Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Arwen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arwen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sonsuz Sevgilerimle ~ Julia Quinn

Şu yazımda bahsetmiştim doğum günü hediyesi olarak canım arkadaşım arwen'in bana hediyesi olan kitaptan. Julia Quinn'in Sonsuz Sevgilerimle kitabını elime geçer geçmez okudum. Ama yazmak bazı sebeplerden ertelendi. 


Bilenler bilir ama bilir ama bilmeyenler için bir kez de ben yazayım. Bridgerton ailesinin kitapları bir seridir. Dolayısıyla sırasıyla okunması gerekir. Yazar sekiz kardeşten oluşan Bridgerton ailesinin tüm çocuklarının hikayesini kaleme almış. Çok da iyi yapmış açıkçası. Çünkü ben bu seriyi bayılarak ve çok beğenerek okuyorum. Epsilon yayınevi seriyi sırasına göre yayınlamadı. Yeni okumaya başlayacaklar çok şanslı. Çünkü temmuz ayında yayınlanan 'En Çok Beni Sev' kitabıyla sıralama tamamlandı. Yayınlanması gereken 3 kitap kaldı geriye. Kitapların sıralamasına gelirsek;

Bridgerton Ailesinin Seri Sıralaması:
1- 
Yüreğe Söz Geçmiyor 
2- 
En Çok Beni Sev
3- Son Söz Aşkın
4- Rüyalar Gerçek Olsa
5- Sonsuz Sevgilerimle

6- Sana Muhtacım
7- Öpüşünde Saklı
8- Biz Evleniyoruz

Bunlar Türkiye'de yayınlanmış kitaplar. Serinin devamı olan üç kitap daha var. Yani Bridgerton kardeşlerden Francesca, Gregory ve Hyacinth Bridgerton'un hikayeleri daha yayınlanmadı. Yayınlanan son kitap olan Sonsuz Sevgilerimle de geriye kalan üç kardeşin akıbetinden de haberler veriliyor. Bu yüzden diğer kitapların yayınlanmasını merakla bekliyorum açıkçası.

Kitabın tarihçesinden bahsettiğimize göre biraz da kitaptan bahsedelim. Kitap yazar Julia Quinn tarafından 2003 yılında 'To Sir Phillip, With Love' adıyla yayınlandı. Türkiye'de Ekim/2011'de yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. 

Kitabın Konusu:


Çok Sevgili Bayan Bridgerton,

Uzun süredir yazışıyoruz ve henüz resmi şekilde tanışmış değiliz. Sizi tanıyor gibi hissediyorum. Umarım siz de benim gibi hissediyorsunuzdur. Münasebetsizlik ediyorsam beni bağışlayın fakat sizi Romney Malikânesi'ni ziyaret etmeniz için davet etmek istiyorum. Umarım, belli bir zaman sonra da birbirimize uyduğumuza karar veririz ve benim eşim olmayı kabul edersiniz.
Sör Phillip Crane

Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan ,daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.

Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?


Kitabın konusunda anlaşılacağı üzere herşey bir mektupla başlıyor. Diğer kitaplarda olduğu gibi Bridgerton ailesinin diğer fertleri bu kitaba da misafir oluyor. Kitabı ilk dört kitaptan ayıran önemli bir özellik var. Diğer tüm kitaplada açılışı yapan ve bölümlere imzasını atan Lady Whistledown ve gazetesi iken bu kitapta bölüm açılışlarında Eloise Bridgerton'un ailesine ve arkadaşına yazdığı mektuplardan-notlardan parçalar yer alıyor.


Kitap hakkında daha çok şey yazmak isterdim ama dediğim gibi bu bir seri kitabın parçası A desem olmaz B desem hiç olmaz. Eğer canınız sıkılıyor hem eğlenceli hem de eski dönemlerde geçen bir kitap arıyorsanız mutlaka okuyunuz. Hafif bir konusu, insanı sıkmayan bir hikaye örgüsü ve eğlenceli Bridgerton ailesi :) Gönül daha ne ister ki? 

Alın okuyunuz, tadını çıkarınız. 

Unutmadan...

Sonsuz Sevgilerimle =)

Cana Can Katanlar ♥

Hafta sonu sevgili dostlarım LaFea ve Arwen ile buluşup küçük bir doğum günü kutlaması yapmaya karar verdik. Buluşmamızı diğer blogger arkadaşlara da bildirdik ama yoğunluk, verilmiş sözler vs. bir araya gelemedik. Ama dediğim gibi biz zaten buluşacaktık, diğer arkadaşların duyup da 'bize de söyleseydiniz keşke' diyeceklerini düşünerek onları da davet ettik.

Aslında biraz utanç verici birşey. Diğer taraftan bakınca da öyle değil. LaFea ve Arwen'in amaçları hem buluşmak hem de bana doğum günü hediyelerimi vermekti. Diğer arkadaşları davet ederken de kendimi kötü hissettim açıkçası. İnsanları mecburiyete sokmak gibiydi. 

Neyse canım dostlarım bana güzel bir gün yaşattılar, beni hiç kırmadılar ne dediysem yaptılar ♥ Bana birbirinden şahane, inanılmaz değerli güzel hediyeler aldılar. Çok çok çok teşekkür ederim canlarım ♥  Yedik, içtik, eğlendik, paylaştık. Çok şahane bir gündü ama en çok dostluğun tadı damağımda kaldı. Doyamadım resmen. İstedim ki zaman dursun biz birbirimize doyana, kanana kadar hiç akmasın.

Arkadaş demek dost demek dürüstlük demek benim kitabımda. O yüzden LaFea ile dostluğumuz hep dürüstlüğe dayalı oldu. Doğum günü hediyemi taaaa Ağustos ayında seçtim ve istedim. Bize göre hediye alınırken karşı tarafın istediği yada ihtiyacı olan birşeyi almak daha önemli. Bu yüzden LaFea ve Arwen in aldığı hediyeler daha çok benim istediğim şeyler oldu. 


Arwen'imin hediyesi. Kitap bir seri diğer kitapları arşivimde vardı. Bu kitabı alma fırsatım olmamıştı. Canım benim ricamı kırmadı ve Julia Quinn'in Sonsuz Sevgilerimle kitabını bana aldı. Çok çok çok teşekkürler canım.


Bu Kore kolyesi LaFea'mdan ♥ Bayıldım ve hemen boynuma taktım =)


Bu da Kore kupam :D Buna da bayıldım. Üzerinde ne mi yazıyor...


=)))


Bu Kore bayrağı temalı tişörtüm =) Şahane... ☻


=)) ♥

Halbuki ben sadece tişört istemiştim =)) Kupa ve kolye LaFea'nın duble süprizi oldu bana ♥


***

Yemek için Gelik Restoranta gittik. Döner menü lezizdi. Yalnız mantarlı pilav diye yedirdikleri resmen bezelyeli baharatlı pilavdı. Ayrıca içine koydukları dereotu tadını çok kötü yapmıştı bence.


Tatlılarımızı City Brasserie'de yedik. Ben ve Arwen sufle yerken LaFea browni ve çay içti. Doğrusunu söylemek gerekirse mekana ve sunuma bayıldık. Ayrıca diğer masalardan gördüğümüz yemeklerde gayet şahane görünüyordu. Bir daha gittiğimizde yemeklerimizi City Brasserie da yemeye karar verdik.


Sufle şahaneydi. İçindeki çikolata sos tam kıvamındaydı. 


Diğer bir açıdan =)


LaFea'nın brownisi.  Leziizzz... =)

***


Her yıl yaptığım gibi bizim tanışmamıza, şahane bir dostluğu paylaşmamıza, bir arada bulunmamıza aracı olan insana teşekkürlerimi sunuyorum. Gün gelir sevgi biter aşk gider. Ama sana olan minnettarlığım, dostlarım yanımda oldukça benimle yaşayacak. Her yıl doğum günümü senin doğum günün gibi kutluyorum. İyi ki varsın Gong Yoo. 



Gitmeden önce son bir satır daha yazayım. Teşekkürler ve sevgi ifadeleri çok hoş çok güzel. Ama en değerlisi ne biliyor musunuz? Sevilmek ve değer verilmek. LaFea ve Arwen ikinizi de çok çok seviyorum. Siz de beni hep sevin emi. Hiç unutmayın, hiç kızmayın hem ama hep yüreğinizde saklayın beni. Tıpkı benim yaptığım gibi.

İyiliklerin Güzelliklerin Başlangıcı Olsun İnşallah

Geçtiğimiz son bir yıl benim için çok çok zor geçti. Blogumda doğum günümü iki kez kutlamışım sizlerle. 2009 ve 2010 yazıları bunlar. Hep blog arkadaşlarım yanımda oldu. Bu internet çok kötü bir şey diyorlar ama ben en iyi seçimlerimi hep internet ile yaptım. LaFeaM, Arwen, Mavi, Tarih84, Masalevi, Akira, Kaktüs, Aslı ve Winpohu. Hepsi yüzyüze tanışıp, güldüğüm, eğlendiğim, yediğim, içtiğim arkadaşlarım. Hepsiyle internet üzerinden tanıştık kaynaştık. Yani sözün kısası zor geçen bir yıl olsa da tercihlerim seçimlerim beni yanıltmadı. Allah utandırmasın inşallah.

Dedim ya çok zor geçti bu yıl. Yanımdan ayrılmayan, bir an olsun beni yalnız bırakmayan, herkesin sustuğu, iç sesimle yalnız kaldığımda yanımda olan dostum LaFea sayesinde atlattım bu zor günleri. Hep yanımdaydı, hep benimleydi saolsun. Cana can katan, yüreklere su serpen bir dostluk bizimkisi. %100 dürüstlüğe dayanıyor. Yalanı yok sahteliği yok. Allah nazarlardan saklasın inşallah.

Doğum günüm 21 Aralık yani bugün. Ama bizim ailede hediyeler alındığında genelde dayanamayıp verilir. İşte benim hediyemde pazar günü geldi. Canım ablam hem kendi hemde annemin hediyesini dayanamayıp bana verdi :D 





C&A mağazalarından alışveriş yapmaya bayılıyorum. Çünkü hem bedenime hemde bütçeme uygun çok güzel şeyler buluyorum. Yukarıda ablamın seçip beğendiği gömlek ve yımış yımış yelek tam zevkime göre :) Özellikle yelek beni yavru mamut gibi gösterse de bayıldımmm!! Dokunması, ele gelişi ve yumuşaklık hissi harika :) 

Diyeceğim o ki ilk doğum günü hediyemi taaa pazar gününden aldım bile :D Ama aslında benim enn büyük, enn güzel ve en şahane hediyem canımdan çok sevdiğim biricik anneciğimdir. Onun varlığı, onun yanımızda olması, kucağının cennet sıcaklığı, teninin miss kokusu... Dünyaları verseniz değişmem. Güzel mevlam annemi ve ailemi benden ayırmasın, kötü günlerimiz Allahın izniyle bitsin gitsin inşallah :) 

Bu da böyle bir doğum günü yazısı oldu. Bol dualı, bol teşekkürlü :) 

Seneye daha mutlu, daha neşeli ve hayat dolu bir yazı olur inşallah.

Çok Yönlü Blogger Ödülleri ~ MiM



Bu mim neredeyse blog listemin tamamını dolaştı. Ama LaFea(m) hariç kimse beni ödüle layık görmedi. Ama bu demek değildir ki ben bu mimi takip etmedim. Mimin en sevdiğim tarafı kişilerin kendi haklarında yedi bilinmeyen gerçek yazmaları oldu. Mimin bazı kuralları da var. Bunlar:

  • Mimi size gönderen kişi veya kişilere teşekkür edip blog linklerini paylaşmak.
  • Kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek yazmak.
  • Ve beğendiğiniz 10 kişiye ödül vermek. Böylelikle mimi onlara postalamak.
O zaman önce bana ödülü şu satırlarla hemde sekizinci sırada layık gören LaFea'ma teşekkür ederim. ♥ :D

8. WordPressten, bloggera geçince üzerindeki rehaveti attığını gördüğüm, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek kadar güçlü, kendi kendini övmeye bayılan Miss. Nefertiti :) 

Sırada kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek eklemek var. Aslında çok fazla da düşünmeme gerek kalmadı. Yaklaşık 15 dakikalık düşünmekle kendim hakkında en az 50 bilinmeyen topladım :D 

1- Benim ünlü bir ablam var. Ablam diyorsam öz yani kızkardeşim. http://darkangelhome.proboards.comhttp://darkangelhome.wordpress.com ve http://uzakdogupostasi.blogspot.com adreslerinde eserler yaratan kişi benim ablam olur. Aramızda kimi rivayetlere göre 5 kimi rivayetlere göre 4 yaş vardır. Ve çoğunlukla ilk tanıştığımız insanların %93,86 lık kısmı benim 'abla' olduğumu sanıyor. :( 

2- Kariyerimin bir döneminde ünlü bir altın fabrikasının üretim bölümünde çalıştım. Değil kendime yedi neslime yetecek kadar altın gördüm. Tüm imal aşamalarını; külçeden vitrine geliş anına kadar olan tüm aşamalarını bizzat gördüm. İmalatına katkıda bulundum. Elmaslar, zümrütler, pırlantalar gördüm. Velhasıl diyeceğim bu da benim zenginliğim oldu ;)

3- LaFea benim internet üzerinden tanışıp ilk defa yüz yüze tanışmaya karar verdiğim insan. Sanırım hayatımda aldığım en doğru kararlardan biriydi. Allah utandırmasın, Allah yollarımızı ayırmasın inşallah.

4- Uğurlu sayım 8, sevdiğim renk mavi, boyum 1.50, kilom 48, gözüm kahverengi, çalışmıyorum, yemek seçmiyorum, güzel yemek yapıyorum özellikle pilavım şahanedir :D ~ Baktım ki yazmak istediklerim 7 maddeye sığmayacak bende tek maddeye yazdım :)

5- Arkadaşlarım, ailem, ilk tanıştıklarım genelde benim bir 'AYAKLI KÜTÜPHANE' olduğumu düşünüyor. Okuduğum, duyduğum ve bildiğim bir konu hakkında, gerekli veya gereksiz olsun herşey bir şekilde aklımda kalıyor. Ve gerektiğinde de kullanmaktan çekinmiyorum :D Bu yüzden LaFea 'Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisi' diyor bana :)

6- Kendime iltifat etmeye bayılıyorum ♥ Cidden kendimi övmeye, başarılarımı insanların gözüne gözüne sokmayı seviyorum. Görmezden gelinmeye dayanamam. İnsanların benim başarılarımı, iyiliklerimi ve yardımlarımı 'bilmelerini' değil 'TAKDİR' etmelerini istiyorum. 

7- Son olarak da cesaretli biriyim. Kimseden çekinmem. Ama bu benim 2 yıl önce hayatımın kazığını yedikten sonra edindiğim bir özellik. Gittiğim bir yerde istediğim gibi konuşurum, gülerim, yerim, kahkaha atarım yani kısacası değer verdiklerim dışında kimsenin görüşlerine, düşüncelerine, hakkımdaki fikirlerine değer vermem. Kısacası onlar benim için kocaman bir 'HİÇ' 

Dayanamadım bir madde daha ekleyeceğim;

8- Doğruluğunu bilemiyorum ama benimle tanışan insanlar daha sonradan  bana dışarıdan soğuk bir insan olarak göründüğümü söylüyorlar. Bir kaç kişiden duydum bunu :S Halbuki içimde rengarenk havai fişek gibi insanımdır. Nasıl oluyor anlamdım gitti :D Bir de blogdaşlarıma sorayım; gerçekten öyle miyim?

Ehh kendi hakkımızda dedikodumuzu da yaptığımıza göre gelelim ödülleri dağıtmaya. Yalnız şu dikkatimi çekti. Herkes aynı kişilere göndermiş ödülleri yav :) Kendi aramızda eğleniyormuşuz gibi olmuş :D Gerçi benim blog listem sınırlı olduğundan yine blog arkadaşlarıma gidecek ama olsun :D

(1) İlk ödülü beni 8.sırada ödüle layık gören dostum LaFea'ma gitsin. Biliyorum ben onun gönlünün birincisiyim :))))))  Sonsuz sadakatle sevdiği Gong Yoo bile bu ödülü almasına yeter ♥ Gerçi bu mimi bana o göndermişti. Mimi gönderene geri gönderilmez kuralı olmadığına göre :D Bu ödülde hatır alma gönül çalma yada adam kayırma ödülü :D

(2) İkinci ödülü Türkiye'min orta göbeğine Ankara'ya gönderiyorum. Mavi canım uzaklardan bizi öylesine sevdi kendisini öyle sevdirdi ki; mavi renk mavi'ye, Ankara mavi'ye, kar mavi'ye çıkar oldu bizim için :)))

(3) Üçüncü ödülü uzaklara taaa Japonya'ya gönderiyorum. Adres tabii ki Serrose Yolun Neresindeyim? Yol nereye yolcu nerede bilmiyorum ama ben Serrose'nin yolculuğunu okurken adeta onunla yaşıyorum. Üzüntüsü ve sevincini uzaklardan yüreğime taşıyan, sanki bir akrabamı bir dostumu merak eder gibi, tayfun olduğunda, deprem olduğunda merak ettiğim, iyi midir diye düşündüğüm değer verdiğim biri o. 

(4) Dördüncü ödül yukarıda hakkımda 7 bilinmeyenin  birinci maddesine gidiyor. Hayal dünyasının zenginliğine konuk olduk, bir de bilinmeyenlerini okuyalım :D Dilediğin yerde yayınla ablacım :D 

(5) O da uzaklarda yaşıyor. Ama onun yaşadığı yer bizim hayallerimizde yaşıyor :D asya notları' na gidiyor ödül. Güney Kore'ye gelin ettiğimiz, iyi niyetli, alçak gönüllü ve paylaşımcı bir arkadaşımız. Tüm köstek olanlara inat orada Kore'de sevdiği insanla beraber iyi bir hayat sürmeye çalışıyor. Merak etme haklıyı da haksızı da biliyoruz ;)

(6) Sıradaki ödül arwen arkadaşıma gidiyor. O da ilk tanıştığımız da uzaklardaydı ama şimdi İstanbul'da. İyi ki tanıdım dediğim ender insanlardan. Ayrıca o da bir Gong sever ♥ Yüreği güzel, kendi güzel dilerim ki kaderi de güzel olur :)

(7) Biliyorum ona birçok kişi ödül gönderdi ama Kaktüs Çiçeği'ne bu ödülü vermezsem utanırım kendimden. So Ji Sub yazıları şahane şukela hatta ansiklopedik bir yazı bence. Tüm fanlara örnek olacak bir hatun kendileri. Ayrıca  en kısa zamanda kahve falı bakmasını istiyorum bana :D

(8) İzmir'in kızları hep güzel olur derler bilirdim ama bu kadar vefakar olduklarını bilmezdim. Tarih84 İzmir'in bağrından kopup gelen, dertlere yoldaş, oppalara hayaldaş, MEB düşman olan şahane bir insan. Yazılarını okurken kendinizi fuar alanlarından İzmir meydanlarına dolaşırken bulup, ilk köşede Jung Woo Sung ile karşılaşabilirsiniz :)))

(9) Yediği, içtiği, gezdiği ve gördüğü herşeyi bir masal gibi anlatan, okudukça daha daha daha dedirten özlem pansiyon'un eğlenceli yazılarına bir göz atın derim. Özellikle Güney Kore macerası okunmaya değer :)

(10) Uzun zamandır ortalarda görünmemesi unutulduğu anlamına gelmez. Seviyoruz, özlüyoruz ve en kısa zamanda aramıza dönmesini istiyoruz. Özlendin Chibinin Virajlı Harfleri

Biraz 'ACI' ama sohbeti hep 'TATLI' bir gün !!!

Bugün bloger arkadaşlarımla buluşup bir ramen şenliği yapalım dedik.Uzun zamandır (şaka şaka en azından bir ay olmuştur) ramen yememiştim. Blog arkadaşlarımın da tatlı sohbetini çok özlemiştim. Yani kısacası ramen bir araçtı 'amaç' kesinlikle değil. Siz bakmayın benim kendimden geçerek yediğime. Seviyorum ben ondan yoksa bugün konuştuklarımız, güldüklerimiz, paylaştıklarımızın tadını hiçbir şey de bulamam ben.

Peki kimler vardı derseniz eğer, bu eğlenceli günde LaFea, Arwen, Akira, Hayal, Masalevi ve kardeşi vardı. Diğer bloger arkadaşlarımız da geleceklerdi ama planlar çakışınca ve olmadık şeyler ortaya çıkınca bize katılamadılar. Olsun bir daha ki sefere diyorum. ;) Saat iki de buluştuk ve yaklaşık saat yediye kadar beraberdik. Eee ne yaptınız o kadar saat diyorsanız; valla hep blogdaşlarımızın dedikodusunu yaptık. Bugün kulakları çınlayan yada kızaran varsa bilin ki sorumluları biziz euheuheuhe

Bu güzel günden de aşağıda ki hesap fişi hatıra kaldı. Toplam 108 TL hesap ödedik 7 kişi. Bu paraya başka bir restoranda da doyardık ama bizim gönlümüzde yatan aslan başka :)


Arwen'den Gong Yoo Kokulu Günler ♥(^_^)♥

Canım arkadaşım arwen şubat ayının birinde İstanbul'a gelmişti. O soğuk kış gününde Asya kıtasına geçmiş ve senenin ilk kar yağışına da orada şahit olmuştum. Çok az yağıyordu ama beyazdı ve beni mutlu etmeye yetmişti. Buluşma yerimiz dostum LaFea'ya çok uzak bir yerdi. :D  Optimum AVM de buluşup sıcacık bişiler yiyip içeriz dedik. Talihsiz bir tercih yaparak Pizzahut a gitmeye karar verdik. Ufff gitmez olaydık. Ciddi anlamda çalışanları eğitmeyi yada değiştirmeyi düşünmeliler. Yoksa çalışanların bizim orada oturduğumuz yaklaşık bir saatlik süre içinde yaptıkları hatalar şubenin tez zamanda kapanmasına yol açar. Siparişlerimiz unutuldu, yanlış yazıldı, işini sanki zorla yaptırırmışçasına davranan eleman bir sürü tabak kırdı. (zaten siparişimizi de karıştırmıştı)  Yani sözün özü bir daha gidilmeyecek mekanlar listemize 1. sıradan girmeyi başarıyla garantiledi.


Ama bu bizim güzel zaman geçirmediğimiz anlamına gelmez tabii. Özellikle de arwen'in bize hediye ettiği Gong Yoo takvimi :D  Hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biriydi. Çookk anlamlıydı çookkk... :)  Tarif edilemez bir güzellik yaptı bize. Eve gelir gelmez başucuma koydum :) :)





Pizzahut dan sonra bizim kahve mekanımız olan Robert's Cafe'ye geçtik. Ben yine bol köpüklü bir kahve ısmarladım. Ama maalesef fotoğraf makinamın ayarları bozulduğundan net ve güzel bir görüntü elde etmeyi başaramadım :(




Arwen cim canım geç oldu biliyorum ama tekrardan çoook ama çok teşekkür ederim. Yüreğine sağlık canım :)

Arwen in İstanbul ^^

Blog tanışıklığını-arkadaşlığını sanaldan gerçeğe taşımak için Temmuz ayının ilk haftası uzaklardan Arwen ile buluşmuştuk. Senelik izindi, dönüştü ve başka meselelerdi derken (bu konu için ayrı bir post yazacağım) üzgünüm ama bu buluşmanın yazısını kendimi biraz iyi hissettiğim şu günlerde yazabiliyorum ancak.


Temmuz ayının o sıcak ve bunaltıcı Cumartesi gününde blog camiasının yılmaz-yıkılmaz ekibi yine buluşmak için saat 2'de Sultanahmet Meydanında buluşmak için sözleşti. LaFea'm Arwen'i Asya Kıtasından alıp Avrupa Kıtasına vapurla getirecek ve böylece buluşma sağlanacaktı. Farkettiyseniz -tı eki kullandım çünkü planlarımız her zamanki gibi tutmadı. Canım dostum LaFea'm önce Arwen'i -biraz- beklettikten sonra beni Sultanahmet'te tam 2,5 saat bekletti.... Vaoo yooo seslerini duyar gibiyim... Çooook ama ççççoooookkkkk kızmıştım yeminle Arwen'e söz vermemiş olsaydım (Eeee camiada adımızı çıkardık özümüz-sözümüz bir diye ölmek var dönmek yok bizim kitabımızda) çoktan ilk yarım saatte oradan ayrılmıştım. Ki neredeyse gidiyordum...

Neyse onları beklerken Sultanahmet Camii'sinin önündeki çimenlere uzandım ve sağda solda güzel memleketimi -turistik ziyaret- için gelen insanların cesaretlerini hayranlıkla izledim. Tercümanlı gruplar ne kadar çoksa bireysel olarak dolaşanlarda bir o kadar fazlaydı. Hatta yabancı bir çift fotoğraflarını çekmemi bile istedi. Yüzümden ne kadar iyilik sever bir insan olduğun çok belli oluyor herhalde :P Neyse beklemekten sıkılıp mekanımız Seoul Restaurant'a geçip açlıktan kendi mehter marşını çalmakla meşgul olan mideme artık güzel bir ziyafet çekmenin zamanı olduğuna karar verdim. LaFea ve Arwen gelene dek ben çoktaan ramenimi mideme indirmiştim.

Arwen ve LaFea'da ramenlerini sipariş ettikten sonra güzel hoş bir sohbete daldık. Kurnaz LaFea beni en zayıf noktam olan çikolatadan vurmak istedi. Bana çikolata almış gelirken :D :D Eeee hakkım olan surat asma seasından sonra çikolatalara gizli gizli sevindim. :D Seoul'e gidenlerin yaşadıkları en büyük sıkıntı mutfaktan geldiğine %100 emin olduğumuz ağır bir baharat yada ona benzer bir kokunun mekana hakim olması. Bu koku eğer mekana 354536453 kez gitmediyseniz sizi oldukça rahatsız ediyor. Biz LaFea'mla ilk gittiğimizde az daha kapıdan dönüyorduk. Yani Arwen'de bu konuda sıkıntı yaşadı. Kapıdan girer girmez kokudan rahatsız oldu. Dolayısıyla önüne gelen missss rameni yiyemedi. Bakınız; (boş olan kase benim kasem bu arada :D ) 


Ehuehueheue cidden ilk kez gelenler çok zorlanıyorlar. Şaka bir yana eğer kendi ramenimi önceden yiyip tıka basa doymamış olsaydım kesin Arwen'in ramenini de yerdim. :D Bu arada bu kadar zamandır Seoul'e giderim ilk defa kalabalık bir turist grubuyla yemek yeme fırsatını buldum. Yan masamızda da iki adet Kore'li abimiz yemek yiyordu. Sarmış dört bir yanımızı Kore :D :D Zilyon tane fotoğraf çekmeyi çok isterdim ama fotoğraf makinamı unuttuğum için LaFea'mın makinasıyla idare ettim bende :)

Seoul'den çıktıktan sonra rotamızı her zaman yemek yemesek bile oraya gidip o güzel yüzünü görmeyi hiçbir zaman aksatmadığımız gördüğüm en ateşli Kore Sever Yeşim'i ziyaret ettik. Kendisi o gece Kore'ye gidecekti. Bizde en güzel dileklerimizde birazda kıskanarak ona veda ederek tatlı faslımız için Çiğdem Pastanesi'ne yollandık. Yine aynı sözü diyeceğim Çiğdem Pastanesi'ne bu kadar zamandır giderim mekanı hiç bu kadar boş görmemiştim. Koca mekanda sadece biz vardık.



Klasiğimiz tatlılarımızı afiyetle yerken arka arkaya fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik. Birbirinden güzel fotoğraflar çektik. Aşağıda Arwen benim fotoğrafımı çekerken bende onun fotoğrafını çekiyordum. Sarı fotoğraftaki benim :D Eheuehueheue hani tombul parmaklı olan.... :)))))))))))))



Mekandan çıktıktan sonra yürüyerek Eminönü'ne indik. Yol üstündeki birbirinden güzel mağazalara göz atarak. Arwen'i ve LaFea'mı Eminönü İskelesinden beyaz mendilimi arkalarından sallayarak uğurladıktan sonra Yalnız Kovboy olarak Kasabama geri döndüm. Eheuehe.... Bu güzel güne dair LaFea'mın ve Arwen'imin yorumlarına da bir göz atabilirsiniz. ;)

Arwen'in Kaleminden TIK TIK
LaFea'mın Kaleminden TIK TIK

Özel Not: Arwen'im canım geç güncelleme için çok üzgünüm. Beni affetmen için bir dahaki gelişinde gamzeli yanaklarımdan kocaman bir makas alma hakkı veriyorum sana ;)