Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive

Siyasi Güç ama Nasıl Olacak?


ERHUM Adnan Menderes 1946’da CHP’nin Tek Parti iktidarına karşı muhalefet bayrağını açmış parlak bir politikacıydı.

Parlak diyorum, bunu Atatürk de takdir etmişti. 1930’da Serbest Fırka kapattırıldıktan sonra yurt gezisine çıkar Atatürk, Aydın’da Serbest Fırka kurucusu genç Menderes’le tanışmış, onu çok beğenerek partisine almıştı.

On altı yıl sonra Menderes yeni kurulan Demokrat Parti (DP) adına 13 Eylül 1946 Cuma günü Meclis kürsüsündedir:

“Bir Meclis seçmek ve hatta bu Meclis’te bir miktar muhalif milletvekili bulundurmakla demokratik bir idare kurulmuş olmaz. Demokrasi teminatlar rejimidir...”

Menderes temel hak ve hürriyetlerle birlikte basın hürriyetinin “teminat” (güvence) altında bulunmadığı rejimlere demokrasi denilemeyeceğini anlatarak otoriter Tek Parti rejimini eleştiriyordu.

YEDİ YIL SONRA

Tam yedi yıl sonra Menderes başbakandır, Millet Partisi sözcüsü Osman Bölükbaşı muhalefettedir.

1950 seçimlerinde Demokrat Parti (DP) yüzde 54 oyla Meclis’teki 487 sandalyenin yüzde 84’ünü alarak iktidara gelmişti!

Ülkede özgürlük ve kalkınma rüzgârları esiyordu.

1953 yılının eylül ayında Menderes hükümeti “basın yoluyla işlenen suçlar” konusunda bir yasa tasarısını Meclis’e sevk etti. Tasarı, otoriter Tek Parti rejiminin ünlü “matbuat kanunu”na çok benziyordu.

8 Eylül 1953’te kürsüye gelen Osman Bölükbaşı, bu benzerliği anlatıyor, Menderes’in 1946’da CHP’yi eleştirirken yaptığı konuşmadan, benim yukarıya aldığım bölümü okuyarak şöyle diyordu:

“Şimdi ben de aynı gerekçeyle, tasarının reddi için önerge hazırlayacağım, dünkü fikirlerini hatırlatarak Başbakan’ın da imzalamasını rica edeceğim.”

Hiç etkisi olmadı, tasarı yasalaştı.

‘GÜCÜ SÜRDÜRMEK İÇİN’

Bu noktada zihnimizi malum “kutuplaşma”nın kafesine sokmadan sorunu anlamaya çalışalım: Sorun, bizim siyasi kültürümüzde siyasetin hukuktan güçlü olması sorunudur!

Soldakiler Tek Parti’yi, sağdakiler Menderes’i savunma refleksine kapılmadan “hepimizin sorunu” olarak görmeliyiz.

Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşü sırasında Meral Akşener’in tarihçi gözlemiyle söylediği şu sözler gerçeğin ifadesidir:

“Ülkemizde hiç değişmeyen tavır, ‘adalet, hukuk ve demokrasi’ diyerek iktidara gelenlerin gücü sürdürmek için bu taleplerini unutmalarıdır.” (15.6.2017)

Elbette mesafe aldık, bugün o yılların ilerisindeyiz fakat hukuk ve hürriyetler de dünyada çok ilerledi, hâlâ çağdaş seviyenin altındayız.

DENGELİ VE DENETİMLİ

Bizim cumhuriyetimiz farklı endişelerle kurulduğu için kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, bireysel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığı gibi değerler uygulamada da eğitim ve öğretimde de çok önemsenmedi.

DP’liler de o gelenekten geliyordu.

İktidarların anayasa ve bağımsız yargıyla sınırlanması, kuvvetler ayrılığı, temel özgürlüklerin güvence altında olması gibi yüksek felsefi değerlerin büyük düşünürlerinden Lord Acton’ın 1877’deki şu sözü, adeta tabiat kanunudur:

“Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.”

AYM Başkanı Zühtü Arslan ‘Anayasa Teorisi’ adlı kitabına Lord Acton’ın bu cümlesiyle başlar.

Ülke yönetiminde siyasi iradenin zayıf düşmesi, sakınılması gereken bir tehlikedir.

Frenlenmeyen ve denetlenmeyen aşırı güç de aynı şekilde tehlikelidir.

Biz demokrasi tarihimizde ya bir uca, ya öbür uca savruluyoruz.

Bu seçimlerde kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın hürriyeti gibi değerlerin her zamandan daha fazla vurgulanması insana umut veriyor

Share

Related Posts:

  • Fuat Sezgin Bilim ve İslam BİLİM tarihçiliğinin en saygın isimlerinden Fuat Sezgin hocamız vefat etti. İslam bilim tarihinde dünyada bir numaraydı.Çalışmaları bütün dünyada büyük saygı görmekle birlikte, tabii ki en çok Müslümanların ilgisini çekti.All… Read More
  • Üç Türkiye Kavga Ediyor SEÇİMLERDE sürekli ortaya çıkan bir gerçek var: Coğrafi ve toplumsal gelişmişlik göstergeleri; mesela eğitim, kentlileşme, girişimcilik gibi veriler yükseldikçe AK Parti’nin oy oranı azalıyor, bu göstergeler azaldıkça AK Part… Read More
  • Ankara'da Reform Havası Var DARON Acemoğlu dünyada en çok alıntı yapılan on iktisatçıdan biridir, Nobel’e de aday görülüyor. İlmiyle de, şahsiyetiyle de saygın bir isim.Nagehan Alçı, Haber Türk’teki yazısında “çok önemli bir kaynağa” dayanarak, Acemoğlu… Read More
  • Tarih Savaşı Gerçek ve Resmi TÜRKİYE’NİN iki yakası arasındaki hastalıklı savaşın alanlarından biri tarihtir. Bir “resmi tarih” vardır, bir de “öbür resmi tarih” geliştiriliyor.İşte, Şevki Yılmaz, 1930 yılında Merkez Bankası’nın kuruluşundaki “Yahudi oyu… Read More
  • OHAL Kaldırıyor mu? NİHAYET OHAL kaldırılacak, “seçimlerden sonra”ya ertelenmiş olsa bile iyi haber.Kaldırmak yetmez, yeni Meclis, OHAL kararnameleriyle değiştirilmiş kanunları düzeltmelidir.Önce kısaca OHAL sürecine bakalım.40-45 GÜN DENİLMİŞTİ… Read More

0 Comments:

Yorum Gönder