Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Autumn Leaves

This fall is just whirling by! I haven't really decorated much, but Mandy hung leaves across the windows. Which is a brilliantly simple decoration and a perfect touch of fall in the living room and dinning room. 

 All is took was a walk through the park to collect leaves, wax paper and an iron to wax the leaves so they keep their color a bit longer, and some string and mini clothespins.

 I love them hanging across the windows! And the colors are beautiful.




Looking through the window to the porch, where there is also a touch of fall, mini pumpkins.


WhatsApp ile Toplu Mesaj Gönderme

WhatsApp ile Toplu Mesaj Gönderme

WhatsApp muhtemelen en çok kullanılan uygulamalardan birisi konumuna gelmiş olabilir. Kime baksam telefonunda ya oyun oynuyor, ya Facebook-Instagram-Twitter yapıyor ya da WhatsApp üzerinden mesajlaşıyor. Hal böyleyken, uygulamanın gözümüzden kaçma ihtimali olan yan özellikleri de daha ilgi çekici bir duruma geliyor.
Toplu mesaj gönderme özelliği bana göre bunlardan biri. Belki aktif olarak kullananlar vardır ama benim daha yeni dikkatimi çekti. Toplu mesaj deyince de akla hemen bayram tebrikleri geliyor. Bayram vb. diğer toplu iletmek istediğiniz mesajlar için toplu SMS yerine bence bu yöntem daha kullanışlı gibi duruyor. Grup oluşturup mesajlaşmaktan farklı olarak toplu mesaj gönderiminde size gelen cevapları sadece siz görebiliyorsunuz.

Nasıl yapılır?

Android ve iPhone için toplu mesaj göndermeyi nasıl uygulayabileceğimize bakalım.

Android İçin

Menü > Yeni Toplu Mesaj menü adımlarını takip ettikten sonra toplu mesaj göndermek istediğiniz kişileri bir liste başlığı altında toplayabilirsiniz.

iPhone İçin

Sohbetler > Toplu Mesaj Listeleri menü adımlarını takip ettikten sonra toplu mesaj göndermek istediğiniz kişileri bir liste başlığı altında toplayabilirsiniz.

Tek Kelimelik Whatsapp Durumları (İngilizce ve Türkçe)

Tek Kelimelik Whatsapp Durumları (İngilizce ve Türkçe) 

Whatsapp durumlarında bazen farklı ve yaratıcı ifadelere yervermek isteriz. Bazen kısa bir cümle, bazen ünlü birinden bir alıntı bazen de tek kelime ile kendimizi ifade etmek isteriz.
Whatsapp uygulamasının durum bölümünün mantığı sizle iletişime geçmek isteyen kişilere mevcut durumunuzu belirtmektir. Örneğin “alışverişte”, “toplantıda”, “hasta”, “tatilde” vb. ifadeler ile içinde bulunduğunuz durumu kısaca arkadaş listenize gösterebilirsiniz. Buna benzer şekilde durum bölümünde tek kelime olarak kendi ifade etmek isteyenlere fikir vermesi açısından kendimce bir liste hazırladım.
Listede İngilizce ve Türkçe olarak durumları bulabilirsiniz ve tercihinize göre herhangi birini kullanabilirsiniz. Eğer sizin de aklınıza gelen fikirler varsa Yorum bölümünde paylaşmaktan çekinmeyin.

Tek Kelimelik Whatsapp Durum Önerileri

İngilizce ya da Türkçe olarak tek kelimelik Whatsapp durum önerileri için aşağıdaki listeye göz atabilirsiniz.
  • On holiday – Tatilde
  • At shopping – Alışverişte
  • Sick – Hasta
  • Driving – Sürüyor
  • Reading – Okuyor
  • Typing – Yazıyor
  • At work – İşte
  • Swimming – Yüzüyor
  • Travelling – Seyahatte
  • At school – Okulda
  • Eating – Yemek yiyor
  • Partying – Partide
  • Bored – Sıkılmış
  • Cooking – Yemek pişiriyor
  • Cleaning – Temizlik yapıyor
  • Waiting – Bekliyor
  • Wandering – Geziniyor
  • Walking – Yürüyor
  • Stopping – Duruyor
  • At sports – Sporda
  • Climbing – Tırmanıyor
  • Closed – Kapalı
  • Far away – Uzakta
  • Available – Müsait
  • Playing – Oynuyor
  • Struggling – Çabalıyor
  • Loading – Yükleniyor
  • Stunning – Çarpıcı
  • Sitting – Oturuyor
  • Looking – Bakıyor
  • On air – Havada

Internet of Things (IoT) nedir ve ne işe yarar?


Internet of Things (IoT) nedir ve ne işe yarar?

Internet of Things (IoT) olarak anılan ve Türkçeye “Nesnelerin İnterneti” olarak çevrilen kavram ilk defa 1999 yılında Kevin Ashton tarafından kullanılmıştır. IoT içerisinde yer alan bir nesnenin, sanal olarak tanımlanabilir olması ve internet ortamında varlık gösterebilecek şekilde teknik donanıma sahip olması gerekir. IoT, internet ağı içerisinde var olan ve sanal olarak tanımlanabilir olan bu nesnelerin oluşturduğu ağ yapısı anlamına gelmektedir.
Yapılan tahminlere göre bu teknoloji mobil teknolojiden sonra gelecek olan ve hayatımızda gittikçe daha da yaygınlaşacak olan yeni teknolojik akım olacak ve yine yapılan tahminlere göre 2020 yılında yaklaşık olarak 26 milyar nesne bu şekilde IoT bünyesinde kullanılabilir durumda olacak.

IoT teknolojisi ile neler yapılabilir?

Nesnelerin internet üzerinde var olabilmesiyle geliştirilebilecek olan yenilikler sayısızdır ancak burada bazı örnekler vererek kavramı biraz daha somutlaştırmaya çalışalım.
IoT teknolojisi ile yapılabileceklere örnekler:
  • Bir mağazada ayakkabı reyonunu gezerken kişiye özel indirimleri ve tekliflerin aktarılması
  • Evdeki klimanın eve gelmeden önce açılabilmesi ve eve gelindiğinde evin istenilen sıcaklıkta olması
  • Sıkça kaybedilen veya nereye konulduğu unutulan eşyaların yerinin kolayca tespit edilebilmesi
  • Evdeki ocağın veya fırının uzaktan istenilen bir zamanda açılıp yemek yapma zamanından tasarruf edilebilmesi

İnsan ve Robotun Yavaş Yavaş Kızışan Kavgası




İnsan ve Robotun Yavaş Yavaş Kızışan Kavgası

Bugün haberlerde gördüm Japonya’da bir otelde robotlar çalışıyormuş. Resepsiyon görevlisi, bellboy ve kat servisinde robotlar görev yapıyor. Bakınca çılgınca gibi duruyor ama gidişat böyle ve yavaş yavaş hayatın her alanında robotları daha çok göreceğiz. Fiziki işlerde robotları daha çok görürken sistemsel işlerde de yazılımların gün geçtikçe daha çok geliştiğini görüyoruz. Tüm bunların sonucu olarak da insana olan ihtiyacın azaldığı gerçeği karşımıza çıkıyor.

Neden kendi kendimizi sitem dışına itiyoruz?

“İnsan insana bunu yapar mı?” diye içgüdüsel bir soruyu insan haklı olarak soruyor. Bir firma 5 kişilik bir veri kontrol ekibini neden 4’e düşürmek veya belki de işsiz bırakmak istiyor ya da bir fabrika neden şişeleme işini tamamen robotlara emanet edebiliyor. Bunun en temel cevabı “insan maliyeti” diyebiliriz. Bir işçinin işverene maaş, sigorta, karşılıklar, insana bağımlılık (hastalık veya izinde işgücü kaybı) vb. maliyeti vardır. Eğer siz iş sürecinizi insandan bağımsız hale getirebiliyorsanız hem daha verimli şekilde üretim yaparsınız hem de bunu daha az maliyetle gerçekleştirirsiniz. İşte bu sebeplerden ötürü bir makinenin veya bir bilgisayar programının yapabileceği bir işiniz varsa tehlike altındasınız demektir.

İnsanlık kendi kendine zarar mı veriyor?

İlk bakışta insanların robotlarla ve yazılımlarla kendi kendisine zarar verdiğini söyleyebiliriz ancak bu gelişmeler aynı zamanda insanlık evriminin bir parçasıdır. Yani bir arabaya veya uçağa bindiğimizde bir yerden bir yere hızlıca varabilmekten ötürü memnuniyet duyarız ancak bunun yarattığı hava kirliliğini pek düşünmeyiz. Teknolojinin insan yerine geçmesi de mantık olarak bundan farklı değildir. Tek fark, etkilenen tarafın çevre değil insanın bizzat kendisinin olmasıdır.
İnsanlık kendi kendine yönelttiği bu tehdide karşı yine kendi kendine çözüm geliştirmek zorundadır. İnsanlık dediğimiz kavramın parçası kendimiz olduğumuz için bu çözümleri hem bireysel hem de toplumsal olarak düşünmek zorundayız. Çözüm üretmek için ilk hareket noktamız robotların veya yazılımların yerimize geçemeyeceği işlere odaklanmaktır. Böylece değerimiz hiç düşmeyecek ve her zaman yerini koruyabilecektir. Diğer bir açıdan da yaklaşmak gerekirse sonuçta bu bir işgücü piyasası yarışı ise bu yarışta hep rekabetçi kalmak gereklidir. Modern üretim tekniklerine karşı olmak yerine onlarla uyumlu kalabilmeyi öğrenmemiz yani kolay adapte olabilmeyi başarabilmemiz gerekir. Böylece yeni dinamiklere karşı kendimiz hemen konumlandırabilir ve eski pozisyonumuzun dezavantajlı kaldığı noktada değil daha avantajlı konumlara kendimizi yerleştirmiş oluruz.
Örneğin tarlada çapa yapan bir kişiyi ele alalım. Bu kişi çapa yapabilen bir traktör karşısında işini kaybetmiş olacaktır. Bu bireyin buna dört şekilde tepkisi olabilir.
  1. Rekabette güçsüz olduğunu gör, yenilgiyi kabul et ve hiçbir şey yapma.
  2. Rekabette kendini yeniden konumlandır. Traktör maliyetinden daha düşük olacak şekilde kendi fiyatını düşür.
  3. Çapa işinde devam etme isteğine karar ver ve yöntemini değiştir. Çapa makinası kullanmayı öğren.
  4. Çapa işinin artık sana göre olmadığına karar ver ve yetkinliklerini kullanabileceğin farklı bir işe yönel.
Bireysel düzeyde yapılacak olan bu muhakeme aynı zamanda devletler içinde makro düzeyde geçerlidir. Devletler ya da hükümetler de kendi insanını işgücü piyasasında nasıl daha rekabetçi bir pozisyonda tutabileceğini düşünmek zorundadır. Teknolojik gelişim her geçen gün kesin olarak ilerleyeceğine göre ya bu ırmakta yüzeceğiz ya da akıntıda boğulup gideceğiz.
Akıntıda boğulup gitmememiz için çok güzel bir sebebimiz var, o da gençlik. Gençlik eğer kendini geliştirme arzusuna ve üretimsel meraka sahip olursa ve devlet de özellikle etkin eğitim programlarıyla buna destek olursa rekabette çok ciddi şekilde ülke atılımı yapabileceğimizi düşünüyorum. Yeniliklere son derece açık olan ve adaptasyon konusunda çok becerikli bir ülkeyiz ve insanımız gerçekten çok zeki diye düşünüyorum. Yeter ki disiplinli ve konsantre şekilde kendimiz bu yola adayalım.

Son Söz

Robotlar ve yazılımlar her ne kadar insan işgücüyle yer değiştiriyor olsa da bundan kaçamayacağımız için bu duruma karşı çözüm üretmemiz gerekiyor. Bu noktada ülke olarak makinelerden daha ucuza çalışmayı değil makinelerin yapabileceğinden daha değerli işlere odaklanmamız gerekiyor. Bu da huzurlu ve insanların birbirine güvendiği bir ülke ortamında, iyi eğitimli genç nüfusun yeni üretim kanalları açabilmesine ve yıllar içinde katma değeri yüksek alanlarda (bilim, tasarım, mühendislik, sanat vb.) daha çok deneyim biriktirmemize bağlı olacaktır.

Justin Bieber - I'll Show You Şarkı Sözleri (Türkçe Çeviri)



Justin Bieber'in yeni şarkısı  "I'll Show You" İngilizce şarkı sözleri ve Türkçe çeviri ile karşınızda.

 I'll Show You
Sana göstereceğim


My life is a movie and everyone's watching
Benim hayatım bir film ve herbiriniz izliyor.
So let's get to the good part and past all the nonsense
Bu yüzden iyi bir bölümünü alalım ve tüm saçmalıkları ile geçmişi

Sometimes it's hard to do the right thing
Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
When the pressure's coming down like lightning
Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
It's like they want me to be perfect
Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
When they don't even know that I'm hurting
Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken


Cause life's not easy, I'm not made out of steel
Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don't forget that I'm human, don't forget that I'm real
Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There's one thing that I know for sure
Kesin olarak bildiğim bir şey var
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim

I've got to learn things, learn them the hard way
Birşeyler öğrenmek zorundayım, bunları zor yoldan öğrenmeliyim
Got to see what it feels like, no matter what they say
Ne hissettiriyor görmek lazım, ne söylediklerinin önemi yok


Sometimes it's hard to do the right thing
Bazen doğru olan şeyi yapmak zor
When the pressure's coming down like lightning
Basınç(sıkıntı, darlık) yıldırım gibi iniyorken
It's like they want me to be perfect
Sanki, onlar beni mükemmel olarak görmek istiyor
When they don't even know that I'm hurting
Ne kadar yaralandığı bile bilmiyorken

Cause life's not easy, I'm not made out of steel
Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don't forget that I'm human, don't forget that I'm real
Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There's one thing that I know for sure
Kesin olarak bildiğim bir şey var
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim

Cause life's not easy, I'm not made out of steel
Çünkü hayat kolay değil, ben çelikten yaratılmış değilim.
Don't forget that I'm human, don't forget that I'm real
Benim insan olduğumu unutma, benim gerçek olduğumu unutma
Act like you know me, but you never will
Beni tanıyormuş gibi davran ama sen asla
There's one thing that I know for sure
Kesin olarak bildiğim bir şey var

I'll show you
Sana göstereceğim
I'll show you
Sana göstereceğim

Sia - Bird Set Free Şarkı Sözleri (Türkçe Çeviri)



Sia'nın yeni şarkısı "Bird Set Free"
Şarkı sözlerinin yayınlanmasını bekliyoruz. Yakında çevirisi ile birlikte yayınlanacak.


Bird Set Free
Özgür bırakılmış kuş


Clipped wings
Kırpılmış kanatlar
I was a broken thing
Ben kırılmış bir şeydim
Had a voice
Sesim vardı
Had a voice but I could not sing...
Sesim vardı ama şarkı söyleyemiyordum.
You would wind me down
Beni aşağı indirmek istiyordun
I struggled on the ground
Ben yerde mücadele ettim
So lost, the line had been crossed
Ve kaybettim, çizgi geçilmiş oldu
Had a voice, had a voice but I could not talk
Sesim vardı, sesim vardı ama konuşamıyordum
You held me down
Beni tuttun (alıkoydun)
I struggle to fly now
Şimdi uçmak için mücadele ediyorum


But there's a scream inside that we are frightened
Ama korktuğumuzdan içimizde bir çığlık var.
We hold on so tight, we cannot deny
Çok sıkı tutunduk, inkar edemeyiz
Eats us alive, oh it eats us alive
Bizi canlı canlı yiyor, o bizi canlı canlı yiyor
Yes, there's a scream inside that we are frightened
Evet, korktuğumuzdan içimizde bir çığlık var.
We hold on so tight, but I don't wanna die, no
Çok sıkı tutunduk ama ölmek istemem, hayır
I don't wanna die
Ölmek istemem
I don't wanna die
Ölmek istemem

I'm not gon' care if I sing off key
Şarkım detone olsa da umursamayacağım
I find myself in my melodies
Melodilerimde kendimi buldum
I sing for love, I sing for me
Aşk için söylüyorum, kendim için söylüyorum
I shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykırıyorum
No I don't care if I sing off key
Hayır, detone olsam da umrumda değil
I find myself in my melodies
Melodilerimde kendimi buldum
I sing for love, I sing for me
Aşk için söylüyorun, kendim için söylüyorum

I'll shout it out like a bird set free!
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free!
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free!
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım

Now I fly, hit the high notes
Şimdi uçuyorum, çok ince notaları söyleyebilmek için
I have a voice, have a voice, hear me roar tonight
Sesim var, sesim var, duy beni kükreyen gece
You held me down
Beni tuttun (alıkoydun)
But I fought back loud
Ama yüksek sesle geri püskürttüm

But there's a scream inside that we are frightened
Ama korktuğumuzdan içimizde bir çığlık var.
We hold on so tight, we cannot deny
Çok sıkı tutunduk, inkar edemeyiz
Eats us alive, oh it eats us alive
Bizi canlı canlı yiyor, o bizi canlı canlı yiyor
Yes, there's a scream inside that we are frightened
Evet, korktuğumuzdan içimizde bir çığlık var.
We hold on so tight, but I don't wanna die, no
Çok sıkı tutunduk ama ölmek istemem, hayır
I don't wanna die
Ölmek istemem
I don't wanna die
Ölmek istemem

I'm not gon' care if I sing off key
Şarkım detone olsa da umursamayacağım
I find myself in my melodies
Melodilerimde kendimi buldum
I sing for love, I sing for me
Aşk için söylüyorum, kendim için söylüyorum
I shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykırıyorum
No I don't care if I sing off key
Hayır, detone olsam da umrumda değil
I find myself in my melodies
Melodilerimde kendimi buldum
I sing for love, I sing for me
Aşk için söylüyorun, kendim için söylüyorum

I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım
I'll shout it out like a bird set free
Özgür bırakılmış bir kuş gibi haykıracağım

Episode #24-Witches!


Can’t wait until next Halloween for more goblins and ghouls? Then you’re in luck! This week’s episode, a co-production with the Renaissance English History Podcast, is all about witches. So, turn out the lights and grab a blanket, cause it’s about to get spooky!

Looking Back: October

Another October is in the books! Finally, a month with a good mix of friends, family, work, running and getting things knocked off my To Do List (which is no mean feat). I had a couple of weekends at home, which, although they weren't "quiet", did give me a chance to get some things done that I have been wanting to do for a long time (like planting that darn orange tree in the back yard)!

Running: Finally I picked up my mileage a bit, mostly because I ran the Dick Collins 50M early in the month, but also because I am trying to get back out there little by little. Running mileage was 126 miles, which I have to say I am pretty darn happy with! I also put 36 miles on the bike, hiked 14 miles and did 6 HIIT/strength/core workouts. I mentioned in the race recap that I thought the strength workouts were helping my running and I plan to keep doing them at least a couple of times each week to see if it works out better for training. Something has to give; I am still having back pain and that plus my lack of motivation have led to a lot less running that normal. However, if I can find a substitute for one or two days of running per week and it works out, this may be the solution.

Reading: I am not super excited about any of the books I read in October. I ended up reading 5 books total and they were all just "okay". They were:

Heroes Are My Weakness (2 stars)
Life After Life (3 stars)
What Alice Forgot (3 stars)
The Dinner (3 stars)
Dietland (3 stars)

Travel: I didn't stray too far away from home in October, but I did have a nice trip home to see my parents, where we went on a couple of nice hikes, spent some time with my grandma and ate the last of the fresh tomatoes. I also went to my cousin's wedding which was at a nice vineyard about an hour and a half from my house. The setting was beautiful and it was great to see family that I hadn't seen in a while and to get a bit gussied up and to dance my booty off (I did not count that as one of the strength workouts, but it WAS a workout)!

November is shaping up to be another fun (filled!) month, with a couple of visits from friends and family, some big house projects, some running events, hosting Thanksgiving at my house and a trip for work to NYC!

How was October for you? Did you go trick-or-treating or did you hand out candy? Do you know of any good strength workouts I should try? 

Wong Hong

Wong Hong
Modeling Winter 2012/13