Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Hawaii Five-O etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hawaii Five-O etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pek Kişisel Mim

Blog arkadaşlarım mydestiny ve harmony halmeoni beni mimlemiş. Mimi kim ne zaman başlattı bilmiyorum ama şu ara bloglarda sık sık bu mimi görmemiz mümkün. Mimi yazmaya başlamadan aşağıdaki resmi kullanmak zorunluymuş.



Mimin şartları şöyle açıklanmış "Sana sorulan 11 soruyu cevapla, kendin hakkında 11 gerçek yaz, yeni 11 soru yaz ve bunu takipçi sayısı 200'in altında olan 11 bloggera pasla."  Hmm tamam peki elimizden geleni yapalım bakalım.

Mydestiny'nin sorularını cevaplayalım bakalım;

*Hayatının kitabı?


- Judith McNaught Düşler Krallığı :) Hayatımda dönüm noktası diyebilirim. Tamamen habersiz olduğum historical romance türüyle beni tanıştırdı bu kitap.



*En en en sevdiğin filmi?


- En en en sevdiğim film sırasında LORT üçlemesi hala birinciliğini koruyor. Her izleyişimde ilk kez izliyormuş gibi heyecanlanıyorum.


*En sevdiğin kitap cümlesi/paragrafı?


- Özellikle not ettiğim bir kenara yazdığım bir kitap sözü yok aslında ama son olduğum Kır Zincirleri romanında kadın karakter sevdiği adamdan ayrılırken şu sözü söylemişti 'Onsuz günler önümde aşılmaz sıra dağlar gibi uzanıyordu' Okuduğumda hoşuma gitmişti :)


*En sevdiğin dizi?


- Şu sıralar birçok diziyi aynı anda izliyorum. Amerikan dizilerinden Game of Thrones kore dizilerinden ise Coffee Prince birinci sırada benim için.


*Görmeyi istediğin ülke?


- Bu soruya şu anda Hawaii diye cevap vereceğim. Bunda izlediğim Hawaii Five-O dizisinin etkisi çok büyük. Mutlaka gidip görmeyi istiyorum.



*Yarım bıraktığın kitap(lar)?


- Eskiden olsa bu soruyu cevaplarken zorlanırdım. Vikitap sayesinde artık hiç zorlanmıyorum :) Vikitaptaki listeme göre 4 tane kitabı yarım bırakmışım. Bunlar;
** İskoçyalı'nın Gelini - Michele Sinclair 
** Masumiyetin Tadı - Stephanie Laurens
** Yıllar Sonra - Sandra Brown


*En sevdiğin Yeşilçam filmi?


- Aradan yıllar geçse de büyük usta Münir Özkul'un oynadığı Bizim Aile filmi benim için hala birincidir. Çok severim ne zaman görsem izlerim.


*Eğitim hayatın boyunca en sevdiğin ve en nefret ettiğin dersler?


- Kısaca: Matematik :))


*Uğurlu eşyan var mı?


- Yok ama olmasını isterdim açıkçası :)


*Bıkmadan dinlediğin şarkı/şarkıcı?


- Uzak doğu şarkıcılarından K.Will'i çok seviyorum bıkmadan tekrar tekrar dinliyorum. Onun haricinde One Republic Say-All I Need şarkısı şu aralar en çok dinlediğim şarkı.


*Blog okumak mı yazmak mı daha eğlenceli?


- Açıkçası okumak. Yazmayı da seviyorum ama ben okumayı özellikle gezi bloglarını çok seviyorum. Hele ki blog yazarının kalemi güzelse değmeyin keyfime :)


Harmony Halmeoni 'nin sorularını cevaplayalım şimdi de :)

1) Bir arkadaşın (A) başka bir arkadaşının (B) arkasından kötü şeyler konuşuyor ve bu konuşmaya sen de şahit oluyorsun. Ve A, B'nin en yakın arkadaşı. Duydukların karşısında ne yaparsın?

- Beni tanıyanlar haksızlığa dayanamadığımı bilir. Eğer A benim -bir- arkadaşımsa bu konuşmayı duymamdan sonra ancak sümüğüm olabilir. En yakın arkadaşının arkasından konuşan biri herkesin arkasından gönül rahatlığıyla konuşur. Hayattan tereddütsüz çıkarılması gereken insan türlerinden birisi. Eğer yok çıkaramıyorsan hak ettiği değeri vereceksin; yani sümük muamelesi yapacaksın.

2) Oyuncu-şarkıcı vs. olmak istiyorsun ve o alanın uzman kişilerinden biri seni keşfetti, ünlü olma konusunda seninle ve ailenle konuşmak istediğini söyledi. Tepkin ne olur?

- Hiç öyle bir isteğim olmadı ama soruya göre -eğer- olsaydım sanırım bu yaşımda ailemin iznini almama gerek kalmazdı :D Tepkim mi? Kontrat nerede? hehe

3) En çok hayalini kurduğun şey ne?

- Özellikle son zamanlarda seyahat etme hayalleri kuruyorum. Kendi kendime uçak biletleri bakıyorum fiyatları araştırıyorum. Sonra gitmek istediğim yerde konaklama şartlarına fiyatlarına bakıyorum. Gidilecek yemek yenilecek yerlere bakıyorum. Kısacası gidemiyorum ama hayalini gerçekçi bir şekilde kuruyorum :)

4) Rüyanda gördüğün şeylerin gerçek hayatta da karşına çıktığı oldu mu?

- Hiç başıma gelmedi :) ama hiç unutmam Göktürk 2 uydusu fırlatılırken her halde sağda solda duydum emin değilim. Sonra uydunun fırlatıldığı gün rüyamda Göktürk 1 uydusu fırlatılıyormuş onu görmüştüm. Akşam haberleri izlerken Göktürk 2'nin fırlatıldığını görünce 'vayyy anasını' demiştim hehe

5) Şu an hangi şarkıyı dinliyorsun?


6) Yabancı bir ülkeye çıkacaksın, bavuluna kıyafetler dışında 3 şey koymana izin veriliyor, onlar ne olur?

- Harici diskim, bilgisayarım ve fotoğraf makinam.

7) Asla yapmam diyip yaptığın şeyler neler?

- Aslında hayat bana -ASLA- dememeyi acı şekilde öğretti. O yüzden asla yerine -BELKİ- kullanıyorum sıklıkla :D Tavsiye ederim.

8) Canın çok sıkkın, dün aldığın çikolatayı yeme ümidiyle dolabı açtın. Ama yerinde değil! Ne olacak şimdi?

- Birşey olmaz bakkal hemen evin karşısında. Hatta mim geldiğinde üşenmeyip saymıştım. Bakkala gidiş 40 adım geliş 40 adım. Dert etmeye canımı daha fazla sıkmaya gerek yok yani :))

9) Yolda sakin sakin yürüyorsun. Karşıdan gelen bir çocuk seni parmağıyla göstererek gülmeye başladı. Neden olabilir?

- Ona gerizekalıymış gibi bakıp yoluma devam ederim. Sonuçta ben sakin, akıllı ve çocuk değilim.  Görmezden gelirim. 

10) Mektup arkadaşın var mı, yoksa olmasını ister miydin?

- Yok maalesef. Bir ara cidden olmasını istemiştim. Ama maalesef son zamanlarda kendime bile zaman ayıramıyorum. O yüzden şimdilik askıda olan bir istek benim için. 

11) Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?

- Soracak 11.soruyu bulamayıp bunu sordun dimi uyanık seni :D Yumurta tavuktan çıkar. Güzel rabbim ol demedikçe yumurtada ne can olacaktır ne de tavuk. Yani bence nihayetinde Tavuk yumurtadan olur.

Evettt sorular cevaplandı. Şimdi kendi hakkımda bilinmeyen 11 gerçeği yazacağım :)

  • Benim Harlequin Kitapları koleksiyonum var. Öyle böyle değim. 300 tane falandır sanırım. Hatta 1 numaralı kitap bile var elimde.
  • Nasıl olduğunu bilmiyorum ama karşımdaki insanlara büyük bir güven aşılayan bir görünüşüm yapım var sanırım. Hastanede kaldığımız dönemlerin birinde yanımızdaki refakatçi bir yere gidecekti. Bileğindeki altın bilezikleri (!) çıkarıp bana emanet etmişti. Yine bir gün emniyet genel müdürlüğüne bir iş için gitmiştim dedektörü fark etmeyip yanından geçmiştim. Fark edince geri dönmek istedim. Görevli memur geç geç dedi!! Havada karada güveniyorlar bana.
  • En sevdiğim yemek ramen diye yazacağım maalesef hehehe Ne var yani belki bilmeyen vardır :D
  • Bir keresinde minibüse binip ücreti vermeyi unutmuştum. Sanki babamın arabası gibi inip eve gelmiştim. Daha da kötüsü bunu 3-4 gün sonra fark ettim.
  • Kısa ve minyon yapımdan ötürü genelde minibüs ve otobüslerde okul öğrencisi sanılıp öğrenci ücretine tabi tutuluyorum. Minibüs şöförüne 1.5 TL uzatıyorum. Öğrenci 1 TL diyip 50 kuruşumu geri veriyor. Bugüne kadar bu duruma hiç itiraz etmedim hehe
  • Bir de benim küçük bir kız çocuğu olduğumu düşünüp ellerini kafama koyup beni -seven- insanlar var. Hehehe 28 yaşındayım diyemiyorum bi türlü :D
  • İnanılmaz tamir yeteneğim var. Elime ne alsam tamir ediyorum. En son amcamların doğalgaz sobasını !! tamir ettim. Her geçen gün kendimi aşıyorum.
  • Acayip düzen takıntılıyım. Geçtiğimiz pazar doğu denizi ile buluştuğumuzda haricilerimiz karışmış. Onun ki bende şimdi. Hariciye baktıkça içim gidiyor. Dizi isimleri karışık indirildiği gibi duruyor bazılarında kendime zor hakim oluyorum düzeltmemek için. Tamam tamam itiraf ediyorum bazılarını dayanamayıp düzenledim. 
  • Nefertiti nickimi The Mumy filmlerinden etkilenerek kullanmaya başlamıştım. Rachel Weiz en sevdiğim bayan oyunculardan birisidir.
  • İlk okuldayken sınıf öğretmenim bana cimcime derdi. Ortaokulda öğretmenlerim fındık şeker gibi şeyler dedi. Lisede öğretmenlerim minikprof derlerdi. Sevdiklerinden olduğunu düşünmek istiyorum. AÖF sınavları için kendi lisemde sınava girmek zorunda kalmıştım bir keresinde. Alakasız sevmediğim öğretmen yanıma gelip minikprof nasılsın demişti. Pfff 
  • İlk okul 3.sınıfa kadar olan zamanı hatırlamıyorum. Yani hatırlamıyorum derken okuldaki zamanı diyorum. Sıfır arkadaş sıfır. Ne öğrendiğim bir şey ne arkadaşlar ne de dersler. Hatırladıklarım mı? Tahtaya boyum ermezdi öğretmen kucağına alırdı yada tebeşirlik kısmının dibine yazabilirdim ancak. Ufacık minicik olduğumdan dolayı herkes pek severdi mıncırırdı müdür bile!! Liseye kadar hep en ön sırada oturmak zorunda kaldım bu yüzden.
Ohh zor kısım bitti. Şimdi kendi sorularımı sorma zamanı :))




1- Sevdiğin hoşlandığın birisi var. İlgisinin farkındasın. Ama ilk adımı bir türlü atmıyor. Dayanamıyorsun artık. Ne yaparsın?

2- Sihirli bir lamba buldun. Tek bir dilek hakkın var. Ve bunlar sonsuz dilek hakkı ve maddi anlamda zenginlik olamaz.

3- Zamanda yolculuk etmek için tek bir hakkın var. Hangi zamana neden gitmek isterdin? Yada gitmek ister miydin?

4- Çok önemli bir iş görüşmesinde, yemekte yada misafirliktesin. İstemeden gaz çıkardın? Ne yapacaksın?

5- Çok sevdiğin ve görmek istediğin aktör, şarkıcı yada ünlü birisi bilet sırasında önünde dikiliyor. Ve hiç kimse onun orada olduğunun farkında değil. Ne yaparsın?

6- Çok lüks arabası olan çok çok zengin ve bekar birisi sana arabasıyla hafifçe çarptı. Ne yapacaksın peki. Şu videodaki gibi mi yapacaksın  yoksa birşey olmamış gibi mi davranırsın?

7- Çok kalabalık bir mekanda cadde yada büyük bir cafe gibi bir yerde birden etrafından SWAT polisleri uzun namlulu silahları suratına doğrultup hep bir ağızdan 'Eller yukarı' 'yat yere yat yere' diye bağırmaya başladı. Ne yapacaksın?

8- Eğer teknoloji televizyonların içinden istediğimiz dizi yada filmin içine girmemize imkan verecek kadar gelişseydi hangi dizi yada filmin içine girmek isterdin?

9- Çok önemli biriyle yemektesin mesela başbakan. Yediğin yemekte kıl var. Tepkin ne olacak?

10- Tam babanla okula, işe yada gezmeye giderken önüne adamın-kadının biri fırlayıp sana ilan-ı aşk etmeye başlıyor. Açıklamanı duyalım. Babana yani :D

11- Bir sabah uyandın ve artık internet ve telefon diye birşey yok. Sonsuza kadar yok olmuş. Tepkin ne olur?

Ve sorularımı da sordum. Bu mimi yazmamış 11 kişiye paslamak gerekiyor. Bende LaFea, Pudra Tozu, Doğu Denizi, Winpohu, Kaktüs, Kore Esintisi, Peri benim blog listemde bu mimi yazmamış paslayabileceğim 8 kişi var maalesef. Napalım bu seferlik böyle olsun :)

Mimi yazacak arkadaşlara kolay gelsin. Güzel ve orjinal sorular sormaya çalıştım hehe

Özlem Pansiyon: Tanıdım, Çok Sevdim ^^



Geçtiğimiz pazar günü (4 Mart Pazar) internet aleminin tanıdığı :D en eğlenceli, en eğitimci, gezene enn destek veren ve bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Güney Kore'nin tozunu yutmuş olan ünlü blogger Özlem Pansiyon ve ona Kore gezisinde eşlik eden arkadaşı Yonca ile buluştuk. 

Aslında çok uzun zamandır planladığımız bir buluşmaydı bu. Annemin hastalığı, LaFea'nın babannesini kaybetmesi ve Özlem'in bazı şeyleri düzenlemesi sebebiyle buluşma niyetimiz Mart ayına kaldı.

Suç mahali olarak :D Cevahir AVM de bulunan City Brasserie seçildi. Sebebimiz daha önce sevgili dostumuz Arwen ile mekana gitmiş hem servisten hem de lezzetten memnun kalmıştık. Ki fark ettiğiniz üzere geçmiş zaman eki kullanıyorum. Geçen seferki memnuniyetimiz gereği yine bu mekanı seçtik.  Fakat bu sefer hem garsonlar, hem servis hemde lezzet tatmin etmedi maalesef. Mekan Cevahir Avm nin çıldırtan kalabalığının aksine tenha sakin bir ortam sunuyor. Zaten pozitif olan tek yönü o oldu bizim için. Rahat rahat uzun uzun (hesap ettim 5,5 saat) konuştuk, sohbet ettik, güldük ve eğlendik.

Uzuuunn uzzuunnn anlatmak istiyorum. Ama bu satırları yazarken bile yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyorum. Benim açımdan inanılmaz eğlenceli ve süpper hüpper şahane bir gündü :) Özlem ve Yonca bize Kore anılarını anlattılar. Tam benim hayal ettiğim gibi bir gezi yapmış onlarda. Biraz korenin kültüründen, biraz sokak hayatlarından, barlarından, dramalarında gördüğümüz çadırlı yemek yerlerinden, metrolarına kadar gezmişler. Diyeceğim o ki koreyi hayallerimdeki gibi gezip görmüşler yaşamışlar :)

Orada yaşadıklarını anlatırken, yüzlerinden ne kadar eğlendikleri, nasıl güzel tecrübeler edindiklerini okunuyordu. Gözlerinden, zaten sözleriyle de ifade ettikleri 'tekrar gidelim' rahatlıkla okunuyordu. Hem sevindim, hem koreyi gidip görmüş birinden ilk ağızdan dinledim. Sonra mı... Yapmak istediğim ilk şey bavulumu toplayıp koreye giden ilk uçağa binmek oldu :) Özlem sanırım bu yönden şanslı bir insan. Çünkü kafa dengi bir arkadaşı, yoldaşı var. Bu seyahatlerinin daha da zevkli geçmesini sağlıyor bence. 


O kadar çok şeyden bahsettik ki. Dizilerden, dramalardan, dizilerdeki duş sahnelerinden :D, sevdiğimiz tavsiye ettiğimiz dizilerden, blog camiasındaki dedikodulardan, kimin eli kimin cebinde falan derken saat 19:30 a kadar uzun bir sohbet gerçekleştirmişiz. Zaman nasıl geçti hiç mi hiç anlamadım. Sanki yarım saat geçmiş gibi geldi bana. 


Hani bazen yüzyüze gelmeden tanımadan sesini dahi duymadan size samimi gelen, ben iyi bir insanım sözünün sanal sesleri olan insanlar vardır ya. İşte Özlem de bence öyle biri. Blogunu ilk keşfettiğim, yazılarını ilk okuduğum zaman da öyle hissetmiştim. Farkediliyor, sıradan olanların arasında bir adım önde oluyor. Hayatımda iyi ki tanıdım, iyi ki tanıştım diyeceğim insanlardan birisi. Dilerim ki bu güzel buluşmaların, paylaşımların devamı gelir. 


Zaten bir sonraki buluşma mekanımız için Seoul Restauranta gitmeyi konuştuk. Havalar biraz daha iyi olsun, işte o zaman düşünüyoruz. Bir daha ki sefere belki daha kalabalık oluruz. Ama her buluşma hayat açısından bir çok risk içeriyor bence. Çünkü Özlem'in al bavulunu düş yola, maceracı ruhları ateşleyen bir enerjisi var. Etkilenmemek elde değil. Aklım habire seyahat etmeye, değişik değişik yerlere gitmeye gidiyor. İyi mi kötü mü bilemedim ben şimdi :))) 


Ama insanın hayallerine itici güç veren birisini tanıması, tanışması bence çok güzel birşey. Ben Özlem ve Yonca'yı tanımaktan, onlarla sohbet etmekten çok ama çok memnun kaldım. Dilerim ki bu memnuniyet karşılıklıdır ve devamı nice nice gelir. Gerçi Özlem benim biraz çingene biraz mikrop yüzümü gördü. Hayalinde yarattığım cici bici, mini tatlı şeker kız imajımı biraz çizdirmiş olabilirim :D 


Peki ben neden bu postu yazarken bu kadar geciktim. Çünkü Hawaii 5-O dizisini izlemeye başlamıştım. (5 Mart) 2 sezon 38 bölüm mevcuttu. Mazeret mi nerede? İnsan Alex O'Loughlin gibi zat-ı şahaneyi izlerken hayattan kopuveriyor. Ben ve bilgisayarım mavi gözlü şekşi vücutlu şahane sesli bu adamı izlerken kendimizden geçtik salyamızda boğulduk :D Yani postun gecikme sebebi budur. Pişman mıyım? Asla :D Yine olsa yine yaparım :D :D