Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Büyük Selçuklu Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Büyük Selçuklu Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mahmud Zengi ile Kılıçarslan Neden Kavga Etti? Kılıçarslan’dan Ne İstiyor?

Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, Danışmendlilere saldırmıştı. Bunun üzerine Nureddin, Haçlı ve Batıni tehlikesi mevcutken kendi kardeş devletine saldıran Kılıçarslan’ın üzerine ordusuyla hareket etmişti. Kılıçarslan barış teklif ettiğinde Nureddin Zengî barış 

için şunları şart koşmuştur:

“Senden şu üç şeyi istiyorum, birincisi Müslümanlara saldırdığın için tevbe edeceksin ve bizden de özür dileyeceksin. Ayrıca tecdid-i iman yapacaksın. Zira yaptıkların Müslüman bir devlet adamına hiç yakışmıyor. İkincisi, Allah İslam topraklarının büyük kısmını sana nasip etmiş fakat sen Bizans ve diğer İslam düşmanlarıyla mücadele etmeyi bırakıp başka işlere yönelmişsin. Şu halde tekrar cihada başlayacaksın ve haçlılara karşı ihtiyaç duyduğumda bana destek olacaksın. Üçüncüsü kızını yeğenim Seyfettin Gazi ile evlendireceksin.”

Kılıçarslan bu şartlara hayret etmiş ve artık Nureddin’in daimi dostu olmuştur. Bu birleştiriciliğinin ardında hep Şeriata bağlılığı vardı. Yine Emiru’l-Adil Şehid Nureddin Mahmud Zengi bir gün Haçlılara karşı Hasankehf beyini yardıma davet etmişti. Fahrettin, kendi açısından zûl, Nureddin Zengi açısından şeref sayılan şu cümleyi söylemiştir: “Bu Nureddin’in başına çok namaz kılıp oruç tutmak vurmuş. Hem kendini hem adamlarını tehlikeye atıyor.” Ama Cenab-ı Hakk, Emir Fahrettin’in yardım göndermediği o zor durumda Nureddin’ni muzaffer kılmıştı.

Malazgirt Zaferi Dolayısıyla



Malazgirt Zaferi Dolayısıyla kaleme aldığımız bu yazıyla geçmişi birkez daha yadedelim. Nitekim Tarihin ışığında bugün artık sabit olmuşturki, Türklerin İslamla müşerref olmasından evvel tek sabit bir dinleri yoktur. Yaygın kanaat olan Şamanizm dini umumi dinleri olmamıştır. Eski Türkler çok kere din değiştirmiş, çok farklı inanışlara meyletmişler ve itikadî umdeleri umursamamışlardı. Mazdeizm, Zerdüştlük, Budizm, Şamanizm, Hristiyanlık, Yahudilik ve değişik putperest inançlar. İlk defa İslam dinine girdikten sonra umumen bir din üzerinde ittifak etmişler, ilk defa akideyi hayatlarının en önemli umdesi olarak görmüşlerdir.

Türklerin İslam’a girişinde eski inançlarının İslam’a yakınlığı söylentisi doğru değildir. Hatta kaynaklarda geçen ilk Müslüman olan Türk Buharalı tüccar Erzekyan bir Mecusi iken Müslüman olmuştu. Ve yine Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügati’t-Türk eserine bakanlar, onun Müslüman olmayan Türkleri putperetslikle, ateşperestlikle ve diğer sair inançlarla itham ettiğini görecektir.

Netice olarak Türkler akideden tekrar uzaklaşırsa, İslam’dan evvel olduğu gibi inanç karmaşası yaşayacaklardır, hakimiyet iddiaları da kof bir söylem olarak kalacak ve bugünkü Türkçülerin çıkardıkları gibi kuru gürültüden ibaret olacaktır.

Eyyühe’l-Etrak! “Sünnilik Türk gücüdür.” Var olmak için en mühim silah; bin seneden beri olduğu gibi bugün de yarın da akidedir.
Malazgirt bir akide zaferdir ve bu sebeple Sultan Alparslan şöyle buyurmuştur:

“Biz Türkler temiz Müslümanlarız, bidat nedir bilmeyiz. Allah bizi bu sebeple aziz ve muzaffer kılmıştır.”

Tarih şovenist duyguların tatmin edileceği bir saha değildir, Kur’an’ın da işaret buyurduğu gibi öğüt ve ibret alınan bir ilimdir. Dünyaya yeniden tokat vurmak isteyen Türk varsa, cihad nedir, fıkıh nedir, emir nedir bilmek mecburiyetindedir. Biraz devrimlerden, biraz evrimlerden, biraz gelenekten, biraz törelerden, biraz modernizmden meydana gelen yamalı bohça ideolojilerden hiçbir halt olmamıştır, olmayacaktır. İslam’ı Türklükle tanımlamak değil, Türklüğü İslam ile tanımlamaktır aslolan.