Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Tarih84 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarih84 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

'Kendini Anlat Mimi' Vol.??



Bir önceki yazımda da dediğim gibi yaz sıcağı bloglara vursa da mimlerin hızını kesmede yeterli değil bence :) Karşımızda bir 'Kendini Anlat' mimi var. Hiç sevmem hehehe Sevgili OhYoonJoo beni sevgiyle mimledi ve bana da yazmak düştü. Mim sorular ve cevaplardan oluşuyor. Bakalım ilginç cevaplar bulacak mısınız?

♥ Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız?

Bu soruyu hiç sevmedim. Üzücü şeyleri hiç sevmiyorum. Ama madem soru bu cevaplayayım. Önce yapmak istediğim sehayatleri yapar son üç ayımı da ailemle beraber geçirirdim sanırım. Şu an hayatımda 'aşk' adına birşey olmadığı için acıklı vedalar yok bende :)


♥ Fobileriniz, takıntılarınız var mı, varsa nelerdir?

Takıntı mı? Hmm düzen takıntım vardır. Düzenli ve sistemli olmayan şeyler sinirimi asabımı bozar. Korktuğum şeyler; biraz yükseklik korkum var ama uçağa binerken hiç korkmadım :D Onun dışında öyle 'ölürrüüümmm' diyeceğim bir fobim yok :)


♥ Bir sabah kalktınız ve dünya da hiçbir insanın kalmadığını öğrendiniz. Ne yapardınız?

Vaoooww Cidden böyle bir şey olsa öncelikle kaybettiklerim için üzülür ve uzun süre ağlardım sanırım. Sonra mı?? Eheuhue ver elini DÜNYA =) Ölene kadar günümü gün ederdim sanırım.

♥ Dünyayı dolaşmak isteseydiniz, ilk hangi ülkeden başlardınız? Ve neden?

Bu soru bana şimdi sorulduğu için cevabım Güney Kore olur sanırım. Çünkü gidip görmeyi ve gezmeyi çok istiyorum. Neden mi? Hmm aslında özel bir sebebi yok sadece 'gitmeliyim' dediğim yerler başında ilk sırada. Bir de Gong Yoo Kore'de euheuheuhe

♥ İtiraf edin, prens /prensese dönüşür tesellisiyle, kaç kurbağayı öptünüz?

Valla itiraf ediyorum karşıma o umudu aşılayacak kazma pardon 'kurbağa' çıkmadı hiç. O yüzden tecrübem sıfır. Ama derseniz öper misin? Hani nerede o kurbağa getirin hemen :D


♥ En son yaşadığınız küçük düşürücü, unutamadığınız bir olay?

Oww valla benim böyle olaylarım vardır birkaç tane :D Ama aklıma geldikçe güldüğüm var bir tane. Eski iş yerimde patronun ofisi baştan aşağı dekore edilmişti. O aşamalarda görme imkanımız olmamıştı. Çalışmalar bitince ben de sekretere patronun odasını kast ederek 'İçeride kimse var mı?' dedim. Sekreterde patronun yalnız olup olmadığını sorduğumu zannederek 'Yoook' dedi. Eheeemmm utandırıcı kısım başlıyor. Tabii ben odanın boş olduğunu sanarak gayet laubali odanın kapısını ardına kadar açıp içeri girdim 'Vaayy vayyy vayyy şahane olm........................' Patronla göz göze gelinir ve ışık hızı olay mahalinden uzaklaşılır. Sanırım o anda patrona bişiler geveledim ama hatırlamıyorum tam olarak. Kaçma planı yapmakla meşguldüm euheuheuhe 


♥ Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey?

Cüzdanım, cep telefonum ve mp3 çalarım. Her daim yanımdadır. Makyaj malzemesi bilem yoktur çantamda :D


♥ Hayatınızın bir kitap/film olmasını isteseydiniz, hangi kitap/film olurdunuz?

Kitap olması gerekiyorsa illa hala en sevdiğim kitap sıralamasında ilk sırada yer alan Judith McNaught'un Düşler Krallığı romanı olmasını isterdim. Film olacaksa eğer hmm bu zor bir soru ama aşk olsun macera olsun dolu dolu olsun isterim. O zaman The Mummy 1 ve 2 filmleri şahane olur bence :D


♥ En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak, kendi gezegenine götüreceğini öğrendiğinizde ne yapardınız?

Şimdi burada en yakın arkadaş mevkisine sahip şahsı muhterem LaFea oluyor. Kendisi eğer bir uzaylıysa ve beni çirkin emellerine alet etme planları yapıyorsa direkt NASA'ya şikayet eder sonra ShowTV ye haber ederdim. Gerisini onlar halleder zaten :D 

♥ İsviçre’li bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı deneyen ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra ilk yapacağınız şey nedir? 


Cidden sadece denemek için 1 tanecik hap mı verecekler yoksa sürekli bu haktan yararlanabilecek miyim? Eğer bir kerelik bir haksa zengin olacağım bir yol seçerdim. Eğer sürekliyse ALLAH derim :D

Evet geldik bir 'Kendini Anlat' miminin sonuna. İlk soru haricinde diğer sorular orjinal ve güzeldi. Ve bu mimi bu hafta sahalara yani hem aramıza hem de bloguna dönüş yapan Pudra Tozu'na gönderiyorum. Yazmak istediğin çok şey olduğunu biliyorum ama bu mimi sana göndermek istedim :) Öptüm ve kaçtım ♥

Haşhaşlı Prenses Tatlısı

Geçtiğimiz ay arkadaşım Tarih84 blogunda Prenses Tatlısının tarifini paylaşmıştı. Tarifin orjinal sahibi Cafe Portakal blogu. Tatlının görüntüsünü çok beğenince ve merak ta edince ben bu tatlıyı yapmalıyım dedim. Kolları sıvadım. Pudra Tozunun yapılış macerası burada, tarifin orjinali Cafe Portakal arkadaşımızın blogunda

Ben tarifi aynen uyguladım. Tek bir değişiklik yaptım o da Dr.Oetker Cream Ole nin vanilyalısı yerine muz aromalı olanını kullandım. Çünkü bizim buradaki marketlerin hiçbirinde bulamadım. Çikolata, muz ve çilekli çeşitleri vardı. Bende muz aromalı olanın uygun olacağını düşündüğüm için onu tercih ettim.

Tatlı pişirmesi kolay ve çok hafif bir tadı var. Ben üzerini Dr. Oetker Hazır Çikolata sosuyla süsleyerek servis ettim. Ama yerken üzerine tarçın da iyi gidermiş diye düşündüm :) Tercih size kalmış. Denemenizi tavsiye ederim.



Tatlıyı taaa annemin çeyizinden kalma bu güzel bardaklara koydum. O kadar ince ve o kadar hafifler ki yıkarken kırılacaklar diye aklım çıkıyor valla :D



Vileda Yılbaşı Hediyeleri



26 Aralık'ta akşamı canım arkadaşım Tarih84 aradı. Dedi ki; 'Sevdacım bak Facebookta firmaların düzenledikleri şahane yılbaşı çekilişleri var. Süper hediyeler veriyorlar'. Şöyle düşündüm acaba benim bu konuda bir şansım olabilir mi? Tarih84 'dene şansını ne kaybedersin ki' dedi.

Ben de onun sesine daha doğrusu onun 'şansa' olan inancına inandım. Böylece 28 Aralık'ta Vileda'nın Facebook üzerinden düzenlediği, bir fotoğraf içine gizlediği Vileda ürünlerini doğru bilmeye yönelik olan yarışmasına katıldım. Çekilişle doğru cevabı veren 10 kişiye Vileda yılbaşı hediye paketi hediye ettiler.

Hediye paketim 31 Aralık sabahı elime ulaştı. Vileda kırmızısı renginde şeker bir kutuda geldi hediyem. Hemen kutumu açtım ve hediyelerime baktım. Kutunun içinden çıkanlar şunlar:

* Vileda Mikrofiber Konfor Temizlik Bezi
* Vileda Power Tırnak Koruyuculu Bulaşık Süngeri
* Vileda Temizlik Bezi
* Vileda Süper Mocio Yer Silme 

Benim şansım arkadaşım Tarih84 ün bana haber vermesiyle kapıyı araladı. Siz de olur olmaz demeyin bazen hem sevdiklerinize hem de içgüdülerinize kulak verin. Kim bilir belki de şans o kadar da uzakta değildir. 

Şimdi diyen olacaktır bunun şansla ne alakası var. O zaman ben de şunu söylerim. Bence kazancın küçüğü büyüğü olmaz. Bazen para, bazen eşya bazen de insan kazanılır şans yoluyla...

Bol şanslı günler dilerim.

Sevgiler.

İyiliklerin Güzelliklerin Başlangıcı Olsun İnşallah

Geçtiğimiz son bir yıl benim için çok çok zor geçti. Blogumda doğum günümü iki kez kutlamışım sizlerle. 2009 ve 2010 yazıları bunlar. Hep blog arkadaşlarım yanımda oldu. Bu internet çok kötü bir şey diyorlar ama ben en iyi seçimlerimi hep internet ile yaptım. LaFeaM, Arwen, Mavi, Tarih84, Masalevi, Akira, Kaktüs, Aslı ve Winpohu. Hepsi yüzyüze tanışıp, güldüğüm, eğlendiğim, yediğim, içtiğim arkadaşlarım. Hepsiyle internet üzerinden tanıştık kaynaştık. Yani sözün kısası zor geçen bir yıl olsa da tercihlerim seçimlerim beni yanıltmadı. Allah utandırmasın inşallah.

Dedim ya çok zor geçti bu yıl. Yanımdan ayrılmayan, bir an olsun beni yalnız bırakmayan, herkesin sustuğu, iç sesimle yalnız kaldığımda yanımda olan dostum LaFea sayesinde atlattım bu zor günleri. Hep yanımdaydı, hep benimleydi saolsun. Cana can katan, yüreklere su serpen bir dostluk bizimkisi. %100 dürüstlüğe dayanıyor. Yalanı yok sahteliği yok. Allah nazarlardan saklasın inşallah.

Doğum günüm 21 Aralık yani bugün. Ama bizim ailede hediyeler alındığında genelde dayanamayıp verilir. İşte benim hediyemde pazar günü geldi. Canım ablam hem kendi hemde annemin hediyesini dayanamayıp bana verdi :D 





C&A mağazalarından alışveriş yapmaya bayılıyorum. Çünkü hem bedenime hemde bütçeme uygun çok güzel şeyler buluyorum. Yukarıda ablamın seçip beğendiği gömlek ve yımış yımış yelek tam zevkime göre :) Özellikle yelek beni yavru mamut gibi gösterse de bayıldımmm!! Dokunması, ele gelişi ve yumuşaklık hissi harika :) 

Diyeceğim o ki ilk doğum günü hediyemi taaa pazar gününden aldım bile :D Ama aslında benim enn büyük, enn güzel ve en şahane hediyem canımdan çok sevdiğim biricik anneciğimdir. Onun varlığı, onun yanımızda olması, kucağının cennet sıcaklığı, teninin miss kokusu... Dünyaları verseniz değişmem. Güzel mevlam annemi ve ailemi benden ayırmasın, kötü günlerimiz Allahın izniyle bitsin gitsin inşallah :) 

Bu da böyle bir doğum günü yazısı oldu. Bol dualı, bol teşekkürlü :) 

Seneye daha mutlu, daha neşeli ve hayat dolu bir yazı olur inşallah.

Çok Yönlü Blogger Ödülleri ~ MiM



Bu mim neredeyse blog listemin tamamını dolaştı. Ama LaFea(m) hariç kimse beni ödüle layık görmedi. Ama bu demek değildir ki ben bu mimi takip etmedim. Mimin en sevdiğim tarafı kişilerin kendi haklarında yedi bilinmeyen gerçek yazmaları oldu. Mimin bazı kuralları da var. Bunlar:

  • Mimi size gönderen kişi veya kişilere teşekkür edip blog linklerini paylaşmak.
  • Kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek yazmak.
  • Ve beğendiğiniz 10 kişiye ödül vermek. Böylelikle mimi onlara postalamak.
O zaman önce bana ödülü şu satırlarla hemde sekizinci sırada layık gören LaFea'ma teşekkür ederim. ♥ :D

8. WordPressten, bloggera geçince üzerindeki rehaveti attığını gördüğüm, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek kadar güçlü, kendi kendini övmeye bayılan Miss. Nefertiti :) 

Sırada kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek eklemek var. Aslında çok fazla da düşünmeme gerek kalmadı. Yaklaşık 15 dakikalık düşünmekle kendim hakkında en az 50 bilinmeyen topladım :D 

1- Benim ünlü bir ablam var. Ablam diyorsam öz yani kızkardeşim. http://darkangelhome.proboards.comhttp://darkangelhome.wordpress.com ve http://uzakdogupostasi.blogspot.com adreslerinde eserler yaratan kişi benim ablam olur. Aramızda kimi rivayetlere göre 5 kimi rivayetlere göre 4 yaş vardır. Ve çoğunlukla ilk tanıştığımız insanların %93,86 lık kısmı benim 'abla' olduğumu sanıyor. :( 

2- Kariyerimin bir döneminde ünlü bir altın fabrikasının üretim bölümünde çalıştım. Değil kendime yedi neslime yetecek kadar altın gördüm. Tüm imal aşamalarını; külçeden vitrine geliş anına kadar olan tüm aşamalarını bizzat gördüm. İmalatına katkıda bulundum. Elmaslar, zümrütler, pırlantalar gördüm. Velhasıl diyeceğim bu da benim zenginliğim oldu ;)

3- LaFea benim internet üzerinden tanışıp ilk defa yüz yüze tanışmaya karar verdiğim insan. Sanırım hayatımda aldığım en doğru kararlardan biriydi. Allah utandırmasın, Allah yollarımızı ayırmasın inşallah.

4- Uğurlu sayım 8, sevdiğim renk mavi, boyum 1.50, kilom 48, gözüm kahverengi, çalışmıyorum, yemek seçmiyorum, güzel yemek yapıyorum özellikle pilavım şahanedir :D ~ Baktım ki yazmak istediklerim 7 maddeye sığmayacak bende tek maddeye yazdım :)

5- Arkadaşlarım, ailem, ilk tanıştıklarım genelde benim bir 'AYAKLI KÜTÜPHANE' olduğumu düşünüyor. Okuduğum, duyduğum ve bildiğim bir konu hakkında, gerekli veya gereksiz olsun herşey bir şekilde aklımda kalıyor. Ve gerektiğinde de kullanmaktan çekinmiyorum :D Bu yüzden LaFea 'Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisi' diyor bana :)

6- Kendime iltifat etmeye bayılıyorum ♥ Cidden kendimi övmeye, başarılarımı insanların gözüne gözüne sokmayı seviyorum. Görmezden gelinmeye dayanamam. İnsanların benim başarılarımı, iyiliklerimi ve yardımlarımı 'bilmelerini' değil 'TAKDİR' etmelerini istiyorum. 

7- Son olarak da cesaretli biriyim. Kimseden çekinmem. Ama bu benim 2 yıl önce hayatımın kazığını yedikten sonra edindiğim bir özellik. Gittiğim bir yerde istediğim gibi konuşurum, gülerim, yerim, kahkaha atarım yani kısacası değer verdiklerim dışında kimsenin görüşlerine, düşüncelerine, hakkımdaki fikirlerine değer vermem. Kısacası onlar benim için kocaman bir 'HİÇ' 

Dayanamadım bir madde daha ekleyeceğim;

8- Doğruluğunu bilemiyorum ama benimle tanışan insanlar daha sonradan  bana dışarıdan soğuk bir insan olarak göründüğümü söylüyorlar. Bir kaç kişiden duydum bunu :S Halbuki içimde rengarenk havai fişek gibi insanımdır. Nasıl oluyor anlamdım gitti :D Bir de blogdaşlarıma sorayım; gerçekten öyle miyim?

Ehh kendi hakkımızda dedikodumuzu da yaptığımıza göre gelelim ödülleri dağıtmaya. Yalnız şu dikkatimi çekti. Herkes aynı kişilere göndermiş ödülleri yav :) Kendi aramızda eğleniyormuşuz gibi olmuş :D Gerçi benim blog listem sınırlı olduğundan yine blog arkadaşlarıma gidecek ama olsun :D

(1) İlk ödülü beni 8.sırada ödüle layık gören dostum LaFea'ma gitsin. Biliyorum ben onun gönlünün birincisiyim :))))))  Sonsuz sadakatle sevdiği Gong Yoo bile bu ödülü almasına yeter ♥ Gerçi bu mimi bana o göndermişti. Mimi gönderene geri gönderilmez kuralı olmadığına göre :D Bu ödülde hatır alma gönül çalma yada adam kayırma ödülü :D

(2) İkinci ödülü Türkiye'min orta göbeğine Ankara'ya gönderiyorum. Mavi canım uzaklardan bizi öylesine sevdi kendisini öyle sevdirdi ki; mavi renk mavi'ye, Ankara mavi'ye, kar mavi'ye çıkar oldu bizim için :)))

(3) Üçüncü ödülü uzaklara taaa Japonya'ya gönderiyorum. Adres tabii ki Serrose Yolun Neresindeyim? Yol nereye yolcu nerede bilmiyorum ama ben Serrose'nin yolculuğunu okurken adeta onunla yaşıyorum. Üzüntüsü ve sevincini uzaklardan yüreğime taşıyan, sanki bir akrabamı bir dostumu merak eder gibi, tayfun olduğunda, deprem olduğunda merak ettiğim, iyi midir diye düşündüğüm değer verdiğim biri o. 

(4) Dördüncü ödül yukarıda hakkımda 7 bilinmeyenin  birinci maddesine gidiyor. Hayal dünyasının zenginliğine konuk olduk, bir de bilinmeyenlerini okuyalım :D Dilediğin yerde yayınla ablacım :D 

(5) O da uzaklarda yaşıyor. Ama onun yaşadığı yer bizim hayallerimizde yaşıyor :D asya notları' na gidiyor ödül. Güney Kore'ye gelin ettiğimiz, iyi niyetli, alçak gönüllü ve paylaşımcı bir arkadaşımız. Tüm köstek olanlara inat orada Kore'de sevdiği insanla beraber iyi bir hayat sürmeye çalışıyor. Merak etme haklıyı da haksızı da biliyoruz ;)

(6) Sıradaki ödül arwen arkadaşıma gidiyor. O da ilk tanıştığımız da uzaklardaydı ama şimdi İstanbul'da. İyi ki tanıdım dediğim ender insanlardan. Ayrıca o da bir Gong sever ♥ Yüreği güzel, kendi güzel dilerim ki kaderi de güzel olur :)

(7) Biliyorum ona birçok kişi ödül gönderdi ama Kaktüs Çiçeği'ne bu ödülü vermezsem utanırım kendimden. So Ji Sub yazıları şahane şukela hatta ansiklopedik bir yazı bence. Tüm fanlara örnek olacak bir hatun kendileri. Ayrıca  en kısa zamanda kahve falı bakmasını istiyorum bana :D

(8) İzmir'in kızları hep güzel olur derler bilirdim ama bu kadar vefakar olduklarını bilmezdim. Tarih84 İzmir'in bağrından kopup gelen, dertlere yoldaş, oppalara hayaldaş, MEB düşman olan şahane bir insan. Yazılarını okurken kendinizi fuar alanlarından İzmir meydanlarına dolaşırken bulup, ilk köşede Jung Woo Sung ile karşılaşabilirsiniz :)))

(9) Yediği, içtiği, gezdiği ve gördüğü herşeyi bir masal gibi anlatan, okudukça daha daha daha dedirten özlem pansiyon'un eğlenceli yazılarına bir göz atın derim. Özellikle Güney Kore macerası okunmaya değer :)

(10) Uzun zamandır ortalarda görünmemesi unutulduğu anlamına gelmez. Seviyoruz, özlüyoruz ve en kısa zamanda aramıza dönmesini istiyoruz. Özlendin Chibinin Virajlı Harfleri

Stop Being Cute ^^

Canım arkadaşım tarih son zamanlarda blogunu şahane kolajlarla süslüyor. Açıkçası bende çok beğeniyorum. Canım dayanamadı ve benim içinde iki tane kolaj hazırladı. İkisi de birbirinden şahane. Ama ikincisini daha çok beğendiğimi açık açık itiraf etmem gerekiyor. İnanılmaz beğendim. Görür görmez aklıma 'ben' geldim :D Çok teşekkür ederim canım. Ellerine ve o güzel yüreğine sağlık :)


Eee hadi ama görelim mi diyorsunuz. Tamam tamam. Resimlerin orjinallerinde üretici hayal gücünün imzası yoktu. Son zamanlarda içerik hırsızlığıyla başı dertte olan birçok blog var. Bu sebeple emeğimizin çalınmaması için resimler üzerinde ufak bir imza çalışması yaptım. Emek hırsızlarına karşı sessiz kalmayacağız.





Çabuk İyileş Küçük Yıldız....

Değerli arkadaşım tarih geçtiğimiz çarşamba ameliyat oldu. Zorlu ve çok stresli olan bu dönemde rahatsızlığımdan dolayı yeteri kadar yanında olamasam da kendisini çok sevdiğimi ve kısa zamanda iyileşmesi yolunda dileklerimi bir kez daha buradan yineliyorum.

Dostum Lafea Perşembe günü tarih'imizin yanında olmak için İzmir'e uçtu. Şimdi onun yanında. Küçük yıldızımıza hepimizin adına göz kulak oluyor.

Çabuk iyileş yıldızımız. Senin ışığına ihtiyacımız var. Çünkü bilinenin aksine biz ışığımızı güneşten değil dostluğumuzdan alıyoruz. Kısa zamanda o neşeli, o heyecanlı ve o içten gelen yazılarınla dönüşünü bekliyoruz. Bizi habersiz bırakma sakın.

Görsel Kaynak: burada

Good Luck... My Friend TARİH ;)



Değerli dostumuz Tarih84 hayallerine ulaşmak için yarın sağlam bir adım atacak. Yarın ki KPSS sınavında ter dökecek,  aylardır biriktirdiği bilgileri sınav kağıdına adeta kusar gibi döktürecek. Çok çalışıp, çok azmettiğine yakından şahidiz. İşte bu yüzden emeklerinin karşılığını bulmasını can-ı gönülden istiyoruz.

Biricik Tarih'imiz yarın hayallerine giden yolu küçük kutucukları kara kalemiyle işaretleyerek çizecek. Hayat yolunda tüm kutucukların senin için doğru cevap olması dileğiyle canım. İyi şanslar, başarılar .... ;)

Bir ‘Tarih’ Yazdık……….

Bu hafta sonu çoook sevdiğim dostlarımla harika bir cumartesi günü geçirdim. LaFea'm, Rüzigar'ım ve Tarih'im le söz verdiğim üzere buluşmak için garip ve mazlum ben işten çıktıktan sonra bir koşturmaca soluğu Sultanahmette aldım. Seoul'e vardığımda LaFeam'ın çok hoş iki arkadaş daha getirdiğini gördüm. Seyhan ' la tanıştım kısa da olsa güzel birkaç konu hakkında konuştuk. Birkaç kare fotoğraf çekildik hoş bir vedanın ardından onları yolcu ettik.

Bir önceki postumda 'Tarih84 ile İzmir’den Seoul’e' demiştim ama planımız istediğimiz gibi olmadı. Tam kurulmuştuk ki o öve öve bitiremediğimiz 'mmmm çookk ama çookk leziz' diye anlattığımız Rameni yemeğe. Sonra Aydın abi bombayı patlattı bize. Ramen kalmadı diye. Ben adeta şoook. Tarih'im taaaa kalkmış İzmir'lerden gelmiş ve biz ona güzel bir Ramen sözü vermişken sözümüzü tutamamakla yüz yüze kaldık. Halbuki bir gün öncesinden Talat Bey'i aramış cumartesi günü için 4 kişilik rezervasyon yaptırmıştım. Çok şaşırdım ve açıkçası çok çok üzüldüm. Daha önceden haber vermeseydik emin olun bu kadar üzülmezdim. Aslında yanımızda Tarih olmasaydı hiç hiç üzülmezdim. LaFea'm la soluğu bir kebapçıda alırdık. Bozulduk haliyle ve söylendik haklı olarak. Çıkışta Talat Bey'e de isyanımızı hafiften hissettirdik. Doğal olarak kendisi -kendince- haklı oldukları mazeretlerini söyledi ama ben şahsım adıma rezervasyonlu olarak gittiğim bir restorandan istediğim yemeği yiyemeden ayrılmış olmaktan dolayı çok sinirliydim. Açıkça da söyledik başka bir Kore yemekleri mekanı olan çok yakında ki Jin Mi kafeye geçtiğimizi. Talat Bey üzüntüsünü 'Uzun bir süre Ramen gelmeyebilir. Gümrükte takıldı.' diyerek açıkladı. Bizde rahatlıkla söyleyebiliriz o zaman 'Zaten bizde uzun bir süre Ramen yemeği düşünmüyoruz'. Belki şu anda sert ve keskin kenarlı kelimeler kullanıyor olabilirim. Ancak dediğim gibi haklı olarak üzgün ve sinirliyim. Özrüm kabahatimden fersah fersah ötede.

Neyse sinirimi ve derdimi paylaştıktan gelelim daha hoş ve günün daha güzel kısmına. Tanıdığım en neşeli Kore sever Yeşim bizi 'kapıda' karşılayarak mekana buyur etti. Jin Mi Cafe Sultanahmet Camii'sini sol cephesinden gören harika bir terasa sahip bir mekan. Hava bu kadar güzel olunca ve sohbete de doyum olmayınca bizde ramenimizi yemek için soluğu terasta aldık.


Ancak her ne kadar bulunduğumuz mekana göre uygun hareket eden insanlar olsak da LaFea'm ve ben dürüstlüğümüzden asla taviz vermedik. Bir dost gibi güzelliğini yüzene söylerken kötü yönünü asla arkandan söylemeyenlerdeniz. Çıkışta Yeşim'e de söyledik bunu zaten. Her ne kadar -müşterilerini- 'misafirleri' gibi ağırlasalarda hizmet konusunda kendilerini epeyce geliştirmeleri gerekiyor. Özellikle servis ve sipariş alımı konusunda biraz daha titiz olunmalı. Mekanın bakımı ve temizliğine biraz daha dikkat edilmeli. Ancak bu hafif rahatsızlık veren konular kesinlikle kötü amaçlı değil. Yıkıcı değil yapıcı olmak amacımız. Sözün özünü söyledikten sonra sözümüzü tutmanın verdiği rahatlıkla Kore usulü Ramenlerimizi sipariş ettik. Bol bol sohbet ettik. Gong Yoo'muzu bol bol andık, dizilerden, sinemalardan bahsettik. Güzel hoş sohbetimiz dumanı üzerinde gelen Ramenlerimiz le kesildi.


İtiraf etmeliyim ki eğer yemeğimiz biraz daha gecikseydi midemin gurultusunu tüm İstanbul duyacaktı. O kadar acıkmıştım ki ramen kaselerini görünce neredeyse kocaman bir 'YİHHHUUUUU' çekecektim :D Zaten yemeklerin masaya konduğu andan ve doyduğumu hissettiğim ana kadar geçen sürede sohbete sadece Evet/Hayır/Hmmm/Bencede/Kesinlikle şeklinde katılımlarda bulundum :) Gerçekten ama gerçekten çok acıkmıştım. Evet evet itiraf ediyoruz silip süpürdük resmen. Fotoğraftaki kaselerde kanıtımız. Sağ üst köşedeki kase benimki, karşısındaki Tarih'in, alt soldaki LaFea'mın ve sağ alttaki de Rüzigar'ın. Gördüğünüz gibi bir tek onun kasesinde biraz kaldı. Ama zaten Rüzigar'ım hep az yer. ;)


Yemeklerimiz yedik ye Yeşim tarafından güzel bir şekilde kapıya kadar uğurlandık. Buradan Yeşim'e de candan ağırlaması için bir kez daha teşekkürler. Sonra kararlaştırdığımız üzere tatlı yemek üzere Çiğdem Pastanesine doğru yollandık. Havanın harika olmasını bilen İstanbullular soluğu Sultanahmet'te almıştı. Belediyenin ektiği muhteşem laleler mekanı adeta büyülü bir hale getirmiş. Aşık olmamak elde değil, mükemmel bir güzellik adeta bir şaheser. Zaten fotoğraf çekmeyi çoook çoook seven ben sarıldım hemen makinama ve birbiri ardına fotoğraf çekmeye başladım. LaFea'mın bu konu hakkında özgün bir yorumu var. Bloguna kısa bir ziyaret yapmanız menfaatinizedir :D ;) TIK TIK






Rüzigar'ım laleleri fotoğraflamaya çalışırken bende onun bu güzel çabasını fotoğrafladım. Bir sen anladın beni güzelim :)


Çiğdem Pastanesi'ne fotoğraf çekiminden :D sonra nihayet ulaşabildik. Mekanın adı çilekli turtalarla biliniyor. Mekan küçük ama gayet hoş. Tatlıları her daim taze. Bizde keyifle yedik :)


Tatlılarımızı yedikten sonra LaFea'mızı ikna edip Kadıköy İskelesine kadar çok güzel bir yürüyüş yaptık. Güneşin batması, geceyle kavuşması geç saatlere kalırken bizde bu fırsatı değerlendirip harika bir gün geçirdik. Eğer daha fazla zamanımız ve enerjimiz olsaydı daha neler neler yapmak isterdik. Gün sona ererken LaFea'mı, Rüzigarı ve Tarih84 ü Kadıköy İskelesinden vapura bindirip arkalarından beyaz mendilimi salladım :D

P.S: LaFea'm o hıçkırık sesleri bana ait değildi :D



Gönül isterki daha kalabalık olsaydık ve aranan dostlarımızda aramızda olsaydı. Mavicim, nilü'm canlar bir gün hep beraber buluşmaktır dileğim. Tarih canım umarım sende bizim kadar eğlenmiş, güzel vakit geçirmiş ve bizleride artık bir dost bilerek İzmir'e kalbinde götürmüşsündür. Dostlarla geçirilmiş bir günden daha güzel ne olabilir ki...

Sağlıcakla kalın dostlar...

Tarih84 ile İzmir’den Seoul’e… :)


Blog dünyasının hızından geçilmeyen buluşmaların tadı tuzu :P LaFea ve Miss_Nefertiti yeni buluşma organizasyonlarını duyurmaktan gurur duyar. :) LaFea'mın duyurusu için TIK TIK ;)

Çoook sevdiğimiz ve değer verdiğimiz dostumuz Tarih84 bu hafta İstanbul'un tozunu toprağına katmak için geliyor :) Tabii biz bugüne dek verdiğimiz her sözün arkasında durduk. Yine duracağız.. 24 Nisan'da Kore yemekleri için tercih ettiğimiz mekan olan Sultanahmet Seoul Restaurant'ta buluşuyoruz.

Güzel bir gün geçirmek ve eğlenmek isteyen dostlarımızı bekliyoruz. Tarih84 sana bol acılı Ramen ve Kimchi sözümüz var. Ayrıca LaFea'm ve benim mümkün olduğunca her buluşmada gerçekleştirmeye çalıştığımız bir de tatlı faslımız..

Güzel bir yemek, güzel bir tatlı ve daha da önemlisi birbirinden güzel insanlarla geçirilecek güzel saatler... Paşa gönlüm daha ne ister... :)