KITALARIN KAYMASI
(Cografya) Canlı türlerinin dağılımında kıtaların kayması ya da diğer adı ile levha tektoniği oldukça etkili olmuştur. Alfred Wegener ilk kez kıtaların hareket ettiğini düşündüğünde bunu kanıtlamanın yolunun özellikle kıtaların kopmaya başladığı alanlardaki canlı türlerini inceleyerek olabileceğini düşündü. Gerçekten de farklı kıtalarda aynı tür canlıların yaşaması ona göre kıtaların kaydığının ve yer değiştirdiğinin en önemli göstergesiydi. Daha sonra yapılan çalışmalar Wegenerin bu düşüncelerini doğrulamıştır. Özellikle solucan ve yengeç türlerinin çok az evrim geçirerek günümüze ulaşmış olması kıtaların kaydığının en önemli göstergesidir.
Kıtaların kayması yalnızca türlerin dağılmasını sağlamamıştır. Aynı zamanda yeniden bir araya gelen kıta parçaları üzerindeki bitki ve hayvan toplulukları başka kıtalarla birleşmenin sonucunda o kıtalara da yayılma imkanı bulmuştur. Hindistan bunun güzel bir örneğidir.
İKLİM DEĞİŞİMLERİ
Dünya eksen eğikliğinin ve eksendeki periyodik bozulmanın sonucunda sürekli iklim değişimlerine sahne olmaktadır. Bu değişimler canlı türlerinin yayılışı üzerinde farklı etkilerde bulunmaktadır. Özellikle 28.000 yılda bir tekrar eden son buzul çağları günümüz canlılarının dağılımı üzerinde oldukça etkili olmuştur.
Buzul çağları 4. Zamanda altı kez gerçekleşmiş, bu dönemlerde;
- Dünyanın 1/3 ü buzullarla kaplanmış
- Deniz seviyesi düşmüş (90-110 metre)
- Deniz seviyesinin düşmesi ile bazı karalar birbirine bağlanmış
- Sıcaklık değerleri 4-5 derece azalmış - Bazı canlı türleri ortadan kalkmış
- Kimi canlı türleri ise yaşam alanlarını değiştirmiştir.
Buzul çağlarında Kuzey Yarımkürede büyük değişiklikler yaşanmıştır. Özellikle kuzeyde yaşayan bitki ve hayvan toplulukları güneye doğru göçmüş, bu göç hareketi bazı canlı türlerininin ortadan kalkmasına bazılarının evrimleşmesine, bir bölümünün ise adaptasyona uğrayarak farklı yaşam alanlarına taşınmasına neden olmuştur. Örneğin ülkemizdeki relik-endemik bitkilerin büyük bir bölümü buzul devrinde güneye göç etmiş olması, bazı türlerin Anadolu’daki uygun alanlarda yayılmasının ve kimilerinin de buralarda hapsolmasının bir sonucudur.
0 Comments:
Yorum Gönder