Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Üç Yüz Bin Yıllık Homo-Sapiens Kalıntısı Bulundu

İlk insanın geçmişinin iki yüz bin yıl öncesine dayandığı öngörülüyordu. Ancak Fas’ta bulunan yaklaşık üç yüz bin yıllık fosiller insanın yeryüzündeki varlığının çok daha eski olduğunu ortaya koyuyor.

Alman bilim kişilerinin yönetiminde görev yapan uluslararası bir araştırma takımının Fas’ın kuzeybatısında keşfettiği kimi fosiller, ilk insanın ortaya çıkış öyküsünün öngörülenden yz bin yıl daha önceye dayandığını ortaya koydu. Almanya’nın Leipzig kentindeki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden Paleoantropolog Jean-Jacques Hublin ile birlikte çalışan bilim kişilerinin bu konudaki araştırmaları saygın İngiliz bilim dergisi Nature’da yayınlandı.



İlk İnsanının İki Yüz Bin Yıllık Geçmişi Olduğu Sanılıyordu

Bulunan taşıllar çarpıcı olarak nitelendiriliyor. Çünkü şimdiye dek ilk insana ilişkin olduğu saptanan Etiyopya’ya bağlı Omo Kibish’te bulunan taşılların iki yüz bin yıllık bir geçmişi olduğu öngörülüyordu.

Paleoantropolog Jean-Jacques Hublin, “Uzunca bir süre ilk insanın evriminin yaklaşık iki yüz bin yıl önce Afrika’nın doğusunda başladığını öngörüyorduk. Ama şimdi elimize geçen veriler ilk insanın bundan yaklaşık üç yüz bin yıl önce tüm Afrika kıtasına yayılmış olduğunu gösteriyor.” dedi.


Şimdiye dek genel olarak varsayılan “Afrika’dan Dışarı”(Out of Africa) adlı kuram, modern insanın(Homo-Sapiens) iki yüz bin yıl önce Afrika’da ortaya çıktığı ve yüz bin yıl önce de Afrika’dan yeryüzünün diğer bölgelerine yayılmaya başladığını savunuyordu.



Çağımızdaki İnsandan Farkı Yok

Bilim adamı Hublin çok önemli bulgular keşfettiklerini, bunlar arasında bir insan yüzünün kalıntıları ile Afrikalı ilk insanın en güzel alt çene kemiklerinden birinin var olduğunu belirtiyor. Paleoantropolog Hublin, “Bu en eski ilk insan bugün metroda karşınıza çıkabilecek herhangi birinin yüzü gibi, bu kişiye şapka giydirilse bugünkü çağdaş insandan ayırt edilemez.” diye konuştu.

Coğrafya Nedir?

Coğrafya kelime anlamı olarak arzın tasviridir. Yeryüzündeki olayların açıklamasını ve bu olayların birbirleriyle olan bağlantısını inceleyen bilimdir. 


  • Yeryüzünde tabii olayların yanında beşeri olaylar da vardır. İnsanların yaptıkları etkinlikler ve bu etkinliklerin sonucunda oluşan siyasi alanlar, ticaret ve sanayi alanları gibi alanlar beşeri coğrafya altında incelenir. Ancak coğrafyanın bu şekilde alt dallara ayırlmasına karşın her zaman iç içe olduğu unutulmamalıdır. Coğrafyanın bu iç içe yapısı sebebiyle ele aldığı konu alanı da çok geniştir. Bir konuyu ele alırken diğer bilimlerden de faydalanması ilk etapta kendisine ait bir bilgi yok gibi görünmesine sebep olabilir ancak detaya inildiğinde coğrafyanın apayrı bir bilim olduğu ortaya çıkmaktadır.  


  • Coğrafyanın diğer bilimlerle olan ilişkisi detaylara inmekten çok diğer bilimlerden aldığı verileri işleyip bunları insanın kullanım şekline uyarlamak ve doğaya ne gibi yarar sağladığını ya da zarar verdiğini bulmak üzerine kuruludur. En basitinden bir bir coğrafyacı meteoroloji biliminden bir veri alırken aldığı verinin sonuçlarına odaklanır, o verinin nedenlerini ya da nasıl oluştuğunu sorgulamaz. Coğrafyacının amacı verileri kullanılabilir hale getirmektir.


  • Coğrafyanın displinler arasında bir bağ olduğunu söyledik. Bunun bir diğer örneğini de çevreyle içinde yaşayanlar arasındaki bağa bakarak anlayabiliriz. Günümüzde ister en gelişmiş toplumlara bakalım istersek de medeniyetten habersiz olan ve Ekvator çevresindeki ormanlarda yaşayan toplumlara bakalım yine de sonuç değişmeyecektir. Her baktığımız yerde insan ve doğa arasındaki ilişkiyi mutlaka göreceğiz. Tabi ki buna sadece insanlar ve doğa arasındaki bağ olarak bakamayız sonuçta sadece insanlar değil diğer canlılar da yaşadıkları ortamla her an bir ilişki içerisindedir. Örneğin bir kutup ayısını kaldırıp çöle götürürseniz orada yaşamasını bekleyemezsiniz. Tabi insan kutup ayısı örneğindeki gibi değildir, bu açıkça ortadadır. Hayvanlar ve bitikler insanlardan farklı olarak çevreye göre kendilerini değiştiremez ya da çevreyi kendilerine göre düzenleyemez. Ancak insan çevreyi kendisine göre düzenleyebilir bunu yapamasa bile kendisini çevreye göre düzenleyebilir. Bu açıdan bakarsak insan ve çevre arasındaki bağın esnek olduğunu anlayabiliriz. Yine de bu esneklik bir yere kadardır. İnsan, doğayı sadece belirli bir yere kadar esnetebilir bir yerden sonra mutlaka gücünün yetmeyeceği şeylerle karşılaşacaktır eğer daha da ilerisine gitmek isterse işte o zaman fayda noktası bitmiş olacaktır. 


  • Coğrafyanın iç içe olduğu bilimlerden biri de tarihtir. İnsanın sürekli coğrafyayla iç içe olduğunu belirttik. Bu durum aynı şekilde tarih için de geçerlidir. Tarih ve coğrafya arasındaki bağ çok kolay anlaşılabilir. Deniz ticaretinin henüz yaygınlaşmadığı zamanlarda önemli bir ticari bölge olan Anadolu deniz ticaretinin yaygınlaşması ve okyanusların değer kazanmasıyla değerini yitirmiştir. Bu süreci incelemek için de tarihte biraz araştırma yapmak yeterlidir. 

Tüm bu bilgilerden yola çıkarak coğrafyanın disiplinler arası bir köprü olduğunu ispatlayabiliriz ancak coğrafyanın sadece bir köprü değil aynı zamanda başlı başına bir bilim olduğunu da unutmamak gerekir. Coğrafyanın başka bilimlerle sürekli ilişkisi bazı bilim adamlarına göre coğrafyanın bir bilim olmadığının ispatıdır ancak bu ilişki her bilim için geçerli değil midir? Bir örnek verecek olursak biyoloji bilimi de yan alanlardan bilgi alarak ayakta durabilmektedir ama biz ona hala bilim diyebiliyoruz. Hal böyleyken coğrafya gibi bilimler arası disiplini çok iyi sağlayan bir dala da bilim demek yanlış olmayacaktır. Sonuç olarak coğrafya birçok ilimle bağlantılı olan ve işi çevreyi tasvir etmek olan olan bir “bilim” dalıdır.

Yazıyı PDF olarak indirmek için ACADEMIA'ya bağlanın: https://www.academia.edu/29404391/Coğrafya_Nedir_-_Özet



Tüfek, Mikrop ve Çelik

Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsan Topluluklarının Yazgıları, Kaliforniya Üniversitesi coğrafya ve fizyoloji profesörü Jared Diamond'un 1997'de yazdığı kitabın adıdır. 1998'de kurgusal olmayan genel eser dalında Pulitzer Ödülü ve En İyi Bilim Kitabı dalında Aventis ödülü kazanmıştır. Temmuz 2005'te National Geographic Society tarafından kitaba bağlı kalarak çekilen bir belgesel PBS'de yayınlanmıştır.

Kitap aynı zamanda Tüfek, Mikrop ve Çelik: İnsanlığın son 13.000 yıllık kısa hikayesi adıyla da yayınlandı.Kitap Avrasya hegemonyasının fikri, ahlaki veya doğuştan genetik üstünlüğe sahip olduğu iddiasını reddederken, Avrasya medeniyetlerinin (Kuzey Afrika da dahil) nasıl hayatta kaldıklarını ve diğerlerini nasıl ele geçirdiklerini açıklamaya çalışıyor. Diamond, insan toplulukları arasındaki güç ve teknoloji farkının çevresel faktörlerden kaynaklı olduğunu çeşitli güçlendirilmiş olumlu geri bildirimlere dayandırarak savunuyor. Kültürel veya genetik farklılıkların Avrasyalıları avantajlı kıldığını (örneğin, yazılı dil veya bölgesel hastalıklara karşı Avrasyalıların direncindeki gelişim), ve fakat bu avantajların Avrasyalıların gen yapılarından dolayı değil, coğrafyanın toplumlar ve kültürler üzerindeki etkisinden dolayı ortaya çıktığını iddia ediyor.

Dilerseniz aşağıdaki oynatma listesinden kitabın belgesel halini izleyebilirsiniz:

Kitabı satın almak için tıklayın:
http://www.kitapyurdu.com/kitap/tufek-mikrop-ve-celik-ciltsiz/49443.html

Türkiye'nin İklim Çeşitleri

Türkiye, iklim kuşaklarından ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer alır. Türkiye'nin coğrafî konumu ve yer şekilleri sonucunda ikliminin, farklı özellikte iklim tiplerinin oluşmasına yol açmıştır. Kıyı bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Dağların yüksekliği ve uzanışı deniz etkilerinin iç kesimlere ulaşmasını engeller. Bu nedenle iç kesimlerinde karasal iklim özellikleri görülür.


Türkiye'de belli başlı üç ana iklim tipine rastlanır. Bunlar:

Karasal İklim
Bu iklim tipi, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu'nun büyük bir kısmı ve Trakya'nın iç kısımlarında görülür. Bitki örtüsü bozkırdır. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır.



  • İç Anadolu Karasal İklimi: Kışlar, bölgenin doğusunda daha fazla olmak kaydıyla soğuk, yazlar biraz sıcaktır. En soğuk ay -0,7 °C ile Ocak, en sıcak ay 22 °C ile Temmuz'dur. Yıllık ortalama yağış miktarı 413,8 mm; yıllık ortalama sıcaklık 10,8 °C'dir. Yaz mevsimin yağış oranı %14,7; en yağışlı mevsim ilkbahardır. Ortalama yıllık bağıl nem %63,7'dir. Bölgede doğal bitki örtüsü alçaklarda bozkır, yükseklerde yağışın artmasına bağlı olarak kurakçıl meşe ormanlarıdır.
  • Doğu Anadolu Bölgesi Karasal İklimi:Yazlar kısa ve serin, kışlar soğuk ve uzundur. Kışın yağışlar kar şeklindedir ve çokça don olayı görülür. Alçak alanlarda yazlar biraz sıcaktır. Ocak ayı ortalama sıcaklığı -4,2 °C; Temmuz ortalaması 24,2 °C'dir. Yıllık yağış ortalaması 579 mm; yıllık ortalama sıcaklık 10,2 °C'dir. Yağışın çoğu kış ve ilkbaharda düşer, yaz yağış oranı %9,5'tir. Ortalama yıllık bağıl nem %60,2'dir. Doğal bitki toplulukları alçaklarda bozkır, daha yüksek alanlarda kuru orman, en yüksek yerlerde alpin çayırlar görülür.
  • Güneydoğu Anadolu Karasal İklimi:Yaz mevsimi çok sıcak, kışlar nadir soğuk geçer. Yıllık ortalama sıcaklık 16,4 °C; Ocak ayı ortalaması 3,7 °C; Temmuz ayı ortalaması 29,8 °C'dir. 565 mm'lik yıllık ortalama yağışın çoğu kış ve ilkbaharda düşer. Yaz yağışlarının oranı %2,6'dır. Yıllık bağıl nem ortalaması düşüktür: %53,6. Düşük bağıl nem ve sıcak yaz mevsimi kuraklığın şiddetini artırmaktadır. Bitki örtüsünü zayıf bozkırlar ve kurakçıl çalılar oluşturur.
  • Trakya Karasal İklimi:Yaz mevsimi sıcak, kışlar soğuk geçer. Yıllık sıcaklık ortalaması 13,2 °C, Ocak ayı ortalaması 2,8 °C; Temmuz ayı ortalaması 23,9 °C'dir. Yağışın çoğunluğu ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde düşer. Yıllık ortalama yağış 559 mm'dir. Yaz yağışlarının oranı %17,6; yıllık ortalama bağıl nem %69'dur. Bitki örtüsü kurakçıl orman ve antropojen bozkırdır.


Akdeniz İklimi
Bu iklim tipi, Akdeniz, Ege ve güney Marmara`da görülür. Ancak Marmara'da görülen Akdeniz ikliminin özellikleri daha serttir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Turunçgillerin tarımı için elverişlidir. Güney enlemlerde görüldüğünden don olayı ve kar yağışı kıyı kuşağında ender görülür. Torosların yükseklerinde kışlar kar yağışlı ve soğuktur. En soğuk ay 6,4 °C ortalama ile Ocak ayı, en sıcak ay 26,8 °C ortalama ile Temmuz ayıdır. Yıllık ortalama sıcaklık 16,3 °C'dir. En yağışlı mevsim kış, yıllık yağış ortalaması 725,9 mm'dir. Sıcak olan yaz mevsimi aynı zamanda kuraktır, yağışın %5,7'si bu mevsimde düşer. Yıllık bağıl nem ortalaması %63,2'dir.

Bitki örtüsü doğal alanlarda kızılçam, ormanın tahrip edildiği alanlarda makidir. Genellikle 0-800 metreler arası maki hakimdir. Yüksek alanlarda karaçam, köknar ve sedir ağaçları hakimdir.



Karadeniz İklimi
Bu iklim tipi, Karadeniz kıyıları ve kuzey Marmara'da görülür. Her mevsim yağışlıdır. Yazlar serin, kışları kıyılarda ılık, yükseklerde soğuk ve kar yağışlıdır. Yağış yıla dağılmıştır, kurak mevsim görülmez. En soğuk ay Ocak (4,2 °C), en sıcak ay Temmuz (22,2 °C) ayıdır. Yıllık sıcaklık ortalaması 13,0 °C'dir. Yıllık yağış ortalaması 842,6 mm'dir. Yıllık bağıl nem ortalaması %71; yaz yağışlarının oranı %19,4'tür.

Bitki örtüsü kıyılarda geniş yapraklı, kışın yaprak döken, nemcil türlerden (kayın, gürgen, kestane, kızılağaç vb.) oluşan orman, yükseklerde, nemli soğuk şartlara uymuş iğne yapraklılar hakimdir.



Marmara İklimi(Geçiş İklimi)

Marmara Bölgesi'nin Kuzey Ege'yi de içine alacak şekilde güney kesiminde görülür. Kışları Akdeniz iklimi kadar ılık, yazları Karadeniz iklimi kadar yağışlı değildir. Karasal iklim kadar kışı soğuk, yazı da kurak geçmemektedir. Bu özelliklerden dolayı Marmara iklimi, karasal Karadeniz ve Akdeniz iklimleri arasında bir geçiş özelliği göstermektedir. Buna bağlı olarak doğal bitki örtüsünü alçak kesimlerde Akdeniz kökenli bitkiler, yüksek kesimlerde kuzeye bakan yamaçlarda Karadeniz bitki topluluğu özelliğindeki nemli ormanlar oluşturmaktadır. Soğuk ay olan Ocak ayı ortalama sıcaklığı 4,9 °C, sıcak ay olan Temmuz ayı ortalama sıcaklığı 23,7 °C, yıllık ortalama sıcaklık 14,0 °C dir. Ortalama yıllık toplam yağış 595,2 mm'dir ve yağışların çoğu kış mevsiminde düşer. Yaz yağışlarının yıllık toplam içindeki payı %11.7 dir. Yıllık ortalama nispi nem %73'tür.

Kaynak: Vikipedi
*İlk resimdeki genel dağılış haritası "cografyaharita.com" adresinden alınmıştır.
*Bölgelere ait haritalar yazıya özel olarak hazırlanmıştır. Kullanılması durumunda kaynak olarak bu site gösterilmelidir.

4 Tips to Make Working Out a Habit

One of the hardest parts of starting any new workout routine is making it stick. Getting to the gym each morning, afternoon, or evening is a challenge, but the latest research on how habits are created can make it a lot easier.

1. Use micro quotas to make macro goals happen

It’s amazing what you can accomplish when you do something small every day. That’s the idea behind “micro quotas”, where you set a small, achievable daily quota to help you get to your “macro goal”. Want to run a marathon? Your micro quota may be just ten minutes on the treadmill every day. The key is to take your macro goal, whether it’s running that marathon or just getting in shape, and break it down into a daily action that’s small and easy enough that you’ll feel a little ridiculous trying to talk yourself out of doing it.

My personal micro quota is a 7-minute workout. Exercising for just seven minutes is easy enough that even in the beginning it wasn’t hard to get it done every day. Some days I’d do more, but if I didn’t feel like it, I didn’t worry about it. Instead of feeling bad for not doing a more intense workout, I simply focused on enjoying what I was doing and hitting that easy micro quota. As my exercise habit became stronger, the intensity of my workouts naturally increased simply because I got bored of the simple workouts I started with.

2. Create habit chains to get to the gym on autopilot

Hacking into your existing habit chains is one of the best ways to get yourself to the gym regularly. The strategy is simple: pick a set routine in your schedule and build a new “link in the chain” for your workout.

The routine I hacked into was getting off work for the day. I knew that if I made it home (and onto my comfortable couch) I’d never get to the gym no matter how good my intentions, so I began going directly to the gym after finishing at work.

If-then planning can be helpful for building the new chainlink. Instead of saying, “I’m going to work out every day,” you can say, “If it is my lunch hour, then I will jog for 30 minutes.” Or “If I’ve just gotten off work, then I will drive to the gym.”

3. Make it as easy as possible on yourself

It comes as no surprise that we’re more likely to do things that are easier. So one big key to creating a new exercise habit is to address every pain point (or “ah-screw-it” moment) that comes between you and getting to the gym. Author Remit Sethi addressed his own “ah-screw-it” moment:


When I sat down to analyze why I wasn’t going to the gym, I realized: My closet was in another room. That meant I had to walk out in the cold [to] put on my clothes. It was easier to just stay in bed. Once I realized this, I folded my clothes and shoes the night before. When I woke up the next morning, I would roll over and see my gym clothes sitting on the floor. The result? My gym attendance soared by over 300%.

Take the time to analyze exactly where your new exercise habit is breaking down. It may be as simple as making sure your bag is packed every evening and ready to go for the next day.

4. Track your streak

Winning streaks are always fun, so whether you’re following Jerry Seinfeld’s advice to draw a giant X on the calendar every day you’re successful or using a habit tracking app that does it for you (like my personal favorite Habitica) make sure you keep track of your streak. Once you have a few X’s on the calendar, you’ll naturally want to to keep the streak going.

There’s a slight danger with this tip, though: once you break your streak it can be very easy to throw in the towel altogether, also known as the “what-the-hell” effect. Combat this by implementing a Never Miss Two Days rule. Rather than getting caught up in breaking your streak, the Never Miss Two Days rule helps you focus on getting back on track as quickly as possible.

Habits over life hacks

We often turn to life hacks in the hopes they’ll make something difficult become easy. Unfortunately, there’s no hack for the work needed to get in shape, run a marathon, or do a triathlon. Instead, these tips will help you build a consistent habit so that inch by inch, 7 minute workout by 7 minute workout, you’ll hit those goals—and the new ones you develop after accomplishing them.

CYPRUS DOG BEACHES UNVEILED FOR THE SUMMER



From inCyprus 13 June 2017

Six designated dog beaches have been announced for the summer across Cyprus.

The list of designated dog beaches in Cyprus is renewed annually, following cooperation between the municipalities and community councils of areas and the Central Foreshore Committee of Cyprus.
The first of the six are officially in the Nicosia District and more specifically in Kato Pyrgos. The name of the beach is ‘Steratzia.’
The second beach falls within Larnaca’s municipal limits and is ‘Spyros Beach’ in the Kasianes area while the Paphos district boasts two dog beaches. The first is northwest of the airport, by the mouth of the Ezousa River, in Acheleia while the second is the beach in the Pitili area, east of the mouth of Platania River, in Neo Chorio which is west of Polis Chrysochous.

Limassol also has two dog beaches – the first in the Karavopetra area, southeast of the SALA sewerage works plant, by Monagroulli and the second is the dog beach at Prolimnos, west of Pissouri.
It should be noted that a seventh dog beach operating last year – Glyki Nero A in Paralimni – will not be designated dog beach this summer because of the constriction of the marina.
Dog owners are also reminded to be responsible for their dogs’ safety and to take care to clean up after them and keep the beaches clean.
Fresh drinking water should also be brought by the owner for the dogs to drink.

SUSPICIOUS ACTIVITY IN KAMARES - 9 June



On Friday 9 June, residents in Kamares Avenue were alerted when they heard noise coming from the rough ground [full of wild shrubs] next to their property.  The owner went to investigate and the noise stopped as soon as his presence was known.   However, the noise started again with apparently two people moving through the vegetation and descending the hill.

The owner made his way down to the lower road and, unbeknown to him, others had blocked the upper road.

The strangers moved around in panic but finally managed to escape through the upper road.

Another resident had also heard noise and gone to investigate having been alerted by his dog.  One of the men was described as wearing blue trousers [probably jeans] with a dark brown hooded jacket [with hood pulled up over his head] and with a large bag hung diagonally from the shoulder across the body.   No description of the second man was given.

The Police responded and found that a property in the area had been burgled.







DOGS FOUND IN KAMARES



The following three dogs were caught wandering in Kamares last week.   If you recognise them, please note that they are now in the hands of Paphiakos at the shelter in Paphos.





Bağırsaklara İyi Gelen Besinler

hazımsızlık

Bağırsaklar sindirim sisteminin önemli bir parçasıdır. Mideden anüse kadar uzanır. İnsanlarda ince ve kalın olmak üzere iki bağırsak bulunur. İnce bağırsak dar ve kıvrımlı bir yapıya sahiptir. Kalın bağırsak ise geniş ve kese gibi bir görünüme sahiptir. İnce bağırsakta sindirim ve emiliş görevi gerçekleşir. Kalın bağırsağın görevi ise ezilmiş besin posalarını ve inorganik tuzları emmektir. Sağlıklı bir insanın gün içerisinde bir kez bağırsaklarının çalışması gerekir.

Bağırsak İçin Tüketilmesi Gereken Besinler

Bakliyat : Yüksek oranda lif içeren fasulye, bezelye ve mercimek gibi baklagiller sağlıklı bir bağırsak hareketine yardımcı olabilir. Aynı zamanda bakliyatlar protein ve demir açısından da oldukça zengindir. 1 bardak haşlanmış bezelye 16 gram, 1 bardak pişmiş mercimek ise 15 gram lif içerir ve bu miktar günlük lif ihtiyacının neredeyse yarısını karşılamaya yeter.

Kepekli Tahıllar : Kepekli tahılları sabah kahvaltılarınızda gevrek olarak sütle birlikte tüketebilirsiniz. Gün içinde ise yüksek kalorili atıştırmalıklar yerine, bir avuç kepekli tahıllardan üretilen kahvaltılık gevrek yemek boş ve faydasız kalori alımına sağlıklı bir alternatif olacaktır.

Taze Meyveler : Meyveler lif bakımından zengindir ve günlük ihtiyacınız olan vitamin ve minerallerin çoğunu almanıza yardımcı olur. Kabuklu elma (vitamini kabuğunda : ), portakal, muzu ve çileği sıralayabiliriz.

Kuru Meyveler :  Kuru kayısı, kuru incir ve kuru erik gibi besinler hem lif açısından zengin, hem de bağırsaklar için oldukça faydalı besinlerdir. Atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz.

Sebzeler : Enginar, brokoli, şalgam, mısır, brüksel lahanası ve patates bağırsaklara iyi gelen sebzeler arasında başı çekmektedir.

Su : Gıdalar yoluyla alınan liflerin sindirilmesi, bağırsakların daha kolay çalışması için gün boyu alınan sıvı miktarı önem taşımaktadır. Sağlıklı bir insan günde 1,5 ile 2 litre arasında saf su tüketmelidir.

Tavsiyelerimiz : Sıvının kahve ve çay gibi içecekler yerine su olarak alınması gerekmektedir. Yetersiz su tüketimi bağırsakların sertleşmesine ve tuvalete çıkmada zorlanmaya neden olabilir. Su dışında tükettiğiniz sıvılar suyun yerini tutmaz.

İyi Gelen Besinler kategorimizdeki diğer yazılara göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Önemli Uyarı : Burada vermiş olduğumuz bilgiler tavsiye niteliğindedir. Hastalığınızın veya rahatsızlığınızın sebepleri farklı olabilir. Doktorunuza danışmadan hareket etmeyiniz.

TALA FURY OVER HILLSIDE EYESORE


From Sunday Mail - article by Bejay Browne 11 June 2017


AUTHORITIES in Tala village in Paphos have stopped development works on a hillside above the village, which they say is illegal and a blight on the landscape. It is also right next to the popular open air amphitheatre.



The disfigurement can be clearly seen from as far away as the Paphos coastline in Kissonerga,Work, which includes gauging out a large section of the hillside, burying large containers and creating an access track, has now been suspended following a court injunction.

The owner of the land is Paphos lawyer, George Prodromou, the Russian Federation’s honorary consul in Cyprus.

Deputy mukhtar of Tala, Daniel Andreou, told the Sunday Mail the work on the land was illegal and no permission had been secured.  “It appears that the intention was to proceed with developing the area. Although it is on a steep hillside, it does come within the building zone,” said Andreou.
However, Andreou said that none of the necessary permits had been applied for and even if building permission was requested, this did not automatically ensure a green light.

“I presume he wanted to build villas, but we have stopped the construction, and now the owner says that he is only erecting a fence around his land which is his legal right, but this has not yet been done,” he said.

Some of the containers being buried

A strongly worded statement from Tala council has highlighted the level of dismay at the destruction.
“We are appalled by the destruction and damage caused to a prominent hillside in the village. The damage can be seen from the coastline and will, regrettably, be permanent,” the statement said.

According to a Tala councillor, who did not wish to be named, work started on the steep hillside plot about two weeks ago when an excavator dug out a large rectangular hole. Natural vegetation was also cleared away.

“The hillside has been destroyed and although Tala council managed to obtain an injunction, by the time it came through, the damage had been done,” she said.

The delay in issuing the injunction has angered the secretary of the Paphos Green party, Andreas Evlavis, who said it took the community leader days to get the work stopped.  “The order to cease should be given in one hour in such cases, not days, as the damage is now already done. The police should be able to stop such work immediately,” he said.

There are also concerns over why the containers have been buried and what they contain.
Three containers have been buried and joined lengthways while a site office has been created using the other two containers. A number of jumbled items including bookcases have also appeared at the site. The councillor said that she has no knowledge of what may be stored inside any of them.
“In addition to the destruction of the hillside, and possible problems further down the hillside in the event of heavy rainfall, there is also the possible contamination eventually from rusting containers,” she said.

A resident, who wished to remain unnamed, said that there were real concerns that during heavy rain, soil and stones will wash away, dragging the containers, their contents and other rubble onto the homes below.

“Also, this eyesore is right next to Tala amphitheatre which is being used for several Pafos2017 events, it should be removed and the hillside restored,” he said.  “No one is above the law, no matter who they are, and Tala needs to protect its countryside, nature and landscapes.”

A gate has been installed and, according to officials, has been positioned so that it is partly on someone else’s land, and partly obstructing a public road.

Tala council has appealed to the district office to take action.

“At the very least we trust that the relevant authorities will ensure that the dumped rubbish and containers are removed and the site put back, as far as it is possible, to its original state,” the statement from the council said.

The Sunday Mail was unable to reach George Prodromou for comment.