Son yıllarda annemin köyüne mezar ziyareti ve bir kaç küçük ziyaret dışında hiç gitmedim. Eskiden rahmetli ananem sağ iken her sömestr ve yaz tatilinde köyde kalırdık. Geçtiğimiz hafta sonu ufak bir kaçamak yaptım. Hazır teyzem ve dayımlar da köyde iken bir gece kalıp döneyim dedim.
Yalnız bizim köye gitmek Ankara'ya gitmekten hallice :) Köy dediğime bakmayın canlar altı üstü Silivri'ye gidiyorum. Silivri neresi derseniz İstanbul'un Trakya bölgesinde kalan son ilçesi. Ben pazar günü saat 13:30'da çıktım evden 16:00'de vardım Silivri'ye :S Vayy anasını!! Bunda en büyük etken metrobüs inşaatı ve otobüsleri dakka başı dur-kalk yapması. Bir de köy minibüsünün kalkmasını bekledim. Dakikası değil saniyesi dolmadan kalmıyorlar. Nasıl sinir oldum anlatamam.
Ara ara telefonumla fotoğraf çektim yol boyunca. Fotoğraf makinem da yanımdaydı aslında ama üşendim çıkarmaya hehe
Köy köy dedim adından sanından da bahsetmek gerek değil mi? Silivri ilçesine bağlı Akören köyüdür bizim köyümüz. Tarihçesi çok çok eskilere dayanır. Sağdan soldan topladığım bilgilere göre;
Köy, geçmişte Anaka, Avran, Avren, Akviran gibi isimlerle anılmış daha sonra ise Akören haline gelerek bugünkü şeklini almış. İlk yerleşim hakkında net bir bilgi bulunmasa da 1500`lü yıllarda köyün Osmanlılar tarafından yerleşim alanı olarak seçildiği biliniyor. Yöre 1912 yılına kadar yerli halkı içinde barındırmış, 1912 Balkan Harbi`nden sonra ise Bulgaristan`dan gelen Türk halkı ile karma bir yapıya kavuşmuş. Gacal halk köyün doğu kısmında ikamet ederken, mübadil halk ise 1912 yılında geldiğinde köyün batı kısmına yerleşerek o bölgeye bir "göçmen mahallesi" kurmuş. Böylece köy "göçmen" ve "gacal" mahalleleri olmak üzere iki ana mahalleye ayrılmış.
Yeri gelmişken yazıvereyim biz 'Gacal' oluyormuşuz :D Köyün tarihçesi gerçekten de çok eskilere dayanıyormuş yaa :D Eski olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum açıkçası hehe Bizim köyün olmazsa olmazı köpekleri vardır. Minübüsten iner inmez bu görüntü karşıladı beni :)
Bizim köyün meydanında tarihi bir çeşme ve camii var. Yukarıda verdiğim linkte detayları mevcut. Söylenenlere göre 500 yıllık bir tarihleri var. Camii ile çeşme arasında bir de çınar ağacı var ki sormayın. Bence o ağaçta çok yaşlı olmalı. Yazın ağacın altında kuşların senfonisini dinleyebilirsiniz =)
Bu çeşme köyün tarihi çeşmesi. Köyün camisi ile beraber yapıldığı rivayet ediliyor. Yukarıda gördüğünüz kazıma süslerden başka hiçbir yazı, kitabe yada işaret yok hiçbir yerinde. Ama suyu yüzyılı aşkın süredir hiç kesilmeden akıyormuş. Bir de köyün akıllılarından birisi çeşmenin yalaklarının içine balık koymuş. Öyle böyle değil yani kocaman kocamanlar. Tut pişir ye olmuşlar :D Dayanamadım bir de video çektim. Çok kısa ama görmenizi istedim. Videonun sonunda görünen oyuk ise devasa çınarın kökü oluyor.
Köydeki erik ağaçlarının üzeri felaket doluydu. Ama son birkaç hafta sürekli yağışlı olduğundan boncuk kadardılar daha. Fırsatım olursa 20-25 gün sonra gidip hasat yapacağım hehe Köy inanılmaz soğuktu. Millet hala deli gibi soba yakıyor valla. Bir de bizim köyün tepede olmasının da etkisi varmış. Sabah erkenden yola çıkınca tepede olmanın etkilerini de gördüm. Köyden çıktığımızda her tarafta sis vardı. Ama Silivri'ye yaklaştığımızda sıcaklık 5 derece artarken sisten eser kalmamıştı.
Benim için hafta sonu güzel bir değişiklik oldu. Havalar düzeldikçe ve annemin sağlığı iyi oldukça küçük kaçamaklar yapmak istiyorum. ^^
0 Comments:
Yorum Gönder