Biz insanoğlunun her zaman en çok merak ettiği konu geleceğimizdir herhalde. Gelecekte bizi neler bekliyor, başımıza neler gelecek, kaderde ne yazılı? Kehanet, fal, medyum.... en
fazla ilgimizi çeken kelimeler. Kimimiz böyle şeylere inanmadığımızı söyler, burun kıvırırız. Ama yine de içimiz de bir yerlerde bizi kemirip duran bir merak saklıdır. Bir yerlerde okuduğum, konuyla ilgili bir yazıyı kendi bildiklerim, düşündüklerimle de harmanlayarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hepimizin "psişik güç" dediğimiz duyusu var. Gerçek anlamda bir altıncı duyu. (Hepimizin her şey hakkında altıncı duyusu var).
Psişik güç, sınırlı perspektifimizden daha geniş bir perspektife yönelme yeteneğimizdir. Sınırlı bireyselliğimizden daha fazlasını bilmek, hissetmek ve hayal etmektir. Etrafımızdaki daha büyük gerçekliğe girebilmek, farklı enerjiyi hissedebilmektir. Bu yetenek nasıl geliştirilebilir? Evet gelişmek uygun bir kelime. Tıpkı kas gibi. Hepimizin kasları var. Ama bazılarımız kaslarımızı geliştirmeyi seçiyoruz, bazılarımız olduğu gibi bırakıyor ve daha az "kullanıyoruz".
Psişik "kas"ımızı geliştirmek için, egzersiz yapmalıyız, kullanmalıyız, her gün, her zaman. Kaslarımız kullanılmadığında yine orada ama zayıf. Az kullanılmış. Arada bir sezgisel bir "vuruş" yapıyoruz ama ona göre davranmıyoruz. Bir şeyle ilgili "önsezi"miz oluyor. Ama önzsezimizi işitmezden geliyoruz. Bir rüya görüyor, bir "ilham" geliyor, ama geçip gitmesine izin veriyoruz, hiç bir şey yapmıyoruz.
Psişik gücü geliştirmenin ilk basamağı, bu güce sahip olduğunuzu bilmektir. Her "önsezi"nize kulak verip, hissettiğiniz her duyguya, sezgisel her "vuruş"a dikkat edin. Dikkat edin... Ve bildiğinize göre davranın. Zihninizin sizi engelleyecek konuşmalar yapmasına izin vermeyin. Korkularınıza yenilmeyin. Önsezinizi korkusuzca ne kadar sık kullanırsanız o kadar çok hizmet edecektir. Önseziniz daima orada, sadece dikkatinizi ona verin.
Psişik güç nasıl çalışıyor? Psişik gücün nasıl çalıştığını anlamamıza yardımcı olacak psişik fenomenin üç kuralı vardır. Birincisi "düşünce enerjidir". İkincisi "herşey hareket halindedir" üçüncüsü de "yalnız şimdi vardır". Medyumlar, bu fenomenin vibrasyonlarına (titreşimlerine) kendilerini açmış insanlardır. Bu titreşimler bazen zihinde resim oluşturur. Bazen sözlerle şekillenen bir düşüncedir. Medyum, bu enerjileri hissetmeyi öğrenendir. Bu önce kolay olmayabilir çünkü enerjiler çok hafif, çok yumuşaktır. Tıpkı bir yaz gecesindeki hafif bir esinti gibi. Bu esintiyi saçlarınızda hissettiğinizi sanırsınız ya da sandığınızı düşünürsünüz. Çok uzaklardan gelen bir sesi işittiğinizi düşünür ama emin olamazsınız. Gözünüzün kenarından yanan sönen bir ışık gördüğünüze yemin edersiniz ama başınızı kaldırıp baktığınızda ışık yoktur. "Acaba hayal mi gördüm" diye düşünürsünüz.
Başlangıçta taze medyum böyle sorular sorar. Usta medyum asla sormaz, çünkü soru yanıtı uzaklaştırır. Soru sormak zihni devreye sokar. Bu, medyumun en son istediği şeydir. Önsezi zihinde değildir. Medyum olmak için aklınızın dışına çıkmalısınız. Çünkü önsezi ruhta oturur. Önsezi ruhun kulağıdır. Ruh, hayatın en ince titreşimlerini "yakalayacak" kadar, bu enerjileri "hissedecek" kadar duyarlı olan tek enstrümandır.
Her birimizin altı duyusu var, beş değil. Koklamak, tatmak, dokunmak, görmek, işitmek ve ...bilmek. Her düşünce enerji yayar. Düşünce enerjidir. Medyumun ruhu bu enerjiyi yakalar. Gerçek medyum durup enerjiyi yorumlamaz, enerji ona ne hissettiriyorsa, sözler adeta ağzından dökülür. Bir medyum ne düşündüğünüzü bu yolla bilir.
Yaşamımız boyunca hissettiğimiz her duygu ruhumuzda depolanır. Ruhumuz tüm duygularımızın deposudur. Gerçekten "açık" bir medyum, yıllarca önce depolamış olduğumuz duygularımızı da şimdi ve burada (o anda) "hissedebilir". Çünkü duygular için zaman yoktur. Bir medyum "geçmişimizi" bu yolla bilir. "Yarın" da yoktur. Herşey şu anda olup biter. Her olay enerji dalgası gönderir ve kozmik fotoğraf plakasında iz (resim) bırakır. Medyum "yarının" resmini şimdi oluyormuş gibi görür ya da hisseder.(Zaten şimdi oluyordur). Bazı medyumlar geleceğimizi bu yolla bilir.
Psikolojik olarak bu nasıl yapılır? Genellikle medyum bunu nasıl yaptığını bilmez. Medyum, yoğun odaklanmayla, kendisinin altmoleküler bileşenini uzaya gönderir. Medyumun "düşüncesi" hızla çok uzağa giderek, uzaktan, henüz yaşamadığımız "şimdiyi" görür. Medyumun altmoleküler parçası, odaklandığı imgenin enerjisini emer ve bedenine geri getirir. Medyum " resmi görür", bazen titreme yaşar ya da "duyguyu hisseder". Verileri "işlemeden" anında aktarmaya çalışır. Gördüklerini veya hissettiklerini "sorgulamamayı" üzerinde "düşünmemeyi" öğrenmiştir. Sadece mümkün olduğunca dokunulmadan bilginin "akmasına" izin verir. Haftalar sonra, eğer gördüğü ya da hissettiği şey olursa, bu medyuma "klarvoyan" yani duru görücü denir.
Peki öyleyse neden bazı kehanetler gerçekleşmiyor ya da yanlış çıkıyor? Çünkü medyum geleceğin kehanetinde bulunmuyor. Sadece "Sonsuz Şimdiki Zaman" içindeki "olası olasılıklar" dan birini yakalıyor. Bu olası olasılıklardan birinin seçimini yapan kişi daima "geleceği okunan kişi" dir. Kişinin yaptığı seçim medyumun gördüğünden farklı olabilir. "Sonsuz An" tüm "olası olasılıkları" içerir. Herşey milyonlarca farklı yolla olmuştur. Biz sadece algılama seçimini yaparız. Algılamamızı değiştirdiğimizde, düşüncemizi değiştiririz. Ve düşüncemiz realitemizi yaratır. Her durumda bizim beklediğimiz sonuç zaten oradadır. Yapacağımız tek şey onu algılamaktır, bilmektir.
Öyleyse her istediğimiz şey neden gerçekleşmiyor? Çünkü daima kendimize dilediğimiz şeyi değil, yarattığımız şeyi veririz. Algılamamızla düşünceyi, düşüncemizle realitemizi yaratırız. Çok kafa karıştırıcı değil mi? Seçimlerimiz ve seçimlerimize olan inancımız, herhangi bir konuyla ilgili inancımız, düşüncelerimizle yaratılır, bu düşünceler algılamalarımızdan doğar. Algılama "olaya nasıl baktığımız" dır. Medyum, "yarın"la ilgili bütün yaptığımız seçimleri görür ve bu seçimlerin sonuçlarını da algılar. Ama gerçek medyum size daima "yeniden seçim" yapabileceğinizi ve sonuçları da değiştirebileceğinizi söyler.
Sonuç "zaten olmuşsa" kime oldu? Değişik bir sonucu yaşayan "ben" kim? Bu cevapları da size bırakıyorum: )))
Sevgiyle kalın.
Yazılarımız,Makaleler,Özel Günler,Hayattan Kesintiler, Astroloji, Burçlar,Rüyalar,Tarot,Fal,
bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,
0 Comments:
Yorum Gönder