Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Mavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Şu gamzeli kız...

Uzun, epey uzun bir süre sonra bir blog yazısıyla işte tekrar buradayım. Aslında bu yazıyı çok daha önce yazmak istiyordum ama bir türlü elim gitmedi. Yakın dostlar, arkadaşlar biliyorlar kasım ayından beri geçekten çok zor zamanlar geçirdi ailemiz. Annemin beyin tümörünün nüksetmesi, doktorların ameliyata karar vermesi, ameliyat sonrası menenjit, menenjit tedavisi sonrası beyin ödemi derken hastanede tam tamına 52 gün geçirdik. 

Zor ama gerçekten çok zor bir dönemdi. Hayatınız, can parçanız pamuk ipliğine bağlıyken kapısına gideceğiniz yalvarıp el açacağınız tek yer yüce rabbimin huzuru oluyor. Allah'ın izniyle biz bu zor günleri kolay olmasa da atlattık diyebilirim. Annem bu rahatsızlıkları sonrası eskisi gibi değil. Belki bir daha hiç olmayacak ama bizi tanıyor, konuşuyor, tepki gösteriyor. Bizim için bu bile dünya üzerindeki her şeyden çok değerli. Rabbim bu günleri bize unutturacak dert vermesin inşallah.

Bu zor günlerimde mesajlarıyla, telefonlarıyla,söyledikleriyle yanımda olan canım arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim. Desteğinizin benim için anlamı çok ama çok büyük. Gerçek dostluk ve arkadaşlık her zaman baki kalır dilerim.

Tabii hastanede olduğumuz dönemde hem doğum günümü hem de yeni yılı orada yaşadım. Değişik bir deneyim oldu benim için. Dostlarım doğum günümü kutlayıp tebrik ederken hem mutluyum hem de bir yanım buruk. Ama mutluluk daha ağır bastı sanırım. Hediyeler değil mevzu bahis olan. O mutluluk hissi, yüreğimi şenlendiren hafifleten duygular çok güzeldi. 

Öncelikle canım arkadaşım LaFea'ya büyük teşekkürü borç bilirim. Telefon konuşmalarımız saatleri bulmuştur. O kadar saçma sapan şeylerden bahsettik konuştuk ki şimdi sorsanız 'neydi acaba' diye düşünebilirim bir süre :) Ama en çok da doğum günü hediyelerimden bahsettik sanırım :D Hediye alınırken ihtiyaç duyulan eksik olanın alınması taraftarıyım. Hiç kullanmayacağım veya hiç sevmeyeceğim bir hediye yerine ihtiyacım olanın alınması beni daha mutlu eder. Ve sanırım karşı tarafı da öyle. İşin süprizi kalmıyor ama verilen hediyenin kullanılacağını ve mutlu ettiğini bilmek daha iyi bence. Acaba beğendi mi sevdi mi sorularından daha iyi olduğu kesin. 

İşte bu sohbetlerimizde LaFea'ya doğum günüm için istediklerimi söylemiştim. O da sağ olsun beni hiç kırmadan almış hepsini :)) Hatta hastanede canım çok fena kısır çekmişti. Koca bir kap yapıp getirmiş sağ olsun. Nefsim köreldi şahane oldu valla ♥ İşte bunlar LaFea'mın hediyeleri ^^ Şapka, şal ve eldiven takımı ile yeni cüzdanımla tanışın :)



LaFea hastaneye yanıma gelirken Pudra Tozu'nun hediyelerini de getirdi. Canım kargoyla ona göndermiş. En çok almak istediğim kitapları romanları almış bana canımcım. Hemen okumaya başladım tabi. Eee bildiğiniz gibi ben büyük bir historical romans fanıyım. Pudra Tozunuda bu dipsiz ama çok zevkli kuyuya çekmenin haklı gururunu yaşıyorum :D Canım kitaplar için çok teşekkürler. Ve güzel iltifatın için de ^^  Kitaplığımın yeni cicileriyle tanışın :)



Uzaklardan taaa Ankara'dan hediyem var. Canım dostum Mavi her sene olduğu gibi beni bu senede mahçup etti. Beni Ankara'larda el üstünde ağırlayıp başının üzerinde taç etti ♥ Ankara postu yazamadığım için üzgünüm. Biliyorsun işte :/ Ama Mavi bu hediye isteme işinin tamamen dışında kalıyor. Kendisi tamamen süpriz yapma aşığı :D Birbirinden harika hediyeler için sonsuz teşekkürler canım :) Rüzgar gibi geçti ajandamı kullanmaya nasıl kıyacağım hiç bilmiyorum. Bakışıp aşk yaşıyoruz şimdilik :D İşte Mavi'nin gönlünden kopan hediyelerimle tanışın ^^



Arkadaşım Doğu Denizi bu sene aramıza yeni katıldı. Ama arayı kapatmakta bize daha doğrusu bana adapte olmakta hiç zorlanmadı :D Beni arayıp sorunca ne alıyım sana diye saat deyiverdim :) Son saatim 2 yıl önce beni terk etti. İçime sinen güzel bir zaman arkadaşı bulamadım kendime. Ama Doğu Denizi bana o kadar güzel bir saat almış ki bayıldım!! En kısa zamanda kol ayarı yaptırıp bileğime takacağım. Erva canım çok çok teşekkür ederim ^^ İşte bu da yeni zaman arkadaşım :))



Aslında gösterişi sevmem, tamam o zaman şöyle diyelim pek sevmem :D Şimdi bu yukarıda gördüğünüz hediyelerin hepsi ama hepsi benim için değer biçilemez. Ama hediyelerden çok taşıdıkları anlamlar, dostluklar, duygular benim için önemli. Hediyelerime baktıkça insanların yüreğinde güzel bir yer edindiğimi ve bu yer için, bana verdikleri değer için dostlarıma bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. 

Zaman geçer her dert, her sıkıntı, her insan unutulur. Umarım yıllar sonra bile anılarınızda hatıralarınızda 'aaa şu gamzeli kız' diye kalırım. Kötü özelliklerimi, çok ve hızlı konuşmamı, narsistliğimi falan hatırlamayın sakın!! :))) Daha çok güzel anının, hatıranın olacağı nice uzun seneler dostlarla birlikte geçer dilerim. 

Sevgiler... Gamze dolusu...

İyiliklerin Güzelliklerin Başlangıcı Olsun İnşallah

Geçtiğimiz son bir yıl benim için çok çok zor geçti. Blogumda doğum günümü iki kez kutlamışım sizlerle. 2009 ve 2010 yazıları bunlar. Hep blog arkadaşlarım yanımda oldu. Bu internet çok kötü bir şey diyorlar ama ben en iyi seçimlerimi hep internet ile yaptım. LaFeaM, Arwen, Mavi, Tarih84, Masalevi, Akira, Kaktüs, Aslı ve Winpohu. Hepsi yüzyüze tanışıp, güldüğüm, eğlendiğim, yediğim, içtiğim arkadaşlarım. Hepsiyle internet üzerinden tanıştık kaynaştık. Yani sözün kısası zor geçen bir yıl olsa da tercihlerim seçimlerim beni yanıltmadı. Allah utandırmasın inşallah.

Dedim ya çok zor geçti bu yıl. Yanımdan ayrılmayan, bir an olsun beni yalnız bırakmayan, herkesin sustuğu, iç sesimle yalnız kaldığımda yanımda olan dostum LaFea sayesinde atlattım bu zor günleri. Hep yanımdaydı, hep benimleydi saolsun. Cana can katan, yüreklere su serpen bir dostluk bizimkisi. %100 dürüstlüğe dayanıyor. Yalanı yok sahteliği yok. Allah nazarlardan saklasın inşallah.

Doğum günüm 21 Aralık yani bugün. Ama bizim ailede hediyeler alındığında genelde dayanamayıp verilir. İşte benim hediyemde pazar günü geldi. Canım ablam hem kendi hemde annemin hediyesini dayanamayıp bana verdi :D 





C&A mağazalarından alışveriş yapmaya bayılıyorum. Çünkü hem bedenime hemde bütçeme uygun çok güzel şeyler buluyorum. Yukarıda ablamın seçip beğendiği gömlek ve yımış yımış yelek tam zevkime göre :) Özellikle yelek beni yavru mamut gibi gösterse de bayıldımmm!! Dokunması, ele gelişi ve yumuşaklık hissi harika :) 

Diyeceğim o ki ilk doğum günü hediyemi taaa pazar gününden aldım bile :D Ama aslında benim enn büyük, enn güzel ve en şahane hediyem canımdan çok sevdiğim biricik anneciğimdir. Onun varlığı, onun yanımızda olması, kucağının cennet sıcaklığı, teninin miss kokusu... Dünyaları verseniz değişmem. Güzel mevlam annemi ve ailemi benden ayırmasın, kötü günlerimiz Allahın izniyle bitsin gitsin inşallah :) 

Bu da böyle bir doğum günü yazısı oldu. Bol dualı, bol teşekkürlü :) 

Seneye daha mutlu, daha neşeli ve hayat dolu bir yazı olur inşallah.

Çok Yönlü Blogger Ödülleri ~ MiM



Bu mim neredeyse blog listemin tamamını dolaştı. Ama LaFea(m) hariç kimse beni ödüle layık görmedi. Ama bu demek değildir ki ben bu mimi takip etmedim. Mimin en sevdiğim tarafı kişilerin kendi haklarında yedi bilinmeyen gerçek yazmaları oldu. Mimin bazı kuralları da var. Bunlar:

  • Mimi size gönderen kişi veya kişilere teşekkür edip blog linklerini paylaşmak.
  • Kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek yazmak.
  • Ve beğendiğiniz 10 kişiye ödül vermek. Böylelikle mimi onlara postalamak.
O zaman önce bana ödülü şu satırlarla hemde sekizinci sırada layık gören LaFea'ma teşekkür ederim. ♥ :D

8. WordPressten, bloggera geçince üzerindeki rehaveti attığını gördüğüm, her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek kadar güçlü, kendi kendini övmeye bayılan Miss. Nefertiti :) 

Sırada kendiniz hakkında bilinmeyen 7 gerçek eklemek var. Aslında çok fazla da düşünmeme gerek kalmadı. Yaklaşık 15 dakikalık düşünmekle kendim hakkında en az 50 bilinmeyen topladım :D 

1- Benim ünlü bir ablam var. Ablam diyorsam öz yani kızkardeşim. http://darkangelhome.proboards.comhttp://darkangelhome.wordpress.com ve http://uzakdogupostasi.blogspot.com adreslerinde eserler yaratan kişi benim ablam olur. Aramızda kimi rivayetlere göre 5 kimi rivayetlere göre 4 yaş vardır. Ve çoğunlukla ilk tanıştığımız insanların %93,86 lık kısmı benim 'abla' olduğumu sanıyor. :( 

2- Kariyerimin bir döneminde ünlü bir altın fabrikasının üretim bölümünde çalıştım. Değil kendime yedi neslime yetecek kadar altın gördüm. Tüm imal aşamalarını; külçeden vitrine geliş anına kadar olan tüm aşamalarını bizzat gördüm. İmalatına katkıda bulundum. Elmaslar, zümrütler, pırlantalar gördüm. Velhasıl diyeceğim bu da benim zenginliğim oldu ;)

3- LaFea benim internet üzerinden tanışıp ilk defa yüz yüze tanışmaya karar verdiğim insan. Sanırım hayatımda aldığım en doğru kararlardan biriydi. Allah utandırmasın, Allah yollarımızı ayırmasın inşallah.

4- Uğurlu sayım 8, sevdiğim renk mavi, boyum 1.50, kilom 48, gözüm kahverengi, çalışmıyorum, yemek seçmiyorum, güzel yemek yapıyorum özellikle pilavım şahanedir :D ~ Baktım ki yazmak istediklerim 7 maddeye sığmayacak bende tek maddeye yazdım :)

5- Arkadaşlarım, ailem, ilk tanıştıklarım genelde benim bir 'AYAKLI KÜTÜPHANE' olduğumu düşünüyor. Okuduğum, duyduğum ve bildiğim bir konu hakkında, gerekli veya gereksiz olsun herşey bir şekilde aklımda kalıyor. Ve gerektiğinde de kullanmaktan çekinmiyorum :D Bu yüzden LaFea 'Gereksiz Bilgiler Ansiklopedisi' diyor bana :)

6- Kendime iltifat etmeye bayılıyorum ♥ Cidden kendimi övmeye, başarılarımı insanların gözüne gözüne sokmayı seviyorum. Görmezden gelinmeye dayanamam. İnsanların benim başarılarımı, iyiliklerimi ve yardımlarımı 'bilmelerini' değil 'TAKDİR' etmelerini istiyorum. 

7- Son olarak da cesaretli biriyim. Kimseden çekinmem. Ama bu benim 2 yıl önce hayatımın kazığını yedikten sonra edindiğim bir özellik. Gittiğim bir yerde istediğim gibi konuşurum, gülerim, yerim, kahkaha atarım yani kısacası değer verdiklerim dışında kimsenin görüşlerine, düşüncelerine, hakkımdaki fikirlerine değer vermem. Kısacası onlar benim için kocaman bir 'HİÇ' 

Dayanamadım bir madde daha ekleyeceğim;

8- Doğruluğunu bilemiyorum ama benimle tanışan insanlar daha sonradan  bana dışarıdan soğuk bir insan olarak göründüğümü söylüyorlar. Bir kaç kişiden duydum bunu :S Halbuki içimde rengarenk havai fişek gibi insanımdır. Nasıl oluyor anlamdım gitti :D Bir de blogdaşlarıma sorayım; gerçekten öyle miyim?

Ehh kendi hakkımızda dedikodumuzu da yaptığımıza göre gelelim ödülleri dağıtmaya. Yalnız şu dikkatimi çekti. Herkes aynı kişilere göndermiş ödülleri yav :) Kendi aramızda eğleniyormuşuz gibi olmuş :D Gerçi benim blog listem sınırlı olduğundan yine blog arkadaşlarıma gidecek ama olsun :D

(1) İlk ödülü beni 8.sırada ödüle layık gören dostum LaFea'ma gitsin. Biliyorum ben onun gönlünün birincisiyim :))))))  Sonsuz sadakatle sevdiği Gong Yoo bile bu ödülü almasına yeter ♥ Gerçi bu mimi bana o göndermişti. Mimi gönderene geri gönderilmez kuralı olmadığına göre :D Bu ödülde hatır alma gönül çalma yada adam kayırma ödülü :D

(2) İkinci ödülü Türkiye'min orta göbeğine Ankara'ya gönderiyorum. Mavi canım uzaklardan bizi öylesine sevdi kendisini öyle sevdirdi ki; mavi renk mavi'ye, Ankara mavi'ye, kar mavi'ye çıkar oldu bizim için :)))

(3) Üçüncü ödülü uzaklara taaa Japonya'ya gönderiyorum. Adres tabii ki Serrose Yolun Neresindeyim? Yol nereye yolcu nerede bilmiyorum ama ben Serrose'nin yolculuğunu okurken adeta onunla yaşıyorum. Üzüntüsü ve sevincini uzaklardan yüreğime taşıyan, sanki bir akrabamı bir dostumu merak eder gibi, tayfun olduğunda, deprem olduğunda merak ettiğim, iyi midir diye düşündüğüm değer verdiğim biri o. 

(4) Dördüncü ödül yukarıda hakkımda 7 bilinmeyenin  birinci maddesine gidiyor. Hayal dünyasının zenginliğine konuk olduk, bir de bilinmeyenlerini okuyalım :D Dilediğin yerde yayınla ablacım :D 

(5) O da uzaklarda yaşıyor. Ama onun yaşadığı yer bizim hayallerimizde yaşıyor :D asya notları' na gidiyor ödül. Güney Kore'ye gelin ettiğimiz, iyi niyetli, alçak gönüllü ve paylaşımcı bir arkadaşımız. Tüm köstek olanlara inat orada Kore'de sevdiği insanla beraber iyi bir hayat sürmeye çalışıyor. Merak etme haklıyı da haksızı da biliyoruz ;)

(6) Sıradaki ödül arwen arkadaşıma gidiyor. O da ilk tanıştığımız da uzaklardaydı ama şimdi İstanbul'da. İyi ki tanıdım dediğim ender insanlardan. Ayrıca o da bir Gong sever ♥ Yüreği güzel, kendi güzel dilerim ki kaderi de güzel olur :)

(7) Biliyorum ona birçok kişi ödül gönderdi ama Kaktüs Çiçeği'ne bu ödülü vermezsem utanırım kendimden. So Ji Sub yazıları şahane şukela hatta ansiklopedik bir yazı bence. Tüm fanlara örnek olacak bir hatun kendileri. Ayrıca  en kısa zamanda kahve falı bakmasını istiyorum bana :D

(8) İzmir'in kızları hep güzel olur derler bilirdim ama bu kadar vefakar olduklarını bilmezdim. Tarih84 İzmir'in bağrından kopup gelen, dertlere yoldaş, oppalara hayaldaş, MEB düşman olan şahane bir insan. Yazılarını okurken kendinizi fuar alanlarından İzmir meydanlarına dolaşırken bulup, ilk köşede Jung Woo Sung ile karşılaşabilirsiniz :)))

(9) Yediği, içtiği, gezdiği ve gördüğü herşeyi bir masal gibi anlatan, okudukça daha daha daha dedirten özlem pansiyon'un eğlenceli yazılarına bir göz atın derim. Özellikle Güney Kore macerası okunmaya değer :)

(10) Uzun zamandır ortalarda görünmemesi unutulduğu anlamına gelmez. Seviyoruz, özlüyoruz ve en kısa zamanda aramıza dönmesini istiyoruz. Özlendin Chibinin Virajlı Harfleri

Yüreğimde Ankara Rüzgarları... ^_^ (21.12.2010)

Uzaklardan çok uzaklardan bir sevenim var benim... Herkescikler duysun, herkesler kıskansın... Canım arkadaşım mavi doğum günüm için (aynı şeyi geçen senede yapmıştı) taaa Ankara'lardan bana bir hediye paketi gönderdi. Ne kadar mutlu olduğumu, ne kadar sevindiğimi, sevinçten havalara uçtuğumu anlatamam. Yaşamanız lazım... (Kasım kasım kasılan nefertiti)

Herbiri birbirinden anlamlı harika hediyeler gönderdi bana. Telefonda da biraz yakındı canımcım. Bu bizleri Ankara'ya belki 2313545 davet edişi. Ama dediğim gibi canım şartlarımız müsait olduğunda tez zamanda soluğu Ankara'da alacağız. Sözümüz söz... ;)

Hediyelerimi açıkça itiraf etmem gerekirse benim kadar seven birileri daha vardı. Kuzenimin bebişleri özellikle konuşan ayıcığı benden daha çok sevdi. Hele 2 yaşında olan Asya'mız 'I Love You' diyen ayıcığa resmen bayıldı. Eline ilk aldığındaki şaşkınlık anını maalesef fotoğraflayamadım :D







Ayıcıklı magnetime bayıldım. Hediyelerimin geldiği akşam, magnetin yalnız olduğu fotoğrafın solunda görünen minik şahsiyet, 2. fotoğrafta görünen pasta resmini yapıp bana getirmiş :) :) :)  Ufacık kollarıyla sımsıkı sarıldı teyzesine :)  Eeee tabiii yerini aldı baş köşede. mavi'min gönderdiği magnete tutturuldu :)

Keşanı çok aradım ama bulamadım. Annem nereye koyduğunu hatırlayamadı :) Geç yazdığım yazı için ne kadar özür dilesem az kalır. O güzel yanaklarından kocaman kocaman öpüyorum. Uzuuun uzuuunn seneler, uzakta olsak yakın da dostluğumuzun baki kalmasını diliyorum. Kendini yalnız hissedersen, yada artık yılmış yüreğindeki bize her zaman güvenebilirsin. Seviliyorsun canım :)

Mavi Mavi Masmavi....




Şimdi buraya yeryüzünde kullanılan tüm dillerde özür dilerim yazmak istiyorum. Çünkü çook değer verdiğim önceden tanımadığım ama artık tanıyıp yüreğimde en güzel yerde sakladığım canım dostum Mavi'mle Temmuz ayının 10'nun da buluşmuştuk. Araya giren bu kadar zaman zarfında bu buluşmamış-tanışmamız hakkında birkaç satır karalamam yazmam gerektiğini biliyordum. Ancak araya giren bazı problemler sebebiyle elim klavyeme ancak uzanabildi.

İşte o güzel günün anısını Mavi'm BURADA çok harika bir şekilde anlatmış. O günü çok değerli anılarla bitirdik. Sonradan düşününce Mavi'me o rameni yemesi için ısrar ettiğime pişman oldum. Keşke seni çok iyi bildiğim bir Karadeniz lokantasına götürseydik. Zaten Ablamdan bu konuda fırça yedim. :D Ama affetmişsindir beni dimi :)

Mavicim canım blogunda o güzel gün için yazdığın yorumda "Ay nasıl tatlı bir insan diycemmm gelicek evet öyleyim diyicek" demiştin benim için. İşte şimdi bu geç güncelleme için bana ne dersen sana tek bir cevabım olacak 'YES I AM'

Eğer sevdiysen bizi yine gel İstanbul'a hep gel. Unutma, kapımız sana açık her daim. Birgün bizde geleceğiz senin yanına söz. Çünkü bizde seni çok sevdik. Mavi kadar berrak, mavi kadar anlamlı, mavi kadar derin...

Eyvahhh Mimlendimmmm!!!!!!!


Tamam relax relax... Panik yok... Kötü, kaka, pis bişi değil bu mim :D Blog dünyasına katıldım katılalı -çok uzun bir süre olmasa gerek- ilk mimimi sevgili LaFea'm dan aldım. Bu değerli göreve beni seçtiğiniz için teşekkürü borç bilirim :D :D :D

“Yaşadığını Hissettiren En Az 10 Şey” konulu mim üzerine neler söylenir, daha kimler seçilip özenli cevaplar alınır bilmem ama bu ilk mim'ime şöyle güzel cevaplar veriyim dimi... :)

Ancaaaakkkk LaFea'm sebeblerim arasında Gong YOO olamaz demiş. Tamam olur :)  zaten YOO'm benim sebeplerim arasında değil 'amaçlarım' listesinde :D O zaman en az 10 tane madde sayalım bakalım.
  1. Hafta sonu (en azından pazar günü) işe gitmemek. Sımsıcak yorganımın içinde birbirinden güzel rüyarlar görerek gündüz geç saatlere kadar uyumak.
  2. En azından son altı aydır vakit buldukça Seoul Restaurant'ta arkadaşlarımla Ramen yemek. Gerçekten ama gerçekten çok leziz. Yaşadığımı hissettiren bir yemek olduğunu söylemek yanlış olmaz. :D 
  3. Annemle beraber Kore ve Japon dizileri izlemek. Tepkilerini ve uzak doğuluların yemek-yaşam kültürlerine her seferinde böylesine şaşırması gerçekten hoşuma gidiyor. Onu da alıştırdık alt yazılı yapımları izlemeye. Gong YOO mu ve diğer aktörleri ayırt edebiliyor. :)
  4. Kitap okumak. Gerçekten ve gerçekten çok severek aldığım kitapları bitene kadar elimden bırakmam. Ancak dönem romanlarını ayrı bir severim. ;)
  5. Yağmurlu günlerde araba yolculuğu. Her ne kadar tehlikeli olduğunu düşünsemde yolcu koltuğunda ön cama vuran damlalarla sileceklerin amansız savaşını izlemek çok dinlendirici.
  6. Tatil demek şart oldu artık. Temmuz ayını dört gözle bekliyorum. Havuz kenarında kokteylimi yudumlamak ve Ipodumda Gong YOO mun 'Norul Saranghae' şarkısı dinlemek. :D
  7. Kış mevimi diyorum. Genelliyorum çünkü hem kar yağışını hemde yağmuru izlemeyi seviyorum. Hele yağmurdan sonra toprak kokusu. Hmmmm...
  8. Evet evet burada ilk kez itiraf ediyorum. Ben bir Formula 1 severim. Yağmurlu havada yapılan bir Formula1 yarışından daha zevkli ne olabilir ki... Sanırım o da -Start- anı oluyor :)
  9. Hayal kurmak... Beni tanıyan herkes hayal gücümün genişliği karşısında hayrete düşüyor. Seviyorum hayal kurmayı.
  10. Veeee tabii kiii hayallerimi gerçekleştirmek. Geçtiğimiz yıl bir tanesinin gerçekleştiğini mutlulukla gururla izledim. Hayatın 'İMKANSIZ' olmadığını gördüm. Hayallerimizle ve onları gerçekleştirmek arzusuyla hayatlarımızı 'Yaşama İSteğiyle' doldurmak. Sanırım en çok sevdiğim madde bu. Koltuğumda geri yaslanmak ve bu duyguyu hissetmeyi. Yani BAŞARMAYI.

Offf maddeleri tamamlarken çok zorlandım. Demek ki kendime 'Yaşadığımı Hissettiren' birkaç sebep bulmam lazım. Birde fazladan uzatmışım sanki maddeleri. Neyse ben böyle beğendim. İlk mim'imi sona erdirirken geleneksel olanı ilk kez gerçekleştirmenin heyecanı içindeyim. O zaman geçtiğimiz sene hayallerimden birini gerçekleştiriken kendi hayalini bizimkine ortak eden Mavi seni seçtim... Hadi bakalım çalıştıralım parmakları.. :)

Rüzgar Gibi Geçti…


Hayır hayır... Bu kesinlikle bu film yorumu değil. Geçtiğimiz hafta sonunun berbat geçmesini sağlayan AÖF (Açık Öğretim Fakültesi) Ara Sınavını başarıyla atlatmış bulunuyorum. Değil çalışmak kitaplarımın kapağını bile kaldırmadım. (Mavi ablacım sen sakın beni örnek alma :D )  İşte bu sebeple bana sınavımın nasıl geçtiğini soran herkese aynı cevabı veriyorum. Diyalog aynen şu şekilde gerçekleşiyor:

Diyalogdaki kişiler;

Miss_Nefertiti (Sınavdan Kanter İçinde Çıkan Sıcaktan Bunalmış İnsan yani kısaca SKİÇSBİ :D )

Annem (Sınava Giden Kızını Gözü Yolda Bekleyen Anne yani kısaca SGKGYBA)
  • SKİÇSBİ: Offff yaaa bu da bittii nihayet... (İçinde ders kitapları bulunan poşet bir daha bulunmamak üzere evin ücra köşelerine fırlatılır)
  • SGKGYBA:  Aaaa... Geldin mi kızım. Nasıl geçti sınav? Kolay mıydı? Kolay buldun mu okulu? (Şeklinde sorular zinciri devam eder)
  • SKİÇSBİ: Evet geldim. Sınav mı? Rüzgar Gibi Geçti.
  • SGKGYBA:  ?!????!!!%&%½????
  • SKİÇSBİ: Yani sınav o kadar çabuk geçtiki soruları bile okuyamadım :D  :D  :D  (Yaptığı espirikten sonra kikirdeyen SKİÇSBİ annenin ters bakışlarına maruz kalmak suretiyle sorulara gerçekçi cevaplar mırıldanır)
Evetttt bu sınavıda atlatmış olarak şimdi önümüzdeki sınavlara bakacağız. :P  Şaka bir yana bu boş hayatta şu yaşta sınav stresi çekilmiyor yaaa. Hele sınavların hafta sonunu öldürmesi. Tamamen insanoğluna yapılan en büyük işkencelerden bence. Ne olurdu ki hafta içi yapsalar şu sınavı bizde işe gitmekten kurtulsak :D

Lafı burada sona bağlarken benim gibi sınav mağdurları varsa hepinize geçmiş olsun canlar. Kalın sağlıcakla ;)