Yeni şarkıları pek takip etmem. Duyup beğendiklerimin gider CD sini alırım. Dün Gece, bir Haziran sonu gecesi,sanırım saat 24.00' suları, balkonda oturuyorum. Hafifte uykum var.
Balkonun baktığı sokaktankırmızı bir araba geçiyor.Üstü kapalı, dört cam açık. Müziğin sesi bir hayli yüksek, araba salına salına ilerliyor. Sanki sürücü,bu gecenin mesaisini,yeni çıkan buşarkıyı bütün sokağa dinletmeye adamış. Belki daha bir çok sokaklara. Belli ki çok beğenmiş.Şehirle paylaşmak istiyor.Müziğin ritmi kulaklarımın tüm mekanlarını merakla geziyor. Girmedik delik bırakmıyor. Ta ki hiç bir hücrem nasipsiz kalmasın. Müziğin sözleri Aşkınla doldur içimi... gibi bir şeyler.
Fakat o da ne, bir beste ki tüylerim diken diken. Bi bi biiip, Bii bii biiiip. Tıpkı sabahları o itici sesiyle, uykumla harbe çıkan çalarsaatimin çalması gibi. Bi bibi biiip, Biii bibii bib...
Aaaş kkıın llaaa doll dur i ççç imi.
Neyse ki aşkın güzelliği içine girdiği her kötü şeyi örttüğü gibi bu şarkının müziksel iticiliğini de örtüyor. Aşk, öylesine cazibeli ve bakire bir kız ki, sanki her an yeniden doğuyor. Her an taze... Bir haziran sonu gecesi, aşk sözcüğünün serinliği kaplıyor içimi.Sıcaktan sıkılıp serin ve tatlı suyu olan bir ırmağa girmiş gibi rahatlatıyor. Aşkın her şeyi kendine çeken büyülü anlamıöne çıkıyor. Kırmızıdan, mora tüm renkleri içine alan gündüzün aydınlığı gibi... Sevgilinin dudak suyu, Yağmurla cızırdayan çatlamış toprağın sesi gibi, insan kalbini güm güm ettiriyor.
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,
0 Comments:
Yorum Gönder