Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Monica McCarty etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Monica McCarty etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kır Zincirlerini ~ Monica McCarty

Sevmek kendini onda kaybetmektir.

Kitabın kapağı yukarıdaki kelime ile süslü. Ve bence kitabı anlatan en doğru kelime olmuş. MacLeod kardeşleri serisinin son kitabını da bitirmiş bulunuyorum. Serinin kitaplarına baktığımızda Asi ve Kır Zincirlerini daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Maskesiz romanı da güzeldi ama daha çok sarayda ve siyasi+politik olaylar zincirinde geçtiği için biraz bunalmıştım. Asi ve Kır Zincirlerini Highland'da geçiyor. Okurken ilk uçakla kendinizi İskoçya'nın yemyeşil kırlarına atmak istiyorsunuz. Yazar Monica McCarty çok başarılı tasvir, anlatım ve kurguyla yazıyor. Judith McNaught ile gönlümdeki birincilik tahtını paylaşıyorlar :) 


Bu üç kitap MacLeods of Skye Üçlemesi olarak bize ulaştı. Asi Ekim/2010, Maskesiz Şubat/2011 tarihlerinde mükemmel bir çeviriyle yayınlandı. Kır Zincirleri bana arkadaşım Pudra Tozu'nun doğum günü hediyesi. Vikitap sayesinde artık kitapları kaç günde bitirmişim onu da yazabiliyorum. Ben kitabı annem hastanedeyken okumaya başlamıştım. 30/12/2012'de başlamışım 24/01/2013 tarihinde bitirmişim (25 Gün). Yavaş okuduğum bir kitap oldu. Sebebi kitapla alakalı değil. Günlük yaşamın zorluğundan elim kitaba bir gitti bir geldi. 

Kitabın detaylarına göz atalım.



Kitap Koridor Yayınları tarafından Kasım/2011 yılında Kır Zincirlerini ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından Eylül/2007 yılında Highlander Unchained adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımı her zamanki gibi çok başarılı. Yine bu romanda tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kitabın içinde anlatılan karakterler kapaktaki kişilerle uyumlu. Dikkatli ve özenli bir tasarım. Koridor Yayınlarına teşekkürler. 

Kitabın Konusu: 

Lachlan Maclean, klanını korumak için her şeyi göze almıştır. İskoçya’nın en inatçı kızını, onu evliliğe ikna etmek gibi gizli bir emelle kaçırması gerekse bile. Vahşi arzulara sahip, emirler yağdırmaya alışkın bir lider olan Lachlan, güzel Flora’nın alevler püskürmesine hiç hazır değildir. Flora onun klanını kurtarma planını sekteye uğratacak ve sert, yontulmuş görüntüsünün altındaki yumuşak kişiliğini ortaya çıkararak, belki de felaketine neden olacaktır. 

Highland’daki en büyük evlilik ödülü olan Flora ne pahasına olursa olsun siyasi bir anlaşma gereği feda edilen annesinin kaderini yaşamamaya kararlıdır. Kendisini esir alan kişiye gaddarlığının bedelini ödeteceğine dair yemin eder ve tehlikeli bir tutkuyla onu cesurca bir irade savaşının içine sürükler. Geçmiş bir trajedinin ağır ağır kaybolmakta olan laneti ise henüz söze bile dökülmemiş aşklarının önünde büyük bir engel oluşturacaktır.

Flora MacLeod: Asi ve Maskesiz romanlarımızdaki kahramanlarımız Rory ve Alex'in en küçük kız kardeşleri. Hem annesi hem de babası tarafından köklü klanlara bağlı olması mükemmel bir mirasa sahip olmasını sağlıyor. Annesi tarafından ailesinden kopuk bir şekilde büyütülen Flora fazlasıyla annesinin düşüncelerinin etkisinde kalıyor. Annesinin dramatik hayatını fazlasıyla içselleştiren Flora evleneceği erkeğin 'mutlaka' kendi seçimi olmasını ve onunla evlenen erkeğin 'sadece' onun için evlenmesini istiyor. Güzel, gözü pek, cesur ve her zamanki gibi erkek karakterimizin gözünde eşsiz bir kadın karakter karşımızda.

Lachlan MacLean: Evlenmek aklında olan en son şey olan zor durumdaki klan lideri. Çok zor durumdayken beklenmedik bir yerden gelen teklifle yolunu Flora'nın yoluyla çakıştırıyor. Aile ve klan söz konusuysa eğer yapılan herşey Lachlan'ın gözünde kesin bir 'doğruluk' içeriyor. Küçük yaşta klanının başına geçmek zorunda kalan, güçlü ve acımasız düşmanının karşısında eli kolu bağlanmış bir adam. Riske atacağı herşeyi gözünü kırpmadan yapar. Ama ya sevdiği kadın? İşte Lachlan MacLean hayatının en büyük çıkmazıyla karşı karşıya. Ya bütün gerçekler ortaya dökülecek yada tüm yüreğini ortaya koyup sevdiği kadın için savaşacak.

Monica McCarty'den inanılmaz müthiş tasvirlerle harika bir kitap karşımızda. Çelikten örülü kaslar, müthiş bir güç, harika mükemmel bir erkek karşımızda :)) Yazar her zamanki gibi okuyucularına görsel bir şölen hazırlamış doğrusu. Kitap her iki karakter gözünden büyük bir başarıyla anlatılıyor. Ama ben açıkçası Flora'nın gözünden okumayı daha çok sevdim. Özellikle Lachlan'ın üstsüz dolaştığı bölümlerde ister istemez karın kaslarını süzerken buluyorsunuz kendinizi :) İster istemez yanlış oldu 'zevkle' demek daha doğru olur sanırım :D 

Kitaptaki anlatımlar hem karakter hem de mekanlar olsun çok ama çok başarılı. Bazı sahnelerde İskoçya kırlarının yeşili ve yağmur kokusunu neredeyse burnunuzda hissediyorsunuz. Gözünüzde canlandırmanız çok kolay oluyor. Tabi ki bu yazarın kaleminin başarısı. İskoçya kırlarında, dağlarında, kalelerinde, göllerinde mükemmel bir gezi ve yanında içinizi sımsıcak yapacak bir aşk hikayesi. 

MacLeod kardeşler serisi yani 'MacLeods of Skye Üçlemesi' bence okunması gereken kitaplar arasında olmalı. En azından türünün sevenleri, 'historical romance' tutkunları mutlaka okumalı. Kitapların seri olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve sırlamaya göre okuyun. Özellikle hoşunuza gidecek olan detay her kitabın sonunda sizleri bekliyor. Kitaplarda geçen tüm karakter ve mekanlar tamamen gerçek. Yazarımız Monica McCarty sadece aradaki bağlantıları güzel aşk hikayeleriyle süslüyor.

Puan:10/8


MacLeods of Skye Üçlemesi:


Keyifli okumalar.. 


Şu gamzeli kız...

Uzun, epey uzun bir süre sonra bir blog yazısıyla işte tekrar buradayım. Aslında bu yazıyı çok daha önce yazmak istiyordum ama bir türlü elim gitmedi. Yakın dostlar, arkadaşlar biliyorlar kasım ayından beri geçekten çok zor zamanlar geçirdi ailemiz. Annemin beyin tümörünün nüksetmesi, doktorların ameliyata karar vermesi, ameliyat sonrası menenjit, menenjit tedavisi sonrası beyin ödemi derken hastanede tam tamına 52 gün geçirdik. 

Zor ama gerçekten çok zor bir dönemdi. Hayatınız, can parçanız pamuk ipliğine bağlıyken kapısına gideceğiniz yalvarıp el açacağınız tek yer yüce rabbimin huzuru oluyor. Allah'ın izniyle biz bu zor günleri kolay olmasa da atlattık diyebilirim. Annem bu rahatsızlıkları sonrası eskisi gibi değil. Belki bir daha hiç olmayacak ama bizi tanıyor, konuşuyor, tepki gösteriyor. Bizim için bu bile dünya üzerindeki her şeyden çok değerli. Rabbim bu günleri bize unutturacak dert vermesin inşallah.

Bu zor günlerimde mesajlarıyla, telefonlarıyla,söyledikleriyle yanımda olan canım arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim. Desteğinizin benim için anlamı çok ama çok büyük. Gerçek dostluk ve arkadaşlık her zaman baki kalır dilerim.

Tabii hastanede olduğumuz dönemde hem doğum günümü hem de yeni yılı orada yaşadım. Değişik bir deneyim oldu benim için. Dostlarım doğum günümü kutlayıp tebrik ederken hem mutluyum hem de bir yanım buruk. Ama mutluluk daha ağır bastı sanırım. Hediyeler değil mevzu bahis olan. O mutluluk hissi, yüreğimi şenlendiren hafifleten duygular çok güzeldi. 

Öncelikle canım arkadaşım LaFea'ya büyük teşekkürü borç bilirim. Telefon konuşmalarımız saatleri bulmuştur. O kadar saçma sapan şeylerden bahsettik konuştuk ki şimdi sorsanız 'neydi acaba' diye düşünebilirim bir süre :) Ama en çok da doğum günü hediyelerimden bahsettik sanırım :D Hediye alınırken ihtiyaç duyulan eksik olanın alınması taraftarıyım. Hiç kullanmayacağım veya hiç sevmeyeceğim bir hediye yerine ihtiyacım olanın alınması beni daha mutlu eder. Ve sanırım karşı tarafı da öyle. İşin süprizi kalmıyor ama verilen hediyenin kullanılacağını ve mutlu ettiğini bilmek daha iyi bence. Acaba beğendi mi sevdi mi sorularından daha iyi olduğu kesin. 

İşte bu sohbetlerimizde LaFea'ya doğum günüm için istediklerimi söylemiştim. O da sağ olsun beni hiç kırmadan almış hepsini :)) Hatta hastanede canım çok fena kısır çekmişti. Koca bir kap yapıp getirmiş sağ olsun. Nefsim köreldi şahane oldu valla ♥ İşte bunlar LaFea'mın hediyeleri ^^ Şapka, şal ve eldiven takımı ile yeni cüzdanımla tanışın :)



LaFea hastaneye yanıma gelirken Pudra Tozu'nun hediyelerini de getirdi. Canım kargoyla ona göndermiş. En çok almak istediğim kitapları romanları almış bana canımcım. Hemen okumaya başladım tabi. Eee bildiğiniz gibi ben büyük bir historical romans fanıyım. Pudra Tozunuda bu dipsiz ama çok zevkli kuyuya çekmenin haklı gururunu yaşıyorum :D Canım kitaplar için çok teşekkürler. Ve güzel iltifatın için de ^^  Kitaplığımın yeni cicileriyle tanışın :)



Uzaklardan taaa Ankara'dan hediyem var. Canım dostum Mavi her sene olduğu gibi beni bu senede mahçup etti. Beni Ankara'larda el üstünde ağırlayıp başının üzerinde taç etti ♥ Ankara postu yazamadığım için üzgünüm. Biliyorsun işte :/ Ama Mavi bu hediye isteme işinin tamamen dışında kalıyor. Kendisi tamamen süpriz yapma aşığı :D Birbirinden harika hediyeler için sonsuz teşekkürler canım :) Rüzgar gibi geçti ajandamı kullanmaya nasıl kıyacağım hiç bilmiyorum. Bakışıp aşk yaşıyoruz şimdilik :D İşte Mavi'nin gönlünden kopan hediyelerimle tanışın ^^



Arkadaşım Doğu Denizi bu sene aramıza yeni katıldı. Ama arayı kapatmakta bize daha doğrusu bana adapte olmakta hiç zorlanmadı :D Beni arayıp sorunca ne alıyım sana diye saat deyiverdim :) Son saatim 2 yıl önce beni terk etti. İçime sinen güzel bir zaman arkadaşı bulamadım kendime. Ama Doğu Denizi bana o kadar güzel bir saat almış ki bayıldım!! En kısa zamanda kol ayarı yaptırıp bileğime takacağım. Erva canım çok çok teşekkür ederim ^^ İşte bu da yeni zaman arkadaşım :))



Aslında gösterişi sevmem, tamam o zaman şöyle diyelim pek sevmem :D Şimdi bu yukarıda gördüğünüz hediyelerin hepsi ama hepsi benim için değer biçilemez. Ama hediyelerden çok taşıdıkları anlamlar, dostluklar, duygular benim için önemli. Hediyelerime baktıkça insanların yüreğinde güzel bir yer edindiğimi ve bu yer için, bana verdikleri değer için dostlarıma bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. 

Zaman geçer her dert, her sıkıntı, her insan unutulur. Umarım yıllar sonra bile anılarınızda hatıralarınızda 'aaa şu gamzeli kız' diye kalırım. Kötü özelliklerimi, çok ve hızlı konuşmamı, narsistliğimi falan hatırlamayın sakın!! :))) Daha çok güzel anının, hatıranın olacağı nice uzun seneler dostlarla birlikte geçer dilerim. 

Sevgiler... Gamze dolusu...

Maskesiz ~ Monica McCarty

Carrefourdan aldığım kitapları hala okumayı bitiremedim. 22 şubatta okuduğum ve heyecanla sizlerle paylaştığım yazarın ilk kitabı Asi'den burada bahsetmiştim. Hatta Maskesiz kitabını da tesadüf ederi satın aldığımı ve ilk birkaç sayfayı heyecanla okumaya başladığımdan da bahsetmiştim.

Ancak şöyle de bir gerçek var ortada; iki günde bitirdiğim Asi romanından sonra Maskesiz romanı adeta elimde süründü. Sebeplerine, nedenlerine geçmeden önce romanın detaylarından ve karakterlerinden bahsedelim.



Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Şubat ayında Maskesiz ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından 2007/Ağustos ayında Highlander Unmasked adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımları beni her zaman memnun ediyor. Bu kitapta da tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kapaktaki yazılar bile değiştirilmeden aynen kullanılmış. Diğer yayınevlerinin de böyle duyarlı olmalarını isterim.

Kitabın Konusu:

Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod’un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir. 


Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için. 

Alex MacLeod: Asi romanında karşımıza çıkan toy delikanlıyı artık yetişkin bir savaşçı olarak görüyoruz. Buradaki 'yetişkin' gerçek anlamda kullanıldı :D Demek istediğim karşımızda yine çelikten kaslarla örülü, devasa irilikte, yakışıklı mı yakışıklı bir İskoç cengaveri var. Klanı ve ülkesinin geleceği için çok gizli bir görevde iken zor durumda kalan Meg MacKinnon adlı meraklı melahat, gerizekalıdan hallice kızı kurtarınca, hem klanın hemde ülkenin geleceği sallantıya girer :D euheuhe

Meg MacKinnon: Babasının uzun süren rahatsızlığında klanın yönetimini saman altında yürüten kendince akıllı bir kızcağız :D Gerizekalı -gerçekten- abisinin klanın başına geçmesi için onunla evlenecek güçlü kuvvetli bir damada ihtiyacı var. Bu yüzden damat avlamak için kralın sarayına yolculuğa gidiyor. Yolda düştükleri tuzaktan onları kurtaran Alex'ten ilk görüşte etkilenen Meg, sarayda onunla karşılaşınca vatan millet banane, ben herşeyi öğrenmeliyim kılıklarıyla biricik Alex'imize hayatı dar ediyor euheuhe (sanki taraflı bir anlatım oldu bu :D )

Şimdi gelelim benim kitabı neden ve niçin sevmediğime. Öncelikle kitap şahane ve güzel başlıyor. Heyecanla ilk 20-30 sayfayı nasıl olduğunu anlamadan okuyorsunuz. Ancak zaten asıl meselede oradan sonra başlıyor. Yazarın ilk kitabında ana karakterler arasında yarattığı mükemmel kimya ve duygusallığı, ister istemez bu kitapta da arıyor okuyucu. 

Kitap İskoçya arazilerinde başlıyor, geri kalan %80'lik bölüm ise kralın sarayında baş kahramanımız Alex'in, meraklı melahat kılıklı Meg'den sırlarını saklamaya çalışmasını seyretmekle geçiyor. Karakterler arasındaki kimya, diyaloglar ve iletişim hoşuma gitmedi. Biraz zorlama olması ve kitaba dönemin siyasi olayların da dahil olması okuyucuyu sıkıyor açıkçası. 

Benim seri kitaplarda en sevdiğim özellik, diğer karakterlerin romanlarda ziyaretlerde bulunması. Asi romanımızın kahramanları Isabel ve Rory, Maskesiz romanına belki birkaç satırla misafir oluyorlar. İnsan biraz daha görmeyi en azından diyaloglarla katılmalarını bekliyor. 

Kitap çok kötüydü diyemem. Ama ben Asi romanını çok severek ve beğenerek okuduktan hemen sonra Maskesiz'e başlayınca, biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ama yine de kitap için ortalama üstü diyebilirim. Özellikle yazarın kitap sonlarında bahsettiği 'gerçekliğe' dayanan karakter açıklamaları çok güzel. Yazar Monica McCarty yaptığı araştırmalara dayanarak o tarihte yaşamış gerçek klanlar ve gerçek insanların soy ağaçlarına, dönem olaylarını güzel bir hikaye, kurgu oluşturar romanlaştırıyor. Çok beğendiğim ve çok hoşuma giden güzel bir detay.

Puan: 10/7



MacLeods of Skye Üçlemesi:

1- Asi 

Keyifli okumalar.. 

Asi ~ Monica McCarty

Carrefourdan aldığım kitaplardan üçüncüsünü dün bitirdim. Yazmak için fırsat yaratmak için elimden geleni yaptım. Çünkü bu kitaba tek kelimeyle BAYILDIM! Bilindiği üzere ben fanatik bir Judith McNaught hayranıyımdır. Tüm kitaplarını okuyup, kitaplığımda arşivledim. Yine bilindiği gibi eski İngiltere ve İskoçya zamanlarında geçen romanlara ayrı bir düşkünlüğüm vardır. 

Judith McNaught'un kalemini bu konuda, yani dönem romanları bakımından her zaman rakipsiz görmüşümdür. Yazarın ilk romanı Düşler Krallığı için 'yazar daha iyisini yazana kadar rakipsiz' demişliğim bile vardır. Tabii bu kelimeleri okumuş olduğum 50 kadar dönem romanına dayanarak söylüyordum. Düne kadar iyi, orta karar ve hatta bazen başarılı olduğunu düşündüğüm birçok roman okudum. Ama hepsi için genel kanaatim, Düşler Krallığı'nın yanından bile geçmez şeklindeydi.

Anladığınız üzere artık geçmiş zaman kipleri kullanıyorum. Çünkü Monica McCarty tarafından yazılmış olan Asi isimli roman tüm düşüncelerimi yerle bir etti. Roman, rakipsiz gördüğüm Düşler Krallığı kadar başarılı, hatta romanın birçok yerinde ondan bile daha iyi. İşte bu yüzden bu roman için tereddütsüz olarak 'Mutlaka Okuyunuz!' sözlerini söyleyebiliyorum. 

Bu kadar övdükten ve gerektiği gibi tavsiye ettikten sonra romandan bahsedelim.



Kitap Koridor Yayınları tarafından Ekim/2010 yılında Asi ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından Temmuz/2007 yılında Highlander Untamed adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Gördüğünüz gibi yayınevi kapağı değiştirse de romanın konu ve temasına sadık kalarak uygun bir tasarım tercih etmiş. Çok başarılı.

Kitabın Konusu:

Onu kendine aşık etmek için yalnızca bir yılı vardır... Isabel MacDonald, amansız kavgaya bir son vermek için klanının en azılı düşmanı Rory MacLeod ile nişanlanmayı kabul eder. Ancak nişan onun kaleye – ve biraz tahrikle kalbine – girişini kolaylaştırmak için bir paravandır. Ne var ki haince planları hayranlık duyduğu her şeye sahip güçlü ve korkusuz bir Highland reisi olan Rory tarafından sınanır. Şimdi Isabel hep hayal ettiği mutluluğu, tam da ihanet etmesi gereken adamda bulmuş ve ihtirasın, intikamdan çok daha tehlikeli olabileceğini görmüştür.

Dostların yakınında olsun ama düşmanların daha da yakında... Rory’nin MacLeod klanının reisi olarak görevi açık ve nettir: Kralın emrine itaat edip MacDonald’ların kızı ile evlenmek – şartları ise kendisi belirleyecektir. Rory nişanın yalnızca bir yıl sürmesine karar verip kızı ailesine teslim ettikten sonra başka biriyle evlilik yapmayı planlar. Fakat bu baştan çıkarıcı güzellikteki kadının, onun çelik gibi dirayetine meydan okuyacağını ve sert görünüşünün altında içten içe kaynayan dizginlenmemiş ihtirası ortaya çıkaracağını tahmin edemez. 

Kitabın konusundan da anlaşılacağı üzere ortada şahane bir adam, şahane güzel bir kadın ve bir ihanet var. Ancak yazar o kadar güzel bir hikaye kurgusu yazmış ve karakterleri o kadar şahane anlatmış ki, yemeden içmeden kitabı okumak geldi içimden. Karakterlere göz atalım;

Rory MacLeod: MacLeod klanının reisi. Reis dediysek öyle böyle değil yani tam bir reis. Yazarın bakış açısıyla söylemek gerekirse; tüm vücudu demirden kaslarla örülü, devasa irilikte, koskocaman kılıcı tüy misali savuracak kadar kuvvetli, mavi gözlü ve arzulu bir klan reisi. Klanı için herşeyi feda edecek kadar sert bir adam. İsabel'i şiddetle istemesi, arzulaması bile çelik gibi iradesini eritemez. Tabii bir yere kadar çelik dediysek taş demedik herhalde :) 

İsabel MacDonald: Klanının geleceğini kurtarmak adına hain dayısının planına alet olmayı kabul ediyor. Görür görmez adamda çarpılmış etkisi yaratacak kadar güzel ve cesaretli bir kadın. Amacı dayısının istediği şeyi yaparken Rory'i kendine aşık etmek. Ancak planlarda yer almayan birşey var; vücudu çelikten kaslarla örülü şahane yakışıklı bir klan reisi. ^^

İşte kitabımızın konusu ana karakterlerimizin etrafında dönerken, biz okuyucu ise yazar Monica McCarty'nin her fırsatta değindiği, Rory MacLeod'un çelikten kaslarla örülü vücudunun detaylarını okuyoruz. Şikayet ettiğimi söylemiyorum, aksine yazar o kadar başarılı bir şekilde anlatıyor ki sizde İsabel'le beraber hayran hayran Rory'nın kaslarını süzerken buluyorsunuz kendinizi. Hele kitapta bir yerde 'Rory inatla kollarını göğsünde kavuşturdu' diyordu. Hem İsabel hemde okuyucu hayranlıkla şişen kol pazularına bakar buluyor kendini :) ^^ 

Yani demek istediğim yazar inanılmaz şahane anlatmış karakterleri. Tabii bu kadın karakterimiz için de geçerli. Ancak ben bir bayan okuyucu olarak dikkatimi başka şeylere odakladım. Mesela Rory'nin çelikten örülü karın kaslarına :D Eehuehue anlatmaya başladığımdan beri kaç kez 'çelikten örülü kaslar' ifadesini kullandım acaba :)))

Sözün özü ve kısacası; mutlaka ama mutlaka okumanızı tavsiye edeceğim bir roman. Ayrıca yazarı da sıkı takibe aldığımı söylemeliyim. Akşam yaşadığım büyük mutluluğu da sizlerle paylaşayım. Carrefourdan altı adet kitap almıştım. Tesadüf eseri Koridor Yayınları tarafından Asi romanında Rory'nin erkek kardeşi Alex MacLeod'un hikayesinin anlatıldığı Maskesiz romanını da almışım. Fark edince o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Gecenin bir köründe hemen birkaç sayfayı okudum. Aklımda kalan; Alex'in sırtında asılı olan kılıcını çekerken kol pazularının nasıl olduğunu anlatılması :D İlgi çekici euheuehue

Araştırmama göre MacLeod klanını anlatan seri yazar tarafından üç kitap olarak yazılmış. Koridor Yayınları kitap sıralamasına sadık kalarak bu üç kitabı da yayınlamış. Rory ve Alex'in kitapları elimde mevcut. En kısa zamanda Fiona Macleod'un hikayesinin anlatıldığı Kır Zincirlerini romanını da almak istiyorum. 

Beklemede kalın. Yeni romanlarla ve anlatımlarla tekrar döneceğim :)


MacLeods of Skye Üçlemesi:

1- Asi 

Keyifli okumalar..