Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

"Güldür Güldür Bilal Komik Anlar ( Bölüm 3 )" v



3 Eğlence, Komedi, Skeçler, Tiyatro, Güldür Güldür,Bölüm 3, Bilal,Bilal Komik Anlar,bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli,

 

Dünürlerim Bozuldu (118.Bölüm) - Çok Güzel Hareketler 2"

Dunurlerim Bozuldu, Eğlence,Komedi, Tiyatro, Skeçler, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2,118.Bolum, bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli


6bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, ,

İnsana Gram Güvenilmez (103.Bölüm) - Çok Güzel Hareketler 2"


Komedi, Skeçler, Tiyatro, Eğlence, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2, İnsana Gram Güvenilmez, 103.Bölum, bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli

Seviyorum Ulan (98.Bölüm) - Çok Güzel Hareketler 2"

Komedi, Tiyatro, Skeçler, Eğlence,Çok Güzel Hareketler Bunlar 2, Seviyorum Ulan,bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli


bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli,

"Adam Oğluşum (80.Bölüm) - Çok Güzel Hareketler 2"


bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Adam Oğluşum,Çok Güzel Hareket Bunlar 2, Komedi,Skeçler, Tiyatro,Eğlence,


bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, ,

Tiyatroda 1 Zamanlar.../Kültür - Sanat/milliyet blog



Hepimizin hayatı kotarma isteğinin açığa çıktığı, dünyaya zaman aşımına uğramayan izler bırakma çabasının yansıdığı, insanda kendini gerçekleştirme duygusu uyandıran heyecan yüklü bir mucize: Tiyatro. Bu mucize uzun zamandır süregelen tartışmalarla her gün farklı bir hava soluyor. Artık parası kadar konuşuluyor, rakamlarla değerlendiriliyor.

Oysa tiyatro "iki kalas bir heves" macera değil midir? Bunca zaman işin sırrının yetenek ve çalışmanın ötesinde tutku olduğuna inanmıyor muyduk? Bu tutku hayatın tüm zorlamalarına, telaşına rağmen ısrarla sürüyordu. Yıllardır ustaların tiyatro serüvenlerini dinlerken, hayatla yoğrulmuş duyguları sahnede tutkuyla tekrar tekrar pişirdiklerine tanık oluyorduk. Hatta tiyatrocular kendilerini yarı deli saymıyorlar mıydı? Bu cesur delilere şimdi ne oldu da kendilerini paralı pullu bir tartışmanın içerisinde buldular. Sıfırların azaldığını düşünen ve hayıflananlar alkışların da azalacağını mı düşündüler acaba?

Şehir tiyatrolarının bilet fiyat uygulamasını, bu uygulamayı destekleyenleri ve eleştirenleri basından takip etmişsinizdir. Kendi adıma basında sanatın, tiyatronun bu şekilde bile olsa yer almasından dolayı memnuniyetimi dile getirmek istiyorum. Tanrım! İşte tiyatrodan söz ediliyor nihayet. Para nedeniyle olsa bile... Sonunda tiyatro da gündem yarattı, ne mutlu bizlere… Çünkü bu tarz tartışmalar tiyatroyu sanatın objektifinden uzaklaştırsa da insanları yaklaştırıyor.

Çoğu kişi düşük fiyat uygulamasından hala habersiz ve bu tartışmalar süregelip demeçlere yenileri eklenirken bazıları silkeleniyor ve meraklanıp sanat için bir başlangıç oluşturabiliyor. Diğer taraftan tiyatroya ömrünü adamış, her solukta sahneyi düşünen Ali Poyrazoğlu ve Hadi Çaman gibi sahne devlerinin eleştirilerini anlamaya ve kendi içimde ortak bir payda bulmaya çalışıyorum.

Evet tiyatro, her sanat dalı gibi ülkemizde zor icraa edilen, değeri pek de bilinmeyen; hayata kapalı yollarda yürüyen insanların rol ve ahkam kestiği, hayat damarlarının sökülüp atıldığı bir sanat. Tamamen tutku işi çünkü yaşam tuzaklarla dolu ve çok daha fazla para kazanıp, rahat yaşamak varken sahneyi, perdeyi, alkışları tercih etmek çılgınlık gibi geliyor biz izleyenlere, ama hayata bunca zaman önyargılardan uzak, korkusuzca bakan; yaşadığı ülkenin ve insanlarının dokusunu da en iyi bilen onlar, yani akıllı deliler değil midir? Onların endişelerini, sıkıntılarını anlıyor ve adanmış ömürlerinin huzurunda saygıyla eğiliyorum.

Fakat, şu eleştiriye de bir yorum getirmek istiyorum. Bu uygulamaya karşı olanlar, tiyatro ucuzlarsa oyunlar da ucuzlar sanıyorlar. Kalitesiz seyircinin salonları dolduracağı ve tiyatro emekçilerine haksızlık yapılacağı yönünde eleştiriler var. Ne var ki telaşa gerek yok. Mutlaka ki toplanan bir liralarla tiyatrocuların emeği karşılanamaz, zaten o emeğin değeri de ölçülemez. Ayrıca müdavim kesim zaten oyunlara gitmeye devam edecektir, parası azaldı diye gelenler de, bakarsınız tiryaki olur zamanla, belli mi olur? Çünkü tiyatro öyle büyülü öyle ışıltılı ki mutlaka görmeyen gözlerin bile bakmasını sağlar. Bir liralık oyunların kalitesiz olduğu yönünde görüşlere de bıyık altından bir gülücük fırlatabilirsiniz. Kanımca bunu söyleyenler henüz o oyunları izlememişler. Kimse merak etmesin, tiyatrocular, gerekeni hep gerektiği gibi yaparlar.

Örnek olarak Eskişehir'i göstermek istiyorum, şu an gösterimde olan oyunlar 2 yıldır sahnede. Bu uygulama olmadan da salonlar doluydu, bilet bulunmuyordu yine öyle. Demek ki paranın hükmü kalmamış!

Kalite kısmına gelince: "Karmakarışık" isimli bir oyunun yönetmen ve uyarlayanı Haldun Dormen, bunun yanı sıra "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım", Moliere'in “Tartuffe" ve "Kıyamet Suları" gibi güzel, yerli ve yabancı bir çok oyun seyirciyle buluşuyor. Yani kalitede herhangi bir düşüş söz konusu değil.İzleyenler az parayla da çok güzel işler yapılabileceğini görüyor ve paranın eksikliğini alkışları sayesinde aratmıyorlar.

Bu uygulama özel tiyatroları zor durumda bıraksa bile hepsi aynı denize dökülen nehirlerdir. Ben de oyuncu olsaydım şehir tiyatrolarında, bir liraya oynardım. Tutku, parayla ölçülemez çünkü.

Oyun biletleri ucuzlarken oyunlar kalitesini koruyor.
Gönlünüzü ferah tutun...

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,


Leyla ile Mecnun oyunu/Kültür - Sanat/milliyet blog



Sen yalnız geceleri yanarsın ey mum, bense yanarım gündüz ve gece;

Sen yaş dökerek anlatırsın macerayı, bende hersey bir bilmece....

Fuzuli'nin ünlü eseri Leyla vü Mecnun'dan yola çıkarak İskender Pala'nın yazdığı, Yalçın Tura'nın müziklerini yaptığı ve Ali Taygun'un yönettiği müzikli oyun bu sezon İstanbul Şehir tiyatroları tarafından sahneleniyor.
 Minyatürlerden, Brecht'ten ve P.Sills'ten etkilenerek bir nevi masal tiyatrosu oluşturulmuş.

Biri soprano, biri oyuncu, diğeri de dansçı 3 Leyla çıkıyor karşımıza ve 3 de Mecnun. Biri şarkı söylerken, diğeri konuşuyor, bir diğeri de dans ediyor.Leyla ile Mecnun hikayesinde birbirini çok seven ve örneğine günümüzde pek rastlanmayan iki genç çıkıyor karşımıza. Leyla'nın ailesi, onu Kays'a vermeyince Kays öyle bir duruma düşüyor ki halk ona Mecnun adını veriyor. İşte bu gençlerin ölümsüz aşkı sahnede bize gösterilmeye çalışılıyor.

Normal bir tiyatro izleyicisinin uzun ve sıkıcı bulması normal olmakla birlikte opera ve müzikal sevenlerin beğeneceğini düşündüğüm bir oyun. Sahneler genelde karanlık ve kasvetli ama bu da zaten konunun özünde var.

Kalabalık bir kadronun rol aldığı oyun için büyük emek harcandığı kesin.Ayrıca müzikler canlı çalınıp söyleniyor, playback yok. Bu arada Basbakanimiz, 14 Şubatta eşiyle birlikte bu oyunu izlemiş. Kavuşamayan sevgililerin hikayesi, günün anlamına pek uymasa da sevgili, sevgilidir, değil mi??

Kısaca ;öznesi insan, fiili aşk olan bu dünyada yaşamak ne güzel şey.

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Tiyatrosuz bir yaşam, Yaşamsız bir tiyatro olmaz!/Kültür - Sanat/milliyet blog




Bir sahne düşünün içinde bir sürü insan, bir yerden bir yerlere koşuşturan.Birbirlerini anlamı yetisinden uzak, yapancı... Çarpışma esnasında birbirlerini görmeyenler kolonisi desek kısaca. Hani o kadar uzak...Bir sahne düşünün yine bir yığın insan ama gözlerinin içine bakmaktan çekinmeyen, bir
 ‘pardon’demesini esirgemeyen yığınlar... Daha yakın demek yanlış kaçmaz sanırım. Peki şimdi soruyorum ben size : Hangi sahnede olmak isterdiniz?

Ben kendi fikrimi söylersem; ikinicisi. Çünkü küresel dünya projesiyle öyle yapancılaşmaya başıyoruz ki birbirimize, korkarım yakında sevdiklerimizi bile tanımayacağız. Her gün gazete manşetleri bir sürü ölümsel haberler ile dolu. Hayat giderek zorlaşıyor. Kimse kimseye iyilik yapmak istemiyor. İşte o zaman diyoruz ki ‘ Kim biliyor, kim yapancı, kim değil bu dünya da’... Tam da böylesi bir yumağın içinde kaybolurken, direnmemiz gerek diye düşünüyorum nefes alabilmek için. Sanatı unutmayalım. Diyorum. Yapancı olmamamız, başkalarını ötekileştirmememiz için. Onlarla ile bizler arasında fark sadece sözcükler ve tanımlardır. Bu zinciri kırmamızda sanat devreye girer, derim ben. Ne iyi etmiş eskiler, kişileri sahneye atmakla ve hayatı sahneleştirmekle. Belki böylece gözden kaçırdığımız olayların içine girmesini öğrendik. Öğrettiler bize. Güldürdüler, ağlattılar ve en önemlisi de düşündürdüler bizi. Bir de sahnenin ne denli etkiliyici ve vazgeçilmez olduğunu yaşattılar, yani her sabah yeni bir güne gözlerimizi açtığımız hayatın ne vazgeçilmez olduğunu tattırdılar.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününü kutluyoruz bugün, perdeler hep açılsın, ve yine diyelim ki, 27 Mart Dünya Yaşam Günü kutlu olsun...

İyi seyirler!

Nil Görkem

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Tiyatro - Oyun: İzle de olma koyun!/Kültür - Sanat/milliyet blog




Tiyatro-oyun çeşitlemeleri

Oyun: Sahnedeki oyuncuların çabalarını saygı ve sevgiyle seyredin; güzelliğe doyun.

Oyun: Kötülüğü, çirkinliği çöpe koyun; güzelliği, iyiliği koruyun.

Oyun: Tiyatroya gitmezsen, sanatı önemsemezsen ot gibi yaşarsın; bir karış büyür boyun!

Oyun: Tiyatrodan zevk almazsan, müzik, resim ve edebiyatla ilgilenmezsen olursun bir koyun...

Oyun: Kimi sanatçılar(!) için tiyatro, sinema gündeme gelmek, gündemde kalmak için bir bahane, bir oyun. Kendini zora sokma, soyun güzelim soyun!

Oyun: Onunla gelişir duygu ve düşüncelerin, onunla değişir huyun.

***Erhan Tığlı***

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

The Yerli Malı Aşk/Kültür - Sanat/milliyet blog




Oda Tiyatrosu'nun geçtiğimiz tiyatro sezonunda büyük ilgi gören müzikal stand-up'ı 'The Yerli Malı Aşk', Bilinmeyen Tiyatrolar Festivali kapsamında yeniden seyirciyle buluşuyor.

Bema ve bemba ne demektir ?

Bema : İsimdir . Yunanca kökenli bir kelimedir . 1) Bazilika ve kiliselerin içinde , mihrabın önünde bulunan kutsal kürsü . || 2) Eski Yunan ‘ da ; hatipler kürsüsü . || 3) Bir tiyatroda sahne önü .

Bemba : Bantu dilidir . Kuzey Rodezya ‘ da konuşulur .