Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Interesting Destinations and Places to Visit in Mandalay

Myanmar is known to have the best places in the world. A Southeast Asian country where the best finds and places are found. Mandalay, being Myanmar's capital is located in the country's northern regions, officially known as Yadanabon. Mandalay is considered as the center of Myanmar's culture; the place where the things which makes Myanmar famous all started. Mandalay is the place where wood carving, Bronze casting, gold embroidery or what the Mandalays call Kalakan and other Myanmar art crafts were first made.

Mandalay was the last capital of Myanmar's kingdom back in the year 1800s. The royal palace was also built here, just along the foot of Mandalay hill. King Mindon, during his reign back in 1859 established Mandalay as the center of Buddhism in the country. King Mindon also made Mandalay his capital being nearest to his palace.

It takes an hour and a half long plane trip from Yangon to Mandalay. It can also be reached via train, car ride, and busses which will take a little longer. There are several places that are best visited in Mandalay. The city is full of beautiful and historical destinations everyone would surely love to see.

Here are some of the most-visited places in Mandalay, Myanmar:

o The Mandalay Palace - located at the foot of Mandalay hill. The palace was destroyed during the Second World War and now fully renovated. It is now open for the public, and considered as a museum. The original design of the palace was kept after it was restored, so visitors can view the actual physical features of the original palace. Inside the palace grounds, a Floating Restaurant was built along the trench where visitors can stop by to have their breaks and refreshments.


o Shwe-nandaw Monastery - the place where the founder of the royal palace died. It is one of the country's historical sights, for it is the only remaining residence of the Mandalay Palace. Originally built inside the palace before the king decided to move it, and made it to a monastery. The monastery was made with complex beautiful wood carvings, which the monastery is known for.


 o Maha-muni Pagoda - considered as the most sacred pagoda in Mandalay. It was built by King Bodawpaya in the year 1784. The pagoda holds the well-preserved image of the Maha-mani Buddha which is brought all the way from Rakhing State. The regular ritual ceremony of washing the Buddha's face every morning draws a very large number of devotees in the site everyday.


o Kuthodaw Pagoda - also known as 'Mahaatula Marrazein", which means "the royal bounty". Another structure built by King Mindon in 1857. The Pagoda is surrounded by 792 stone wedges where the entire Buddhist Scriptures are inscribed. Famously known as the "world's biggest book". These inscriptions are known as the "Buddhist Canon".


These are just few of the best places to visit in Mandalay. There are a lot more to Mandalay has to offer, and visitors may always feel free to explore them once they get to Mandalay.

SonKanka ~ LaFea ve Harika Dostlarla Değerli Bir Gün

Eylül'19 'da uzak diyarların blogırlarından SonKanka İstanbul'daydı. Bu Blogır+KoreSever buluşmasının güncellemesini değerli dostum LaFea'nın şu harika yazısında belirttiği gibi 100 yıl sonra olmasa da 1 ay sonra yazmayı başardım :) Şimdi sizlere -birmilyonton- bahane sıralayabilirim ama yapmayacağım. Gerçekten zamanında yapmak isterdim ama araya bir sürü olay girdi ve işte bu zamana kısmetmiş.



O gün paylaştığımız harika şeyleri sizlere ballandıra ballandıra anlatmayı çok isterdim. Ama onu da yapmayacağım. Tüm gerçekleri tüm çıplaklığıyla yazacağım. Blog aleminde bizi tanıyanlar sözümüzde durduğumuzu her dediğimizi yaptığımızı bilirler yalnız SonKanka'nın şansızlığımı desek aksilikler mi desek ne desek bilemiyoruz ama verdiğimiz sözlerimizi bu seferlik tutamadık.

Rüzigar ve arkadaşımız Zeynep'in de katılımıyla mekanımız Seoul Restaurant'ta güzel bir başlangıç yaptık. Seoulde yüklü bir hesap ödeyip kalkmış olsakta gönül isterdi ki misss ramenleri lüpletmek. Ama olsun dedik değişik tatlara SonKanka'nın moral destek çalışmasıyla yelken açtık. Sayesinde Bibimbap ın tadına baktık ve hani o Kore dramalarında filmlerinde minnacık bardaklarda hüüppp diye götürdükleri arkasında 'ıhhhaahhhgggkkk' diye bir ses çıkardıkları adına Soju dedikleri ulusal Kore içkisinin tadına baktık. Şimdi ne zaman bir dizi yada filmde soju içtiklerini görsem ağzıma hafif acı-yakıcı tat geliyor, sanki o an bende içmişim gibi hissediyorum. Gerçekten Kore sevdasına kapılmış bir şekilde mutfağına da ilgisi olanlar mutlaka tadına baksınlar. Gerçi ben o gün rahatsız olduğum ilaç almış olduğumdan sadece ufak birkaç yudum içtim ama hasta olmasaydım daha fazla içerdim kesinlikle. Alkolle arası olmayanlara tadı biraz acı gelebilir ama içeriğindeki alkol oranı düşük olduğundan adam akıllı sarhoş olmak için birkaç şişe içmeniz ve Türkiye'deyseniz eğer kesenizin dolu olması lazım. Zira aşağıda resmini gördüğünüz iki minik şişeyi SonKanka 30 TL'ye satın aldı. Şişeler minnacık ve eğer SonKanka almasaydı biz almayı asla aklımıza getirmezdik. Kesene bereket SonKanka ;)



Söz söz dedik ama Çiğdem Pastanesinin o ünlü çilekli turtasından da yediremedik misafirimize. Mevsim değişikliğinden turtaları üzümlü yapmaya başlamışlar Böğğğğkkkk hiç sevmem. Zaten bizde pasta falan yedik ağzımızı tatlandırdık. Tabii bu arada bol bol fotoğrafta çektik. İşte aşağıda bi tanesi... ;)


Oradan çıktıktan sonra Gülhanenin hemen karşısında ara sokakta bulunan adı Montana olan bir cafe+restoranımsı yerde oturmaya karar verdik. Şansımıza hava çok güzeldi ve mekanında dış mekanı bize hoş geldi. İçecekler ısmarladık ve bol bol sohbet ettik. Dizilerden bahsettik, filmleri tartıştık, unnilerin güzelliklerini kıyasladık ve opplara gelince orada kalakaldık. LaFea'mı ve beni şoka sokan acı gerçeği öğrendik. SonKanka arkadaşımız bizim yaşama amacımız olan :P Gong Yoo'muzu bilmiyordu. Yok yok şaka değil gerçekten ciddi. Hatırlamıyordu demiyorum, bilmiyordu. Böyle harika, şahane, muhteşem ve tapılası adamın varlığından nasıl haberi olmaz anlamış değiliz. Hala şoklardayız. Ama tabii boş durmadık kendisine biii sürü ödev verdik. Bir daha ki gelişinde onu sınav yapacağız. Coffee Prince dizisini izleyecek ve Gong Yoo'nun biyografisini hatmedicek :P :)

LaFea'mın blogunda bahsettiği gibi biri değilim asla :) İnanmayın. Yüce bilgilerle dolu gezgin bir bilginim sadece :D :D Hem o kadar da hızlı konuşmuyorum değil mi?? Yoksa öğle mi?? Neyse önemli değil tanıyanlar kısa zamanda alışıyorlar zaten. SonKanka da alışmıştır eminim. Alışmış mıdır? :D Ara ara LaFea'm ile bana şaşkın bakışlarını yakaladık :D Demişsindir bu kadar değişik iki insan nasıl böyle anlaşabilir. Bizi yeni tanıyanlar başta bizim en ufak şeyde kavga eden ikili olduğumuzu düşünebilirler ama bizim dostluğumuz düşüncelerimizi açıkça söylemeye dayanıyor. Yani ben LaFea'm ile bir konuda aynı fikirde değilsem -ki bu çok ender olur :D - gönül rahatlığıyla onun fikrine muhalif olabiliyorum. Kırılma yok, gücenme yok, dayatma yok. O fikrini söylüyor ve bende kendiminkini. Güzel, hassas, dengeli ve çok harika bir paylaşım bu. Böyle dostluklar bulmanızı dilerim. Yani sonuçta demek istediğim SonKanka birbiriyle didişen boyuna posuna bakmadan muhalif olan bu küçük insan gücünü dostundan alıyor.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Çoook değerli dostumuz Rüzigarımızı biz yaşlanıp hasta birer birey olduğumuzda bize doktorluk yapması için Trabzon'a eğitim almaya uğurladık. Oralarda bizi unutma emi kuşum. İstanbul kokulu öpücükler :D :D İlerleyen saatlerde sevgili dostumuz Nilü üzerinde memleketinin havasıyla esti geldi yanımıza yanında sevimli arkadaşıyla. Vakit geç olduğundan saatte ilerlediğinden uzun süre oturamadık ama onun o capcanlı havası bize yetti de arttı. Unutmayın bize borçlusunuz. Bir daha ki buluşmaya gelmeye mecbursunuz (Zuhahahahahaha kötü kadın gülüşü)

Ortam bir ara o kadar güzel oldu ki harikaydı. Yani demek istediğim bahsettiğimiz konular ortak, sevilen özlenen şeyler ortak ve hayaller de ortak. Sanki eskiden yıllar önce aynı üniversitede okumuş yıllar sonra buluşmuş gruptan bir insan gibi hissettim kendimi. Nasıl desem sanki yıllar geçti de biz o eski arkadaşlık ortamını yeniden bulduk ve sohbetimiz de kaldığı yerden devam etti. Sanırım anlatamadım ama özünde demek istediğim şey sonunda uzaklarda bir yerlerde bizi tanıyan güzel bir arkadaş daha edindik kendimize. Belki olur belki olmaz ama ne zaman tekrar buluşursak birbirine çok şey anlatacak bir sürü konusu olan arkadaşlar gibi derin bir sohbet bizi bekliyor olacak.

Bu güzel günde emeği geçen başlıca LaFea ve Nefertiti'ye saygılarımı sunar :P............ Mezuniyet konuşması gibi bitti yaaa... Sonradan okuyunca farkettim :P Hani yazıma başlarken demiştim ya bugünü ballandıra ballandıra anlatmayacağım diye üzgünüm ama yapamadım. Acı gerçek şu ki çok harika bir gündü ve süpper zaman geçirdik. Darısı buluşmaya gelmeyi düşünen ama cesaret edemeyenlerin başına..

Brazilian bodybuilder Fernando Noronha

Some flexing from Fernando a few days ago... Enjoy :)








GÜNEŞ SİSTEMİ VE GEZEGENLERİ SIRASIYLA

GÜNEŞ SİSTEMİ

Merkezinde Güneş'in bulunduğu çekim alanında hareket eden gezegenler ve gezegenler arası sisteme Güneş Sistemi denir. Güneş Sistemi , merkezinde Güneş'in bulunduğu eliptik yörüngede hareket eden dokuz gezegenden oluşur. Gezegenler adlarını eski yunan tanrı ve tanrıçalarından almıştır. Gezegenler başlıca iki gruba ayrılır. Dünya' ya benzeyen gezegenler ve Jüpiter'e benzeyen gezegenler. Dünya' ya benzeyen gezegenler içten dışa doğru Merkür, Venüs, Dünya, Mars. Jüpiter'e benzeyen gezegenler içten dışa doğru Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluton. Dünya' ya benzeyen gezegenler Güneş etrafındaki turlarını 100-690 gün arasında tamamlarlar. Jüpiter'e benzeyen gezegenler' in bir turu ise yıllarca sürer. Dünya' ya benzeyen gezegenler küçük ve katı maddelerden oluşurken, Jüpiter'e benzeyen gezegenler büyük ve gaz halindeki maddelerden oluşmuşlardır. Mars ile Jüpiter arasında büyük bir boşluk bulunmaktadır. Bu boşlukta asteroidler adını verdiğimiz taş ve demir bloklarından oluşan küçük gezegenler bulunmaktadır.



GEZEGENLER

MERKÜR


Güneş'e en yakın ve Pluton'dan sonra en küçük gezegendir. Ekvator çapı yaklaşık 4878 km; Güneş'e maksimum uzaklığı 5800000 km minimum uzaklığı 45900000 km; Dünya'ya maksimum uzaklığı 220000000 km minimum uzaklığı 80000000 km dir. Kütlesi Dünya' nın 1/8'i kadardır. Ortalama yoğunluğu Dünya ile aynıdır. Kendi etrafında 58, Güneş etrafında 88 günde döner. Gündüz sıcaklık 730°C 'ye kadar çıkar. Gece ise 130°C 'ye kadar düşer. Günlük sıcaklık farkı en fazla olan gezegendir. Merkür'ün çok ince hidrojen atmosferi vardır. Yüzeyi Ay'ın yüzeyine benzer. Binlerce krater vardır. Ayrıca Merkür'de faylar tespit edilmiştir.

VENÜS



Güneş'e en yakın ikinci gezegendir. Ekvator çapı yaklaşık 12104 km ; Güneş'e maksimum uzaklığı 109000000 km; Dünya'ya maksimum uzaklığı 258000000 km dir.Kütlesi Dünya'nın 4/5'i kadardır. Kendi etrafında 243, Güneş etrafında 224 günde döner. Sıcaklık 450°C kadardır. Halk arasında "çoban yıldızı" olarak bilinir. Gökyüzünde parlak bir kurs olarak görünür. Atmosferin %96sını karbondioksit gazı oluşturur. Bundan dolayı basınç, Dünya basıncının 96 katıdır. Atmosfer Güneş'ten gelen ışığın %70 kadarını yansıtır. Venüs bu nedenle parlak görünür. Venüs'te gökyüzü karanlıktır. Yüzeyi oldukça engebelidir. Yükseklikleri genelde fazla değildir.Ancak yükseltisi 12000m yi bulan ovaları vardır.Ayrıca yüksekliği 10000m yi bulan volkanları vardır.

DÜNYA


Güneş sisteminin dokuz gezegeninden biridir. Güneş'e 149.000.000 km uzaklıkta olup yarıçapı 6.377 km’ dir. Dünya’ nın %71 su’ dur. Yoğunluğu 5.5 dur. Atmosfer’ inin %78’i azot’ tur. Dünya’ nın en yüksek noktası 8878 m ile Everest Tepesidir. Dünya’ nın en alçak noktası 10.900 m ile Mariana Çukurudur. Kendi etrafında 24 saatte, Güneş etrafında 365 günde döner. 23°27¢ lık dönme ekseni eğimine sahiptir Bir uydusu vardır. Dünya’ nın uydusu olan Ay, Dünya etrafında 29 saatte döner.

MARS



Güneş’e uzaklık bakımından dördüncü sıradadır. Güneş'e 228.000.000 km uzaklıktadır. Kendi etrafında 24 saat 37 dakika, Güneş etrafında 687 günde döner. Çapı 6.787km’dir. 24°’lik dönme ekseni eğimine sahiptir. Atmosfer’ inin %95’i karbondioksit’tir. Atmosfer oldukça seyrektir,basıncı %1 kadar Dünya Atmosfer’ inden daha azdır. Gündüz sıcaklık en fazla 30°C iken gece -75°C’ ye kadar düşer. Mars kırmızı veya turuncu renkte görünür. Buna uygun olarak adını savaş tanrısı Mars’tan almıştır. Mars’ın iki küçük uydusu vardır. Bunların adı “Phobos” ve “Deimos” tur. Mars’ın yüzeyi en yükseği 25 km’ yi bulan kraterler,ovalardan oluşmuştur. Toprak rengi kırmızıdır çünkü toprakta demiroksit bulunmaktadır. İnsan yaşamına en uygun gezegendir.

JÜPİTER

Güneş Sisteminin en büyük gezegenidir. Dünya’ nın 318 katı büyüklükte bir Güneş Sistemi gibidir. . Kendi etrafında 9 saat 50 dakika, Güneş etrafında 11 yılda döner. Hemen hemen tüm oluşumu hidrojen ve helyumdur. Onbeş uydusu vardır. Jüpiter’in en ilginç yanı , bilinen soğuk yani yanmayan toplanmış en büyük hidrojen kütlesi olduğudur. Jüpiter’in yerden de gözlenebilen oldukça aktif ve karmaşık yapı gösteren iki bandı vardır. Uzay araçlarının gönderdiği asıl şaşırtıcı bilgi ekvator çevresinde 30-40 km kalınlığına sahip bir halkanın bulunmasıdır. Manyetik alanı Dünya’ nın 20-30 katı olduğu ölçülmüştür.

SATÜRN



Güneş Sisteminin ikinci büyük gezegenidir. Çevresindeki halka ona son derece görkemli bir görünüm verir. Bu halka milyonlarca küçük parçacıktan oluşur. Ekvator çevresinde bulunan bu halka içten dışa doğru 7 bölümden oluşur. En dıştaki halka 275.000 km çapındadır. İçteki halka daha zayıftır. Buna “Crepe Halkası” denir. Satürn’ün yüzeyi Jüpiter gibi katı değildir, kalın bir atmosfer tabakasıyla kuşatılmıştır. Atmosferi hidrojen ve helyumdan oluşur.Ekvator çapı 120.660 km dir. Güneş'e 1.511.000.000 km Dünya’ya 1.650.000.000 km dir. 27° lik dönme ekseni eğimine sahiptir. Kütlesi Dünya’nın 95 katıdır. Ortalama sıcaklığı -150°C dir.Yirmi uydusu vardır. En büyük uydusu olan “Titan” Ay’dan daha büyüktür.

URANÜS


Güneş Sisteminin ikinci büyük gezegenidir. Güneşe maksimum uzaklığı 3.000.000.000 km Dünya’ ya 3.1500.000.000 km dir. Ekvator çapı 50.800 km dir. Sıcaklığı -220˚C dir. Kendi etrafında 16 saat 48 dakika, Güneş etrafında 84 yıl 7 günde döner. Önce yıldız, daha sonra disk göstermesiyle kuyruklu yıldız sanılan Uranüs’ü 1871’de William Herschel gezegen olarak keşfetti. Onaltı uydusu vardır. Etrafını çevreleyen 10 halkası vardır. Kütlesi Dünya’nın 14.5 katıdır.

NEPTÜN


Güneş’e en uzak ikinci gezegendir. Uranüs’ün beklenmeyen keşfine karşılık Neptün başlangıçta kurumsal olarak varolması gerektiği hesaplandı ve ilk kez 1846’da J.Galle tarafından gözlemlendi. Güneşe uzaklığı 4.500.000 km Dünya’ ya 4.500.000.000 km dir. Ekvator çapı 48.600 km dir. Kendi etrafında 15 saat 48 dakika, Güneş etrafında 164,5yıl döner. Sekiz uydusu vardır. Etrafını çevreleyen 5 halkası vardır. Kütlesi Dünya’nın 17.25 katıdır.

PLÜTON


Güneş’e en uzak gezegendir. Plüton, Neptün gibi kurumsal olarak varolması gerektiği hesaplandı daha sonra uzun süren gözlemler sonucu bulundu. Plüton’un özellikleri diger gezegenlerden farklıdır. Güneşe uzaklığı 5.913.000.000 km Ekvator çapı 3.500 km dir. Kendi etrafında 6,5 günde, Güneş etrafında 248,5 yıl döner. uydusu ve halkası yoktur. Kütlesi yaklaşık Dünya kadardır. Sıcaklığı yaklaşık -233˚C’dir
__________________

PSİKOZ NEDİR PSİKOZA GİRMEK



Psikoz Nedir?
Psikoz hastaların yanlış saplantı ve kuruntulara kapılmalarıyla, gerçekle ilişkisi bulunmayan sesler duymaları ya da hayaller görmeleriyle yansıyan ciddi akıl ve ruh hastalıklarını belirten genel terim. Düşünce ve mantıktan uzak bu kuruntular hastanın günlük yaşantı ile etkiler; duyulan sesler, görülen hayaller, gerçekmiş gibi algılanır. Çeşitli uyuşturucular, bazı beyin hastalıkları gibi etmenler de psikozlara yol açabilir: Organik psikozlar. Bütün psikoz durumlarının, bir uzman hekim tarafından, gerektiğinde hastane ortamında, tedavi edilmeleri gerekir.

KABIZLIK ÇEKMEK VE KABIZLIĞA İYİ GELEN DESTEKLER

Kabızlığa İyi Gelen Destekler
KABIZLIK (KGNSTİPASYON):
Kabızlık, günümüzün modern toplumlarında gitgide daha da yaygınlaşan bir yakınma, bir belirti olarak karşımıza çıkmaktadır. Kabızlık kavramı kişiden kişiye değişmektedir. Kimi insan oldukça katı bir dışkı çakardığında, kimi insansa bir gün dışkılamadığında kabızolduğundan yakınır.Kabızlık için genel bir tanımlama yapmak gerekirse şöyle diyebiliriz: Kişinin 3-4 günde bir zorlanarak, az sayıda, genellikle küçük yuvarlak kitleler biçiminde dışkılaması durumu kabızlıktır. Kabızlık oluştuğunda, buna baş ağrısı, iştahsızlık, dilde paslanma gibi ek belirtiler de eklenir.
Kabız kimseler, dışkılama sırasında aşırı derecede ıkındıklarından, hemoroid riskiyle daha fazla karşı karşıyadırlar. Sıklıkla da kabızlık vehemoroit bir arada görülür. Kabızlığı, kalınbağırsakların normal işlevlerinin aksamasının bir sonucu olarak görebiliriz. Kalınbağırsakların belli başlı üç işlevi vardır. Bunlardan ilki, incebağırşaktan gelen sindirilmiş besin artıklarını bir yandan sıkıştırırken ,diğer yandan da içlerindeki fazlalık suyun bir bölümünü emerek bunların katılaşmasını sağlamak. İkincisi bu besin artıklarını ileriye rektuma doğru itmek. Üçüncüsü ise rektumun gerilmesiyle dışkılama olayını gerçekleştirmektir.
...
Eğer besin artıkları kalınbağırsaklar içinde yeterli bir hızla ilerleyerek, rektuma doğru gönderilmezlerse, uzun süre kolonlar içinde kalarak fazla miktarda suyun kalınbağırsaklar tarafından emilmesine, böylece de dışlanın sertleşmesine yol açacaklardır. Kalınbağırsakların yukarıda değindiğimiz işlevleri büyük ölçüdeotonom sinir sisteminin denetimi altındadır. Kalınbağırsaklarda ileriye doğru olan hareketler yeterli şiddette değilse, kabızlık gelişmesi hemen hemen kaçınılmazdır. Bu bozukluğun oluşmasında en sık rastlanan etkenler ise hastalıklar değil, bazı alışkanlıklar, beslenme ve yaşam tarzı uygunsuzluklarıdır. İşlevsel etkenler dediğimiz bu kabızlık etkenlerini şöyle özetleyebiliriz: Günümüzün modern insanı hergün gitgide daha hareketsiz bir yaşam biçimini benimsemektedir. İş yerlerindeki çalışmalar, özellikle büro çalışmaları, daha hareketsiz ve oturarak yürütülmektedir. Ulaşım olanakları geliştikçe, insanlar daha az yürür olmaktadırlar.
Gitgide yoğunlaşan çalışma ise kişilerin düzenli aralıklarla beslenmelerine olanak bırakmamaktadır. Günümüz besinlerinin bitkisel kökenden hayvansal kökene doğru kaymasıyla, sindirim kanalına giren selülozlu, yani bitkisel kaynaklı besinler azalmaktadır. Bitkisel kaynaklı besinlerde bulunan selüloz ise bağırsak hareketlerinin uyarılması bakımından çok olumlu etkiye sahiptir. Çünkü selüloz insan sindirim hücreleri tarafından sindirilememektedir. Bağırsak içinde bulunan sindirilmemiş selüloz ise, belki de mekanik etkiyle bağırsak hareketlerini uyarmaktadır. Psikolojik yönden bazı dengesizlikleri bulunan kimselerde de kabızlık sık rastlanan bir belirti olarak karşımıza çıkmaktadır.
Buraya kadar yazdıklarımızdan şu sonucu çıkartabiliriz: Bedensel yönden hareketsiz bir yaşantıya sahip olan kimselerde, bitkisel kökenli besinlerden fakir bir beslenme rejimi uygulayan kimselerde, psikolojik yönden bazı olumsuz uyarılarla sık sık karşılaşan kimselerde kabızlık belirtisinin ortaya çıkmaması için hemen hemen hiçbir neden yok gibidir. Bu gibi nedenlerden kaynaklanan kabızlıkların önlenmesi için etkenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Yani hergün yeterli bedensel etkinlikler örneğin yürümek ya da herhangi bir sporu düzenli olarak uygulamak, bitkisel besinlere gereken önemi vermek en azından kepekli ekmek kullanmak, düzenli aralıklarla yemek yemek ve tuvalete gitmek, ayrıca olumsuz psikolojik uyarılara karşı korunmak kabızlık belirtilerinin kısa bir sürede kaybolmasını sağlayabilir.


Kabızlıkların bir bölümü ise vücutta gelişen bazı hastalıkların bir sonucu, bir belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalıkların bazıları şunlardır: Yüksek ateşli hastalıklar, bazı infeksiyonlar, apandisit, peritonit, pilor stenozu, menenjit, bazı sirozlar, kolon kanseri, iritabl kolon(spastik kolon), megakolon, atonik kolon, kalsiyum azlığı, potasyum azlığı, B1 vitaminiazlığı,hipotiroidizm, hiperparatiroidizm, Parkinson sendromu, kurşun zehirlenmesi, morfinin zerki,bağırsak tıkanması gibi.
Rektumda gelişen nedbe darlıkları, hemoroidler, anal fissürleri, anus fistülleri, anus apseleri varlığında, dışkılama sırasında şiddetli bir ağrı oluştuğunda hastalar dışkılamamaya çaba gösterirler, bu da kabızlığa yol açar.

DAVID DEARTH 02/02