Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Johny Portal 2


TEMPLATE FEATURES

Free Johny Portal 2 blogger template is another version of Johny Portal blogger template for portal news blog with auto recent per category. It's a 2/3 column blogger template with right sidebar, 3 column footer, magazine style blogspot template, featured content slider, ads ready, pagination for blogger ready, dropdown menu, and more. This template designed for portal news blog with daily updates

Template Name : Johny Portal 2
Author : Maskolis
Url Author : Creating Website
Designer : Creating Website
Url Designer : creatingwebsite-maskolis.blogspot.com

Update Templates

My Google Code was banned, there's so many script that I put in there can't be opened. But I already fixed it with the updates ones, you can re-download this template or you can change some script in this post, and I suggest you to save any javascript in this template with your own Google Code or another file hosting for better result. Read this tutorial to save Javascript in to your own Google Code.

Asi ~ Monica McCarty

Carrefourdan aldığım kitaplardan üçüncüsünü dün bitirdim. Yazmak için fırsat yaratmak için elimden geleni yaptım. Çünkü bu kitaba tek kelimeyle BAYILDIM! Bilindiği üzere ben fanatik bir Judith McNaught hayranıyımdır. Tüm kitaplarını okuyup, kitaplığımda arşivledim. Yine bilindiği gibi eski İngiltere ve İskoçya zamanlarında geçen romanlara ayrı bir düşkünlüğüm vardır. 

Judith McNaught'un kalemini bu konuda, yani dönem romanları bakımından her zaman rakipsiz görmüşümdür. Yazarın ilk romanı Düşler Krallığı için 'yazar daha iyisini yazana kadar rakipsiz' demişliğim bile vardır. Tabii bu kelimeleri okumuş olduğum 50 kadar dönem romanına dayanarak söylüyordum. Düne kadar iyi, orta karar ve hatta bazen başarılı olduğunu düşündüğüm birçok roman okudum. Ama hepsi için genel kanaatim, Düşler Krallığı'nın yanından bile geçmez şeklindeydi.

Anladığınız üzere artık geçmiş zaman kipleri kullanıyorum. Çünkü Monica McCarty tarafından yazılmış olan Asi isimli roman tüm düşüncelerimi yerle bir etti. Roman, rakipsiz gördüğüm Düşler Krallığı kadar başarılı, hatta romanın birçok yerinde ondan bile daha iyi. İşte bu yüzden bu roman için tereddütsüz olarak 'Mutlaka Okuyunuz!' sözlerini söyleyebiliyorum. 

Bu kadar övdükten ve gerektiği gibi tavsiye ettikten sonra romandan bahsedelim.



Kitap Koridor Yayınları tarafından Ekim/2010 yılında Asi ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından Temmuz/2007 yılında Highlander Untamed adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Gördüğünüz gibi yayınevi kapağı değiştirse de romanın konu ve temasına sadık kalarak uygun bir tasarım tercih etmiş. Çok başarılı.

Kitabın Konusu:

Onu kendine aşık etmek için yalnızca bir yılı vardır... Isabel MacDonald, amansız kavgaya bir son vermek için klanının en azılı düşmanı Rory MacLeod ile nişanlanmayı kabul eder. Ancak nişan onun kaleye – ve biraz tahrikle kalbine – girişini kolaylaştırmak için bir paravandır. Ne var ki haince planları hayranlık duyduğu her şeye sahip güçlü ve korkusuz bir Highland reisi olan Rory tarafından sınanır. Şimdi Isabel hep hayal ettiği mutluluğu, tam da ihanet etmesi gereken adamda bulmuş ve ihtirasın, intikamdan çok daha tehlikeli olabileceğini görmüştür.

Dostların yakınında olsun ama düşmanların daha da yakında... Rory’nin MacLeod klanının reisi olarak görevi açık ve nettir: Kralın emrine itaat edip MacDonald’ların kızı ile evlenmek – şartları ise kendisi belirleyecektir. Rory nişanın yalnızca bir yıl sürmesine karar verip kızı ailesine teslim ettikten sonra başka biriyle evlilik yapmayı planlar. Fakat bu baştan çıkarıcı güzellikteki kadının, onun çelik gibi dirayetine meydan okuyacağını ve sert görünüşünün altında içten içe kaynayan dizginlenmemiş ihtirası ortaya çıkaracağını tahmin edemez. 

Kitabın konusundan da anlaşılacağı üzere ortada şahane bir adam, şahane güzel bir kadın ve bir ihanet var. Ancak yazar o kadar güzel bir hikaye kurgusu yazmış ve karakterleri o kadar şahane anlatmış ki, yemeden içmeden kitabı okumak geldi içimden. Karakterlere göz atalım;

Rory MacLeod: MacLeod klanının reisi. Reis dediysek öyle böyle değil yani tam bir reis. Yazarın bakış açısıyla söylemek gerekirse; tüm vücudu demirden kaslarla örülü, devasa irilikte, koskocaman kılıcı tüy misali savuracak kadar kuvvetli, mavi gözlü ve arzulu bir klan reisi. Klanı için herşeyi feda edecek kadar sert bir adam. İsabel'i şiddetle istemesi, arzulaması bile çelik gibi iradesini eritemez. Tabii bir yere kadar çelik dediysek taş demedik herhalde :) 

İsabel MacDonald: Klanının geleceğini kurtarmak adına hain dayısının planına alet olmayı kabul ediyor. Görür görmez adamda çarpılmış etkisi yaratacak kadar güzel ve cesaretli bir kadın. Amacı dayısının istediği şeyi yaparken Rory'i kendine aşık etmek. Ancak planlarda yer almayan birşey var; vücudu çelikten kaslarla örülü şahane yakışıklı bir klan reisi. ^^

İşte kitabımızın konusu ana karakterlerimizin etrafında dönerken, biz okuyucu ise yazar Monica McCarty'nin her fırsatta değindiği, Rory MacLeod'un çelikten kaslarla örülü vücudunun detaylarını okuyoruz. Şikayet ettiğimi söylemiyorum, aksine yazar o kadar başarılı bir şekilde anlatıyor ki sizde İsabel'le beraber hayran hayran Rory'nın kaslarını süzerken buluyorsunuz kendinizi. Hele kitapta bir yerde 'Rory inatla kollarını göğsünde kavuşturdu' diyordu. Hem İsabel hemde okuyucu hayranlıkla şişen kol pazularına bakar buluyor kendini :) ^^ 

Yani demek istediğim yazar inanılmaz şahane anlatmış karakterleri. Tabii bu kadın karakterimiz için de geçerli. Ancak ben bir bayan okuyucu olarak dikkatimi başka şeylere odakladım. Mesela Rory'nin çelikten örülü karın kaslarına :D Eehuehue anlatmaya başladığımdan beri kaç kez 'çelikten örülü kaslar' ifadesini kullandım acaba :)))

Sözün özü ve kısacası; mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim bir roman. Ayrıca yazarı da sıkı takibe aldığımı söylemeliyim. Akşam yaşadığım büyük mutluluğu da sizlerle paylaşayım. Carrefourdan altı adet kitap almıştım. Tesadüf eseri Koridor Yayınları tarafından Asi romanında Rory'nin erkek kardeşi Alex MacLeod'un hikayesinin anlatıldığı Maskesiz romanını da almışım. Fark edince o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Gecenin bir köründe hemen birkaç sayfayı okudum. Aklımda kalan; Alex'in sırtında asılı olan kılıcını çekerken kol pazularının nasıl olduğunu anlatılması :D İlgi çekici euheuehue

Araştırmama göre MacLeod klanını anlatan seri yazar tarafından üç kitap olarak yazılmış. Koridor Yayınları kitap sıralamasına sadık kalarak bu üç kitabı da yayınlamış. Rory ve Alex'in kitapları elimde mevcut. En kısa zamanda Fiona Macleod'un hikayesinin anlatıldığı Kır Zincirlerini romanını da almak istiyorum. 

Beklemede kalın. Yeni romanlarla ve anlatımlarla tekrar döneceğim :)


MacLeods of Skye Üçlemesi:

1- Asi 

Keyifli okumalar.. 

"Blogger Favicon" Ekleme-Tarayici Sekmesinde Resim Goruntuleme

Blogger FAVİCON nedir,nasıl eklenir?Tarayıcı sekmesinde sitenize ait görünen resimdir.Eğer blogger kullanıcısıysanız ve faviconunuzu değiştirmediyseniz,kullandığınız favicon bloggera ait olan turuncu renk,içerisine beyazla yazılmış olan B simgesidir.Blogger kullanıcıları artık kendilerine ait faviconu rahatlıkla yükleyebilecekler.Düşünsenize yemek tarifleri yazan blogcunun blogunu ziyaret

Bir Frankofon Blueberry




Bir frankofon çizgiroman olan Blueberry'nin İngilizce çeviri. Fransızların renklilerini her zaman Amerikan ÇR'larına tercih etmişimdir. Kişisel olarak siyah beyaz ÇR daha hoşuma gitse de, bu beğenim Avrupa ÇR'larında değişir ve renklilerden yana kayar.

İndirme linkleri 1
Link 2
Link 3

Antique Record Cabinet

Last week I succumbed. I couldn't resist any longer, I bought a 1920s record cabinet! It had been calling my name for a month, then last week I stopped in at the antique store on a totally different errand, and the price had been reduced!! Who can resist that!!
 My pictures are not the best. But you can see it is a beauty. The tag said it was a record cabinet, for phonograph records. But to me it looks like a side board for the dinning room. Currently, I think it is going to be used it the living room as a side table. I can just see it with a lacy scarf and a lamp with a pretty glass shade.

 It looks like it would have been the perfect size to store records. I am thinking it is from 1920-30 era.
A close up of the lovely detail.

İnanç Demirbaş Photography & Ben

Sürekli güncelleyeceğim foto galeri tarzı fotoğraf sayfam can sıkıntısından açtığım ve devam ettireceğim bir sayfa .. Fotoğraflar için İnanç Demirbaş çok teşekkürler..



(Resimleri Tam Boyut Görmek için Üzerine Tıklayın!)









 










Snack Time!

Every chance we get, we take a trip to the city for a food bonanza. We love to go to all our favorite restaurants and order a couple items at each one. We all share the couple items, which allows us to go to three or four different places in one trip. We love it because it gives us the chance to eat several different things in one go. We decided this time to try a new place each time we go.

You can see our previous SnackaPaloozas HERE. This time we started in my favorite San Francisco neighborhood, The Mission, which is where I used to live. It was originally the Latino area of the city, but has recently become more of a mish mosh of cultures. 

The first stop was Balompie, where we ordered three types of pupusas
A pupusa is like a really thick tortilla with filling inside.
My favorite: bean and cheese! Yum.
If you have never had a pupusa, I suggest you get one immediately. They are great. 


Next, we took a walk down Sycamore Street, where they allow street artists to do their thing, which results in some really fun stuff.


Then we went to Frjtz, a Belgian place with many beers, crepes, waffles and fries. 
I was disappointed because they changed their fries from skinny ones to steak fries. 
But the crepes are delicious! 
And the bathroom mirror was amusing. 



We try to get a little exercise between restaurants; this way we can eat more.
So we walked to the Bi-Rite Creamery.
There is usually a really long line, so we said that if the line was short, we would check it out. 
The line was short, so we got an ice cream.
Toasted Coconut.


No trip to the Mission would be complete without a walk to Dolores Park, where you have an excellent view of downtown and the Mission Dolores


 
Last but not least, A La Turca, one of our favorites, which has some of the best hummus ever, as well as super great Pides, which is a cheese, meat and bread pocket.


We totally stuffed ourselves with great food! Afterward, we could barely move. So it was a success! 

Have you ever had a pupusa? Do you prefer skinny or fat fries? What is your favorite ice cream flavor?

Photos: New York City High Line

This past November I visited one of the finest examples of urban renewal and the greening of cities—New York City's High Line. The High Line is a 1-mile (1.6 km) linear park built on the former elevated tracks of the New York Central Railroad's West Side Line on the lower west side of Manhattan.

The recycling of the railway into an aerial greenway has revitalized surrounding neighborhoods and turned what was once an abandoned, blighted industrial area into one of New York City's biggest and greenest tourist attractions.

Here are pictures of The High Line.

John Buscema'nın Eskiz Defteri




İlk girdimin konusu olan John Buscema'nın eskiz defterini sizinle paylaşıyorum. Kendisi ile yapılan söyleşinin eserleri eşliğinde everildiği bu yapıtı tüm çizgi roman severlerin beğeneceğini umuyorum. Bu kitaptan öğreniyoruzki Büyük John filipinli çinicilerin kendi çizgilerini mahvettiğini düşünüyormuş. En beğendiği çinici ise kardeşi Sa ve Al Williamson'muş. Mide kanserinden 2002 yılında kaybettiğimiz bu büyük çizerin çizgilerini özlüyoruz.

Download JohnBuscemaSketchBook2001.cbr from FileFactory.com

Conan'ın Çizerleri 1: Çiniciler




Conan çizerleri arasında J.Buscema bana göre tektir. Diğerleri onun yanına yaklaşamaz. Ancak J.Buscema ile bazılarının çinileri biraraya geldiğinde çizim daha da lezzetli olur. İşte bunlardan biri: Tony DeZuniga. Tony Dezuniga aslen Filipinler'dendir. Daha sonra New York'a taşınmış ve burada eserler vermiştir. İlginçtir Conan'ın çoğu çinicisi filipinlidir. Sanırım ucuza çalıştıkları için Marwel tarafından tercih edilmişler. Tony DeZuniga bazı filipinli sanatçıların Marvel'e iş yapmasında aracı da olmuştur. Beğendiğim bir çizer olan Nestor Redondo'yu Amerikan çizgi romanları için çalışmasını o sağlamıştır. Tony DeZuniga DC içinde çalışmıştır. Çizdiği eserler arasında Jonah Hex adlı kısa süreli de olsa ölüleri hayata döndürüp sorgulayabilen fantastik western bulunmaktadır. Şimdilerde Filipinler'de yaşayan T. DeZuniga 1941 yılında doğmuştur.
Conan çinilerken tramları yerli yerinde kullanması ve siyah kullanmasındaki başarısı beğenilmesinde rol oynamıştır. Bir kaç yabancı forumda çizgilerini çirkin bulduğunu söyleyenler rast gelsem de bizde beğenenler daha fazladır. Conan'ın Akilonya Krallığını ele geçirdiği maceraların çinicisidir. Bu maceraları tavsiye ederim. Yine Yakan Hançer adlı macerayı da çinilemiştir ve tavsiyelerime bunu da katabilirim.