Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Silivri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Silivri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Silivri kaymakamı ve İnci abla !/Kültür - Sanat/milliyet blog



Sanat ve Kültür Festivali’nin ikincisini yaşadı Silivrililer, 18 -20 Mayıs tarihlerinde…

Geçen yıl ilki yapılmıştı.

Farklı tarihler ve farklı mekanlarda yapılmış olsa da, işin doğrusu ilkinden daha kapsamlı üç gün yaşadı Silivri…

Geçen yıl ile kıyaslamanın bir anlamı yok.
Bu yıla bakılmalı ve gelecek yıla planlar
 yapılmalı…

Başkan Turan ve ekip arkadaşlarını kutlamak gerek. Üç gün de olsa, ressamlar yoğunlukta da olsa ve eserleri izleyen genç insanlar “ Bunları seyretmemiz ile bu adamlar ne kazanıyor?” diyerek etkinliği anlayamamış olmanın dayanılmaz ağırlığını da yükleseler sanatçının üzerine, emek veren herkesi yürekten kutlamak gerek.

Silivri’de, Sosyal Demokrat yönetimlerin beceremediğini beceren muhafazakar yöneticileri ayakta alkışlamak gerek..

Geçen yıl “ Ak Partili bir belediyenin etkinliğine katılmam” diyen sözde aydınlar, bu yıl gelen sınıfının diğer bireylerinden bir şeyler öğrenmişlerdir umarız. Ve umarız bu etkinlik sözde kalmayıp gelenekselleşir, gelecek yıllarda uluslar arası boyutlara taşınır.

Organizeyi yapan ve bu uğurda gecesini gündüzüne katarak büyük çaba harcayan İNCİ ABLA dün gece rahat bir uyku uyuyabilmiştir umarım. Silivri ve Silivrililer ile bir çok sanatçıyı bir araya getiren İNCİ ABLA ile yaptığımız kısa söyleşide kaygılarını dile getirirken, sesindeki endişe titreyişi, seçilmiş ve bürokratların aleyhinde olumsuzlukları yazarsak, bu etkinliğin tekrarlanmasını engellenebileceğini belirtmesinden kaynaklıydı.

Ne acıdır ki haklı!

Halkın aydınlanması bile, seçilmişlerin yada devletin başımıza tayin ettiği, bizlerin vergilerinden “Maaş” denen payı alan, harcadığı mesaiyi yine bizler için harcayan yöneticilerin düşünceleri, kızmaları, mutlu olmalarına bağlı.

Diyeceğim odur ki! İNCİ ABLA ile yaptığımız söyleşide, Etkinliğin kurdelesini kesen ve güzel bir konuşma yapan Silivri Kaymakamı Ali Dursun’un, bazı katılımcı sanatçıların tepkisine neden olan davranışını sorduğumuzda
“ Aman Ömercim ne olur yazma.. O arkadaş işi fazla abarttı. Kaymakam bey’in başka bir açılışa daha katılması gerekiyormuş o nedenle açılış sonrasında gitmesi gerekiyordu. Sayın Başkan ona eşlik etmek durumundaydı. Birlikte gittiler ve sayın başkan sonradan döndü geldi. Tek tek tüm konuklar ile ilgilendi” dedi.

Peki İNCİ ABLA ya Kaymakamımız?

O dönmedi, dönmesi de gerekmiyordu. Başka programı olamaz mı daha önceden planlanmış.. Tüm bunları söyleyebilme şansına sahipken İNCİ ABLA “ Ne olur kötü şeyler yazma” demekle yetindi.

Ben kimim ki Kaymakam ile ilgili kötü şeyler yazayım İNCİ ABLA..
Hem Kaymakam bey, o “ bu adamlar bizim seyretmemiz ile ne kazanıyorlar ki?” diye soran gençler gibi sanatı sevmek ya da anlamak zorunda değil ki! Sonuçta bir insan.. Herkes gibi..
Sevdikleri sevmedikleri olacaktır elbet.

Amaaaa İNCİ ABLA , Silivri’min Kaymakamı, Silivri’m için gelmiş 30 sanatçıyı es geçerek, bir başka yerdeki Urfa türküleri seslendiren sanatçıyı dinlemeyi biraz ertelemeliydi.

Silivri’min Kaymakamı beraberindeki heyet ile birlikte gelen ressamları, yazarları, şairleri, tiyatrocuları tek tek dolaşarak “hoş geldiniz, ne iyi etinizde geldiniz” diyebilmeliydi. Ne kaybederdi ki?

Peki ben bunları yazıyorum diye ne kaybedeceğim? Hiçbir şey..

Silivri, Kaymakam Ali Dursun’un değil; Ali Dursun, Silivri’nin Kaymakamı..

Yani sevgili İNCİ ABLA bize kızabilir, içerleyebilir, hatta polis nezaretinde sorguya bile aldırabilir ama SİLİVRİ’ye yapılacak etkinliği engelleyemez.
Sen canım ablam içini rahat tut. Makama değil şahsa demiştir akrostiş sanatçısı Ayşe Kızıltaş…
Ve denilen denenleri hak etmiştir…

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Köyüm köyüm canım köyüm.. =)

Son yıllarda annemin köyüne mezar ziyareti ve bir kaç küçük ziyaret dışında hiç gitmedim. Eskiden rahmetli ananem sağ iken her sömestr ve yaz tatilinde köyde kalırdık. Geçtiğimiz hafta sonu ufak bir kaçamak yaptım. Hazır teyzem ve dayımlar da köyde iken bir gece kalıp döneyim dedim.

Yalnız bizim köye gitmek Ankara'ya gitmekten hallice :) Köy dediğime bakmayın canlar altı üstü Silivri'ye gidiyorum. Silivri neresi derseniz İstanbul'un Trakya bölgesinde kalan son ilçesi. Ben pazar günü saat 13:30'da çıktım evden 16:00'de vardım Silivri'ye :S Vayy anasını!! Bunda en büyük etken metrobüs inşaatı ve otobüsleri dakka başı dur-kalk yapması. Bir de köy minibüsünün kalkmasını bekledim. Dakikası değil saniyesi dolmadan kalmıyorlar. Nasıl sinir oldum anlatamam.

Ara ara telefonumla fotoğraf çektim yol boyunca. Fotoğraf makinem da yanımdaydı aslında ama üşendim çıkarmaya hehe






Köy köy dedim adından sanından da bahsetmek gerek değil mi? Silivri ilçesine bağlı Akören köyüdür bizim köyümüz. Tarihçesi çok çok eskilere dayanır. Sağdan soldan topladığım bilgilere göre;

Köy, geçmişte Anaka, Avran, Avren, Akviran gibi isimlerle anılmış daha sonra ise Akören haline gelerek bugünkü şeklini almış. İlk yerleşim hakkında net bir bilgi bulunmasa da 1500`lü yıllarda köyün Osmanlılar tarafından yerleşim alanı olarak seçildiği biliniyor. Yöre 1912 yılına kadar yerli halkı içinde barındırmış, 1912 Balkan Harbi`nden sonra ise Bulgaristan`dan gelen Türk halkı ile karma bir yapıya kavuşmuş. Gacal halk köyün doğu kısmında ikamet ederken, mübadil halk ise 1912 yılında geldiğinde köyün batı kısmına yerleşerek o bölgeye bir "göçmen mahallesi" kurmuş. Böylece köy "göçmen" ve "gacal" mahalleleri olmak üzere iki ana mahalleye ayrılmış.
Yeri gelmişken yazıvereyim biz 'Gacal' oluyormuşuz :D Köyün tarihçesi gerçekten de çok eskilere dayanıyormuş yaa :D Eski olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum açıkçası hehe Bizim köyün olmazsa olmazı köpekleri vardır. Minübüsten iner inmez bu görüntü karşıladı beni :)



Bizim köyün meydanında tarihi bir çeşme ve camii var. Yukarıda verdiğim linkte detayları mevcut. Söylenenlere göre 500 yıllık bir tarihleri var. Camii ile çeşme arasında bir de çınar ağacı var ki sormayın. Bence o ağaçta çok yaşlı olmalı. Yazın ağacın altında kuşların senfonisini dinleyebilirsiniz =)






Bu çeşme köyün tarihi çeşmesi. Köyün camisi ile beraber yapıldığı rivayet ediliyor. Yukarıda gördüğünüz kazıma süslerden başka hiçbir yazı, kitabe yada işaret yok hiçbir yerinde. Ama suyu yüzyılı aşkın süredir hiç kesilmeden akıyormuş. Bir de köyün akıllılarından birisi çeşmenin yalaklarının içine balık koymuş. Öyle böyle değil yani kocaman kocamanlar. Tut pişir ye olmuşlar :D Dayanamadım bir de video çektim. Çok kısa ama görmenizi istedim. Videonun sonunda görünen oyuk ise devasa çınarın kökü oluyor.