır.

3.1.2. Süs bitkileri üretimi;

Ülkemiz seralarında süs bitkileri üretimi %4 gibi çok düşük düzeydedir. Bu nedenle yazımızda sebzeciliğe geniş yer ayrılmış,diğer konular öz bilgiler aktarılarak geçilmiştir.

3.1.2.2. Kesme çiçek üretimi;

Değişik iklim özelliklerine sahip olan ülkemizde ticari anlamda kesme çiçek üretimi Yalova’da başlamış ve daha sonra Ege ve Akdeniz bölgelerine de yayılmıştır. Özellikle 1985 yılından sonra Antalya yöresinden kesme çiçek ihracatının başlaması,kesme çiçek üretim alanı ve miktarında son yıllarda önemli artışların ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır.

Ülkemizde kesme çiçek yetiştiriciliğinin %60’a yakın kısmı seralarda yapılmaktadır.1993 yılı verilerine göre kesme çiçek yetiştiriciliğini iller bazında incelediğimizde,İzmir,Antalya ve Yalova illerinin ilk üç sırayı aldığı ve bunları Adana,İçel,Aydın ve Bursa’nın izlediği görülmektedir.

Ülkemiz seralarında yetiştirilen kesme çiçek türleri 1993 yılı verilerine göre,kesme çiçek üretimi yapılan sera alanının %60.4’ünde karanfil yetiştirilmekte ve bunu gül %12.9 izlemektedir. Glayöl%9.2, krizantem %6.4’lük oranlara sahiptir. Geriye kalan %11.1’lik alanda diğer kesme çiçeklerin Gerbera,Gypsophylla, lisianthus, Lilium, Bouvarlia,Alsetronmeria,Nerine,Anemone ve Asparagus gibi)üretim yapılmaktadır.

3.1.2.2. İç Mekan (Saksılı)Süs Bitkileri Üretimi;

İç mekan süs bitkileri çiçekçilik sektörü içerisinde özellikle son 15 yıldır özmli bir yer tutmaya başlamıştır. İç mekan süs bitkisi üreten irili ufaklı işletmelerin çoğu Marmara bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bunda en büyük etmen İstanbul ve Bursa gibi iki büyük pazarın yakınlığı olmuştur. Marmara bölgesini sırasıyla Ege ve Akdeniz bölgelerinin takip ettiği görülmektedir. Her üç bölgede de plastik sera varlığının cam seralara göre daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.

Ülkemizde iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliği yapan işletmelerin faaliyetleri üç grup halinde toplanmaktadır.
*Üretim materyalini kendi üretip,satış boyuna kadar büyütüp,pazarlayanlar
*Üretim materyaline ithal edip satış boyuna kadar büyütüp,pazarlayanlar
*Satış boyunda bitki ithal edip kısa bir sürede pazarlayanlar.

Genelde işletmelerin büyük çoğunluğunun üretim materyalini yurt dışından getirip satış boyuna kadar büyütmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Kendi üretim materyallerini üretenler ise çok sınırlı sayıdadır.

3.1.3. Meyve üretimi;

Ülkemizde örtüaltında üretilen en önemli meyveler Muz ve Çilektir. Muz üretimi sınırlı bir plântasyonda sadece Akdeniz kıyılarında yapılmaktadır.

3.2. Alçak Plastik Tünellerde Yetiştirilen Türler;

Alçak plastik tünel alanlarının % 68.5’inde karpuz yetiştirilmekte,bu türü kabak %12.6 ve patlıcan %6.1 izlemektedir. Diğer yetiştirilen önemli sebzeler ise hıyar,domates, kavun ve biberdir.

4.ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ;

4.1. Seraların Yapısal Özellikleri;

4.1.1. İşletme Büyüklüğü;

Ülkemiz seralarında işletme yapısı ve sera büyüklüğü yönünden bakıldığında;genelde seraların aile işletmeleri şeklinde ve küçük alanlara sahip oldukları görülür.

İşletmelerin küçük ölçekli oluşu teknoloji kullanımını sınırlamakta,işletme bünyesinde tarım eğitimi almış bir kişinin istihdamı mümkün olmamakta ve sonuçta babadan veya komşudan öğrenilen şekilde seracılığa devam edilmektedir.

4.1.2.Konstüksiyon ve örtü malzemesi

Sera konstüksiyon (yapı)malzemesi olarak ülkemizde ahşap,demir ve galvanize demir kullanılmaktadır. Plastik örtülü seralarda 1980’li yıllara kadar oldukça yaygın olan ahşap iskelet,dayanıksız olması ve örtü malzemesini tutturmak için kullanılan çivinin örtü malzemesini yırtması nedeniyle, kullanımı gittikçe azalmaktadır. Günümüzde artık plastik ve cam örtülü seralarda,demir ve galvanize edilmiş demir profiller kullanılmaktadır.

Akdeniz bölgesindeki diğer ülkelerde olduğu gibi,örtü malzemesi olarak plastiğin kullanılması bizim ülkemizde de giderek daha da yaygınlaşmaktadır. Plastik örtü olarak da en yaygın kullanılan materyal,ucuzluğu nedeniyle,polietilen (pe)dir. Son yıllarda piyasada bulunan uv,ır ve antifog katkılı plastik örtüler,uzun ömürlü olmaları nedeniyle,üreticiler tarafından daha tercih edilir olmuştur.

Örtü materyalini konstrüksiyona tutturmak için eskiden cam seralarda macun, plastik seralarda çivi kullanılırken,günümüzde sert veya yumuşak plastikten klips kullanımına geçmiştir.

Ülkemiz seralarında özellikle çatı havalandırması istenilen düzeyde değildir. İyi bir sera havalandırmasının sera taban alanının %20’si kadar büyüklükte olması istenirken ülkemiz seralarında bu oran %1-4 arasında değişmektedir. Çoğu plastik örtülü olan seralarda çatı havalandırması hiç olmadığından yükselen nem ve sıcaklığı kontrol etmek oldukça zordur. Yetiştiriciler ancak yan havalandırma yapmak suretiyle nem ve sıcaklığı kontrol etmeye çalışmaktadırlar ki,bu da yetersiz kalmaktadır.

Ülkemizde son yıllara kadar sera yapımı konusunda hizmet veren kuruluşlar yoktu ve üreticiler ya kendileri yada yörelerindeki ustalarla seralarını kurmaktaydılar. Özellikle havalandırma yetersiz bırakılmaktaydı. Ayrıca fazla taşıyıcı konstrükisyon malzemesi kullanılması sera içine giren ışık miktarını azaltmakta,kullanılan dikmeler mekanizasyonu kısıtlamaktaydı.

Günümüzde,seralarımızda yapısal sorunların tamam ile çözüldüğünü söylemek mümkün değilse de,bu konuda hizmet veren kuruluşların bulunması ve modern sera tesislerine rastlanılması sevindiricidir. Montaja hazır halde satılan galvanize konstriküsyon malzemelerinin kullanımı ile seraların kurulması ile teşvik edilerek ülkemiz seraları daha modern bir hale kavuşturulabilir.

4.2.Isıtma

Ülkemizde örtüaltı üretimi,mevcut iklim koşullarından olabildiğince yaralanarak,en alt düzeyde masraf ile yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden iç mekan süs bitkileri seraları haricindeki diğere seralarda ısıtma genelde don zararından korunmak amacıyla yapılmaktadır. Bunun sonucunda gerek verim,gerekse kalite düşmekte ve hastalıkları kontrol etmek güçleşmektedir.

Sebze üreticileri,ısıtma masraflarını en aza indirmek amacıyla tek ürün yetiştiriciliği(eylül-haziran)yerine çift ürün yetiştiriciliğini(sonbahar:temmuz-ocak;ilkbahar:aralık-temmuz)tercih etmektedir. Tek ürün yetiştiriciliğinde ısıtma sadece don zararından korunmak amacıyla yapılmakta,meyve tutumu özellikle domates ve patlıcan gibi sebze türlerinde bitki büyüme maddelerinin kullanımı ile sağlanmaktadır. Kısa dönem yetiştiriciliklerinde ise pazarda ürün fiyatlarının yüksek olduğu dönemde ürün boşluğu olmaktadır. Üretimde planlamanın yapılmaması, üreticinin karşı karşıya kaldığı fiyat dalgalanmaları,düşük verim ve meyve kalitesi üretimde karşılaşılan en önemli çıkmazlardandır. Girdilerin yüksek olduğu seracılıkta ihracat hedeflendiği taktirde bu sorunları aşmak daha kolay olacaktır. Bunun ise ilk koşulu meyve kalitesinin yükseltilmesi ve üretim planlamasının yapılabilmesidir. Bu da ancak,seralarda yetiştirilen türe göre belli bir dereceye kadar ısıtma yapılmasıyla sağlanabilir.

Günümüzde seralarımızda don tehlikesine karşı yaygın bir şekilde kullanılan çatı yağmurlanmasının yanında ısı perdesi ve su şiltesi gibi diğer ısı koruma yöntemlerinin de yaygınlaşmasında büyük yarar vardır. Bu tekniklerin kombinasyonları da oldukça iyi sonuç vermektedir. Örneğin su şiltesi ve ısı perdesinin birlikte kullanımının sıcaklığı 4-7°C arttırdığı bildirilmektedir.

Ülkemiz seracılığının gelişiminde önemli rol oynayabilecek faktörlerden biriside jeotermal enerji kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Yenilenebilir,ekonomik ve çevreyle dost bir enerji kaynağı olan jeotermal enerji,ülkemizde ısıtmalı seracılığı mümkün kılabilecek ve seracılığımızı ideal çizgisine oturabilecek tek çözüm gibi görülmektedir. Türkiye’nin önemli bir jeotermal enerji bölgesi olan alp-himalian orojenik kuşağında yer aldığı ve jeotermal kaynak zenginliği bakımından ilk yedi ülke arasında bulunduğu bildirilmektedir. Yüksek sıcaklıklı jeotermal akışkan içeren sahalar Türkiye’nin batısında,düşük ve orta sıcaklıkla sahalar ise orta doğu ve kuzeyinde yer almaktadır. Seracılığın yaygın olduğu Akdeniz sahil şeridinde ise,sera ısıtmasında kullanılabilecek 40C’nin üzerinde sıcaklığa sahip jeotermal saha saptanmamıştır. Dolayısıyla jeotermal kaynakların kullanımı seracılığımızı istenen çizgiye taşıyabilecektir. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı Örtüaltı Sebzeciliği Özel ihtisas komisyonu raporunda,Jeotermal sahalar içerisinde Saray köy-Denizli, Simav-Kütahya ve Kozaklı-Nevşehir’in en önde gelen potansiyel sera üretim merkezleri olduğu belirtilmektedir. Bu merkezler içerisinde yer alan simav’da çevre bakanlığı’nın desteği ile,1992yılında jeotermal enerji konutlarının ısıtılmasında kullanılmaya başlanmış 1994 olup bu tarihten sonra ilçede seracılık faaliyetleri de başlamış ve günümüzde sera alanı 102 dekara çıkmıştır.

Yapılan çalışmalar Türkiye’nin 31 500 MW’ lık termal kapasiteye sahip olduğunu ve bu yolla 150 000 dekar seranın ısıtılmasının mümkün olduğunu ortaya koymuştur. Oysa halihazırda ancak 200dekarlık bir sera alanının jeotermal enerji ile ısıtıldığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle de,jeotermal ısıtılmalı seracılğın geliştirilebilmesi için gerekli desteği sağlanması gerekmektedir.

4.3.Üretim materyali

4.3.1.Sebze

Seralarımızda yetiştirilen domates,hıyar,patlıcan,kabak,kavun ve karpuz gibi sebze türlerinde kullanılan tohumluğun tamamı f1 hibrittir. Biberde halen standart çeşitlere ait tohumluk kullanılmakla birlikte f1 hibrit tohumluk kullanımı da hızla artmaktadır. Tohumluk gereksinimi özel firmalarca karşılanmakta olup,kullanılan tohumlukların büyük bir kısmı ithal edilmekte,çok az bir kısmı ise lisans anlaşmaları çerçevesinde ülkemizde üretilmektedir. 1992 yılı verilerine göre ithal edilen sebze tohumlarının miktarı 60 tonun üzerindedir.

Seralarımızda yerli f1 hibrit tohumlarının kullanımının arttırılmasına da ihtiyaç vardır. Son yıllarda Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsü tarafından ıslah edilen f1 domates,biber,patlıcan,hıyar ve kavun çeşitlerinden bazıları tescil ve ara verilmiş ve bunların arasından bazı çeşitlerin tohum üretim ve satış izni özel firmalara verilmiştir. Bu sevindirici durum olmakla birlikte seralarımızda yerli tohum kullanımında henüz kayda değer bir gelişme olmamıştır. Yerli tohum kullanımının arttırılabilmesi için üretim yapan özel firmalar desteklenmeli,ayrıca kamu kuruluşlarında ve Üniversitelerde ıslah çalışmaları özendirilmelidir.

4.3.2.Süs bitkileri

Sebzede olduğu gibi süs bitkilerinde de üretim materyali bakımından dışa bağımlılık söz konusudur. Ülkemizde iç piyasaya yönelik çalışan küçük üreticiler,karanfil ve kasımpatında kendi materyalini yetiştirdiği bitkilerden temin etmektedir. İhracata yönelik kesme çiçek yetiştiriciliği kuruluşlar ise üretim materyallerini her yıl ithal etmektedir. Lilium ve glayöl gibi soğanlı süs bitkilerinde ise üretim materyali temininde tamıyla dışa bağlılık sürmektedir. Üretim materyalinde dışa bağımlılığı azaltmak için bu konuda çalışmak isteyen firma veya kişiler gerekli alt yapıyı oluşturmak üzere desteklenmelidir.

4.4.Toprak

Seralarımızda üretim halen geleneksel şekilde toprakta yapılmaktadır. Ancak seralarda uygulanan monokültür ve toprakların örtü altında olması aşağıda özetlenen sorunları beraberinde getirmektedir.
-toprak yoğunluğu,
-toprak kaynaklı hastalıklar,
-nematodlar,
-toprakta su seviyesinin yükselmesi,
-sürme tabanı denilen geçirimsiz tabakanın oluşması.

Bu sorunları çözmeye yönelik olarak sera toprağı yaz aylarında göllendirme sulamalar yapılarak yıkanmalı ve sürme tabanı oluşmuş ise kırılmalıdır. Ayrıca yıkama ile oluşan suların topraktan uzaklaşmasını sağlamak ve daha da önemlisi kış aylarında seraya yağmur sularının girişini engellemek için sera drenajına gereken önem verilmelidir. Sera topraklarında madde içeriğinin %10 olması idealdir. Seracılık bölgelerinde kaliteli organik gübre bulmak zor olmakla birlikte sera toprağında organik madde oranının %5’in altına düşmemesine dikkat
edilmelidir. Ülkemiz seralarında yeşil gübrelemeye de gereken önem verilmemektedir. Seraların boş olduğu dönemde mısır bitkisi yetiştirilerek yeşil gübreleme yapılması,toprağın organik madde içeriğini yükselteceği gibi fiziksel yapısının da düzeltilmesine yardımcı olacaktır. Bu konuda üreticilerin bilgilendirilmesi gerekmektedir, nitekim önemli bir sera merkezi olan Fethiye’nin Kumluova köyünde 1980-90yılnda yapılan bir anket, üreticilerin %42.5’inin yaz aylarında seralarında mısır yetiştirdiklerini,fakat püsküllenme aşamasına gelen
bitkileri keserek toprağa karıştıracakları yerde hayvanlara yedirdiklerini ortaya koymuştur.

Sera topraklarının-bitki ömrü uzun ve verimi yüksek olduğundan-gübre ihtiyaçları fazladır. Ancak üreticilerin bitkilerin isteğinin çok üstünde gübreleme yaptıkları görülmetedir. Gereğinden fazla gübre kullanımı, özellikle nitrat ve fosfor kullanımı,yer altı ve üstü sularının kirlenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle,seralarda gübrelemenin toprak ve bitki analizlerine dayalı yapılması sağlanmalıdır.

Yukarıda da belirtildiği gibi seracılıkta toprakla ilgili en önemli sorun toprak kaynaklı hastalıklar ve nemetodlardır. Bu nedenle,toprak dezenfeksiyonu zorunlu bir uygulama haline gelmektedir. Toprak dezenfeksiyonu buhar ile kimyasal yolla yapılabilir. Buhar ile toprak dezenfeksiyonun özel düzenler gerektirmesi ve pahalı olması,ülkemiz seralarında kimyasal dezenfeksiyonun yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu amaçla,bu yıla kadar en yaygın olarak metilromit kullanılmıştır.

Oysa metilbromit kullanılmıştır. Oysa metilbromit kullanımıyla toprakta, yer altı sularında ve yetiştirilen ürünlerde Br birikimi oluşması ayrıca metilbromitin ozon tabakasına zararı nedeniyle pek çok ülkede bu kimyasalın kullanımı yasaklanmış olup 2010 yılında tüm dünyada kullanımına izin verilmeyeceği bilinmektedir. Ayrıca olumsuz dezenfeksiyonda kullanılan diğer kimyasalların da insan ve çevre sağlığına olumsuz etkilerinin olmadığını söylemek mümkün değildir.

Toprak kaynaklı bu sorunların kesin çözümü ülkemiz seralarında topraksız tarımın yaygınlaştırılması hedeflemelidir. İhracata yönelik yetiştiricilikte,özellikle toprak dezenfeksiyonunun kimyasal yolla yapılması engelleyici bir rol oynamaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde,seralarda topraksız yetiştiriciliğin yaygınlaşmasınıaltında yatan nedeni de budur.

4.5.Sulama

Serada bitki yetiştiriciliğinde bitki gelişimi için gerekeli su,açık alandaki yetiştiricilikten arklı olarak yalnızca sulama ile karşılamaktadır. Bu durum,küçük bir alanda yüksek verimin sağlanmasını amaçlayan ve yüksek yatırımlarla gerçekleştirilen seralarda sulama uygulamalarının önemini daha da artırmaktadır.

Seralarda yapılan üretimlerde suyun bitkilere uygulanmasını pek çok yöntem uygulanmaktadır. Bunlar, günümüzde giderek terk edilen yüzey sulama yöntemlerinin yanı sıra,gelişen teknolojinin sağladığı çeşitliliğe uygun olarak artan uygulama alanı bulan ve bitki üretim tekniklerine bağlı olarak değişime uğramış bilinen modern sulama yöntemleridir. Üretici koşullarında günümüzde en yaygın olarak kullanılan yöntem-pek çok üstün yönleri nedeniyle damla sulamadır. Damla sulama sistem unsurlarının gerek ülkemizde üretilmesi,gerekse ithal edilmesiyaygınlaşma hızını arttırmıştır.

Diğer taraftan,bitkisel üretim girdilerinin etkinliğini arttıran ve bu biçimi ile çağdaş tarımda yüksek verimliliğin ayrılmaz parçası olan sulamaya,bitkisel üretim için kök bölgesinde eksik olan suyun en uygun düzeyde açısından da bakılmalıdır. Bu nedenle,bitkide verim ve kalite düşüklüğüne sebep olabilecek bir su stresini önlemek amacıyla,bitkiye gelişme süreci içinde gereksinim duyulan sulama gereken miktar ve zamanlarda uygulamak gerekir ki,bu da var olan koşullara göre etkili bir sulama programının yürütülmesi ile olasıdır.

Günümüzde sulamanın programlanmasına yönelik olarak,toprağa,bitkiye ve iklime dayalı izleme tekniklerini kullanan bir çok yöntem geliştirilmiş olmasına karşın ülkemiz seralarının büyük bir bölümünde arzu edilen düzeyde bilimsel yöntemler kullanılmamaktadır. Üreticiler sulamayı genellikle bitki veya toprağın durumunu görsel olarak inceleyerek programlamaktadırlar. Ayrıca,sulama suyu kalitesi,toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri ile verimlilik durumunun bilimsel düzeyde belirlenmemesi verim ve kalite azalması ile sonuçlanabilmektedir.

4.6.Hastalık ve Zaralılar

Üretim oldukça basit yapılar altında yapıldığından,uygun olmayan sera içi iklim koşulları özellikle-düşük sıcaklık ve yüksek nisbi nem-özellikle plastik sera ve tünellerde önemli kayıplara neden olan fungal ve bakteriyel hastalıkların ortaya çıkışını hızlandırmaktadır.

Toprak kaynaklı pek çok patojen, seralarda yetiştirilen bitkilerde hastalıklara yol açmakta,çoğunlukla da kontrol altına alınmaları güç olduğundan,önemli zararlara neden olmaktadır. Bakteriyel ve fungal kaynaklı bazı hastalık etmenleri de, bitkilerin iletim sistemine yerleşerek onların solmalarına ve hatta ölümlerine yol açabilmektedir. Sera bitkilerinin doğrudan toprak üstü organlarında zararlara yol açan hastalıklara yaygın olarak rastlanmaktadır. Seralarda yetiştirilen bitkilerde virüs hastalıkları ayrı bir öneme sahip bulunmaktadır. Etkin bir kontrol yönteminin olmayışı ve çok kolay yayılma yollarına sahip olmaları nedeniyle virüsler özellikle sonbahar döneminde yapılan üretimlerde ürün kayıplarını ekonomik düzeyin üzerine çıkarabilmektedir.

Seralarımızda en sık rastlanan ve en önemli ekonomik kayıplara yol açabilen başlıca zarlılar ise beyaz sinekler, kırmızı örümcekler, yaprak bitkileri, yaprak galeri sinekleri ve domates pas akarıdır.

Hastalık ve zararlılarla mücadelede en yaygın olarak izlenen yol ise kimyasal savaşımdır. Nitekim, önemli bazı sera merkezlerinde solanacea familyası sebzelerinin yetiştirildiği seralarda 1991 yılında yapılan anket çalışmasında üreticilerimizin çok bir çoğunluğunun sadece kimyasal savaşımı benimsedikleri görülmüştür.

1996 yılı itibari ile toplam pestisit tüketimimiz 13 797 ton, birim alana düşen etkili madde tüketimi 736 g/ ha olup, toplam tüketimimizin 1979 ve 1996 yılları arasında %65 oranında artığı görülmektedir.

Her ne kadar toplam tüketimimiz gelişmiş ülkelere göre çok düşük düzeylerde kalıyorsa da, seralarımızda kullanılan pestisid miktarının seviyesi ne yazık ki çok yüksektir. Seralarda dekara kullanılan pestisit miktarının 10 kg dolaylarında olduğu bildirilmektedir. Yine 1992 yılı itibarıyla toplam pestesit tüketimimizin 2/3’lük bölümünün Akdeniz ve Ege Bölgelerinde gerçekleşmesi de örtü altı tarımında yoğun ilaç kullanımının bir diğer göstergesidir.

Bilinçsiz ve yoğun pestisit kullanımının yol açtığı diğer önemli bir husus ta dayanıklılık sorunudur. Dayanıklılığın ortaya çıkmasıyla birlikte pestisidlerin etkinliğini artırmak amacıyla daha yüksek dozların uygulunması veya yeni ırklar için daha etkili pestisitlerin kullanımı önemli sakıncalar oluşturmaktadır:

Özet olarak,örtüaltı tarımında bitki koruma konusunda karşılaşılan sorunlar şöyle sıralanabilir;
-Yanlış ve yüksek dozlarda pestisit uygulama,
-Hastalık ve zarlının yanlış teşhisi ve yanlış pestisit kullanımı,
-Çeşitli pestisitlerin karıştırılarak yada yaprak gübreleri ile uygulanması,
-Ard arda aynı pestisidi kullanarak dayanıklılık yaratmak.
Biyolojik savaşın etkinliğini artırmak amacıyla havalandırma pencereleri sık dokulu perde ile kapatılmalı, cezbedici tuzaklar asılmalı,sera içinde ve dışında yabancı ot temizliği sağlanmalıdır.

4.8.Sera Sebzelerinde Meyve Tutumu

Ülkemiz sera sebze üretiminde ısıtma genelde don zararından korunmak amacıyla yılın belli günlerinde yapılmaktır. Sadece yurt dışına üretim yapan birkaç firma ve jeotermal enerjinin bulunduğu yerlerdeki(Simav,Kızıldere Balçova ,Şaanlıurfa gibi) seralarda düzenli ısıtma yapılmaktadır.

Çoğunlukla düşük sıcaklık gün ,içerisindeki sıcaklık değişimleri ve bazı dönemlerde ışıklanmanın yetersiz oluşu sonucu canlı çiçek tozu oluşumu ve ovaryum gelişimi olumsuz yönde etkilenmektedir. Ayrıca seraların kapalı bir ortam olması, dolayısıyla böcek ve hava hareketinin yetersizliği ve oransal nemin yüksek olması çiçek tozlarının dişicik tepesi üzerine taşınmasını güçleştirmektedir. Sonuç olarak döllenme eksikliğinden dolayı meyve tutumu azalmakta veya Pazar değeri olmayan meyveler oluşmaktadır.

Partenokarp meyve gelişimini sağlayan bitki büyüme maddeleri veya halk tarafından bilinen adı ile hormonlar;özellikle domates , patlıcan , kabak ve çilek yetiştiriciliğinde üreticiler tarafında yaygın olarak kullanılmaktadır.

Hormon her ne kadar meyve tutumunu sağlasa da,elde edilen meyvelerin kalitesi düşük ve raf ömrü kısa olmaktadır. Ayrıca bu maddelerin insan sağlığına olası riskleri nedeniyle, pek çok ülkede kullanımına izin verilmemektedir. Sera sebzelerimizde hormon kullanımı ihracat şansını azaltmakta, ayrıca ülkemizde de tüketicilerin sera ürünlerine şüpheyle yaklaşmalarına, hatta bu ürünleri tüketmek istememelerine yol açmaktadır. Bu nedenle seralarımızda bitki büyüme maddeleri kullanımının acilen azaltılması, mümkün olduğun da kaldırılması hedeflenmelidir.

Tozlaşmaya yardım amacıyla domates, patlıcan, biber ve çilek seralarında Bombus aralarının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

4.9.Pazarlama

Son yıllarda seracılık sektörünü etkileyen en önemli sorun pazarlamadır. Özellikle sebze üreticileri pazarlama alanında örgütlenmemişlerdir. İç pazara ürünlerin verilmesi ya merkezlerde bulunan hal aracılığı ile , yada tüccarların örtüaltı merkezlerinden mal toplaması ile yada az olmakla beraber direk üretici tarafından tüketiciye ulaştırılıp, satılması şeklinde olmaktadır. Dış pazara ürün verilmesi ise genelde merkezleri Antalya’da olan ihracat şirketlerine mal verilmesi şeklinde olmaktadır. Ancak son yıllarda ihracatta ki tıkanmalar örtü altında yetiştirilen sebzelerin çok düşük fiyatlar ile satılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ihracatın artırılmasına yönelik önlemler acilen alınmalıdır.

5.ÖRTÜ ALTI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE YENİ TEKNOLOJİLER: TOPRAKSIZ TARIM

Günümüzde,pek çok ülkede,seralarda üretimin büyük bir kısmı topraksız tarım ile gerçekleştirilmektedir. Aslında topraksız yetiştiricilik 17.yy’dan günümüze bitki beslenme konusundaki bilgilerimizin çoğu su ve kum kültürü denemelerinden elde edilmiştir. Topraksız tarımın, seralarda ticari anlamda yaygın kullanımı ise 1970’li yıllara rastlamaktadır. Bunun nedeni ise bu yıllarda ortaya çıkan enerji krizi sonucu buhar ile toprak dezenfeksiyonunun çok pahalı bir uygulama haline gelmesidir. Bu şekilde kullanılmaya başlanılan topraksız tarım günümüze kadar artan bir hızla yaygınlaşmıştır, hatta bazı ülkelerde sera üretimi tamamen topraksız tarım ile yapılmaktadır.

Topraksız tarımın geleneksel yetiştiriciliğe göre üstün yanları şu şekilde özetlenebilir;

-Toprağın bulunmadığı veya kalitesinin üretim için yeterli olmadığı yerlerde yetiştiricilik yapılabilir.
-Toprak yorgunluğu ortadan kalkar,aynı yerde arka arkaya aynı ürünler yetiştirilebilir.
-Toprak kaynaklı hastalık ve zararlılar ile yabancı otlar sorun olmaktan çıkar , toprak dezenfeksiyonuna gerek kalmaz. Ürünlerde dezenfektan kalıntısı sorunu ile karşılaşılmaz.
-Su ve besin maddeleri etkin bir şekilde kullanılır, su ve gübre kullanımı azalır.
http://enginsalli.blogcu.com 'teşekkür ederiz

Zante, A Best Ionian Holiday Abroad


Zakynthos or Zante is an Island located in the Ionian sea off the western coast of Greece. Zakynthos, as the local people call it, is one of the biggest Ionian Islands. The Island provides a marvelous climate all year and is enclosed by warm waters and picture perfect Beaches. If you are planning a holiday here it's suggested you travel between April and October when the weather here is at its best.

The great way to travel to Zakynthos is by ferry or plane. Ferries set down in the Island's Capital City of Zante town and its seaport called Agios Nikolaos. Cheap flights are present from the Greek capital of Athens, and as well most major Airports in the UK. From the Airport you can get a take the bus or a taxi to your Hotel. To determine the cheapest holidays to Zante from your Country of origin call your travel agent or browse the Internet for Greek specialist tour jockeys. This postal card perfect Island provides a form of pristine Beaches, entertainment and activities for families as well as an enjoyable nightlife.

Families can enjoy a safe and delightful holiday at some of the Zakynthos's child-friendly Resorts, while singles and couples can enjoy the excitement and adventure of Zante's large selection of clubs and pubs. Zante is a best destination for Europeans and anybody traveling to Greece. The Island provides a fantabulous selection of inns, resorts and cheap Hotels for visitants. Areas which are most popular with travelers include resorts in Kalamaki, Keri and Argassi. Tourists will as well ascertain that in terms of figuring, as compared to other Islands in Greece, Zakynthos provides quality food, entertainment and accommodations perfect for a cheap holiday abroad.

What builds Zante different from several other Greek Islands is the Venetian architecture; the constructions of Zante are traditional Venetian in Architectural design, giving Zakynthos a discrete marriage of Greek and European architecture and adding to its charm. The Venetians brought in its abundant and famous olive trees.

One another, charm on the island is the religion. Greek Orthodoxy is the main religion on Zakynthos, and the Island's feared monasteries are a key attractor. A large amount of Greek Islands are popular for their local spiritual festivals and in Zante the Holiday of saint Dionysios is the very well known.

For tourists, who are looking for a bionomical adventure, divers can search the underwater marine attractions that the Island has to go through its many cave dives and the broad range of marine life environing the Island. Snorkelers can as well enjoy Zante's marine life that includes monk seals, moray eels and loggerhead turtles. Zakynthos provides are variety of attractions for couples, families and singles.

Greek English

source
"Would you like a biscuit with your tea?", she asks. I am a little bit confused at first. I wonder, what kind of biscuit is she talking about? Is it a bisquick biscuit? If so, why isn't there any butter on the table? Is it a corn muffin perhaps? Maybe she is talking about a cracker. I am not sure, so I say, "yes please."

The last thing I expected her to hand me is a chocolate bar, wrapped in it's little plastic wrapping. It's similar to a Snickers bar and I look down at it thinking, "what the heck am I supposed to do with this? Aren't we about to have dinner?"

This happens a lot when you are traveling. You misunderstand people all the time. However, you would think that since we speak the same language as the British, we would understand each other better. But sometimes this is not the case. Sometimes the English (aka British) are speaking Greek.

Below are a few words you may want to know before you go to the British Isles.

- The first one I learned, and you probably know this one, is pissed. No, I am not mad at you, I am drunk!

- "us" -- this does NOT always mean more than one person. An example -- A- "give us a call later on". Me - "oh, who will you be with?" A - "I will be by myself". Me - "huh?"

- Biscuit - this can actually be a chocolate bar, a cookie or a bunch of other things, but they are always sweet. Don't be fooled. You will probably be getting cake, so get ready.

- Tea - this doesn't always refer to the drink. It refers to dinner. If someone says, "do you want to meet me for tea?" this means, "do you want to meet me for dinner?" The act of drinking tea IS included but it is not the only thing that will be happening.

- Cracker - Nope, not a Saltine. This means "excellent", as in "that party last night was a cracker." This also means "foxy" in terms of a woman, as in "whoa, that Sally is a cracker!" (aka "she's HOT!")

- Slapper - Basically the opposite of cracker. This is a woman who is a slut. However, I have an Irish friend who basically uses it as a term of endearment. I am not sure if other people do that or not. This is not a very nice thing to call someone.

- Fanny Pack - Do not say this in Scotland, as a Fanny is a bad word for a womans privates. They will look at you really funny, and I found this out first hand. You should  call it a Bum Bag. Just so you know. (ps by the way, the P word for a lady's bits is conversly okay to say there. It means Cat, and nothing more).

- Have kids? Do you have a babby? Or a bairn? To be honest I am not completely sure of the difference, but I think babby is younger than bairn.

- Some Foods: courgette = zucchini, coriander = cilantro, capsicum = bell pepper

- Some with moving parts: lorry = big truck, trolley = shopping basket, spanner = wrench

- In Scotland you may be confused about your Pants. That's becuase Pants means Underpants, and Trousers are what we would consider pants. Underpants are also referred to as Knickers.

Of course there are hundreds more, but I can't think of them all right now. For more information about weird words in British English, you can check out this site. Here are a few I found there that I hadn't know about before that are pretty funny.

- cabbaged Adj. 1. Intoxicated, by alcohol or drugs, to a state of uselessness. From being in a vegetative state. 2. Exhausted, extremely tired.

- septic or seppo Noun. A person from the U.S.A.. From the rhyming slang septic tank meaning Yank.

After looking around that site, it is a little bit lewd, so excuse me for that. However there are several non-lewd funny ones (as well as, if you are looking for them, several lewd funny ones!)

I have one last thing to add as a sidenote. When I was in China, I heard all the Chinese saying the N word! All the time!! You know which one I am talking about. THE "N" WORD. So I finally looked it up, and apparently "niga" means "that" in Chinese!! Imagine how many times a day you say "that!" They were dropping N bombs all over the place!

Do you have any to add? Are there words that you have heard and just thought, "huh?!" Have you ever been confused in a foreign country? Are there any English folks out there who think the Yanks talk funny?

Darwin and Goose Green Farm


Darwin and Goose Green are situated on a narrow bridge of land linking upper and lower East Falklands with Lafonia to the south and Wickham Heights and the Onion Range to the North.
Historic Darwin settlement retains much evidence of the 1982 Conflict, with many points of interest for those interested in military history. The Argentine Cemetery is situated 10 minutes drive from the settlement. Several other important memorials are also located nearby including a small monument at the spot where Col. H. Jones fell during the battle for Goose Green.
The settlement was named after naturalist Charles Darwin who visited in the late 1830s, and is an excellent place to view remnants of early settlement - with a restored stone corral and living quarters from the late 1800s accessible by foot from the settlement.
This is also a great jump-off point for exploring the plains of Lafonia or the hills to the north which include the Islands' highest peak, Mount Usborne. For those that prefer more relaxing, indoor activities, craft workshops are also offered in the settlement.
Darwin House provides a pleasant base, offering overnight accommodation with full board, as well as casual meals and guided tours. Visitors will find Darwin a convenient alternative to Stanley due to its proximity to Mount Pleasant International Airport and central access to all areas on East Falklands.

GEZEGENLER YILDIZLAR GALAKSİLER VE UZAY BÜYÜKLÜK KARŞILAŞTIRMASI

Aşağıdaki videoda uzayda yer alan gezegenlerin yıldızların ve galaksilerin birbirlerine kıyasla ne kadar büyük olduklarına şait olucaksınız.Uzayın nekadar büyük bir yer olduğunu görmeye hazırmısınız buyrun izleyin.(amaç insanların ufku biraz daha açılsın.)

1. videoda evrenin nekadar büyük bir yer olduğunu ve dünyamızın evrenle kıyaslandığında nekadar minicik kaldığına şahit olacaksınız.



2. vidoada ise dünyamızın diğer gezegenler ve yıldızlarla olan büküklük kıyaslamasını görüceksiniz.

YGS 2011 SORULARI

Iron On Embroidery Transfers- The Modern Way

Lately I have been into embroidery. I found some vintage iron-on embroidery transfers at the antique store. They are really cute fruit! (In case you didn't know, I LOVE fruit!)
The problem? How to get the design on the dish towels with out using the transfers. I only had one copy of each and I wanted to be able to use them as many times as I wanted. I knew I couldn't trace them very accurately. I tried buying sheets of iron-on transfer paper from the fabric store, that you put in your printer. What I didn't realize is it was for ironing on pictures or letters. What ever you don't cut off gets ironed onto the fabric in a sheet of plastic! Not what I was looking for.

I finally found the most simple solution! It is so easy too!


First, I scanned in all the transfers. Then I found a plastic report cover, trimmed it to the size of a page, put a piece of paper in it for support and printed the fruit on it. As soon as it came out of the printer I placed it faced down on my dish towel, laid a book over it (I found a soft cover book works best) and pressed firmly.

WHA-LA! Fruit on dish towel! Isn't that simple?!

And the great thing! The report cover is re-usable. Just wipe off with tissue and hand sanitizer.

All ready to start embroidering my peaches and pears!


Strawberries, Apples, Plums and Grapes!
Tomorrow I will write about how to embroider and post a few transfers for you to use!!

TIMO RUDIGER 02