Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Depremi Beş Gün Önceden Tahmin Eden Sistem Geliyor

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) uzmanları tarafından kurulan GeoCosmo Araştırma Merkezi Vakfı'nın Başkan Yardımcısı Fransız asıllı Türk vatandaşı Ronald Karel, dünyada bir ilk olacak olan Deprem Kestirim Yer İstasyonu'nun kurulacağı yerin Haziran ayı sonunda kesinleşip, faaliyete geçeceğini söyledi. Karel, Deprem Tahmin Projesi'nin hayata geçirilmesiyle 3-5 gün önceden depremlerin tespit edilebileceğini bildirdi.


Deprem araştırmacısı ve bilim adamı 63 yaşındaki Ronald Karel, birçok parametreleri kapsayan deprem ön sinyallerini kaydedecek olan dünyanın ilk Deprem Kestirim Yer İstasyonu'nun Türkiye'deki inşası ile ilgili gelişmeleri, yaz tatili için geldiği Muğla'nın Bodrum ilçesindeki evinde basın mensupları ile paylaştı.


Karel, kullanıma hazır olan ve Haziran ayı sonunda kurulacağı yerin kesinleşmesiyle faaliyete geçecek sistem sayesinde 3-5 gün önceden depremler tespit edilebileceğini söyledi.
GeoCosmo Bilim Merkezi'nin Başkan Yardımcısı Ronald Karel, Japonya, Bulgaristan, Rusya, Çin, İran, Hindistan ve daha birçok ülkede üniversiteler ve araştırmacıların onlarca yıldan bu yana değişik parametrelerle deprem ön sinyallerini ölçüldüğüne dikkati çekerek, bütün bu parametreleri topladıklarını ve yüksek hassasiyetle çalışarak bir yer istasyonu planladıklarını kaydetti.
Karel, "Bundan üç sene önce GeoCosmo Araştırma Merkezi'nin hazırladığı bu deprem ön sinyalleri projesinin ilk pilot denemesini Türkiye'de yapmak ve bir tarih yazmak istedim. Bizim de artık bir IP'miz ve patentimiz olsun, Türk patenti olsun. Bunu yönetimden geçirdik ve çalışmalara başladık. GeoCosmo özerk bir şirkettir, yapacağımız her şey bellidir, ortadadır. Deprem mekanizması ile sadece yer altında değil depremlerin yeryüzünde atmosferde, iyonosferde de ön sinyal verdiğini ispat etmek istiyoruz. Bu dünyada ilk defa olacak ve bu gerçekleştiği zamanda Türkiye'de belli bir aşamaya geleceğiz. Belli bir istasyon şekli meydana gelecek ve bu şekilde depremleri önceden tespit edebileceğiz" dedi.

Dünya'da iki noktada istasyonlarının bulunduğunu, ancak bunların küçük olduğunu vurgulayan Karel, "Değişik sensörlerle kaplı yer istasyonumuz önümüzdeki haftalarda seçeceğimiz bir bölgeye konulmayı bekliyor. Şu an bürokratik engelleri çözmek üzereyiz. İnanıyorum ki bu ay sonuna kadar bu yer belli olacaktır. Gerek uydulardan gerekse yer istasyonumuzdaki değişik sensörlerin kaydedeceği verileri büyük bilgisayarlarda toplayıp değerlendireceğiz. Peru'da ve Alaska'da küçük istasyonlarımız var ve başarılar elde ettik. Türkiye'ye kurulacak olan istasyon ise ana merkez olacak" diye konuştu.

Karel, üniversitelerden de projeye destek verildiğini altını çizip, "Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Efendi Nasiboğlu ve ekibi projeye çok sıcak baktı. Verilerin toplanması ve analizi konusunda görüşmeler ve yer analizi çalışmaları devam ediyor. İlk yer istasyonumuzu inşa ettik. Bu yapıldı, bitti ve Ankara'da bekliyor. Kurulacak en güzel yeri seçmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin neresine koyarsak koyalım, bu verileri Dokuz Eylül Üniversitesi toplayacak, buna hiçbir şüphe yok" dedi.


Karel, "Projeye İTÜ Uzay ve Meteoroloji Bölümü de destek verecek. Bazı konularda birlikte araştırmalar yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca bu alanda 17 yıldır araştırma yapan Doğa Hareketleri Araştırma Derneği'nin (DOHAD) halihazırda Marmara bölgesinde kurmuş olduğu ve veri topladığı 40'tan fazla deprem öncü işaretleri gözlem istasyonu var. Bu kurum ile ortak bir çalışma platformu kurup, her iki tarafın çalışmalarına büyük ivme kazandırabilmek amacıyla, ön görüşmelerimiz var. Umarım olumlu sonuçlar alırız. İlk yer istasyonumuzu, Prof. Dr. Friedeman Freund'un vakfından gelen meblağ ile gerçekleştirdik lakin ben bundan sonra yapılmasını planladığımız yer istasyonlarını bağış üzerinden gerçekleştirmek istiyorum" diye konuştu.

Karel, ilk istasyona Dr Freud 'un isminin verileceğini belirterek, diğer istasyonlara da sponsor olanların isminin verilebileceğini ifade etti. Karel, şöyle devam etti: "GeoCosmo Bilim Merkezi'nin kurucusu Prof. Dr. Freund ile 3 ay boyunca haftanın 6 günü birlikte çalıştık, projeyi hazırladık ve önce Türkiye'de yapmaya karar verdik. Çok arzu ediyorum ki ilk patentlerini Türkiye'de alalım, Türklerin bir eseri olsun. Çünkü Ben Türkiye'de doğdum, İstanbulluyum. Türkiye'yi aşırı seven bir insanım. Bu yoğun çalışma ve destek nedeniyle ilk istasyonun adını Prof. Dr. Freund'a ithaf etmek istiyorum. Her bir istasyonun toplam kurulumu, masrafları 20 bin dolardır ve bunun için de bu meblağı verecek her kişi veya kurumun ismi bu istasyona verilecek. Bugün dizi filmlere veya herhangi bir konsere bu meblağdan çok daha fazlası verilerek sponsorluk yapılmakta, lakin bu sponsorluk kısa sürmektedir. Bu istasyon bir deprem tespit ettiğinde yine o kişinin adı yaşacak."

Karel, ne kadar büyük bir ağ kurulursa, ne kadar çok veri elde edilirse o kadar çabuk depremin tahmin edilebilme imkanı olduğunu söyledi. Projelerinin, ABD'nin 'Erken Uyarı Sistemi'nden farklı olduğuna dikkati çeken Karel, "Erken Uyarı Sistemi'nde deprem meydana gelmiştir. P dalgaları yola çıkmıştır ve yıkıcı S dalgaları ile arasındaki 7-8 saniyeyi bize kazandırır. Bu zaman içerisinde hiçbir zaman hayat kurtaramazsınız ancak bilgisayarlar çok iyi çalışırsa vanalar kapatılır, elektrikler söndürülür, yangınlar önlenebilir. Yine de önemli bir çalışmadır. Bizim sistemimiz ise gerçek bir erken uyarı sistemidir. Çünkü deprem olmadan önce, stres başladıktan sonra verilen bir alarm sistemi olacaktır" dedi. Karel, hazır olan sistemin haziran ayının sonunda yerinin kesinleşeceğini ve çalışmaya başlayacağını belirtti.

Protein Tozu Nedir?

besin takviyesi

Protein tozu, peynir üretimi sırasında oluşan peynir altı suyunun bazı işlemler görerek proteininin ayrıştırıldığı ve çeşitli aromalar yardımı ile tüketilebilir hale geldiği bir üründür. Vücut geliştirme sporu ile uğraşan kişilerin artan protein ihtiyacını karşılayamadığı durumlarda protein tozu kullanılır. Bu sporun yanı sıra bir çok spor dalında da protein tozları kullanılmaktadır.

Bazı yanlış bilgilerin aksine protein tozları doğru kullanıldığı takdirde vücuda hiçbir zararı yoktur. Ancak hızlı kas geliştirme sevdası için vücudun ihtiyacından fazla protein tüketimi ileride sorunlara yol açacaktır. Her şeyin fazlası zarardır.

Kaça Ayrılır? : Protein tozları Whey Protein ve Casein Proteini olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

Ne Zaman Kullanılmalı? : Whey protein kana hızlı karışan bir protein çeşididir. Antrenmanlardan önce ve antrenmanlardan hemen sonra kullanılması uygundur. Casein Proteini ise kana yavaş karışan bir protein çeşididir. Uykudan önce kullanılabilir.

Nasıl Kullanılır? : Süte veya suya katılarak kullanılabilir.

Ne Kadar Kullanılmalı? : Kas gelişimi için vücut ağırlığınız başına 2gr proteine ihtiyacınız vardır. Besinlerden elde ettiğiniz protein haricinde geriye kalan protein açığını toz ile kapatabilirsiniz. 80 kiloluk biri için 180 gr protein ihtiyacı vardır. Bunun 150 sini besinlerden karşıladığını varsayarsak 20 gr protein yeterli olacaktır.

Not : Besin takviyeleri besinin yerini tutmaz. Bunun için mümkün mertebe protein ihtiyacınızı besinlerden karşılamaya özen gösterin.

Bu iki protein çeşidine de vücut ihtiyaç duyar. Bunları tükettiğiniz yumurta, süt, et vb. ürünlerden de karşılayabilirsiniz. Günlük ihtiyacınız olan protein miktarını karşılayamadığınız durumlarda protein tozlarına başvurabilirsiniz.

Besin Takviyeleri kategorimizdeki diğer yazılara göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Protein tozlarının fiyatları oldukça yüksektir. Bunun en temel sebebi yurt dışından geliyor olmaları. Fiyatları gramajına göre değişmek ile birlikte büyük boy (2 kg) protein tozları 150 ila 250 tl arası değişebilmektedir.

İstanbul Boğazı Neden Turkuaza Büründü

Gören herkesi mest eden İstanbul Boğazı’nın turkuaz rengine bürünmesine neyin sebep olduğuna dair NASA’dan bir açıklama geldi.

Eğer son günlerde İstanbul Boğazı’nı görme fırsatı yakaladıysanız, boğazın tamamen turkuaz rengine büründüğünü fark etmişsinizdir. Sanki yeni keşfedilmiş bir yermiş gibi görünen boğazın bu değişimi hakkında NASA’dan açıklama geldi.


NASA’nın Aqua uydusu tarafından çekilen ve kurumun internet sitesinde yayınlanan fotoğrafın altına, bu görüntünün oluşmasına sebep olarak Karadeniz’de yer alan planktonlar gösterildi. Deniz yaşamına zarar vermeyen planktonların sebep olduğu bu renk değişiminin, geçtiğimiz yıllardakilerle aynı dönemde yaşandığı belirtildi. Planktonlar Karadeniz’in büyük bir kısmının da turkuaz rengine bürünmesine sebep olmuş, daha dar bir alan olması sebebiyle boğazın rengini daha belirgin olacak şekilde değiştirmişti.

Meyveli Yoğurt Tarifi

ev yapımı meyveli yoğurt tarifi

Meyveli yoğurt son dönemlerde oldukça popüler bir besin öğesi haline geldi. İçerisindeki protein miktarı ve lezzeti onu sık tüketilen besinlerden biri haline getiriyor. Aynı zamanda fitnesscıların da tatlı ihtiyacını bastırmasını sağlıyor. Meyveli yoğurdu dışarıdan hazır almak yerine evinizde kendi imkanlarınız ile de hazırlayabilirsiniz. Üstelik çok daha ucuz ve çok daha lezzetli.

Meyveli Yoğurt Malzemeleri

  • Süzme yoğurt (tercihen yağsız)
  • 1 bardak süt (yoğurdun ekşiliğini azaltması ve kıvamı tutturmak için)
  • 4 - 5 adet çilek (tercihe göre muz - şeftali - böğürtlen - kayısı olabilir)
  • Yarım su bardağı pudra şekeri 

Meyveli Yoğurt Besin Değerleri (100gr)

Kalori : 64 kcal
Karbonhidrat : 8 gr
Protein : 3 gr

Meyveli Yoğurt Nasıl Yapılır?

  • Süzme yoğurdu büyük bir kaseye alın, sütü ve pudra şekerini ekleyip karıştırın. Daha iyi bir karışım elde etmek için blender kullanabilirsiniz. 
  • Daha sonra çilekleri de küçük dilimler halinde doğrayıp yoğurdun içine katın ve karıştırın. Eğer meyveleri büyük taneli sevmiyorsanız blenderı meyveleri de kattıktan sonra kullanın. 
  • Meyveli yoğurdunuz hazır. Afiyet olsun.

Sitemizdeki diğer Fit Tarifleri merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

Not : Hazırladığınız andan itibaren en geç 2 saat içinde tüketmenizi tavsiye ederim. Ev yapımı meyveli yoğurtların hazır meyveli yoğurtlar kadar uzun kullanım süreleri yoktur.

Porto'dan izler ve yansımalar






Hindu dininde gezginlerin
koruyucu bir tanrısı varmış İndra. O bir gence diyor ki; “düş yollara, yolculuk
insanın insan olmaktan kaynaklanan kusurlarını giderir, yeni ufuklar açar.
Yolculuk yapmayana mutluluk yoktur." 

Üstelik gezince insan, yaşadığı rutin hayatın dışında pek çok yaşamlara
tanıklık ediyor. Farklı coğrafyalar, farklı kültürler, farklı hayatlarla
buluşunca dünyaya bakışı da

A New Magazine and Maybe a New Series


It’s time to let the black cat out of the bag: The first issue of Black Cat Mystery Magazine, due out in September, will include a short detective story by me!

I’m excited and honored to be in at the start of a new home for mystery fiction. Subscribe or buy a copy now.

My story, “Murder at Madame Tussaud’s,” includes well researched descriptions of the famous wax museum as it actually looked at the time of the story, 1888. The amateur sleuth, Professor Carlo Stuarti, is an Italian-born magician known as “The Count of Conjuring.” But he claims to be much more. His “Watson,” American press agent Jack Barker, promotes his boss with the willing help of a fetching female journalist.  

Sherlock Holmes is nowhere in sight, but Sherlockians will have fun recognizing numerous references to people and places from the Canon.  


I feel a new series coming on! 

Sakarya-Karasu'ya Bir Arazi Çalışması

7 Haziran 2017 tarihinde bölüm hocalarımızdan Yard. Doç. Dr. T. Ahmet ERTEK ve Prof. Dr. Barbaros GÖNENÇGİL'in katılımıyla toplamda 47 kişilik bir kadroyla Karasu'ya arazi çalışması düzenledik. Bu çalışma sırasında yine bölüm hocalarımızdan Arş. Grv. Kaan KAPAN hocamız da bize eşlik etti.

Sabah 08.00'da Vezneciler Fen Fakültesi önünden harekete başladığımız arazi çalışmamızın güzergahı şu şekildeydi:

Yapılan bu çalışmada Sapanca Gölü'nün güney kenarından geçerek Sakarya ilinin merkezine girdik ardından Karasu'ya doğru Acarlar Longozu'nu görmek üzere harekete geçtik. Toplam 6 saat süren arazi çalışmamız sırasında Acarlar Longozu'ndan sonra kıyı kumullarını incelemek üzere Türkiye'nin en geniş kumul sahaları arasında yer alan Karasu kumullarına da uğradık.

Bölgedeki yoğun yapılanma ve bu yapılanmanın getirmiş olduğu zararları hocalarımızın anlatımları ile ve kendi gözlerimizle görmüş olduk. Bölge yoğun şekilde inşaat sektörü üzerine yoğunlaşmış ve halk tarım sektöründen inşaat sektörüne ani bir geçişe başlamış. İnsanlar tarlalarını satıp paralarını inşaat sektörüne yatırmaya başlamışlar. Bunun üzerine "arsız" bir şekilde gelişen inşaat sektörü bölgedeki kumulların inşaat faaliyetleri amacıyla çekilmesine ve Karasu kumullarının deniz tarafından yutulmasına sebep olmuş.











Happiness


Happiness is a pot of giant Zinnias!
(Planted along the side of the house in the cutting garden.)





A sneak peak at the current project underway! Yes, trim!!
It has been a few full fall-into-bed-already-half-asleep kind of days, but I am so so excited to finally get this project accomplished!

Karasu ve Kıyı Kumulları

Karasu, Marmara Bölgesi'nde, Sakarya İli'ne bağlı bir ilçe , doğusunda Kocaali ilçesi, güneyinde Hendek ilçesi, güneybatısında Ferizli ilçesi batısında Kaynarca ilçesi ve kuzeyinde de Karadeniz ile çevrilidir. Marmara Bölgesi'nin Batı Karadeniz ile birleştiği yerde, Sakarya’nın kuzeyinde yer alan ilçe toprakları hafif dalgalı alçak alanlardan oluşmuştur. Karadeniz kıyısındaki düzlüklerin gerisinde hafif eğimlerle yükselen alanlar, bu alanların güneyinde de dalgalı düzlükler bulunur. Ancak birkaç yıl içerisinde kıyı bölümlerinin bir kısmına dalgakıran yapılarak akıntı kısmi engellenmiştir.

Karasu Belgeseli:


Karasu Kumulları:

Adapazarı'nın karasu ilçesindedir. Sakarya Nehri'nin Karadeniz'e döküldüğü noktadan batıya doğru yaklaşık 26 kilometre uzanır. Kumul, bataklık ve subasar ormanları baharda muhteşem bir çiçek örtüsüyle kaplanır. kumulunda tehlike altındaki 6 tür yetişir. türkiye florasına yeni eklenen hydrocotyle vulgaris, leucojum aestivum gibi endemik türler de bulunur.acarlar gölü ve longozu birinci dereceden sit alanıdır. Habitat henüz yeterince incelenmediği gibi ne yazık ki bir çok bölgesi imara açılmıştır.



Acarlar Longozu

LONGOZ ORMANLARI NEDİR?

Longozun bir ağaç türü olduğunu düşünen çok ama aslında longoz, çok özel bir oluşum olan bir ekosisteme verdiğimiz ad.

Longoz ormanları şöyle oluşuyormuş: Akarsuyun içindeki kil, kum, çakıl gibi ufalanmış parçalar bulunan çamurlu tortu; yani alüvyon, zamanla suyun denize döküldüğü yerde birikip bir set oluşturuyor. Böylece, suyun denizle buluşmasını engellemeye başlıyor. Akarsu kendi oluşturduğu seti aşamayınca arkasında kalan alanı su basıyor. Burada zamanla batalıklılar, göller, kumullar ve subasar ormanları oluşuyor. Ve biz bu ekosistem bütününe longoz ormanı diyoruz.


Acarlar Longozu

Acarlar Longozu, Sakarya'nın kuzeyinde Karasu ve Kaynarca ilçeleri arasında yer alan Türkiye'nin tek parça halindeki en büyük longoz (subasar) ormanı. Genişliği 250–1250 m, uzunluğu 7,5 km'dir. Oluşumu açısından tipik bir kıyı set gölüdür. Karadenizle arasında 20–25 m yüksekliğinde kumullar, güneyinde ortalama 100 m yüksekliğinde alçak tepelerle sınırlanır. Sakarya nehrinin 6 km batısında yer alır, fazla suları Okçu deresiyle Sakarya Nehrine dökülür. Ulaşım açısından Karasu ile arasında yaklaşık 26 kilometre, Sakarya ile arasında yaklaşık olarak 50 kilometre mesafe vardır.

Çevresinde Karasu'ya ait 5 köy: Denizköy, Karamüezzinler, Üçoluk, Taşlıgeçit, Camitepe, Kaynarca'ya ait 3 köy; Turnalı, Büyükyanık, Birlik köyleri bulunur. Türkiye'de nadir bulunan subasar orman ekosistemiyle 1998 yılında Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun aldığı kararla ile 1. derece Doğal Sit Alanı olarak koruma altına alınmıştır. Adapazarı Toprak Su Teşkilatı 1971 yılında gölün gideğeni olan Okçu deresini genişleterek kanala dönüştürmüştür. O zamandan günümüze gölün alanı %40’ı (9.443 km²) küçülmüştür.

Gölde bir kısmı endemik olan bitki ve hayvan türleri yaşar. Özellikle göçmen kuşların üreme ve kışlama alanıdır. Orman alanında dişbudak, kızılağaç, kayın, karaağaç türleri yaygındır. Çocuk felci tedavisinde kullanılan Göl soğanının ticareti Kaynarca köylüleri tarafından yapılmaktadır. Longozda yayın, kızılkanat, sazan balıkları, çevrede tavşan, tilki, yaban domuzu, gelincik, doğan ve sincap yaşar. Longoz Sakarya'daki tek Yaban Hayatı Geliştirme sahasıdır. Su meneksesi (Hottonia palustris) yurdumuzda endemik bir tür olarak yalnızca Acarlar Gölü’nde bulunur. Ayrıca göl lalesi (Leucojum aestivum) gibi bazı nadir tur de Acarlar Gölü’nde bulunmaktadır. Longoz 2009 yılında hazırlanan planla Sulak Alan olarak tescillenmiş ve planlaması yapılmıştır. Longozun Karasu kısmında yürüyüş yolu, restoran, sandal, deniz bisikleti, piknik ve park alanı gibi düzenlemeler yapılarak Eko-turizme kazandırılmaya çalışılmaktadır.


Genel Fiziki Özellikleri:
Acarlar Longuzu, genelde güneyinden katılan küçük derelerle beslenmektedir. Mevsimlik akışa sahip bu dereler  göl alanını beslerken, fazla sular doğuda Okçu Dere vasıtasıyla önce Sakarya Nehri’ne, oradan da Karadeniz’e ulaşır. Karadeniz’e bu kadar yakın bir kıyı alanında şekillenen Acarlar Longozu’nun oluşumu ,eski bir kıyı ovası tabanını kat eden akarsuların zamanla önünün kıyı kumulları tarafından tıkanmasıyla, geride 33 meydana gelen bir göllenme ile açıklamak mümkündür. Bununla birlikte kıyı kumullarının oluşumunda ,kıyı oklarının zamanla büyüyerek set oluşturmalarını da bu sürecin içinde değerlendirmek gerekir. Böylece Acarlar Longozu ve içinde yer alan göl aynı zamanda bir lagün karakteri de taşımaktadır. İlk zamanlar  gölün fazla suları, kıyıdaki eski Denizköy civarından bir gidegen vasıtasıyla, bugünkünden çok daha yakın bir mesafeden Karadeniz’e boşalırken, zamanla bu gidegenin de önünün kumullarla tıkanmasıyla, kıyıya paralel uzanan kumul sırtlarını takiben, doğuya doğru Sakarya nehri ağzına kadar ötelenme ile yeni bir gidegen yatağı meydana gelmiştir. Netice itibarıyla  Acarlar Longozu göl ortamı, kıyının gerisinde uzanan kumul setlerinin arkasındaki çukur alanın sularla kaplanması sonucunda oluşmuştur. Acarlar Longozu’nun kuzey sınırını oluşturan ve Karadeniz’le bağlantısını kesen kıyı kumulları, tepeler ve sırtlar halinde uzanmaktadır. Yer yer 25 – 30 metreyi bulan tepeler ve 50 metreye ulaşan sırtlar ayrı bir ekosistemin de kaynağını oluşturmaktadır. Kıyıda yer alan kumulların hakim rüzgârlar doğrultusunda hareketi, başka kelimelerle aktifliği mevcuttur. Bugün halen kumul ilerlemesinin izlerini görmek mümkündür. Kıyı çizgisinden güneye, yani Longoz'a doğru ilerledikçe aktiflik yerini duraylığa  bırakmıştır. Fakat  gerideki bu iki hareketsiz kumul sırası, günümüzde insan etkisiyle (özellikle yapılaşma ve karayolu) duraylılığını yitirip tekrar aktif hale geçme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Acarlar Longozu’nun güney kesimi ise yükseltisi 100-150 metre  arasında olan tepelerle çevrilidir. Acarlar Longozunu, birçok göl veya sulak alandan ayıran ve ülkemizde çok az sulak alanda karşımıza çıkan özelliği; göl tabanının büyük ölçüde (tahribattan kurtulabilenler) geçilmesi zor, yoğun bir orman formasyonu ile kaplı olmasıdır. İklim özellikleri açısından ele alındığında Acarlar Longozu ve çevresi, Karadeniz Termik Rejimi'nin etkisi altındadır. Bu rejimde; denizel etkiler kuvvetli olup, yazlar fazla sıcak geçmez, kışlar da çok soğuk olmamaktadır. Sıcaklık değişimleri nispeten düzenlidir. Buna göre sahanın yıllık ortalama sıcaklığı 13.60 santigrattır. Aylık ortalama en düşük sıcaklık 6.00 C olup, Ocak ayında görülmektedir. Aylık ortalama en yüksek sıcaklık ise 21.90 C ile Temmuz ayında görülmektedir. Ortalama sıcaklık değerlerine bakıldığında mevsimler arasındaki sıcaklık farkının çok fazla olmadığı, mevsim geçişlerinin de sert olmadığı görülmektedir. Yıllık ortalama nisbi nem ise % 81’dir. Yıl içerisinde ortalama, nisbi nem değerleri % 77 ile % 83 arasında değişmekte, yıl içinde belirgin bir artış veya azalış olmamaktadır. Karadeniz kıyısında yer alan sahada nemlilik oranı da denizel etkiden dolayı yüksektir. Sahada yıllık ortalama yağış 948.0 mm’dir. Ortalama max. yağış 118.8 mm ile Ocak ayında, ortalama min. yağış 46.4 mm ile Mayıs ayında görülmektedir. Yıllık yağışların % 50’sinden fazlası kış ve sonbahar mevsimlerinde düşmektedir. Yağışlar büyük ölçüde yağmur şeklindedir. Yağış özellikleri incelendiğinde Karadeniz Yağış Rejimi'nin etkili olduğunu görülmektedir. Her mevsim yağışlıdır. Sahada hakim rüzgâr yönü Rubinstein formülüne göre SW ve NNE’dur. Kara ve denizlerin yıl içinde farklı ısınması sonucunda ilkbahar ve yaz aylarında Güney Doğu  rüzgârları hakim iken sonbahar ve kışın güney sektörlü rüzgârlar daha etkilidir. Yağış ve sıcaklık değerlerinin ele alınarak analize tabi tutulduğu Thornthwaite, iklim sınıflamasına göre sahanın iklimi için B, B’2, sb’4 harfleriyle ifade edilen nemli, ikinci dereceden mezotermal (orta sıcaklıkta) su noksanı yaz mevsiminde ve orta derecede olan, denizel koşullara sahip iklim tipine girer.

Video:


Yapısal Jeoloji
Bölge, tektonik açıdan oldukça aktif bir zonun (Kuzey Anadolu Fay Zonu) kuzeyinde yer alır. Bölgede etkin olan sıkışma tektoniğinin Orta Eosen sonrasına kadar devam ettiği ve Orta Eosen yaşlı birimleri kıvrımlandırdığı gözlenmektedir. Bölgede izlenebilen en önemli tektonik hat ;Kocaali-Karasu güneyinde yer alan KB-GD doğrultulu, düşey atımlı fay hattı olup, fay hattı proje alanının yaklaşık 10 km Güney Doğu'sunda yer almaktadır. Bu hat en genç olarak Alt-Orta Eosen yaşlı Çaycuma formasyonunu etkilemiştir. Adı geçen fay hattı, Kocaali güneyindeki Çakal dağı ve çevresinde çatallanarak bir mekik yapısı oluşturmuş ve mekik yapısının ortasında Çakraz Formasyonu yükselerek mostra vermiştir. Düzce fayı inceleme alanın yaklaşık 54 km Kuzey Anadolu Fay Zonu ise yaklaşık 60 km güneyinde yer almaktadır. Bölgede gözlenen bir diğer önemli tektonik hat ise Karasu güneyindeki Yuvalıdere köyünün kuzeyinden geçen ve yaklaşık olarak doğu-batı doğrultulu, kuzeye eğimli ters faydır. Bu fay hattı ise inceleme alanın yaklaşık 14 km güney- güneydoğusunda yer almaktadır. Ayrıca bu ters fay hattı kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu, sağ yanal atımlı faylar tarafından yırtılmıştır.

Fauna
Acarlar Longozu’nun da içinde bulunduğu  Karadeniz kıyısında geniş bir alan,her şeyden önce coğrafi konumu itibarıyla avifauna açısından çok zengindir. Çünkü bu alanlar Batı Palearktik sahayı güneydeki kışlama alanlarına bağlamaktadır. Weser nehrinden, Ural dağlarına kadar olan batı – doğu yönlü uzanan bölgede kuluçkaya yatan milyonlarca kuş; hem Türkiye’ye, hem de daha güneydeki kışlama alanlarına varabilmek için, sonbahar aylarında ülkemiz topraklarından geçerler veya konaklarlar. İlkbahar mevsiminde ise kuzeye daha az yoğun bir göç gerçekleşir. Mevsimlere ve yıllara göre değişen kuş dağılışı ,kışın kıyı kesimlerde yoğunlaşır. Acarlar Longozu’nun Anadolu üzerinden geçen iki önemli göç yolunun birisi üzerinde bulunması bu sahayı göçmen kuşlar için eşsiz kılmaktadır. Balıkçıl türlerinin, dalgıçların, ibislerin, karabatakların, yaban ördeklerinin ve bataklık kuşlarının birçok türünün; deniz ve balık kartalının bu bölgede konakladığı ve bir kısmının da kuluçkaya yattığı belirlenmiştir.

Flora
Acarlar Longozu’nun da içinde yer aldığı Avrupa-Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi; Gürcistan sınırından başlayıp, Karadeniz’in denize bakan yamaçlarını kapsayacak şekilde, Bulgaristan sınırına kadar olan 1500 km’lik bir alanı kapsar. Bu alan aslında çok büyük bir bölge olan Avrupa Sibirya Bölgesi’nin en güney sınırını oluşturur. Acarlar Longozu, orman ve sulak alan ekosistemlerinin tüm özelliklerinin iç içe geçmesi nedeniyle flora ve fauna açısından oldukça zengindir. Oseyanik iklimin etkisiyle  alanda; kayın, gürgen, meşe, dişbudak ve kızılağaçların hakim olduğu karışık yaprak döken orman vejetasyonu hakimdir. Alanda 12 adet endemik bitki türü tespit edilmiş olup, alanda endemizm oranı % 4,9’dur. Bu oran Türkiye florası ortalamasının oldukça altındadır. Bunun en önemli sebebi; alanın antropojen karakterinin yanı sıra önemli bir kısmının sulak alan olmasıdır ki sulak alanlarda endemizm oranı nispeten diğer ekosistemlere oranla daha düşüktür. Diğer en önemli faktör ise; alanın büyük oranda tarım alanı olmasından kaynaklanmaktadır.

Hidrolojik Özellikleri
Acarlar Longozu genelinde hidrojeolojik açıdan verimli birimler ;Sakarya, Kaynarca ve Karasu nehirlerinin meydana getirmiş olduğu alüvyonlar olup bölgede çok geniş alanlara yayılmıştır. Yeraltı suyunun yüzeye çok yakın olduğu ya da yüzeyin göl kotuna yakın olduğu alanlarda sazlık-bataklık alanlar oluşmuştur. Yeraltı suyu açısından verimli olan alüvyonlar ,Sakarya havzası boyunca kalın formasyonlar oluşturup, bölgedeki hidrojeolojik karakteri belirlemişlerdir. Karasu Kıyı Ovası, Sakarya nehri ve Karasu deresinin biriktirdiği çökeller ile oluşum göstermiştir. Alüvyon, kum ve çakıllardan oluşan bu çökeller geniş alanlara dağılmış ve akarsu kenarlarına doğru kalınlıkları yaklaşık 70 m’ye kadar ulaşmıştır. Serbest akifer özelliği gösteren bu birimlerin kalınlığı, güneye doğru gidildikçe azalmaktadır. DSİ tarafından daha önceden yapılmış sondaj kuyuları verilerine göre, akifer iletkenlikleri 758 – 2260 m3 /gün/m, özgül verimleri 4.51 – 10 l/ s/m arasında değişmektedir. Subasar ormanı ile deniz arasındaki bölgede, ince taneli malzemenin fazla olması nedeniyle iletimlilik değerleri daha düşük seviyelerde bulunmaktadır. Proje alanının denize yakın olması nedeniyle, yağıştan ve yüzeysel akıştan beslenen yeraltı suyunun denize boşalımı söz konusudur. Tatlısu-tuzlusu dengesi halinde bulunan kıyı şeridinde, karada yapılan aşırı çekimler sonucu tuzlu su kamasının içerilere kadar gelmesi ve tuzlusu karışımının artması beklenmektedir. Bölge genelinde yeraltı su seviyesi 2–10 m arasında değişmekte olup, yağış durumuna göre seviye değişimleri oluşmaktadır. Seviyeler arasında bu kadar fark olmasının sebebi;  kumlu birimler içinde yer yer bant şeklinde killi malzemelerin bulunması ve homojen dağılım göstermemesinden kaynaklanmaktadır. Alüvyonun genel özelliklerine bakarsak üstte kalın tabakalı kumlu kaba taneli birimler bulunurken,  daha derinlerde geçirimsiz malzemelerin bulunması, akifer ortamında düşey yönde oluşabilecek akımı imkansız kılmıştır.  Üstte; geçirimli ve kalın bir alüvyonun örtüsünün bulunması, bölgede yeraltı suyu beslenimini kolaylaştırmaktadır.

***SORUNLAR***

Longoz çevresinde yer alan 8 köyün atık suları göle karışabilmektedir. Tarımsal faliyetlerde aşırı gübre ve ilaç kullanımı göle kimyasal girişini artırmaktadır. Longozun kıyılarından tarım yapmak için tarla elde edilmeye çalışılmaktadır. Kaçak ağaç kesimi engellenmelidir. Aşırı avlanmanın önüne geçilmelidir. Gölün Sakarya ile bağlantısı kontrol edilmeli suyun akışını engelleyecek durumlar düzenlenmelidir. Yakın zamanlarda turizme açılan longoz daha yoğun bir insan baskısına maruz kalmaktadır. Göçmen kuşların kuluçkaya yattığı zamanlarda longozda motorlu teknelerle gezilmesi su kuşlarına zarar vermektedir.