Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Güney Kore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güney Kore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

"Write your name in Korea!" ~ Sevda mı yoksa?



Evet geçtiğimiz aylarda Korea Tourism Organization'un düzenlediği 'Adınızı Kore Sokaklarına Yazın!" isimli bir kampanyasına katılmıştım. Aralık başında elemeler sonuçlanmış ve kitapçıklara basılacak isimler seçilmiş. Evet doğru bildiniz o isimlerden birisi de benim. Mailime gelen, şenlendiren bir bildiri sayesinde haberdar oldum. 

Tabii ki Seoul'un birebir sokaklarına adınızı vermiyorlar. Bu etkinliğe katılan 23.000 isimden birisi olunca Sang Sang Gil bölgesindeki caddeye isminiz yazılıyor. Tıpkı 'Hollywood Yıldızları Caddesi' gibi. 

Bizzat gidip göremeyecek olsam da bir şekilde sizi mutlu eden bir etkinlik :)





Crown: Cheese Sand

Sevgili arkadaşım Bahar bana bir süre önce Kore'den bir paket yollamıştı. Yakın bir akrabamızın düğün koşuşturması sebebiyle bir türlü Bahar'ın değerli annesinden gidip alma imkanım olmadı. Bu pazar günü anlaşıp sözleşip gittim. Bahar'ın annesi inanılmaz iyi inanılmaz hoş sohbet bir insan. Beraber hem pazar kahvaltısı yaptık hem de Bahar'ın bol bol dedikodusunu ^^ 

Bahar saolsun bana birrr torba dolusu ramen göndermiş (Onları yedikçe burada paylaşmaya çalışacağım) Ama ramenlerin yanına koyduğu iki adet de atıştırmalık var. Bu akşam birini zevkle sonsuzluğa uğurladım :D Tüm samimiyetimle söylüyorum sanırım Korelilerden başka hiç kimsenin aklına tuzlu krakerle şekerli peyniri bir araya getirmek gelmezdi eehuehuehuehe


Kutumuz açık sarı renkli pek hoş ^^ Ama üzerinde anlayabileceğimiz sadece iki kelime var biri 'Crown' ki o markanın adı, diğeri de 'Cheese Sand'. Türkçeleştirir isek sanırım Peynirli Kum yada Kumlu Peynir anlamı ortaya çıkacak :D En iyisini Bahar bilir bence hihihi Kutunun alt köşesinde imal ve son kullanma tarihi var. Diğer bir yüzde de içindekiler kısmı mevcut. Tabii ki birbirinden eğlenceli çıbıklardan oluşan şekiller bana bir anlam ifade etmedi :D Ama yememe de engel olmadı açıkçası :P Kutuyu açınca içinde yukarıda gördüğünüz gibi 4 adet mini mini poşetçikler çıktı ortaya. 


Poşetleri de açınca her minik pakette iki adet kraker merhaba dedi :D Ufacık karelerden oluşan krakerlerin tadını nasıl tarif etsem ki size bilemedim. Hani bizim tuzlu çizi krakerlerimiz var ya heh işte dış kısımdaki tat aynen o :) Ama içinde peynir olduğu söylenen şey için pek emin değilim :D Kremamsı bir yapı, peynir tadı asla yok. Sanki az şeker katılmış hoş kıvamlı bir krema koymuşlar bisküvilerin arasına. Haaa ama lezzeti kesinlikle kötü değil. Aklınız karışmasın. Ama ilk kez tadına baktığınızda 'nasıııl yaaaee' oluyorsunuz :D 

Ben bu leziz krakerlerin yanında bol köpüklü türk kahvemi afiyetle içtim ^^ Buradan tekrar caaanım arkadaşım dostum Bahar'a çook teşekkürler. Sayesinde merak ettiğim, nasıldır acaba tadı dediğim bir çok şeyi deneme imkanım oluyor. Yakında yeni denemelerle dönme planları içerisindeyim. Özleyin beni :P 

Sevgiler :)

Seul Me'den Hediye Var =)



Kore'de eşiyle birlikte yeni bir hayata başlangıç yapan sevgili arkadaşım Seul Me bana bir paket gönderdi. Bir süre postayla göndereceğim diye düşünse de mayıs ayında annesinin Kore'ye gidecek olması sebebiyle paketi annesinin boşalan bavuluyla göndermeyi tercih ettik. Hem posta ücretinden de tasarruf etmiş oldu. 

Bahar'ın annesi Kore'den döneli bir süre oldu ama ben bir fırsat yaratıp bir türlü gidemedim. Halbuki sonradan öğrendim ki gerçekten çok yakın oturuyormuşuz :) Hafta sonu güzel bir ziyarette bulundum Bahar'ın ailesine. Çok cana yakın çok sevecen insanlar. Annesine sordum kore nasıl diye? Cevapları güzeldi. Koreliler soğuk dedi :D Ama sokaklar caddeler her yer tertemizmiş =) O kadar çok şey anlattı ki aklıma gelmiyor hiçbiri şimdi. 

Bahar'cım gönderdiğin harika şeyler için çok çok teşekkür ederim. Kozmetikleri nerelerde nasıl kullanacağımı yazarsan eğer mutlaka hepsini kullanacağım =) 

Eee hediye dedin nerede derseniz eğer işte geliyor bol fotoğraflı bir post ;)

Öncelikle piyasaya ramenleri sürüyorum :) Rameni ne kadar sevdiğim tüm cihan tarafından biliniyor zaten. Bahar koreden ne istersin deyince ben hemen 'ramen' dedim :) Saolsun 2 paket ramen yollamış. Soldaki paketi akşam pişirip yedik ablamla beraber. Bayıldık tadına çok güzeldi valla =) 




Bunlarda minik cüzdanlarım :) bayıldım renklerine ♥



Bunlarda çeşitli şekerlemeler sanırım. Sanırım diyorum çünkü tatlı görünüyorlar :D Sağ alttaki şekerlemeyi akşam yedim. Unlu hafif şekerli bir tadı var. İlk ağzınıza aldığınızda hafif şekerli bir tat yoğun un tadı alıyorsunuz. Yedikçe şeker tadı yoğunlaştı gibi geldi bana :)



Bunlarda telefon süslerim. Sol üstteki kore parası şeklinde, sağ üstteki ise tırnak makası. Elinde yelpaze tutan koreli bir namja var süsü olarak :D Alttaki ise yine bir telefon süsü. Çok şeker ve sevimli :D 



Gong Yoo sevdamı Bahar bile öğrendi hehe Saolsun iki tane çorap göndermiş. İkisi de birbirinden güzel. Hemde benim ayaklarıma oluyor :D Neden derseniz ben minik ayaklıyım 34 numara giyiyorum :D Tam oluyorlar ayağıma hehe



Gong Yoo dedik değil mi =) Bahar bana bir de Gong Yoo'lu bir dosya göndermiş :D İki tarafında da farklı Gong fotoğrafı var :D ♥♥



Bunlarda bayıldığım hep istediğim chopsticklerden. Kılıfı olsun desenleri olsun herbişeyine bayıldım resmen :) Kullanımı ahşap çubuklara göre zahmetli biraz ama olsun kullanması çok keyifli :)



Bahar bana bir sürü kozmetik malzemesi numuneler gönderdi. Eğer bana hangisi ne işe yarıyor ne zaman kullanılacağını yazarsan hepsini deneyip kullanacağım inşallah :D







Bunlar da yüz maskeleri. Hani dizilerde yüze yapıştırdıkları kağıt şeklinde olanlardan hehe




Şimdi gelelim fasulyenin faydalı kısmına. Şimdi yukarıda gördüklerinizin tamamı Bahar'ın kalbinin güzelliğinin eseri. Bazıları görgüsüz, yalaka ve içten pazarlıklı olduğumu düşünebilir. Umrumda değil açıkçası kimin ne düşündüğü. 

Ben Bahar ile yüz yüze hiç görüşmedim. Ama mail yoluyla, twitter aracılığıyla uzun sohbetlerimiz, konuşmalarımız oldu. Ben ona derdimi anlattım o bana derdini anlattı. Sanırım konunun özü olarak söylemek istediğim ben Bahar'ı yüz yüze görüşmeden sevdim diyebilirim. Güzel mevlamın iziyle yakın zamanda tanışma fırsatım da olacak inşallah. Allah hepimizin karşısına bizlere destek olacak insanlar çıkarsın. Kıskanç ve fesat insanları hem yüreğimizden hem kaderimizden uzak tutsun rabbim.

Ve cümlemi bağlarken kapanışa; Sevgili Bahar gönderdiğin herşey için çok çok teşekkür ederim. Basit bir teşekkürden başka birşey gelmez şimdilik elimden ama kısa zaman sonra sana bir süpriz yapmayı planlıyorum :)

Özlem Pansiyon: Tanıdım, Çok Sevdim ^^



Geçtiğimiz pazar günü (4 Mart Pazar) internet aleminin tanıdığı :D en eğlenceli, en eğitimci, gezene enn destek veren ve bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Güney Kore'nin tozunu yutmuş olan ünlü blogger Özlem Pansiyon ve ona Kore gezisinde eşlik eden arkadaşı Yonca ile buluştuk. 

Aslında çok uzun zamandır planladığımız bir buluşmaydı bu. Annemin hastalığı, LaFea'nın babannesini kaybetmesi ve Özlem'in bazı şeyleri düzenlemesi sebebiyle buluşma niyetimiz Mart ayına kaldı.

Suç mahali olarak :D Cevahir AVM de bulunan City Brasserie seçildi. Sebebimiz daha önce sevgili dostumuz Arwen ile mekana gitmiş hem servisten hem de lezzetten memnun kalmıştık. Ki fark ettiğiniz üzere geçmiş zaman eki kullanıyorum. Geçen seferki memnuniyetimiz gereği yine bu mekanı seçtik.  Fakat bu sefer hem garsonlar, hem servis hemde lezzet tatmin etmedi maalesef. Mekan Cevahir Avm nin çıldırtan kalabalığının aksine tenha sakin bir ortam sunuyor. Zaten pozitif olan tek yönü o oldu bizim için. Rahat rahat uzun uzun (hesap ettim 5,5 saat) konuştuk, sohbet ettik, güldük ve eğlendik.

Uzuuunn uzzuunnn anlatmak istiyorum. Ama bu satırları yazarken bile yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyorum. Benim açımdan inanılmaz eğlenceli ve süpper hüpper şahane bir gündü :) Özlem ve Yonca bize Kore anılarını anlattılar. Tam benim hayal ettiğim gibi bir gezi yapmış onlarda. Biraz korenin kültüründen, biraz sokak hayatlarından, barlarından, dramalarında gördüğümüz çadırlı yemek yerlerinden, metrolarına kadar gezmişler. Diyeceğim o ki koreyi hayallerimdeki gibi gezip görmüşler yaşamışlar :)

Orada yaşadıklarını anlatırken, yüzlerinden ne kadar eğlendikleri, nasıl güzel tecrübeler edindiklerini okunuyordu. Gözlerinden, zaten sözleriyle de ifade ettikleri 'tekrar gidelim' rahatlıkla okunuyordu. Hem sevindim, hem koreyi gidip görmüş birinden ilk ağızdan dinledim. Sonra mı... Yapmak istediğim ilk şey bavulumu toplayıp koreye giden ilk uçağa binmek oldu :) Özlem sanırım bu yönden şanslı bir insan. Çünkü kafa dengi bir arkadaşı, yoldaşı var. Bu seyahatlerinin daha da zevkli geçmesini sağlıyor bence. 


O kadar çok şeyden bahsettik ki. Dizilerden, dramalardan, dizilerdeki duş sahnelerinden :D, sevdiğimiz tavsiye ettiğimiz dizilerden, blog camiasındaki dedikodulardan, kimin eli kimin cebinde falan derken saat 19:30 a kadar uzun bir sohbet gerçekleştirmişiz. Zaman nasıl geçti hiç mi hiç anlamadım. Sanki yarım saat geçmiş gibi geldi bana. 


Hani bazen yüzyüze gelmeden tanımadan sesini dahi duymadan size samimi gelen, ben iyi bir insanım sözünün sanal sesleri olan insanlar vardır ya. İşte Özlem de bence öyle biri. Blogunu ilk keşfettiğim, yazılarını ilk okuduğum zaman da öyle hissetmiştim. Farkediliyor, sıradan olanların arasında bir adım önde oluyor. Hayatımda iyi ki tanıdım, iyi ki tanıştım diyeceğim insanlardan birisi. Dilerim ki bu güzel buluşmaların, paylaşımların devamı gelir. 


Zaten bir sonraki buluşma mekanımız için Seoul Restauranta gitmeyi konuştuk. Havalar biraz daha iyi olsun, işte o zaman düşünüyoruz. Bir daha ki sefere belki daha kalabalık oluruz. Ama her buluşma hayat açısından bir çok risk içeriyor bence. Çünkü Özlem'in al bavulunu düş yola, maceracı ruhları ateşleyen bir enerjisi var. Etkilenmemek elde değil. Aklım habire seyahat etmeye, değişik değişik yerlere gitmeye gidiyor. İyi mi kötü mü bilemedim ben şimdi :))) 


Ama insanın hayallerine itici güç veren birisini tanıması, tanışması bence çok güzel birşey. Ben Özlem ve Yonca'yı tanımaktan, onlarla sohbet etmekten çok ama çok memnun kaldım. Dilerim ki bu memnuniyet karşılıklıdır ve devamı nice nice gelir. Gerçi Özlem benim biraz çingene biraz mikrop yüzümü gördü. Hayalinde yarattığım cici bici, mini tatlı şeker kız imajımı biraz çizdirmiş olabilirim :D 


Peki ben neden bu postu yazarken bu kadar geciktim. Çünkü Hawaii 5-O dizisini izlemeye başlamıştım. (5 Mart) 2 sezon 38 bölüm mevcuttu. Mazeret mi nerede? İnsan Alex O'Loughlin gibi zat-ı şahaneyi izlerken hayattan kopuveriyor. Ben ve bilgisayarım mavi gözlü şekşi vücutlu şahane sesli bu adamı izlerken kendimizden geçtik salyamızda boğulduk :D Yani postun gecikme sebebi budur. Pişman mıyım? Asla :D Yine olsa yine yaparım :D :D



Halvete Girilecek Oppalar ^^

Ortada dolaşan, milletin hayallerini süsleyen yakuşuklu opplardan harem düşüncesi bana da LaFea tarafından paslandı :D Eeee madem böylesine iç açıcı, ağız sulandıran ve hayal gücünü zorlayan bir mim var karşımda yazmamak olmazdı.


1. Park Si Hoo

Kendisini The Princess Man dizisinde keşfedip haremime ekledim. Kesinlikle gözden kaçmayacak ve takibine devam edilecek bir oyuncu. 



2. Song Seung Heon


Nam-ı diğer Honey Honey kesinlikle ama kesinlikle unutulmaması gereken oppalardan birisi. Haremin olmazsa olmazı bence. Hele My Princess dizisinde cömertçe sergilediği, adeta fan servis yaptığı vücuduyla haremin gözdelerinden birisi :)



3. Alexander Skarsgård

Bu sarışın devi True Blood dizisinde izledim ve hayran kaldım. Canlandırdığı Eric Nortman karakterine şaheser gibi can veren başarılı bir aktör. Viking genlerine, şahane mavi gözlerine ve iki metre boyuna hayran olmamak elde değil. 




4. Kang Ji Hwan

Kang Ji Hwan'ı önce Hong Gil-Dong dizisinde gördüm ve beğendim. Ama listeye girmesini sağlayan Lie To Me dizisindeki güzel performansıdır. Ses tonu biraz sinir bozucu olsa da harika bir gülümsemeye sahip olduğu inkar edilemez.



5. Bi Rain

Sebebe gerek yok. Ama düşündüm ki ben Rain'in sadece Full House dizisini izlemişim :D Başarılı bir şarkıcı ve yetenekli bir iş adamı. Yeteneklerini sonuna kadar kullanmaktan ve elinde olanları paylaşmaktan yada sergilemekten çekinmiyor :D



6. Justin Hartley

Smallville dizisinde karşımıza Oliver Queen yani Green Arrow olarak çıkan oyuncu hem yakışıklı yüzünü hemde güzel vücudunu dizide bol bol sergiliyor. Dizide beyaz atlı prens yada beyaz oklu prens :D edalarıyla dolaşan başarılı aktörü beğenmemek elde değil. 



7. Joe Manganiello


True Blood dizisinde kurt adam Alcide olarak karşımıza çıkan bu şahane adama hayran olmamak ne mümkün. Kendisi beyaz atlı prens kategorisine Beyaz Kurt olarak teşrif ediyor :)




8. Cha Seung Won

Greatest Love ve City Hall dizilerinde izleyip oyunculuğuna hayran olunası kişidir. 40 yaşındaki oyuncu ilerleyen yıllara meydan okuyarak dizilerin ve filmlerin başrollerini almaya devam ediyor. Seviyoruz kendisini :)




9. Lee Seo Jin


İlk izlediğim kore dizilerinden Lovers'ın mafya babası rolüyle karşıma çıktı. 2006 yapımı bir dizi olmasına rağmen 'gerçek' öpüşme sahneleri içermesi diziyi öne çıkaran özelliklerinden birisiydi. Aynı dizideki patlak gözlü salak kızla uzun süren beraberliği olduğunu öğrenince soğumuştum kendisinden. Ama doğru yolu bulmuş ve o kızdan ayrılmış. Yaşı 40 olan aktör göreni çarpan gamzeleri, etkileyici vücudu ve oyunculuğuyla haremde yerini garantiledi.



Veee işte final...
Tahmin edenler yanılmadı...
Haremin son sırasında Gong Yoo yer alıyor :)


Aslında son anda listeye girmeyi başaran 'cezalı' harem üyelerinden birisi. Askerden geleli iki yıl oldu hayranlarına sadaka verir gibi iki tanecik film çekti :( Dizi istiyoruz dizi... Kendisi İspanya senin Japonya benim gezerken biz buralarda hasretten kıvranıyoruz. Gong Yoo yeni dizi çekene kadar cezalı euehuehue



Bu harem yazısı çok yordu beni. Sebebi fotoğraf seçme derdi :D Çok zor beğenen biriyim napıyıımmm =) Neyse bir mimin daha sonuna geldim. Sanırım bu mimi blogrolumdaki tüm arkadaşlar yazdı. Bu yüzden tekrar paslamaya gerek yok. Ama illa ben de yazmak isterim diyen varsa üzerine alınıp yazabilir ;)

Cana Can Katanlar ♥

Hafta sonu sevgili dostlarım LaFea ve Arwen ile buluşup küçük bir doğum günü kutlaması yapmaya karar verdik. Buluşmamızı diğer blogger arkadaşlara da bildirdik ama yoğunluk, verilmiş sözler vs. bir araya gelemedik. Ama dediğim gibi biz zaten buluşacaktık, diğer arkadaşların duyup da 'bize de söyleseydiniz keşke' diyeceklerini düşünerek onları da davet ettik.

Aslında biraz utanç verici birşey. Diğer taraftan bakınca da öyle değil. LaFea ve Arwen'in amaçları hem buluşmak hem de bana doğum günü hediyelerimi vermekti. Diğer arkadaşları davet ederken de kendimi kötü hissettim açıkçası. İnsanları mecburiyete sokmak gibiydi. 

Neyse canım dostlarım bana güzel bir gün yaşattılar, beni hiç kırmadılar ne dediysem yaptılar ♥ Bana birbirinden şahane, inanılmaz değerli güzel hediyeler aldılar. Çok çok çok teşekkür ederim canlarım ♥  Yedik, içtik, eğlendik, paylaştık. Çok şahane bir gündü ama en çok dostluğun tadı damağımda kaldı. Doyamadım resmen. İstedim ki zaman dursun biz birbirimize doyana, kanana kadar hiç akmasın.

Arkadaş demek dost demek dürüstlük demek benim kitabımda. O yüzden LaFea ile dostluğumuz hep dürüstlüğe dayalı oldu. Doğum günü hediyemi taaaa Ağustos ayında seçtim ve istedim. Bize göre hediye alınırken karşı tarafın istediği yada ihtiyacı olan birşeyi almak daha önemli. Bu yüzden LaFea ve Arwen in aldığı hediyeler daha çok benim istediğim şeyler oldu. 


Arwen'imin hediyesi. Kitap bir seri diğer kitapları arşivimde vardı. Bu kitabı alma fırsatım olmamıştı. Canım benim ricamı kırmadı ve Julia Quinn'in Sonsuz Sevgilerimle kitabını bana aldı. Çok çok çok teşekkürler canım.


Bu Kore kolyesi LaFea'mdan ♥ Bayıldım ve hemen boynuma taktım =)


Bu da Kore kupam :D Buna da bayıldım. Üzerinde ne mi yazıyor...


=)))


Bu Kore bayrağı temalı tişörtüm =) Şahane... ☻


=)) ♥

Halbuki ben sadece tişört istemiştim =)) Kupa ve kolye LaFea'nın duble süprizi oldu bana ♥


***

Yemek için Gelik Restoranta gittik. Döner menü lezizdi. Yalnız mantarlı pilav diye yedirdikleri resmen bezelyeli baharatlı pilavdı. Ayrıca içine koydukları dereotu tadını çok kötü yapmıştı bence.


Tatlılarımızı City Brasserie'de yedik. Ben ve Arwen sufle yerken LaFea browni ve çay içti. Doğrusunu söylemek gerekirse mekana ve sunuma bayıldık. Ayrıca diğer masalardan gördüğümüz yemeklerde gayet şahane görünüyordu. Bir daha gittiğimizde yemeklerimizi City Brasserie da yemeye karar verdik.


Sufle şahaneydi. İçindeki çikolata sos tam kıvamındaydı. 


Diğer bir açıdan =)


LaFea'nın brownisi.  Leziizzz... =)

***


Her yıl yaptığım gibi bizim tanışmamıza, şahane bir dostluğu paylaşmamıza, bir arada bulunmamıza aracı olan insana teşekkürlerimi sunuyorum. Gün gelir sevgi biter aşk gider. Ama sana olan minnettarlığım, dostlarım yanımda oldukça benimle yaşayacak. Her yıl doğum günümü senin doğum günün gibi kutluyorum. İyi ki varsın Gong Yoo. 



Gitmeden önce son bir satır daha yazayım. Teşekkürler ve sevgi ifadeleri çok hoş çok güzel. Ama en değerlisi ne biliyor musunuz? Sevilmek ve değer verilmek. LaFea ve Arwen ikinizi de çok çok seviyorum. Siz de beni hep sevin emi. Hiç unutmayın, hiç kızmayın hem ama hep yüreğinizde saklayın beni. Tıpkı benim yaptığım gibi.

Belki Güney Kore'ye Giderim (DİYE)

Ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum ama ucuiyagi şu yazısında Kore izlenimlerini ve Kore'ye gitmeden önce Kore Turizm Bilgi Merkezi'nden temin ettiği Kore rehberinden bahsetmişti. Bende şubat ayı başında aklıma gelen bu yazı sonrasında  http://english.visitkorea.or.kr/enu/index.kto  sitesinden önce üye oldum, sonra da broşür için başvuru yaptım.

Broşür başvurusu aşağıdaki linkten yapılıyor ;)

http://english.visitkorea.or.kr/enu/GK/GK_EN_2_7_5.jsp

Kore'ye belki hiç gidemeyeceğim ama yine de bunu yapmak istedim. O broşürü elime almak sanki 'gitmek' için hayallerimi itiklemek gibi birşey olmuştu. 16 şubatta postacının minnacık posta kutumuza sıkıştırarak bıraktığı paket elime ulaştı. Paketimi heyecanla açtım. Çok güzeldi. İçinde Kore'nin başlıca merkezlerinin haritası vardı kocaman. Seoul, Busan, Jeju Adası, Seoul metro hatlarının haritası vardı. Sanki gidecekmiş gibi metro hatlarını bile inceledim :)  İçinden birde  İngilizce  bir de broşür çıktı. Nerede kalınır, nasıl gidilir, ulaşım nasıl yapılır, nerede ne yenir gibi aklınıza gelebilecek soruların tamamının cevabı vardı.

Ben oralara gidip yaşama hayali hiç kurmadım. Ama bir turist olarak zaman kısıtlaması olmadan gezmek istediğim yerlerin başında geliyor. Nasıl desel hayal gibi birşey. Bu yaptığımda hayallerime atılan bir olta gibi birşey. Kim bilir hayat denizinden kendi payıma ne düşecek. Haydi dostlar rastgele ;)