Drake - Too Good ft. Rihanna Şarkı Sözleri (Türkçe Çeviri)
Too Good
Fazla iyi
Oh yeah yeah yeah
Oh Evet, evet, evet
Oh yeah yeah yeah
Oh Evet, evet, evet
Yeah, look
Evet, bak
I don't know how to talk to you
Seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum
I don't know how to ask you if you're okay
Sana iyi olup olmadığını nasıl soracağımı bilmiyorum
My friends always feel the need to tell me things
Arkadaşlarım sürekli Ba bir şeyler demek istiyor
Seems like they're just happier than us these days
Bu günlerde onlar bizden daha mutlu gibi görünüyor
Yeah, these days I don't know how to talk to you
Evet, bu günlerde seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum
I don't know how to be there when you need me
Bana ihtiyacın olduğunda nasıl yanında olacağımı bilmiyorum
It feels like the only time you'll see me
Is when you turn your head to the side and look at me differently
Beni sadece kafanı çevirip değişik bir şekilde bana baktığında görüyorsun sanki
Yeah, and last night I think I lost my patience
Evet, ve dün gece sanırım sabrımı yitirdim
Last night I got high as your expectations
Dün gece çok fazla şey bekledim
Last night, I came to a realization
Dün gece, bir şeyin farkına vardım
And I hope you can take it
Ve umarım bunu kaldırabilirsin
I hope you can take it
Umarım bunu kaldırabilirsin
I'm too good to you
Senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazlasıyla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
No, I'm too good to you
Hayır, senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
I don't know how to talk to you
Seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum
I just know I find myself getting lost with you
Kendimi seninle kaybettiğimi fark ettiğimi biliyorum sadece
Lately you just make me work too hard for you
Son zamanlarda senin için çok çaba göstermeme sebep oluyorsun
Got me on flights overseas, and I still can't get across to you
Yurt dışı uçuşuna gönderiyorsun, ve ben hâlâ sana ulaşamıyorum
Yeah, and last night I think I lost my patience
Evet, ve dün gece sanırım sabrımı yitirdim
Last night I got high as your expectations
Dün gece çok fazla şey bekledim
Last night, I came to a realization
Dün gece, bir şeyin farkına vardım
And I hope you can take it
Ve umarım bunu kaldırabilirsin
I hope you can take it
Umarım bunu kaldırabilirsin
I'm too good to you
Senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazlasıyla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
No, I'm too good to you
Hayır, senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
Years go by too fast
Yıllar çok çabuk geçiyor
I can't keep track
Ayak uyduramıyorum
How long did we last?
Ne kadar sürdü ilişkimiz?
I feel bad for asking
Sormaya çekiniyorum
It can't end like this
Böyle bitemez
We gotta take time with this
Bu konuda yavaşlamalıyız
Cock up yuh bumper, sit down 'pon it
Silahını doldur, otur onun üstüne
Let me see if this is something I can fix
Bunun düzeltebileceğim bir şey olup olmadığını görmeme izin ver
You got somebody other than me
Benden başka biri var
Don't play the victim when you're with me
Benimleyken kurbanı oynama
Free time is costing me more than it seems sacrificing things
Boş zaman bana göründüğünden daha fazlasına mal oluyor
And I wanna tell you my intentions
Ve sana niyetimi belli etmek istiyorum
I wanna do the things that I mention
Söylediğim şeyleri yapmak istiyorum
I wanna benefit from the friendship
Arkadaşlığımızdan yarar sağlamak istiyorum
I wanna get the late night message from you, from you
Senden, senden gece mesajı almak istiyorum
I put my hands around you
Ellerimi sana doluyorum
Gotta get a handle on you
Senden bir tutam almalıyım
Gotta get a handle on the fact that...
Şu gerçeği bilmeliyim...
I'm too good to you
Senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazlasıyla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
No, I'm too good to you
Hayır, senin için fazla iyiyim
I'm way too good to you
Senin için fazla iyiyim
You take my love for granted
Aşkımı hafife alıyorsun
I just don't understand it
Bunu anlamıyorum bir türlü
Gyal a you mi waan
Kızım, sen benim istediğim kişi misin?
Pay fi yuh visa meck yo fly out regular, BRB
Kart borcunu öde, seni uçuracağım
Cock up yuh bumper, sit down 'pon it
Bebek, doldur silahını, otur onun üstüne
Gyal yo pum pum good and yuh fit
Kızım senin popon güzel ve fitsin
Give you everything weh deh in my wallet and in my pocket
Cüzdanımdaki ve cebimdeki her şeyi vereceğim sana
Cock up yuh bumper, sit down 'pon it
Bebek, doldur silahını, otur onun üstüne
Gyal yo pum pum good and yuh fit
Kızım senin popon güzel ve fitsin
Give you everything weh deh in my wallet and in my pocket
Cüzdanımdaki ve cebimdeki her şeyi vereceğim sana
The Late, Great Sherlock Holmes Stories
"Welcome to Baskerville Hall, Sir Henry." |
It has long been held by some readers that later Sherlock Holmes stories show a decline in quality from the early days.
In his memoirs, Sir Arthur Conan Doyle quoted a Cornish boatman who told him, “I think, sir, when Holmes fell over that cliff, he may not have killed himself, but all the samehe was never quite the same man afterwards.
To quote Nero Wolfe: “Pfui!”
Five out of the nine volumes of the Canon were written in the Twentieth Century. The first of those five was The Hound of the Baskervilles, the greatest, the most famous, and the most filmed Holmes adventure of them all.
Let’s look at just a few other standout stories of the post-Reichenbach period:
- “The Adventure of the Empty House” – Holmes’s account of his wanderings during The Great Hiatus is a little suspect, but the tale has a great mystery and wonderful drama.
- “The Adventure of the Dancing Men” – surely this is a classic cipher story.
- “The Adventure of the Bruce-Partington Plans” – a detective story and a spy story in one, plus we learn that Mycroft occasionally is the British government.
- “The Adventure of the Illustrious Client” – what a villain and what a denoument!
- “His Last Bow” – my personal favorite Sherlock Holmes story because of the ending.
- The Valley of Fear – no less a critic than John Dickson Carr considered this the best Holmes novel, with a first-rate puzzle in the first half and a hard-boiled detective in the second.
Of course there are some clinkers among the later stories, notably “The Adventure of the Mazarin Stone” and “The Adventure of the Veiled Lodger.” But there are some weak stories among the first two dozen as well. Think of “The Adventure of the Stockbroker’s Clerk.”
Conan Doyle himself argued that “the last one is as good as the first.” The last Holmes story published in The Strand was “The Adventure of Shoscombe Old Place.” It’s a good mystery, highly underrated, and ends the 60-story series on a high note.
Blogger 404 Sayfa Bulunamadı (Page Not Found) Sayfası
By Rohat Fatih at 06:00
404 sayfa bulunamadı, blogger 404 page not found, blogger dersleri, blogger eklentileri, blogger sayfa bulunamadı sayfası
No comments
Blogger bloglarının zamanla optimizasyona daha açık bir hale geldiğini, blogger gelişim sürecini takip eden kişiler de mutlaka farketmişlerdir. Bugün de sizlere bu gelişim dalgasının bir ürünü olan "Blogger 404 Sayfa Bulunamadı" sayfasını blogunuza nasıl ekleyip, optimizasyonunu nasıl yapabileceğinizi anlatacağız. Peki nedir bu Blogger 404 sayfa bulunamadı sayfası ? Blogunuzda kırık bir link
[EYLÜL/2016] Maria Claire Suga Röportajı
By Coğrafya Blogcusu at 03:52
eylül 2015 maria claire suga röportajı, Röportaj, suga röportajı
No comments
S: BTS’in başarılı bir şekilde Asya turunu tamamladığını duydum, 2 yıldır denizaşırı ülkelere gidiyorsunuz, gerçekten meşgul olmalısınız.
C: Gerçekten keyif aldım çünkü gençken hayalini kurduğum hayatı yaşıyorum. Brezilya ve Kore arasında 12 saat zaman farkı var. Dünya’nın diğer bir ucundaki bir sahnede yer aldık. Bu harika bir şey ve müteşekkirim. Az uyku da sıkıntı değil.
S: Çok meşgul olmana rağmen, mixtape yayınlıyorsun.
C: Gidiş gelişlerde, uçaktayken şarkılar yazdım ve konser sonrasında da otelde çalışacağım. Bitti sayılır, röportajdan sonra gidip üzerinde uğraşacağım.
S: Ne tür şarkılar yazıyorsun?
C: Bu parçaların tarzını BTS’in şarkılarında duyamazsınız. Özellikle şarkı sözlerinin hissettirdikleri çok farklı. Gençlik hakkında düşündüklerimi dolambaçsız bir şekilde ifade ettim. Kendime karşı olan memnuniyetim de dürüstçe ifade ediliyor bu parçalarda. 10’lu yaşlarımın sonlarından 20’lerime kadar tecrübe ettiğim, gerçeklik, hedef, çelişki, hayal gibi konuları şarkılarıma katmayı seviyorum.
S: Genelde bir şeyler hakkında inceden inceye düşünüyormuşsun gibi duruyor.
C: Yaşamakta olduğum zaman bunu gerektiriyor. Yaşıt olduğum arkadaşlarımı ve ağabeyimin anılarını dinlediğimde, en çok endişe duydukları şeyin belirli bir hayale sahip olmamaları olduğunu anlıyorum. Çünkü sosyal yapılaşmaya göre yaşıyorlar. Yetişkin haline geldiklerinde ve gerçeklerle yüz yüze kaldıklarında, bu düşündüklerinden farklı oluyor. Devamlı olarak, iş sahibi olmayı veya sınav soruları hakkında düşünmeyi tercih ediyorlar.
S: Öyleyse, Min Yoongi 20’lerini nasıl geçiriyor?
C: İyi gidip gitmediğini görmem için biraz daha yaşamam lazım, ama garanti edebilirim ki hayatımı dolu dolu yaşamak için sıkı çalışıyorum.
S: Şarkı sözleri yazmaktan, müzik bestelemeye kadar, mixtape tamamiyle kendi kendine halledilir. Hırslı görünüyorsun ve eklemek istediğin birçok şey daha var, değil mi?
C: Her şeyi yaptıkça daha da hırslanıyorum. Ne olduğu fark etmez. Gönülsüz olmama müsaade etmiyorum, gerçekten de mixtape’in mükemmelliğine odaklanıyorum. Özellikle track list’i yaparken, üzerine çok kafa yordum. Akışı nasıl yapmam gerektiğini, daha açık bir şekilde bahsetmek istediğim hikayeleri nasıl oluşturacağımı düşündüm. Bir mixtape, gerçek bir albümmüşçesine titizlikle yapılan bir şey.
S: Albüm yapmak yerine mixtape yapmayı seçtin.
C: Cevabı basit. Maksat istediğim her şeyi denemek, mixtape yapmaya başlama nedenim bu. Kendimi apaçık bir şekilde ifade etmeye çabalarken, düşündüğüm ve kalbimle tasdik ettiğim bir şekilde müzik yapmak istedim. Sözler de ayrıca serbestçe yazılıyor.
S: Özgürce yaptığın bu müzik, BTS ile yaptığından çok farklı mı?
C: Evet. Mixtape’lerimi ‘Suga’ yerine ‘Agust D’ olarak yayınlama nedenim bu.
S: BTS adı altında anılmaya başlamadan önce, uzun zamandır müzik yapıyordun. Çıkışından önce de mixtape yayınlamayı tecrübe etmiştin değil mi?
C: O zamanlar yayınladığım şeyler, insanların duymasına izin vermeyeceğim türdendi (gülüşmeler). BTS adı altında promosyon yaptığım 3 yılda, düşüncelerim büyük ölçüde değişti. Aslına bakarsanız, bir idol olarak çıkış yapmaktan çok korkuyordum. “Aralıksız müzik yapan biriyim, idol olarak çıkış yaparsam, diğerleri bana farklı bakacak değil mi?” diye düşünüyordum. Ama hepsinin kuruntu olduğunu fark ettim. İşler nasıl yaptığınıza göre değişir, ciddi bir ıstıraptaymışım ve buna külfetli bir mana yüklemişim gibi duruyor. Sürekli katı, ciddi ve ağır başlı bir haldeydim (gülüşmeler). O zamanlar kendimi içine hapsettiğim sistem, şimdilerde bana bir engel gibi geliyor. Şimdi kafam rahat, müziğe karşı olan dik başlılığımdan da kurtuldum. Nasıl denir? Vizyonum öncekinden daha geniş gibi hissediyorum.
S: Büyümenin bir aşaması gibi.
C: Evet, öyle. Kendime güvenim daha da sağlamlaştı. BTS’teki herkes için bu böyle. Yedi üyenin düşündüğü fikirleri ortaya koyduğunuzda anlayacaksınız, performans konusunda daha özgüvenliyiz. Müzik, koreografi, performans ve sahne, hepsi önemli ama her birini uygun şekilde bir araya getirince makul bir sonuç elde etmek mümkün diye düşünüyorum. Sahnede elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Performansımızı görmek için gelen fanlarımıza, umduklarından daha fazlasını göstermek istiyorum.
S: Senin performans hakkında hevesli olduğun kadar diğer üyelerde müzik hakkında hikayeler paylaşıyor gibi görünüyor.
C: Kişisel olarak çalışıyoruz, ne yaptığımızı organize ediyoruz ve birlikteyken üzerinde tartışıyoruz. Her zaman iş konuşsak stresli olurdu.
S: Genelde çalışırken nerden ilham alırsın?
C: Devamlı hatıralarımı not alırım. O an aklımda olan şeyleri, birden beni bulan duyguları, aklıma aniden gelen sözleri, hepsini yazarım. İfadesizce oturur, 2-3 yıl önce yazdığım şeyleri araştırır dururum, iyi fikirler de bu şekilde aklıma gelir. Ayrıca diğer müzisyenlerin şarkılarını da dinlerim.
S: Son zamanlarda, genelde ne dinliyorsun?
C: Lupe Fiasco’nun yazdığı şarkıları severim, son zamanlardan Amerikan rapçi Desiigner’ı seviyorum ve rapçi YG’nin şarkılarını çok dinlerim. XXX denen Koreli bir ikili var, şarkıları gerçekten iyi. Ah, vokalist Suran-ssi’nin demosunu ilk duyduğumda, delisi oldum, bu yüzden mixtape’ime eşlik etmesini istedim.
S: Birçok müzik dinliyorsun, düşüncelerin ve duyguların üzerine yoğunlaşmayı sevdiğin kadar, yalnız vakit geçirmek de senin için önemli olmalı.
C: Evet, doğru. Kesinlikle kendi başıma kalmak için zamana ihtiyacım oluyor. Stüdyoda tek başıma 10 saat oturmuşluğum var. Aslında 8 saatini amaçsızca dolanarak, neredeyse bir saatini de çalışarak geçiririm (gülüşmeler). Boş bir odada sakin bir şekilde düşüncelerimi organize edeceğim bir zamanımın olması da önemli. Bunlar için zamanım olmasa, kaçıp giderim ve kendimi büyük bir yükün altına girmişim gibi hissederim.
S: Yalnız başına otururken yazdığın favori satırın hangisi?
C: ‘Tomorrow’dan bir kısım "Çünkü şafak sökmeden önce güneş yükselir en karanlığa/ Gelecekte bile şuanki seni asla unutma" . Bu sözlerin hissiyatını seviyorum. Bu sözler huzur ve gelişip büyümek hakkında. İnsanların kolayca kendilerini onda bulabilecekleri türden bir müzik yapmak istiyorum.
S: Senle konuştuktan sonra düşündüm de, müzik her şeyinmiş gibi görünüyor.
C: İlgi duyduğum diğer şeyler hakkında da konuşabiliriz. Hmm, müzik enstrümanlarını biriktirmek hakkında veya yüzük, kolye, bileklik satın almak konusunda? Özel bir şey yok (gülüşmeler).
S: BTS’in sosyal medya hesaplarına baktığım kadarıyla, atmosferiniz genelde sevimli. Suga biraz daha sakin gibi duruyor.
C: Parlak bir kişiliğim var ama gürültüden hoşlanmam. Kakaotalk grubumuz tam anlamıyla karman çormandır. Gerçekten şamatacıyız. Birbirimizin acayip fotoğraflarını çekip atarız, izin almadan çirkin fotoğraflarımızı çekeriz ve paylaşırız. Dün, Yang Sehyeong’un videosu paylaşıldı ve herkes kahkahaya boğuldu. Grup ‘ㅋㅋㅋ’ ifadeleriyle doluydu. Kişisel olarak çalıştığımızdan yorgunduk, ve kendi programlarımız vardı ama buna güldük ve sohbet ederek birbirimizi destekledik.
S: BTS uzun süredir birlikte olan bir grup ve yapmak istediğin mixtape’i de yayınladın. 20’lerini, sıkıntılar çektiğin kadar, verimli de geçiriyorsun gibi görünüyor.
C: Başarmak istediğim şeyleri elde etmem için daha uzun bir yolum var. Daha iyisini yapmak istiyorum. Uzun bir süre daha müzik yapmaya devam edeceğim. Bu alana kendimi vereceğim. Tıpkı 20’lerimdeki gençliğim gibi, 30 ve 40’larımdayken de gayretle yaşayacağım.
Türkçe Çeviri: guanin
Düzenleme: Meri
Eng credit: kimmyyang
KAYNAK BELİRTİNİZ.
Buzlu Kahve Tarifi
By Bayram Cigerli at 09:33
buzlu kahve, Enerji, Fit Tarifler, kafein, kahve, nasıl yapılır, soğuk kahve, uykusuzluk, Yemek Tarifleri
No comments
Sıcak yaz günlerinde antrenmana gitmeden önce içeceğiniz buzlu bir kahve size enerji ve serinlik sağlayacaktır. Hazır soğuk kahveleri tüketmek yerine evde kendinizde rahatlıkla soğuk kahve hazırlayabilirsiniz. Bunun için tek yapmanız gereken gerekli malzemeleri toplamak ve işe koyulmak. İşte buzlu kahve hazırlamak için gerekli malzemeler;
Buzlu Kahve Malzemeleri
- Nescafe
- Şeker
- Buz
- Süt (300 ml)
Buzlu Kahve Besin Değerleri (1 Kupa)
Kalori : 68 kcal
Karbonhidrat : 9 gr
Protein : 6 gr
Kafein : 120 mg
Buzlu Kahve Nasıl Yapılır?
- Soğuk sütü boş bir kupaya ekleyin.
- Kahveyi ve şekeri sütün içine ekleyip karıştırın. Süt soğuk olduğundan karıştırma işlemini biraz daha uzun tutun.
- Daha sonra kahvenize buz ekleyip tüketebilirsiniz. Afiyet olsun.
Not : Soğuk kahveyi standart üçü bir arada kahveler ile hazırlayamazsınız. Kahve seçiminizi ona göre yapmalısınız.
Sitemizdeki diğer Fit Tarifleri merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.
Korece Online Özel Ders
Merhabalar,
Uzun süredir koreceyi öğretmek için biraz da olsa yardımcı olabileceğimi düşünerek mümkün olduğunca açıklayıcı paylaşımlarda bulunmaya çalıştım. Fakat gördüğüm kadarıyla birçok kişi ilk adımı nasıl atacağını bilemiyor ve kafası karışıyor. Bulunduğu yerde Korece ders veren kurs varsa şanslı, yok ise, ya öğrenemiyor vazgeçiyor ya da öğrenmesi çok uzun zaman alıyor ve eksik
Britney Spears - Make Me Şarkı Sözleri (Türkçe Çeviri)ft. G-Eazy
Make Me
Beni Yapıyorsun
Friday, I'm dreaming a mile a minute 'bout somebody
Cuma, birisi hakkında hızla hayal kuruyorum
(This feeling, I wanna go with it, cause there's no way)
(Bu his, onunla gitmek istiyorum, çünkü başka yol yok)
We're hiding away from this tonight, oh, this tonight
Bu gece bundan saklanacağız, oh, bu gece
Can tell you want me...
Beni istediğini söyleyebilir misin?
By the way I see you starin' 'cross the room, babe
Bu arada odanın karşısına gözlerini diktiğini görüyorum, bebeğim
No shame in the game
Oyunda utanma yok
Just cut the shit, be honest...
Sadece yalan söylemeyi kes, dürüst ol
Yeah, you know what you gotta do tonight, do tonight!
Evet, bu gece ne yapacağını biliyorsun, bu gece
I just want you to make me move
Sadece beni harekete geçirmeni istiyorum
Like it ain't a choice for you, like you got a job to do
Sanki senin için bir seçim gibi değil de, sanki yapman gereken bir iş gibi
Just want you to raise my roof
Sadece çatımı yükseltmeni istiyorum
Something sensational (oh yeah!)
Heyecan verici şeyler (oh evet)
And make me oooh, oooh, oooh, oooh...
Ve beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
And make me oooh, oooh, oooh, oooh...
Ve beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
No rules
Kural yok
From the bar to the car, let's take it back to my room
Bardan arabaya, hadi benim odama dönelim
Igniting the heat of the moment; let the sparks fuse
Anın heyecanını ateşle, kıvılcımların ateşlenmesine izin ver
Blowing up to the ceiling, we're burning bright
Tavana patla, parlak olarak yanıyoruz
When we cross the line
Çizgiyi geçtiğimiz zaman
Cause you're the flame I can't do without
Çünkü sen alevsin, sensiz yapamam
The fire comes in the sapphire sun
Ateş safir güneşte geliyor
There's no way I'm gonna be fighting this tonight, this tonight
Başka yolu yok, bu gece savaşacağım, bu gece
I just want you to make me move
Sadece beni harekete geçirmeni istiyorum
Like it ain't a choice for you, like you got a job to do
Sanki senin için bir seçim gibi değil de, sanki yapman gereken bir iş gibi
Just want you to raise my roof
Sadece çatımı yükseltmeni istiyorum
Something sensational (oh yeah!)
Heyecan verici şeyler (oh evet)
And make me oooh, oooh, oooh, oooh...
Ve beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
And make me oooh, oooh, oooh, oooh...
Ve beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
Baby, cause you're the spark that won't go out
Bebeğim, çünkü gitmeyecek olan kıvılcımsın
My heart's on fire when you're around
Sen etraftayken kalbim alev alev yanıyor
Make me oooh, oooh, oooh, oooh
Beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
(Yeah, Eazy)
(Evet, Eazy)
I don't care if it's a random person or the biggest star
Bu sıradan birisi mi yoksa en büyük starlardan birisi mi umurumda değil
Out in Vegas or little bars
Vegas'tan çıkmış veya küçük barlardan
Really not a difference if it's near or far
Yakın veya uzak olması bir fark değil
Listen, here we are; need you
Dinle, işte buradayız, sana ihtiyacım var
I've always wondered what was off limits
Her zaman yasak bölgenin ne olduğunu merak etmişimdir
Staring at you til I'm caught in this
Yakalanana kadar sana bakıyorum
Back and forth like this was all tennis
İleri ve geri, sanki bu tenismiş gibi
I'm all jealous, you came with someone
Kıskancım, birisiyle geldin
But we could tell that there's changes coming
Ama değişimlerin geleceği söyleyebiliriz
See I could tell that you're a dangerous woman
Anlıyorum, senin tehlikeli bir kadın olduğunu söyleyebilirim
That means you're speaking my language, come on
Bu demek oluyor ki benim dilimi konuşuyorsun, hadi
Now follow me, let's go
Şimdi beni takip et, gidelim
Like Penelope in "Blow"
"Blow"daki Penelope gibi
Well worth the stealing you, it's a felony, yeah I know
Seni çalmama değdi, bu bir suç, evet, biliyorum
That's why they keep on telling me to let go, yeah
Bu yüzden bana devamlı bırakmamı söylüyorlar, evet
But I need you and I can take you
Ama sana ihtiyacım var ve seni alabilirim
All the way and I'm able
Her yoldan ve verebilirim
To give you something sensational, so let's go, yeah
Sana heyecan verici şeyler verebilirim, o yüzden hadi, evet
Said I need you and I can take you
Sana ihtiyacım olduğunu ve seni alabileceğimi söyledim
All the way and I'm able
Her yoldan ve yapabilirim
So follow me and I can make you
Bu yüzden beni takip et ve ben seni yapabilirim
And make me oooh (move), oooh, oooh (yeah), oooh
Ve beni oooh (hareket et), oooh, oooh (evet), oooh yapıyorsun
And make me oooh, oooh, oooh, oooh
Ve beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
Baby, cause you're the spark that won't go out
Bebeğim, çünkü gitmeyecek olan kıvılcımsın
My heart's on fire when you're around
Sen etraftayken kalbim alev alev yanıyor
Make me oooh, oooh, oooh, oooh
Beni oooh, oooh, oooh, oooh yapıyorsun
(Yeah, you make me oooh...)
(Evet, beni oooh yapıyorsun)