Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive

Kunduz (Boğa) Burcu 1. bölüm/Astroloji/



KURBAĞALARIN DÖNÜŞ DÖNEMİ

(20 NİSAN- 20 MAYIS ) = KUNDUZ(Boğa Burcu )

20 Nisan -20 Mayıs tarihleri arasında Kızılderililerin takviminde " Kurbağaların Dönüş Dönemi " olarak adlandırılan ayda dünyaya gelen insanların hayvanlar alemindeki totemi kunduz, bitkiler alemindeki totemi mavi kamass çiçeği, madenler alemindekiyse krisokoldür. Uğurlu renkleri mavi, kabileleri
 Kaplumbağadır.

KRİSOKOL

Krisokol firuzeye benzeyen bir taştır ve tıpkı onun gibi su içeren bir bakır silikat bileşimidir.Rengi koyu yeşilden mavi yeşile ve koyu maviye kadar değişir. Hem cam parıltısı taşır hem de topraksı bir görünüşü vardır. Dile değdiğinde yapışır. Mavi parlaklığı ve topraksı görünüş nedeniyle, yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştiren bir taş olduğu inancı yaygındır. Üstte taşındığı zaman şans, sağlık getirdiği, insan bedenini, yüreğini ve ruhunu arındırdığı söylenir. Firuze renginde olduğu ancak onun gibi çabuk renk değiştirmeyen bu taştan eski çağlardan beri heykelcikler ve fetişler yapılmıştır.

Kunduz İnsanları maden totemlerinden yeryüzü ve gökyüzü güçlerini birleştirmeyi öğrenebilirler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları nedeniyle Kunduz İnsanları toprağa biraz fazla bağlıdırlar. Yalnızca toprağa bağlanır ve gökyüzünde kendilerini bekleyen bilgilere sırt çevirirlerse benliklerini kaybedebilirler.Tıpkı taşları gibi bu kişiler de çok şanslı görünürler ancak bu şans genellikle sıkı bir çalışma ve doğru zamanda doğru yerde bulunmak sezgisinden doğmuş bir şanstır. Eğer üstlerinde totem taşlarını taşır ve kendilerini bırakma eğilimine kapılmazlarsa sağlık durumları ve dirençleri güçlenir. Karakterlerini değiştiren önemli ve büyük bir olay ortaya çıkmazsa bu burcun insanları kolay kolay değişmezler. Dengelidirler. Doğal dengelerini koruyup kullanabildikleri sürece kendilerini rahat ve iyi hissederler.

Gönüllü olarak zor bir işe kalkışan Kunduz İnsanına çok ender rastlanır. Eğer geziye çıkar ya da yaşamlarında önemli bir değişikliği göze alırlarsa bunu çok sistemli bir şekilde yaparlar. Geziye çıkarken bile üzerlerinde taşımaya veya çevrelerinde bulundurmaya alıştıkları bazı şeyleri yanlarında götürürlerse kendilerini daha rahat hissederler. Her tür değişkenliğe direnç gösteren bir yapıları, bu kişilerle çok sağlam ve güvenilir dostluklar kurulmasını sağlar. Eğer birisiyle dost olmuşlarlarsa bu dostluk kolay kolay bozulmaz. İyi bir iş arkadaşıdırlar. Değişken ve hareketli kişilerin ya da işlerin dengeye kavuşmasını sağlarlar.

Tıpkı krisokol gibi bu insanlar da yakınlaştıkları kşilere ve nesnelere saf bir soluk katarlar. Dostluk ve arkadaşlıklarında öyle yakın bir ilgi, bağlılık ve süreklilik vardır ki sanki günümüzün alışılmış ölçülerinin dışında o eski altın çağlardan kalmış insanlar gibidirler.

MAVİ KAMASS

Bitki totemleri yalnızca Kuzey Amerika'da görülen mavi kamass ( quanash ) çiçeğidir. Zambakgillerden bu çiçeğin değişik türleri vardır ve farklı özelliklerini belirlemek çok önemlidir. Bitkinin mayıs ayında açan çiçeği parlak mavi renktedir. Tel bir sap üzerinde açarlar ve üç çanak, üç de taç yaprakları vardır. Bitkinin boyu bazen 60-70 cm.i bulur. Yaptıkları işlerin hem güzel hem yararlı olmasına dikkat eden Kunduz İnsanları bitki totemlerine çok benzerler. Bu zarif çiçek güzelden anlayan herkesi etkiler. Mavi kır çiçeği kamassla kaplı yamaçlar, vadiler uzaktan bakıldığında mavi bir göl gibi görünür. Yakından bakıldığı zaman da çok çekicidirler.

Mavi kamass çiçeği birçok Kızılderili kabilesinin temel besin maddeleri arasındaydı.

Bu çiçek yalnız güzelliğiyle değil dengeli bir besin kaynağı olarak da yüzyıllarboyunca Kızılderililerin yardımcısı olmuştur.

( Yenebilecek olanlar çiçek açınca işaretlenir ve yaz sonunda iyice geliştikleri zaman topraktan çıkarılıp toplanırdı. Kızılderililer mavi kamassın yumrularını toprakta bir delik açıp bu deliğin tabanını ve kenarlarını yassı taşlarla döşeyerek ve içinde ateş yakarak kaynatırlardı. Taşlar nar gibi kızarınca ateşin korları dışarı alınır ve çukura dallar, yapraklarla otlar döşenirdi. Sonra bu çukurlara 50-60 kilo kadar soğana benzeyen mavi kamass yumrusu doldurulur, çukurun üstü dallarla, toprakla ve örtülerle kapanırdı. Sonra üstten sopayla bir delik açılır ve deliğin içi suyla doldurularak yumrular bu çukurda bütün bir gün kaynatılırdı. İyice kaynadıktan sonra yumruların kabuğu soyulur ve yassı tavalara yayılıp pişirilirdi. Şekerli bir tadı ve kokusu olan mavi kamass yumruları daha şeker bilinmeden önce yemeklerin tadlandırılmasında kullanılırdı. )

Yumruları iyice kaynatılarak küspe haline de getirilebilir.Amerika'ya ayak basan ilk beyazların çoğu bu çiçeği kıtanın yerlilerinden öğrendiler ve böylece yoksul yemek listeleri biraz renklendi. Mavi kamassta nişasta yoktur fakat yabani hindiba kökü ve enginarda da bulunan insülin vardır. Pankreasın çalışmasını etkileyen bu made nedeniyle yerliler bu yumruları düzenli yerlerdi. Böylece daha o çağlarda kendi yöntemleriyle kan şekerini dengelemeye ve şeker hastalığını önlemeye çalışırlardı. Bu yumrulardan çok fazla yendiğinde söktürücü ve kusturucu yerine de geçebilir.

Kunduz İnsanları totemleri gibi yakınlık kurdukları insanları ve nesneleri dengelerler. Kendi kökleri çok derinlere uzandığı için, insanlara ve projelere sağlam bir dayanak oluştururlar. Mavi kamass yumruları gibi onlar da enerji akımları dengesini koruduğu sürece herkese yaşam gücü ve tadı verirler. Enerji akımları engellenirse Kunduz İnsanları da bu türün çiçekleri sarı veya filiziye çalan yeşil renkli ve çok zehirli türü olan " Ölüm çiçeği " gibi renk değiştirir ve tersine dönüşürler. Kendi çukurlarında boğulur, dokundukları insanları, yaşamı ve herşeyi tüm anlamıyla boğabilirler. Eğer iç huzurundan yoksunsalar, huzursuzluklarını tıpkı dinginlikleri gibi büyük bir güçle çevrelerine yayarlar.

Kunduz İnsanlarının rengi kamass çiçeğinin pırıl pırıl ya da krisokol taşının derin mavisidir. Mavi renk bu burcun insanları için içten gelen bir barış özlemini, mutluluktan kaynaklanan fiziksel ve ruhsal hoşnutluğu, huzuru simgeler. Kunduz İnsanları içlerinde kaynayan ruhsal isteklerin peşinde koşmadan önce toprakta sıkı sıkıya kök salmayı öğrenmelidirler. Doğu'nun koruyucusu olan Wabun'un ikinci ayında doğdukları için bu insanlar sürekli gelişmek ister. " Kurbağaların Dönüşü " olarak bilinen bu dönem ilkbahara rastlar ve yeryüzündeki herşey bu mevsimde gelişip büyür. Kunduz insanlarının huzur duygusuna kapanıp kalmamaları için böyle bir dış etkiye gereksinimleri vardır. Wabun'un döneminde dünyaya geldikleri için varlıklarının maddi yönünü aşıp, ruhsal aydınlanmaya yönelme konusunda yeterli güç ve desteğe sahiptprler. Kaplumbağa kabilesinden olmaları da toprağa bağlılıklarını arttırır. Bu nedenle düşüncelerinde, eylemlerinde duygularında tek bir noktaya saplanıp tek boyutlu insanlar haline gelmemeye dikkat etmelidirler. Yoksa kendilerine canlılık veren enerji akımları olumsuz biçimde etkilenebilir

Yazılarımız,Makaleler,Özel Günler,Hayattan Kesintiler, Astroloji, Burçlar,Rüyalar,Tarot,Fal,
 bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,


Share

0 Comments:

Yorum Gönder