Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Seoul Restaurant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Seoul Restaurant etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kimchi Jjigae - Kimçi Güveci

Benim kore yemeklerini ne kadar sevdiğim, ramen çeşitlerinden tutun da restoranlarına kadar denemeye çalıştığımı duymayan kalmadı sanırım :) Uzun çoook uzun zamandır hep aklımda olan ve denemek istediğim kimchi jjigae nam-ı diğer kimçi güvecini yemek nasip oldu.

27 Kasım'da canııım dostum Pudra Tozu ile görüşme planı yapmıştık. Ablam ile buluşup istikamet Taksim'e gittik. Pudra Tozu'nun gelmesini beklerken ne yesek ne yesek nidalarımıza daha önce gidip kalkmak zorunda kaldığımız kore lokantası geldi. Haydi reee ne duruyoruz diyip soluğu Taksim Kore Restaurantı'nda aldık.

Mekan benim bildiğim kadarıyla 1 veya 2 yıllık olmalı. Çok eski bir yer değil. Ama mekanın bünyesinde barındırdığı karaoke barı ve restaurantı bence gayet güzel. Fiyatları deneyip tecrübe ettiğim diğer iki kore lokantasıyla eş değer, hatta bazıları daha da uygun fiyata. O yüzden Expo sırasında yediğimiz kimbapın tadı damağımızda kalmıştı. Hem kimbap hem de kimchi jjigae yemeği tercih ettik.

Şimdi kıyaslamaya gelirsek. Mekan Seul ve Gaya Restaurant kadar lüks bir yer değil. Beklentilerinizi düşük tutun. Ama lezzeti kıyaslamaya gelirsek sanırım fazlasıyla geçer not aldığını söyleyebilirim. Masaya döşedikleri mezeler çok lezizdi. Yalnız haşlanmış! lahana yaprağının sebebini anlayamadım :D 


Kimbap için diyebileceğim tek şey MÜKEMMEL!!!!! Taze malzemelerle hazırlanmış ve çok lezzetliydi. Bayıldım resmen. Eğer yanına yemek söylememiş olsaydık ikinci bir tabağı söylerdik kesin. Kesinlikle denemelisiniz!!


Kimchi Jjigae yorumuma gelince; beklentilerimin çok üstünde leziz bir yemekti. Ben kimchiyi daha önce ramenle beraber yemiştim. Ve tadı gerçekten de hoşuma gider. Ancak bir yemek olarak denemek ilk defa kısmet oluyor. Kimchinin acı bir turşu+meze olduğunu bilmeyen yoktur eminim. Bizim yediğimiz Kimchi jjigaenin içinde; kimchi, tofu, et veya tavuk, soğan, salatalık ve hatırlamadığım bir iki sebze daha vardı. 


Masaya hala fokurdarken gelen güvecin içinde inanılmaz leziz görünüyordu. Ki tadı da öyleydi. Acı!!!! Kesinlikle acı olduğunu söyleyebilirim. Eğer acı konusunda kendinize güvenmiyorsanız kendinizi bu limandan uzak tutun :) Ama çok leziz çookk ^^ Tadı damağımda kaldı resmen. Yemeklere saldırmadan nasıl fotoğraf çekebildim hayret! şaşıyorum kendime :D 

Biz gittik, yedik ve fazlasıyla memnun kaldık. Kimchi jjigae tek kişilik fiyatı 25 TL. Biz yemeğimizi iki kişilik yaptırdık. Fiyatını sormadım maalesef :/ Ama toplam iki kişi 79 TL hesap ödeyip mekandan ayrıldık. Her zaman gidilip yenilmeyeceği için bence fiyat çok yüksek değil. Önemli olan memnun kalmaktı ve karnımızı doyurmaktı. Bu iki konuda da fazlasıyla tatmin olduk. 

Sizler için fotoğraflar çektim. Ama plansız bir yemek programı olduğundan fotoğrafları maalesef telefonumla çekmek zorunda kaldım. İdare edeceksiniz artık :)) Menünün de fotoğraflarını çektim. Gerçi internet sitelerinde detaylı menüleri var ama olsun :D







Eğer kıyaslamak isterseniz gittiğim üç mekanın da internet sitelerini incelemenizi tavsiye ederim. Fiyatlar konusunda en azıdından bir fikriniz olur. Ben öyle yaptım. Gitmeden önce fiyatlara dikkatlice bakmıştım :)




Gördüğünüz gibi fiyatları bazısında yüksek bazısında daha uygun olabiliyor. O yüzden sizde benim gibi gitmeden bir göz atın. Hatta telefonla açıp sorun fiyat değişikliği var mı diye. 

Leziz bir blog yazısının daha sonuna geldik. İstanbul'da benim bildiğim, gitmediğim üç tane kore lokantası kaldı. Biri Koca Mustafa Paşa ile Kumkapı yakınlarında, biri Cankurtaran'da ve sonuncu da Mecidiyeköy'de :) Eğer gidip görmek ve yeni tatlar keşfetmek nasip olursa burada sizlerle paylaşırım.

Sevgiler.

Gaya Restaurant VS Seoul Restaurant

Şöyle doğru dürüst ramen yemeyeli o kadar uzun zaman oldu ki anlatamam. Sanırım 1 yıl kadar oldu. Bu süre zarfında ramen krizlerimi böyle ve saolsun Seul Me nın hediyesi ramenlerle giderdim. Sonra Türkiye'de Leader ramen sıkıntısı baş gösterdi. Müdavimi olduğumuz Seoul Restaurant'a geçici olarak gelen ramen markası da domuz katkılı olduğundan epey uzun bir süre krizler içinde kaldım resmen :D 

Neyse ki Temmuz ayı ortalarında bu sorun çözüldü. Leader ramen Türkiye pazarına tekrar girmiş diye duydum. Zaten bunu Migroslardaki reyonlarda da görebiliyoruz. Ne diyorduk 'ramen krizi'mden bahsediyorduk. O zaman bu zaman derken, araya da ramazan girince ancak bugün kısmet oldu muradıma ermek :)

Gaya Restaurant'a daha önce 2 kez Kore Severler Topluluğunun düzenlediği etkinlik için gitmiştim. Gidip yemek yemek ve Gaya'yı restaurant halinde görmek kısmet olmadı bir türlü. Bir de eskiden Gaya'da ramen satılmıyordu. Ama Kore'ye olan ilginin artması, üst tabaka kesime hizmet veren Gaya'nın menüsüne 'Cumartesi Atıştırmalıkları' başlığı altında ramenin eklenmesini sağladı. 

Gaya Restaurant Taksim'de, meydana yürüme mesafesiyle 5 dakika uzaklıkta. Menüleri tamamen kore yemekleri üzerine. Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan iş adamları ve şirket yemekleri için tercih edilen elit yerlerden birisi. Seoul Restaurant'ta da kore yemekleri mevcut ama menülerinde çin yemeklerini de bulmak mümkün. Zaten mekan olarak Seoul Gaya'dan 3 kat daha büyük bir mekan. Fiyat olarak kıyaslarsak genel olarak yakın rakamlar söz konusu. Ama Seoul daha çok turist kafilelerinin tercih ettiği bir mekan. Zaten mekanda yer alan uzun uzun masalar görür görmez insanda bu fikir oluşuyor. 

Fotoğrafların kalitesi için üzgünüm. Telefonumla çekmek zorunda kaldım :(



Sanki bir yerde harf eksiği mi var :D Gaya'nın menüsü çok şık ve göz alıcı. İnsanı kendini iyi hissettiriyor. Güzel koreyi temsil eden nakışlar var üzerinde :)



Kore yemekleri deyince aklımıza en başta tabii ki ramen geliyor. Ama bibimbap, kimbap ve dokbokki de en bilinen diğer yemeklerdir. Seoul'de ramen ve bibimbap var ama diğer ikisi en bilinen çeşitler olmasına rağmen satışı yok. Gaya'da kimbap ve dokbokki satıldığını bugün öğrendim. Menüden hayal için çektiğim fotolar ;) 

Bu sayfa normal menü sayfası. Bu sayfada dokbokki nin fiyatını 45 tl olarak görüyorsunuz. Fiyat bana çok yüksek geldi yaa O.o



Aşağıdaki iki sayfa da  'Cumartesi Atıştırmalıkları' menüsü. Fiyatlar gayet uygun görünüyor. Bu sayfada dokbokki nin fiyatını 18 tl olarak göreceksiniz. Sanırım porsiyon farkı vardır. Yada ne biliyim ya vardır elbet aradaki uçurumun bir sebebi :S




Yukarıda da demiştim Gaya müşterilerine daha üst hizmet sunuyor Seoul'e göre. Tek kattan oluşan restaurantta masalar arasına geleneksel paravanlar koyularak bölümlere ayrılmış. Ben çok beğendim. Fotoğrafını çekmedim ama Gaya'da giriş kısmında sizi kocaman Kore küpleri ve Kore motifleri sizi daha kapıda etkiliyor :) Ve Gaya'nın çok büyük bir artısı mevcut. Seoul'de sizi kapıda girer girmez karşılayan o tuhaf koku Gaya'da yok!!


Rameni kıyaslamaya gelirsek eğer; ben rameni acılı severim. Ağlaya ağlaya yerim :D Gaya'nın rameni Seoul'e kıyasla bir gıdım daha acıydı. Ve Gaya'nın siparişinizin yanında getirdiği çeşitli garnitürler Seoul'ün yanında zayıf kaldı. Mesela kimchi yoktu!! En önemli şey bence. Mevsimsel olabilir diyeceğim sanırım. Çünkü bu sorunla Seoul'de de birkaç kez karşılaşmıştım. Gaya'da Seoul'den farklı olarak meze olarak mısırlı şekerli bir meze daha vardı. Sadece tadına baktım. Diğer mezelerin lezzet olarak bir farkını göremedim.





Sıcak ve acı birleşince hayatım resmen 'kulaklarımın' önünden geçti. Size olur mu bilmem ama ne zaman acı yesem hep burnum akar benim. Burnumu sile sile, yana yana yedim valla. Çok sevdim çok beğendim. Gördüğüm kadarıyla da koreye ilgisi olanlar da kore yemeklerini tatmaya çalışıyor. Ben gittiğimde mekanda 6 kişi vardı. Sonra dan 2 kişi daha geldi. Hepsi de bizden yani koreye yada yemeklerine ilgi duyanlardı :D Ön masamda 4 bayan oturuyordu. Sojuya kadar epey çeşit sipariş ettiler. Umarım yiyebilmişlerdir. Çünkü bayağı bir karışık şeyler istediler. Ben çıkarken de takım elbiseleriyle koreli iş adamları geldi mekana. Birbirlerine kart vermeler, selamlamalar, 'pangasimida' (memnun oldum demek hatırladığım kadarıyla) demeler falan. Bir an korede sandım kendimi. Mutlu oldum ^^

Eğer siz de bu lezzetleri tatmak, en azından gidip görmek istiyorsanız Gaya misafirlerine oldukça hoş görülü davranıyor. Kendilerine çok hoş bir de internet sitesi yapmışlar. http://www.korerestauranti.com/ Güzel ve detaylı bir site. Gitmeden önce göz atmanızı tavsiye ederim ;)

Ama ben bir de Seoul Restauranta gideyim kendi gözlerimle göreyim, tecrübe edeyim derseniz; restaurantın facebook sayfası mevcut ve sorulara cevap veriyorlar genelde Seoul Restaurant Facebook ve tabii internet siteleri de mevcut http://www.seoulrestaurant.org/

Her iki restaurantın da iletişim bilgileri internet sitelerinde mevcut. Ve gidip tatmak isteyenlere son bir söz. Beğenmek tamamen damak zevkine göre değişiyor. En azından dünya gözüyle bir kere gidip deneyin bence :D Ben ramenimi yiyip gün batımında evime doğru yol aldım. Aşağıdaki fotoğrafı da o zaman çektim. Herkese bol lezzetli günler diliyorum.

Sevgiler ♥



Biraz 'ACI' ama sohbeti hep 'TATLI' bir gün !!!

Bugün bloger arkadaşlarımla buluşup bir ramen şenliği yapalım dedik.Uzun zamandır (şaka şaka en azından bir ay olmuştur) ramen yememiştim. Blog arkadaşlarımın da tatlı sohbetini çok özlemiştim. Yani kısacası ramen bir araçtı 'amaç' kesinlikle değil. Siz bakmayın benim kendimden geçerek yediğime. Seviyorum ben ondan yoksa bugün konuştuklarımız, güldüklerimiz, paylaştıklarımızın tadını hiçbir şey de bulamam ben.

Peki kimler vardı derseniz eğer, bu eğlenceli günde LaFea, Arwen, Akira, Hayal, Masalevi ve kardeşi vardı. Diğer bloger arkadaşlarımız da geleceklerdi ama planlar çakışınca ve olmadık şeyler ortaya çıkınca bize katılamadılar. Olsun bir daha ki sefere diyorum. ;) Saat iki de buluştuk ve yaklaşık saat yediye kadar beraberdik. Eee ne yaptınız o kadar saat diyorsanız; valla hep blogdaşlarımızın dedikodusunu yaptık. Bugün kulakları çınlayan yada kızaran varsa bilin ki sorumluları biziz euheuheuhe

Bu güzel günden de aşağıda ki hesap fişi hatıra kaldı. Toplam 108 TL hesap ödedik 7 kişi. Bu paraya başka bir restoranda da doyardık ama bizim gönlümüzde yatan aslan başka :)


SonKanka ~ LaFea ve Harika Dostlarla Değerli Bir Gün

Eylül'19 'da uzak diyarların blogırlarından SonKanka İstanbul'daydı. Bu Blogır+KoreSever buluşmasının güncellemesini değerli dostum LaFea'nın şu harika yazısında belirttiği gibi 100 yıl sonra olmasa da 1 ay sonra yazmayı başardım :) Şimdi sizlere -birmilyonton- bahane sıralayabilirim ama yapmayacağım. Gerçekten zamanında yapmak isterdim ama araya bir sürü olay girdi ve işte bu zamana kısmetmiş.



O gün paylaştığımız harika şeyleri sizlere ballandıra ballandıra anlatmayı çok isterdim. Ama onu da yapmayacağım. Tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla yazacağım. Blog aleminde bizi tanıyanlar sözümüzde durduğumuzu her dediğimizi yaptığımızı bilirler yalnız SonKanka'nın şansızlığımı desek aksilikler mi desek ne desek bilemiyoruz ama verdiğimiz sözlerimizi bu seferlik tutamadık.

Rüzigar ve arkadaşımız Zeynep'in de katılımıyla mekanımız Seoul Restaurant'ta güzel bir başlangıç yaptık. Seoulde yüklü bir hesap ödeyip kalkmış olsakta gönül isterdi ki misss ramenleri lüpletmek. Ama olsun dedik değişik tatlara SonKanka'nın moral destek çalışmasıyla yelken açtık. Sayesinde Bibimbap ın tadına baktık ve hani o Kore dramalarında filmlerinde minnacık bardaklarda hüüppp diye götürdükleri arkasında 'ıhhhaahhhgggkkk' diye bir ses çıkardıkları adına Soju dedikleri ulusal Kore içkisinin tadına baktık. Şimdi ne zaman bir dizi yada filmde soju içtiklerini görsem ağzıma hafif acı-yakıcı tat geliyor, sanki o an bende içmişim gibi hissediyorum. Gerçekten Kore sevdasına kapılmış bir şekilde mutfağına da ilgisi olanlar mutlaka tadına baksınlar. Gerçi ben o gün rahatsız olduğum ilaç almış olduğumdan sadece ufak birkaç yudum içtim ama hasta olmasaydım daha fazla içerdim kesinlikle. Alkolle arası olmayanlara tadı biraz acı gelebilir ama içeriğindeki alkol oranı düşük olduğundan adam akıllı sarhoş olmak için birkaç şişe içmeniz ve Türkiye'deyseniz eğer kesenizin dolu olması lazım. Zira aşağıda resmini gördüğünüz iki minik şişeyi SonKanka 30 TL'ye satın aldı. Şişeler minnacık ve eğer SonKanka almasaydı biz almayı asla aklımıza getirmezdik. Kesene bereket SonKanka ;)



Söz söz dedik ama Çiğdem Pastanesinin o ünlü çilekli turtasından da yediremedik misafirimize. Mevsim değişikliğinden turtaları üzümlü yapmaya başlamışlar Böğğğğkkkk hiç sevmem. Zaten bizde pasta falan yedik ağzımızı tatlandırdık. Tabii bu arada bol bol fotoğrafta çektik. İşte aşağıda bi tanesi... ;)


Oradan çıktıktan sonra Gülhanenin hemen karşısında ara sokakta bulunan adı Montana olan bir cafe+restoranımsı yerde oturmaya karar verdik. Şansımıza hava çok güzeldi ve mekanında dış mekanı bize hoş geldi. İçecekler ısmarladık ve bol bol sohbet ettik. Dizilerden bahsettik, filmleri tartıştık, unnilerin güzelliklerini kıyasladık ve opplara gelince orada kalakaldık. LaFea'mı ve beni şoka sokan acı gerçeği öğrendik. SonKanka arkadaşımız bizim yaşama amacımız olan :P Gong Yoo'muzu bilmiyordu. Yok yok şaka değil gerçekten ciddi. Hatırlamıyordu demiyorum, bilmiyordu. Böyle harika, şahane, muhteşem ve tapılası adamın varlığından nasıl haberi olmaz anlamış değiliz. Hala şoklardayız. Ama tabii boş durmadık kendisine biii sürü ödev verdik. Bir daha ki gelişinde onu sınav yapacağız. Coffee Prince dizisini izleyecek ve Gong Yoo'nun biyografisini hatmedicek :P :)

LaFea'mın blogunda bahsettiği gibi biri değilim asla :) İnanmayın. Yüce bilgilerle dolu gezgin bir bilginim sadece :D :D Hem o kadar da hızlı konuşmuyorum değil mi?? Yoksa öğle mi?? Neyse önemli değil tanıyanlar kısa zamanda alışıyorlar zaten. SonKanka da alışmıştır eminim. Alışmış mıdır? :D Ara ara LaFea'm ile bana şaşkın bakışlarını yakaladık :D Demişsindir bu kadar değişik iki insan nasıl böyle anlaşabilir. Bizi yeni tanıyanlar başta bizim en ufak şeyde kavga eden ikili olduğumuzu düşünebilirler ama bizim dostluğumuz düşüncelerimizi açıkça söylemeye dayanıyor. Yani ben LaFea'm ile bir konuda aynı fikirde değilsem -ki bu çok ender olur :D - gönül rahatlığıyla onun fikrine muhalif olabiliyorum. Kırılma yok, gücenme yok, dayatma yok. O fikrini söylüyor ve bende kendiminkini. Güzel, hassas, dengeli ve çok harika bir paylaşım bu. Böyle dostluklar bulmanızı dilerim. Yani sonuçta demek istediğim SonKanka birbiriyle didişen boyuna posuna bakmadan muhalif olan bu küçük insan gücünü dostundan alıyor.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Çoook değerli dostumuz Rüzigarımızı biz yaşlanıp hasta birer birey olduğumuzda bize doktorluk yapması için Trabzon'a eğitim almaya uğurladık. Oralarda bizi unutma emi kuşum. İstanbul kokulu öpücükler :D :D İlerleyen saatlerde sevgili dostumuz Nilü üzerinde memleketinin havasıyla esti geldi yanımıza yanında sevimli arkadaşıyla. Vakit geç olduğundan saatte ilerlediğinden uzun süre oturamadık ama onun o capcanlı havası bize yetti de arttı. Unutmayın bize borçlusunuz. Bir daha ki buluşmaya gelmeye mecbursunuz (Zuhahahahahaha kötü kadın gülüşü)

Ortam bir ara o kadar güzel oldu ki harikaydı. Yani demek istediğim bahsettiğimiz konular ortak, sevilen özlenen şeyler ortak ve hayaller de ortak. Sanki eskiden yıllar önce aynı üniversitede okumuş yıllar sonra buluşmuş gruptan bir insan gibi hissettim kendimi. Nasıl desem sanki yıllar geçti de biz o eski arkadaşlık ortamını yeniden bulduk ve sohbetimiz de kaldığı yerden devam etti. Sanırım anlatamadım ama özünde demek istediğim şey sonunda uzaklarda bir yerlerde bizi tanıyan güzel bir arkadaş daha edindik kendimize. Belki olur belki olmaz ama ne zaman tekrar buluşursak birbirine çok şey anlatacak bir sürü konusu olan arkadaşlar gibi derin bir sohbet bizi bekliyor olacak.

Bu güzel günde emeği geçen başlıca LaFea ve Nefertiti'ye saygılarımı sunar :P............ Mezuniyet konuşması gibi bitti yaaa... Sonradan okuyunca farkettim :P Hani yazıma başlarken demiştim ya bugünü ballandıra ballandıra anlatmayacağım diye üzgünüm ama yapamadım. Acı gerçek şu ki çok harika bir gündü ve süpper zaman geçirdik. Darısı buluşmaya gelmeyi düşünen ama cesaret edemeyenlerin başına..

Mavi Mavi Masmavi....




Şimdi buraya yeryüzünde kullanılan tüm dillerde özür dilerim yazmak istiyorum. Çünkü çook değer verdiğim önceden tanımadığım ama artık tanıyıp yüreğimde en güzel yerde sakladığım canım dostum Mavi'mle Temmuz ayının 10'nun da buluşmuştuk. Araya giren bu kadar zaman zarfında bu buluşmamış-tanışmamız hakkında birkaç satır karalamam yazmam gerektiğini biliyordum. Ancak araya giren bazı problemler sebebiyle elim klavyeme ancak uzanabildi.

İşte o güzel günün anısını Mavi'm BURADA çok harika bir şekilde anlatmış. O günü çok değerli anılarla bitirdik. Sonradan düşününce Mavi'me o rameni yemesi için ısrar ettiğime pişman oldum. Keşke seni çok iyi bildiğim bir Karadeniz lokantasına götürseydik. Zaten Ablamdan bu konuda fırça yedim. :D Ama affetmişsindir beni dimi :)

Mavicim canım blogunda o güzel gün için yazdığın yorumda "Ay nasıl tatlı bir insan diycemmm gelicek evet öyleyim diyicek" demiştin benim için. İşte şimdi bu geç güncelleme için bana ne dersen sana tek bir cevabım olacak 'YES I AM'

Eğer sevdiysen bizi yine gel İstanbul'a hep gel. Unutma, kapımız sana açık her daim. Birgün bizde geleceğiz senin yanına söz. Çünkü bizde seni çok sevdik. Mavi kadar berrak, mavi kadar anlamlı, mavi kadar derin...

Arwen in İstanbul ^^

Blog tanışıklığını-arkadaşlığını sanaldan gerçeğe taşımak için Temmuz ayının ilk haftası uzaklardan Arwen ile buluşmuştuk. Senelik izindi, dönüştü ve başka meselelerdi derken (bu konu için ayrı bir post yazacağım) üzgünüm ama bu buluşmanın yazısını kendimi biraz iyi hissettiğim şu günlerde yazabiliyorum ancak.


Temmuz ayının o sıcak ve bunaltıcı Cumartesi gününde blog camiasının yılmaz-yıkılmaz ekibi yine buluşmak için saat 2'de Sultanahmet Meydanında buluşmak için sözleşti. LaFea'm Arwen'i Asya Kıtasından alıp Avrupa Kıtasına vapurla getirecek ve böylece buluşma sağlanacaktı. Farkettiyseniz -tı eki kullandım çünkü planlarımız her zamanki gibi tutmadı. Canım dostum LaFea'm önce Arwen'i -biraz- beklettikten sonra beni Sultanahmet'te tam 2,5 saat bekletti.... Vaoo yooo seslerini duyar gibiyim... Çooook ama ççççoooookkkkk kızmıştım yeminle Arwen'e söz vermemiş olsaydım (Eeee camiada adımızı çıkardık özümüz-sözümüz bir diye ölmek var dönmek yok bizim kitabımızda) çoktan ilk yarım saatte oradan ayrılmıştım. Ki neredeyse gidiyordum...

Neyse onları beklerken Sultanahmet Camii'sinin önündeki çimenlere uzandım ve sağda solda güzel memleketimi -turistik ziyaret- için gelen insanların cesaretlerini hayranlıkla izledim. Tercümanlı gruplar ne kadar çoksa bireysel olarak dolaşanlarda bir o kadar fazlaydı. Hatta yabancı bir çift fotoğraflarını çekmemi bile istedi. Yüzümden ne kadar iyilik sever bir insan olduğun çok belli oluyor herhalde :P Neyse beklemekten sıkılıp mekanımız Seoul Restaurant'a geçip açlıktan kendi mehter marşını çalmakla meşgul olan mideme artık güzel bir ziyafet çekmenin zamanı olduğuna karar verdim. LaFea ve Arwen gelene dek ben çoktaan ramenimi mideme indirmiştim.

Arwen ve LaFea'da ramenlerini sipariş ettikten sonra güzel hoş bir sohbete daldık. Kurnaz LaFea beni en zayıf noktam olan çikolatadan vurmak istedi. Bana çikolata almış gelirken :D :D Eeee hakkım olan surat asma seasından sonra çikolatalara gizli gizli sevindim. :D Seoul'e gidenlerin yaşadıkları en büyük sıkıntı mutfaktan geldiğine %100 emin olduğumuz ağır bir baharat yada ona benzer bir kokunun mekana hakim olması. Bu koku eğer mekana 354536453 kez gitmediyseniz sizi oldukça rahatsız ediyor. Biz LaFea'mla ilk gittiğimizde az daha kapıdan dönüyorduk. Yani Arwen'de bu konuda sıkıntı yaşadı. Kapıdan girer girmez kokudan rahatsız oldu. Dolayısıyla önüne gelen missss rameni yiyemedi. Bakınız; (boş olan kase benim kasem bu arada :D ) 


Ehuehueheue cidden ilk kez gelenler çok zorlanıyorlar. Şaka bir yana eğer kendi ramenimi önceden yiyip tıka basa doymamış olsaydım kesin Arwen'in ramenini de yerdim. :D Bu arada bu kadar zamandır Seoul'e giderim ilk defa kalabalık bir turist grubuyla yemek yeme fırsatını buldum. Yan masamızda da iki adet Kore'li abimiz yemek yiyordu. Sarmış dört bir yanımızı Kore :D :D Zilyon tane fotoğraf çekmeyi çok isterdim ama fotoğraf makinamı unuttuğum için LaFea'mın makinasıyla idare ettim bende :)

Seoul'den çıktıktan sonra rotamızı her zaman yemek yemesek bile oraya gidip o güzel yüzünü görmeyi hiçbir zaman aksatmadığımız gördüğüm en ateşli Kore Sever Yeşim'i ziyaret ettik. Kendisi o gece Kore'ye gidecekti. Bizde en güzel dileklerimizde birazda kıskanarak ona veda ederek tatlı faslımız için Çiğdem Pastanesi'ne yollandık. Yine aynı sözü diyeceğim Çiğdem Pastanesi'ne bu kadar zamandır giderim mekanı hiç bu kadar boş görmemiştim. Koca mekanda sadece biz vardık.



Klasiğimiz tatlılarımızı afiyetle yerken arka arkaya fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik. Birbirinden güzel fotoğraflar çektik. Aşağıda Arwen benim fotoğrafımı çekerken bende onun fotoğrafını çekiyordum. Sarı fotoğraftaki benim :D Eheuehueheue hani tombul parmaklı olan.... :)))))))))))))



Mekandan çıktıktan sonra yürüyerek Eminönü'ne indik. Yol üstündeki birbirinden güzel mağazalara göz atarak. Arwen'i ve LaFea'mı Eminönü İskelesinden beyaz mendilimi arkalarından sallayarak uğurladıktan sonra Yalnız Kovboy olarak Kasabama geri döndüm. Eheuehe.... Bu güzel güne dair LaFea'mın ve Arwen'imin yorumlarına da bir göz atabilirsiniz. ;)

Arwen'in Kaleminden TIK TIK
LaFea'mın Kaleminden TIK TIK

Özel Not: Arwen'im canım geç güncelleme için çok üzgünüm. Beni affetmen için bir dahaki gelişinde gamzeli yanaklarımdan kocaman bir makas alma hakkı veriyorum sana ;)

Tarih84 ile İzmir’den Seoul’e… :)


Blog dünyasının hızından geçilmeyen buluşmaların tadı tuzu :P LaFea ve Miss_Nefertiti yeni buluşma organizasyonlarını duyurmaktan gurur duyar. :) LaFea'mın duyurusu için TIK TIK ;)

Çoook sevdiğimiz ve değer verdiğimiz dostumuz Tarih84 bu hafta İstanbul'un tozunu toprağına katmak için geliyor :) Tabii biz bugüne dek verdiğimiz her sözün arkasında durduk. Yine duracağız.. 24 Nisan'da Kore yemekleri için tercih ettiğimiz mekan olan Sultanahmet Seoul Restaurant'ta buluşuyoruz.

Güzel bir gün geçirmek ve eğlenmek isteyen dostlarımızı bekliyoruz. Tarih84 sana bol acılı Ramen ve Kimchi sözümüz var. Ayrıca LaFea'm ve benim mümkün olduğunca her buluşmada gerçekleştirmeye çalıştığımız bir de tatlı faslımız..

Güzel bir yemek, güzel bir tatlı ve daha da önemlisi birbirinden güzel insanlarla geçirilecek güzel saatler... Paşa gönlüm daha ne ister... :)

‘KORE’ Aşkına Sanaldan Gerçeğe…….


Sözümüzü tuttuk 13 Mart tarihinde Sultanahmet Seoul Restaurant'ta blogcu ve bloglarımız takip eden sanal arkadaşlarla buluştuk. Sanal arkadaşlığımız hayata geçirdik. Her zaman söylüyorum Lafeam biz her ne kadar projelerimizi kağıt üzerinde 4X4 lük yapsakta konu uygulamaya gelince sınfta kalıyoruz :) Ufak tefek gecikmeler ve anlaşmazlıklar olsada bir araya gelmeyi başarıyla gerçekleştirdik. Ben, Lafea, nilü, pucca91pucca ve ayfer arkadaşımızla toplam 5 kişi Seoul'de muhteşem bir yemek yedik. Seoul' ü seçme nedenlerimizden bir diğeri de yemek seçiminde inanılmaz yardımcı olmaları. Özellikle burdan Aydın abiye bir kez daha teşekkürlerimizi iletiyorum. Her seferinde tekrar tekrar sormamıza rağmen hep aynı içtenlikle sorularımızı yanıtlıyor.

Ne mi yedik tabiii ki Ramen yedik. Allahım çok lezizdi. Kimchi harikaydı diğer herşey inanılmaz lezizdi. Çok ama çok aç olduğumdan mıdır yada yoksa çok sevdiğimden midir tatsız tuzsuz lapa pilavı pile silip süpürdüm. Bkn:Alttaki foto. Evet evet biliyorum tabakların dolu olduğu anıda görmeliydiniz ama o kadar açtım ki o anda fotoğraf çekmek önceliklerim arasında son sıradaydı. Yenmeden önce nasıl göründüğünü merak edenler için daha önceki buluşmalardan birinde çektiğim fotoyu aşağıya koyuyorum.



Nilü ile daha önce tanışmışlığımız vardı. ayfer ve pucca91pucca ile ilk kez tanıştık. Şahsım adıma ben çok ama çok memnun oldum. Umarım ki onlarda memnun olmuşlardır. Gönül isterdi ki bu tanışmanın mutluluğunu birer kadeh soju içerek kutlayalım. Ama işte maalesef şişesi 30 TL olunca pek içesi gelmiyor insanın :) Güzel yemeğimizin ardından bizi güzel bir şekilde karşılayan ve samimi bir şekilde uğurlayan Talat Bey'e de buradan selamlarımızı iletiyoruz. Ancak ciddi olarak bir anı köşeyi yapmayı düşünmelisiniz gerçekten çok anlamlı olur. :)

Seoul'den çıktıktan sonra ayfer ve pucca91pucca arkadaşımızla vedalaşıp rotamızı JinMi Cafe'ye çevirdik. Aynı gün orada film izleme etkinliği olduğunu biliyorduk. Ama kendi organizzasyonumuzla çakışınca geç olsada uğramaya karar verdik. JinMi Cafe'nin vazgeçilmez öğesi Yeşim bizi candan bir şekilde karşılayıp ağırladı. Organizasyonun Kore'de çok sevilen çocuk tatlılarından birini yaptıklarını anın sonlarına yetişebildik. Mekan inanılmaz leziz adeta pamuk şekeri gibi kokuyordu. Şansıma diyeceğim ama değil içeri girdiğimizde Yeşim'in elindeki belkide son şekeri bana vermesi eminim onun kocaman yüreğinin kapsama alanında olmamdan kaynaklanıyordu. Çok hoş bir tadı olan şekeri Kore'de özellikle çocuklar çok severek yiyiyormuş. Valla doğru söylemek gerekirse ben bile şu yaşımda adeta şekeri sopasıyla beraber yutacaktım. O kadar hoşuma gitti. :D JinMi Cafe nasıl bir yerdir merak edenler için küçük bir kaç detay. Duvarları en sevilen Kore dramaları ve filmlerinin posterleriyle dolu olan, çeşitli Kore hatıra eşyalarıyla döşeli samimi bir ortam.


Güzel hoş sohbetin ardından JinMi Cafe'ye gidenlerin düşünceleri yazdıkları bir köşe yapmışlar. Bizde hazır oradayken kalemlerimizi konuşturalım dedik. Kendi kalemimden;

"KORE Aşkımızı AŞKINIZA Ortak Ettiğiniz İçin Teşekkürler"

Birkaç kare fotoğraf çekildikten ve az bir süre sohbet ettikten sonra Yeşim, oradaki arkadaşlar ve JinMi'nin yeni aşçısı Koreli hanım teyzemiz tarafından samimiyetle uğurlandık. Koreli hanım teyzemiz bizleri samimiyetle kucakladı kapıya kadar geçirip uğurladı. Kendisine ve Yeşim'e içtenlikle bir kez daha teşekkürler.

Oradan da ayrıldıkran sonra rotamız bu sefer harika bir tatlı yemek için Çiğdem Pastanesi oldu. Bu güzel günü güzel bir tatlı yiyerek kapamak istedik. Ben mevyeli, nilü çikolatalı pasta yerken Lafea da çilekli turta istedi :D


Tatlılarımızı yerken her işte usta olan ben caaanım dostum Lafea nın arka masadaki yakuşuklu grubu kestiğini hemencik anladım. Ehuehuehheee kendisi daha ne olduğunu anlamadan ben arka arkaya espirikleri patlatarak dikkatini dağıtıp tehlikeli mahlukların bizden uzaklaşmasını seyrettim :D Şaka bir yana dostlarımla bir arada olduğumda ve mutlu olduğumda bazen gerçekten dozumu aşabiliyorum. Nilü canım senin ahlakını biraz bozduk ve pastanı yerken az daha boğulmana da neden oluyorduk yani oluyordum. Bir daha ki buluşmalara gelmezsen seni anlayışla karşılarız. :D Bu iki kaçık UNNİ seni çok sevdi umarım sende bizi sevmişsindir. (PS: Fotoları en kısa zamanda istiyorum. Yoksa elimdeki fotoları kötü emellerime alet edeceğim :D )

En sonunda gün çuvala girerken birbirimizle Sultanahmet Tramvay durağında gürültülü bir şekilde vedalaştık. Lafea mı Kadıköy vapuruna bindirip arkasından mendil salladıktan :D sonra bende Sirkeci tran garına yollandım. Sabahın 7 sinden beri ayakta olmanın ve tüm gün koşturmanın yorgunluğu tüm hücrelerimde çifte telli oynasada mutlu bir şekilde evime döndüm.

Bir daha ki buluşmada görüşünceye kadar canlar kendinize çoook iyi bakın. pucca91pucca ve Nilü derslerinize sıkı çalışın, ayfercim Kore'li komşularını bir gün bizimle tanıştır lütfen, Lafea canımcım sende kocaman yüreğinle sadece beni sev tamam mı.

Ben de hepiniz adına Gong Yoo yu seveceğim. SÖZ. :D :D

13 Mart Seoul deyiz..



Gönül isterdi ki yazımın başlığı gerçek anlamını anlatsın. Ancaak maalesef biz bu hafta sonu Sultanahmet'teki mekanımız Seoul Restorant'ta blogcu arkadaşlarla Kore yemekleri yemeye gidiyoruz. Nasıl acaba nasıl gelecem gibi sorularınız varsa;


Gelmek isteyenlere tek şartımız Kore yemeklerini sevmeleri yada en azından yemek istemeleri. Olmadı damak tadınıza hitap etmezse hani o dramalarda hep gördüğümüz Ramenleri höpürdeterek yiyeceğiz. Benim tabirimle Permalı Makarna yiyeceğiz :D

Cumartesi görüşmek üzere... :)