Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Did you know Heart Disease is still the No. 1 killer of women, causing 1 in 3 deaths each year?

This means women just like you - mothers, sisters, friends - are dying at the rate of one per minute.  Heart disease is the number one killer of all Americans, more than all cancers combined! 

Make sure YOU know the SIGNs and Symptoms – from the American Heart Association

More women die of cardiovascular disease than from all forms of cancer combined!  Eighty percent of cardiac events in women could be prevented if women made the right choices for their hearts, involving diet, exercise and abstinence from smoking.

What is a Heart Attack?  A heart attack occurs when the blood flow to a part of the heart is blocked, usually by a blood clot. If this clot cuts off the blood flow completely, the part of the heart muscle supplied by that artery begins to die.

Know the Signs of a Heart Attack so you can take action quickly.  Signs are:

  1. Uncomfortable pressure, squeezing, fullness or pain in the center of your chest. It lasts more than a few minutes, or goes away and comes back.
  2. Pain or discomfort in one or both arms, the back, neck, jaw or stomach.
  3. Shortness of breath with or without chest discomfort.
  4. Other signs such as breaking out in a cold sweat, nausea or lightheadedness.
  5. As with men, women’s most common heart attack symptom is chest pain or discomfort. But women are somewhat more likely than men to experience some of the other common symptoms, particularly shortness of breath, nausea/vomiting and back or jaw pain.

If you have any of these signs, don’t wait more than five minutes before calling for help.
Call 9-1-1...Get to a hospital right away.

Did you know Stroke is the No. 3 cause of death in America? Strokes are the major cause of severe, long-term disability.  Stroke and TIA (transient ischemic attack) happen when a blood vessel feeding the brain gets clogged or bursts. The signs of a TIA are like a stroke, but usually last only a few minutes. If you have any of these signs, don’t wait more than five minutes before calling for help.

Know the Signs of a Stroke so you can take action quickly.  Signs are:
  1. Sudden numbness or weakness of the face, arm or leg, especially on one side of the body
  2. Sudden confusion, trouble speaking or understanding
  3. Sudden trouble seeing in one or both eyes
  4. Sudden trouble walking, dizziness, loss of balance or coordination
  5. Sudden severe headache with no known cause

Also, check the time so you’ll know when the first symptoms appeared. It’s very important to take immediate action. Research from the American Heart Association has shown that if given within three hours of the start of symptoms, a clot-busting drug can reduce long-term disability for the most common type of stroke.


Reference:  American Heart Association No-Fad Diet: A Personal Plan for Healthy Weight Loss, Copyright © 2005 by the American Heart Association.

ALEKSEY LESUKOV 07

















What I Love Everywhere

I'm not really a sappy, lovey-dovey type person. And I think Valentine's Day is a bunch of commercialism. We should love each other Every Day! But I do like themes. And what better month for the theme I am about to show you but February! I apologize in advance for the subject.

First, remember these? I saw them in a few places while traveling. This one was in New York.


Excuse the blurry photo; it was dark and it was snowy and it was cold. 
But you get the point. Love is, literally, everywhere.

There is love in food. 


There is love in man made things.


And there is love in nature.


Yes, that's a camel on the top right.

Where will we find it next? 

There it is!
Do you have a specific thing that you take photos of, over and over? Do you celebrate Valentines Day?

McCall's Party Apron

My great aunt gave me the pattern for this apron years ago. Not until recently did I discover this ad on the internet. Designer Luis Estevez and the Quaker Oat Company teamed up to put out this promotional in 1967. It came free in your box of Quaker Oats cereal.
I love the poka-dots, would love to make one with fabric like it!

My version, not the best of pictures and not the best of fabric choices. What one doesn't see clearly in the advertisement above, is the waist ruffle is actually shaped on the ends to merge into the waistband, which I think is a charming feature. And it also adds more coverage to the waist area.
An interesting piece of history, don't you think?

ALEKSEY LESUKOV 06

















Blog Yazarları için 15 Önemli Madde

Son yıllarda bloglar ve blog yazarlığı moda haline geldi. Artık neredeyse hemen herkesin bir bloğu var. Bu da internetin her geçen gün çöp olmasına neden oluyor. Çünkü içerik girilmeyen ve güncellenmeyen bloglar blog âlemine her gün bir çöp blog daha kazandırıyor.



Bunun yanı sıra 15-16 yaşında çocukların bile blog açtıklarına ve kendilerince bir şeyler yapmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. Her köşesi kodlarla veya reklamlarla dolu blogları gözümüze sokmaktan geri durmuyorlar.

Türkçe kullanımının ve okuyucuya saygının hiçe sayıldığı bloglar ise gün geçtikçe arttığını üzülerek görüyoruz. Maalesef okuma alışkanlığı olmayan “ergen diliyle” yazılarını kaleme alan, dini istismar eden ve ideolojik kaygılarla blog yazan insanlar türedi son zamanlarda.



Blog Yazmadan Önce Yapılması Gerekenler



Bir blog açmadan ve yazı yazmaya başlamadan önce yapmanız gereken bazı şeyler var. “Benim de bir bloğum var!” başka bir deyişle “Hello World!” demeden önce bazı hazırlıklar yapmak zorundayız. Bunları sizlere 15 başlık altında topladım. Şimdi sırayla irdeleyelim.








Blog Yazmak İçin Bir Amacınız Olsun



Genelde blog yazanların amacı çevre edinmek, statü kazanmak, blogtan para kazanmak, bir konuda okurlarına bilgi vermek ve tepkilerini dile getirmektir. Yalnız blog yazarlığı süreklilik istediği için eğer istikrarsız iseniz ve yeterince zamanınız yoksa lütfen internet âlemine bir çöp blog daha kazandırmayın. Çünkü zamanla konu bulmakta zorlanır ve kes, kopyala yapıştıra başlarsınız ki bu da blogunuzun intiharı olur.







Alan Adı Ve Hosting Seçimi



Artık kararlısınız ve blog yazacaksınız. Hadi o zaman kendinize, blogunuza ve amacınıza uygun bir alan adı alın ve bir hosting edinin. Alan adınızın ve uzantısının jenerik olmasına ve sizi ifade etmesine dikkat edin. Ücretsiz blog servisi veren blogcu, blogger gibi hizmetlerden yararlanmayın. Çünkü yasaklandığında veya hizmet verilmediğinde bloğunuzu bir daha bulamayabilirsiniz. En çok tercih edilen alt yapılardan WordPress veya Joomla alt yapısını hosting şirketinize kurdurabilirsiniz.








Görsel Ve Güncel Bir Tema Seçin



Yurtdışında görselliğe fazla önem vermiyorlar tıpkı giyimlerine pek dikkat etmedikleri gibi ama içerikleri gayet doyurucu oluyor. Biz Türkler ise genelde görsellik odaklıyız. Ama siz hem görsel hem de işlevsel olan güncel bir tema seçin. Çünkü temanız tıpkı imajınız gibidir. Bu şekilde ziyaretçilerinizi cezbetmeniz daha kolay olacaktır. Bu konuda ücretli veya ücretsiz tema hizmeti veren sitelerden yararlanabilirsiniz. Google’da “Ücretsiz WordPress Temaları” veya “Premium WordPress Temaları”diye arattırabilirsiniz. Benim sevdiğim temalardan birkaçına göz atabilirsiniz: YakutER, AOrhan, UBenzer, SPaksu ve Anarschi.







Logo, Favicon Ve Banner Tasarımı



Bloğunuzu ve içeriğini en iyi şekilde ifade edecek bir logo, favicon ve ileride reklam vermek için kullanabileceğiniz banner’larınızı mutlaka hazırlatın. Eğer kendiniz bu konuda bilgi sahibi değilseniz blog konusunda “uzman olan” arkadaşlarınızdan yardım alabilir veya ücretli olarak yaptırabilirsiniz. Logonuz, temanızla uyumlu olmalı ve bloğunuza görsellik katmalıdır.








Hakkında Ve İletişim Sekmeleriniz Güncel Olsun



Bir bloga ilk girdiğimde genelde beni oraya çeken blog yazısına göz attıktan sonra ilk yaptığım iş “Hakkımda, Hakkımızda” kısmına göz atmak oluyor. Çünkü bir blogokur olarak yazarı merak ederim. Kimdir, nerede yaşar, ne konularda uzmandır?



Hakkımda kısmına yazmak kimi zaman zor gelse siz ihmal etmeyin. Tabi bunu yazarken de doğum sürecinden başlayarak ay ay yazmanıza ve sülalenizi yazmanıza gerek yoktur. Bu konuda “CV yazılarına” bakarak veya blogların “hakkımda, kimim ben?” kısımlarına bakarak bir tecrübe elde edebilirsiniz.



İletişim sekmenizi ve iletişim formunuzu her zaman güncel tutun ki okurlarınız size daha rahat ulaşabilsinler. Hatta iletişim formunda blogunuzun içeriğine göre “konu sekmesinde” okurlarınıza seçenek sunmanız güzel olacaktır. Bu şekilde size ne tür bir mail geldiğini daha çabuk bilirsiniz. Eğer spam kaygınız varsa ve mail adresiniz çok önemli değilse mail adresinizi bloğunuzda vermeyin. Zaten iletişim formu sizin işinizi fazlasıyla görecektir.








Kategorilerinizi Sınırlayın



Yazı yazmaya karar verdiğiniz anda mutlaka kategorilerinizi belirleyin. Hangi konularda yazacaksanız o konularda yazılar yazmaya gayret edin. Bunların dışına çıkmayın. Aksi takdirde zamanla amacınızdan uzaklaştığınızı göreceksiniz. İhtiyaca göre yazı kategorilerinizi zamanla düzenleyebilirsiniz.





Not Alın



Sık sık not alın ve bunu adet haline getirin. Bloknot tutmaya gayret edin. Artık nerdeyse çoğumuzda akıllı telefonlar olduğuna göre, telefonlarınızın not kısmına çok rahat not alabilirsiniz. Dikkatinizi çeken, yazı konusu olabilecek söz, resim, olay, vs. her şeyi not alın. Bunlar yazı yazarken size esin kaynağı olacaktır.







Konunuzu Belirleyin



Blog yazarlarının zamanla sıkıntı çektikleri konulardan biri de yazacak bir şey bulamamalarıdır. Uzmanlık alanınıza dair ilginizi çeken haber, olay ve yaşadıklarınız size konu olarak bir fikir verir. Eğer konu bulmakta sıkıntı çekiyorsanız forumları dolaşabilir, haberlere göz atabilir, twitter’daki “trending topic” kısmı ve yaşadıklarınız size konu olarak yeter.




Sınırlarınızı Belirleyin



Genellikle uzman olduğunuz konularda yazıları kaleme almaya çalışın. Uzman olmadığınız, herkesin yazabileceği ama farklı açılarda okurlarınıza sunabileceğiniz günlük hayatta yaşanan olaylardan yazı yazabilirsiniz. Eğer sınırlarınızı belirler ve “her telden çalmazsanız” hem okurlarınıza derli toplu bir blog sunarsınız hem de okur sayınızı kaybetmediğiniz gibi fark yaratmış olursunuz.







Konuyla İlgili Araştırma Yapın



Bir yazı yazmadan önce “sanki bir makale yazacakmış gibi” araştırma yapın. Kütüphaneye gitmenize gerek yok. Google’a tıkladığınız vakit birçok kaynağı bulabilirsiniz. Bunun yanı sıra bol bol kitap, gazete ve dergi okuyun. Çok okuduğunuzda hem yazınızın geliştiğini hem de kullandığınız kelimelerin çoğaldığını göreceksiniz. Hatta benim gibi biraz abartın “yazarlık” ile ilgili kitapları dahi okuyun.




E-mail Veya Haber Yazmadığınızın Farkında Olun




Bir arkadaşınıza veya bir dostunuza e-posta yazmadığınızı ve bloğunuza haber girmediğinizin farkında olun. Yazı dilinizi, üslubunuzu ona göre ayarlayın. Ne çok resmi ne de çok şakacı bir dil kullanın. Aksi takdirde okurlarınız ya bir makale okuduklarını ya da sulu bir yazı okuduklarını zannederler. Samimi ve içten yazın. Başka bir deyişle klavyenizle okurlarınızın kalbine dokunun.







Özgün İçerik Üretin



Okurlarınızın başka bir yerde bulamayacağı içeriklere “özgün içerik” denir. Kendi ürettiğiniz, tercüme ettiğiniz veya yorumunuzu kattığınız aynı zamanda uzmanlık alanınıza girip kategorilerinizde yer alan yazılar yazmaya gayret edin.



Temanız, logonuz sizin elbiseniz gibidir. Dış imajınızdır. Bu şekilde insanları cezbedersiniz. Ancak fikirleriniz ise özgün içeriğinizdir. Cazibenize kapılan içeriğinizle de mest olmalı ki sizin müdaviminiz olsun. Aksi takdir de birkaç gün sonra sizi RSS Feed’ine bile eklemeden kaçar gider.







Haber Paylaşmayın



İçine yorumunuzu katmadığınız haberleri asla paylaşmayın. Google’da bir tıkla bulunup asıl habere ulaşılabilecek yazıları bloğunuzda bulundurmayın. Çünkü bloğunuz bir haber portalı veya teknoloji portalı değildir. Yazılarınız emek ürünü ve kendi eseriniz olsun. Doğrusu Chip Dergisi’nde veya CNNTürk’te sabah okuduğum bir yazıyı sizin sitenizde görmek istemem. Çünkü bana ayrıca bir şey katmayacaktır. Okurlar genelde “Bu yazıda benim için ne var?” diye yazıyı tararlar.







Bloğunuzu Reklama Boğmayın



Blogçuların genelde yaptıkları hatalardan biri bloğa hemen reklam koymaktır. Ben bunu biraz da ego tatmini olarak görüyorum “Bakın bloğum ne kadar meşhur!” der gibi. Buna gerek yok. Zaten kaliteli içerikler paylaşıp trafik ve hitiniz arttığında size reklamlar gelmeye başlayacaktır. Sağda, solda anasayfada ve blogların içinde, altında velhasıl görebileceğimiz her yerde gözümüze reklam sokmanız okurları sıkar ve bloğunuzda fazla vakit harcamadan kaçmalarına neden olur. Bu konuda alışveriş merkezlerinin müşteri çekme taktiklerinidüşünebilirsiniz. Görsellik açısından gözü yormayan ve okurları fazla meşgul etmeyen reklamları ileriki zamanlarda bloğunuza koyabilirsiniz. Hosting giderlerinizi çıkarmak gibi ticari kaygılar nedeniyle hemen reklam almayınız.




Yazmaya Vakit Ayırın



“10 dakikada blog yazmak” ve “profesyonel blog yazarlığı” gibi blog gurularının beylik laflarına itibar etmeyin. Yazı yazmak su değil ki bir dikiş de içebilesiniz. Blog yazılarınıza zaman ayırın. Hemen 5dk yazıp paçavra gibi okurlarınızın önüne atmayın. Her yayınladığınız yazıda aslında kendinizi acımasız “klavye kahramanlarının” önüne attığınızın farkında olun.



Lisede kompozisyon yazar gibi önce bir taslak hazırlayın. Onun üzerinde çalışın. Vereceğiniz örneklere, kullanacağınız resimlere ve bağlantılara kadar belirleyin. Yatmadan önce yazacağınız yazıyla ilgili düşünün. 






Yazınızı zenginleştirmeye çalışın.



Emin olun yazı yazmak kitap okumaktan daha zordur. Her şey ilk kelimeyle başlar. Bilgisayarınızın başına oturun ve düşüncelerinizi tutarlı bir şekilde kaleme alın. Yazı yazmak zaman alır. Normalde bir yazıyı yayınlamanız ortalama 1,5-2 saatinizi alır. Hele yazı dizisi hazırlıyorsanız bu 4-5 saati bulabilir. Siz okurlarınıza özen gösterin ki onlar da size sadık kalsınlar.



The Run That Cost Me Five Dollars

In Which I Lose a Challenge: Thanks to NYC Running Mama and the Patriots, yesterday I had to run 4 miles. The challenge was that you picked a winner and if your team lost, you had to run the number of miles of the point spread. Well, as you all know, the final score was 21 - 17, which means four miles for this girl. I am not really a Pat's fan, but since the Niners were already out and Mr Lovely is a Pat's fan AND I do like Brady, I went for the Pats. I did not watch the game; I only googled the score Sunday night to see how many miles I would be running yesterday. I would have run anyway, but it is kind of fun to run for a "reason". 

I did four miles for Brady and another 1.7 for myself.

In Which I Discover a Trail Fairy: I have been running on the trails a lot lately. Luckily, we have had very little snow in our area this year, so they are fairly clear of moisture. However, the other day we had a bit of a storm and when the trails finally dried up enough for me to run on them, I discovered quite a mess. There were branches and trees everywhere. I spent the majority of my first run clearing the trail of debris. 

Here is an excerpt from my running journal that day: I ended up running (and walking) 6.24 miles. It took me an hour and twenty four minutes. Here is my pace chart, so you can see how many times I stopped to throw branches off the path. All in all, it was a struggle today.


Ug. But today I noticed that the trail was looking clearer. I have been getting rid of a few branches each day, but the trail is still by no means totally clear. BUT. It is clearer than I left it. Somebody else must be clearing it! Thank you trail fairy!

In Which I Almost Eat Dirt: I was so excited that the trail was clear and that today's run was So Much Better than the one I was mentioning above, that I got overly excited, sped up, tripped over a rock, stumbled, arms flailing, flew through the air and caught myself from falling with one finger upon the side of the bank. Really. I did not fall, but I must have stumbled for a good 12 feet before finally righting myself. Luckily there was no one around to see me (except maybe the trail fairy?)

In Which I Lose $5: Today, as mentioned above, I felt really good, the trail was clear and my run was for a good cause, and so I was running a bit faster than normal. Because of this, my body was a bit more bouncy than normal and my iPod fell out of the holder on my belt. This belt not only holds my iPod, but I also put my keys and an emergency $5 in there. You never know when you may need an ice cream, or a bottle of water, or to bribe a policeman or to pay someone to use their phone... Actually, I run in the boonies, so most likely I would spend my $5 bribing a deer or a squirrel, since I never see another human being on my run. Ever. I always carry the spare fiver anyway. 

Today, my bouncing caused the iPod to bounce out of my belt and down the mountain, causing me to spend several minutes climbing down the side of a hill to retrieve it. Once I returned it to it's rightful place, I continued on my run for Brady. Little did I know, but the $5 had fallen out as well. I think I know where it is and I will probably look for it next time, but darn it, it was at the very top of the hill (see below graph for elevation)! I wasn't planning on going that far up the hill for at least another week. 



So, is it worth going three miles up the hill to try to find it? Or should I leave it for the trail fairy? 

Did you watch the Superbowl? Have you ever fallen while running/walking?

Blog'unuz icin "Facebook Hayran Sayfası" Olustutrun

Bu yazı için sloganımız;"Facebook Hayran Sayfası" olmayan blog kalmasın.Bloğunuza yazdıklarınızın facebook hayran sayfanızda da görüntülenmesini ve daha çok arkadaşınızın içeriklerinizi takip etmesini, sosyal medyanın gücünü, paylaşımın etkisni, blogger ruhunu facebook'a yansıtmayı istiyorsanız bloğunuz için bir "facebook hayran sayfası" oluşturun:Ayrıca blogunuz için "facebook hayran sayfası"

Bloguna "Facebook Begen Kutusu" Ekle-Blogger


Daha önce blogunuz için  facebook hayran sayfası oluşturmayı anlatmıştık.Eğer bir "facebook hayran sayfanız" yoksa ve oluşturmak istiyorsanız burayı tıklayın.Şimdi ise blogunuza gelen ziyaretçilerin, blog sayfanızdan ayrılmadan, sayfanızı facebook üzerinden beğenmesini sağlayacak olan "facebook beğen kutusunu" blogumuza nasıl ekleyeceğimizi anlatacağız;

1.Adım:Facebook hayran sayfası

Blog Yayınlarınız Otomatik olarak Facebook Sayfanızda Yayınlansın-RSS Graffiti ile

Daha önce var olan facebook sayfanızda yada blogunuz için oluşturduğunuz facebook hayran sayfanızda, blogunuzda yazdığın yazıların  yayınlanmasının iki yolunu anlatacağız.(Blogunuz için bir facebook hayran sayfası opluşturmadıysanız eğer burdan oluşturabilirsiniz)
1-Blogunuza yada sitenize her yazı yazdığınızda amele gibi yazınızın linkini kopyalayıp facebook hesabınızla giriş yapıp facebook