Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

ameliyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ameliyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Erkeklerde Meme Büyümesi (Jinekomasti)

jinekomasti nedir

Jinekomasti erkeklerde anormal bir şekilde meme büyümesi anlamına gelir. Genellikle hormonel bozukluklardan dolayı meydana gelir. Bu büyüme zamanla kötü bir görünüme sebebiyet verebilir. Bu nedenle gelişim aşamasında tedbirinizi almalı ve bu konuları iyi araştırmanızı tavsiye ederim.

Yazıma başlamadan önce şunu belirtmeliyim ki jinekomasti ameliyat dışında geçebilen veya azalabilen bir rahatsızlık değildir. Ancak tüketeceğiniz besinler ve yapacağınız sporlar ile bunun oluşumunu engelleyebilir veya durdurabilirsiniz.

Gelişmekte Olan Jinekomasti İçin Neler Yapılabilir?

İlk öncelikle spor yapmak hormonel dengenizi düzenleyerek jinekomasi oluşumunu engeller. Ayrıca kilo kontrolü de jinekomastinin oluşmasını önleyen en önemli faktörlerden biridir. Hızlı bir şekilde kilo alıp vermekten kaçınmalısınız.

Beslenme cephesinde ise organik beslenme ve diyet programı uygulama meme büyümesini engelleyebilir. Jinekomastinin meydana gelmesinde östrojen hormonunun payı büyüktür. Bu hormonu tetikleyen besinlerden uzak durursak meme büyümesinin önüne geçebiliriz. Peki nedir bu besinler?

  • Soya Ürünleri
  • Nar ve Hurma
  • Dere Otu
  • Şeker
  • Ayçiçek Yağı

Yukarıdaki besinlerin tüketmezseniz jinekomastiyi önleme yolunda iyi bir adım atmış olursunuz. Bu besinlere alternatif olarak;

  • Lahana Turşusu
  • Patates (haşlanmış)
  • Asitli Meyveler
  • Kaliteli Yağlar (Doymamış - Omega 3)
  • Somon Balığı
  • Vitamin (Kalsiyum, çinko)

besinlerinin tüketimi jinekomastinin gelişimini engellemekte önemli rol oynayacaktır. Ancak gelişiminin büyük bir bölümünü tamamlamış jinekomasti için beslenme ve spor yeterli olmayacaktır. Bu durumda ameliyat olmanız gerekebilir.

Jinekomasti Ameliyat İle Nasıl Alınır?

Uzman doktorlar tarafından büyüyen kısım kesilerek alınır. Ardından o bölgeye liposakşın yapılarak jinekomastik görünüm yok edilir. Ancak bu ameliyat sonucunda ufak bir iz kalabilir.

Vücut Geliştirme Jinekomasti Görünümünü Azaltır Mı?

Büyüyen kas dokusu cildi gererek görünümün azalmasına sebebiyet verebilir. Ancak bu jinekomastinin boyutuna göre farklılık gösterecektir. İlerlemiş bir jinekomastiyi kas geliştirerek veya yağ oranınızı düşürerek azaltamazsınız.

Jinekomasti ve Vücut Geliştirme

Jinekomastinin bir diğer sebebi de vücuda dışarıdan alınan steroidlerdir. Kas geliştirmek amacıyla kullanılan bu maddeler vücudun hormonel dengesini bozarak jinekomasti vb. birçok rahatsızlığa sebebiyet verebilir. Bu nedenle bu tür maddelerden uzak durmanızı ve doğal yollardan vücudunuzu geliştirmeye çalışmalısınız.

Umarım yazı faydalı olmuştur. Bu konu hakkında merak ettiğiniz veya öğrenmek istedikleriniz var ise yazının altına yorum olarak yazabilirsiniz.

Bir Ameliyat Güncesi...

Böylelikle blogumda ilk kez kendi fotoğrafımı paylaşmış oldum ^^ Selam :P

Yaklaşık iki ay öncesinden sağ kulağımda başlayan işitme azalması sebebiyle Nisan ayında doktorların kapısını aşındırmaya başlamıştım. Sonrasında testlerdir falan derken doktorlar ameliyat olmama karar verdiler. Tarih de belli 26 Mayıs..

Öyle böyle derken hastaneye yatıldı ve ameliyat günü geldi. Ameliyat için tercihim İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi oldu. Ameliyatıma kadar kulağıma o kadar çok baktılar ki kulağım yol geçen hanına döndü :D :D Bir de geceden sağ kulağın üstünü kazıdılar minyatür Rihanna gibi oldum :D

Ameliyat sabahı hiç heyecanlı değildim. Hatta ameliyat için beni almaya odama geldiklerinde fosur fosur uyuyordum ^^ Neyse mavi ameliyat kıyafetlerini giydik ameliyathanenin yolunu tuttuk.. Bu arada sevgili kuzenim tarafından fotoğraflanıyorum poz veriyorum falan.. Benden yorum: 'Doktora karşı da ağzım uyku kokacak' hehehe 

Hemşireyle ameliyathaneye girdik. Hemşire içeriye sesleniyor 'KBB hasta getirdim' içeriden 'Nasıl hasta?' benim hemşire 'Sıradan bir hasta'... O.o Bana diyor.. benim hakkımda -sıradan- diyor.. Hiiii durur muyum sizce hiç :D Hemen dedim 'Hemşire hanım kendimi hiç bu kadar sıradan hissetmemiştim' Hemşire de şaşırdı hemen 'Yok öyle demek istemedim yani acil hasta değil anlamına geliyor' Ben de 'En azından gamzeli bir hasta getirdim diyeydiniz' didim hehehehe Gülüşmeler aldı başını gitti tabe :D

Neyse içeri alındık böyle buz gibi bir yer bekliyorum ama hiç de öyle değildi. Biraz soğuktu tabii ki ama bu üşüme üstünüzde '0' kıyafet olmasından kaynaklanıyor. Beni böyle bir sürü sedyenin olduğu bekleme alanına aldılar, dosyamı da kucağıma verdiler. Daha önce birçok kez ameliyathaneye hasta verdim ama ilk kez kendim giriyorum. Meraktan uzunları yakmışım hiçbir detayı kaçırmamaya çalışıyorum. Arada da gözlerimdeki çapakları temizliyorum :P

Sedyede bekliyorum benden başka hasta da yok zaten :D Gelen giden hep aynı şeyi soruyor 'Neden geldin sen?' O.o Nasıl yani yaaa??? Ameliyathane değil mi burası? Yoksa yanlış mı geldim yahu? Şaka bir yana bu diyalogların da elbet bir amacı var. Heyecanlanan hastaları sakinleştirmek için sohbet ediyorlar :) Ama benim gibi duyuları %50000000 çalışan biri 'Neden geldin?' sorusuna dik dik bakınca pek bir rahatsız oldular :D Sonra biri daha geldi.. Sorusu şu 'Ameliyat mı olacaksın sen?' Ben 'Evet.Sağ kulağımdan' 'Öyle mi? Nereden?' Ben bir duraksadım.. Acaba ameliyathanede personel arada anestezi mi kokluyor euehuehuehee Ben cevap olarak tane tane 'Sağ kulağımdan' dedim tekrar.. O da anladı zaten dediğini bozuldu falan kös kös gitti.. Sonradan öğrendim ki kendisi ameliyatımı yapan doktormuş euehuehuehe 

Sonra geldiler adımı sordular.. Aldılar beni ameliyathaneye.. Yukarıda olanların tamamı 7-8 dakikada falan oldu. Öyle çok beklemedim. Ameliyathane aynen filmlerde dizilerde gördüğümüz gibi. Ameliyat malzemeleri bir tepside üzeri yeşil örtülerle örtülmüş hazır. Beyaz ışıklı tabelada akciğer röntgenim ve beyin tomografim de hazır. Solumda da kalp monitörü hazırda bekliyor. Masanın tepesinde büyük kocaman bir aydınlatma lambası. Odada o anda 2 kadın bir erkek personel var. Beni hemen ameliyat masasına geçirdiler. Daha daha doğrusu kendim geçtim.

Ameliyat masası kocaman insan bedeni şeklinde. Kollar beden ve ayaklar var. Ve onları sabitlemek için de bağlar. Ben uzandım masaya, beden kısmında bitti benim boy eueheuhee.. Ayak kısımlarına eremedim :D Sonra ameliyat önlüğümün kol kısımlarını çıkarttıp koluma kafam kadar bir tansiyon aleti taktılar. Takılır takılmaz şişmeye başladı alet.. Ama nasıl sıkıyor kolumu kopacak sanki. Zaten ameliyat sonrası baktım hep çizgi çizgi kan oturmuş koluma :/

Yanıma bir bayan anestezi doktoru geldi.. Kalp zımbırtıları yapıştırdı göğsüme bağrıma.. Sol yanımda duran monitör başladı bip bip kalp atışlarımı yakalamaya.. Baktım kalp atışı 82 tansiyon 12/8 oooo iyi gayet normal :D Bayan doktor başladı damar yolu açma çalışmalarına.. Aman yarabii... damar yolu açmıyor elimin üstünden ciğerimi delmeye çalışıyor sanki.. Birinci deneme... Olmadı... ayyy ölcem... hemen yanında başka damar deniyor.... O da olmadı.. ayyy gidiyorum... Dayanamadım 'Sağ elimden deneseniz', doktor 'Sol olması gerek ilaç ve monitör tarafında ve anestesi doktorunun oturduğu bölmede olması gerek. Dikkatimi monitöre verdim. Haklı monitörün iki yanında anestesi doktorlarının oturması için bar taburesine benzeyen iki yüksek tabure var.. Offf Sık dişini Sevda :/ 

Bayan doktor el üstünde açacak damar bulamadı öylece elimi bırakıp sol ayak üstünden damar aramaya başladı. Bu arada açtığı damar yollarından kanlar akıyor. Tam o sırada yeşil gözlü erkek anestezi doktoru gelip lap diye kan akan elimin üstüne sıkıca bastırdı. Amannnn ne acımak.. Hiiiiiiiiiii dedim bir kere.. 'Çok acıttın' dedim hemen.. Cevap 'Aman aman çok da kıymetli canımız var'..... Narsist yanım harekete geçti tabii hemen 'Kıymetli tabii ben bi taneyim!' doktorda ufak çaplı bir şaşkınlık.. 'Tabii ki öylesiniz.. Tüm hastalarımız bizim için bir tanedir' yok yok sinir oldum ya altta kalamam 'Siz bilmezsiniz ben farklıyım' ^^ Doktor gülümsedi bu arada benim de sinirim geçer gibi oldu.. 

Bu arada diğer bayan doktor hala ayağımda damar yolu arıyor.. Deneme yapacak hazırlanıyor.. Eş zamanlı olarak erkek olan da eline aldı damar yolunu yine sol elimin üstünden damar yolu arayacak.. Nefesler tutuldu 1-2-3... Aman Allahımm... Nasıl bir acıdır o...Gözlerim karardı.. Yemin ediyorum ameliyattan sonra bile böyle acı çekmedim ben.. İkisi de aynı anda damar yoluna girince acıdan bayılacaktım.. Zarla zorla 'Ayyyyy ikisi birdennnn!' dedim.. Artık sesim nasıl çıktıysa arkamdan bir yerlerden bir bayan 'Biriniz bırakın hemen' dedi.. Ayağımı bıraktılar hemen, aynı anda da elimin üstündeki damar yolu açıldı.. Ama nasıl kötü oldum anlatamam.. Çok acıdı yaaa yok ötesi.. :( 

Nihayet damar yolu açıldı.. Elimin üstüne bişiler yapıştırdılar. O sırada acıdan kolumla gözümü kapatmıştım.. Çok acıdı diye söyleniyordum.. 1-2 dakika sonra erkek olan elimi aldı 'Haydi bakalım artık seni gönderelim' dedi. Elinde içinde süt beyazı sıvı olan bir enjektör var.. İğneyi damar yoluna taktı.. Doktorla göz gözeyim (hmm hiç de fena değilmiş :P ) dedi ki; 'Bize döndüğünde derin nefes almayı unutm......' Cümlenin devamı yok çünkü çoktan gitmişim hehe Doktor cümlesine başladığında eş zamanlı olarak şırıngayı da enjekte etmeye başladı.. O sırada da arkamdan bir yerden yüzüme siyah bir maske geldi.. Şırınganın daha yarısı gitmeden.. KÜTTTT... Nasıl bir ilaçtır yahu o.. Tak diye götürüyor adamı O.o tıpkı filmlerdeki gibi.. kapkaranlık gerisi yok.. 

**

Sonrasında ilk hatırladığım şey bana seslendikleri.. 'Sevda Hanım..' diye sesleniyorlar.. İki kere seslendiler... Ama cevap veremiyorum.. Üçüncü seferde omuzumdan tutarak sarsıp söylediler.. Hemen gözümü açtım. Açmamla kapamam bir oldu.. Çünkü çok parlak bir ışık vardı.. Sonrasında sedyem şiddetli bir şekilde takırdadı.. Sanırım beni bir yerden bir yere aktardılar.. Sonrası karanlık.. Odama götürmüşler.. 

Kapı önünde bekleyen ablam, kuzenim ve babamın anlattıkları çok eğlenceli.. Güldükleri için onlara kızamadım bile.. Çünkü cidden o kadar komikmişim ki :D Ameliyathaneden çıktığımda ağlıyormuşum.. Nasıl canım yanıyorsa artık.. Ameliyat yaklaşık 3 saat sürmüş.. Sonra yatağıma geldiğimde anestezi etkisiyle konuşmam değişmiş. Bildiğiniz dünya üzerinde olmayan bir dil konuşuyorum.. O kadar komik ki.. Kuzenim sağ olsun o anları telefonu ile kaydederek ölümsüzleştirdi.. Ablam benimle her konuştuğunda yakınıyorum. İşaret parmağım havada, kimsenin anlamadığı bir dille bir şeyler anlatıyorum.. hahaha Tam olarak ayılmam yaklaşık 20 dakika sürdü. Mide bulantısı, kusma vs hiçbir yan etki hissetmedim-yaşamadım. Tabii ki bunda sigara kullanmamanın etkisi çok büyük. Tak diye uyandım. Kurduğum ilk anlamlı cümle 'Abla..çok acıyor' oldu.. 

Sonrası hemen toparladım.. Ve yukarıda yaşadıklarımı anlattım onlara.. Masal gibi dinlediler.. Ameliyat sırasında entübe ettiklerinden yani solunum makinasına bağladıklarından boğazım ve dudaklarım tahriş olmuştu. Dudağım hemen şişti. Kocaman oldu. Boğazım tahriş olduğundan sesim şarkı söyleyen öküzler gibi çıkıyordu. Akşam doktorlar vizit yaparken doktorum bir şikayetim olup olmadığını sordu; ben 'Doktor bey ameliyat yaparken sesimi bozdunuz galiba. Sesim travesti gibi çıkıyor. Naaptınız kulağımı ameliyat ederken boğazıma mı geçtiniz?' ..tepki.. doktorlar gülüşürler hehehe

Haa bu kadar anlattın ne yaptılar kulağına, rahatsızlığın neydi derseniz eğer; en başta dediğim gibi duyu azalması şikayetiyle gittim ben. Teşhis kulak zarı çökmesi..Yapılan operasyon kulak zarı yaması ve şimdi adını bile telaffuz edemediğim bir zımbırtı :D 

Şimdi neredeyse bir ay olmak üzere ve çok şükür bir sorun yaşamadan bu ameliyatı atlattım. Rabbim kimseye dert verip derman aratmasın, devasız hastalıklarla hastane kapılarına düşürmesin. Hani derler ya Allah ne düşürsün ne de eksik etsin aynen öyle. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim; her ne kadar devlet hastanesi olsa da doktorlar da hemşireler de son derece ilgililer. Geçti gitti inşallah.. 

Ama bu ameliyat bana çok büyük bir koz verdi.. Şimdi ne zaman bir konu hakkında bilgiçlik, ukalalık yapsam 'Eeeee kulağı kesik derler bana' diye söyleyebiliyorum.. euehueheuheuhee 

Hastalıklarla mücadele eden ve şifa arayan herkesin Rabbim yardımcısı olsun..

Sevgiler

Not: Sevgili okuyucu buraya kadar okuduysan alnının çatısından öptüm seni :D Fark ettim biraz uzun bir yazı oldu ama yazmasam olmazdı ^^

MEME KÜÇÜLTME AMELİYATI


Meme küçültme operasyonu taleplerinin en mühim sebepleri; memelerinin büyük olmasından şikayetçi olan kadınların memelerinin yol açtığı postür bozukluğu, omuzlarda iz bırakan sütyen askıları, meme altı mantar enfeksiyonu, meme altı egzema hastalığı ve memelerin ağırlığı ve sarkıklığından dolayı meydana gelen sırt, boyun ve bel ağrıları çekilmez bir hal aldığında kadınların imdadına meme küçültme operasyonu yetişir.
Meme küçültme operasyonuna karar veren kadınlar seçmiş oldukları doktorları ile ameliyat öncesi görüşme esnasında doktorlarına daha önce doğum yapıp yapmadıklarını, operasyon sonrasında göğüslerinde oluşabilecek izleri kabul ettiklerini beyan ederler ve cerrahi müdahale sonrasında kendilerinde görmek istedikleri değişimi anlatırlar.

Meme yağ ve meme dokusundan oluştuğundan dolayı bireyin ağırlığı da mühimdir. Operasyon geçiren kişinin ideal kiloya yakın olması yahut olması gerektiği kiloda olması cerrahi müdahaleyi kolaylaştırır ve başarısını arttırır.
Meme küçültme operasyonları genelde sedasyon anestezisi yahut genel anestezi ile yapılır. Cerrahi müdahale ortalama 2,5-3 saat arası seyir edebiliyor ve operasyon sonrasındaki ağrılar ağrı kesiciler ile bertaraf edilebiliyor.

APANDİSİT BELİRTİLERİ VE APANDİSİT AMELİYATI

Apandisit Nedir Belirtileri ve Tedavisi

Körbağırsağın apandis denen solucansı uzantısının iltihaplanması apandisit olarak bilinir. Çok sık rastlanan ve özellikle yetersiz tedavi sonucu yol açacağı tehlikeli komplikasyonlardan ötürü korkulan bir hastalıktır.

Günümüzdeki antibiyotik olanaklarına karşın bu ikincil hastalıkların en ağın peritonit yani karın zarı iltihabıdır.

Apandis içinden besinlerin geçmediği küçük bir bağırsak çıkıntısıdır. Hareketli ve esnek bir boru biçiminde olan bu çıkıntı kalınbağırsağın başlangıç bölümü olan körbağırsağa, incebağırsakla birleşme yerinin hemen gerisinde bağlanır. Genellikle eğik biçimde gövde eksenine doğru uzanır. Bu normal konumunun dışında leğen içine, karaciğer altına ya da sol böğüre doğru da yerleşebilir.
Alışılmış yerinin dışında bulunan apandisin iltihaplanması, belirtileri değerlendirmede ve hastalığın tanısını koymada güçlükler yaratır.
Apandisin anatomik yapısında üç katman göze çarpar. Dış yüzeyi seröz (sıvı içeren) bir zar örter.

Bunun altında kas katmanı ve en içte de lenf dokusunca zengin, girintili çıkıntılı bir mukoza yer alır. Lenf dokusunun bolluğundan ötürü apandise “bağırsak bademciği” de denir.

NEDENLERİ

Apandisin iç boşluğu çok dardır. Bağırsak florasında bulunan bütün mikroorganizmalar burada da yaşar. Apandis genellikle bu mikroplara karşı yeterince dirençlidir. Ama bazen çoğalan mikroplar hastalık yapıcı özellik kazanır. Böylece apandisin iltihaplanma süreci başlar.

Mikropların hastalık yapıcı özellik kazanmalarını sağlayan en önemli olay, apandis iç boşluğunun tıkanarak körbağırsakla bağlantısının zayıflamasıdır. Mikropların burada durağan biçimde kalmasıyla apandis duyan iltihaplanır. Tıkanmanın birçok nedeni vardır. Bunlar arasında yoğun mukus tıkaçları, bağırsak solucanları, apandisin çok uzun olması, duvarlarında hareketi zorlaştıran köşelerin bulunması ya da kiraz gibi meyvelerin takılı kalan çekirdekleri sayılabilir.

GÖRÜLME SIKLIĞI

Antibiyotiklerin yaygın biçimde kullanıma girmesiyle apandisit olgularının sayısı azalmıştır. Gene de bütün cerrahi girişimlerin yüzde 2 si apandisit nedeniyle yapılmaktadır. Bebeklik çağında ender görülen apandisit, çocukluk ve özellikle ergenlik çağında çok sık ortaya çıkar. Daha sonra görülme sıklığı azalmakla birlikte her yaşta gelişebilir ve her iki cinste de eşit oranda görülür. Bazı hastalarda akut apandisit kendiliğinden geriler. Ama olguların yarısında bu krizler yineler ve kesin tedaviyi gerektirir.

Hastalığın akutla kronik arası ve kronik biçimlerinden de söz edilir. Akutla kronik arası olgular çok ender değildir. Buna karşılık kronik apandisite düşünüldüğünden çok daha az rastlanır; hatta kronik apandisit tamsının birçok olguda sağlam bir temeli yoktur.

Belirtileri

Apandisitin belirtileri deneyimli bir hekimi bile tanı koymada zora sokabilir. Akut apandisit özellikle çocuklarda iştah kaybı, bulantı ve kusmayla başlar. Ateş hastalığın tipik bir belirtisi değildir. Koltuk altından ölçüldüğünde hiçbir zaman çok yüksek çıkmaz. Ama makattan alınan vücut sıcaklığı her zaman daha yüksektir. Ağrı en önemli belirtidir. Birkaç kez kusmayla birlikte sancı biçiminde ortaya çıkar. Önceleri aralıklı gelen ağrı gittikçe şiddetlenir ve süreklilik kazanır. Apandisit ağrısı göbek çevresi ve karın üstü bölgelerinde başlar; daha ender olarak bütün karında duyulur. Daha sonra karnın sağ alt bölgesine kayar. Ağrının göbek ile böğür kemiği ön dikeni arasındaki bu yeri çok tipiktir. Bazen şiddetle başlayan ağrı daha sonra hafifler. Bu durum yanıltıcıdır; hastaya rahatsızlığının bittiği duygusunu verir.

Oysa ağrı azalırken akut krizin öbür belirtilerinde gerileme görülmezse, örneğin, hızlı olan kalp atışları yavaşlamaz, kas sertliği çözülmezse bu durum apandisitin en korkulu komplikasyonu olan karın zan iltihabının geliştiğini gösterir.

Hastanın muayenesi sırasında kolayca akut apandisit tanısına varılabilir. Karnın sağ alt bölgesinin elle muayenesinde kasların korunma amacıyla kasılması sonucu sertlik görülür. Belirli noktalara bastırılması şiddetli ağrı verir.

Apandisit tipleri

Belirtilerin şiddeti ve hastalığın ağırlığı yalnız apandis iltihabının niteliğine bağlıdır. Akut apandisitin başlıca üç tipi vardır: Mukuslu, irinli ve kangrenli. Cerrahi uygulamada en sık mukuslu apandisite rastlanır. Mukus salgısının arttığı bu tipte apandis iyice iltihaplanmış, gergin ve büyümüştür. Üzerindeki periton ise alışılmış parlaklığını yitirerek hafif matlaşmıştır. Mukuslu apandisit hastalığın en hafif tipi olmasına karşın, zamanında müdahale edilmezse irinli apandisite dönüşebilir. İrinli apandisitte, apandis iç boşluğunda ve duvarında biriken irin birçok apse odağı oluşturur. Bu apselerin ülserleşerek apandis dışına açılmasıyla kaçınılmaz olarak periton iltihabı gelişir. Akut apandisitin irinli tipinde körbağırsak ve incebağırsak bağlantı bölgesi gibi apandis yakınındaki bağırsak bölümleri de iltihaplanır. Son olarak, apandis damarlarının pıhtıyla (tromboz) tıkanması sonucunda kangrenli apandisit gelişir.
Başka bir deyişle, apandise gelen kanın ve dolayısıyla oksijenin azalması, doku ölümüne (nekroz) ve apandisin bağırsaktan kopmasına yol açar. Kopan apandisin ve körbağırsağın içindekiler kayın zarı boşluğuna yayılınca çok ağır bir peritonit oluşur.

GİDİŞİ

Hastalık gidişine bırakılırsa, yani tanısı konmaz ya da hasta ameliyata izin vermezse nasıl bir gelişme gösterir? Bazı iyi huylu olgularda ağrı, kusma ve ateş birkaç gün içinde kendiliğinden azalır ve hasta o an için kendini “iyileşmiş” hisseder. Ama “o an” geçicidir, çünkü kolayca atlatılan bu ilk krizi kaçınılmaz olarak ikincisi izler. İkinci krizin ortaya çıkış zamanı değişkendir ve arada geçen süre hastalığın kronikleşmesine yol açacak ölçüde uzayabilir.
Bu iyi huylu olguların dışında bazen de 3. ve 4. günlerde periton tepkisi gelişir. Bunun sonucu olarak böğür çukurunda elle hissedilen, sınırları belirsiz, oval bir kütle belirir (plastron). Yatakta dinlenme, karna buz koyma ve antibiyotik tedavisiyle plastron birkaç haftada geriler.

Bir başka olasılık da apandisitin yaygın peritonit gibi ağır hastalık durumuna doğru gelişmesidir. Yaygın karın zarı iltihabında belirtiler çok şiddetlidir; ağrı bütün karında duyulur, kusma sıklaşır, hıçkırma belirir ve ateş 400C ye kadar çıkar. Hasta endişeli, sıkıntılı, solgun, yüz hatları gerilmiş görünür; dudaklar ve özellikle dil kurumuştur. Acil girişimde bulunulmazsa hasta ölür.