Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Ne Nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ne Nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tiyatro - Oyun: İzle de olma koyun!/Kültür - Sanat/milliyet blog




Tiyatro-oyun çeşitlemeleri

Oyun: Sahnedeki oyuncuların çabalarını saygı ve sevgiyle seyredin; güzelliğe doyun.

Oyun: Kötülüğü, çirkinliği çöpe koyun; güzelliği, iyiliği koruyun.

Oyun: Tiyatroya gitmezsen, sanatı önemsemezsen ot gibi yaşarsın; bir karış büyür boyun!

Oyun: Tiyatrodan zevk almazsan, müzik, resim ve edebiyatla ilgilenmezsen olursun bir koyun...

Oyun: Kimi sanatçılar(!) için tiyatro, sinema gündeme gelmek, gündemde kalmak için bir bahane, bir oyun. Kendini zora sokma, soyun güzelim soyun!

Oyun: Onunla gelişir duygu ve düşüncelerin, onunla değişir huyun.

***Erhan Tığlı***

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Sevgi üzerine bir demet/Kültür - Sanat/milliyet blog




Sevgi ve saygı kelimeleri üzerine yığınlarca yaprak harcanmış, düşünceler ortaya konulmuştur. Sevgi üzerine düşünceler insanlar arsındaki bağı düğümleyen ilmiklerdir. Her ilmik, bağı kuvvetlendirmiştir. Yaşanabilir bir dünya için, içinde insan sevgisi olan bir hayat çemberi gereklidir. İskender Pala’nın “sevginin varlığı insanın içini kapladığı zaman sevgiliden başkasına karşı şuuru kaybolur, akıl fena bulur… gün geçtikce maddeleşen dünyada açık tutmamız gereken gönüllerimizi birkaç kat sevgi ile örmemiz gereklidir demektedir.(1)

Geçmiş dönemlere baktığımızda Anadolu insanı bunu sevdiğinde göstermiştir. Sevdiği kimi zaman eşi, çocuğu, ailesi olmuş kimi zaman yaşadığı çevre, evi, işi, hayatı olmuştur.en önemlisi Allah sevgisi olmuştur.

Toplumları ayakta tutan değerlerden biri ve en önemlisi de kültürdür. Bizim kültürümüzün özelliği insanımızın, sevdiklerine içindeki sevgilerini sunmalarıdır.bakın geçmişin izlerine, kültürel zenginliğimize, evlerimize. Eski evlerdeki el işçiliğine mimarisine, içinin özenle döşenişine, düzenine… her biri içindeki sevgi ve estetiği özel alanına yaymış ve yansıtmıştır. Bir kapı kolundaki sanat, çeşmeler pencereler , önlerindeki çiçeklikler, çay içme takımları, işlemeler ve daha neler neler. Bunun yanında idman ilişkileri daha estetik daha mükemmel, gösterişten uzak, birbirini kucaklayan samimi bir yapı. Böbürlenme, kibirlenme olmayan güzellik ve bunları besleyen kaynak sevgi ve sayı bir Yunus, bir Mevlana, bir Hacı Bektaş-ı Veli olgusu… gözlere zarar vermeyi hor görüp çevreyi temiz tutma alışkanlığını hoş görme, televizyonun sesini kısarak izleme ve dinleme, derste arkadaşını derste rahatsız etmeme tedirginliği hep sevgi ve saygı ölçüsü içinde olacaktır. Toplumumuzda “Aferin oğlum ne kadar terbiyeli, yardımsever” sözleri sevgi ve saygı anlayışının, düşüncesinin dışarıya yansımasının bir sonucu değimlidir.

Mevlana’nın;

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol

Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol

Hoşgörülükte deniz gibi ol

Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol

Sözlerinde sevgi ve saygı kelimelerinin içini dolduran öğütler vardır. Son yıllarda iyice yozlaşan toplumumuzda bu kelimeleri özler olduk.sözde güzelliklerin değil özde güzelliklerin yaşanacağı bir dünya içinde sevgi ve saygı demetlerinin birer birer açılması gerekmektedir.

Geçmişine sevgi ve saygı duymayan, kültürüne sahip çıkmayan toplumlarda sosyal sorunlar, aile içi şiddet hızla artacaktır. Toplumda ekonomik değerlerin ön plana çıkarak halkın sosyal statüsünün önüne geçmesi, geri dönülmez yaralar ortaya çıkarmıştır. Bunu telafi edecek eğitim ve insana sevgidir. Sevgi ve saygının olmadığı yerde şiddet ve terör hızla büyüyecektir.

Mevlana Sen sen ol testileri sevgi uğruna hele bir kır, sular oradan yol tutup gelecektir. Senin testinin içinde ne varsa dışarıya o sızacaktır diyor

Lale devrinde Şair Nedim bir şiirinde diyor ki ey sevgili sana hediye ettiğim gülün dalında yaprağıyla beraber dikenleri de varya onların sana gölge olmalarından korkuyorum sen benim için o kadar değerlisin sana bir zarar gelmesini istemiyorum diye düşünen bir zihniyet arıyoruz insanlara zarar verecek düşüncelerden dahi sıyrılmış aklı ve kalbi iyiliklerle dolu bir dünya. Çok mu zor insanoğlundan bu sevgiyi istemek. Herhalde istemek değil de sevgiyi oluşturmak, korumak, yaşatmak daha zor. O halde yaşatmak için zahmet çekmek gerektir. Kerem ile Aslı Leyla ile Mecnunlar daha çok olmalıdır bu ülkede. Sevgi için açan kalpler yorulmamalıdır. Her birimiz Mevlana gibi Yunus Emre gibi olmalıdır. İyilikler deryasında yüzen gemiler gibi olmalıdır. İyilikle kalkıp iyilikle yatmalıdır. Yolunun açık kalbinin sevgi dolu olması dileğiyle..

Mustafa DOĞRU

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Biri bana sanatçı kim anlatabilir mi?/Kültür - Sanat/milliyet blog



Uzun zamandır aklıma takıldı bu konu. Bir şeyler yapmak istedim ama yapamadım. Bir şeyler yazmak istedim TV kanallarına yazdım çözümleri çok basitti 'başka kanal seyredin'. Oysa benim bütün çabam, çırpınış nedenim bir yanlışlığı düzeltme adınaydı. Ama düzeltemedim.

Ne kadar 'aa asla seyretmem, ben bakmam bile' desek dahi pek çoğumuz, o yada bu nedenle magazin programlarını seyrediyoruz. Babam bazen kızar 'yapma çocuğum vaktine, gözlerine yazık' diye benim cevabım hep aynı 'ama baba Allaha şükretmek için bir neden bu, Allah korusun ya beni de bunlardan biri yapsaydı'. Bu işin şaka yanı ama ortada gerçekten vahim bir durum var ve herkes bunun farkında ama nedense hiç bir şey yapılmıyor.

Olayın pek çok boyutu var. Bana göre en vahim olanı gençlerin yanlış yönlendirilmesi. Çünkü bu programlarda her ne hikmetse herkes sanatçı! Yaşanan ilişkinin adı aşk! Alınan milyarlık lüks arabalar, daireler alın teriyle alınmış falan filan. Şimdi TDK ( Türk Dil Kurumu) nın İnternet sayfasında güncel türkçe sözlükten arama yapınca şu açıklama geliyor:

1. Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr.
2. Sinema, tiyatro, müzik vb. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan kimse: "Türk tiyatrosunun en önde gelen kadın sanatçıları arasında yerini alıverdi."- H. Taner.

Yani bundan daha güzel bir açıklama olamaz. Bu ne demektir, okula giden çocuklarımıza öğretmenleri hemen hemen bu bilgiyi veriyor sanat ve sanatcı açıklaması yaparken. Çocuk akşam eve geliyor tv de magazin programı, ekranda baldırı çıplak, kargaları kıskandıran bir sesle ne yaptığı ne söylemeye çalıştığı anlaşılamayan ama programı sunanın sanatcı diye tanıttığı bir tip. Alın size çelişki. Çocuk düşünüyor hemen, eğer bunlar sanatçıysa Suna Kan neci? Bedri Baykam, Jale Yılmazbaşar yazmaya kalksak sayfalar dolar taşar yüzlerce sanatçımıza haksızlık olmuyor mu bu?

Vatandaş denizin ortasında olmayan bikinisi ile poz veriyor, 'ay yine yakaladınız beni, valla kocam beni bu sefer kesecek' diye fingirdiyor buna sanatçı deniyor. Oysa 'bu sefer' kelimesi ne çok şey anlatıyor. Pek çok kere olmuş bir şey yani bu. Ama saygıdeger! eş her seferinde göz yumdu buna yummayacak. (Neden ki bu poz digerlerinden daha çok pirim yapacak bana göre.) Ama normal vatandaş rüzgarın azizliğine uğrasa mahalleden geçerken eteği az açılsa taşa tutarlar, utanmaz diye yapmadığını bırakmazlar kadına di mi?

Hanım lokantadan içeri girdiğinde ayağa kalkmayan aklı başında tek insana gidip 'saygısız beni görmedin mi neden ayağa kalkmıyorsun ' diye fırça atıyor bunu TV'ler günlerce haber yapıyor, vatandaş sanatçı! sanatçı ama megalomanyak bir sanatçı!! ( o gazeteci arkadaşa hala öfkeliyim o tavrı yüzünden sözde sanatçıyı mahkemeye vermediği için)

Sonra sanatları! ile ekrana gelseler başım gözüm üstüne. Ne kardeşleri kaldı hayatımıza girmeyen ne baldızlarının bilmem kaçıncı sevgilileri. Ve işin ilginç yanı komşumuza bile söylemeye çekineceğimiz sırların milyonların önünde çok basitmiş gibi anlatılması. Bazen iyiki kızım yok diyorum, mazallah nasıl anlatırdım bunların yaptıklarının sanat olmadığını.

Madalyonun pek çok yönünden biri de bu. Toplumun terbiye, saygı kavramı değişiyor. Zorla değiştiriyorlar. Haftada 3 sevgili değiştiren sayın sanatçı! 'ay ne yapayım aradığım aşkı bulamadım' diye gündemi sarsan bir açıklama yapıyor. Ne yani aradığımızı bulamadıysak bulana kadar deneyecek miyiz? Bunun yanlış olduğunu çoluğumuza çocuğumuza nasıl anlatacağız. Altında 2006 son model jeep fiyatını söylemeye dilimiz varmıyor hatunun işi ne belli değil açıklama bomba gibi 'ay ben bunu alınterimle aldım'. Peki çocuğuna okula başlarken ayakkabı alamayan anne/ babanın alnındakı kuyu suyu mu ki bir ayakkabı bile almaya yetmiyor güçleri. O zaman ne oluyor yeni yetişen gençlik abuk subuk yarışmalarla bu kurtlar sofrasına dahil olmak için evlerinden kaçıyor 'annem istemedi ama bu benim özel hayatım' diye açıklama yapabiliyor göğsünü gere gere 17 yaşındaki kız çocuğu. Neden? Çünkü hala kiminle sevgili olduğunu anlayamadığımız bir takım varlıklar her cümleye 'bu benim özel hayatım' diyerek başlıyor. Oysa adı üzerinde özel hayat gözlerden uzak olandır 80 milyonun dilinde olan değil.

Suçu hep magazin basıncılığına atıyorlar. Oysa bir Mehmet Aslantuğ ve cici eşi, Cihan Ünal, Yıldız Kenter pek çok sanatçımızın neredeyse yüzlerini unutacağız. Onlar bu memlekette yaşamıyorlar mı, dışarı çıkıp yemek yemiyorlar mı? Yoksa basına 'ben şurdayım ama bak gelirsen küserim valla' demeyi mi unutuyorlar. Yani demek istiyorum ki arada aynaya bakmayı bilmek lazım. Suçu birazda kendinde aramak lazım.

Basının hiç mi suçu yok? Olmaz mı ama o ayrı bir konu. İçler acıtan başka bir dava. Basın özgürlüğünün, haberciliğin ne olduğunu bilmeyen iki baldırı çıplağın ahlaksızlıklarını yayınlamanın yayıncılık özgürlüğü olduğunu ileri süren, bırakın sanatçı geçinenleri onların ailelerinin bile özel hayatını ekrana taşıyan bir zihniyet haline geldi gazetecilik.

Benim babam sarı basın kart sahibi, hep gururla 'babamız gazeteci' demişizdir. Çünkü yazdığı haberlerle, oyunlarla, kitaplarla hep doğru birşeyler vermeye çabalamış, bize de tüm hayatımız boyunca 'doğrunun peşinden ayrılmayın' diye öğretmişti, ama şimdilerde nasıl diyorlar nasıl düşündürüyorlar bilemiycem çünkü doğru diye verdikleri yanlışın adresi aslında.

Büyük önder gerçekten büyük insanmış geleceği de görerek ' Herkes bakan, başbakan, milletvekili hatta cumhurbaşkanı olabilir ama sanatçı olamaz' demiş, demiş ama anlayanı nerede bulacaksın da anlatacaksın açılıp saçılmakla, haftanın 7 günü başkasına aşık olmakla, defilede/konserde firikik! vermekle sanatçı olunmuyor diye.

İşte dostlar bütün bunlardan sonra biri bana sanatçı kim anlatsın lütfen?

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat

Kültür devrimi/Kültür - Sanat/milliyet blog




Bu ülkede sanatın görevi nedir diye düşünmeye başladım artık. Her zaman toplumların en belirleyici faktörü olan sanat bizim ülkemizde ne durum da diye baktığımda üzülmemek elde değil. Neden diye sorarsanız sanatın halkımız tarafından küçümsenecek düzeyde olmasıdır.

Tüketim Ahlaki nedir kısa ve net



TÜKETİM AHLAKI

Bir gün Abdullah b. Amr Resûlullah'ın (s.a.s.) yanına gelerek, "Güzel elbise giymem kibir midir?"diye sorar. Resûlullah, "Hayır." der. Abdullah bu sefer, "Asil bir deveye binmem

Anne Baba Hakki




ANNE-BABA HAKKI

Isrå suresinin 23 ayetinde Allah (cc) sadece kendisine kulluk edilmesini emret tikten hemen sonra, ana-babaya iyilik ve ihsanda

Kabir Hayatı Nedir nasıl olur




KABİR HAYATI

Kabir hayatı, insanın dünya hayatının bitmesiyle başlayan, ikinci Sur'a üflen me ile son bulan geçici bir hayattır. Geçicilik yönüyle dünya hayatına benzerken amellerin olmaması itibarıyla da ahiret hayatına benzer. Kabir hayatına, dünya ile ahiret arasında "engel' anlamına gelen "berzah" ya da "berzah hayatı" da denilir. Kur'an'da "berzah" şöyle anlatılır:

Ebru Sanatı Nedir




EBRU SANATI

Ebru sanatı, İslam sanatları arasında önemli bir yer tutar. Türkler, Islamiyet'e yüce bir iman ile bağlanmışlar ve sanatın hemen tüm dallarında da "İlahi" güzellikleri ifade etmeye çalışmışlardır.

Fal - burç/Astroloji/



Fallara inanır mısınız? Ya burçlara? Siz de hergün gazetede harıl harıl burç yorumları arayanlardan mısınız yoksa? Yoksa taşlarla, kahve fincanıyla, boncuklarla fal bakan tiplere mi güveniyorsunuz?

Gün gelir, o başka milletler seni; kendi tarihine ve geçmişine de düşman ederler.

Tarih kitaplarını sadece zevk almak için değil, ders almak için de okumamız gerekir.. 


Tarih bir milletin hafızasıdır. 

Hafızasını kaybeden bir millet yıkılmaya mahkumdur. 

Geçmişine, özüne sahip çıkmayan milletler, başka milletlerin kölesi olur. 

Gün gelir, o başka milletler seni; kendi tarihine ve geçmişine de düşman ederler.