Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

historical romance etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
historical romance etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Güz Fırtınası-Rita Hunter ~ İmzalı Kitap

Rita Hunter'ı daha yazar olarak kitapları çıkmadan öncesinden tanırım. 2010-2011 yıllarında Facebook sayfasında yayınlamış olduğu Yağmurla Gelen hikayesi vardı. Allahım nasıl heyecanla bekler, yayınlansın diye ekrana kilitlenirdim. Bilgisayarımda hikayenin pdf versiyonu hali var. Hala arada açar okurum. Benim en sevdiklerimden desem ^^

Kitaplığımda da Rita Hunter kitapları var. Ancak ilk kez geçtiğimiz hafta yazar Zeynep Avcı Ataş ile ilk kez tanışma ve kitapları hakkında düşüncelerimi kendisine aktarma fırsatını buldum. Ne kadar mutlu olduğumu, hatta havalara uçtuğumu söylememe gerek var mı?

İmzalı kitabımı da kaptım. Kitabı henüz okuyorum bitirmedim.. Ama yani Rita Hunter diyorum... tarihi aşk romanı diyorum.. Lütfen ♥

Kitabın kapağına, seçilmiş olan modele bayıldım! Çok başarılı bir kapak çalışması olmuş. Yabancı yayınlarının çıkan kitaplarında kapak tasarımlarına gösterdikleri özeni çok seviyorum. Ben kitabımı okumaya kaçıyorum...

Sevgiler






Kır Zincirlerini ~ Monica McCarty

Sevmek kendini onda kaybetmektir.

Kitabın kapağı yukarıdaki kelime ile süslü. Ve bence kitabı anlatan en doğru kelime olmuş. MacLeod kardeşleri serisinin son kitabını da bitirmiş bulunuyorum. Serinin kitaplarına baktığımızda Asi ve Kır Zincirlerini daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Maskesiz romanı da güzeldi ama daha çok sarayda ve siyasi+politik olaylar zincirinde geçtiği için biraz bunalmıştım. Asi ve Kır Zincirlerini Highland'da geçiyor. Okurken ilk uçakla kendinizi İskoçya'nın yemyeşil kırlarına atmak istiyorsunuz. Yazar Monica McCarty çok başarılı tasvir, anlatım ve kurguyla yazıyor. Judith McNaught ile gönlümdeki birincilik tahtını paylaşıyorlar :) 


Bu üç kitap MacLeods of Skye Üçlemesi olarak bize ulaştı. Asi Ekim/2010, Maskesiz Şubat/2011 tarihlerinde mükemmel bir çeviriyle yayınlandı. Kır Zincirleri bana arkadaşım Pudra Tozu'nun doğum günü hediyesi. Vikitap sayesinde artık kitapları kaç günde bitirmişim onu da yazabiliyorum. Ben kitabı annem hastanedeyken okumaya başlamıştım. 30/12/2012'de başlamışım 24/01/2013 tarihinde bitirmişim (25 Gün). Yavaş okuduğum bir kitap oldu. Sebebi kitapla alakalı değil. Günlük yaşamın zorluğundan elim kitaba bir gitti bir geldi. 

Kitabın detaylarına göz atalım.



Kitap Koridor Yayınları tarafından Kasım/2011 yılında Kır Zincirlerini ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından Eylül/2007 yılında Highlander Unchained adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımı her zamanki gibi çok başarılı. Yine bu romanda tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kitabın içinde anlatılan karakterler kapaktaki kişilerle uyumlu. Dikkatli ve özenli bir tasarım. Koridor Yayınlarına teşekkürler. 

Kitabın Konusu: 

Lachlan Maclean, klanını korumak için her şeyi göze almıştır. İskoçya’nın en inatçı kızını, onu evliliğe ikna etmek gibi gizli bir emelle kaçırması gerekse bile. Vahşi arzulara sahip, emirler yağdırmaya alışkın bir lider olan Lachlan, güzel Flora’nın alevler püskürmesine hiç hazır değildir. Flora onun klanını kurtarma planını sekteye uğratacak ve sert, yontulmuş görüntüsünün altındaki yumuşak kişiliğini ortaya çıkararak, belki de felaketine neden olacaktır. 

Highland’daki en büyük evlilik ödülü olan Flora ne pahasına olursa olsun siyasi bir anlaşma gereği feda edilen annesinin kaderini yaşamamaya kararlıdır. Kendisini esir alan kişiye gaddarlığının bedelini ödeteceğine dair yemin eder ve tehlikeli bir tutkuyla onu cesurca bir irade savaşının içine sürükler. Geçmiş bir trajedinin ağır ağır kaybolmakta olan laneti ise henüz söze bile dökülmemiş aşklarının önünde büyük bir engel oluşturacaktır.

Flora MacLeod: Asi ve Maskesiz romanlarımızdaki kahramanlarımız Rory ve Alex'in en küçük kız kardeşleri. Hem annesi hem de babası tarafından köklü klanlara bağlı olması mükemmel bir mirasa sahip olmasını sağlıyor. Annesi tarafından ailesinden kopuk bir şekilde büyütülen Flora fazlasıyla annesinin düşüncelerinin etkisinde kalıyor. Annesinin dramatik hayatını fazlasıyla içselleştiren Flora evleneceği erkeğin 'mutlaka' kendi seçimi olmasını ve onunla evlenen erkeğin 'sadece' onun için evlenmesini istiyor. Güzel, gözü pek, cesur ve her zamanki gibi erkek karakterimizin gözünde eşsiz bir kadın karakter karşımızda.

Lachlan MacLean: Evlenmek aklında olan en son şey olan zor durumdaki klan lideri. Çok zor durumdayken beklenmedik bir yerden gelen teklifle yolunu Flora'nın yoluyla çakıştırıyor. Aile ve klan söz konusuysa eğer yapılan herşey Lachlan'ın gözünde kesin bir 'doğruluk' içeriyor. Küçük yaşta klanının başına geçmek zorunda kalan, güçlü ve acımasız düşmanının karşısında eli kolu bağlanmış bir adam. Riske atacağı herşeyi gözünü kırpmadan yapar. Ama ya sevdiği kadın? İşte Lachlan MacLean hayatının en büyük çıkmazıyla karşı karşıya. Ya bütün gerçekler ortaya dökülecek yada tüm yüreğini ortaya koyup sevdiği kadın için savaşacak.

Monica McCarty'den inanılmaz müthiş tasvirlerle harika bir kitap karşımızda. Çelikten örülü kaslar, müthiş bir güç, harika mükemmel bir erkek karşımızda :)) Yazar her zamanki gibi okuyucularına görsel bir şölen hazırlamış doğrusu. Kitap her iki karakter gözünden büyük bir başarıyla anlatılıyor. Ama ben açıkçası Flora'nın gözünden okumayı daha çok sevdim. Özellikle Lachlan'ın üstsüz dolaştığı bölümlerde ister istemez karın kaslarını süzerken buluyorsunuz kendinizi :) İster istemez yanlış oldu 'zevkle' demek daha doğru olur sanırım :D 

Kitaptaki anlatımlar hem karakter hem de mekanlar olsun çok ama çok başarılı. Bazı sahnelerde İskoçya kırlarının yeşili ve yağmur kokusunu neredeyse burnunuzda hissediyorsunuz. Gözünüzde canlandırmanız çok kolay oluyor. Tabi ki bu yazarın kaleminin başarısı. İskoçya kırlarında, dağlarında, kalelerinde, göllerinde mükemmel bir gezi ve yanında içinizi sımsıcak yapacak bir aşk hikayesi. 

MacLeod kardeşler serisi yani 'MacLeods of Skye Üçlemesi' bence okunması gereken kitaplar arasında olmalı. En azından türünün sevenleri, 'historical romance' tutkunları mutlaka okumalı. Kitapların seri olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve sırlamaya göre okuyun. Özellikle hoşunuza gidecek olan detay her kitabın sonunda sizleri bekliyor. Kitaplarda geçen tüm karakter ve mekanlar tamamen gerçek. Yazarımız Monica McCarty sadece aradaki bağlantıları güzel aşk hikayeleriyle süslüyor.

Puan:10/8


MacLeods of Skye Üçlemesi:


Keyifli okumalar.. 


Acılarla Gelen - Michelle Willingham

Epeydir kitap okumuyordum. Bu kısır döngüyü iki önce e-book indirerek kırmaya karar verdim. Historical kitaplara olan düşkünlüğüm biliniyor zaten. Başlamak için de bir seri de karar kıldım. Ama bu sefer bir yayın evi kitabı yerine, kitap okuma aşkını bana aşılayan Harlequin kitaplarından yaptım tercihimi. Harlequin kitapları yurt dışında çok uzun zamandır türlere göre yayınlanıyordu. Türkiye'de tarihi kitaplar son iki yıldır çok tutmaya ve satmaya başlayınca, Historical kategorisindeki kitaplar hem de seri olarak yayınlanmaya başlandı.

Bu serilerden birisi de MacEgan kardeşlerin hikayelerinin anlatıldığı altı kitaptan oluşan bir seri. Seri sıralaması şöyle;

1- Yasak Tutkular (Kieran O'Brannon & Isault MacFergus)
2- Yasaklı Gelin (Patrick MacEgan & Isabel de Godred)
3- Acılarla Gelen (Bevan MacEgan & Genevieve de Renalt)
4- Şifalı Eller (Connor MacEgan & Aileen Ó Duinne)
5- Sadece Sen (Ewan MacEgan & Honora St Leger)
6- Surrender To An Irish Warrior -Yayınlanmadı- (Trahern MacEgan & Morren Ó Reilly)

Okuyucu yorumlarından anladığım kadarıyla ilk kitap MacEgan kardeşlerle bağlantısızmış. Ben okumamayı tercih ettim. 

İkinci kitabı da yarısına kadar okudum. Kitabın yarısında 6-7 sayfa eksik çıkınca sinir oldum. Dürüst olmak gerekirse konu da biraz sıkıcı ilerliyordu. O yüzden kitabı okumayı bıraktım. Seriye direkt üçüncü kitabı okuyarak devam ettim. Seri İngiltere ve İrlanda arasında yaşanan şiddetli bir savaş sonrasında beş erkek kardeşin başından geçenler hakkında. İlk kitabı okurken savaş ve olanları öğrendiğimden ikinci kitabı okurken adapte olmakta zorlanmadım.

Şimdi kitap hakkındaki detaylara bakalım.



Kitap Harlequin Ekip A.Ş.  tarafından 2012/Ocak ayında Acılarla Gelen adıyla yukarıdaki kapakla raflarda yer aldı. Yazar Michelle Willingham tarafından 2007 yılında 'Her Irish Warrior' adıyla yukarıdaki orjinal kapakla yayınlandı.

Romanın Konusu:

Genevieve de Renalt, sözlüsünden kaçmak zorundaydı ve bunun için düşmanına bile güvenmeye hazırdı.
İrlandalı savaşçı Bevan MacEgan ise tehlike içerisindeki bir kadına sırtını dönemezdi. Yine de onu korumak için ne kadar ileri gidebileceğini kestiremiyordu.
Evlilik, aslında her ikisi için de en uygun çözüm gibi görünüyordu. Oysa Bevan, bir kez daha sevmeyeceğine dair yemin etmişti. Genevieve ile aralarına mesafe koymaya çalıştıkça ona doğru çekildiğini hissediyordu. Kalbinin buzlarını eriten bir kadına nasıl karşı koyabilirdi ki?
Peki ya beklenmedik gelişmeler, Bevan’ı bir seçim yapmaya zorladığında Genevieve’i sonsuza dek kaybetmeyi göze alabilecek miydi?

Kitap 224 sayfadan oluşan tarihi bir kitap. 1171 yılında geçiyor, epey eski bir tarih anlayacağınız. Kitapta hem erkek hem kadın karakterimiz gayet güzel kaleme alınmıştı. Romantizm, nefret, öfke ve yalnızlık gibi duyguları okuyucuya ileten güzel bir yazım var kitapta. Tabii ki çevirideki başarıyı da unutmamak gerekiyor. Güçlü karakterleri olan kitapları seviyorum. Eğer bu tarz kitapları seviyorsanız kesinlikle şans vermeniz gereken bir kitap. 

Serinin diğer kitabı olan 'Şifalı Eller' kitabına yarın başlamayı planlıyorum. Acılarla Gelen kitabında gördüğümüz çapkın güçlü savaşçı Connor'u bir de aşık bir erkek olarak görelim bakalım =)

Puan: 10/8

Saklı Düşler ~ Laurie McBain

Carrefour kitaplarını okumaya devam. Geçtiğimiz hafta okuyup bitirdiğim bir kitap. Okuması kolay, öyle çok of aman şahaneydi diyemeyeceğim, fakat sıkmayan ortalama üzeri bir romandı. Romanın detaylarına göz atalım.




Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Haziran ayında yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Laurie McBrain tarafından 1975 yılında Devil's Desire adıyla yazılıp yayınlanmış. Ancak büyük bir yayınevi tarafından ilk baskısı 1987/Eylül ayında aşağıdaki kapakla olmuş.



Koridor Yayınlarının kapak tercihine yine dikkat çekeceğim. Koridor Yayınları tarafından kullanılan kapak orjinal kapaktır. Yani kitapların yayın haklarını elinde bulunduran kuruluş, 2010 yılında kapak tasarımında yenileme yaparak yukarıda gördüğümüz ilk kapağı yeniden tasarlamış. Koridor Yayınları orjinal kapağa ve üzerinde yazılanlara sadık kalarak kapağı kullanmış. Tekrar bu hassasiyet için teşekkürler.

Kitabın Konusu:

Bazen tutku bir skandaldan kurtulmanın tek yoludur…

Etkileyici bir görünüme sahip Lord Alex Trevegne şöhreti tüm ülkeye yayılmış bir hovardadır. Elysia ise güzel; güzel olduğu kadar da talihsiz. Ancak bir gün kaderin ona hazırladığı oyundan sıyrılmaya karar verdiğinde her şey değişir. 
Alex ve Elysia dönülmez bir uçurumun kenarında, bir skandalın eşiğinde karşılaşınca Alex onu kanatlarının altına alır. Ancak ona ruhen de bedenen de sahip olabilmesi için en çetrefilli yolları aşması gerekecektir. 
Kesişen arzularının şiddetli çalkantısından, şimdiye dek yazılmış en güzel aşk hikayelerinden biri doğar ve nihayet ikiz tutkuları alev alev yanan bir denizin çağlayan dalgalarında birbirine karışır.

Alex Trevegne: Zengin, ukala, gününü gün eden, umarsız ve kendi zevklerine herşeyden fazla önem veren bir erkek karakter var karşımızda. Okuyucuda ara ara ağzını burnunu kırma isteği uyandırsa da genel olarak karşımızda iyi bir adam var :D Olaylara her zaman kendi bakış açısından bakması çoğunlukla ortalığı karıştırsa da bayan karakterimizin cazibesine karşı koyamıyor. 

Elysia Demarice: Ailesini kaybetmesiyle annesinin üvey kızkardeşinin evinde deyim yerindeyse 'Külkedisi' misali yaşayan genç kızımız, teyzesinin onu yaşlı bir adamla evlendirme niyetini görünce evden kaçıyor. Tabii ki kızımız ile lordumuzun karşılaşması kaçınılmaz olarak gerçekleşiyor :)

Detaylara inildiğinde birçok konu boşluğu bulunan, içinde ölü-kayıp bir ağabey, gizemli bir silahtar ve intikam almak isteyen bir karakterde eklenince kitabın konusu zaten ortaya çıkıyor. 

Birkaç noktada konu boşlukları, yani demek istediğim anlatımdan kaynaklanan boşluklar beni bile rahatsız etti. Ama bu kitabın okunmayacağı anlamına gelmez. Aksine karakterler arasındaki atışma ve klasik inatlaşma diyalogları çok güzel ve orjinaldi. Birkaç diyalog beni oldukça güldürdü bile :)

Yayınevi yazarın diğer kitaplarını yayınlar mı bilemiyorum ama eğer yayınlansa almakta tereddüt edilmeyecek bir yazar. Ufak bir araştırma yapınca yazar Laurie McBain'in sadece 1975-1985 yılları arası yedi roman yayınladığını, babasının desteğiyle başladığı roman yazmayı, babasının vefatının ardından emekli olarak bıraktığını öğrendim. Ayrıca yazarın yayınladığı ilk iki romanı (bunlardan biriside Saklı Düşler) dünya üzerinde bir milyon kopyayla satılmış. Diğer kitaplarını da raflarda görmek isterim.

Puan: 10/7 

Maskesiz ~ Monica McCarty

Carrefourdan aldığım kitapları hala okumayı bitiremedim. 22 şubatta okuduğum ve heyecanla sizlerle paylaştığım yazarın ilk kitabı Asi'den burada bahsetmiştim. Hatta Maskesiz kitabını da tesadüf ederi satın aldığımı ve ilk birkaç sayfayı heyecanla okumaya başladığımdan da bahsetmiştim.

Ancak şöyle de bir gerçek var ortada; iki günde bitirdiğim Asi romanından sonra Maskesiz romanı adeta elimde süründü. Sebeplerine, nedenlerine geçmeden önce romanın detaylarından ve karakterlerinden bahsedelim.



Kitap Koridor Yayınları tarafından 2011/Şubat ayında Maskesiz ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Monica McCarty tarafından 2007/Ağustos ayında Highlander Unmasked adıyla aşağıdaki kapakla yayınlandı.



Koridor Yayınlarının kapak seçimi ve tasarımları beni her zaman memnun ediyor. Bu kitapta da tasarım değişse de konunun özüne sadık kalınmış. Kapaktaki yazılar bile değiştirilmeden aynen kullanılmış. Diğer yayınevlerinin de böyle duyarlı olmalarını isterim.

Kitabın Konusu:

Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod’un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir. 


Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için. 

Alex MacLeod: Asi romanında karşımıza çıkan toy delikanlıyı artık yetişkin bir savaşçı olarak görüyoruz. Buradaki 'yetişkin' gerçek anlamda kullanıldı :D Demek istediğim karşımızda yine çelikten kaslarla örülü, devasa irilikte, yakışıklı mı yakışıklı bir İskoç cengaveri var. Klanı ve ülkesinin geleceği için çok gizli bir görevde iken zor durumda kalan Meg MacKinnon adlı meraklı melahat, gerizekalıdan hallice kızı kurtarınca, hem klanın hemde ülkenin geleceği sallantıya girer :D euheuhe

Meg MacKinnon: Babasının uzun süren rahatsızlığında klanın yönetimini saman altında yürüten kendince akıllı bir kızcağız :D Gerizekalı -gerçekten- abisinin klanın başına geçmesi için onunla evlenecek güçlü kuvvetli bir damada ihtiyacı var. Bu yüzden damat avlamak için kralın sarayına yolculuğa gidiyor. Yolda düştükleri tuzaktan onları kurtaran Alex'ten ilk görüşte etkilenen Meg, sarayda onunla karşılaşınca vatan millet banane, ben herşeyi öğrenmeliyim kılıklarıyla biricik Alex'imize hayatı dar ediyor euheuhe (sanki taraflı bir anlatım oldu bu :D )

Şimdi gelelim benim kitabı neden ve niçin sevmediğime. Öncelikle kitap şahane ve güzel başlıyor. Heyecanla ilk 20-30 sayfayı nasıl olduğunu anlamadan okuyorsunuz. Ancak zaten asıl meselede oradan sonra başlıyor. Yazarın ilk kitabında ana karakterler arasında yarattığı mükemmel kimya ve duygusallığı, ister istemez bu kitapta da arıyor okuyucu. 

Kitap İskoçya arazilerinde başlıyor, geri kalan %80'lik bölüm ise kralın sarayında baş kahramanımız Alex'in, meraklı melahat kılıklı Meg'den sırlarını saklamaya çalışmasını seyretmekle geçiyor. Karakterler arasındaki kimya, diyaloglar ve iletişim hoşuma gitmedi. Biraz zorlama olması ve kitaba dönemin siyasi olayların da dahil olması okuyucuyu sıkıyor açıkçası. 

Benim seri kitaplarda en sevdiğim özellik, diğer karakterlerin romanlarda ziyaretlerde bulunması. Asi romanımızın kahramanları Isabel ve Rory, Maskesiz romanına belki birkaç satırla misafir oluyorlar. İnsan biraz daha görmeyi en azından diyaloglarla katılmalarını bekliyor. 

Kitap çok kötüydü diyemem. Ama ben Asi romanını çok severek ve beğenerek okuduktan hemen sonra Maskesiz'e başlayınca, biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ama yine de kitap için ortalama üstü diyebilirim. Özellikle yazarın kitap sonlarında bahsettiği 'gerçekliğe' dayanan karakter açıklamaları çok güzel. Yazar Monica McCarty yaptığı araştırmalara dayanarak o tarihte yaşamış gerçek klanlar ve gerçek insanların soy ağaçlarına, dönem olaylarını güzel bir hikaye, kurgu oluşturar romanlaştırıyor. Çok beğendiğim ve çok hoşuma giden güzel bir detay.

Puan: 10/7



MacLeods of Skye Üçlemesi:

1- Asi 

Keyifli okumalar.. 

Aşka Bir Şans Daha ~ Georgette Heyer

Şu yazımda bahsettiğim ve geçen hafta ilk kitabı okuyarak rafa kaldırdığım kitaplarımdan ikincisine geçtim. Ben kitap ne kadar sıkıcı yada konusu ne kadar akmasa da elimden bırakmadan okuyan, en azından emeğe hak veren bir okuyucuyum. Ama hayatımda çok ender olarak birkaç kitabı okumadan bırakmışımdır. Bu kitap da o listede yer alarak okunmadan bırakıldı. Kitap hakkındaki bilgilere bakalım.




Kitap Koridor Yayınları tarafından Aşka Bir Şans adıyla 2010 yılında yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. Yazar Georgette Heyer tarafından 1934 yılında The Convenient Marriage ismiyle aşağıda yer alan ilk kapakla yayınlandı. Kitap daha sonra bir çok değişik kapakla yayınlansa da orjinal kapak aşağıda gördüğünüz şekildedir.



Kitabın Konusu:

Evlenme vaktinin geldiğine karar veren Kont Rule, kendisi için en mantıklı ve uygun olan seçimi yaptı. Eş olarak seçtiği Leydi de Kont’un teklifini kabul elti. Fakat Leydinin düşünmeden hareket eden aceleci ama çekici kız kardeşi Horatia’nın başka planlan vardı. Ablası Lizzie sevdiği adamla evlenirse, kendisi de Kont’la evlenebilirdi! Horatia’nın cesareti, ailesini şaşırtmakla kalmadı, Kont’un da aklını karıştırdı. Horatia, Kont için en uygun eş olmayabilirdi ama bir insanın onun yanında sıkılmasına imkân yoktu. 

Kitabı yorumlamaya gelince; okuduğum en kötü romanlardan biriydi. Kitabın arka kısmında 'parlak bir zekanın ürünü olan diyaloglar' diye yazıyor. Kitaptaki diyaloglar o kadar yoğun ve sıkıcıydı ki, okurken sanki ben konuşuyorum gibi çenem yoruldu. 

Kitapta hizmetçiden tutunda sokaktan öylesine geçen bir adamın en derin düşüncelerine bile yer verilmiş. Yazar kitapta adı geçen her kişiye kitapta diyalog verince, kitap adeta bir tiyatro senaryosuna benzemiş. Kitapta çok fazla karakter yer alması ve kitabın ilk sayfalarından itibaren sizi bu karakter karmaşasının içine çekmesi, kitabın en negatif özelliği. 

İtiraf ediyorum kitabı sadece 7. bölüme (99.sayfa) kadar okudum. Ancak bu bile kitabı elimden bırakmam için yetti de arttı bile. Kitabın iki ana karakteri Kont Rule (ana erkek karakter) ve Horatia (ana kadın karakter) arasında duygu, his ve romantizm eksikliği o kadar bariz ki, insan bu iki kişinin birbirine aşık olmasını bekleyemiyor bile. Yazar için 'tarihsel aşk romanları denilince akla gelen ilk yazar' deniliyor arka kapakta. Dürüst olmak gerekirse Jane Austen hayranı biri olarak bu yazarın onun tırnağı bile olamayacağını düşünüyorum. 

Ben bu düşüncemi sadece tek bir romanına dayanarak verdim. Yazar elli yıllık yazarlık hayatında altmıştan fazla roman yazmış. Ve yazdığı 'tarihsel dönemi' yaşamış biri olarak çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Yazar  Georgette Heyer (1902-1974) yılları arasında yaşamış yani Regency dönemi İngiltere'sini yansıttığı romanlarının en azından bir kısmını görme şansına erişmiş. 

Yine de dediğim gibi kitapta diyalog ve bol karakterden başka birşey yok. Hatta ben kitabın finaline de baktım. İki ana karakterimiz son 5-6 satırda ancak 'yakınlaşma' diyebileceğimiz bir şeyler yaşıyorlar. Kitapta tek düze bir anlatım ve derinlemesine bir konu yok. Yüzeysel ilişkiler ve bol diyalog içeren kitaplardan hoşlanıyorsanız okuyabilirsiniz. Dediğim gibi 'historical romance' yada 'tarihsel aşk romanları' tutkunuysanız eğer uzak durmanız gereken kitapların başında geliyor. 

Toparlamak gerekirse eğer ben ettim siz etmeyin. Sakın almayın ve okumayın! :)

Puan: 10 / -10 (eksi 10)

Beni Bana Bırak ~ Mary Balogh


Kitap Epsilon Yayınevi tarafından Ekim 2010 tarihinde Beni Bana Bırak ismiyle yukarıdaki kapakla raflarda yerini aldı. 

Yazar tarafından ise The Secret Pearl (Gizemli-Gizli İnci) adıyla Eylül/1991 tarihinde aşağıdaki kapakla yayınlandı. 


Kitabın Konusu:

Onur ve sorumluluklarına hapsolmuş bir adam: Vücudu yara izleriyle kaplı bir savaş kahramanı.Ve yaralarını yüreğinde saklayan kaçak bir kadın.İkisini bir araya getiren talihsiz bir gece.Birbirlerinin yaralarını sarabileceklerini keşfederken,Aralarında kıvılcımlanan güçlü tutkular.
Adam Kent onu ilk olarak gece vakti Londra’daki bir tiyatronun önünde, gölgeler içerisinde görür. Hayatta kalmak için vücudunu satmak zorunda kalmış çekici bir kadındır karşısındaki. 

Fleur Hamilton büyüleyici gözlere sahip bu iyi giyimli centilmenin kurtarıcısı olacağına hiç ihtimal vermez. Onunla aynı yatağa girdiği zaman da bu yabancıyı bir daha göreceği aklından bile geçmez. 

Fakat Fleur daha sonra küçük bir kıza mürebbiyelik yapmak için bir teklif alır ve bu teklifi kabul eder... Gece yarısı beraber olduğu centilmenin güçlü bir asilzade olduğunu keşfedince de şaşkına döner. 
Tutuşan kalpler ve üzerlerinde dolanıp duran bir skandal tehdidi... Cevaplanmayı bekleyen önemli bir soru kalmıştır geriye: Fleur metres mi olacaktır yoksa bir eş mi?




Kitabı anlatmadan önce karakterlerine de göz atalım: 

Fleur Hamilton: Fleur gizemli bir geçmişle ve sakladığı büyük sırla Londra'nın arka sokaklarında açlıktan ölmemek için yapabileceği en son şeyi yapıyor. Bedenini ücret karşılığında bir adama veriyor. İşte erkek karakterimiz burada devreye giriyor.

Ridgeway Dükü Adam Kent: Zengin ve yakışıklı genç dük sahip olduğu ünvanın arkasına gizlenmeyip Waterloo savaşına katılmış ve bu savaştan aldığı ağır yaralarla geri dönmüştür. Savaşa gitmeden önce aşık olduğu Sybil adındaki genç kadınla evlenmiştir. 

***

Şimdi ben özellikle bu kitabı çok ama çok beğendiğimi söylemek istiyorum. Nedenine gelince kitap inanılmaz Jane Eyre kitabına benziyor. Kopya anlamında demiyorum olumlu anlamda söylüyorum. Jane Eyre romanına bayılmış biri olarak, daha cesur bir kalemle farklı bir hikaye kurgusuyla ele alınmış temaya bayıldım.

Kitap sıkıcı Londra gecelerinden birinde arka sokaklarda başlıyor. İki karakteri bedensel olarak bir araya getiren bir gece yaşanıyor. Dönem romanlarına bayılan biri olarak, bu kitapta vıcık vıcık bir aşk hikayesi yok bunu belirtmem lazım. Yani demek istediğim dönem romanlarında klasik bir sıralama vardır. Karakterler birbirleriyle tanışır, -ki genelde ilk görüşte aşık olurlar yada cinsel anlamda birbirlerini çekerler- mutlaka ama mutlaka bir balo faslı yaşanır, ondan sonra ise aşık olan çiftin vıcık vıcık mutluluk+kavgalarını okuruz.

İşte Mary Balogh'un kaleme aldığı Beni Bana Bırak (Gizli İnci) bu klişelerin dışında yer alıyor. Ciddi bir hikaye örgüsü, karakterler arasında adım adım aşkın gelişmesi, boğaza yumru dayayan bir aşk öyküsü yani kısacası dram yönü ağır basan bir 'historical romance' kitabı.

Eğer Jane Eyre kitabını okumuş ve beğenmiş iseniz bu kitabı da seveceksiniz demektir. Baştan sona hikaye örgüsüyle okuyucuyu son sayfaya kadar sımsıkı sarıp bırakmayan bu kitabı sizlere şiddetle tavsiye ediyorum. Sonradan arşivime göz atınca yazarın daha önce yayınlanan Asla Unutulmaz kitabıda bende varmış. Boş bir zamanda tekrar üzerinden geçmek lazım. 

Puan: 10 / 12