Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Savaşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Savaşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Malazgirt Zaferi Dolayısıyla



Malazgirt Zaferi Dolayısıyla kaleme aldığımız bu yazıyla geçmişi birkez daha yadedelim. Nitekim Tarihin ışığında bugün artık sabit olmuşturki, Türklerin İslamla müşerref olmasından evvel tek sabit bir dinleri yoktur. Yaygın kanaat olan Şamanizm dini umumi dinleri olmamıştır. Eski Türkler çok kere din değiştirmiş, çok farklı inanışlara meyletmişler ve itikadî umdeleri umursamamışlardı. Mazdeizm, Zerdüştlük, Budizm, Şamanizm, Hristiyanlık, Yahudilik ve değişik putperest inançlar. İlk defa İslam dinine girdikten sonra umumen bir din üzerinde ittifak etmişler, ilk defa akideyi hayatlarının en önemli umdesi olarak görmüşlerdir.

Türklerin İslam’a girişinde eski inançlarının İslam’a yakınlığı söylentisi doğru değildir. Hatta kaynaklarda geçen ilk Müslüman olan Türk Buharalı tüccar Erzekyan bir Mecusi iken Müslüman olmuştu. Ve yine Kaşgarlı Mahmud’un Divan-ı Lügati’t-Türk eserine bakanlar, onun Müslüman olmayan Türkleri putperetslikle, ateşperestlikle ve diğer sair inançlarla itham ettiğini görecektir.

Netice olarak Türkler akideden tekrar uzaklaşırsa, İslam’dan evvel olduğu gibi inanç karmaşası yaşayacaklardır, hakimiyet iddiaları da kof bir söylem olarak kalacak ve bugünkü Türkçülerin çıkardıkları gibi kuru gürültüden ibaret olacaktır.

Eyyühe’l-Etrak! “Sünnilik Türk gücüdür.” Var olmak için en mühim silah; bin seneden beri olduğu gibi bugün de yarın da akidedir.
Malazgirt bir akide zaferdir ve bu sebeple Sultan Alparslan şöyle buyurmuştur:

“Biz Türkler temiz Müslümanlarız, bidat nedir bilmeyiz. Allah bizi bu sebeple aziz ve muzaffer kılmıştır.”

Tarih şovenist duyguların tatmin edileceği bir saha değildir, Kur’an’ın da işaret buyurduğu gibi öğüt ve ibret alınan bir ilimdir. Dünyaya yeniden tokat vurmak isteyen Türk varsa, cihad nedir, fıkıh nedir, emir nedir bilmek mecburiyetindedir. Biraz devrimlerden, biraz evrimlerden, biraz gelenekten, biraz törelerden, biraz modernizmden meydana gelen yamalı bohça ideolojilerden hiçbir halt olmamıştır, olmayacaktır. İslam’ı Türklükle tanımlamak değil, Türklüğü İslam ile tanımlamaktır aslolan.

Amerikan İç Savaşı Nedir? Ne Oldu? Neler Yaşandı? Sonuçları?


Anasayfa > Site Haritası > Tarihi Olaylar > Amerikan İç Savaşı Nedir? Ne Oldu? Neler Yaşandı? Sonuçları?
Amerikan İç Savaşı Nedir? Ne Oldu? Neler Yaşandı? Sonuçları?
Amerikan İç Savaşı Nedir?
 Ne Oldu?
Neler Yaşandı?
Sonuçları?

Amerikada yaşanan Amerikan İç savaşlarının nedenleri, neden çıktığı, neler yaşandığı ve sonuçlarını bunun yanında başkan Abraham Lincoln'un neler yaptığını sizlere kısa ve net bir şekilde açıkladık.

Amerikan İç Savaşı

Amerikan İç Savaşı; Amerika Birleşik Devletleri ile Eyalet birliğinden çıkarak, bağımsız olmak isteyen 11 Güney Eyaleti arasındaki yaşanmış tarihi çatışmadır. 11 Güney eyaleti 1860 yılında Abraham Lincoln’ün başkan seçilmesiyle Jefferson Davis komutasında ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 1861 yılının 1 Eylül’ünde, Güney Carolina’daki Sumter Kalesi’nden yapılan top atışıyla iç savaş patlak vermiştir.. 1 Ocak 1863’de alınan kararla uygulanan köleliğin kaldırılması teklifi, parlamentoda oylanarak kabul edildikten sonra 31 Ocak 1965’de yasalaşmıştır. Ancak bu zaferden beş gün sonra “Abraham Lincoln” bir suikast sonucu öldürülmüştür. 


Amerikan İç Savaşı'nın Nedenleri

 19. yüzyılın sonlarına doğru büyük tarım arazilerinin geliştiği güney eyaletlerinde özellikle pamuk, tütün ve şeker kamışı üretiminde ciddi gelirler elde ediliyordu. Tarım arazilerinin işlenmesinde Afrika’dan kaçırılıp getirilen siyahi kölelerden faydalanılıyordu. Özellikle kuzey ve batı eyaletlerinde sanayi sektörünün gelişmesi serbest işçi sistemini beraberinde getirdi ve köleliğin yasaklanması öngörüldü. Fakat köleliğin yasaklanması, gelirlerini tarımdan karşılayan ve tarım arazilerinde köle ihtiyacı olan güney eyaletlerinin işine gelmiyordu. Güney eyaletleri de, önünde sonunda köleliğin güney eyaletlerinde de yasaklanacağını düşünerek devletten ayrılmak için bir iç ayaklanma çıkardılar.




Yaptığı seçim propagandalarında köleliği kaldıracağına söz veren Abraham Lincoln’un başkan seçilmesinin ardından güney’deki 7 Eyalet (Carolina, Missisipi, Florida, Alabama, Teksas, Georgia ve Louisiana) başkanın köleliği kaldıracağına kesin gözüyle bakarak endişelendi ve zaman kaybetmeden bağımsızlıklarını ilan etti. Başlarda çok insancıl bir sebebi olmasına rağmen kuzey eyaletlerin bu tutumu aslında, güneydeki siyahi kölelerin kuzey de kurulan sanayi kuruluşlarına aktarılmasını sağlamaktı. Ayrıca güney eyaletlerin İngilizlerle olan ticari ilişkileri, yani güney eyaletlerinin pamuk vererek karşılığında İngilizlerden Afrikalı köle almaları kuzey eyaletlerini tedirgin etti ve güney eyaletlerin dizginlenmesi gerektiğini düşündüler. Ayrıca İngilizlere ucuza satılan pamuk hammaddesi, Kuzeydeki sanayi kuruluşlarında işlenebilir ve büyük ekonomik gelirler elde edilebilirdi. Bütün bu sebeplerden dolayı, güney eyaletlerden oluşan “Güneyli Konfederasyon” ve Kuzeydeki diğer eyaletlerden oluşan “Union” (Birlik) arasında Amerikan İç Savaşı başladı.

Amerikan İç Savaşı’nın Kazananı Kuzey Birliği

Amerikan savaşının ilk yıllarında taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamamıştır. İki taraf ağır kayıplar vermesine rağmen zaman zaman yaşanan geri çekilmeler ve taarruzlar olsa da iki tarafında bariz bir üstünlüğü yoktur. Fakat 1863 yılının Temmuz ayında yapılan “Gettysburg Muharebesi” bir dönüm noktası olmuştur.

Güneyden 72 bin ve kuzeyden 82 bin askerin karşı karşıya geldiği bu muharebede iki taraf da ağır kayıplar vermiş; fakat savaş kuzey birliklerinin bariz üstünlüğüyle sonuçlanmıştır. Savaşın sonunun geldiğini anlayan kuzeyli birlikler, güney birliklerine iki koldan saldırarak 9 Nisan 1865 yılında güneyli ünlü komutan Robert Edward Lee’nin ordularını bozguna uğratarak güney birliğini teslim olmaya zorlamıştır. Güney birliklerinin ağır yenilgiye uğramasıyla geri kalan askerler de silah bırakarak kayıtsız şartsız kuzey yönetimine teslim olmuşlardır. Başkan Abraham Lincoln, güney eyaletlerini sömürmek yerine onlara kalkınmaları için borç vermeyi dahi teklif etmiştir. Kuzey birliğindeki taraflar ve çıkar grupları ise başkanın tam tersine güney topraklarının işgal edilmesini savunmuşlardır. Yapılan bütün anlaşmalardan sonra Senatör Wallace ve gizli servisin hazırladığı bir kumpasla, aslen oyuncu olan “John Wilkes Booth”  Başkan Abraham Lincoln’ü silahla başından vurarak öldürmüştür.

Kuzey Birlikleri’nin Zaferi ve İç Savaşın Sonuçları

Kuzey birliklerinin mutlak üstünlüğüyle birlikte, güney birliği teslim olmuş ve güney topraklarındaki bütün köleler serbestleştirilmiş; belli bir süreden sonra da oy kullanma hakkı kazanmışlardır. Bölünme tehlikesiyle karşı karşıya gelen Amerika Birleşik Devletleri, bu badireyi de atlatarak bir bütün halinde kalmayı başarmıştır. Güney eyaletlerdeki tarım arazilerinde kölelere dayalı yapılan üretim kaldırılmıştır. Savaşın sonunda güneydeki siyah kölelere birçok haklar tanınsa da bu haklar zamanla toprak sahipleri tarafından geri alınmıştır. Amerika iç savaşı çıkmadan önce güney, ekonomik olarak kuzeyden üstün olmasına rağmen; savaştan sonra tarım ekonomisi çöken güney, ekonomik üstünlüğü kuzey eyaletlere kaptırmıştır.

Abraham Lincoln Suikasti

Köleliğin kaldırılmasını isteyen ve siyahi insanlara bir takım haklar vadeden Abraham Lincoln öncelikle çevresinde ve daha sonra ise halk kitleleri tarafından büyük tepki çekmiştir. Her ne kadar aslen oyuncu olsa da John Wilkes Booth, güney eyaletlere askeri lazımlık kaçakçılığı yapıyor ve bu eyaletlere büyük sempati besliyordu. Suikast girişiminden önce başkanı kaçırma planları yapan Booth, başkanın planında yapılan ufak bir değişiklikle amacına ulaşamamıştır. Daha sonra başkanı öldürme fikrini iyice aklına koyan Booth, Başkan ve Ailesinin 14 Nisan 1865 tarihinde “Amerikalı Kuzenimiz” adlı oyunu izlemek için Ford Tiyatrosuna gideceklerini haber almıştır. Oyun başladıktan bir süre sonra tiyatro salonuna giren Booth, sinsice başkana yaklaşarak başkanı silahla başından vurmuştur.



Tiyatronun karşısındaki Peterson House’da ilk müdahalesi yapılan Lincoln ertesi sabah saat 7:02’de hayatını kaybetmiştir. Suikasttan 12 gün sonra Booth, Federal ajanlar tarafından bulunmuş ve Virginia'da bir ahırda öldürülmüştür.

Abraham Lincoln cinayeti Amerika tarihindeki ilk başkan suikastidir. Başkanın ölümü destekçisi olan halkı yasa boğmuştur. Her ne kadar katili belli ve suikast tanıklarla desteklenmiş olsa da Abraham Lincoln’ün ölümünde gizli servis ve aristokrat kesimin parmağı vardır. Çıkarları zedelenen ve güç odağı olmak isteyen devletlerin en büyük oyunları kendi bünyelerindeki önemli kişileri sindirmektir. Abraham Lincoln köleliği kaldırmak ve siyahilere birtakım haklar vermek isteyerek, aslında ülkedeki bütün ırkçı kesimi karşısına almış ve tabiri caizse idealleri için ölümü göze almıştır…


Kategoriler:
Tarihi Olaylar, İlgin Olaylar, Gizemli Olaylar, Amerika, Amerikan İç Savaşı, Abraham Lincoln, Savaşlar

Kore Savaşı Nedir? Neden Yapıldı? Ne Oldu? Neden Çıktı?


Anasayfa > Site Haritası > Tarihi Olaylar > Kore Savaşı Nedir? Neden Yapıldı? Ne Oldu? Neden Çıktı?
Kore Savaşı Nedir? Neden Yapıldı? Ne Oldu? Neden Çıktı?
Kore Savaşı Nedir?
Neden Yapıldı?
Ne Oldu?
Neden Çıktı?

Kore savaşı nedir? nasıl çıkıt, neden çıktı, kore savaşının gelişimi, kore savaşına neden olan olaylar, kore savaşı ve Türkiye'nin oynadığı rol ve en sonda ise Kore Savaşının sonuçlarını bugün sizlerle kaleme aldık

Kore Savaşı

Kore Savaşı, 1950-1953 yıllarında, Kuzey Kore ve Güney Kore arasında meydana gelen iç savaştır. Soğuk savaşın ilk yıllarında meydana gelen bu çatışma, ilk önce ABD ve müttefiklerinin daha sonra da Çin Halk Cumhuriyeti’nin katılmasıyla uluslararası bir boyut kazanmıştır. Kore savaşı sonunda Kore’nin bölünmüşlüğü devam etmiş ve iki ayrı yönetimin birbirine olan düşmanlığı bugünlere miras kalmıştır. Savaş, tarafların karşılıklı saldırılarıyla devam etse de birbirine üstünlük kuramamışlardır. Kore Savaşı, 2007’de Kuzey Kore (Sovyet Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti)  ve Güney Kore (ABD/ BM ittifakı) arasında imzalanan antlaşmayla yazılı olarak hükmünü bugünlere değin korumuştur.           


Kore Savaşının Nedenleri ve Gelişimi

Savaş öncesinde salgın hastalıklardan beli bükülen Kore, aynı zamanda son yüzyılda adeta bir piyon gibi devletler arasında kullanılmış ve ülkenin ekonomik gelişmesi durma noktasına gelmiştir. Japonya, 1905 yılında Rus Çarlığını yendikten sonra bölgede stratejik bir konuma sahip olan Kore’yi işgal ederek, Çin’i de etkisi altına almak istemiştir.

II. Dünya savaşından yenik ayrılan Japonya, elindeki topraklardan biri olan Kore’yi ABD ve Sovyet Rusya’ya bırakmak zorunda kalmıştır. 1945 Mayısında Amerika ile Sovyet Rusya arasında imzalanan anlaşma gereğince savaş bittikten sonra Kore’nin; İngiltere, Amerika, Rusya ve Çin’in ortak vesayeti altında korunmasına karar verilmiştir. Fakat Sovyet Rusya 1945 Temmuzundaki Potsdam Konferası’nda uzak doğu savaşlarına katılma kararı alınca, Kore’de 38. enlemin kuzeyinde kalan bölge Sovyetlere verilmiş ve savaşa Kuzey Kore de dahil edilmiştir. İki devlet Kore’de ayrı yönetimler kurduktan sonra bölgeden askerlerini çekseler de; kuzeyde Sovyet yanlısı bir hükümet ve güneyde ABD yanlısı başka bir hükümet kurulmuş ve iç çatışmalar kaçınılmaz hale gelmiştir. Savaş kararına hemen uymayan Sovyet hükümeti, Amerika’nın Japonya’ya attığı iki atom bombasından sonra Japonya’yı güçsüz görerek savaş ilan etmiş ve Kore’yi, 38. enlemin kuzeyine asker sokarak işgal etmiştir.


BM'nin bütün girişimlerine rağmen Kore birleştirilemeyince Amerika aldığı bir karar ile Kore’nin güneyinde kendi vesayeti altında başka bir hükümet kurmuştur. Kore, Asya kıtasına geçebilmek için büyük adına büyük bir jeopolitik önem taşımaktaydı bu nedenle büyük devletler, jeopolitik avantaj sağlamak için Kore üzerindeki çıkarlarını korumaya çalışmışlardır. Hem Japonya da hem de güney Kore de asker varlığı olan Amerika avantajlı konumda olsa da, Sovyet Rusya, Çin’i kendi kontrolüne aldıktan sonra Amerika’yı önce Kore’den daha sonra ise Japonya’dan atma planları yapmaya başlamıştır. İşte bu nedenlerden dolayı Moskova hükümeti 25 Haziran 1950 sabahından itibaren Kuzey Kore kuvvetlerine Güney Kore sınırlarını işgal talimatı vermiştir.

Kuzey Kore’nin, Güney Kore’ye karşı askeri müdahaleleri ve aralarındaki sınır hattı olan 38.enlemi işgal etmesi üzerine ABD hükümeti harekete geçmiştir. ABD başkanı Truman’a göre bu harekat olası bir Sovyet-Çin anlaşmasının ürünüydü. Olaya temkinli yaklaşan ABD öncelikle Japonya’daki askeri birliklerin komutanı olan 5 yıldızlı general “Douglas MacArthur’a” Güney Kore’ye askeri yardım yapılması emrini vermiştir. Bu olayın hemen ardından BM Güvenlik Konseyine başvuran ABD, Güney Kore’ye yardım edilmesi gerektiğine ilişkin önergesini sunmuş ve bu önerge Yugoslavya ait olan bir olumsuz oya karşılık dokuz olumlu oyla kabul edilmiştir. Oylamaya Çin Halk Cumhuriyetinin katılmamasını protesto eden Sovyet Rusya’nın oylamaya katılmadığı için veto yetkisi de olmamıştır. Ayrıca güvenlik konseyi Kuzey Kore’nin saldırgan tutumunu kınayarak birliklerini 38. enlemin gerisine çekmesi gerektiğini bildirmiştir.

BM birlikleri; Türkiye, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, Belçika, Filipinler, Kanada, Lüksemburg, Yunanistan, Habeşistan, Güney Afrika Birliği, Hollanda, Kolombiya askerlerinden oluşturulmuştur.                                                                           

Güvenlik konseyinden çıkan karara riayet etmeyen Kuzey Kore, askeri birliklerini geri çekmeyerek Seul’e kadar ilerleyişini sürdürmüştür. Bunun üzerine; ABD, Kuzey Kore’nin bu tutumuna karşılık deniz birliklerinden olan 8. filoyu Tayvan adalarına göndererek; olası bir Güney Kore yenilgisinde adanın güvenliğini sağlamak için önlem almıştır. Aynı gün Güvenlik Konseyinden Güney Kore’nin korunmasına ilişkin karar tasarısı oylanmış ve büyük çoğunlukla kabul edilmiştir. Güvenlik Konseyinden alınan kararla birlikte BM, Güney Kore’ye askeri birlikler sevk etmiş ve Kuzey Kore yenilerek 38. enlemin gerisine çekilmeye başlamıştır. Fakat Kuzey Kore’yi işgal ederek iki yönetimi birleştirme kararı alan birlikler, Kuzey bölgesini Çin sınırına kadar işgal etmişlerdir.

Çin hükümeti milliyetçi devlet düşüncesiyle Tayvan adalarını almak istiyordu. Fakat olası bir Amerika-Kore müttefiki hükümet ile bu durum olası değildi. Bu nedenle, BM güçlerinin 38. enlemi geçmeleriyle Kuzey Kore’nin saflarında savaşa dahil olan Çin Halk Cumhuriyeti aktif olarak Kuzey Kore’yi desteklemeye başlamıştır. 24 Ekim 1950 yılında son hücum ile Kuzey Kore’nin işgal edileceğini bildiren ABD Amirali Douglas MacArthur’un hesaba katmadığı bir gelişme yaşamıştır. Çin Halk Cumhuriyetinden yüzbinlerce gönüllü Yalu nehrini geçerek Kore’ye girmiş ve ABD/BM güçlerinin mevzilerine sızarak bu birliklere ağır kayıplar verdirmişlerdir. Garip olan bir şey bu gönüllülerden oluşan Çin Halk Ordusu milislerinin BM’nin ilerleyişi durdurarak geri çekilmeye zorlamalarıdır. Ocak 1951 yılında ABD başkanı Truman, meclisten özel yetki isteyerek “Kore Savaşı” için 50 milyar dolar savaş bütçesi çıkarmış ve Kore askeri birliklerine, hem mühimmat hem de asker mevcudu olarak %50 oranında takviye yapılmıştır.

Çin Halk Ordusu birlikleri BM güçlerini güneye doğru püskürterek güney bölgesini işgal etmeye başlamışlardır. Ancak BM güçlerinin karşı taarruzu sonucu savaş cephesi 38. enlem boyunca sabitlenmiştir. Bu arada General Douglas MacArthur, başkanın emrini dinlemeyerek Çin sınırına kadar ilerlemek isteyince; derhal görevden el çektirilerek emekliye sevk edilmiştir. Ayrıca generalin görevinden alınmasına neden olan asıl olay; BM güçleri Çin sınırı boyunca yaptığı saldırılar sonuçsuz kalınca, generalin Mançurya’ya atom bombası atılmasını bir öneri olarak sunması görevinden uzaklaştırılmasıyla sonuçlanmıştır. Bu olaydan sonra savaş alanında birlikler birbirine üstünlük sağlayamayınca mecburen taraflar barış görüşmeleri yapmaya başlamışlardır. Bununla birlikte; Amerika, Sovyet Rusya ve Çin hükümetleri savaşı Kore sınırları dışına taşırmamaya özen göstermişlerdir. Çünkü olası bir yanlış harekat genel bir savaşa yol açabilirdi. 1951 yılının Nisan ayında başlayan görüşmeler ancak 1953 yılının Temmuz ayında sonuç vermiş ve Panmunjom antlaşması imzalanmıştır.

Kore Savaşı’nın Sonuçları ve Asker Kayıpları

Kore savaşı antlaşmayla sonuçlandığında Kuzey Kore, Çin ile Batı bloğu arasında tampon bölge niteliği kazanmıştır. Kore savaşı sonuçlandığında savaşın bilançosu çok ağır olmuştur. Savaşta 3 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Savaş boyunca 56.000 ABD askeri, 600.000 Koreli asker, 500.000 Çin askeri ve 1,5 milyon komünist öldürülmüştür. Bu savaş Amerika’nın atom gücüne fazla güvenmemesi gerektiğini öğretmiştir. Kuzey Kore, Çin ve Sovyetlerin ittifakına boyun eğen ABD, Avrupa’daki diğer devletlerle birlikte bir karar alarak yakın muharebe ve nitelikli askeri birlikler oluşturmaya başlamıştır. Kore savaşına BM üyesi olan bütün devletlerden asker katıldığı için Türkiye’den de katılım olmuştur.  “Tuğgeneral Tahsin Yazıcı” komutasındaki 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5.090 kişilik 241. Türk Alayı, 17 Eylül 1950 de Hatay’ın İskenderun limanından hareket ederek Kore’deki BM birliklerine katılmışlardır.


Kore Savaşındaki Türk Ordusu

Katıldığı savaşlarda büyük başarılar elde eden Türk Alayı 721 şehit vermiş ve 2000 askerimiz de yaralanmıştır. Türk askerleri, Kore savaşında gösterdikleri üstün başarılarla kahraman bir neslin evladı olduklarını Dünya’ya tekrar kanıtlamışlardır.

Kore savaşını sona erdiren antlaşma tarafların birbirlerine üstünlük sağlayamacaklarını anladıkları zaman görüşülmeye başlanmış ve müzakereler iki yıl sürmüştür. Taraflar müzakere sürecinde çarpışmaya devam etmişlerdir. Sovyet lideri Stalin’in 1953 Mart’ında ölümüyle, iktidar kavgaları ülkeyi yıpranmış ve nihayet Sovyet Rusya anlaşmayı kabul etmeye razı olmuştur. İmzalanan Panmunjom antlaşmasıyla, Kuzey ve Güney Kore arasındaki 38. enlem tekrar sınır kabul edilmiştir. Sınırlarda ve şartlarda çok değişiklik olmasa dahi Sovyet Rusya, Amerika’yı Kore’den atamayacağını anlamıştır. 



Kategoriler:
Tarihi Olaylar, İlgin Olaylar, Gizemli Olaylar, Türkiye, Kore, Kore Savaşı, Savaşlar