Ekonomide Güven Faktörü
HÜKÜMET bankalardaki mevduata, özellikle döviz mevduatına el koyacak diye bir süredir ortalıkta dolaşan dedikodu çok tahripkâr olabilirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve asıl yetkili olan Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yalanladılar, kesinlikle böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını açıkladılar.
Bu dedikodu etkili olsaydı finans sektöründe ciddi tahribat yaşanabilirdi.
Aksine, yastık altında, sandıkta, çıkında muhafaza edilen paranın, dövizin ve altının mutlaka bankalara konulması, böylece finans sektörünün daha da güçlenmesi gereken bir dönemdeyiz.
FİNANS SİSTEMİ SAĞLAM
Bu dedikodu hain odakların sinsi bir planı mıydı?
İktisadi olayları iktisadi sebeplerle izah etmek gerekir: Bu dedikodu TL’deki aşırı erimenin yarattığı güvensizlikle ilgili bir vehimdi. Çok şükür etkili olmadan yalanlandı, mevduat sahiplerine en yüksek makamdan teminat verildi.
Değil bir hasar, finans sektörümüz 2001 reformundan beri sahip olduğu sağlamlığı güçlenerek sürdürüyor.
Bu olay iktisadi davranışlarda “güven”faktörüne bir örnektir.
Hele de sıkıntılı dönemlerde ekonomi yönetimlerine, kararlarda iktisadi rasyonalizmin esas alınacağına, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına güven, her zamandan daha önemlidir.
Piyasa bu konuları davranışlarla test eder.
Mesela, dün Merkez Bankası’nın açıkladığı önlemler niye umulan kadar etkili olmadı?
MERKEZ BANKASI VE FAİZ
Ekonomist arkadaşımız Erdal Sağlam şöyle yazıyor:
“Konuştuğumuz piyasa oyuncuları bir dizi tedbire daha ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar. İlk başta gecikilen faiz artışının yapılması gerektiği, çünkü enflasyon ve piyasa faizlerine bakıldığında Merkez Bankası faizinin düşük kaldığı görüşündeler...”
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, sosyal sorumluluk ve vatanseverlik duygusuyla dün TV’lerde Türk ekonomisinin güçlü olduğunu, dövizdeki artışın bu kadar yüksek olmasının ekonomik gerçeklere uymadığını anlattı.
Tedbir konusunda ise şunları söyledi:
“Hiçbir enstrümanın diğerine nazaran başvurulması konusunda tereddütlü olunmamalıdır, faiz dahil. Yeri gelir içiniz kan ağlaya ağlaya faize başvurursunuz...”
Bali, “Ekonominin makro ekonomik temellerinin gerektirdiği faizin altında faizle borçlanıyorsanız, gidin döviz alın diye serbestçe cephane veriyorsunuz” diye konuştu.
Demek ki yine iktisat mantığıyla, TL’nin getirisi dövizin getirisinin gerisinde kalıyorsa TL’nin erimesi, dövizin yükselmesi devam eder.
MERKEL NE DİYOR?
Zaten merkez bankaları bunun için var: Siyasiler siyaset öncelikli davransalar bile “bağımsız” merkez bankaları sadece “iktisadi rasyonalizm”le hareket etmelidir.
Bu açıdan Doç. Dr. Caner Bakır’ın “Merkezdeki Banka, TCMB ve Uluslararası Bir Karşılaştırma” adlı bilimsel eserini herkese tavsiye ederim. (İstanbul Bilgi Üniversitesi)
Amerika’nın başındaki “kibirli kabadayı”karşısında dün Alman yetkililer Türkiye lehine açıklamalar yaptı... Berat Albayrak Avrupa Birliği’ni de vurgulayan olumlu bir tweet’le cevap verdi.
İki yıl önce siyaseten kavgalı olduğumuz Şansölye Merkel bugün “Türkiye ekonomisinin istikrarsızlaşması kimsenin yararına değil. Ancak Merkez Bankası’nın bağımsız olmasını sağlamak için her şey yapılmalı” diyor.
Görüyorsunuz, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve buna güvenilmesi ne kadar önemli.
Sadece bu değil, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerinin geçerliliği gibi konularda “güven” olması ekonomi için de şarttır
0 Comments:
Yorum Gönder