Sevgi ve saygı kelimeleri üzerine yığınlarca yaprak harcanmış, düşünceler ortaya konulmuştur. Sevgi üzerine düşünceler insanlar arsındaki bağı düğümleyen ilmiklerdir. Her ilmik, bağı kuvvetlendirmiştir. Yaşanabilir bir dünya için, içinde insan sevgisi olan bir hayat çemberi gereklidir. İskender Pala’nın “sevginin varlığı insanın içini kapladığı zaman sevgiliden başkasına karşı şuuru kaybolur, akıl fena bulur… gün geçtikce maddeleşen dünyada açık tutmamız gereken gönüllerimizi birkaç kat sevgi ile örmemiz gereklidir demektedir.(1)
Geçmiş dönemlere baktığımızda Anadolu insanı bunu sevdiğinde göstermiştir. Sevdiği kimi zaman eşi, çocuğu, ailesi olmuş kimi zaman yaşadığı çevre, evi, işi, hayatı olmuştur.en önemlisi Allah sevgisi olmuştur.
Toplumları ayakta tutan değerlerden biri ve en önemlisi de kültürdür. Bizim kültürümüzün özelliği insanımızın, sevdiklerine içindeki sevgilerini sunmalarıdır.bakın geçmişin izlerine, kültürel zenginliğimize, evlerimize. Eski evlerdeki el işçiliğine mimarisine, içinin özenle döşenişine, düzenine… her biri içindeki sevgi ve estetiği özel alanına yaymış ve yansıtmıştır. Bir kapı kolundaki sanat, çeşmeler pencereler , önlerindeki çiçeklikler, çay içme takımları, işlemeler ve daha neler neler. Bunun yanında idman ilişkileri daha estetik daha mükemmel, gösterişten uzak, birbirini kucaklayan samimi bir yapı. Böbürlenme, kibirlenme olmayan güzellik ve bunları besleyen kaynak sevgi ve sayı bir Yunus, bir Mevlana, bir Hacı Bektaş-ı Veli olgusu… gözlere zarar vermeyi hor görüp çevreyi temiz tutma alışkanlığını hoş görme, televizyonun sesini kısarak izleme ve dinleme, derste arkadaşını derste rahatsız etmeme tedirginliği hep sevgi ve saygı ölçüsü içinde olacaktır. Toplumumuzda “Aferin oğlum ne kadar terbiyeli, yardımsever” sözleri sevgi ve saygı anlayışının, düşüncesinin dışarıya yansımasının bir sonucu değimlidir.
Mevlana’nın;
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörülükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol
Sözlerinde sevgi ve saygı kelimelerinin içini dolduran öğütler vardır. Son yıllarda iyice yozlaşan toplumumuzda bu kelimeleri özler olduk.sözde güzelliklerin değil özde güzelliklerin yaşanacağı bir dünya içinde sevgi ve saygı demetlerinin birer birer açılması gerekmektedir.
Geçmişine sevgi ve saygı duymayan, kültürüne sahip çıkmayan toplumlarda sosyal sorunlar, aile içi şiddet hızla artacaktır. Toplumda ekonomik değerlerin ön plana çıkarak halkın sosyal statüsünün önüne geçmesi, geri dönülmez yaralar ortaya çıkarmıştır. Bunu telafi edecek eğitim ve insana sevgidir. Sevgi ve saygının olmadığı yerde şiddet ve terör hızla büyüyecektir.
Mevlana Sen sen ol testileri sevgi uğruna hele bir kır, sular oradan yol tutup gelecektir. Senin testinin içinde ne varsa dışarıya o sızacaktır diyor
Lale devrinde Şair Nedim bir şiirinde diyor ki ey sevgili sana hediye ettiğim gülün dalında yaprağıyla beraber dikenleri de varya onların sana gölge olmalarından korkuyorum sen benim için o kadar değerlisin sana bir zarar gelmesini istemiyorum diye düşünen bir zihniyet arıyoruz insanlara zarar verecek düşüncelerden dahi sıyrılmış aklı ve kalbi iyiliklerle dolu bir dünya. Çok mu zor insanoğlundan bu sevgiyi istemek. Herhalde istemek değil de sevgiyi oluşturmak, korumak, yaşatmak daha zor. O halde yaşatmak için zahmet çekmek gerektir. Kerem ile Aslı Leyla ile Mecnunlar daha çok olmalıdır bu ülkede. Sevgi için açan kalpler yorulmamalıdır. Her birimiz Mevlana gibi Yunus Emre gibi olmalıdır. İyilikler deryasında yüzen gemiler gibi olmalıdır. İyilikle kalkıp iyilikle yatmalıdır. Yolunun açık kalbinin sevgi dolu olması dileğiyle..
Mustafa DOĞRU
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,