Toplumsal alanda yapılan başlıca inkılaplar ve düzenlemeler:
1-Din kurumlarının düzenlenmesi:
Tarikat, Tanrı’ya ulaşmak için izlenen yollardan her birine denir. Tarikat mensuplarının toplandıkları yere tekke, küçüğüne de zaviye denir.
Zamanla bu tarikatların gerçek amacından uzaklaşıp cumhuriyete karşı faaliyetlere başlayınca tekke ve zaviyeler ile türbeler çıkarılan bir kanunla kapatıldı (1925).
Yine aynı kanunla “şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyyitlik, çelebilik, türbedarlık” gibi toplumsal alanda ayrıcalık ifade eden unvanlar da kaldırılmıştır. Bunların özel kıyafetlerinin giyilmesi de yasaklandı
2-Kıyafette değişiklik:
25 Kasım 1925'te "Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun" çıkarıldı.
1934'te din adamlarının kıyafetlerine ilişkin yasal düzenleme yapıldı. Bu kanunla, din adamlarının dinî kıyafetleriyle ibadet yerleri dışında gezmeleri yasaklandı. Yalnız her dinin en yetkili kişisi dinî kıyafetiyle dolaşabilecekti.
3-Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik:
26 Aralık 1925'te çıkarılan bir kanunla, o zamana kadar kullanılmakta olan, Hicrî ve Rumî takvimlerin yerine Milâdî takvim kabul edildi, l Ocak 1926'dan itibaren de kullanılmaya başlandı.
Alaturka denilen, güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edildi.
1928 yılında yapılan bir değişiklikle milletlerarası rakamlar kabul edildi.
1931'de kabul edilen bir kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi. Eskiden kullanılan arşın, endaze, okka gibi ölçü birimleri kaldırıldı. Bunların yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi.
1935'te çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili değiştirilip, cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak kabul edildi.
4-Soyadı Kanunu:
Osmanlı devletinde insanların soyadı olmayıp genellikle isimlerinin yanında lakap, baba adı, ayrıcalık ifade eden bazı unvanlarla anılırdı. Ancak bu, nüfus, askerlik, tapu, okul, adalet, ticaret gibi işlerde karışıklıklar çıkarıyordu .
Bu karışıklığın önüne geçmek için 21 Haziran 1934'te Soyadı Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla, aile gülünç, ahlaka aykırı olmama ve Türkçe olma şartı ile istediği soyadını alabilecekti.
24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından, Gazi Mustafa Kemal Paşaya "Atatürk" soyadı verildi.
5-Kadının Sosyal ve Siyasal Hakları:
İlk Türk devletlerinde kadının yeri önemliydi. Erkek ile eşit ve toplumda söz sahibiydi. İslamiyet ile beraber Arap kültürü etkili olunca Osmanlılarda kadının yeri gerilemeye başladı. Erkek egemenliği altına alındı. Haklarını kaybetti.
Cumhuriyetle beraber kadın-erkek eşitliğini yeniden sağlamak için bir takım düzenlemeler yapıldı. Cumhuriyetle beraber kadının elde ettiği bazı haklar şunlardır: Seçme-seçilme, miras, boşanma, okuma ve meslek sahibi olma gibi.
Atatürk, kadının erkekle birlikte öğrenim yapması, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta onlarla birlikte görev alması görüşünü benimsemiş ve savunmuştur.
Atatürk Dönemi'nde Türk kadını aile kurma, eğitim yapma ve istediği mesleği seçme hak ve özgürlüğü gibi sosyal haklar kazanmıştır.
Türk Medenî Kanunu'nun kabul edilmesiyle, toplumsal ve ekonomik hayatta kadın erkek eşitliği sağlanmıştır.
1930'da Türk Kadınına belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı.
1933'te muhtarlık seçimlerine katılma hakkına kavuştu.
1934'te yapılan anayasa değişikliği ile Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı.
6-Sağlık Alanında Gelişmeler
İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti içinde Sağlık Bakanlığı kuruldu.
Bulaşıcı hastalıklar ciddî tedbirlerle kontrol altına alındı.
Doktor, sağlık memuru ve ebe sayısı artırılarak sağlık hizmetleri yurdun her tarafına yaygınlaştırıldı.
Memleketteki hastalıkları ve bunlarla mücadelede izlenecek yollar ve yöntemleri belirlemek, aşılar ve serumlar hazırlamak üzere Ankara'da "Hıfzıssıhha Enstitüsü" hizmete açıldı
Memleketin ihtiyacı olan sağlık memuru, hemşire, ebe gibi sağlık personeli yetiştirmek amacıyla çeşitli illerde okullar açıldı.
EKONOMİK ALANDA GELİŞMELER
Ekonomi: İnsanların üretim, pazarlama ve tüketim alanında yaptıkları etkinliklerin tümüdür.
Osmanlı ekonomisi, 1750’lerden itibaren çöküşe geçmiştir. Başlıca sebepleri ise kapitülasyonlar, sanayinin gelişmemesi, sürekli savaşlar, tarımın bozulması ve dış borçlar idi.
Cumhuriyet döneminde ekonominin düzeltilmesi, askeri zafer kadar önemliydi. Çünkü Atatürk’ün belirttiği gibi, siyasi bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla tamamlanması gerekir.
İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)
Milli ekonominin amaçlarını ve bu amaçlara ulaşmada izlenecek yöntemleri kararlaştırmak için 17 Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi toplanmıştır. Kongrede Misak-ı İktisadi (Ekonomik And) kabul edildi. Buna göre, Türk Milleti savaşarak elde ettiği bağımsızlığından asla ödün vermeyecekti. Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlık da esastır. Bu esaslar dahilinde yapılacak çalışmalar belirlendi.
Alınan Kararlar
Yabancı sermaye ve işletmelerden kurtulmak zorunludur.
Milli sanayi kurulmalı, sanayinin her alanında gelişme sağlanmalı ve ihracat teşvik edilmelidir.
Çiftçilere kredi kolaylığı sağlanmalı ve özel teşebbüse destek sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır.
El işçiliğinden ve küçük imalattan, fabrikaya ve büyük işletmeye geçilmelidir.
Hammaddesi yurt içinde olan sanayi dalları kurulmalıdır.
Yerli mallarının kullanımı teşvik edilmelidir.
Devlet, iktisadi görevleri de olan bir kurum durumuna getirilmeli ve özel sektörün kuramadığı işletmeler devlet tarafından açılmalıdır.
Tarım Alanında Yapılan Yenilikler
Tarım milli ekonominin temeli kabul ediliyordu. Bu alanda gelişme sağlamak için köylünün durumunu iyileştirmek gerekiyordu. Bu amaçla yeni kurulan devlet şu tedbirleri aldı.
İzmir İktisat Kongresi’nde buna yönelik kararlar alındı.
1924 yılında Ziraat Bankası anonim şirkete dönüştürüldü. Çiftçilere zirai krediler verildi.
Aşar vergisi kaldırılarak köylünün ekonomik bakımdan rahatlaması sağlandı (17 Şubat 1925).
1926’da tütün tekelini elinde bulunduran yabancı Reji idaresine son verildi.
1927 yılında eğitim seviyesi yetersiz olan ziraat okulları kapatıldı, yurt dışına eleman gönderildi,
Toprak reformu yapıldı (1929).
1930’da Orta Ziraat Mektepleri, Ankara’da Yüksek Ziraat Mektebi açıldı.1932’de Yüksek Ziraat Enstitüsü haline getirildi.
1931’de Birinci Ziraat Kongresi toplandı.
Ziraatta makineleşme için çiftçilere kredi ve vergi indirimleri uygulandı. Üretimi artırmak amacıyla tohum ıslah çalışmaları yapıldı.
1930’dan itibaren Ziraat Kredi Kooperatifleri kuruldu.
1935’ten itibaren Tarım Satış Kooperatifleri kuruldu.
1937’de Ziraat Bankası kamu kuruluşuna dönüştürülerek günümüzdeki şekline geldi.
Ticaret Alanında Yapılan Yenilikler
Cumhuriyet döneminden önce ticaret azınlıkların ve yabancıların elindeydi. Ticareti geliştirmek amacıyla şu tedbirler alındı.
İş sahipleri ve yatırımcılara kredi sağlamak amacıyla İş Bankası kuruldu (26 Ağustos 1924).
Deniz ticaretini geliştirmek amacıyla Türk limanları arasında yolcu ve yük taşıma işi Türk denizcilerine verildi. (Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926)
Sanayi ve ticaret odaları kuruldu.
Sanayi Alanındaki Gelişmeler
Osmanlı devletinde kapitülasyonların etkisiyle sanayi iyice çökmüştü. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sanayinin geliştirilmesine büyük önem verildi. "Kalkınmak için sanayileşmek bir zorunluluktu".
Sanayi teşvik ve koruma amacıyla 28 Mayıs 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
Özel sektör sanayi kurması için teşvik edildi. (Ancak ülkemizde gerekli sermaye ve yetişmiş elaman olmadığı için, özel sektör sanayi alanında önemli varlık gösteremedi.)
Sümerbank (1933) ve Etibank (1935) kuruldu
Sanayileşmenin özel sektörle yapılamayacağı anlaşılması üzerine 1933 yılından itibaren devletçilik ilkesi uygulanmaya başladı. Bu ilke gereği ağır sanayi yatırımlarını devlet eliyle gerçekleştirilecekti.
(1934–1939) yılları arasında beş yıllık kalkınma planı uygulamaya konuldu. Bu dönemde Karabük demir çelik fabrikasıyla cam, deri, kâğıt ve şeker fabrikaları devlet eliyle açıldı.
Yeraltı zenginliklerimizi araştırmak için (MTA) Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu (1935).
Madenlerimizin işletilmesi ve kredi ihtiyacının karşılanması için Etibank kuruldu.
1925 yılında yabancı sermaye elindeki sigara tekeli devletçe satın alındı.
1926’da ispirto ve her çeşit alkollü içkilerin imali ve ithali ile şeker ithali devlet tekeline alındı.
1929’da Gümrük Tarife Kanunu ile korumacı dış ticaret politikası uygulandı.
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı:
1931 yılında hazırlanmasına başlanılan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1934 yılında uygulamaya konulabildi. Planın amaçları, özellikle zirai üretime dayanan ve hammaddesi Türkiye'de bulunan sanayi işletmeleri kurmak, ithalat konusu olan temel tüketim mallarının üretimine öncelik vermekti. Bu amaçla dokuma, maden, kimya ve porselen sanayilerinin kurulması öngörülüyordu. Yatırımların önemli bir bölümü Sümerbank ve İş Bankası tarafından yapıldı. Ayrıca devlet bütçesinden her yıl ayrılan belli tutarlar ve bazı dış krediler sanayileşme programlarına tahsis edildi. Devlet madencilik alanına da önemli yatırımlar yaptı. Bu amaçla 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu. Uygulanmakta olan korumacı gümrük politikası sanayi planının yürütülmesi için elverişli bir ortam yaratmıştı. Başarılı olarak uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı üç yıl sürmüştür.
İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı:
İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1937 yılında hazırlandı; uygulanmasına 1938'de geçildi. İkinci plan, ara malları ve yatırım malları üretimine öncelik veriyordu ve daha geniş kapsamlıydı. Bu planda yatırım yapılması öngörülen alanlar, başlıca elektrifikasyon, madencilik, limanlar gibi altyapı tesisleri, makine, gıda, kimya, yakıt sanayileri ve deniz ulaşımı idi. Bu plan ile ihracata da yönelmek hedefleniyordu. Ancak ikinci Beş Yıllık Sanayi Planı, İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine uygulanamadı.
Bayındırlık Alanındaki Gelişmeler
Cumhuriyet döneminde halka daha iyi hizmet götürebilmek için
Demiryolları yabancı şirketlerden alınarak devletleştirildi.
Yeni demiryolları, karayolları ve köprüler yapıldı.
Liman, iskele ve havaalanı yapımına önem verildi.
Barajlar inşa edildi
İmar çalışmaları yapılarak modern şehirler kuruldu.
Kamu binaları, hastaneler ve okullar açıldı.
0 Comments:
Yorum Gönder