Daha öncede söylediğimiz gibi ; Fitness Home olarak amacımız size dönemsel diyetlerle zayıflama yada yaza hazırlık amacı ile oluşturulan egzersiz programlarını yüklemek değil sağlıklı ve spor dolu bir yaşamı misyon edindirmektir.
Ancak bu şekilde kalıcı sağlık,huzur,içsel ve bedensel mutluluğa ulaşabiliriz...
Wellness...Bu İngilizce sözcüğün tam karşılığını (pek çok dilde olduğu gibi) bizde de sadece bir kelime ile ifade etmek kolay değil. Biz wellness’ı "kendini iyi hissetmek" olarak tanımlıyoruz. Ama onun bundan çok daha derin anlamlar taşıdığını da biliyoruz. Wellness bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzı, "hayatın keyifli, eğlenceli, sağlıklı, uzun, enerjik, ruh ve beden dengesi içinde yürütülmesini" tanımlar. Bir başka deyişle "yemeğinizi bir takıntı veya ihtiyaç olmaktan çıkarıp sağlıklı ve hoş bir eğlenceye dönüştürebildiğiniz, stresi hayatınızı daha üretken hale getiren bir araç gibi yönetebildiğiniz, fiziksel aktivite ve egzersizleri olmazsa olmaz bir yaşam biçimi olarak sürdürdüğünüz ve kendinizi daima formda, enerjik hissettiğiniz yeni bir hayat"ın adıdır wellness yaşamı.
Alışmış olduğu bir hayat tarzının dışına çıkmak insanoğlu için herzaman sıkıntı vericidir. Bu hayat tarzı farkında olmadan dışarıdan dayatılmış olsa da bu böyledir.
Bir hücre dahi dış dünyanın zararlı etkilerine DNA’sında yerleştirilmiş koruma yöntemi ile karşı koyarken, en gelişmiş canlı olan insanoğlu nasıl oluyor da dış dünyanın dayatmalarına karşı koyamıyor? Diğer tüm canlılardan farklı olarak çevreyi değiştirebilme yeteneğine sahip olan insan, nasıl oluyor da kendisine dayatılan bir yaşam tarzının kölesi olmayı içine sindirebiliyor?
Halbu ki, yaldızlı, şatafatlı reklâmlarla kendisine dayatılan bu yaşam tarzını sürdürdü- ğünden beri toplumun her geçen gün sağlığı bozulmakta, hastalıkların ve bu hastalıklar sonucu ölümlerin sayıları hızla artmaktadır.
Kalp hastalıklarından muzdarip insan sayısı 3 milyon cıvarına ulaşmıştır. Yılda bu hastalıktan 260 bin insanımız ölüyor. Heryıl 150 bin yeni kanser hastası ekleniyor ve heryıl 100bin insanımız kanserden ölüyor.
Ülkemizde 26 milyon insanımız sıgara içiyor. Bunun 17 milyonu sıgara bağımlısı haline gelmiş. Heryıl 600 bin çocuk ve gencimiz kendilerini koruyacak bir merci olmadığı için sıgaraya başlıyor. Uyuşturucu kurbanlarının %99 uuyuşturucuya önce sıgara ile başlıyor.
Ülkemizde sağlığa harcanan para 14 milyar ABD dolarıdır. Sıgara, alkol ve bunların yol açtığı sorunlara ödenen ise 30 milyar ABD dolarıdır. Bu akıl almaz çelişkinin muhatabı kimdir ve nerededir?
Yanlış beslenmenin sonucu yağlanan vücutta oluşabilen tansiyon, kan şekeri ve zararlı kolestrol gibi hastalıkların görülme sıklığı 20-30 yaş arasındaki insanlarımızda %10 iken, 60-70 yaş arasındaki insanlarımızda %60-75 ‘e dayanmış durumdadır.Bu istatistik rakkamları çoğaltabilir, çeşitlendirebiliriz. Ancak bu rakamlar dahi birşeylerin iyi ve düzgün gitmediğini göstermeye yetmektedir.
Fast-food, cola, sigara, alkol ve birçok zararlı kimyasal katkıların kullanıldığı gıdaların oluşturduğu yanlış beslenme ve insanlarımızın hareket etme azlığı sağlıksız yaşam tarzımızı tehlikeli boyutlara çıkarmış ve kalp hastalıkları, kalp krizleri, felç, kanser, tansiyon, kan şekeri ve bağışıklık sistem bozuklukları gibi hastalıkların hızla artmasına yol açmıştır. Felaket tellallığı yapmıyorum. Çeşitli kurumların rakkamlarla ortaya koyduğu bir tablodan söz ediyorum.
İşin garip tarafı ise, hergeçen gün daha da belirgin hale gelen bu sağlıksız yaşam tarzını sürdürebilmek için ülkemiz yılda milyarlarca dolar ödemektedir. Ülkemiz, gelişmiş Ülkelerin gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerinin ve bunların teknolojilerinin pazarı haline gelmektedir. Böyle devam ederse, güçlükle kazandığımız dövizleri, başkalarının ürettiği ve yüksek fiyatlarla sattığı, pahallı teknoloji ürünlerine, gıda, ilaç, kozmetik ve teknoloji transferlerine ödemek zorunda kalacağız.
Şüphesiz, gelişmiş ülkelerde de çöreklenmiş, trilyonlarca dolarlık gıda, sağlık ve kozmetik sektörleri geleceklerini düşünmek ve Pazar alanlarını planlamak zorundadırlar. Bu sebeple, distrübütör ismi altında ajanlarını, siyasi otoriteleri, gerekirse güçlü ve gelişmiş ülkelerin kontrolunda olan Dünya Bankası ve İMF’yi kullanarak bu planlarını en acımasız şekilde uygulamaktan çekinmemektedirler.
Sonuçta, bu küresel güçler hertürlü kirli metodları kullanarak Trilyonlarca dolarlık gıda, ilaç, kozmetik, malzeme, teçhizat, cihaz ürünlerini bizim gibi uydu ülkelere yüksek fiyatlarla pazarlayacaklar ve bağımlılığımızı daha da güçlendirmeye devam edeceklerdir.
SAĞLIKLI BİR YAŞAM TARZINA DÖNMELİMİYİZ?
İçinde bulunduğumuz süreç, toplumsal yapımızı tüketen bir süreçtir. Bu süreçten biran evvel kurtulmak gerekmektedir. Evet! Bağımsız irademizle yeni bir yaşam tarzını düşünmeliyiz. Tarih boyunca bizi biz yapan, manevî değerlerimizle uyumlu, bize yaşama sevincimizi tekrar kazandıracak yeniden Sağlıklı bir yaşam tarzına dönüş yapmalıyız. Bu karar o kadar da korkulacak bir karar değildir. Düşünün 50, bilemediniz 100 yıl öncesine kadar yüzlerce asır yaşamış insanlar bugün vazgeçemiyeceğimizi sandığımız bu ürünlerle yaşamadılar. Ceddimiz Sağlıklı yaşam tarzını uygulayarak asırlar boyu güçlü ve saygın devletler kurdular.
Toplumumuzun şimdilerde kaybolmuş gözüken doğal ve organik yaşam unsurlarını tekrar gün ışığına çıkarmak herhalde gurur verici bir şey olmalıdır. Hür irademizle önce kendi nefsimizde oluşturacağımız doğal ve sağlıklı yaşam tarzı çevremizde de kabul gördükçe kısa zamanda güçlü bir harekete ulaşacaktır. Başlangıçta kurulu düzenleri ve kısa vadeli menfaatları sebebi ile üreticiler ve satıcılar, bu harekete hemen katılamaya- caklardır. Ama eninde sonunda uymak zorunda kalacaklardır. Bu yeni sürecin ilk adımı şüphesiz mevcut sağlıksız yaşam düzenini boykot etmektir. Boykot sürdükçe ve yayıldıkça üretici ve satıcılar çözüm aramak zorunda kalacaklardır. Boykot kararımızı her platformda dile getirmeliyiz. Firmalara, Bakanlıklara mesajlarımızı ulaştırmalıyız. Bir yan- dan da, evlerimizde, iş yerlerimizde sağlıklı yaşam tarzımızın gereklerini uygulamayı- başlatmalıyız. Bütün bunları, artık iyice belirgin hale gelmiş Toplumlarımızın felaketini durdurmak için yapmak zorundayız.
BEDEN-RUH DENGESİ
Bu hayatı benimseyenlerde beden-ruh dengesi daha sağlamdır. Kaslar ve kemikler daha güçlü, iç organlar daha sağlıklı ve verimli, beyin daha üretken, hayat daha neşelidir. Wellness yaşam tarzını sürdürenler kilo sorunu nedir bilmezler. Hastalığı da, sağlığı da akıllıca yönetirler. Yaşam kaliteleri daha yüksektir. Yani daha az hasta olurlar, daha sağlıklı bir hayat sürerler. Fiziksel ve zihinsel kapasiteleri de, uyumları da mükemmeldir. Bu nedenle daha uzun ve sağlıklı bir hayatı zaten hak ederler.
HUZURLU VE ÜRETKEN
Wellness’a inananlar daha olumlu, iyi huylu, yapıcı, üretken, hoş görülü ve huzurludur. İnsanlarla daha samimi ilişkiler kurar, daha az eleştiri, daha çok övgüye odaklanırlar. Kendilerinden emindirler. Hatalarını da, güçlerini de, günahlarını da, sevaplarını da iyi bilirler. Wellness onlara mükemmel bir sağlık yanında optimal bir fizyolojik ve psikolojik güç ile yeteri kadar sosyal başarıyı çoktan sağlamıştır.
YÜKSEK ENERJİ DÜZEYİ
Wellnes yaşam tarzını benimseyen biri, sigara içmez, alkol tüketimini abartmaz. Uykusuna önem verip kişisel temizliğine özen gösterir. Öz saygısı yüksektir. Sadece bedensel değil ruhsal yönden de esnektir. Zihin açıklığı maksimum düzeydedir. Bütün bunları wellness’ın kazandırdığı yüksek enerji düzeyi ile başarır. Kendini formda hissetmek onun için yemek içmek kadar doğal, sıradan bir şeydir. Bitkinlik, yorgunluk, halsizlik, uyku hali, unutkanlık, depresyon gibi sözcükler onun kitabında yer almaz!
İŞYERİNDE VERİM
Wellness yaşam tarzını benimseyenler işlerinde daha verimlidir. İşyeri ve işe uyumları mükemmeldir. İşe devamları tamdır. İşyerinde stres üretmezler. Evlerine iş stresleri ile dönmezler. Diğer çalışanlar ve patronları ile ilişkileri mükemmeldir. İyi odaklanır, çabuk konsantre olurlar.
SOSYAL BAŞARI
Wellness daha çok sosyal başarı demektir. Formda, güçlü, sağlıklı ve kendini iyi hisseden biri çevresi ile daha güçlü, etkili bağlar kuracaktır. Daha verimli ve sağlam dostluklar edinecek, daha keyifli arkadaşlar bulacaktır. Yaşam tarzını "kendini iyi hissetmek" üzerine odaklayanlar sadece kendileri huzurlu olmazlar. Çevrelerine de huzur, sevgi, iyi enerji saçarlar.
Wellness yaşam tarzını benimsemek, kendini daha iyi ve zinde hissetmenin en etkili yoludur. Bu yaşam tarzına giden yolun iyi beslenme, düzenli fiziksel aktivite, güçlü bir beden-ruh ilişkisi ve psikolojik dengeden, akıllı bir stres yönetimi ve kaliteli bir uykudan geçtiğini lütfen unutmayın.
İŞYERİNDE WELLNESS VERİMLİLİĞİ ARTIRIRKaliteli bir yaşam sürebilmeniz için işyeri sağlığınızı iyileştirmeniz, mutlu, keyifli bir iş ortamı oluşturmanız, iş yerinde de beslenmenize, aktivitenize, ruh halinize önem vermeniz gerekiyor. Neredeyse zamanınızın üçte birlik bölümünü işyerinizde geçiriyorsunuz. Bu süre içerisinde işyerinin havasını soluyor, muhtemelen en az bir öğününüzü bu süre içinde yiyorsunuz. İşyeri aktiviteniz genel fiziksel aktivitenizin önemli bir parçası haline geliyor. Yüklendiğiniz ve yönetmekte güçlük çektiğiniz streslerin çoğu işyerinde üretiliyor. İşyerinde oturma biçimimiz bile yaşam kalitemizi etkiliyor. Bel, boyun, sırt ağrılarından yakınanların, görme, işitme sorunu yaşayanların, sık sık üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalananların çoğu, bunların nedeninin işyerinin sağlıksız koşulları olduğunu bilmiyor. Özellikle oturarak iş yapılan mesleklerde yanlış duruş oturuş, masa başında geçirilen uzun süreli hareketsiz saatler, kas ve kemiklerin fizyolojik yapılarını bozabiliyor. İşyeri ruh sağlığı açısından da önemli. Yöneticiler, iş sahipleri, iş arkadaşlarıyla geliştirilen ilişkiler ne kadar pozitif, güçlü, güvene dayalı ise kaliteli bir hayat sürme şansı o kadar artıyor. Işığı yetersiz, havalandırması bozuk, sigara dumanı bol, gürültüsü fazla, ilişkileri gergin, yarışmacı ruhu abartılmış, herkesin birbirinin ayağını kaydırmaya çalıştığı, zaman zaman küçük molaların alınmadığı işyerlerinde beden ve ruh dengesi daha fazla bozuluyor. Hastalanmak kolaylaşıyor.
WELLNESS NOTLARI
Wellness yaşam tarzını benimseyenlerde beden-ruh dengesi daha sağlamdır. Kaslar ve kemikler daha güçlü, iç organlar daha sağlıklı ve verimli, beyin daha üretken, hayat daha neşelidir.
Wellness yaşam tarzını sürdürenler kilo sorunu nedir bilmezler.
Wellness’a inananlar daha olumlu, iyi huylu, yapıcı, üretken, hoş görülü ve huzurludur.
Wellnes yaşam tarzını benimseyen biri, sigara içmez, alkol tüketimini abartmaz. Uykusuna önem verip kişisel temizliğine özen gösterir.
Wellness yaşam tarzını benimseyenler işlerinde daha verimlidir. İşyeri ve işe uyumları mükemmeldir.
0 Comments:
Yorum Gönder