Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sivilceler Nasıl Geçer?

pürüzsüz cilt için yapılması gerekenler

Fitness sporu ile uğraşan kişilerin bir çoğu bu spora daha iyi görünmek ve fit bir vücuda kavuşmak için başlıyor. Ancak iyi görünmek sadece fit bir vücut ile olmuyor maalesef. Yaptığınız kasları daha iyi sergileyebilmek için vücudunuzda sivilcelerin olmaması ve cildinizin doğal ve pürüzsüz görünmesi gerekir. Peki vücudunuzdaki sivilcelerden nasıl kurtulabilirsiniz?

Bu sorunun cevabını vermeden önce sivilcelerin neden çıktığını ve bunu neyin tetiklediğini bulmamız gerekiyor.

Sivilceler Neden Çıkar? : Sivilceler cilt yağının gereğinden fazla üretilmesi, ölü deri hücrelerinin dökülmesi ve bakteri birikimi olarak sıralanabilir. Bütün bular derinizdeki gözenekleri tıkar ve sivilce oluşumuna neden olur.

Sivilce Problemi Genellikle Kimlerde Görülür? : Ergenlik dönemindeki bireylerde, annesinde veya babasında sivilce problemi olan kişilerde ve cildi yağlı olan bireylerde görülebilir. Aynı zamanda vücut temizliğine gereken önemi göstermeyen kişilerde de sivilce problemi ortaya çıkabilir.

Sivilcelerin Artmasını Tetikleyecek Unsurlar Nelerdir? : Hormonel artışlar, kullanılan ilaçlar, yanlış ve eksik beslenme(fast food vb), kozmetik ürünleri ve makyaj. Ayrıca çıkan sivilceleri patlatmak, hem daha fazla çıkmasına sebebiyet verir, hem de ileride kalıcı izler bırakabilir.

Not : Kadınlara üzülerek söylüyorum ki, sivilcelerini kapatmak için yaptıkları makyaj onların daha da fazla çıkmasına sebep oluyor.

Şimdi sivilcelerin neden çıktıklarını ve neyin tetiklediğini öğrenmiş olduk. Şimdi asıl konumuza dönelim. Sivilceler nasıl geçer?

Dengeli Beslenin ve Bol Su İçin

Her şeyin başı beslenme. Yediğiniz şeyler sizin nasıl bir görüntüye sahip olacağınızı belirler. Eğer siz fast food, yağlı yiyecekler ve şeker miktarı yüksek besin ve içecekler ile besleniyorsanız sivilceli göbekli biri olursunuz. Bunları tüketip kaslı ve sivilceli bir vücut hayali kurmayın. İlk önce bu besin öğelerini hayatınızdan çıkarın ve günde en az 2 litre olmak kaydıyla bol sıvı tüketin.

Nemlendirici Kremler Kullanın

Cilt tipinize uygun nemlendirici kremler kullanabilirsiniz. Bu sayede sivilcelerin sayısında azalma ve tamamen kurtulma söz konusu olabilir.

Duş Alın ve Yüzünüzü Yıkayın

Yazımızın başında sivilcelerin oluşumlarının yağlı cilt tipinde daha fazla görüldüğünden bahsetmiştik. Eğer cildiniz çabuk yağlanan bir yapıya sahipse normal birinden çok daha sık banyo yapmalı ve çok daha sık yüzünüzü yıkamanız gerekir. Ayrıca şunu da belirtmeliyim, cildinizdeki yağ su ile çıkmaz. Yüzünüzü yıkarken sabun kullanmalı ve duş alırken muhakkak banyo lifi kullanmalısınız.

Önemli Uyarı : Vücut temizliği cildinizi kızartacak düzeyde veya canınızı acıtacak seviyede olmamalı. Özellikle banyo liflerini kullanırken gereğinden sert ve bastırarak yaparsanız bu sizin sivilcelerinizin daha da artmasına sebebiyet verebilir.

Kıllarınızı Kısaltın

Vücudunuzun ve derinizin daha rahat nefes alabilmesi adına vücut kıllarınızı ve özellikle saçınızı ve sakallarınızı kısaltabilirsiniz. Bu sayede cildiniz daha rahat nefes alır ve saçlarınız daha geç yağlanır. İlk etapta bu işlem sizin sivilcelerinizi daha görünür bir hale getirse de uzun vadede sivilcelerinizdeki azalma sizi mutlu etmeye yetecektir.

Giydiğiniz Kıyafetleri ve Yastık Kılıfınızı Sık Sık Değiştirin

Cildinizdeki yağ kıyafetlerinize bulaşabilir ve bu kıyafetleri uzun süre giymek sivilcelerinizin artmasına yol açar. Ayrıca yastığınızın kılıfı da gerek saçınızdaki yağdan, gerekse cildinizdeki yağlardan dolayı çok çabuk kirlenebilir. Bu nedenle sık sık değiştirmelisiniz.

Doktorunuza Başvurun

Eğer yukarıdaki yöntemleri uygulamanıza rağmen bir sonuç alamadıysanız veya sivilceleriniz normalden çok daha fazla ise ve kaşınmaya, kızarıklığa yol açıyor ise muhakkak bir uzmana başvurmalısınız.

Not : İnternetten bulduğunuz yemek tarifine benzer karışımları evde hazırlayıp yüzünüze sürmeyin. Her insanın cilt tipi ve yapısı farklıdır. Başkası için iyi gelen bir karışım sizin sivilcelerinizi daha da fazla artmasına yol açabilir.

Deri Çatlakları ve Cilt Yırtılması Nasıl Önlenir?

cilt yırtılması

Vücut geliştirme ile uğraşan insanlar yaptıkları spor gereği vücutlarında hızlı değişimlere maruz kalırlar. Çok hızlı bir şekilde kilo alıp verebilirler. Bu durum ilk başta gayet güzel görünse de kötü sonuçlara yol açabilir. Fit vücut hayalinize ulaşmaya çalışırken bir yandan da cilt yırtılmaları ile uğraşmanız gerekebilir.

Cilt yırtılmaları çoğunlukla hamile kadınlarda, fitnesscılarda ve hızlı kilo alıp verebilen bireylerde görülür. Deriniz bir balon misali ne kadar çok şişirirseniz - kilo alıp verirseniz - patlama ihtimali yani yırtılma ihtimali yüksek olur.

Kadınlarda karın, bacak ve kalça bölgelerinde, erkeklerde ise sırt, kol ve göğüs bölgelerinde görülebilir. Hatta ergenlik döneminde hızlı boy ve kilo artışı ile de meydana gelebilmektedir.

Yeni Yeni Çıkmaya Başlıyor İse?

Yeni yeni çıkmaya başlıyor ise, veya kısa zaman içinde ciddi kilo değişimlerine maruz kalacaksanız cilt çatlaklarını oluşmadan hemen önce önleyebilirsiniz. Bunu yapabilmenin iki yolu var;

1.Kontrollü Kilo Alımı : Uzmanlar tarafından ayda 2 kilodan fazla artış veya azalış tavsiye edilmemektedir. Bu da haftada 500 gram yapar. Evinizde bir tartı var ise kilonuzu düzenli olarak ölçebilir ve kendinize bir limit koyabilirsiniz. Bu sayede hem sağlıklı kilo alıp verirsiniz, hem de cilt çatlaklarının önüne geçmiş olursunuz.

2. Çatlak Öncesi Krem : Çatlaklar oluşmadan önce veya yeni yeni çıkmaya başladığı süreçte bu kremleri kullanabilirsiniz. Yüzde yüz sonuç vermese bile, çatlakların boyunda, genişliğinde ve sayısında ciddi azalmalar sağlayabilir.

Oluşum Sürecinde Ne Yapabiliriz?

Yukarıda söylediklerimi uygulamanıza rağmen yinede çatlaklar çıkıyor ise ve her geçen gün de artıyor ise bu aşamada da yapabileceğiniz bazı şeyler vardır. Bunlardan ilki çatlak kremidir. Bu kremler çatlaklarınızın oluşumunu ve gelişim sürecini oldukça etkiler. Belki tamamen oluşmalarını engelleyemezler ama faydasını görürsünüz. Piyasada çatlak kremlerinin fiyatları oldukça oynak bir vaziyette. 50 lira ile 500 lira arası bir fiyatı var. Kullanmadan önce doktorunuza danışmanızı ve iyi bir piyasa analizi yapmanızı tavsiye ederim.

Not : Çatlak kremleri kesin bir sonuç vermez. Yani bu kremleri kullansanız da kullanmasanız da çatlaklarınız çıkacaktır. Kremler sadece çatlakların boyutunu ve sayısını azaltmanıza yardımcı olur. Eğer çatlaklarınız gerçekten büyük ve derin ise uzman tedavi yöntemlerine başvurmalısınız.

Görünümünü Nasıl Azaltabilirsiniz?

Çatlaklar oluşmuş ise bu süreçte yapılacak pek bir şey kalmamış demektir. Tek yapabileceğiniz onların görünümü azaltmak olacaktır. Eğer çatlaklarınız çok büyük değil ise aşağıdaki yöntemler ile onları görünmez hale getirebilirsiniz.

Bronzlaşma ve Güneşlenme : Solaryuma gidebilir veya sahilde güneşlenebilirsiniz. Bu durumda çatlaklarınızın görünümünde ciddi bir azalma olacaktır. Bronz tende çatlaklar daha az görünür. Tabi bu kalıcı bir çözüm değildir. Yani aradan zaman geçince ve deriniz eski rengine kavuşunca çatlaklar yine kendini belirtecektir.

Çatlak Sonrası Kremler : Bu kremleri kullanarak da cilt çatlaklarınızın görünümünü biraz olsun azaltabilirsiniz. Kullandığınız kremin kalitesi, cilt tipiniz ve çatlaklarınızın derecesine göre bu yöntemden sonuç alabilir veya alamayabilirsiniz.

Uzman Tedavi Yöntemleri

Bütün bunların yanı sıra profesyonel bir yardım alarak cilt çatlaklarından kurtulabilirsiniz. Lazer tedavisi, mikrodermabrazyon tedavisi ve endermoloji tedavisi gibi yöntemler ile cilt çatlaklarından sonsuza dek kurtulabilirsiniz.

Kısa bir not : Çatlaklar vücut geliştirmede "savaşcının yara izleri" olarak adlandırılır. Çoğu zaman çatlaklar vücuttaki değişimi simgeler ve çoğu profesyonel vücutcuda (hemen hemen hepsinde) çatlak bulunur.

Antrenman Sonrası Kas Ağrısı Nasıl Geçer?

kas gelişimi

Vücut geliştirme ile uğraşan herkes kas ağrılarından muzdariptir. Bu ağrıların oluşması aslında iyi bir şeydir. Acı yoksa kazanç yok. Acılar ve ağrılar kaslarımızı güçlendiren yagane etmendir.

Ancak her antrenmandan sonra ilk günkü kadar ağrı duyuyorsanız burada bir şeylerin yanlış gittiği söylenebilir. Kas liflerimiz yapılan hareketlere ve antrenmanlara çok çabuk adapte olurlar. Bu nedenle tekrar eden antrenman günlerinde ilk günlere oranla daha az kas ağrısı duyarız. Ancak bu işi abartmamak ve ovartraining durumuna düşmemeniz gerekir. Aksi taktirde hem gereğinden daha fazla acı duyulur hem de spora olan ilgi azalır.

Hangi Durumlarda Kas Ağrıları Görülür?

Spora yeni başlayanlarda kaslar alışık olmadığı için 3-4 gün şiddetli ağrı görülür. Halk arasında bu duruma hamlık adı verilir.

Normalde çalışılandan çok daha fazla ağırlıkla antrenman yapılması veya normalden daha hızlı egzersiz yapılması kaslara aşırı yük bindireceği için ağrı oluşabilir.

Antrenman sırasında yeterli nefes alınmaması. (Oksijen azlığı dokulardaki laktik asit birikimini artırır.) Özellikle yüksek ağırlıkla yapılan antrenmanlarda set arası dinlenme çok önemlidir. Bu kısa süreli molalar kasın yeterince oksijen alabilmesini ve oluşan laktik asidin dağılmasını sağlar.

Antrenman programının değiştirilmesi ile daha önce etkin olmayan kas gruplarına birden fazla yük binmesi sonucu ağrı oluşabilir. Isınmadan antrenmana başlamak kas ağrılarına ve hatta sakatlıklara yol açabilir.

Antrenman sonrası en çok çalıştırılan kasların esnetilmesi gerekir. Esneme hareketleri kasın istirahattaki duruma daha kolay geçmesini sağlar.

Antrenman sonrası esneme hareketlerinin ihmal edilmesi kas ağrılarının en önemli nedenlerindendir.

Not : Kas ağrıları gelişme aşamasındaki sporcularda hemen hemen kaçınılmazdır. Ancak ağrıları hayat kalitesini etkilemeyecek düzeylere indirmek önemlidir. Bunun için bazı metod ve yöntemler uygulanabilir.

Not 2 : Ağrıyan kas çalıştırılmaz. Eğer kaslarınız ağrıyor ise beslenme ve dinlenme aşamalırından geçmeli ve daha sonra antrenman yapmalısınız.

Ağrılarının Olmaması İçin Neler Yapılmalıdır?

Spordan sonra ılık duş almak ertesi gün ortaya çıkacak kas ağrısını azaltır.

Her sporcu kendi seviyesine ve yapısına uygun bir antrenman programı belirleyip buna uymalıdır. İnternette bazı fitness modellerin antranman programı bulunup uygulanmaya çalışılmamalıdır.

Antrenman programı değiştirdiğinizde yeni egzersizleri hafif zorlukta yapmalısınız.

Kasları esnetmeden antrenmana başlanmamalıdır. Koşu ve kondisyon antrenmanlarına önce hafif tempoyla başlamalıdır.

Kas ağrısı olmaması için alkolden ve bir takım vücuda zarar veren maddelerden uzak durmak gerekir

Kas ağrısı olmaması için protein bakımından zengin beslenmek gerekir. Çünkü yorulan veya hasar gören kasların daha güçlü olması için ihtiyaç duyulan proteinin kasa aktarılması şarttır.

Antrenman sonrası en çok zorlanan kas gruplarının esnetilmesi gerekir. Bu sayede kas, daha kısa sürede dinlenme haline geçer. Ayrıca esneme hareketleri kasların büyümesini de destekler.

Antrenman sonrası görülen kas ağrılarının geçmesi için en faydalı yol uyumaktır. Uyku anında tüm kaslar gevşer ve dinlenir. Bu da kasların kendini daha çabuk yenilemesini ve ağrıların geçmesini sağlar.

İlaçsız yapılabilecek bir diğer yöntem ise ağrı olan bölgeye sıcak su torbası veya sıcak havlu uygulamaktır. Sıcak uygulamaları kasları gevşetir.

Not : Dayanılamayacak seviyede ağrılar için doktor tavsiyesi ile kas gevşetici haplar alınabilir.

AHMET MARANKİ BASUR TEDAVİSİ ÖNERİLERİ


Basur tedavi yöntemleri

Basur tedavisi için en iyi doğal tedavi yöntemlerinden biriside üç adım yöntemi diye adlandırılan yöntem bu yöntemin ayrıntılarını aşağıdaki linke öğrenebilirsiniz.



EGZAMA BELİRTİLERİ VE EGZAMA TEDAVİSİ


Egzama Nedir ve Egzama Belirtileri nelerdir? Çocukluk döneminde ortaya çıkıp ergenlik ve sonrasında devam eden atopik egzama, çeşitli tedavi yöntemlerine rağmen sık tekrarlayan bir hastalık. Tedavide kullanılan birçok ilaçkortizon içeriyor ve deriye zarar veriyor. Bu noktada hastaların imdadına, yeni geliştirilen ve kortizon içermeyen preparatlar yetişiyor.
Bağışıklık sisteminin dengesiz çalışması birçok hastalığa sebep oluyor. Ciltte kaşıntı, kızarıklık, kuruluk ve pullanmalara sebep olan Atopik Egzama da bu hastalıklar arasında yer alıyor. Atopik Egzama tedavisi uzun ve zahmetli bir yoldan geçiyor. Üstelik tedavide bugüne kadar kullanılan ilaçların kortizon içeriyor olması da hastaları olumsuz etkilemektedir.


Atopik Egzama Nasıl Bir Hastalık?
Atopik egzama, bebeklik ve çocukluk döneminde oluşan, ancak yetişkinlerde de görülebilen, yinelemelerle karakterize, kronik, kaşıntılı bir deri hastalığıdır. Hastaların yüzde 90'ından fazlasında, ergenlik dönemi sonrasında da devam eder. Sıklıkla kişisel ve ailesel atopik egzama, alerjik nezle ya da astım hastalığı öyküsü ile birlikte bulunur.
Atopik egzamanın klinik görünümü ve belirtilerin dağılımı hastanın yaşına ve hastalığın şiddetine göre değişiklik gösterir. Akut belirtiler kızarıklık ve kaşıntı şeklindedir. Akut atopik egzama sıklıkla bebeklerde görülür ve yüzü, saçlı deriyi ve kol ve bacakların dış yüzeylerini etkiler. Büyük çocuklar ve yetişkinlerde, deride kalınlaşma ve deri çizgilerinde belirginleşme ile karakterize olur. Belirtiler boyun, göz kapakları, dirsek önü ve diz arka¬sı gibi bölgelerde yoğunlaşır. Hastalığın her döneminde deri kuruluğu mevcuttur. Atopik egzamalı hastalarda virüs, bakteri ve mantar hastalıkları daha sık gelişir. Kaşıntı olmaksızın atopik egzama tanısı konamaz. Kaşıntı gün boyu aralıklı seyrederken, genellikle akşamları ve geceleri daha şiddetlenir. Bu durum hastaların uyku düzenlerinin bozulmasına neden olabilir.
Egzama Bulaşıcımıdır?
Egzama bulaşıcı bir hastalık değildir.
Egzama Nedenleri
Atopik egzamanın ortaya çıkma sebepleri nelerdir?
Atopik egzamanın oluşmasında genetik, immünolojik ve çevresel etkenler rol oynamaktadır. Hastaların yüzde 80'inde ev tozu alerjenleri, polenler, küf mantarları gibi hava yolu ile alınan alerjenlere ve gıdasal alerjenlere karşı antikorlar bulunur. Bakterilerin de atopik egzamanın gelişimine katkıda bulundukları düşünülmektedir.

Egzama İlaçları - Egzamanın Tedavisi

Atopik egzamanın tedavisinde farklı güçte değişik yerel kortikosteroid preparatları yaklaşık yarım yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Bu grup ilaçların deride incelme, deri enfeksiyonları, deri çatlamaları, kılcal damar genişlemeleri, deri içi kanamaları gibi yan etkileri vardır ve geniş yüzeylere sürüldüklerinde deriden emilip kana geçerek sistemik yan etkiler oluşturabilirler.
O nedenle kortikosteroid kremlerinin geniş deri yüzeylerinde, göz çevresinde ve boyun, yüz, koltuk altı ve kasıklar gibi hassas bölgelerde doktor kontrolünde kullanılması gerekir. Deride enfeksiyon varsa yerel kortikosteroidler uygulanmamalı, kullanım için hekimin direktiflerine dikkatle uyulmalı ve önerilenden daha uzun süre kullanılmamalıdırlar.
Atopik egzama tedavisinde tıbbın her alanında olduğu gibi yenilikler ve yeni tedavi olanakları ortaya çıkmaktadır. Örneğin steroid (kortizon) içermeyen bu nedenle de daha önce bahsettiğimiz yan etkileri bulunmayan yeni ilaçlar geliştirilmiştir. Bu preparatların deriden emilimi çok az olduğundan özellikle bebeklerde ve erişkinlerde hassas bölgeler ve geniş alanlarda bile güvenli bir şekilde kullanılmaktadır.
Hastalığın ilerlemesini önlemek için nelere dikkat etmeli?
İlerlemeyi engellemek için deriyi nemli tutmakta fayda var. Bu nedenle duştan hemen sonra, krem ya da merhem şeklindeki nemlendiriciler uygulanmalıdır. Banyoda ılık su tercih edilmeli, sabun kullanımı sınırlanmalı ya da daha iyisi sabun içermeyen temizleyiciler kullanılmalıdır. Kurulama hafifçe bastırılarak yapılmalı, havlu ile kuvvetli ovarak kurulama işleminden kaçınılmalıdır. Hastalığın alevlenmesine yol açan, sabun ve deterjanlar, kimyasal çözücüler, beyazlatıcılar, boyalar, yün ve sentetik kumaşlar, alkol içeren deri bakım ürünleri, kozmetikler ve parfümler gibi irritanlarla temastan kaçınılmalıdır.
Soğuk havalarda deriyi koruyacak şekilde giyinilmeli, yazın ince ve pamuklu giysiler tercih edilmelidir. Yataklarda, halk arasında ev tozu böcekleri olarak bilinen akarları geçirmeyen kılıflar kullanılmalı, koltuk kanepe gibi özel kılıfla kaplanmayan yerlerde uyumaktan kaçınılmalı, çarşaflar her hafta 65 derecede yıkanmalıdır. 6-12 ayda bir halı, koltuk ve kanepeler için akarları öldüren temizlik ürünleri kullanılmalıdır. Evde hayvan, çiçek, bitki bulundurulmamalı, kuştüyü yastık, yorgan ve yünlü giysiler kullanılmamalıdır.

MENÜSKÜS YIRTIKLARI TEDAVİ SÜRECİ

Vücudumuzun en sık yaralanan bölgelerden biriside menisküslerimizdir. Menisküsler diz bölgesinde en büyük iki kemiğimizin kesiştiği noktada ‘C’ şeklinde mevcut olan ince yastıkçıklardır. Dizde yükün taşınması,birçok yöne dönme hareketinin yapılabilmesi,femur(uyluk kemiği) ve tibia (kaval kemiği) arsındaki güç dengesinin sağlanması gibi görevler de rol oynarlar.

Futbol gibi karşılıklı temas sporlarında dizin dönmesi,ani hareketlerde meydana gelen katlanma ,tek diz üzerine yük alınması sonrasında menisküsler yırtılabilir. Sporcularda bu yaralanmalara ön çapraz bağ(ÖÇB) yaralanmaları da eşlik edebilir. İleri yaş grubunda ise menisküsler herhangi bir travma olmaksızın dizde gelişen dejenerasyon ve kıkırdak hasarına bağlı olarak yırtılabilirler.


Belirti ve şikayetler

Diz içerisinden gelen sesler yırtığın ilk bulguları olabilir. Dizde ödem gelişene dek sporcular oyuna devem edebilir yada günlük aktiviteler yapılabilir. Ancak ödem geliştiğinde şikayetler oluşur. Şikayetler 24-48 saat içerisinde gelişir.



Dizde gerginlik ve şişlik
Eklem hareket açıklığında azalma
Dizde sıvı toplanması
Menisküsün yırtık parçası eklem içine düştüğünde takılma ,kitlenme.Bu durum ancak doktorunuz yapacağı bir manevra ile düzelebilir.
Tanı

Doktorunuza herşeyin hangi travma ile nasıl başladığını anlatın,doktorunuz çeşitli manevralar ile dizinizi muayene edecektir. Ayırıcı tanı için röntgenler ve menisküslerin görüntülenmesi için MRI istenebilir. Dizin kitli kaldığı durumlarda artroskopik muayene önerilebilir. Menisküs yırtıkları birkaç tipte olabilir.



Sporcularda dönme sonrasında oluşan dikey yada kova sapı tarzında yırtıklar,
Genç atletlerde sürekli tekrarlayan tipte travmalar sonrası koşma gibi oluşan radial yada gaga tarzında yırtıklar
Yaşlılarda kıkırdak bozulmasına bağlı oluşan horizantal yada iç taraf yırtıkları sayılabilir.
Menisküs yırtıklarının başlangıç tedavisi RİCE olarak kısaltılmış protokoldür:


Rest (istirahat)
İce (buz uygulaması)
Compressıon (bası uygulamsı ,bandaj gibi)
Elevatıon (dizin yukarı alınması) şeklinde özetlenebilir,
Bu tedavinin takibinde dizde kitlenme ve kronik yakınmalar gibi şikayetler gelişmez ise tedavi istirahat süresi boyunca sürer ve biter. Meniskünün sadece 1/3 dış (eklem kapsülüne yakın) bölümünde kan dolaşımı vardır. Bu bölgelerdeki yırtıklarda , menisküs kendi beslenmesi sayesinde yırtığın tamirini sağlar. 2/3 iç bölgede ise tam bir tamir olmaz. Yinede her zedelenmiş menisküs bulgu verecek diye bir kural da yoktur.

Cerrahi tedavi menisküsün iyileşemediği ve şikayetler oluşmaya devam ettirdiği zamanlarda planlanmaktadır. Yırtık ve şikayete neden olan menisküs yırtıkları kıkırdakta aşınmaya ve ileri dönemde kireçlenmeye neden olur. Genç, aktif yaşam süren kişilerde menisküs yırtıklarının ameliyat edilmesi önerilir.Yırtığın tipine ,eşlik eden başka bir patoloji olup olmaması,hastanın yaşına göre doktorunuz uygun tedaviyi, planlayacaktır.Cerrahi sonrası rehabilitasyon tedavinin önemli bir parçasıdır.

MENÜSKÜS YARALANMALARI VE MENÜSKÜS TEDAVİSİ

Sporcularla özdeşleşen menisküs yaralanması küçük bir zorlanma, düşme, çarpma, şiddetli bedensel egzersizler, aşırı gerilme gibi hareketler sonucunda ortaya çıkabiliyor.

Genel olarak sporcu yaralanması olarak bilinen menisküs yırtılmasının aslında hemen her kesimden insanın başına gelebileceği bildiriliyor. Uzmanlar, hastalığın erken tedavi edilmemesi durumunda kıkırdak hasarına ve kireçlenmeye yol açabileceğine dikkat çekiyor. Diz ekleminde C ve O şekliyle uyluk ve baldır kemikleri arasında yer alan kıkırdak kıvamında eklem içi yapılar olan menisküs, vücutta eklemleri korumak, uyum ve sıklığını artırmak, beslenmesine ve işlevlerine yardımcı olmak gibi görevleri de üstleniyor. Menisküsün çeşitli nedenlerden dolayı zedelenmesine, yırtılmasına ve ezilmesine menisküs yaralanması adı veriliyor.

Hayrunnisa Hastanesi'nden Op. Dr. Alper Gökçe, küçük de olsa, zorlanma, düşme, çarpma, şiddetli bedensel egzersizler, dizin uyluk altında aşırı iç ve dış dönmesi ya da aşırı gerilme hareketlerinin her zaman yırtığın oluşmasına yol açabileceğini vurguladı. Gökçe, menisküs yaralanmasının belirtilerini şöyle
sıraladı: "Belirtiler şiddetli ağrı, yırtık, menisküs parçasının iki eklem yüzeyi arasında sıkışması sonucu dizin yarı bükük konumda kilitlenmesi biçiminde ortaya çıkabilir. Bu tip yaralanmaya maruz kalan kişinin dizinde yavaş gelişen şişlik, hareketlerle artan diz ağrısı, bazen de dizde kilitlenme sonucu hareketsizlik hali oluşur."

Menisküs tedavisinde erken teşhisin önem taşıdığına dikkat çeken Gökçe, yırtık bir menisküsle günlük etkinliklerine devam eden kişilerde yırtığın oluşturduğu düzensizlik nedeniyle eklemin yeterince fonksiyonlarını yerine getiremeyeceğini
söyledi. Gökçe, bunun da erken dönemde kıkırdak hasarına, dolayısıyla kireçlenmeye (osteoartrit) yol açtığını kaydetti.

Gökçe, tedavi yöntemlerini şöyle sıraladı: "Menisküs yaralanmasında yırtık, menisküsün tam ya da kısmi olarak çıkartılması ile uygulanan bir cerrahi girişimle tedavi edilebilir. Günümüzde en yaygın kullanılan tedavi şekli artroskopik yöntemle yapılan müdehaledir. Bu yöntemde dizin ön kısmında 1 cm'lik kesi yapılıp, dizin içerisine gönderilen optik vasıtası ile diz büyütülerek televizyon ekranına yansıtılır. Küçük kesilerle ameliyat yapıldığı için dikiş
kullanılmaz ve ameliyat sonrası iltihaplanma riski düşer. Artrospkopi yöntemi ile ameliyatta hastanın hem hastanede yatma süresi hem de işe dönme süresi kısalır."

ŞİZOFRENİ NEDİR ŞİZOFRENİNİN BELİRTİLERİ TEDAVİSİ

Şizofreni İçe kapanma, gerçeklere kayıtsızlık ve şahsiyet ikileşmesi, zihin bölünmesi, İçe yönelik düşünce yapısının yerleşmesi şeklinde beliren bir psikozdur. Şizofren kendine Özgü bir Dünya da yaşamakta, ilksel ve benmergezci (egosantrik) bir düşünce yapısına sahip bulunmaktadır. Kendi iç dünyasına yerleşmiş olan Şizofren Bir düşler aleminde yaşamaktadır. Bu hastalığa yakalanma yaşı genellikle 15-35 yaşları arasındadır. Vakaların büyük bir kısmında kalıtsal anıklık söz konusudur.


ŞİZOFRENİ TANISI NASIL KONUR ?
Şizofrenide görülen belirtiler başka psikiyatrik hastalıklarda da görülebilir.
Hiçbir belirti tek başına tanı koydurucu değildir. Tanı psikiyatri uzmanı tarafından hastanın ruhsal muayenesi, hasta yakınları ile görüşme ve çoğu zaman hastanın klinik izlenmesi sonucu konur.

Şizotipal kişilik bozukluğu, şizoaffektif bozukluk, bipolar duygulanım bozukluğu şizofreni ile sıklıkla karışan bozukluklardır.
Bazı bedensel hastalıkların seyri sırasında da benzer belirtiler görülebilir, bu nedenle ayırıcı tanıyı yapabilmek için fizik muayene ve kan tahlillerinin yapılması gerekir.

Alkol ve madde bağımlılığı olan veya bazı ilaçları kullanan kişilerde de benzer belirtiler olabilir. Hastanın öyküsünün alınması sırasında buna dikkat edilmeli ve öyküde bu durumlardan bahsediliyorsa buna yönelik tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
ŞİZOFRENİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR
Şizofreni hastaları dünyayı değişik algılar. Normalde çevrede varolan uyaranlar dışında olmayan sesler, hayaller, garip kokularla dış dünya karışık ve anlaşılmazdır.
Bu ortamda hastalarda anksiyete artışı, heyecan ve korku sıktır. Bu duygular genelde normal olmayan davranışlar sergilerler.
Şizofreninin ortaya çıkışı değişik şekillerde olabilir. Bazı hastalarda aniden ortaya çıkabileceği gibi çoğu hastada sinsice yavaş yavaş gelişir. Yavaş seyir gösteren şizofrenide başlangıçta dikkat toplama güçlüğü, toplumsal ilgiyi kaybetme, içine kapanma, kendine bakımda azalma, dini uğraşılarda artma veya kara sevdaya tutulma gibi belirgin olmayan ve ilk bakışta şizofreniyi düşündürmeyen belirtiler görülebilir ve sıklıkla başka psikiyatrik hastalıklarla karıştırılır. Bu başlangıç belirtilerinin ardından birkaç ay veya yıl içinde de tüm belirtileri ile hastalık
ortaya çıkar. Hastalar sıklıkla garip davranışlar ve konuşmalar sergilerler.Gerçekte olmayan sesler işitmeye ve hayaller görmeye başlarlar. Bazı hastalarda garip pozisyonlarda uzun süre durma, bazılarında hiç hareket etmeksizin uzun süre sessiz kalma veya aşırı hareketlilik görülebilir. Yavaş seyir gösteren şizofreninin yanında hızlı seyir gösteren şizofreni de olabilir. Bu hastalarda ise belirtilerin çoğu bir arada aniden ortaya çıkar.Bazı hastalarda belirtiler hafif seyrederken bazılarında şiddetli semptomlar olabilir ve bu durumda hastaları kontrol etmek güçleşebilir. Şizofrenide görülen belirtiler iki başlık altında toplanır: pozitif belirtiler ve negatif belirtiler. Her hastada bu belirtilerin tümü bir arada görülmez.

Şizofreninin tipine göre belirti kümeleri de değişir. Örneğin paranoid şizofrenide şüphecilikle ilgili belirtiler baskındır. Paranoid şizofrenlerde sık görülen temalardan bazıları şunlardır: kendisine kötülük yapmak isteyen kişiler veya güçler vardır, bununla ilgili sesler işitmektedir, bu nedenle evde perdeleri kapatıp oturmakta, yemek yerken zehirlenme riski olduğunu düşünerek yemeği kendi önünde hazırlatmakta veya kendi yaptığı yemeği yemektedir. Odasına dinleme cihazları yerleştirilmiştir, bu nedenle odasında temkinli konuşmaktadır, eşi kendisini aldatmaktadır, v.b. Basit şizofrenide ise toplumsal çekilme, içine kapanma, sosyal aktivitelerde azalma, kendine bakımın düşmesi gibi belirtiler dışında fazla bulgu olmayabilir. Pozitif belirtilerde; şüphecilik, işitme varsanılar ve garip davranışlar sıktır.Hastalarda düşünce ve konuşmada kopukluk görülebilir.