Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Buluştuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Buluştuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Eski Blogdaşlık ~ Yeni Arkadaşlık ♥

Nereden başlasam nasıl anlatsam bu güzel günü :) 4 Haziran'da blog arkadaşları diyeceğim ama artık değil, yani 'arkadaşlarla' Büyükada'ya pikniğe gittik. Bu güzel günü kendileri de kaleme aldılar. Göreceksiniz ki ortak pek çok nokta var anlatımlarda. Eğlendik, güldük, harika zaman geçirdik gibi. Ben ekleyecek daha fazla şey bulamıyorum. Bu yüzden o güzel güne dair fotoğraflarla bir anlatım yazacağım bu sefer. Ama öncesinde o güzel güne dair aşağıdaki diğer yazıları da bir okuyun derim ;










Şimdi başlasın nefertiti'nin o güzel günün fotoğraflarla yorumu. :) Fotoğrafların üzerinde oynamalar yaptım. Malumunuz :D Ayrıca üzerlerine tıklayınca büyük hallerini de görebilirsiniz. ;)


Unutmadan mouse-nuzu resimlerin üzerinde bir süre bekletirseniz fotoların üzerine de ufak yorumlar yazdım ;)


♥ ☼ ♥ ☼ ♥ ☼ ♥


Büyükada'ya böyle merhaba dedik :) 2 saat süren yolculuktan sonra güzel bir başlangıç oldu.




Adaya gidildiğinde mutlaka faytona binilmeli. Alacağımız olsun eyy ada :D






Bu yokuş inerken çok daha güzeldi :D






Piknik alanına girerken 3,25 TL ödedik. Ama oturacak yer bulamadık iyi mi :D






Ama itiraf edeyim bazı piknik masalarının şöyle şahane manzarası vardı :)






O kadar yol yürüdük doğal olarak yorulduk. Piknik yerine varır varmaz hemen yemeklere yumulduk :D






Evet evet ip atladık yanlış görmüyorsunuz. O havada uçuş mucizesini gerçekleştiren ayaklar Lee'ye ait. En çok da o sevdi ip atlamayı zaten :D






Toplaştık ve grup fotosu çekildik. Makinanın insafına kalmak korkunç =D Yüzler neden mi bulanık. Suçluyuz biliyorsunuz. Çünkü çok eğlendik :D :D





Piknik alanının başka bir manzaralı köşesi. Maalesef bu köşeyi de kapamadık :)






Her çıkışın bir inişi vardır. Evet evet dönüş yolunda da faytona binmedik :D Ama yürümek de eğlenceliydi.






Ada da araba yok. Sadece fayton trafiği var. Bu yüzden fayton olmadığında kendinizi yola atıp fotoğraf çekilebiliyorsunuz. :)






Ada iskelesinden motora bindik. Güneş güne elveda diyordu. Biz de durmadık bu anı fotoğrafladık tabii :)






Eee manzara şahane olur da fotoğraf çekilmez mi... :) Yanımdaki kumruları görmezden gelin. Bende gidicem sevgulumle adaya bigün :D






Motorun en sevdiğim yönü böyle ayaklarınızı yandan sarkıtabiliyorsunuz. Denizle bir bütün olmak gibi. Martıların eşlik ettiğini söylememe gerek var mı?? :D






Geride kalan Büyükada. Bu güzel gün için teşekkürler ada. Belki bir gün yine geliriz. Haberin olsun :D :D Ama yine böyle cömert ol emi :D






Ve güneş İstanbul'a hoşçakal derken.. Makinamıza yansıyan şahane bir sahne.. :)





Bir sonraki buluşmaya kadar sağlıcakla kalın canlar. Ve yazdıklarımızı okuyup da hala buluşmalara gelmek için can atanlar. Gelmediğiniz her buluşmada çok şey kaybediyorsunuz. Kazanan biziz ;)


Arwen'den Gong Yoo Kokulu Günler ♥(^_^)♥

Canım arkadaşım arwen şubat ayının birinde İstanbul'a gelmişti. O soğuk kış gününde Asya kıtasına geçmiş ve senenin ilk kar yağışına da orada şahit olmuştum. Çok az yağıyordu ama beyazdı ve beni mutlu etmeye yetmişti. Buluşma yerimiz dostum LaFea'ya çok uzak bir yerdi. :D  Optimum AVM de buluşup sıcacık bişiler yiyip içeriz dedik. Talihsiz bir tercih yaparak Pizzahut a gitmeye karar verdik. Ufff gitmez olaydık. Ciddi anlamda çalışanları eğitmeyi yada değiştirmeyi düşünmeliler. Yoksa çalışanların bizim orada oturduğumuz yaklaşık bir saatlik süre içinde yaptıkları hatalar şubenin tez zamanda kapanmasına yol açar. Siparişlerimiz unutuldu, yanlış yazıldı, işini sanki zorla yaptırırmışçasına davranan eleman bir sürü tabak kırdı. (zaten siparişimizi de karıştırmıştı)  Yani sözün özü bir daha gidilmeyecek mekanlar listemize 1. sıradan girmeyi başarıyla garantiledi.


Ama bu bizim güzel zaman geçirmediğimiz anlamına gelmez tabii. Özellikle de arwen'in bize hediye ettiği Gong Yoo takvimi :D  Hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biriydi. Çookk anlamlıydı çookkk... :)  Tarif edilemez bir güzellik yaptı bize. Eve gelir gelmez başucuma koydum :) :)





Pizzahut dan sonra bizim kahve mekanımız olan Robert's Cafe'ye geçtik. Ben yine bol köpüklü bir kahve ısmarladım. Ama maalesef fotoğraf makinamın ayarları bozulduğundan net ve güzel bir görüntü elde etmeyi başaramadım :(




Arwen cim canım geç oldu biliyorum ama tekrardan çoook ama çok teşekkür ederim. Yüreğine sağlık canım :)

Doğumgünü Buluşması.. (21.12.2010)

Doğum günümde canım arkadaşım LaFea ile buluşmak için sözleştik. Mekanımız Asya kıtasında İstanbul'un kaymak tabakası diye tabir edeceğimiz insanların uğrak yeri olan Bağdat Caddesi oldu. Sürekli aynı yerlere gitmekten, sürekli aynı şeyleri yazmaktan hem biz sıkıldık hemde siz okurken bunaldınız :) İşte bu sefer canım dostum bir değişiklik yaparak beni Bağdat Caddesi'nin gizli kalmış nezih mekanlarından biri olan Kırıntı Restaurant a götürdü. Mekan tek kelimeyle harika. Sessizlik ve huzur arayanlar için tasarlanmış, gözlerden uzak, kısacası hem keseye hemde göze hitap eden hoş bir yer.


Gerek garsonlar olsun, gerek sunulan hizmet üst kalitede. Eğitimli ve düzgün kişiler çalıştırılıyor. Yemeklerin sunum tarzı beş yıldızlı oteller statüsünde. Porsiyonlar epey büyük ve gayet doyurucu. İç ve dış dekorda iç açıcı renkler kullanılmış. Yani gelen müşteriyi rahat ettirmek için herşey düşünülmüş. Eee bizde böyle bir ortama gidince karnımızı bir güzel doyurduk :D Ben etli+mantarlı dürüm ve gazoz içerken LaFea'm daha önce deneyip memnun kaldığı Club Sandiviç yemeyi tercih etti.






Güzel harika bir yemeğin ardından caddede bir süre daha turladık. Anladık ki o diyarlar bize göre değil. Taksiye atlayıp sevdiğimiz bir mekan olan Optimum Alışveriş Merkezi'ndeki Robert's Cafe'ye geçtik. Mekanda çok güzel kahve yapıyorlar. Starbucks kahvelerinden hiç farkı yok yani. Biz de LaFea'm ile kesemize hitap eden bu sıcak cafeyi tercih ediyoruz her seferinde. Hem manzarasıda buz pistine bakıyor. Eğer bir gün cesaret edebilirsem mutlaka buzda kaymayı deneyeceğim :) Ben Mocca lı kahve içtim yanında tiramisu ile beraber, LaFea'm da mozaik pasta ve bir bardak çay içti. Hepsi de çok lezizdi. :)






Velhasıl sözün özü diyeceğim odur ki arkadaşlar; içtiğiniz bir bardak su olsa da, dostunuz yanınızda ise eğer dünyanın en lezzetli içeceği olur o size. Çok güzel harika bir gün geçirdik canım dostumla. Bana birbirinden harika hediyeler almış canım benim. Asıl hediyesi doğum günümde hala gelmemişti. Yine de eli boş gelmemiş canım benim. Harika hediyeler ve bu mükemmel gün için tekrar teşekkürler canım benim. Diğer hediyem gelince onun içinde bir güncelleme yapacağım. Nice uzun seneler dostlarımla geçireceğim mutlu, huzurlu seneler diledim bu sene :)


Mor Kurdelalı Tacım


Mavi Kelebek Bilekliğim 


Mor Gümüş Bileziklerim 



Sağlıcakla Kalın Dostlar....



SonKanka ~ LaFea ve Harika Dostlarla Değerli Bir Gün

Eylül'19 'da uzak diyarların blogırlarından SonKanka İstanbul'daydı. Bu Blogır+KoreSever buluşmasının güncellemesini değerli dostum LaFea'nın şu harika yazısında belirttiği gibi 100 yıl sonra olmasa da 1 ay sonra yazmayı başardım :) Şimdi sizlere -birmilyonton- bahane sıralayabilirim ama yapmayacağım. Gerçekten zamanında yapmak isterdim ama araya bir sürü olay girdi ve işte bu zamana kısmetmiş.



O gün paylaştığımız harika şeyleri sizlere ballandıra ballandıra anlatmayı çok isterdim. Ama onu da yapmayacağım. Tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla yazacağım. Blog aleminde bizi tanıyanlar sözümüzde durduğumuzu her dediğimizi yaptığımızı bilirler yalnız SonKanka'nın şansızlığımı desek aksilikler mi desek ne desek bilemiyoruz ama verdiğimiz sözlerimizi bu seferlik tutamadık.

Rüzigar ve arkadaşımız Zeynep'in de katılımıyla mekanımız Seoul Restaurant'ta güzel bir başlangıç yaptık. Seoulde yüklü bir hesap ödeyip kalkmış olsakta gönül isterdi ki misss ramenleri lüpletmek. Ama olsun dedik değişik tatlara SonKanka'nın moral destek çalışmasıyla yelken açtık. Sayesinde Bibimbap ın tadına baktık ve hani o Kore dramalarında filmlerinde minnacık bardaklarda hüüppp diye götürdükleri arkasında 'ıhhhaahhhgggkkk' diye bir ses çıkardıkları adına Soju dedikleri ulusal Kore içkisinin tadına baktık. Şimdi ne zaman bir dizi yada filmde soju içtiklerini görsem ağzıma hafif acı-yakıcı tat geliyor, sanki o an bende içmişim gibi hissediyorum. Gerçekten Kore sevdasına kapılmış bir şekilde mutfağına da ilgisi olanlar mutlaka tadına baksınlar. Gerçi ben o gün rahatsız olduğum ilaç almış olduğumdan sadece ufak birkaç yudum içtim ama hasta olmasaydım daha fazla içerdim kesinlikle. Alkolle arası olmayanlara tadı biraz acı gelebilir ama içeriğindeki alkol oranı düşük olduğundan adam akıllı sarhoş olmak için birkaç şişe içmeniz ve Türkiye'deyseniz eğer kesenizin dolu olması lazım. Zira aşağıda resmini gördüğünüz iki minik şişeyi SonKanka 30 TL'ye satın aldı. Şişeler minnacık ve eğer SonKanka almasaydı biz almayı asla aklımıza getirmezdik. Kesene bereket SonKanka ;)



Söz söz dedik ama Çiğdem Pastanesinin o ünlü çilekli turtasından da yediremedik misafirimize. Mevsim değişikliğinden turtaları üzümlü yapmaya başlamışlar Böğğğğkkkk hiç sevmem. Zaten bizde pasta falan yedik ağzımızı tatlandırdık. Tabii bu arada bol bol fotoğrafta çektik. İşte aşağıda bi tanesi... ;)


Oradan çıktıktan sonra Gülhanenin hemen karşısında ara sokakta bulunan adı Montana olan bir cafe+restoranımsı yerde oturmaya karar verdik. Şansımıza hava çok güzeldi ve mekanında dış mekanı bize hoş geldi. İçecekler ısmarladık ve bol bol sohbet ettik. Dizilerden bahsettik, filmleri tartıştık, unnilerin güzelliklerini kıyasladık ve opplara gelince orada kalakaldık. LaFea'mı ve beni şoka sokan acı gerçeği öğrendik. SonKanka arkadaşımız bizim yaşama amacımız olan :P Gong Yoo'muzu bilmiyordu. Yok yok şaka değil gerçekten ciddi. Hatırlamıyordu demiyorum, bilmiyordu. Böyle harika, şahane, muhteşem ve tapılası adamın varlığından nasıl haberi olmaz anlamış değiliz. Hala şoklardayız. Ama tabii boş durmadık kendisine biii sürü ödev verdik. Bir daha ki gelişinde onu sınav yapacağız. Coffee Prince dizisini izleyecek ve Gong Yoo'nun biyografisini hatmedicek :P :)

LaFea'mın blogunda bahsettiği gibi biri değilim asla :) İnanmayın. Yüce bilgilerle dolu gezgin bir bilginim sadece :D :D Hem o kadar da hızlı konuşmuyorum değil mi?? Yoksa öğle mi?? Neyse önemli değil tanıyanlar kısa zamanda alışıyorlar zaten. SonKanka da alışmıştır eminim. Alışmış mıdır? :D Ara ara LaFea'm ile bana şaşkın bakışlarını yakaladık :D Demişsindir bu kadar değişik iki insan nasıl böyle anlaşabilir. Bizi yeni tanıyanlar başta bizim en ufak şeyde kavga eden ikili olduğumuzu düşünebilirler ama bizim dostluğumuz düşüncelerimizi açıkça söylemeye dayanıyor. Yani ben LaFea'm ile bir konuda aynı fikirde değilsem -ki bu çok ender olur :D - gönül rahatlığıyla onun fikrine muhalif olabiliyorum. Kırılma yok, gücenme yok, dayatma yok. O fikrini söylüyor ve bende kendiminkini. Güzel, hassas, dengeli ve çok harika bir paylaşım bu. Böyle dostluklar bulmanızı dilerim. Yani sonuçta demek istediğim SonKanka birbiriyle didişen boyuna posuna bakmadan muhalif olan bu küçük insan gücünü dostundan alıyor.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Çoook değerli dostumuz Rüzigarımızı biz yaşlanıp hasta birer birey olduğumuzda bize doktorluk yapması için Trabzon'a eğitim almaya uğurladık. Oralarda bizi unutma emi kuşum. İstanbul kokulu öpücükler :D :D İlerleyen saatlerde sevgili dostumuz Nilü üzerinde memleketinin havasıyla esti geldi yanımıza yanında sevimli arkadaşıyla. Vakit geç olduğundan saatte ilerlediğinden uzun süre oturamadık ama onun o capcanlı havası bize yetti de arttı. Unutmayın bize borçlusunuz. Bir daha ki buluşmaya gelmeye mecbursunuz (Zuhahahahahaha kötü kadın gülüşü)

Ortam bir ara o kadar güzel oldu ki harikaydı. Yani demek istediğim bahsettiğimiz konular ortak, sevilen özlenen şeyler ortak ve hayaller de ortak. Sanki eskiden yıllar önce aynı üniversitede okumuş yıllar sonra buluşmuş gruptan bir insan gibi hissettim kendimi. Nasıl desem sanki yıllar geçti de biz o eski arkadaşlık ortamını yeniden bulduk ve sohbetimiz de kaldığı yerden devam etti. Sanırım anlatamadım ama özünde demek istediğim şey sonunda uzaklarda bir yerlerde bizi tanıyan güzel bir arkadaş daha edindik kendimize. Belki olur belki olmaz ama ne zaman tekrar buluşursak birbirine çok şey anlatacak bir sürü konusu olan arkadaşlar gibi derin bir sohbet bizi bekliyor olacak.

Bu güzel günde emeği geçen başlıca LaFea ve Nefertiti'ye saygılarımı sunar :P............ Mezuniyet konuşması gibi bitti yaaa... Sonradan okuyunca farkettim :P Hani yazıma başlarken demiştim ya bugünü ballandıra ballandıra anlatmayacağım diye üzgünüm ama yapamadım. Acı gerçek şu ki çok harika bir gündü ve süpper zaman geçirdik. Darısı buluşmaya gelmeyi düşünen ama cesaret edemeyenlerin başına..

Mavi Mavi Masmavi....




Şimdi buraya yeryüzünde kullanılan tüm dillerde özür dilerim yazmak istiyorum. Çünkü çook değer verdiğim önceden tanımadığım ama artık tanıyıp yüreğimde en güzel yerde sakladığım canım dostum Mavi'mle Temmuz ayının 10'nun da buluşmuştuk. Araya giren bu kadar zaman zarfında bu buluşmamış-tanışmamız hakkında birkaç satır karalamam yazmam gerektiğini biliyordum. Ancak araya giren bazı problemler sebebiyle elim klavyeme ancak uzanabildi.

İşte o güzel günün anısını Mavi'm BURADA çok harika bir şekilde anlatmış. O günü çok değerli anılarla bitirdik. Sonradan düşününce Mavi'me o rameni yemesi için ısrar ettiğime pişman oldum. Keşke seni çok iyi bildiğim bir Karadeniz lokantasına götürseydik. Zaten Ablamdan bu konuda fırça yedim. :D Ama affetmişsindir beni dimi :)

Mavicim canım blogunda o güzel gün için yazdığın yorumda "Ay nasıl tatlı bir insan diycemmm gelicek evet öyleyim diyicek" demiştin benim için. İşte şimdi bu geç güncelleme için bana ne dersen sana tek bir cevabım olacak 'YES I AM'

Eğer sevdiysen bizi yine gel İstanbul'a hep gel. Unutma, kapımız sana açık her daim. Birgün bizde geleceğiz senin yanına söz. Çünkü bizde seni çok sevdik. Mavi kadar berrak, mavi kadar anlamlı, mavi kadar derin...

Arwen in İstanbul ^^

Blog tanışıklığını-arkadaşlığını sanaldan gerçeğe taşımak için Temmuz ayının ilk haftası uzaklardan Arwen ile buluşmuştuk. Senelik izindi, dönüştü ve başka meselelerdi derken (bu konu için ayrı bir post yazacağım) üzgünüm ama bu buluşmanın yazısını kendimi biraz iyi hissettiğim şu günlerde yazabiliyorum ancak.


Temmuz ayının o sıcak ve bunaltıcı Cumartesi gününde blog camiasının yılmaz-yıkılmaz ekibi yine buluşmak için saat 2'de Sultanahmet Meydanında buluşmak için sözleşti. LaFea'm Arwen'i Asya Kıtasından alıp Avrupa Kıtasına vapurla getirecek ve böylece buluşma sağlanacaktı. Farkettiyseniz -tı eki kullandım çünkü planlarımız her zamanki gibi tutmadı. Canım dostum LaFea'm önce Arwen'i -biraz- beklettikten sonra beni Sultanahmet'te tam 2,5 saat bekletti.... Vaoo yooo seslerini duyar gibiyim... Çooook ama ççççoooookkkkk kızmıştım yeminle Arwen'e söz vermemiş olsaydım (Eeee camiada adımızı çıkardık özümüz-sözümüz bir diye ölmek var dönmek yok bizim kitabımızda) çoktan ilk yarım saatte oradan ayrılmıştım. Ki neredeyse gidiyordum...

Neyse onları beklerken Sultanahmet Camii'sinin önündeki çimenlere uzandım ve sağda solda güzel memleketimi -turistik ziyaret- için gelen insanların cesaretlerini hayranlıkla izledim. Tercümanlı gruplar ne kadar çoksa bireysel olarak dolaşanlarda bir o kadar fazlaydı. Hatta yabancı bir çift fotoğraflarını çekmemi bile istedi. Yüzümden ne kadar iyilik sever bir insan olduğun çok belli oluyor herhalde :P Neyse beklemekten sıkılıp mekanımız Seoul Restaurant'a geçip açlıktan kendi mehter marşını çalmakla meşgul olan mideme artık güzel bir ziyafet çekmenin zamanı olduğuna karar verdim. LaFea ve Arwen gelene dek ben çoktaan ramenimi mideme indirmiştim.

Arwen ve LaFea'da ramenlerini sipariş ettikten sonra güzel hoş bir sohbete daldık. Kurnaz LaFea beni en zayıf noktam olan çikolatadan vurmak istedi. Bana çikolata almış gelirken :D :D Eeee hakkım olan surat asma seasından sonra çikolatalara gizli gizli sevindim. :D Seoul'e gidenlerin yaşadıkları en büyük sıkıntı mutfaktan geldiğine %100 emin olduğumuz ağır bir baharat yada ona benzer bir kokunun mekana hakim olması. Bu koku eğer mekana 354536453 kez gitmediyseniz sizi oldukça rahatsız ediyor. Biz LaFea'mla ilk gittiğimizde az daha kapıdan dönüyorduk. Yani Arwen'de bu konuda sıkıntı yaşadı. Kapıdan girer girmez kokudan rahatsız oldu. Dolayısıyla önüne gelen missss rameni yiyemedi. Bakınız; (boş olan kase benim kasem bu arada :D ) 


Ehuehueheue cidden ilk kez gelenler çok zorlanıyorlar. Şaka bir yana eğer kendi ramenimi önceden yiyip tıka basa doymamış olsaydım kesin Arwen'in ramenini de yerdim. :D Bu arada bu kadar zamandır Seoul'e giderim ilk defa kalabalık bir turist grubuyla yemek yeme fırsatını buldum. Yan masamızda da iki adet Kore'li abimiz yemek yiyordu. Sarmış dört bir yanımızı Kore :D :D Zilyon tane fotoğraf çekmeyi çok isterdim ama fotoğraf makinamı unuttuğum için LaFea'mın makinasıyla idare ettim bende :)

Seoul'den çıktıktan sonra rotamızı her zaman yemek yemesek bile oraya gidip o güzel yüzünü görmeyi hiçbir zaman aksatmadığımız gördüğüm en ateşli Kore Sever Yeşim'i ziyaret ettik. Kendisi o gece Kore'ye gidecekti. Bizde en güzel dileklerimizde birazda kıskanarak ona veda ederek tatlı faslımız için Çiğdem Pastanesi'ne yollandık. Yine aynı sözü diyeceğim Çiğdem Pastanesi'ne bu kadar zamandır giderim mekanı hiç bu kadar boş görmemiştim. Koca mekanda sadece biz vardık.



Klasiğimiz tatlılarımızı afiyetle yerken arka arkaya fotoğraf çekmeyi ihmal etmedik. Birbirinden güzel fotoğraflar çektik. Aşağıda Arwen benim fotoğrafımı çekerken bende onun fotoğrafını çekiyordum. Sarı fotoğraftaki benim :D Eheuehueheue hani tombul parmaklı olan.... :)))))))))))))



Mekandan çıktıktan sonra yürüyerek Eminönü'ne indik. Yol üstündeki birbirinden güzel mağazalara göz atarak. Arwen'i ve LaFea'mı Eminönü İskelesinden beyaz mendilimi arkalarından sallayarak uğurladıktan sonra Yalnız Kovboy olarak Kasabama geri döndüm. Eheuehe.... Bu güzel güne dair LaFea'mın ve Arwen'imin yorumlarına da bir göz atabilirsiniz. ;)

Arwen'in Kaleminden TIK TIK
LaFea'mın Kaleminden TIK TIK

Özel Not: Arwen'im canım geç güncelleme için çok üzgünüm. Beni affetmen için bir dahaki gelişinde gamzeli yanaklarımdan kocaman bir makas alma hakkı veriyorum sana ;)

Bir Fincan LaFea :)

Bu hafta sonu caaanım dostum LaFea'm la Cevahir Alışveriş Merkezi'ndeydik. Uzun zamandır görüşemediğimiz için bibirimizi çok özlemiştik. Aslında buluşmamıza http://whyifeellikeanalien.blogspot.com adlı blogun şeker sahibesi Rüzigar'da gelecekti lakin kendisi bizi UNUTMUŞ!!!! Evet sayın okurlar doğru okudunuz. Blog aleminin enn delikanlı, enn dediği dedik, enn özü sözü bir iki blog sahibesi LaFea ve Miss_Nefertiti unutuldu!!! :D Tabii hem LaFea hemde ben sarıldık cep telefonlarımıza hatunu aramaya. Zor olsada uzun bir süre sonra kendisine ulaştık. Çok pis kıskandırma söylevi çektikten sonra intikamımızın acı olduğunu hayrırarak (tamam haykırma numarası yaparak) kötü kadın kahkalarımızı attık :D :D :D Buradan bir kez daha söliyelim kendisine Rüzigar'ım minik kuşum intikamımız ACI olacak. :D :D


Cancan dostum LaFea'mla beraber Cevahir Alışveriş Merkezi mekanımız olan Sofia'yı tercih ettik. Mekan gerçektende leziz makarnalar yapıyor. Yine harika makarnalar yedik. Menüde adları İtalyanca yazan makarnalarda acemi garsonumuz yardımıyla seçimlerimizi yaptık. Ben ıspanak soslu kremalı parmesan peynirli leziz makarna yerken, LaFea'm domatesli,kıymalı, otlu-soslu başka bir leziz makarnada tercih yaptı. Yalnız şunu söylemeliyim ki mekan gerçekten harika. Hem kaliteli yemek, hemde harika bir mekanda zaman geçirmek istiyorsanız bir de Sofia'yı deneyin derim.


Yemeklerimizi beklerken LaFea'm güzel bir süpriz yaptı bana :) Harika bir kupa almış. Bu satırları yazarken utanmam lazım ama ŞU , BU, O başlıklarında çılgın kıskançlık örneğini gösterdikten sonra LaFea'm kıyamamış bana :D  Çooooooooook  sevindim hem de çoook... Buradan bir kez daha saolasın DOST ;)

Eeeeee buluştunuz da ne ettiniz diyorsunuz değil mi??  Eh aslında süprizi bozmak gibi olcak birascık ama Gong YOOppamız için önümüzdeki dönemde yeni bir proje düşünüyoruz. Tarih henüz belli değil, ana hatlarıyla daha çok 'NE YAPSAK' diye konuştuk. Dürüst olmak gerekirse beyin fırtınası yaptık adeta. Ufak tefek fikirleri bir araya getirdik, ortaya kaba taslak bir plan çıktı. Detayları sormayın hiç canlar kesin olan hiçbir şey yok. Kesin olan tek şey ufukta YOOppamız için bir proje var ve sizde gözlerinizi ufuktan ayırmayın ;)

Eğer hakkında konuşulduğunda kulaklarının çınladığı rivayeti gerçekse bu Pazar günü YOOppa'nın kulakları adeta açık hava konseri vermiş olmalı. Hakkında o kadar çok şeyden bahsettik ki adamın bir donu kalmadı konuştuğumuz diyeceğim ama konuşmuşta olabiliriz emin değilim :D  :D  :D  Mekan rahat olunca eee bizde konuşacak konu çok olunca saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadık. LaFea & Miss_Nefertiti buluşma klasiği tatlı faslımızı favorimiz Sufleden yana kullanmak istesekte hava sıcak olunca ve tıkabasa makarna yediğimizden tercihlerimizi tiremusu ve dondurmalı pastadan yana yaptık. :)

Uzun ve güzel bir günün ardından LaFea'mı Kadıköy otobüsüne bindirip Gong Yoo'nun yaşadığı ASYA kıtasına uğurlarken içimde arkasından mendil sallayamamanın haklı burukluğunu hissettim :D  Ölesiye yorgundum eve gidince de öldüm-bittim moduna geçip kendimi en yakın koltuğa kamikaze uçuşuyla kondurdum :D :D :D

Ne o sizde mi heveslendiniz... Eeee o zaman bir daha ki buluşmalarımıza sizleride bekleriz. ;)

Kısır, Kumpir ve Tavuk Göğsü..En lezzetlisi Dostluk :)



Geçtiğimiz Cuma gecesi canım arkadadaşım LaFea ile msn de yazışıyoruz. 'Özledim bir ara görüşelim' dedi, bende 'Yarın ne işin var kuşum' dedim. Yani sizin anlayacağınız gecenin bir yarısında plansız programsız bir buluşma ayarladık. Ne zaman belli ne de mekan. LaFea'm organizasyonu bana bırak dedi. Çünkü fedakar dostum her buluşmada Avrupa yakasına üşenmeden bıkmadan her seferinde geldi. Bu seferki buluşmamızda sözüm 'ASYA' kıtasına geçmemdi.

C.tesi gününün kötü saatleri öğlen saatlerine kadar sürsede keyfim kaçmadı. (Kötü olan saatler işte olduğum zamanı kapsıyor :D ) LaFea'mı aradım, msn de konuştuk ne yapsak nereye gitsek, nerede vakit geçirsek diye. Havanın güzel olmasını göz önüne alarak adalara vapurla geçelim dedim. (Not:Bu planları yaparken diğer cancan dostumuz Rüzigar'ın da bizimle olacağını planlıyorduk) Sonra plan değiştirdik cafeye gidip Turkish Cafe içip fal kapatalım dedik. LaFea'mın Kızsal blogunda paylaştığı 'Elemtere fiş kem gözlere şiş :)' konusundan sonra böyle bir ihtimali göz ardı edemezdik :D Sonra ondan da vazgeçtik hem rahatla konuşabileceğimiz hemde kafa dinleyebileceğimiz bir yerde karar kıldık. Daha doğrusu LaFea'm beni evine davet etmek suretiyle bu belirsiz planımızı bir finale bağladı :D

Yalnız davet dialoğumuz süperdi. Bahsetbeden geçemeyeceğim. İşteyim msn den yazışıyoruz. LaFea'm 'Ya Nefertiti bize gelsene ne güzel olur' dedi. Teklifini de cazip kılmak için 'Kısır da yaparım..vb.' şeklinde cezbedici gıdaları saydı. O sırada çalan telefonum üzerine kendisine bir süre sonra cevap yazdım. 'Tamam gelirim' dememle sanki bilgisayarımdan bir OHHHH sesi yükseldi :D :D Aynı anda LaFea'm 'Ciddimisin. Bir an cevap yazmayınca meraklandım' dedi. Ehuehehueheueheuehue canım sen ne istedin de ben yapmadım. Kore'ye gel desen de gelirdim :D :P

Plan program yapıldı. Neşe içinde işten çıkmadan önce LaFea'mdan -YOL- tarifide aldım ve yola koyuldum. Yol kelimesinin büyük yazmamın sebebi LaFea'm canım hiç yol tarif edemiyorsun :D :D :D Şaka şaka.. 'ASYA' kıtasına geçmişliğim olsa da iç kısımları çok iyi bilmem. Ama cancan dostumun süpper yol tarifiyle nerdeyse kendi evim gibi buldum. ;) Metrobüs sağolsun trafiksiz ve az vesaitsiz bir şekilde rahatlıkla Kadıköy'e gittim. Her zaman diyorum LaFea'mda bana gülüyor. Boğaz köprüsünün bitiş noktasında ki sarı tabelada 'WELCOME TO ASIA' diye yazıyor ya ben accayip bi sevindirik oluyorum. Artık biricik YOO'm ile aynı kıtadayım diye :) :) :)

LaFea'mın evinin önünde semt pazarı kuruluydu. Bu sebeple bakına bakına ilerlerken LaFea'm ileriden 'Sevdaaaa' diye çığırmak suretiyle beni buldu. Zaten bizim sarılma-öpücükleşme-selamlaşma üçlü eylemini gerçekleştirmemiz üzerine insanlar dehşetle sağa sola kaçıştı. :D :D :D Beraberce pazarda alışveriş yaptık. Kesinlikle çok eğlenceliydi. LaFea'm biliyor bu aralar çok kötü bir huy edindim. Sağımda solumda insanlar eğer benim duyabileceğim kadar yüksek sesle konuşuyorsalar ve konuşmada bir soru nidası varsa-yada yoksada ben onlara cevap vermeden duramıyorum. Eğlencelimi çoookkkk.. LaFea'm umarım sende benim kadar eğleniyorsundur :D :D :D

Pazar sefamızdan sonra LaFea'm beni aslanlı yoldan geçirerek evine buyur etti. İtiraf etmeliyim ki ben bile bu kadarını beklemiyordum. Bir an kendimi 26 yıllık hayatım boyunca her günümü orada geçirmişim gibi hissettim. İlk defa karşılaştıkları bir insanı evlerine bu kadar güzel bir şekilde buyur eden, etrafında pervane olan başka insanlar varmıdır bilmem ama ben kendimi kesinlikle bir yabancı gibi hissetmedim. LaFea'mın annesi ve babası en içten şekilde karşıladılar beni. Selamlaşma faslından sonra soluğu LaFea'mın odasında aldık. Kendisi nasıl sade, samimi ve sıcacıksa odasıda aynen kendisi gibi. O kadarki insan hiç çekinmeden odadaki kanepeye uzanıp şekerleme yapmak istiyor. LaFea'm kozmetiklerden bahsetmişti ama ben bile bu kadarını beklemiyordum. K'oooocaman bir sepet dolusu :P kırmızının binbir türlü renginde ojesi var. Pembeler,beyazlar,maviler dolu. Ben mavi renge bayıldım ve hemen tırnaklarıma sürdüm. Çok da yakıştı. Blogunda bu konu hakkında çok renkli yazılar mevcut. Ne yoksa siz hala ziyaret etmediniz mi? Buyrun şuradan TIK TIK

Sonra LaFea'm yemekler hazır olana dek 'iştahımın kapanması' için bana üzerine çikolara sosu dökülmüş çilek ikram etti. (Ağzının suları laptopa damlayan kıs efekti) Tabii bu benim daha çok acıkmamdan başka bir sonuca yol açmadı :D Habersiz ve plansız gelmemin sonucu olarak kendilerinin söyledikleri 'Acele bir şeyler hazırladıkları' ifadesiydi. Ancak ben kesinlikle öyle düşünmüyorum. Hepsi birbirinden leziz harika yiyecekler hazırlamışlardı. Kısır, kumpir, simit, tavuk göğsü süper hiper lezizdi. Buradan bir kez daha ellerinize emeğinize sağlık diyorum. Özellikle annene canımcım bir kez daha o kadar koşuşturma arasında bu kadar şey hazırlamakla uğraştığı için bir kez daha teşekkürler. Yemeğimiz sırasında LaFea'mın amcası çok hoş kısa bir ziyaret yaptı mutfağa. Şeker şeker çok samimi insanlar. LaFea'mın babasıyla tarihimize Atatürk'ün inkilaplarına, Trabzona, müzelere, Lenin'e birçok konuda çok harika bir sohbet yaptık. Kesinlikle göründüğü gibi tonton yaşlı bir amca değil. Biraz konuştuğunuzda bilgili ve bilgi veren, sıkmadan eskileri anlatan bir insan olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Rahatlıkla konulara yorum yapabilir, muhalif olabilir konu hakkında uzun uzun konuşabilirsiniz.

LaFea'mla uzun uzun konuştuk, dedikodu yaptık. Evet Evet Rüzigar seni de konuştuk, kulaklarını çınlattık hatta seni telefonla bile aradık ama sana ulaşamadık. :( İntikamımız pis, kötü ve acı olcek haberin ola :D Veda vakti geldiğinde evdekilerle vedalaşıp semt pazarının çılgınlığına attık kendimizi. Gözlük baktık, toka baktık, bandana taktık harika eğlendik. Pazardan Profilo Alışveriş Merkezine kısa bir gezinti yaptık. Watson (ismini yanlış yazmışta olabilirim) mağazasına girip her bir köşesini karıştırıp hiçbişi almadan çıktık. Kişisel satış elemanı gibi LaFea'ma oje konu mankenliği bilem yaptım :) Gezdik, tozduk, güldük, eğlendik..(Not plansız programsız olunca buluşma fotoğrafsız oldu bu post. Lakin yakın dostlar Facebook ta günün neşeli anlarına dair bir kaç foto bulabilir ;) )

Yani sözün özü lafın kısa anlatımı 'İyi ki varsın DOST'. Hep böyle kal. Dürüst, kendin gibi, sözünü esirgemeden sakınmadan söyle, hep böyle sıcacık ol. Bu küçümen insanı hep hayatında tut emi. Seviliyorsun baby. Beni biliyorsun baby herşeyi her detayı yazmayı anlatmayı çok severim ama sanki birşeyleri unuttum. Ama sanırsam bu his bu güzel günü tarif edemememden kaynaklanıyor. Tarifsiz, anlatılmayacak, uzun yıllar sonra keyifle hatırlayacağımız daha nice günler dileğiyle.

BİR DOST. :)

Bir ‘Tarih’ Yazdık……….

Bu hafta sonu çoook sevdiğim dostlarımla harika bir cumartesi günü geçirdim. LaFea'm, Rüzigar'ım ve Tarih'im le söz verdiğim üzere buluşmak için garip ve mazlum ben işten çıktıktan sonra bir koşturmaca soluğu Sultanahmette aldım. Seoul'e vardığımda LaFeam'ın çok hoş iki arkadaş daha getirdiğini gördüm. Seyhan ' la tanıştım kısa da olsa güzel birkaç konu hakkında konuştuk. Birkaç kare fotoğraf çekildik hoş bir vedanın ardından onları yolcu ettik.

Bir önceki postumda 'Tarih84 ile İzmir’den Seoul’e' demiştim ama planımız istediğimiz gibi olmadı. Tam kurulmuştuk ki o öve öve bitiremediğimiz 'mmmm çookk ama çookk leziz' diye anlattığımız Rameni yemeğe. Sonra Aydın abi bombayı patlattı bize. Ramen kalmadı diye. Ben adeta şoook. Tarih'im taaaa kalkmış İzmir'lerden gelmiş ve biz ona güzel bir Ramen sözü vermişken sözümüzü tutamamakla yüz yüze kaldık. Halbuki bir gün öncesinden Talat Bey'i aramış cumartesi günü için 4 kişilik rezervasyon yaptırmıştım. Çok şaşırdım ve açıkçası çok çok üzüldüm. Daha önceden haber vermeseydik emin olun bu kadar üzülmezdim. Aslında yanımızda Tarih olmasaydı hiç hiç üzülmezdim. LaFea'm la soluğu bir kebapçıda alırdık. Bozulduk haliyle ve söylendik haklı olarak. Çıkışta Talat Bey'e de isyanımızı hafiften hissettirdik. Doğal olarak kendisi -kendince- haklı oldukları mazeretlerini söyledi ama ben şahsım adıma rezervasyonlu olarak gittiğim bir restorandan istediğim yemeği yiyemeden ayrılmış olmaktan dolayı çok sinirliydim. Açıkça da söyledik başka bir Kore yemekleri mekanı olan çok yakında ki Jin Mi kafeye geçtiğimizi. Talat Bey üzüntüsünü 'Uzun bir süre Ramen gelmeyebilir. Gümrükte takıldı.' diyerek açıkladı. Bizde rahatlıkla söyleyebiliriz o zaman 'Zaten bizde uzun bir süre Ramen yemeği düşünmüyoruz'. Belki şu anda sert ve keskin kenarlı kelimeler kullanıyor olabilirim. Ancak dediğim gibi haklı olarak üzgün ve sinirliyim. Özrüm kabahatimden fersah fersah ötede.

Neyse sinirimi ve derdimi paylaştıktan gelelim daha hoş ve günün daha güzel kısmına. Tanıdığım en neşeli Kore sever Yeşim bizi 'kapıda' karşılayarak mekana buyur etti. Jin Mi Cafe Sultanahmet Camii'sini sol cephesinden gören harika bir terasa sahip bir mekan. Hava bu kadar güzel olunca ve sohbete de doyum olmayınca bizde ramenimizi yemek için soluğu terasta aldık.


Ancak her ne kadar bulunduğumuz mekana göre uygun hareket eden insanlar olsak da LaFea'm ve ben dürüstlüğümüzden asla taviz vermedik. Bir dost gibi güzelliğini yüzene söylerken kötü yönünü asla arkandan söylemeyenlerdeniz. Çıkışta Yeşim'e de söyledik bunu zaten. Her ne kadar -müşterilerini- 'misafirleri' gibi ağırlasalarda hizmet konusunda kendilerini epeyce geliştirmeleri gerekiyor. Özellikle servis ve sipariş alımı konusunda biraz daha titiz olunmalı. Mekanın bakımı ve temizliğine biraz daha dikkat edilmeli. Ancak bu hafif rahatsızlık veren konular kesinlikle kötü amaçlı değil. Yıkıcı değil yapıcı olmak amacımız. Sözün özünü söyledikten sonra sözümüzü tutmanın verdiği rahatlıkla Kore usulü Ramenlerimizi sipariş ettik. Bol bol sohbet ettik. Gong Yoo'muzu bol bol andık, dizilerden, sinemalardan bahsettik. Güzel hoş sohbetimiz dumanı üzerinde gelen Ramenlerimiz le kesildi.


İtiraf etmeliyim ki eğer yemeğimiz biraz daha gecikseydi midemin gurultusunu tüm İstanbul duyacaktı. O kadar acıkmıştım ki ramen kaselerini görünce neredeyse kocaman bir 'YİHHHUUUUU' çekecektim :D Zaten yemeklerin masaya konduğu andan ve doyduğumu hissettiğim ana kadar geçen sürede sohbete sadece Evet/Hayır/Hmmm/Bencede/Kesinlikle şeklinde katılımlarda bulundum :) Gerçekten ama gerçekten çok acıkmıştım. Evet evet itiraf ediyoruz silip süpürdük resmen. Fotoğraftaki kaselerde kanıtımız. Sağ üst köşedeki kase benimki, karşısındaki Tarih'in, alt soldaki LaFea'mın ve sağ alttaki de Rüzigar'ın. Gördüğünüz gibi bir tek onun kasesinde biraz kaldı. Ama zaten Rüzigar'ım hep az yer. ;)


Yemeklerimiz yedik ye Yeşim tarafından güzel bir şekilde kapıya kadar uğurlandık. Buradan Yeşim'e de candan ağırlaması için bir kez daha teşekkürler. Sonra kararlaştırdığımız üzere tatlı yemek üzere Çiğdem Pastanesine doğru yollandık. Havanın harika olmasını bilen İstanbullular soluğu Sultanahmet'te almıştı. Belediyenin ektiği muhteşem laleler mekanı adeta büyülü bir hale getirmiş. Aşık olmamak elde değil, mükemmel bir güzellik adeta bir şaheser. Zaten fotoğraf çekmeyi çoook çoook seven ben sarıldım hemen makinama ve birbiri ardına fotoğraf çekmeye başladım. LaFea'mın bu konu hakkında özgün bir yorumu var. Bloguna kısa bir ziyaret yapmanız menfaatinizedir :D ;) TIK TIK






Rüzigar'ım laleleri fotoğraflamaya çalışırken bende onun bu güzel çabasını fotoğrafladım. Bir sen anladın beni güzelim :)


Çiğdem Pastanesi'ne fotoğraf çekiminden :D sonra nihayet ulaşabildik. Mekanın adı çilekli turtalarla biliniyor. Mekan küçük ama gayet hoş. Tatlıları her daim taze. Bizde keyifle yedik :)


Tatlılarımızı yedikten sonra LaFea'mızı ikna edip Kadıköy İskelesine kadar çok güzel bir yürüyüş yaptık. Güneşin batması, geceyle kavuşması geç saatlere kalırken bizde bu fırsatı değerlendirip harika bir gün geçirdik. Eğer daha fazla zamanımız ve enerjimiz olsaydı daha neler neler yapmak isterdik. Gün sona ererken LaFea'mı, Rüzigarı ve Tarih84 ü Kadıköy İskelesinden vapura bindirip arkalarından beyaz mendilimi salladım :D

P.S: LaFea'm o hıçkırık sesleri bana ait değildi :D



Gönül isterki daha kalabalık olsaydık ve aranan dostlarımızda aramızda olsaydı. Mavicim, nilü'm canlar bir gün hep beraber buluşmaktır dileğim. Tarih canım umarım sende bizim kadar eğlenmiş, güzel vakit geçirmiş ve bizleride artık bir dost bilerek İzmir'e kalbinde götürmüşsündür. Dostlarla geçirilmiş bir günden daha güzel ne olabilir ki...

Sağlıcakla kalın dostlar...

Tarih84 ile İzmir’den Seoul’e… :)


Blog dünyasının hızından geçilmeyen buluşmaların tadı tuzu :P LaFea ve Miss_Nefertiti yeni buluşma organizasyonlarını duyurmaktan gurur duyar. :) LaFea'mın duyurusu için TIK TIK ;)

Çoook sevdiğimiz ve değer verdiğimiz dostumuz Tarih84 bu hafta İstanbul'un tozunu toprağına katmak için geliyor :) Tabii biz bugüne dek verdiğimiz her sözün arkasında durduk. Yine duracağız.. 24 Nisan'da Kore yemekleri için tercih ettiğimiz mekan olan Sultanahmet Seoul Restaurant'ta buluşuyoruz.

Güzel bir gün geçirmek ve eğlenmek isteyen dostlarımızı bekliyoruz. Tarih84 sana bol acılı Ramen ve Kimchi sözümüz var. Ayrıca LaFea'm ve benim mümkün olduğunca her buluşmada gerçekleştirmeye çalıştığımız bir de tatlı faslımız..

Güzel bir yemek, güzel bir tatlı ve daha da önemlisi birbirinden güzel insanlarla geçirilecek güzel saatler... Paşa gönlüm daha ne ister... :)