Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

güç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sözün gücü ve etkisi/Kültür - Sanat/milliyet blog



İnsanlar, ruhlarındaki dinamiklerini ve üretimlerini sözlerle ifade ederler. Her insan; yaşamındaki bütün tasarımlarını sözler aracılığıyla gerçekleştirir. Her insan; hangi ülkede, hangi dili konuşursa konuşsun, kafasındaki düşüncelerini sözler aracılığıyla aktarır. İnsandaki duygular, varlığına ait özel bilgiler, ancak sarf ettiği sözlerle sağlıklı
 anlaşılabilir. Söz; yalnızca duyulan bir ses ya da okunan bir yazı değil, insanın doğada, toplumda kendisini direkt ifade etme ve iletişim sağlama gücüdür. Sözcüklerle düşünüyoruz, anlatıyoruz, soruyoruz. Sözcüklerle yaşamımızda değişik tepkiler, olaylar yaratıyoruz. Evrenin herhangi bir noktasında ya da metafizik alanda söz; insan olarak sahip olduğumuz en güçlü araçtır ve silahtır aynı zamanda. İki yanı keskin kılıca benzeyen sözler vardır, anında bir yüreği dilim dilim edebilir. Bu; sözün kötüye kullanımıdır. Örneğin: Asil - onurlu insanlara dayatılmış işkence sayılabilecek, iftira, hakaret ya da karalama gibi çirkinlikler. Sözün diğer kullanımı; keyif, güzellik, sevgi ve mutluluk oluşturur. Sonuçta, nasıl kullanıldığına bağlı olarak söz; insanın ufkunda bir özgürlük zemini açabilir ya da insanı mahkum edebilir. Başta büyüklerimiz olmak üzere, bize hep sevgisini sunmuş fedakar insanlara hitabederken, onları yücelterek konuşmak zorundayız. Kutsal bir görevdir zaten. Tarihte görülen en etkili konuşmacılar; Tanrı elçileri yani peygamberler ve filozoflardır. Bazı sözler öylesine güçlüdür ki; kısa bir tek cümle, milyonlarca insanın yaşamını değiştirebilir, onları topluca yok edebilir. Tarihe baktığımızda; 1930 ’lu yıllarda Almanya’da yönetimi ele geçiren bir diktatör, sözü mükemmel biçimlerde, mükemmel tonlarda kullanarak, tüm halkı koşullandırmış, kışkırtmıştır. Dolayısıyla bu derin etki, ülkesini malum ikinci dünya savaşının içine itmiştir. Çok sayıda insan, korkunç boyutlarda şiddet uygulanmasına ikna edilmiştir. Psikiyatri penceresinden, bu gibi askeri ve politik olayları sorguladığımızda; Adolf Hitler, nutuklarındaki o sözleriyle, direktifleriyle, halk adına halkın korkularını harekete geçiren, gerçekten çok yetenekli bir insandır. Giderek yayılan yangın gibi tüm dünyada cinayetler, kıyımlar yaşanmıştır. İmal ettirdiği, dünyanın en büyük topunun üzerinden, rakip gördüğü devletlere rest çekmesi, Alman ırkının, dünyanın en üstün ırkı olduğu iddiası, yeryüzünü temizleme ve insanlık için yeni bir düzen kurma planları düşündürücüdür. Aslında halk kandırılmış, insafsızca harcanmıştır. Ülkelerin ülkelere, insanların insanlara saldırması, her birinin diğerinden korktuğu içindir. Her birinin diğerinin ideolojisine tahammülü olmadığı içindir. Hitler’in korku çıkışlı inançlara dayanan propagandaları dikkatle, ibretle incelenmelidir. Bilimsel açıdan, insan beynini; sürekli bazı tohumların serpildiği verimli toprak alanına benzetebiliriz. Burada en önemli, en kalıcı tohumlar ise; düşünceler, fikirler ve kavramlardır ama çoğunlukla bu verimli alana korku tohumu serpilir. Her insanın zihni verimlidir, berraktır. Asıl önemli olan; oraya ne tür bir tohumun ekilip üretildiğidir. Konuyla ilgili olarak ele aldığım Hitler’in; halkın bilinçaltına gönderdiği, korku ve savaşın gerekliliği isimli tohumlar çok hızlı büyümüş, ardından bilindiği gibi kitlesel ölümler gelmiştir. Çoğu insan, gerçekte bir ruh hastasının hastalıklı fikirlerini mantıklı kabul edecek kadar değişmiştir. Sözlerin olağanüstü etkilerini anladığımızda, ağzımızdan ne tür görünmez bir enerji çıktığını da anlamış oluyoruz. İnsan zihnine kasıtlı olarak ekilmiş bir korku ya da bir kuşku, ardı ardına felaketler getirebilir. Bir söz; küçük bir çengel atarak zihnimize girebilir, mevcut doğrularımızı, ilkelerimizi ve tüm yerleşik inanç sistemimizi iyiye ya da kötüye doğru değiştirebilir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, asla hayallere dayalı sözler söylememiştir. Sözleri, insanımızın karakterini anlatırken diğer ulusları incitmez ve saldırganlık içermez. Bir Türk cihana bedeldir derken, sadece manevi gücümüzü vurgulamıştır. Geldikleri gibi giderler derken: Barbar, işgalci ülkelere en güzel yanıtı vermiştir.

Claudius

Copyright
TYRANNOS Edebi Ürünler
İzinsiz kopyalanamaz - çoğaltılamaz

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,Soz


Kuvvet Antrenmanı Nedir ve Nasıl Yapılır?

kuvvet egzersizleri

Vücut geliştirme ile alakası olmayan insanlar tarafından her zaman vücutçuların güçsüz ve kuvvetsiz olduğu zannedilir. Hatta yapılan kaslara balon benzetmesi yaparak içlerinin hava ile dolu olduğunu ve hiç bir işlevinin olmadığı söylenir. Bütün bunların tek bir nedeni var, o da kıskançlık.

Şöyle bir gerçek var ki, 40 cm kolu olan birisi ile 35 cm bir kol ölçüsüne sahip, yağ oranları aynı iki erkek birey bilek güreşi yapmaya kalktığında 35 cm kolu olan kişinin yenemeyeceğine dair bir algı oluşur. Çünkü insanlar her zaman daha fazla kasın daha fazla güç üretebileceğini düşünürler. Ama bu yanlıştır. Bilek güreşini 35 cm kola sahip adam kazanabilir. Büyük kaslar her zaman büyük güç getirmez.

İlk paragraf ile ikinci paragrafın arasında bir çelişki olduğunu fark etmişsinizdir. Şimdi bu konuya biraz daha açıklık getirmek istiyorum. Kaslar eğitilebilirler ve kasların beyni vardır. Yaratılışın kusursuzluğunun en büyük örneğidir kaslar. Nasıl eğitirseniz o şekilde gelişirler. Eğer hacimsel anlamda büyümesi üzerine eğitirseniz her ağırlık kaldırdığınızda büyümesi gerektiğini anlarlar. Eğer bir halterci iseniz de bu sefer kaslarınız maksimum ağırlığı kaldırmak üzerine kendini geliştirecektir.

Bunun en büyük örneği de halterciler ve vücutculardır. Ufacık halterci yüzlerce kiloyu taşıyabiliyorken vücut geliştirme şampiyonu ondan çok daha fazla kas kütlesine sahip olmasına rağmen o kadar ağırlığı kaldıramaz. Ya da 40 cm kol kasına sahip bir bilek güreşi sporcusu 50 cm devasa bir kola sahip vücutcuyu yenebilir.

İşte bütün bunlar nasıl antrenman yaptığınıza göre şekillenir. Her sporun farklı antrenman stilleri vardır ve kaslarda ona göre eğitilir ve geliştirilir. Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi vücutcular işte sırf bu kaslardaki beyinin ne olduğunu bilmeyen cahil insanlar yüzünden güçsüz ve kuvvetsiz insanlar olarak nitelendirilirler.

Bunun önüne geçebilmek ve kalıbınızdan beklenilen gücü ve performansı gösterebilmek adına kuvvet antrenmanları yapılmalıdır. Nasıl bir boksör rakibini psikolojik olarak yenebilmek için vücut geliştirme yapıyor ve bench press sehbasına yatıyorsa, siz de kalıbınızdan beklenilen güce ulaşabilmek için kuvvet antrenmanları yapmalısınız.

Şimdi gelelim kuvvet antrenmanlarının nasıl yapılması gerektiğine. Temelde kas geliştirmek için yaptığınız hareketlerden hiç bir farkı yoktur. Nefes alışverişleriniz veya hareketin yapılış tekniği kuvvet antrenmanlarında değişmez. Değişen tek şey rakamlardır. Yani ağırlığın miktarı ve tekrar sayısıdır.

Kuvvet antrenmanlarında aynı halter ve powerlifting antrenmanlarında olduğu gibi temel esas yüksek ağırlık ve az tekrardır. Aynı zamanda set sayılarını da 2 set şeklinde yapmanız maksimum ağırlığı kaldırabilmek ve maksimum kuvvet arttırımı için önemlidir. Bu sayede kaslarınızı yormadan onları üretebildikleri maksimum güce getirebilmiş oluruz.

Bir diğer değişle kuvvet antrenmanları arabalardaki devir saatine benzetebiliriz. Kaslarınızı kesiciye sokun ki o da maksimum gücünü üretebilsin ve gelişebilsin.

Bunların yanı sıra normal vücut ağırlığı ile yaptığınız hareketlere de ağırlık ekleyerek ve yine tekrar ve set sayısını düşürerek antrenman yapabilirsiniz. Bu sayede yaptığınız harekette çalışan kasların kuvvetleri artacaktır.

Kuvvet antrenmanları her antrenman yönteminde olduğu gibi uzun vadede sonuç verir. Bir iki hafta uygulayarak gözle görülür bir fark beklemeyin. Aylarca uygulamanız gerekir. Bana kalırsa en mantıklı yöntem hem kuvvet antrenmanı, hem normal antrenman, hem de kardio antrenmanı yapmaktır. Ben şahsen haftada iki kere kardio yaparım. 4-5 gün ağırlık çalışırım ve 2 günde kuvvet antrenmanı yaparım. Totalde 5 gün spor salonuna giderim. Kendimce çoğunlukla ağırlık antrenmanı yaparım hacimi arttırmak için. Amaçlarım doğrultusunda antrenman programımı hazırlarım. Eğer gücümü yetersiz bulsaydım bu sefer haftada gün kuvvet antrenmanı yapardım.

Siz de kendinizce böyle bir düzen kurabilirsiniz. Amacınız ve isteğiniz üzerine antrenman programınızı ve yönteminizi belirleyin. Hacim kazanmak için normal 12*3 set ağrılık kaldırın, kuvvet için 3*2 set ağırlık kaldırın. Zayıflamak içinde kardio yapın. İşte bu kadar basit. Amacınızı belirleyin ve amacınız doğrultusunda antrenman yapın. Çünkü ancak bu sayede istediğiniz vücuda ulaşmış olursunuz.

Tanrının varlığına ilişkin kanıtlamalar neleri gösterir ?

Tanrının varlığına ilişkin kanıtlamalar neleri gösterir ?
Tanrı , vardır ve birdir . İsa ‘ nın öğretisinde tanrı , oğullarıyla birlikte anılmaktadır . İsa , nasıl bir din devleti kurmak istemediyse tanrının oğulları ifadesi ondan gelenler anlamında kullanılabilir ancak .
Tanrı , madde tözü değildir . Tanrı salt bir enerji formu da değildir . Mekanik yasalarla evreni idare eden bir güçtür o .
Tanrı , nasıl ki elektrik enerjisi ısı enerjisine dönüşebiliyorsa enerji olarak bir formdan ötekine geçişi sağlayan bir güç olarak karşımızda durur .
Tanrı bir güçtür . Madde değildir … Madde ve akılsal töz birbirinden ayrılamaz . Mesela bir kola felç geldiği anda yani maddi bağ bittiğinde akılsal töz bir kolu idare etmek yetisini kaybedecektir . Yani ruh ve beden birbirinden bağımsız değildir .

Madde aleminin bir sonu olmasına karşın tanrının bir güç olarak sonu yoktur . Çünkü maddi alemde devamlı olarak bir evrim meydana gelmektedir . Bu evrim , tanrının adetidir ve de akan bir suda ancak bir defa yıkanabilirsiniz .

Düşvar kelimesi ve deyimlerinin anlamları neler olabilir ?

Düşvar kelimesi Farsça “ düşvar “ dan gelir . “ Düşvar “ daki “ a “ sesini biraz uzatmak gereklidir . Anlamı “ güç , zor “ dur . Cevdet Paşa ‘ nın şuna yakın bir cümlesi vardır : “ Elli kişi ile oluşturulan bir kervana sevk edilen bir topluluk ile böyle muazzam bir düşmana karşı koymak düşvar idi . “  Bununla ilgili deyimlerden bir tanesi de “ düşvar – pesend “ dir . Anlamı “ güç beğenen “ dir .” Emr –i düşvar “ ise güç iş demektir .