Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

City Brasserie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
City Brasserie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Özlem Pansiyon: Tanıdım, Çok Sevdim ^^



Geçtiğimiz pazar günü (4 Mart Pazar) internet aleminin tanıdığı :D en eğlenceli, en eğitimci, gezene enn destek veren ve bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Güney Kore'nin tozunu yutmuş olan ünlü blogger Özlem Pansiyon ve ona Kore gezisinde eşlik eden arkadaşı Yonca ile buluştuk. 

Aslında çok uzun zamandır planladığımız bir buluşmaydı bu. Annemin hastalığı, LaFea'nın babannesini kaybetmesi ve Özlem'in bazı şeyleri düzenlemesi sebebiyle buluşma niyetimiz Mart ayına kaldı.

Suç mahali olarak :D Cevahir AVM de bulunan City Brasserie seçildi. Sebebimiz daha önce sevgili dostumuz Arwen ile mekana gitmiş hem servisten hem de lezzetten memnun kalmıştık. Ki fark ettiğiniz üzere geçmiş zaman eki kullanıyorum. Geçen seferki memnuniyetimiz gereği yine bu mekanı seçtik.  Fakat bu sefer hem garsonlar, hem servis hemde lezzet tatmin etmedi maalesef. Mekan Cevahir Avm nin çıldırtan kalabalığının aksine tenha sakin bir ortam sunuyor. Zaten pozitif olan tek yönü o oldu bizim için. Rahat rahat uzun uzun (hesap ettim 5,5 saat) konuştuk, sohbet ettik, güldük ve eğlendik.

Uzuuunn uzzuunnn anlatmak istiyorum. Ama bu satırları yazarken bile yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyorum. Benim açımdan inanılmaz eğlenceli ve süpper hüpper şahane bir gündü :) Özlem ve Yonca bize Kore anılarını anlattılar. Tam benim hayal ettiğim gibi bir gezi yapmış onlarda. Biraz korenin kültüründen, biraz sokak hayatlarından, barlarından, dramalarında gördüğümüz çadırlı yemek yerlerinden, metrolarına kadar gezmişler. Diyeceğim o ki koreyi hayallerimdeki gibi gezip görmüşler yaşamışlar :)

Orada yaşadıklarını anlatırken, yüzlerinden ne kadar eğlendikleri, nasıl güzel tecrübeler edindiklerini okunuyordu. Gözlerinden, zaten sözleriyle de ifade ettikleri 'tekrar gidelim' rahatlıkla okunuyordu. Hem sevindim, hem koreyi gidip görmüş birinden ilk ağızdan dinledim. Sonra mı... Yapmak istediğim ilk şey bavulumu toplayıp koreye giden ilk uçağa binmek oldu :) Özlem sanırım bu yönden şanslı bir insan. Çünkü kafa dengi bir arkadaşı, yoldaşı var. Bu seyahatlerinin daha da zevkli geçmesini sağlıyor bence. 


O kadar çok şeyden bahsettik ki. Dizilerden, dramalardan, dizilerdeki duş sahnelerinden :D, sevdiğimiz tavsiye ettiğimiz dizilerden, blog camiasındaki dedikodulardan, kimin eli kimin cebinde falan derken saat 19:30 a kadar uzun bir sohbet gerçekleştirmişiz. Zaman nasıl geçti hiç mi hiç anlamadım. Sanki yarım saat geçmiş gibi geldi bana. 


Hani bazen yüzyüze gelmeden tanımadan sesini dahi duymadan size samimi gelen, ben iyi bir insanım sözünün sanal sesleri olan insanlar vardır ya. İşte Özlem de bence öyle biri. Blogunu ilk keşfettiğim, yazılarını ilk okuduğum zaman da öyle hissetmiştim. Farkediliyor, sıradan olanların arasında bir adım önde oluyor. Hayatımda iyi ki tanıdım, iyi ki tanıştım diyeceğim insanlardan birisi. Dilerim ki bu güzel buluşmaların, paylaşımların devamı gelir. 


Zaten bir sonraki buluşma mekanımız için Seoul Restauranta gitmeyi konuştuk. Havalar biraz daha iyi olsun, işte o zaman düşünüyoruz. Bir daha ki sefere belki daha kalabalık oluruz. Ama her buluşma hayat açısından bir çok risk içeriyor bence. Çünkü Özlem'in al bavulunu düş yola, maceracı ruhları ateşleyen bir enerjisi var. Etkilenmemek elde değil. Aklım habire seyahat etmeye, değişik değişik yerlere gitmeye gidiyor. İyi mi kötü mü bilemedim ben şimdi :))) 


Ama insanın hayallerine itici güç veren birisini tanıması, tanışması bence çok güzel birşey. Ben Özlem ve Yonca'yı tanımaktan, onlarla sohbet etmekten çok ama çok memnun kaldım. Dilerim ki bu memnuniyet karşılıklıdır ve devamı nice nice gelir. Gerçi Özlem benim biraz çingene biraz mikrop yüzümü gördü. Hayalinde yarattığım cici bici, mini tatlı şeker kız imajımı biraz çizdirmiş olabilirim :D 


Peki ben neden bu postu yazarken bu kadar geciktim. Çünkü Hawaii 5-O dizisini izlemeye başlamıştım. (5 Mart) 2 sezon 38 bölüm mevcuttu. Mazeret mi nerede? İnsan Alex O'Loughlin gibi zat-ı şahaneyi izlerken hayattan kopuveriyor. Ben ve bilgisayarım mavi gözlü şekşi vücutlu şahane sesli bu adamı izlerken kendimizden geçtik salyamızda boğulduk :D Yani postun gecikme sebebi budur. Pişman mıyım? Asla :D Yine olsa yine yaparım :D :D



Cana Can Katanlar ♥

Hafta sonu sevgili dostlarım LaFea ve Arwen ile buluşup küçük bir doğum günü kutlaması yapmaya karar verdik. Buluşmamızı diğer blogger arkadaşlara da bildirdik ama yoğunluk, verilmiş sözler vs. bir araya gelemedik. Ama dediğim gibi biz zaten buluşacaktık, diğer arkadaşların duyup da 'bize de söyleseydiniz keşke' diyeceklerini düşünerek onları da davet ettik.

Aslında biraz utanç verici birşey. Diğer taraftan bakınca da öyle değil. LaFea ve Arwen'in amaçları hem buluşmak hem de bana doğum günü hediyelerimi vermekti. Diğer arkadaşları davet ederken de kendimi kötü hissettim açıkçası. İnsanları mecburiyete sokmak gibiydi. 

Neyse canım dostlarım bana güzel bir gün yaşattılar, beni hiç kırmadılar ne dediysem yaptılar ♥ Bana birbirinden şahane, inanılmaz değerli güzel hediyeler aldılar. Çok çok çok teşekkür ederim canlarım ♥  Yedik, içtik, eğlendik, paylaştık. Çok şahane bir gündü ama en çok dostluğun tadı damağımda kaldı. Doyamadım resmen. İstedim ki zaman dursun biz birbirimize doyana, kanana kadar hiç akmasın.

Arkadaş demek dost demek dürüstlük demek benim kitabımda. O yüzden LaFea ile dostluğumuz hep dürüstlüğe dayalı oldu. Doğum günü hediyemi taaaa Ağustos ayında seçtim ve istedim. Bize göre hediye alınırken karşı tarafın istediği yada ihtiyacı olan birşeyi almak daha önemli. Bu yüzden LaFea ve Arwen in aldığı hediyeler daha çok benim istediğim şeyler oldu. 


Arwen'imin hediyesi. Kitap bir seri diğer kitapları arşivimde vardı. Bu kitabı alma fırsatım olmamıştı. Canım benim ricamı kırmadı ve Julia Quinn'in Sonsuz Sevgilerimle kitabını bana aldı. Çok çok çok teşekkürler canım.


Bu Kore kolyesi LaFea'mdan ♥ Bayıldım ve hemen boynuma taktım =)


Bu da Kore kupam :D Buna da bayıldım. Üzerinde ne mi yazıyor...


=)))


Bu Kore bayrağı temalı tişörtüm =) Şahane... ☻


=)) ♥

Halbuki ben sadece tişört istemiştim =)) Kupa ve kolye LaFea'nın duble süprizi oldu bana ♥


***

Yemek için Gelik Restoranta gittik. Döner menü lezizdi. Yalnız mantarlı pilav diye yedirdikleri resmen bezelyeli baharatlı pilavdı. Ayrıca içine koydukları dereotu tadını çok kötü yapmıştı bence.


Tatlılarımızı City Brasserie'de yedik. Ben ve Arwen sufle yerken LaFea browni ve çay içti. Doğrusunu söylemek gerekirse mekana ve sunuma bayıldık. Ayrıca diğer masalardan gördüğümüz yemeklerde gayet şahane görünüyordu. Bir daha gittiğimizde yemeklerimizi City Brasserie da yemeye karar verdik.


Sufle şahaneydi. İçindeki çikolata sos tam kıvamındaydı. 


Diğer bir açıdan =)


LaFea'nın brownisi.  Leziizzz... =)

***


Her yıl yaptığım gibi bizim tanışmamıza, şahane bir dostluğu paylaşmamıza, bir arada bulunmamıza aracı olan insana teşekkürlerimi sunuyorum. Gün gelir sevgi biter aşk gider. Ama sana olan minnettarlığım, dostlarım yanımda oldukça benimle yaşayacak. Her yıl doğum günümü senin doğum günün gibi kutluyorum. İyi ki varsın Gong Yoo. 



Gitmeden önce son bir satır daha yazayım. Teşekkürler ve sevgi ifadeleri çok hoş çok güzel. Ama en değerlisi ne biliyor musunuz? Sevilmek ve değer verilmek. LaFea ve Arwen ikinizi de çok çok seviyorum. Siz de beni hep sevin emi. Hiç unutmayın, hiç kızmayın hem ama hep yüreğinizde saklayın beni. Tıpkı benim yaptığım gibi.