Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Ramen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ramen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

OoLongmen Ramen ~ NONGSHIM

Benim ramen aşkımı artık yedi cihan, hatta sağır sultan bile duydu :D

Leader ramenin Türkiye pazarından çekilmesiyle oluşan boşluğu önce İndomie noodle doldurdu. Sonra özellikle de 2013 yılının son çeyreğinde raflarda bizleri değişik, hiç görmediğimiz bir marka ramen kutuları karşılamaya başladı. 

NONGSHIM markası Güney Kore'nin en ünlü ramen üretici firmalarından birisidir. Kore'de günde 2.000.000 (İki Milyon) adet tüketiliyormuş O.O waaooww  Aslında firma 2011 yılından beri Türkiye'de aktif satış yapıyor. Ama hepimiz biliyoruz ki son yıllarda kore sevdasının aşırı çıta yükseltmesiyle NongShım artık mahalle marketlerinde bile raflarda bulunur hale geldi. (İstanbul için konuşuyorum)

Firmanın dünya üzerinde en meşhur ramen markası ShinRamyon dur ♥ Türkiye'de de raflarda kırmızı kutusu yada paketiyle görebilirsiniz. Ben et aromalı olanını alıp denedim. Tadı acı değil. Ve kesinlikle KungFu ramenden kat kat kalite farkı var. Raflarda gördüğünüzde almakta tereddüt etmeyin. Ama kişisel tavsiyem kırmızı kutulu olan seçeneği varsa onu alın. Çünkü onun tadı Koredeki ramenlerin lezzetine çok yakın ve kesinlikle çok çok leziz ♥


Kutunun üzerini oldukça hoş tasarlamışlar. Keşke içinden de resimdeki gibi hazır ramen çıksa. İnsanın ağzı sulanıyor. Düşünmeden kutu sepete düşüveriyor hemen :D Gördüğünüz gibi içindekiler bölümünde bizleri zararlı içerikler (E621, E627, E631 neredeyse tüm E serisi burada poff) tat-aroma arttırıcı görevlerini yerine getirmek üzere paketin içinde yerini almış. Gönül ister hiç eklemesinler bunları ama maalesef böyle bir şansımız yok.


Kutunun kapağını yarıya kadar aralıyoruz. Hemen sos paketimiz bize göz kırpıyor oradan ;) Sos paketini alınca ramenlerin üzerinde kurutulmuş sebze parçacıklarını görebilirsiniz. Sos paketinin içinden de yukarıda gördüğünüz toz karışım çıkıyor. Yukarıda yazdığım tüm E serisi ve MSG katkı maddeleri bu mini paketin içinde. Eğer toz karışımı kullanmak istemezseniz ayrı bir yerde tavuk suyu-et suyu tabletleriyle hazırlayacağınız suyla da rameninizi hazırlayabilirsiniz ;)


Toz karışımı kutuya ekleyip işaret çizgisine kadar kaynak suyu döküyoruz. Paketin üzerinde 3 dakika beklemenin yeterli olduğu yazıyor ama ben daha yumuşak sevdiğimden 5 dakika bekliyorum. Sonra koruma bandını kaldırıp rameninizi -iyice- karıştırıp afiyetle tüketebilirsiniz ;)

Eeee sen bunu yazdın benim yaşadığım yerde yok diyorsanız bu siteyi tavsiye ederim. Stoklarında ürünleri sıklıkla güncelliyorlar ;)

Bir ramen yazısının daha sonuna geldim :D Taslakta bekleyen 2 tane daha ramen yazısı var hehe Araya başka postlar girdikten sonra onları da paylaşacağım ;)

 Sevgiler  

İndomie Noodles: Kızarmış Noodle

Epey uzun zamandır yazmak istediğim bir yazıydı. Daha önce bloguma indomie noodle ın hem kutu hem de paket olan seçenekleri için post yazmıştım. Ama uzun zamandır canımız noodle istediğinde yada üşengeçliğimiz tuttuğunda İndomie'nin Tavuk Aromalı Kızarmış Hazır Noodle çeşidini tercih ediyoruz. 

İlk başlarda sadece pakette tarif edildiği gibi hazırlayıp tüketiyorduk. Yalnız kısaca bahsedeyim İndomie'nin bu çeşidi diğerlerinden farklı. Diğer noodle piştiği su ile tüketilirken bu çeşit noodle piştikten suyu süzülüp üzerine soya soyu ve paketten çıkan diğer soslar eklenip öyle tüketiliyor. 


Ne diyordum heee.. İlk başlarda yukarıda anlattığım gibi paketteki tarife göre yiyorduk. Daha sonraları ablamın aklına bu susuz noodle ın içine birkaç sebzeyi sote ederek eklemek geldi.

Biz kendi damak tadımıza göre ve noodle ın lezzetini değiştirmeyecek sebzeleri seçiyoruz. Siz kendi damak tadınıza uygun bulduğunuz başka seçenekleri de ekleyebilirsiniz. Biz havucu rendeliyoruz, beyaz lahanayı ince ve az uzun kıyıyoruz, yeşil soğanlarında sadece sap dediğimiz yeşil kısımlarını ekliyoruz. Miktar sorarsanız 1-2-3 şeklinde net bir sayı söyleyemem. Biz ablamla tek sefer için 4 paket noodle pişiriyoruz. Sebzeleri de kendi hoşumuza giden kadar ekliyoruz. Tercih size kalmış açıkçası. Hangi sebze daha fazla olsun derseniz o olur ;) 


Sebzeleri noodle ı pişirmeden önce az sıvı yağ ile kendilerinden geçene!!! (tamam sebzeler ölene dek :P ) sote ediyoruz :D Daha sonra noodle ı pakette tarif edildiği gibi pişiriyoruz. Piştikten sonra önce ufak bir kapta paketten çıkan bütün sosları karıştırıyoruz. Ufak bir dip not: paketten çıkan soya soyu yoğun kıvamlı olduğundan kullanımında zorlanabilirsiniz. Ben soya sosu paketini 5 dk kadar sıcak suyun içinde bekletip öyle açıyorum ;)  Ne diyorduk bir kapta tüm sosları karıştırıp süzdüğümüz sıcak noodle ın üzerine döküm iyice ama -iyice!- karıştırıyoruz. Daha sonra da tavada soteleyip katili olduğumuz sebzeleri noodle ın içine ekleyip yine bir karıştırma seansı yapıyoruz. Noodle ınızı servis tabağınıza alıp afiyetle tüketebilirsiniz.


Noodle paketlerinden çıkan sosların içeriği ve zararları konusunda sayfalarca yazı yazılabilir. En basitiyle hazır gıdaların tamamında olduğu gibi İndomie soslarıda monosodyum glutamat yani MSG denilen kimyasalı içeriyor. İşte bu maddenin aşırı tüketimi öncelikle kendini şiddetli ve ilaçla geçmeyen baş ağrılarıyla belli eder. O yüzden noodle ı ne kadar çok severseniz sevin sık sık tüketmekten kaçının. 

Vicdani görevimi de yerine getirdiğime göre sizlere bu tarifi mutlaka denemenizi tavsiye ediyorum. Ama yok ben üşenirim sebzeyle falan uğraşamam derseniz eğer sebze eklemeden de İndomie nin bu çeşidi gerçekten şahane. Mutlaka deneyin!!

Sevgiler ♥

Bizimkisi 'Acılı' Bir Dostluk =)

Baharla tanışıklığımız sanırım 2 yılı dolduracak. Tanışmamız nahoş şartlar altında gerçekleşse de ben taa o zamanlar onun nasıl biri olduğunu, karakterinin nasıl temiz ve sağlam olduğunu yazdığı kelimelerden anlamıştım. Bazen böyledir yazdıklarından bile hissedersiniz o kişinin nasıl bir insan olduğunu. Benim için de Bahar öyle bir insan oldu. Yazdıklarıyla tanıdım onu ilk önce.

Bahar kim derseniz eğer; eski asyanotları.blogspot.com adresinin yeni seulme.blogspot.com  sahibesi iyi mi iyi şeker mi şeker bir insan. Sanırım bazı kişiler bu konuda hem fikir olmayacaktır. Zira Bahar'da benim gibi kelimelerini karşısındaki insan için eğip bükmeyen birisi. Zaten onu bu kadar sevmemin öncelikli sebebi de bu. 

Şimdi bunları neden mi yazıyorum. Benim rameni ne kadar sevdiğimi sağır sultan bile duydu sanırım :D Bahar da bu zaafımı bildiğinden annesi geçen hafta koreden dönerken bana bii sürü ramen gönderdi yine :) Yine diyorum çünkü sanırım bu bana gönderdiği üçüncü parti. Tabii ki her seferinde ramenin yanında şeker şeker hediyelikler, koreye özgü değişik yiyeceklerde gönderiyor. Daha öncekilerin fotoğraflarını alamamıştım ama bu sefer tüketmeden hemen fotoğrafladım.

Bu yazımla da bir kez daha çok çok çok teşekkür ederim canım. Benim için anlamı çok büyük. Yazsam, çizsemde eksik kalacak. Ama sen biliyorsun benim ne kadar mutlu olduğumu.



Yeni chopsticklerime bayıldım. Bendekiler epey eskimişti fotoğraftan sonra açıp bir çiftini çıkarttıım ^^ Poşet kilitlerimi de severek kullanacağım :)


Yeni çorabım ve kağıt yüz maskelerim. Bu yazımı yazarken bir tanesi suratımda. Anlaşılan o ki korelilerin yüzleri bizden daha büyük ve yuvarlak! resmen kocaman geliyor yüzüme maskeler :D 


Peperom ve miss gibi şeftali kokan el kremim. Hangisini yesem karar veremedim :D El kremi o kadar güzel kokuyor ki neredeyse tadına bakacaktım euheuhee


BB kremlerim ve yanılmıyorsam diş fırçalıklarım ^^ Yanılıyor muyum Bahar? Nasıl da şekerler ama ♥


Baharcım sayende korenin tatlılarını, tuzlularını tatma fırsatım oldu. Ama ilk defa sayende içeceklerini de tadacağım. Sana soruyorum sık sık onun tadı nasıl bunun tadı nasıl diye sanırım ilk elden tecrübe edeceğim bu sefer :) Açıkçası hem heyecan hem de merak var şu anda. Tadını bilmediğin bir içeceği içmenin duygusu da bambaşkaymış :)


Taaaaa tammmm ve karşınızda caaaanımmm ramenlerim ^^ Alt sıradan sondan ikincisi çoktan tarihe karıştı bile :) Türkiye'de bu ramenlerin tadına bir tek Leader ve Shin ramen yaklaşıyor. Hatta Shin ramen aroma ve lezzet bakımından koredeki ramenlere çok daha yakın. Ama bu ramenler.... İşte bu ramenler Bahar'la acı dolu arkadaşlığımızın şahidi euheuehuehuehee Şaka bir yana ramen sevilmez mi yahu :) Ben çok seviyorum ve Baharcım sayende bu şahane lezzetleri tadabiliyorum.

Arkadaşlığımızın dostluğumuzun uzun seneler sürmesini diliyorum. Bir gün yüzyüze görüşmek, sarılamak da olur inşallah kaderde :)




Gaya Restaurant VS Seoul Restaurant

Şöyle doğru dürüst ramen yemeyeli o kadar uzun zaman oldu ki anlatamam. Sanırım 1 yıl kadar oldu. Bu süre zarfında ramen krizlerimi böyle ve saolsun Seul Me nın hediyesi ramenlerle giderdim. Sonra Türkiye'de Leader ramen sıkıntısı baş gösterdi. Müdavimi olduğumuz Seoul Restaurant'a geçici olarak gelen ramen markası da domuz katkılı olduğundan epey uzun bir süre krizler içinde kaldım resmen :D 

Neyse ki Temmuz ayı ortalarında bu sorun çözüldü. Leader ramen Türkiye pazarına tekrar girmiş diye duydum. Zaten bunu Migroslardaki reyonlarda da görebiliyoruz. Ne diyorduk 'ramen krizi'mden bahsediyorduk. O zaman bu zaman derken, araya da ramazan girince ancak bugün kısmet oldu muradıma ermek :)

Gaya Restaurant'a daha önce 2 kez Kore Severler Topluluğunun düzenlediği etkinlik için gitmiştim. Gidip yemek yemek ve Gaya'yı restaurant halinde görmek kısmet olmadı bir türlü. Bir de eskiden Gaya'da ramen satılmıyordu. Ama Kore'ye olan ilginin artması, üst tabaka kesime hizmet veren Gaya'nın menüsüne 'Cumartesi Atıştırmalıkları' başlığı altında ramenin eklenmesini sağladı. 

Gaya Restaurant Taksim'de, meydana yürüme mesafesiyle 5 dakika uzaklıkta. Menüleri tamamen kore yemekleri üzerine. Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan iş adamları ve şirket yemekleri için tercih edilen elit yerlerden birisi. Seoul Restaurant'ta da kore yemekleri mevcut ama menülerinde çin yemeklerini de bulmak mümkün. Zaten mekan olarak Seoul Gaya'dan 3 kat daha büyük bir mekan. Fiyat olarak kıyaslarsak genel olarak yakın rakamlar söz konusu. Ama Seoul daha çok turist kafilelerinin tercih ettiği bir mekan. Zaten mekanda yer alan uzun uzun masalar görür görmez insanda bu fikir oluşuyor. 

Fotoğrafların kalitesi için üzgünüm. Telefonumla çekmek zorunda kaldım :(



Sanki bir yerde harf eksiği mi var :D Gaya'nın menüsü çok şık ve göz alıcı. İnsanı kendini iyi hissettiriyor. Güzel koreyi temsil eden nakışlar var üzerinde :)



Kore yemekleri deyince aklımıza en başta tabii ki ramen geliyor. Ama bibimbap, kimbap ve dokbokki de en bilinen diğer yemeklerdir. Seoul'de ramen ve bibimbap var ama diğer ikisi en bilinen çeşitler olmasına rağmen satışı yok. Gaya'da kimbap ve dokbokki satıldığını bugün öğrendim. Menüden hayal için çektiğim fotolar ;) 

Bu sayfa normal menü sayfası. Bu sayfada dokbokki nin fiyatını 45 tl olarak görüyorsunuz. Fiyat bana çok yüksek geldi yaa O.o



Aşağıdaki iki sayfa da  'Cumartesi Atıştırmalıkları' menüsü. Fiyatlar gayet uygun görünüyor. Bu sayfada dokbokki nin fiyatını 18 tl olarak göreceksiniz. Sanırım porsiyon farkı vardır. Yada ne biliyim ya vardır elbet aradaki uçurumun bir sebebi :S




Yukarıda da demiştim Gaya müşterilerine daha üst hizmet sunuyor Seoul'e göre. Tek kattan oluşan restaurantta masalar arasına geleneksel paravanlar koyularak bölümlere ayrılmış. Ben çok beğendim. Fotoğrafını çekmedim ama Gaya'da giriş kısmında sizi kocaman Kore küpleri ve Kore motifleri sizi daha kapıda etkiliyor :) Ve Gaya'nın çok büyük bir artısı mevcut. Seoul'de sizi kapıda girer girmez karşılayan o tuhaf koku Gaya'da yok!!


Rameni kıyaslamaya gelirsek eğer; ben rameni acılı severim. Ağlaya ağlaya yerim :D Gaya'nın rameni Seoul'e kıyasla bir gıdım daha acıydı. Ve Gaya'nın siparişinizin yanında getirdiği çeşitli garnitürler Seoul'ün yanında zayıf kaldı. Mesela kimchi yoktu!! En önemli şey bence. Mevsimsel olabilir diyeceğim sanırım. Çünkü bu sorunla Seoul'de de birkaç kez karşılaşmıştım. Gaya'da Seoul'den farklı olarak meze olarak mısırlı şekerli bir meze daha vardı. Sadece tadına baktım. Diğer mezelerin lezzet olarak bir farkını göremedim.





Sıcak ve acı birleşince hayatım resmen 'kulaklarımın' önünden geçti. Size olur mu bilmem ama ne zaman acı yesem hep burnum akar benim. Burnumu sile sile, yana yana yedim valla. Çok sevdim çok beğendim. Gördüğüm kadarıyla da koreye ilgisi olanlar da kore yemeklerini tatmaya çalışıyor. Ben gittiğimde mekanda 6 kişi vardı. Sonra dan 2 kişi daha geldi. Hepsi de bizden yani koreye yada yemeklerine ilgi duyanlardı :D Ön masamda 4 bayan oturuyordu. Sojuya kadar epey çeşit sipariş ettiler. Umarım yiyebilmişlerdir. Çünkü bayağı bir karışık şeyler istediler. Ben çıkarken de takım elbiseleriyle koreli iş adamları geldi mekana. Birbirlerine kart vermeler, selamlamalar, 'pangasimida' (memnun oldum demek hatırladığım kadarıyla) demeler falan. Bir an korede sandım kendimi. Mutlu oldum ^^

Eğer siz de bu lezzetleri tatmak, en azından gidip görmek istiyorsanız Gaya misafirlerine oldukça hoş görülü davranıyor. Kendilerine çok hoş bir de internet sitesi yapmışlar. http://www.korerestauranti.com/ Güzel ve detaylı bir site. Gitmeden önce göz atmanızı tavsiye ederim ;)

Ama ben bir de Seoul Restauranta gideyim kendi gözlerimle göreyim, tecrübe edeyim derseniz; restaurantın facebook sayfası mevcut ve sorulara cevap veriyorlar genelde Seoul Restaurant Facebook ve tabii internet siteleri de mevcut http://www.seoulrestaurant.org/

Her iki restaurantın da iletişim bilgileri internet sitelerinde mevcut. Ve gidip tatmak isteyenlere son bir söz. Beğenmek tamamen damak zevkine göre değişiyor. En azından dünya gözüyle bir kere gidip deneyin bence :D Ben ramenimi yiyip gün batımında evime doğru yol aldım. Aşağıdaki fotoğrafı da o zaman çektim. Herkese bol lezzetli günler diliyorum.

Sevgiler ♥



Seul Me'den Hediye Var =)



Kore'de eşiyle birlikte yeni bir hayata başlangıç yapan sevgili arkadaşım Seul Me bana bir paket gönderdi. Bir süre postayla göndereceğim diye düşünse de mayıs ayında annesinin Kore'ye gidecek olması sebebiyle paketi annesinin boşalan bavuluyla göndermeyi tercih ettik. Hem posta ücretinden de tasarruf etmiş oldu. 

Bahar'ın annesi Kore'den döneli bir süre oldu ama ben bir fırsat yaratıp bir türlü gidemedim. Halbuki sonradan öğrendim ki gerçekten çok yakın oturuyormuşuz :) Hafta sonu güzel bir ziyarette bulundum Bahar'ın ailesine. Çok cana yakın çok sevecen insanlar. Annesine sordum kore nasıl diye? Cevapları güzeldi. Koreliler soğuk dedi :D Ama sokaklar caddeler her yer tertemizmiş =) O kadar çok şey anlattı ki aklıma gelmiyor hiçbiri şimdi. 

Bahar'cım gönderdiğin harika şeyler için çok çok teşekkür ederim. Kozmetikleri nerelerde nasıl kullanacağımı yazarsan eğer mutlaka hepsini kullanacağım =) 

Eee hediye dedin nerede derseniz eğer işte geliyor bol fotoğraflı bir post ;)

Öncelikle piyasaya ramenleri sürüyorum :) Rameni ne kadar sevdiğim tüm cihan tarafından biliniyor zaten. Bahar koreden ne istersin deyince ben hemen 'ramen' dedim :) Saolsun 2 paket ramen yollamış. Soldaki paketi akşam pişirip yedik ablamla beraber. Bayıldık tadına çok güzeldi valla =) 




Bunlarda minik cüzdanlarım :) bayıldım renklerine ♥



Bunlarda çeşitli şekerlemeler sanırım. Sanırım diyorum çünkü tatlı görünüyorlar :D Sağ alttaki şekerlemeyi akşam yedim. Unlu hafif şekerli bir tadı var. İlk ağzınıza aldığınızda hafif şekerli bir tat yoğun un tadı alıyorsunuz. Yedikçe şeker tadı yoğunlaştı gibi geldi bana :)



Bunlarda telefon süslerim. Sol üstteki kore parası şeklinde, sağ üstteki ise tırnak makası. Elinde yelpaze tutan koreli bir namja var süsü olarak :D Alttaki ise yine bir telefon süsü. Çok şeker ve sevimli :D 



Gong Yoo sevdamı Bahar bile öğrendi hehe Saolsun iki tane çorap göndermiş. İkisi de birbirinden güzel. Hemde benim ayaklarıma oluyor :D Neden derseniz ben minik ayaklıyım 34 numara giyiyorum :D Tam oluyorlar ayağıma hehe



Gong Yoo dedik değil mi =) Bahar bana bir de Gong Yoo'lu bir dosya göndermiş :D İki tarafında da farklı Gong fotoğrafı var :D ♥♥



Bunlarda bayıldığım hep istediğim chopsticklerden. Kılıfı olsun desenleri olsun herbişeyine bayıldım resmen :) Kullanımı ahşap çubuklara göre zahmetli biraz ama olsun kullanması çok keyifli :)



Bahar bana bir sürü kozmetik malzemesi numuneler gönderdi. Eğer bana hangisi ne işe yarıyor ne zaman kullanılacağını yazarsan hepsini deneyip kullanacağım inşallah :D







Bunlar da yüz maskeleri. Hani dizilerde yüze yapıştırdıkları kağıt şeklinde olanlardan hehe




Şimdi gelelim fasulyenin faydalı kısmına. Şimdi yukarıda gördüklerinizin tamamı Bahar'ın kalbinin güzelliğinin eseri. Bazıları görgüsüz, yalaka ve içten pazarlıklı olduğumu düşünebilir. Umrumda değil açıkçası kimin ne düşündüğü. 

Ben Bahar ile yüz yüze hiç görüşmedim. Ama mail yoluyla, twitter aracılığıyla uzun sohbetlerimiz, konuşmalarımız oldu. Ben ona derdimi anlattım o bana derdini anlattı. Sanırım konunun özü olarak söylemek istediğim ben Bahar'ı yüz yüze görüşmeden sevdim diyebilirim. Güzel mevlamın iziyle yakın zamanda tanışma fırsatım da olacak inşallah. Allah hepimizin karşısına bizlere destek olacak insanlar çıkarsın. Kıskanç ve fesat insanları hem yüreğimizden hem kaderimizden uzak tutsun rabbim.

Ve cümlemi bağlarken kapanışa; Sevgili Bahar gönderdiğin herşey için çok çok teşekkür ederim. Basit bir teşekkürden başka birşey gelmez şimdilik elimden ama kısa zaman sonra sana bir süpriz yapmayı planlıyorum :)

İndomie Paket Noodle Çok Leziz

Mart ayında yazdığım İndomie Noodles ~ Ramen Aşkına =) yazımda ramen aşkımdan ve keşfettiğim yeni markadan bahsetmiştim. Carrefourlarda kutu olanları 1.75 TL iken pakette satılanları 0.75 TL gibi bir fiyata satılıyor. Lezzet farkı var mı derseniz kesinlikle evet derim. Paket olanları almanızı şiddetle tavsiye ederim ayrıca. Kutuda olanlarında bulunan yapay tat pakette olmuyor.

Rameni ne kadar sevdiğimi bilmeyen yok artık. Bugün günlerden yine ramen günüydü benim için. Canım çok isteyince ablamla beraber iki paket yapmaya karar verdik. Üşenmedim sizler için bir de görüntüledim ;)

Paketi açıyoruz. Karşımıza noodle ve üç çeşit sos karşımıza çıkıyor.



İki paket pişirdiğimiz için dört su bardağı suyu kaynattık ve sosları ekledik.



Paketten çıkan ramenleri kaynayan soslu suyumuza atıyoruz. Arzu ederseniz ramenleri ikiye kırabilirsiniz.



Ramenleri isterseniz paket üzerindeki tarife göre (5-6 dk) yada iyi pişmiş istiyorsanız 8-9 dk pişirebilirsiniz.



Bir de ufak bir video çektim. Çok hoşuma gitti =))




Piştikten sonra size de afiyetle yemek düşüyor. Yanına da hafif acılı turşu şahane gidiyor benden söylemesi =)

Made by Mydestiny ;)

Blogumu açtığımdan beri benim için banner yapan şahane bir insan var =) Mydestiny beni hiçbir zaman kırmayıp şahane ötesi güzel bannerlar yaparak beni çok mutlu etti. 

Geçen hafta mydestiny'den benim için bir banner yapmasını istemiştim. Ama bu sefer sadece Gong olmasın araya birkaç resim daha koyar mısın? ricasında bulunmuştum. Saolsun yine ellerinden şahane bir banner çıktı. Yeni bannerımda Gong, ramen ve kitap var ♥☻ Eee daha ne isterim =) Tekrar ve tekrar çok teşekkür ederim canım ;)

Yeni bannerım ♥



Eski bannerım =)


İndomie Noodles ~ Ramen Aşkına =)

Bilenler bilir benim rameni ne kadar sevdiğimi ve ne kadar severek yediğimi. Şahitlerim vardır, yerken kendimden geçerim o derece :) Leader ramenin Türkiye pazarında son bir yıldır bulunma zorluğu yaşandığından, rakipleri bu fırsattan istifade yükselişe geçti.

Benim ilk tercihim her zaman Leader ramenin kırmızı pakette satılan çeşidi olmuştur-olacaktır. Ama dediğim gibi yokluk çok fena birşey :D Kung Fu rameni denedim önce ama lezzet ve aroma olarak beni hiç tatmin etmedi. Yemektense vazgeçmeyi tercih ettim. Taaa kii geçtiğimiz ay Carrefoura gidene kadar.

Makarna reyonunda daha önce hiç görmediğim bir noodle markası gördüm. Üzerinde islami usüllere göre hazırlandığı yazıyordu. (Menşeine baktım Suudi Arabistan Krallığı yazıyor) Olabilir, neden olmasın, denemek lazım diye kendimi kandırıp hem kutu hemde paket çeşidinden birkaç tane almıştım.

İşte o gün bu gündür İndomie noodle ramen krizim tuttuğunda kurtarıcım oldu. İlk aldığımda üzerinde türkçe açıklamaları ayrıca yapıştırılmış şekildeydi. Geçen hafta stoğumu yenilemek için aldığımda ise kutunun türkçe ve ingilizce olarak düzenlendiğini gördüm. İçindekiler ve hazırlanış biçimi türkçe anlatımla zenginleşmiş. 




Kutuyu açtığınızda sizi üç farklı sos paketi ve plastik bir çatal karşılıyor. Bir tane yağlı bir sos var, bumbu sos ve chili acı sos var kutuda. Hepsini açtığımız ramen kutusunun içine boşaltıyoruz. Yağlı sosu biraz az kullanabiliriz çünkü kokusu rahatsız edebiliyor bazen.



Kaynamış suyumuzu sosla kavuşturduğumuz ramenimizin üzerine dönüyoruz. Sırada bekleme süresi var. Ben çok diri sevmediğimden beş dakika bekliyorum.



Bekleme süresinin sonunda kapağı açıp rameni iyice karıştırmak önemli. Ramenimizi iyice karıştırıp afiyetle yemeye koyuluyoruz. Ben çıbıklarımla (chopstick) :P güzelcene mideye indirdim. Bu arada chopstick nasıl tutulur nasıl kullanılır diye bir video çekmek istiyorum. Sizce yapmalı mıyım?



İndomie Noodles imalatçıları ve ithalatçıları tüketicileri düşünmüş ve İngilizce, Arapça ve Türkçe destekli bir site kurmuşlar. Noodle nasıl yapılıyor acep diye düşünen tüketicileri için, aşama aşama noodle yapımını gösteren bölüm yapmışlar. Noodle nasıl yapılıyor ve diğer bilgiler; www.sawab-ltd.net internet sitesinde mevcut.

Denedim ve beğendim. Ayrıca tavsiye de ederim ;) 

Biraz 'ACI' ama sohbeti hep 'TATLI' bir gün !!!

Bugün bloger arkadaşlarımla buluşup bir ramen şenliği yapalım dedik.Uzun zamandır (şaka şaka en azından bir ay olmuştur) ramen yememiştim. Blog arkadaşlarımın da tatlı sohbetini çok özlemiştim. Yani kısacası ramen bir araçtı 'amaç' kesinlikle değil. Siz bakmayın benim kendimden geçerek yediğime. Seviyorum ben ondan yoksa bugün konuştuklarımız, güldüklerimiz, paylaştıklarımızın tadını hiçbir şey de bulamam ben.

Peki kimler vardı derseniz eğer, bu eğlenceli günde LaFea, Arwen, Akira, Hayal, Masalevi ve kardeşi vardı. Diğer bloger arkadaşlarımız da geleceklerdi ama planlar çakışınca ve olmadık şeyler ortaya çıkınca bize katılamadılar. Olsun bir daha ki sefere diyorum. ;) Saat iki de buluştuk ve yaklaşık saat yediye kadar beraberdik. Eee ne yaptınız o kadar saat diyorsanız; valla hep blogdaşlarımızın dedikodusunu yaptık. Bugün kulakları çınlayan yada kızaran varsa bilin ki sorumluları biziz euheuheuhe

Bu güzel günden de aşağıda ki hesap fişi hatıra kaldı. Toplam 108 TL hesap ödedik 7 kişi. Bu paraya başka bir restoranda da doyardık ama bizim gönlümüzde yatan aslan başka :)


♥ Ramen ♥

Şimdi şöyle bir şey var ki ben şu rameni çok çok çok çok seviyorum. :)  Tadına ve lezzetine bayılıyorum. Ama o kutuda satılan üzerine kaynak su dökülenleri değil. Alıp evinizde tencerenizde kendinizin pişirdiği ramenleri seviyorum. Leader Ramenin kırmızı pakette satılan rameni şiddetle tavsiye edilir. Ayrıca  Seoul Restaurant'ın ramenleri daha da bir lezizdir.


Amaaaa.... 12 Temmuz'da Rain'in (canım bildiğiniz şarkıcı Rain :D ) paylaştığı bir twitter fotosu vardır. İşte o fotoğraftan sonra ben ramene aşık oldum adeta. Ne zaman canım ramen istese gözümün önünde o görüntü canlanır.


Bu satırları yazarken ağzımın salyalarından dolayı yazdıklarım anlamsızlaşabilirlkanşajn vmödnvahşaoıhşv kvnalkdavnşak lndvaşohıaa



SonKanka ~ LaFea ve Harika Dostlarla Değerli Bir Gün

Eylül'19 'da uzak diyarların blogırlarından SonKanka İstanbul'daydı. Bu Blogır+KoreSever buluşmasının güncellemesini değerli dostum LaFea'nın şu harika yazısında belirttiği gibi 100 yıl sonra olmasa da 1 ay sonra yazmayı başardım :) Şimdi sizlere -birmilyonton- bahane sıralayabilirim ama yapmayacağım. Gerçekten zamanında yapmak isterdim ama araya bir sürü olay girdi ve işte bu zamana kısmetmiş.



O gün paylaştığımız harika şeyleri sizlere ballandıra ballandıra anlatmayı çok isterdim. Ama onu da yapmayacağım. Tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla yazacağım. Blog aleminde bizi tanıyanlar sözümüzde durduğumuzu her dediğimizi yaptığımızı bilirler yalnız SonKanka'nın şansızlığımı desek aksilikler mi desek ne desek bilemiyoruz ama verdiğimiz sözlerimizi bu seferlik tutamadık.

Rüzigar ve arkadaşımız Zeynep'in de katılımıyla mekanımız Seoul Restaurant'ta güzel bir başlangıç yaptık. Seoulde yüklü bir hesap ödeyip kalkmış olsakta gönül isterdi ki misss ramenleri lüpletmek. Ama olsun dedik değişik tatlara SonKanka'nın moral destek çalışmasıyla yelken açtık. Sayesinde Bibimbap ın tadına baktık ve hani o Kore dramalarında filmlerinde minnacık bardaklarda hüüppp diye götürdükleri arkasında 'ıhhhaahhhgggkkk' diye bir ses çıkardıkları adına Soju dedikleri ulusal Kore içkisinin tadına baktık. Şimdi ne zaman bir dizi yada filmde soju içtiklerini görsem ağzıma hafif acı-yakıcı tat geliyor, sanki o an bende içmişim gibi hissediyorum. Gerçekten Kore sevdasına kapılmış bir şekilde mutfağına da ilgisi olanlar mutlaka tadına baksınlar. Gerçi ben o gün rahatsız olduğum ilaç almış olduğumdan sadece ufak birkaç yudum içtim ama hasta olmasaydım daha fazla içerdim kesinlikle. Alkolle arası olmayanlara tadı biraz acı gelebilir ama içeriğindeki alkol oranı düşük olduğundan adam akıllı sarhoş olmak için birkaç şişe içmeniz ve Türkiye'deyseniz eğer kesenizin dolu olması lazım. Zira aşağıda resmini gördüğünüz iki minik şişeyi SonKanka 30 TL'ye satın aldı. Şişeler minnacık ve eğer SonKanka almasaydı biz almayı asla aklımıza getirmezdik. Kesene bereket SonKanka ;)



Söz söz dedik ama Çiğdem Pastanesinin o ünlü çilekli turtasından da yediremedik misafirimize. Mevsim değişikliğinden turtaları üzümlü yapmaya başlamışlar Böğğğğkkkk hiç sevmem. Zaten bizde pasta falan yedik ağzımızı tatlandırdık. Tabii bu arada bol bol fotoğrafta çektik. İşte aşağıda bi tanesi... ;)


Oradan çıktıktan sonra Gülhanenin hemen karşısında ara sokakta bulunan adı Montana olan bir cafe+restoranımsı yerde oturmaya karar verdik. Şansımıza hava çok güzeldi ve mekanında dış mekanı bize hoş geldi. İçecekler ısmarladık ve bol bol sohbet ettik. Dizilerden bahsettik, filmleri tartıştık, unnilerin güzelliklerini kıyasladık ve opplara gelince orada kalakaldık. LaFea'mı ve beni şoka sokan acı gerçeği öğrendik. SonKanka arkadaşımız bizim yaşama amacımız olan :P Gong Yoo'muzu bilmiyordu. Yok yok şaka değil gerçekten ciddi. Hatırlamıyordu demiyorum, bilmiyordu. Böyle harika, şahane, muhteşem ve tapılası adamın varlığından nasıl haberi olmaz anlamış değiliz. Hala şoklardayız. Ama tabii boş durmadık kendisine biii sürü ödev verdik. Bir daha ki gelişinde onu sınav yapacağız. Coffee Prince dizisini izleyecek ve Gong Yoo'nun biyografisini hatmedicek :P :)

LaFea'mın blogunda bahsettiği gibi biri değilim asla :) İnanmayın. Yüce bilgilerle dolu gezgin bir bilginim sadece :D :D Hem o kadar da hızlı konuşmuyorum değil mi?? Yoksa öğle mi?? Neyse önemli değil tanıyanlar kısa zamanda alışıyorlar zaten. SonKanka da alışmıştır eminim. Alışmış mıdır? :D Ara ara LaFea'm ile bana şaşkın bakışlarını yakaladık :D Demişsindir bu kadar değişik iki insan nasıl böyle anlaşabilir. Bizi yeni tanıyanlar başta bizim en ufak şeyde kavga eden ikili olduğumuzu düşünebilirler ama bizim dostluğumuz düşüncelerimizi açıkça söylemeye dayanıyor. Yani ben LaFea'm ile bir konuda aynı fikirde değilsem -ki bu çok ender olur :D - gönül rahatlığıyla onun fikrine muhalif olabiliyorum. Kırılma yok, gücenme yok, dayatma yok. O fikrini söylüyor ve bende kendiminkini. Güzel, hassas, dengeli ve çok harika bir paylaşım bu. Böyle dostluklar bulmanızı dilerim. Yani sonuçta demek istediğim SonKanka birbiriyle didişen boyuna posuna bakmadan muhalif olan bu küçük insan gücünü dostundan alıyor.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Çoook değerli dostumuz Rüzigarımızı biz yaşlanıp hasta birer birey olduğumuzda bize doktorluk yapması için Trabzon'a eğitim almaya uğurladık. Oralarda bizi unutma emi kuşum. İstanbul kokulu öpücükler :D :D İlerleyen saatlerde sevgili dostumuz Nilü üzerinde memleketinin havasıyla esti geldi yanımıza yanında sevimli arkadaşıyla. Vakit geç olduğundan saatte ilerlediğinden uzun süre oturamadık ama onun o capcanlı havası bize yetti de arttı. Unutmayın bize borçlusunuz. Bir daha ki buluşmaya gelmeye mecbursunuz (Zuhahahahahaha kötü kadın gülüşü)

Ortam bir ara o kadar güzel oldu ki harikaydı. Yani demek istediğim bahsettiğimiz konular ortak, sevilen özlenen şeyler ortak ve hayaller de ortak. Sanki eskiden yıllar önce aynı üniversitede okumuş yıllar sonra buluşmuş gruptan bir insan gibi hissettim kendimi. Nasıl desem sanki yıllar geçti de biz o eski arkadaşlık ortamını yeniden bulduk ve sohbetimiz de kaldığı yerden devam etti. Sanırım anlatamadım ama özünde demek istediğim şey sonunda uzaklarda bir yerlerde bizi tanıyan güzel bir arkadaş daha edindik kendimize. Belki olur belki olmaz ama ne zaman tekrar buluşursak birbirine çok şey anlatacak bir sürü konusu olan arkadaşlar gibi derin bir sohbet bizi bekliyor olacak.

Bu güzel günde emeği geçen başlıca LaFea ve Nefertiti'ye saygılarımı sunar :P............ Mezuniyet konuşması gibi bitti yaaa... Sonradan okuyunca farkettim :P Hani yazıma başlarken demiştim ya bugünü ballandıra ballandıra anlatmayacağım diye üzgünüm ama yapamadım. Acı gerçek şu ki çok harika bir gündü ve süpper zaman geçirdik. Darısı buluşmaya gelmeyi düşünen ama cesaret edemeyenlerin başına..