Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

tarihi aşk romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarihi aşk romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Güz Fırtınası-Rita Hunter ~ İmzalı Kitap

Rita Hunter'ı daha yazar olarak kitapları çıkmadan öncesinden tanırım. 2010-2011 yıllarında Facebook sayfasında yayınlamış olduğu Yağmurla Gelen hikayesi vardı. Allahım nasıl heyecanla bekler, yayınlansın diye ekrana kilitlenirdim. Bilgisayarımda hikayenin pdf versiyonu hali var. Hala arada açar okurum. Benim en sevdiklerimden desem ^^

Kitaplığımda da Rita Hunter kitapları var. Ancak ilk kez geçtiğimiz hafta yazar Zeynep Avcı Ataş ile ilk kez tanışma ve kitapları hakkında düşüncelerimi kendisine aktarma fırsatını buldum. Ne kadar mutlu olduğumu, hatta havalara uçtuğumu söylememe gerek var mı?

İmzalı kitabımı da kaptım. Kitabı henüz okuyorum bitirmedim.. Ama yani Rita Hunter diyorum... tarihi aşk romanı diyorum.. Lütfen ♥

Kitabın kapağına, seçilmiş olan modele bayıldım! Çok başarılı bir kapak çalışması olmuş. Yabancı yayınlarının çıkan kitaplarında kapak tasarımlarına gösterdikleri özeni çok seviyorum. Ben kitabımı okumaya kaçıyorum...

Sevgiler






Saklı Düşler ~ Laurie McBain

Carrefour kitaplarını okumaya devam. Geçtiğimiz hafta okuyup bitirdiğim bir kitap. Okuması kolay, öyle çok of aman şahaneydi diyemeyeceğim, fakat sıkmayan ortalama üzeri bir romandı. Romanın detaylarına göz atalım.




Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Haziran ayında yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Laurie McBrain tarafından 1975 yılında Devil's Desire adıyla yazılıp yayınlanmış. Ancak büyük bir yayınevi tarafından ilk baskısı 1987/Eylül ayında aşağıdaki kapakla olmuş.



Koridor Yayınlarının kapak tercihine yine dikkat çekeceğim. Koridor Yayınları tarafından kullanılan kapak orjinal kapaktır. Yani kitapların yayın haklarını elinde bulunduran kuruluş, 2010 yılında kapak tasarımında yenileme yaparak yukarıda gördüğümüz ilk kapağı yeniden tasarlamış. Koridor Yayınları orjinal kapağa ve üzerinde yazılanlara sadık kalarak kapağı kullanmış. Tekrar bu hassasiyet için teşekkürler.

Kitabın Konusu:

Bazen tutku bir skandaldan kurtulmanın tek yoludur…

Etkileyici bir görünüme sahip Lord Alex Trevegne şöhreti tüm ülkeye yayılmış bir hovardadır. Elysia ise güzel; güzel olduğu kadar da talihsiz. Ancak bir gün kaderin ona hazırladığı oyundan sıyrılmaya karar verdiğinde her şey değişir. 
Alex ve Elysia dönülmez bir uçurumun kenarında, bir skandalın eşiğinde karşılaşınca Alex onu kanatlarının altına alır. Ancak ona ruhen de bedenen de sahip olabilmesi için en çetrefilli yolları aşması gerekecektir. 
Kesişen arzularının şiddetli çalkantısından, şimdiye dek yazılmış en güzel aşk hikayelerinden biri doğar ve nihayet ikiz tutkuları alev alev yanan bir denizin çağlayan dalgalarında birbirine karışır.

Alex Trevegne: Zengin, ukala, gününü gün eden, umarsız ve kendi zevklerine herşeyden fazla önem veren bir erkek karakter var karşımızda. Okuyucuda ara ara ağzını burnunu kırma isteği uyandırsa da genel olarak karşımızda iyi bir adam var :D Olaylara her zaman kendi bakış açısından bakması çoğunlukla ortalığı karıştırsa da bayan karakterimizin cazibesine karşı koyamıyor. 

Elysia Demarice: Ailesini kaybetmesiyle annesinin üvey kızkardeşinin evinde deyim yerindeyse 'Külkedisi' misali yaşayan genç kızımız, teyzesinin onu yaşlı bir adamla evlendirme niyetini görünce evden kaçıyor. Tabii ki kızımız ile lordumuzun karşılaşması kaçınılmaz olarak gerçekleşiyor :)

Detaylara inildiğinde birçok konu boşluğu bulunan, içinde ölü-kayıp bir ağabey, gizemli bir silahtar ve intikam almak isteyen bir karakterde eklenince kitabın konusu zaten ortaya çıkıyor. 

Birkaç noktada konu boşlukları, yani demek istediğim anlatımdan kaynaklanan boşluklar beni bile rahatsız etti. Ama bu kitabın okunmayacağı anlamına gelmez. Aksine karakterler arasındaki atışma ve klasik inatlaşma diyalogları çok güzel ve orjinaldi. Birkaç diyalog beni oldukça güldürdü bile :)

Yayınevi yazarın diğer kitaplarını yayınlar mı bilemiyorum ama eğer yayınlansa almakta tereddüt edilmeyecek bir yazar. Ufak bir araştırma yapınca yazar Laurie McBain'in sadece 1975-1985 yılları arası yedi roman yayınladığını, babasının desteğiyle başladığı roman yazmayı, babasının vefatının ardından emekli olarak bıraktığını öğrendim. Ayrıca yazarın yayınladığı ilk iki romanı (bunlardan biriside Saklı Düşler) dünya üzerinde bir milyon kopyayla satılmış. Diğer kitaplarını da raflarda görmek isterim.

Puan: 10/7 

Maskesiz ~ Monica McCarty

Carrefourdan aldığım kitapları hala okumayı bitiremedim. 22 şubatta okuduğum ve heyecanla sizlerle paylaştığım yazarın ilk kitabı Asi'den burada bahsetmiştim. Hatta Maskesiz kitabını da tesadüf ederi satın aldığımı ve ilk birkaç sayfayı heyecanla okumaya başladığımdan da bahsetmiştim.

Ancak şöyle de bir gerçek var ortada; iki günde bitirdiğim Asi romanından sonra Maskesiz romanı adeta elimde süründü. Sebeplerine, nedenlerine geçmeden önce romanın detaylarından ve karakterlerinden bahsedelim.



Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Şubat ayında Maskesiz ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından 2007/Ağustos ayında Highlander Unmasked adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımları beni her zaman memnun ediyor. Bu kitapta da tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kapaktaki yazılar bile değiştirilmeden aynen kullanılmış. Diğer yayınevlerinin de böyle duyarlı olmalarını isterim.

Kitabın Konusu:

Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod’un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir. 


Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için. 

Alex MacLeod: Asi romanında karşımıza çıkan toy delikanlıyı artık yetişkin bir savaşçı olarak görüyoruz. Buradaki 'yetişkin' gerçek anlamda kullanıldı :D Demek istediğim karşımızda yine çelikten kaslarla örülü, devasa irilikte, yakışıklı mı yakışıklı bir İskoç cengaveri var. Klanı ve ülkesinin geleceği için çok gizli bir görevde iken zor durumda kalan Meg MacKinnon adlı meraklı melahat, gerizekalıdan hallice kızı kurtarınca, hem klanın hemde ülkenin geleceği sallantıya girer :D euheuhe

Meg MacKinnon: Babasının uzun süren rahatsızlığında klanın yönetimini saman altında yürüten kendince akıllı bir kızcağız :D Gerizekalı -gerçekten- abisinin klanın başına geçmesi için onunla evlenecek güçlü kuvvetli bir damada ihtiyacı var. Bu yüzden damat avlamak için kralın sarayına yolculuğa gidiyor. Yolda düştükleri tuzaktan onları kurtaran Alex'ten ilk görüşte etkilenen Meg, sarayda onunla karşılaşınca vatan millet banane, ben herşeyi öğrenmeliyim kılıklarıyla biricik Alex'imize hayatı dar ediyor euheuhe (sanki taraflı bir anlatım oldu bu :D )

Şimdi gelelim benim kitabı neden ve niçin sevmediğime. Öncelikle kitap şahane ve güzel başlıyor. Heyecanla ilk 20-30 sayfayı nasıl olduğunu anlamadan okuyorsunuz. Ancak zaten asıl meselede oradan sonra başlıyor. Yazarın ilk kitabında ana karakterler arasında yarattığı mükemmel kimya ve duygusallığı, ister istemez bu kitapta da arıyor okuyucu. 

Kitap İskoçya arazilerinde başlıyor, geri kalan %80'lik bölüm ise kralın sarayında baş kahramanımız Alex'in, meraklı melahat kılıklı Meg'den sırlarını saklamaya çalışmasını seyretmekle geçiyor. Karakterler arasındaki kimya, diyaloglar ve iletişim hoşuma gitmedi. Biraz zorlama olması ve kitaba dönemin siyasi olayların da dahil olması okuyucuyu sıkıyor açıkçası. 

Benim seri kitaplarda en sevdiğim özellik, diğer karakterlerin romanlarda ziyaretlerde bulunması. Asi romanımızın kahramanları Isabel ve Rory, Maskesiz romanına belki birkaç satırla misafir oluyorlar. İnsan biraz daha görmeyi en azından diyaloglarla katılmalarını bekliyor. 

Kitap çok kötüydü diyemem. Ama ben Asi romanını çok severek ve beğenerek okuduktan hemen sonra Maskesiz'e başlayınca, biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ama yine de kitap için ortalama üstü diyebilirim. Özellikle yazarın kitap sonlarında bahsettiği 'gerçekliğe' dayanan karakter açıklamaları çok güzel. Yazar Monica McCarty yaptığı araştırmalara dayanarak o tarihte yaşamış gerçek klanlar ve gerçek insanların soy ağaçlarına, dönem olaylarını güzel bir hikaye, kurgu oluşturar romanlaştırıyor. Çok beğendiğim ve çok hoşuma giden güzel bir detay.

Puan: 10/7



MacLeods of Skye Üçlemesi:

1- Asi 

Keyifli okumalar.. 

Aşka Bir Şans Daha ~ Georgette Heyer

Şu yazımda bahsettiğim ve geçen hafta ilk kitabı okuyarak rafa kaldırdığım kitaplarımdan ikincisine geçtim. Ben kitap ne kadar sıkıcı yada konusu ne kadar akmasa da elimden bırakmadan okuyan, en azından emeğe hak veren bir okuyucuyum. Ama hayatımda çok ender olarak birkaç kitabı okumadan bırakmışımdır. Bu kitap da o listede yer alarak okunmadan bırakıldı. Kitap hakkındaki bilgilere bakalım.




Kitap Koridor Yayınları tarafından Aşka Bir Şans adıyla 2010 yılında yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Georgette Heyer tarafından 1934 yılında The Convenient Marriage ismiyle aşağıda yer alan ilk kapakla yayınlandı. Kitap daha sonra bir çok değişik kapakla yayınlansa da orjinal kapak aşağıda gördüğünüz şekildedir.



Kitabın Konusu:

Evlenme vaktinin geldiğine karar veren Kont Rule, kendisi için en mantıklı ve uygun olan seçimi yaptı. Eş olarak seçtiği Leydi de Kont’un teklifini kabul elti. Fakat Leydinin düşünmeden hareket eden aceleci ama çekici kız kardeşi Horatia’nın başka planlan vardı. Ablası Lizzie sevdiği adamla evlenirse, kendisi de Kont’la evlenebilirdi! Horatia’nın cesareti, ailesini şaşırtmakla kalmadı, Kont’un da aklını karıştırdı. Horatia, Kont için en uygun eş olmayabilirdi ama bir insanın onun yanında sıkılmasına imkân yoktu. 

Kitabı yorumlamaya gelince; okuduğum en kötü romanlardan biriydi. Kitabın arka kısmında 'parlak bir zekanın ürünü olan diyaloglar' diye yazıyor. Kitaptaki diyaloglar o kadar yoğun ve sıkıcıydı ki, okurken sanki ben konuşuyorum gibi çenem yoruldu. 

Kitapta hizmetçiden tutunda sokaktan öylesine geçen bir adamın en derin düşüncelerine bile yer verilmiş. Yazar kitapta adı geçen her kişiye kitapta diyalog verince, kitap adeta bir tiyatro senaryosuna benzemiş. Kitapta çok fazla karakter yer alması ve kitabın ilk sayfalarından itibaren sizi bu karakter karmaşasının içine çekmesi, kitabın en negatif özelliği. 

İtiraf ediyorum kitabı sadece 7. bölüme (99.sayfa) kadar okudum. Ancak bu bile kitabı elimden bırakmam için yetti de arttı bile. Kitabın iki ana karakteri Kont Rule (ana erkek karakter) ve Horatia (ana kadın karakter) arasında duygu, his ve romantizm eksikliği o kadar bariz ki, insan bu iki kişinin birbirine aşık olmasını bekleyemiyor bile. Yazar için 'tarihsel aşk romanları denilince akla gelen ilk yazar' deniliyor arka kapakta. Dürüst olmak gerekirse Jane Austen hayranı biri olarak bu yazarın onun tırnağı bile olamayacağını düşünüyorum. 

Ben bu düşüncemi sadece tek bir romanına dayanarak verdim. Yazar elli yıllık yazarlık hayatında altmıştan fazla roman yazmış. Ve yazdığı 'tarihsel dönemi' yaşamış biri olarak çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Yazar  Georgette Heyer (1902-1974) yılları arasında yaşamış yani Regency dönemi İngiltere'sini yansıttığı romanlarının en azından bir kısmını görme şansına erişmiş. 

Yine de dediğim gibi kitapta diyalog ve bol karakterden başka birşey yok. Hatta ben kitabın finaline de baktım. İki ana karakterimiz son 5-6 satırda ancak 'yakınlaşma' diyebileceğimiz bir şeyler yaşıyorlar. Kitapta tek düze bir anlatım ve derinlemesine bir konu yok. Yüzeysel ilişkiler ve bol diyalog içeren kitaplardan hoşlanıyorsanız okuyabilirsiniz. Dediğim gibi 'historical romance' yada 'tarihsel aşk romanları' tutkunuysanız eğer uzak durmanız gereken kitapların başında geliyor. 

Toparlamak gerekirse eğer ben ettim siz etmeyin. Sakın almayın ve okumayın! :)

Puan: 10 / -10 (eksi 10)