PARTİLER çesitli kesimlere şu kadar maaş, bu kadar ikramiye vaat ediyorlar. Bir ölçüde normaldir, sosyal adalete de katkı sağlar...
Fakat bizde ölçüyü çoktan aştı, kaynak gösterilmeden ve enflasyonu nasıl olup da körüklemeyeceği anlatılmadan bol keseden vaatler yapılıyor.
Siyaset biliminde “müştericilik” (clientalism) denilen popülizm türü; oyları verin, devletten parayı alın.
Benim önemsediğim husus partilerin devlet ve hukuk konularında söyledikleridir.
YENİ ANAYASA
Dün Meral Akşener İYİ Parti’nin seçim bildirisini açıkladı. “Tüm kesimlerle uzlaşmalı, yönetme yetkisinin hem sebebi hem meşruiyet kaynağı olan yeni anayasa” vurgusunun altını çizdim.
Evet, anayasalar toplumsal uzlaşıya dayanmak zorundadır.
İktidardaki AK Parti ile ittifak yaptığı MHP ise bildirilerinde mevcut “cumhurbaşkanlığı yönetimi sistemi” ile Türkiye’nin daha iyi yönetileceğini savunuyorlar, yeni anayasa vurgusu yapmıyorlar.
Muhalefetteki CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi “yeni anayasa” istiyorlar, daha önemlisi “kuvvetler ayrılığı” ilkesini savunuyorlar.
Gerçekten bu ilke olmadan demokrasi olamaz.
İYİ Parti’nin bildirisindeki “tüm yetkilerin tek elde toplanmasını önleyeceğiz” vurgusu, bu ilkenin tanımıdır.
Çağımızda iyi yönetimin kuralı, “daha çok güç” değildir, gücün “denetlenmesi ve dengelenmesi”dir.
Parti içi demokrasi olursa meclis yürütme erkini denetleyebilir.
AK Parti ve MHP’nin seçim bildirilerinde “parti içi demokrasi” kavramı geçmiyor; CHP ve İYİ Parti’nin bildirilerinde vurgulu olarak ifade ediliyor.
BAĞIMSIZ YARGI
İktidar dâhil bütün partiler “tarafsız bağımsız yargı” kavramını vurguluyor, fakat bu nasıl olacak?
HSK’nın bütün üyelerini siyaset belirliyorsa, bu ilkenin gerçekleşmesi çok zordur.
Muhalefet partileri bildirilerinde HSK’nın bu yapısını değiştireceklerini söylüyorlar.
İYİ Parti bildirisinde “süreli görevli yargıç” kavramı getiriliyor: Yani bildirideki ifadeyle, “baktığı bir davaya bağlı olarak yargıcın yetkisinin elinden alınmaması” kuralı...
Bunu çok önemsiyorum çünkü hoşa gitmeyen karar veren hâkimlerin o dosyaya bakmaktan uzaklaştırılmaları, bu sütunda örnekleriyle defalarca eleştirdiğim ciddi bir sorundur.
Bugün HSK müfettiş göndermeden, gerekçe bile göstermeden hâkimleri o dosyalardan alıp başka mahkemeye atamaktadır! “Süreli görevli yargıç” ilkesi bunu önler, çok da iyi olur.
Elbette görev süresi içinde hâkim hakkında haklı şikâyet olursa disiplin soruşturması açılır.
EN BÜYÜK PROJE
Bir hukuk devletinde olması gereken asgari kıstaslar ve bunların hangi bildiriye ne ölçüde yansıdığı konusu bir köşe yazısına sığmaz.
Önemli olan bu konularda kamuoyunda hassasiyet oluşturmaktır.
Son on günde dövizde yaşadığımız çarpıcı gelişmeler hukuk devleti konusunda da çok öğretici oldu.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda ciddi kaygılar doğduğunda dolar 4.9 lirayı görmüştü, bu satırlar yazılırken dolar 4.4’lü rakamlardaydı; Türk Lirası değerleniyordu.
Çünkü MB üç puan faiz arttırarak bağımsız davranabileceğini göstermiş, Mehmet Şimşek ve MB Başkanı Murat Çetinkaya da Londra’da küresel finans çevrelerine bu yönde güvenceler vermişti.
Kanuna göre de “para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumlu” Merkez Bankası’dır.
Görüyorsunuz, MB’nin bağımsızlığı hukuk devleti kavramının unsurlarından biridir.
Belki de hukukçu olduğumdan diyorum ki Türkiye için en büyük proje “hukuk devleti”dir
0 Comments:
Yorum Gönder