Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: J-HOPE

J-HOPE


Gerçek adı: Jung Hoseok. 
Doğum Tarihi: 18 Şubat 1994. 

Şirketim ile sözleşme imzaladıktan sonra Gwangju'da eğitim aldım. Suga ve Rap Monster'ı gördükten sonra "Onlar çok havalı. Şirketimde her türden insan var." diye düşündüm. Aralık ayında yurda taşındım ama normalden pek bir farkı yoktu. Umut verici fantastik stajyer hayatım paramparça oldu. (gülüyor) 

Gwangju'da dansım sayesinde birçok ödül aldım. Bir underground dans yarışmasını kazandım ve hatta bir festivalde performans sergiledim. (V: Bunu kanıtlayabilirim. Kore Sanat okulu'na kayıt yaptırırken, farklı bölgelerden gelen birçok stajyer vardı. Bangtan ile çıkış yaptığımda, arkadaşım bana "J-Hope hyung, Gwangju'daki dans akademilerinden birinden mi geldi?" diye sordu. Bu onun ne kadar ünlü olduğunu gösteriyor.) 

Çıkıştan önce, üyeler ve ben her gece dans pratiği yapardık. Ben, Jimin ve Jungkook sıklıkla normal pratikten ayrı 2 saat, gece yarısına kadar ya da bazen 1 veya 2'ye kadar zorlu bir şekilde pratik yapardık. İlk temel uygulama, daha sonra ayrıntıları üzerine koyardık. Dans rap gibi serbesttir, bu yüzden bazen bir daire oluşturup içinde dans ederiz. Dans etme hakkında en iyisinin ne olacağında hepimiz aynı fikirdeyiz. Ben "Rap yaparken yaptıklarınız, dans ederken yaptıklarınızla aynı. Haydi deneyin." diyerek açıkladığımda hepsi hemen anlıyorlar. Bugünlerde bence V, bu tür konuları yakalama ve anlamada en iyisi. İlk başka “Ah….ne yapmalıyım.” diye düşündüm; ama şimdi o danstan hoşlanıyor ve dansa çok ilgi gösteriyor. Rap Monster’ın dans becerileri de çok daha iyi oldu. Diğer bir deyişle o harika bir hale geldi (dansta). (Gülüşmeler) Ben ablası olan tek üyeyim. O benden 5 yaş büyük ama biz çok yakınız. Bana sürekli destek veren bir ağaç olduğunu söyleyebilirsiniz. Maske takmanın çok olumsuz yönleri var. Her şeyden önce, nefes almam çok zor ve cildimi bozuyor. Şarkı söyledikten sonra düzeltmeliyim ama türüne bağlı olarak, bazı maskeler çok iyi yukarı çekilmez ve zordur. Ama bir sürü insan beni maske sayesinde tanıyor bu yüzden mutluyum. 

Jin hyung bana yosun çorbası yapmıştı ve tadı gerçekten çok iyiydi. Söyleyecek söz bulamadım. Tadı anneminkine benziyordu. (Jin: Bu diyet menümüzden önceydi bu yüzden çorbanın içine soya sosu, tuz ve sığır eti koyabildim.) 

Tereddüt etmeden birisine yaklaşabilen türde bir insanım ve konuşma alışkanlığım da böyle. Bazen Rap Monster’a dırdır ediyorum ve o “Tamam. Artık yapmayacağım.” diyor ama o asla gerçekten dinlemez. (gülüşmeler) Tabii ki, şimdi kötü alışkanlıklarının çoğunu bıraktı. (Rap Monster: Eğer ben ateşsem, J-Hope sudur – O, benim kötü alışkanlıklarımı “kapatmada/yok etmekte” iyi. O gerçekten çok sosyal bu yüzden o diğerlerini ve grup üyelerimizi kaynaştırmakta iyi.) 

Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: JIN

JIN


Gerçek Adı: Kim Seokjin.
Doğum Tarihi: 04.11.1992

İlk sahne performansımız <M!Countdown>da büyük bir hata yaptım. İlk defa mikrofon arkalığı takmıştım ve mikrofon arkalığı pantolonuma takılı bir şekilde sahneye çıktım; ama çok ağırdı. "We Are Bulletproof Pt. 2" performansında zıpladığımız bir sahne var. Bu sahnede, pantolonum baldırlarıma kadar düştü (gülüyor). Hemen pantolonumu yukarı çektim ama ikinci defa (zıplarken) yine düştü. 

Yemek yemenin yanı sıra, yemek tariflerine ve fotoğraflara bakmayı da çok severim. Ama yemek yaptığım zaman üyeler çok iyi tepki vermiyor; çünkü yemeklerimin tatları hep birbirine benziyor. Yemeğin içine koyduğum malzemeleri farklı bir sırayla koysam bile sonuç aynı oluyor. Çünkü uymamız gereken bir diyet var ve tek yiyebileceklerimiz, tavuk göğsü, soğan, kırmızı biber ve pilav. (Jimin: Bir keresinde, tavuk göğsü eti ve soğanı yemek çubuğuna şişledik ve pişirdik. Ama yanık koktu.) İyi yemek yapamadığım için, iyi yemek yapabilen biriyle evlenmek istiyorum. Asla, benden daha kötü yemek yapan biriyle evlenmeyi düşünmedim. Gördüğüm tüm sağlık ürünlerini yerim. Ama başka insanların (sağlık ürünlerini) yemem. 

Yurda son gelen ben olduğum için, alışmakta biraz zorluk çektim. Çok düzenli değilimdir ve sürekli temizlik yapmam; ama bence herkes yemek yedikten sonra kendi bulaşığını kendi yıkayıp kaldırmalı; kirli çamaşırlarını, çamaşır sepetine atmalı. Bunu sadece J-Hope ve SUGA yapıyor. Üyeler, etrafı pis bıraktıklarında, "Ah, burada yaşayabilecek miyim?" diye düşünüyorum ve her şeyi temizliyorum. (SUGA: Yurdumuza temizlikçi kadın gelmeye başladıktan sonra her şey yoluna girdi.) 

Bir kere okuldan sonra prova odasına gittim ve yeni birini gördüm. Birden bire yanıma geldi ve bana sürtünerek dans etmeye başladı (gülüyor). Bu V'ydi. (V: İsteyerek dans etmedim, eğitim gören başka bir hyung bana dans etmemi söyledi. "Daha sonra en büyük hyung gelecek, o zaman çekiciliğini göster. Seni hatırlayacağı bir ilk izlenim yarat." dedi. Jin hyung gelir gelmez, utandım ve yere bakarak dans ettim. Hyung bana boş bir ifadeyle bakıyordu ve sonunda bana, "Sen önde, orada dans et" dedi.) "Bu çocuğun sorunu ne, cidden?" diye düşündüm. Bu hala çok büyüleyici. Başlarda bilmiyordum; ama onunla yaşadıktan sonra çok ortak hobilerimizin olduğunu öğrendim. Bazen bilgisayarın başındayken V gelir ve "Hyung, sen de mi bunu yapıyorsun?" der ve bazen V bir şey yaparken aynısını ona ben sorarım. O andan itibaren, "Bu çocuk 4. boyutta olsa da, benimle aynı hobileri paylaşan normal biri" diye düşündüm. 

Super Mario ve Maple Story oynamayı severim. Super Mario oynamaya 5 yaşımda, Maple Story oynamaya 7'ye giderken başladım ve hala çok severek oynuyorum. Super Mario karakterini ve Maple Story'deki çok şirin yaratıkları görünce huzurlu hissediyorum.


Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: RAP MONSTER

RAP MONSTER

Gerçek adı: Kim NamJoon. 
Doğum Tarihi: 12 Eylül 1994. 

Underground günlerim boyunca, sahne ismi olarak Runch Randa’yı kullandım. Beni raple tanıştıran arkadaşımın karakterinden esinlenerek bu ismi seçtim ve o zamanlar Maple Story ile ilgileniyordum. Şarkı sözü yazarken kelime hazinemin fazla olması için birçok kitap ve her türlü yazıyı okuyordum. Çıkışımızdan sonra bunu devam ettiremedim çünkü çok meşgulüz. Fakat aklıma bir fikir gelirse ya da hatırlanacak güzel bir kelime, onu hemen not defterime yazıyorum. 

Bir ara lakabım “Dance Prodigy (Dans Dehası)” idi. Dansta çok kötü olduğum için dans hocam ve şirket çalışanları bana böyle seslenmeye başlamıştı. İyi ve kötü olduğum şeyler arasındaki fark son derece açık. Dans konusunda; “Ah, bu benim özelliğim değil, herkesin farklı özellikleri (yetenekleri) vardır ve herkesin yapmaması gereken şeyler vardır” diye düşünmüştüm. Fakat sonradan anladım ki bu imkansız değildi. Bugünlerde aslında normal biri gibi dans ettiğimi söylüyorlar. Üyeler buna katılmasa da (gülüşmeler). Bunu göstermememe rağmen, aslında sahnede çok gerginim. Televizyonda izlediğim insanlar, Mnet <M! Countdown>’da Led ekranların arkasından çıkıyorlardı; bu yüzden bunu yapmak aslında büyüleyici ve sinir bozucu. Bir kere sahneye mikrofon arkalığım olmadan çıktım bu yüzden bunun için de endişelendim. Fakat sahneye çıktığımda, ortamın gücü bendeymiş gibi hissettim. Bence hiphop yaparken bu tarz bir düşünceye ihtiyacınız var. Çünkü sert bir görünüşüm var, bazen “Buradaki en iyi benim” diye düşünüyorum. Fakat gördüğünüz gibi değil, gerçek hayatta utangaç bir kişiliğim var. Üyeler sahnedeki benle sahne dışındaki ben arasında büyük bir uçurum olduğunu söylüyor. (Suga: Sahnede, gözlük takıyor ve güçlü bir imaja sahip; fakat aslında sevimli şeyleri sever. İmza gününde bir hayrandan aldığı Pocket Monster (Peluş canavar/Pokemon peluşu) yatağında duruyor.

Yurtta geceleri yüksek sesle şarkı söylemek gibi bir alışkanlığım var. Her zaman şarkı söylüyorum bu yüzden bunun üyeleri etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Bunu bir süre sonra fark ettim fakat üyeler hiçbir şey söylemiyordu- galiba lider ve yurttaki ilk üye olduğum içindi. (Gülüşmeler) Bence, şimdi %7,80 oranında geliştim. Güncel olayları ve önemli haberleri sürekli kontrol ederim. Yoğun programlarımız yüzünden dünyada olan biten şeyleri kaçırmanız çok kolay. Fakat ben bunu sevmiyorum bu yüzden haberleri kontrol ediyorum. 

Eğer idol olmayan bir kız arkadaşım olursa; idol olduğum için üzgün olduğumu anlatan bir şarkı yazmak isterim. Onun, benim idol olduğum gerçeğinden ne kadar hoşlanmayacağını hayal edin, her zaman çok yoğun olacağım ve o orada olduğu halde beni seven başka bir sürü hayranım olacak. “Senin düşündüğünden daha iyi biriyim” bunu, onun bilmesini isterim. Diğerlerinin ne söyledikleri ne yaptıkları önemli değil, kendimi en iyi ben biliyorum. Ayrıca, bunun beni küstah göstermesine rağmen, daha yeteneklerimin yarısını gösterdiğimi söylemek istiyorum. Çok fazla cazibem var ve ileride bunları göstermeyi umuyorum.

Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

Hwang Chul Soon

Hwang Chul Soon
Vacation Photos







Wood Floors

We spent a lot of time on the floors in my house; carpet removal, staple pulling, washing, paint scratching and sanding, more mopping, staining and finally shellacking, but it was worth it!! I love love love wood floors. I love the timeless look of them. The ease of cleaning and the peace of mind, knowing that whatever dirt we track in is not going to be with us for years to come. (Sorry the floors aren't too clean, a little construction dust still.)
This is the living room and dining room floors. I didn't get a chance to take pictures before the furniture was moved in as they were done just in the nick of time. I worried for days while the stain dried and then worried again while the shellac dried. But everything came out beautifully in the end!
 
 The floors upstairs are pine.
Oak in the living and dinning room.....
 
And maple in the downstairs bedrooms. 
It is very typical in old houses for the living room and dinning rooms to be oak or pine, the bedrooms to be pine and the kitchen to be maple. We aren't sure why there is maple in the bedrooms, very unusual. It certainly was fun to work on all the different woods!
We are hoping this week to get the quarter round (the small round piece of trim next to the floor) back on in the living/dining rooms and the bedrooms. When we refinished the floors it all had to come up, as the sander can't get that close. And of course 90 year old trim does not come up very well! Not to mention there was holes drilled in it and cracks and gouges. So all new has to be put back in.
What you think of wood floors? Do you love the look but not the housework? Or are you all for it?

Currently: July


Current Book - Dreams of Joy by Lisa See

Current Running Path - Matthieu Lakes Loop, Three Sisters Wilderness



Current Drink - Nonfat iced mocha with whip

Current Excitement - Having a low key weekend in a couple of weeks! I am going to do absolutely nothing but read and drink coffee and eat and lay around. 


Current fashion trend - Maybe it's because I am in Oakland, where there are a lot of hipsters, but these glasses are everywhere! 



Current Favorite Blog/Website - I have been having fun looking at this site. A girl can dream!


Current Garden Item - Holy Zucchini! These bad boys are huge!  

Current Love -Weekends

Current Food - Summer Squash Soup (or zucchini)

Current Indulgence - Happy Hour on a weekday! 

Currently Pondering - Do I want a late night snack? Or not? I think I do, but I will probably regret it after I eat it. Plus I am not really hungry; I just want something! 


Current Mood - Full! I know that's not a mood, but I just ate so much! (although that doesn't stop me from still wanting that late night snack)


Current New Find - Pita Pal's Beet and Jicama salad 

Current Outfit - Broski's girlfriend's birthday party: disco anyone?



Current Peeve - Dogs barking at night. And barking. And barking. 
 
Current Song - Stay -- Rihanna (I like this one, but I don't really love the video.)


 

Current Triumph - A long after work bike ride last week after picking up the bike from the shop. I may have to make it a habit! 
 
Current TV Show -  Master Chef (PS you can watch for free on Fox!) Who is going to win? I vote for Jordan!

Current Wish-List - More vacation time!

Currently Delaying - Fixing broken things, but I am working on it... 

What are you currently excited about?  What fashion trend do you see around you (or do you follow yourself)?

Diana Gabaldon'un 'Yabancı' Serisi Dizi Oluyor



Starz’dan Yeni Dizi: BATTLESTAR GALACTICA Yapımcısı
Ronald D. Moore’dan OUTLANDER

Birkaç sene önce Battlestar Galactica yapımcısı Ronald D. Moore’un yayınlanan bir dizisi vardı ama şimdi televizyonda bir değil iki dizinin arkasında olacak. Moore Syfy dizisi Helix’in idari yapımcılığını yapacak ve ayrıca Starz Moore’un Diana Gabaldon’un kitap serisi Outlander’ın uyarlamasını da sipariş etti. Aşk, bilim kurgu, tarih ve maceranın tek bir hikayede buluşması olarak tanımlanan Outlander’da 1945 yılında yaşayan ve evli bir savaş hemşiresinin hikayesi anlatılıyor. Bu hemşire dizide gizemli bir şekilde 1743 yılına yolculuk ediyor ve orada romantik ve genç bir İskoç savaşçıyla evlenmek zorunda kalıyor.
16 bölümlük ilk sezonun çekimleri bu sonbaharda İskoçya’da başlayacak, dizi ise Starz kanalında gelecek sene yayınlanacak. Moore diziyi kendisi yazacak ve Jim Kohlberg ile idari yapımcılığını üstlenecek. Gabaldon’un kitap dizisinde toplan yedi kitap var, sekizincisi ise bu senenin sonlarına doğru yayınlanacak. Yani Moore kaynak sıkıntısı çekmeyecek. Starz bu dönem dizisinden umutlu görünüyor. Zaten Da Vinci’s Demons’a da ikinci sezon onayı verdi ve gündeminde korsan dizisi Black Sails ve mini dizi The White Queen de var.

İşte basın açıklaması:
Beverly Hills, California, 25 Haziran 2013 – Starz CEO’su Chris Albrecht bugün Starz’ın “Outlander” isimli diziye yeşil ışık yakmak için Sony Pictures Television ile ortaklık yapacağını açıkladı. Outlander Diana Gabaldon’un uluslararası en çok satanlar listesine giren kitabından uyarlanan orijinal bir dizidir. Kanal 16 bölüm sipariş etti. Çekimler bu sonbaharda İskoçya’da, dizi 2014 yılında kanalda yayın hayatına başlayacak.
Outlander dizi uyarlaması Ronald D. Moore tarafından kaleme alınacak. Moore “Battlestar Galactica”daki çalışmalarıyla tanınıyor. Ronald D. Moore ve Jim Kohlberg, Tall Ship Productions, Story Mining ve Supply Company, Left Bank Productions ve Sony Pictures Television’ın katkılarıyla Outlander’ın idari yapımcılığını üstlenecek.
Starz CEO’su Chris Albrecht şunları söyledi: “Outlander’ı Starz’a gelecek sene getireceğimiz için çok heyecanlıyız. Diana inanılmaz derecede ilgi çekici bir kadın kahraman yaratıp onu karmaşık bir dünyaya ve zamana yerleştirdi. Kitaplar tarih, ruhsallık, aşk, onur, zaman yolculuğu, cinsellik ve savaş mozaiği. Bizi yönlendiren Diana’nın hikayeleri ve Ron’un ustalığıyla, Claire ve Jaime’yi dünya üzerindeki milyonlarca kitap hayranı karşısında hayata geçireceğiz.”
Moore ise, “Bu kitapları hayata geçirme fırsatı bulduğum için çok heyecanlıyım. Diana zengin ve karmaşık bir dünya yaratıp o dünyayı merak uyandıran karakterlerle doldurdu. Bence Starz bu hikaye için harika bir yer. Bence ortaya bu kitapların milyonlarca hayranının seveceği ve Outlander olarak kabul edeceği bir şey çıkaracağız,” dedi.
Diana Gabaldon’un yedi kitaplık serisi 20 milyondan fazla sattı ve New York Times’ın en çok satanlar listesinde altı kez yer aldı. Outlander serisinin sekizinci kitabı 2013 sonbaharında piyasaya çıkacak.
Outlander dizisi tek bir görkemli hikaye içerisinde hem aşkı, hem bilim kurguyu, hem tarihi hem de macerayı bir araya getiriyor. Seride 1945 yılında evli bir savaş hemşiresi olan Claire Randall’ın tuhaf bir şekilde 1743 yılına gitmesi ve orada tehdit altında olduğu bir dünyaya savrulması anlatılıyor. Claire romantik bir genç İskoç savaşçı Jaime Fraser ile evlenmek zorunda kalıyor. Aralarında başlayan tutkulu aşk Claire’in kalbini birbirinden uzak iki dünyada yaşayan iki farklı adam için parçalıyor.

Yazar: Adam Chitwood

Çeviri: Nisan Benzergil

Yukarıdaki kısımı divxplanet'ten aynen kopyaladım. Dizinin oyuncu seçimleri itinalı bir şekilde yapılıyor. Jamie Fraser rolu için 1980 İskoçya doğumlu Sam Heugan seçilmiş. Ben daha önce izlediğimi hatırlamıyorum ama rol için İskoçyalı bir aktörün seçilmesi güzel olmuş bence :)



Dizi başlamadan kitapları mutlaka okumam gerek diyorsanız sıralama aşağıdaki gibi. Ben 1-2 ve 3. kitapları okudum. Diğer kitapları alamadım daha çünkü çok pahalı :/ Ama madem dizisi geliyor alıp okumak farz oldu artık. Kitaplar Türkiye'de Epsilon Yayınevi tarafından çıkarılıyor. Heyecanla hem diziyi hemde kitapları bekliyorum. 

1- Yabancı / Outlander
2- Kehribardaki Yusufçuk / Dragonfly In Amber
3- Yolcu / Voyager
4- Güz Davulları (1) - (2) / Drums Of Autumn
5- Ateşin Çağrıs (1) - (2) / The Fiery Cross
6- A Breath Of Snow And Ashes
7- An Echo In The Bone
8 - Written In My Own Heart’s Blood - sekizinci kitap 2013 sonbaharında piyasaya çıkacak.


Ben fırsat buldukça güncellemeye çalışacağım ama siz dizi hakkında gelişmeleri takip etmek için aşağıdaki linkleride takip edebilirsiniz.

Outlander IMDB Sayfası: http://www.imdb.com/title/tt3006802/
Outlander Ekşi Sayfası: http://eksisozluk.com/outlander--265371

Sevdiğimiz kitapların dizilere filmlere çevrildiği nice haberler almak dileğiyle.

HOW TO CHOOSE RIGHT CELL PHONE TRACKER


You have to be a little bit picky before you choose a cell phone tracker, especially if you have a goal to get full information out of cell phone including cell conversations or environmental sounds.
To get the information which you want is crucial at this point, 
so first thing first: check if the cell phone tracker has this features or not. Most of the recent cell phone trackers has call listening, call recording and environment listening ability.

Second and again very importand point is your cell phone model: if you have one of the latest cell phones so you don't have to worry about this step to much, because almost all latest cell phones in coverage of this trackers. But if your cell phone is older than six or seven years then you should check if your cell phone is on supported list or not.
( If your target cell phone is an iphone, then you have to jailbreak it in order to install cell phone tracker software )

The third important point is internet connection; target cell phone must have internet connection because all information including cell phone conversations, recorded calls or any others will be delivered to you via the internet.

And the last check point is: check if they provide you online demo or not if so go to demo page and see all features. Most of the companies has online demo page but not all of them.


Considering these properties before purchasing a monitoring software will be to your benefit to, so please check the most powerfull and popular cell phone monitoring softwares from the list we provide below 

Episode #8: Mabel Stark (Mini-cast) Show Notes

Though her name is relatively unfamiliar today, during the early ‘20s Mabel Stark ruled the big-top as the world’s first woman tiger trainer. Like the cat’s she adored, many aspects of her life are mysterious. She was born around 1889, maybe in Princeton, Kentucky. Her parents died before she reached adulthood, and when she turned eighteen, Mabel started nurse’s training.
Read more »

[Hayran Anlatımı | 07.07.2013] BTS Mokdong İmza Günü





İmza günü etkinliği başlamadan, Suga arkasına doğru eğildi ve yüzünü sol tarafa döndürerek fanlara doğru baktı. Kimse onunla etkileşime geçmeyince yüzünü çevirdi. Suga tekrar yüzünü çevirdi ve ben bu kez elimi sallamaya karar verdim. Ve Suga bana gülümseyip (gerçekten parlak bir gülümsemeyle) bana el salladı. AMAN TANRIM! Gerçekten çok çok çokk mutlu olmuştum çünkü ona el sallayan tek kişiydim! 

~Rap Monster~



Ben: *Rap Monster'a doğru yürüdüm ve diz çöktüm* Merhaba ben Tay fan!
Rap Monster: Vaaaooov! Tayland'a KBS Konseri için gideceğiz. Bizi izlemeye geleceksin, değil mi?
Ben: Evet! Çoktan bileti aldım!
Rap Monster: Görüşeceğimize söz veriyor musun?
Ben: Tabii ki!  Ön sıradan bilet aldım! *Rap Mon ile serçe parmağıyla söz yaptım*
Ben: ...... (Artık onunla ne konuşacağımı bilmiyorum, çok heyecanlıyım)
Rap Monster: Önereceğin Tay yemeği nedir?
Ben: Pad-thai ve Som-tam
Rap Monster: Ah! Ben Pad-thai'yi biliyorum! Denedim, lezzetliydi! Noddle'ın biraz baharatlı türündendi.
Ben: Evet! Ayrıca karpuz da lezzetli.
Rap Monster: (Ne dediğimi duymadı) Ne?
Ben: KARPUZ!!!
Rap Monster: Ah! Bir meyve suyu çeşidi mi?
Ben: HAYIR HAYIR... Bu bir meyve!
Rap Monster: Deneyeceğim.
Ben: Tayland'ı ziyaret etmek ister misin?
Rap Monster: Tabii ki! İsterim!
Ben: Tay fanlar hakkında ne düşünüyorsun? Onları seviyor musun?
Rap Monster: EVET! HİÇ ŞÜPHESİZ! *hi-five/çak bir beşlik yapıyor*
Ben: .....
Rap Monster: *kartı okuyor* (Aegyo/şirinlik yapar mı diye sordum) *bana baktı*
Ben: ....
Rap Monster: Yapamam... *Elleriyle garip bir booing booing yapıyor* (Hemen hemen B.A.P Yongguk'a benzedi bunu yaparken)
Ben: *Ona kocaman bir gülümseme verdim* Tayland'da görüşürüz!
Rap Monster: Görüşürüz!



NOT: İngilizce'si çok iyi çünkü onunla gerçekten uzun konuştum. Aksanı harika. Ben ne konuşacağımı bilmezken de yeni bir konu açtı.


~JIN~



Jin: Anyonghaseyoooo

Ben: Anyonghaseyo ben Tay bir hayranım.
Jin: Vay! Çok uzaktan gelmişsin! Adın ne? (İngilizce)
Ben: *Tayca yazdığım kartımı gösterdim*
Jin: *Aklı karıştı ve kafasını yazamıyorum anlamında salladı*
Ben: *İngilizce yazdığım kartımı gösterdim*
Jin: *Adımı yazdı ve imzaladı. Sonra diğer kartımı okudu. (Kartta 'Resmimi çizmer misin?' yazıyordu)*
Ben: İngilizce biliyor musun?
Jin: Evet!Biliyorum!
Ben: *Gülümsedim*
Jin: *Çizimine odaklanırken bir yüzüme bir kağıda baktı*
Ben: *Bir yüzük göstererek*Bu arkadaşımın hediyesi.
Jin: Oh! *sol elini uzattı*
Ben: *serçe parmağına yüzüğü taktım ve ona bir mektup verdim*
Jin: Teşekkürler!
Ben: Bye bye

Oh Jin beni kedi mi sandın?! Ama gözler... tamam bana benziyor!! Tek göz kapaklı.



~SUGA~



SUGA: *Daha ona dönmeden hemen başını eğdi ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle "Anyonghaseyoooo" dedi.*

Ben: Anyonghaseyo
SUGA: *Güzel bir gülümsemeyle* adın ne?
Ben: *Yazdığım kartı göstererek* Arkadaşım için.
SUGA: Arkadaşın burada yok mu?
Ben: Evet yok. Senin için bir yüzüğüm var.
SUGA: Ah!! *sol elini uzattı*
Ben: *Yüzük parmağına yüzüğü taktım*
SUGA: Teşekkür ederim! *Gülümsedi*
Ben: Benim değil... Arkadaşımın hediyesi.
SUGA: Aahhh.. *Güldü* Teşekkür ederim!
Ben: O gün M!Countdown'a geldim ve içeri giremeyen hayran bendim. Ağlayan eller yaptığını gördüm, çok şirindin!
SUGA: *Korece bir şey söyledi duymadım*
Ben: Tayland'da görüşmek üzere!
SUGA: Bye bye *iki elimle de Hi-five (Çak bi beşlik) yaptı*

NOT: Kartta arkadaşımın SUGA'ya sorusu: "Benimle evlenir misin? Eğer kalbini istesem ne kadarını verebilirsin?" Suga'nın cevabı: ♥ x100000000


SUGA'yla genel olarak İngilizce konuştum. İngilizcesi çok iyi değildi ama yine de onunla iletişim kurabildim. Yüzü hep çok parlak bir şekilde gülüyordu ve çok kibar bir kişiliği var.



~J-HOPE~



J-Hope: Anyonghaseyo

Ben: Anyonghaseyo. Ben Taylı bir hayranım.
J-Hope: Tayvan?
Ben: Hayır! Taylı hayran. (Korece)
J-Hope: Ahh... Taylı hayrab! *Gülümsedi* Adın ne?
Ben: Guzjung! *Adımı yazdığım kartı gösterdim*
J-Hope: *Adımı yazdı ve albümümü imzaladı*
Ben: İngilizce biliyor musun?
J-Hope: Hayır.... T_T (Çok üzgün bir yüz ifadesiyle cevap verdi ve ona yazdığım kartı okudu. 'Kendi resmini çizer misin?')
J-Hope: Kendi resmimi mi çizeyim?
Ben: Evet :D
*Karta resmini çizdi* (J-Hope kendi resmini çizerken, Suga'ya mektumumu vermeyi unuttuğumu fark ettim. Suga'ya döndüm ve ona mektubumu verdim. Suga çok şaşırdı, başını eğerek"Ah!!? Teşekkür ederim" dedi. Ben de ona gülümsedim)
Ben: Teşekkür ederim :D
J-Hope: Anyong! *Gülümsedi*
~V~


gif cr: romanticvirus.tumblr

V:
 Anyonghaseyo! *Başını eğerek selam verdi*

Ben: Anyonghaseyo! *Başımı eğerek selam verdim* Ben Tay hayranım!
V: Sa-was-dae-krub (Tayca 'Merhaba' demek)
Ben: Ah!! Sawasdeekaaa!
V: Adın ne?
Ben: *Tayca yazdığım kağıttaki adımı gösterdim*
V: *Yazdığımı yazmaya çalıştı; ama çok komik oldu. Bir harfi unuttu ve sonradan okla ekledi*
Ben: *Gülümsedim*
V: *"Lütfen aegyo yap" yazan kartımı okudu.*
V: *Buing buing yaptı ve utangaç bir şekilde gülümsedi.* Bunda iyi değilim. Üzgünüm.
Ben: Sorun değil.
V: Bir sonraki sefere daha iyi yapacağım.
B: Söz mü?
V: Evet! Söz veriyorum! *serçe parmağıyla söz verme hareketini yaptı*
Ben: Anyong
V: Anyong

V ile aramda geçen tüm konuşmalar Koreceydi. Onunla İngilizce konuşmadım.



~JIMIN~


Jimin'le sadece Korece konuştum;  İngilizce konuşmadım
Jimin: Merhaba! *gülüş*
Ben: Merhaba! Ben Tay fan!
Jimin: Efendim? Duyamıyorum? *kulağını bana doğru yaklaştırdı çünkü ne dediğimi duyamıyordu*
Ben: Ben Tay fan!
Jimin: Ah….. Anladııımm *büyük bir gülümseme verir* Adın?
Ben: *Kart üzerine yazdığım adımı işaret ettim*
Jimin: Guzjung?
Ben: Eveeeeet ^O^
Jimin: *ismimi yazıp imzaladı ve yazdığım diğer yazıyı okudu ''Seni çok seviyorum, benimle evlenir misin?'' ve Jimin postun üzerine cevabını yazdı*
Jimin: (Korece bir şeyler söyledi ve ben bunu anlamadım)
Ben: Bu bizim çift yüzüğümüz! *yüzüğü ve sol elime taktığım aynı yüzüğü ona gösterdim*
Jimin: OH?!!!! *utangaç şekilde gülümsedi ve sol elini verdi*
Ben: *yüzüğü yüzük parmağına taktı*
Jimin: bunu iyice saklayacağım :)
Ben: Bay bay
Jimin: Görüşürüz! :D

Jimin'in cevabı: ''Ailene sor/ailenden izin al''. Auuuuuu Çok tatlı >O< ve imza günü sonuna kadar yüzüğü taktı. Parmağındaki tek yüzük!! Fakat bence, Jimin yüzüğü, yüzük parmağından çıkartıp serçe parmağına taktı. Etkinlik sonrası, arkadaşıma Jimin ile nasıl iletişim kurduğunu sordum çünkü onun Korecesi ve İngilizcesi iyi değildi. Kart üzerine Korece yazdığı yazıyı Jimin'in okuduğunu söyledi ve Jimin ona 'Korece konuşamıyor musun?' (Korece olarak) diye sormuş. O da "Hayır" diye cevap vermiş. Bu yüzden Jimin İngilizce olarak cevaplamış 'I'm ok.' 
I'm ok' (*Sorun yok) NE!!?!?! JIMIN İNGİLİZCE BİLİYOR MU?!!!!!! ONUNLA İNGİLİZCE KONUŞMAMLIYDIM!!!

~Jungkook~



Jungkook: *Daha ben ona dönmeden, başını eğdi* Anyonghaseyo! (*Korece 'Merhaba' demek)

Ben: *Başımı eğerek* Anyonghaseyo! Ben Tay hayranım!
Jungkook: Oh!? *Güldü* Adın ne?
Ben: Namthip
Jungkook: Namgin?
Ben: Hayır T_T *Tayca yazdığım kağıttaki adımı gösterdim*
Jungkook: *Yazamadığı için başını salladı*
Ben: *İngilizce yazdığım kağıttaki adımı gösterdim*
Jungkook: *Adımı İngilizce yazı ve yanına   koydu ve imzasının yanına da kocaman bir  koydu.*
Jungkook: Yazdığım notu okudu, 'Lütfen göz kırp ve benim için aegyo (*şirinlik) yap'* Göz mü kırpayım?
Ben: Evet.
Jungkook: *Göz kırptı ve aegyo yaptı*
Ben: Anyong (Korece 'güle güle')
Jungkook: Anyong! *Hi-five (çak bir beşlik)*

Ower of the F.A.s: nukutzaa @ tumblr 

Türkçe Çeviri: BTSTurkey