Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Köy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Köy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bademler.../Kültür - Sanat/milliyet blog



Bugün sizlere bilinçli ve aydın insanların yarattığı bir güzellikten söz etmek istiyorum. Bu güzelliğin adı İzmir’in Urla ilçesine bağlı Bademler Köyü. (Yani, öyküsünü Necati Cumalı’nın yazdığı “Susuz Yaz” filminin çekildiği köy)

1999 yılında o köyde düzenlenen “Şiir Gecesi”ne davetliydim. İki otobüs dolusu basın mensubu, şair ve yazarlar olarak yola çıktık... Urla Belediye başkanı, köyün yakınlarında ve yol üzerinde bulunan bir konaklama tesislerinde ağırladı. Yemekler yendi, sohbetler yapıldı. Tanışmalar, kaynaşmalar...

Köyde yapılacak şiir gecesinin nasıl olacağını, iyi niyetlerle kafamda canlandırmaya çalıştıysam da beynimde güzel bir görüntünün belirmesini beceremedim. Fakat yanıldığımı oraya gidince almadım. Gittiğimiz yere köy demeye bin şahit ister. Dükkânları, mağazaları, İlkokulu, ortaokulu, lisesi, kütüphanesi, kuaför salonları kısacası aklınıza gelebilecek her şey vardı. Önlerinde asma çardağı bulunan, yan yana iki kahvehane... Biraz dinlenmek ve birer bardak çay içmek için bizi buyur ettiler. Ama okey onamak, kumar oynamak yasak... Bazıları satranç oynuyor, bazıları dama... Bir köşede edebiyatla sanatla ilgili sohbetler yapılıyor, diğer köşede ise kooperatif faaliyetleri anlatılıyor, yapılacak işler paylaşılıyor, köy yollarının yapımı konuşuluyordu.

Saat 19.45’te kalktık ve etkinliğin yapılacağı yere doğru yürümeye başladık. Bakkaldan çıkan bir çocuk ilişti gözüme. Elindeki çikolataya ağzına atıp yolun karşı tarafına doğru koştu. Yaşlı bir adam çocuğun arkasından kızgın sesle, “O kâğıdı yerden kaldır ve götürüp çöpe at!” diye bağırdı. Çocuk geri dönerek, biraz önce yere kâğıdı aldı ve götürüp köşedeki çöp tenekesine attı. Beynim uyuştu. Ne söyleyeceğimi, ne düşüneceğimi şaşırdım. “Acaba burası gerçekten bir köy mü, yoksa beni mi kandırıyorlar, ” dedim içimden.

Saat 20’de başlayacak şiir ve söyleşiye kimselerin rağbet etmeyeceğini düşünüyordum. Ben de köy çocuğuyum ya, kendi köyümden bilirim köylüyü! Cenaze ve düğünler dışında kimse bir araya gelmez! Karşımıza kocaman bir tiyatro binası çıktı... Ağzım açık kaldı. Bir süre öylece durup, hipnotize olmuş gibi binayı seyrettim. Önündeki çimenlere, çeşitli renkteki çiçeklere, güllere, ağaçlara büyülenmiş gibi baktım... Şaşkınlığımı belli etmeme çabasındaydım, ama başardığımı sanmıyorum. Hayran olmamak elde değil. Görmesem inanmazdım.

Tiyatro salonu oldukça büyük... Yumuşacık kırmızı koltuklar, yaşlılarla, gençlerle, gelinlerle dolmuştu. Bir kişilik bile boş yer yoktu ve birçoğu ayaktaydı. Bizi güler yüzle karşılayıp, dostça tokalaştılar. Sahnenin önündeki birkaç sıra koltuk, konuklara ve şairlere, yazarlara ayrılmıştı. Sahne oldukça geniş ve iki taraflı basamaklara çıkılıyor. Perdenin arkasında ise kulise açılan kapısı var. Daha sonra öğrendim ki, ayda birkaç kez burada tiyatro oynanırmış. Oyuncular kim biliyor musunuz? Tabii bilemezsiniz, çünkü ben de duyunca inanmadım. Köyüler… Köyde okuma yazma oranı yüzde yüz. Gençlerin yüzde yetmişi lise ve üniversite mezunu... Ortaokul mezunu olan yok. Bakkallar günlük gazete ve dergi satıyorlar. Hatta köyde bir yayınevi bile kurmuşlar...

Bağlamanın yürek sızlatan tınısıyla okunan şiirler uzadıkça uzadı. Ne yerinden kıpırdayan oldu, ne de kalkıp giden. Herkes saygıyla dinliyordu. Saat 22’e on beş dakika ara verilince, kimsenin salona geri dönmeyeceğini düşünmedim desem yalan olur. Her zamanki gibi yine yanıldım. Herkes sessizce yine kendi yerine oturdu. Ayakta seyredenler bile yine aynı yerlerini aldılar...

Saatler gece yarısını çoktan aşmıştı. Ne yerinden kıpırdayan vardı, ne de çatlak bir ses duyuluyordu. Kapanış konuşmaları ve teşekkürler, katılımcı şairlere, yazarlara, konuşmacılar çiçekler... Kapıya dizilen yaşlılar ve gençler elimizi dostça sıkarak, katılımımızdan dolayı teşekkür ettiler... Zaman su gibi akıp gitmişti. Ama boş geçmemişti. Şiirin büyülü saatleri hepimizi mutlu, yaşamımızı anlamlı kılmıştı.

Bizi kente götürecek otobüslere binip yola çıktık. Köyün içinden geçerken bizi kahvehanelerin önünde otobüslerden indirdiler... Masalara kurulduk. Köyde kimseler uyumamıştı. Çoluk çocuk hep sokaklardaydı. Onca insana gecenin o saatinde nefis tarhana çorbası ikram ettiler. Gelinlik kızlar, delikanlılar, yaşlılar hizmet yarışına girişmişlerdi. Kendimi başka bir gezegende sandım. Gözlerim dolmadı, dudaklarım titremedi desem de inanmayın. Birinin beni çimdiklemesini ve gördüklerimin, duyduklarımın bir düş olmadığını söylemesini isterdim. Nefis kokular yayarak, buharı tüten çorbayı yudumlarken aklıma bizim köyler geldi...

Utandım... Neden mi?

Cahilliğimizden, geri bırakılmışlığımızdan, köylerdeki yaşantının ne kadar kısır oluşundan, insanların edebiyattan, sanattan uzak kalışından... Dükkânlara ve kahvelere doluşup kumar oynayıp, boş konuşmalar yaparak zaman öldürenleri düşündüm. “Zamanı nasıl öldüreceğini düşünen bir insan, zamanın kendisini nasıl öldürdüğünü düşünmeyen bir insandır, ” diye söylediğim sözün anlamını kavrayamayanlar geldi aklıma. Bir atı, bir iti överek böbürlenen cahilleri anımsadım... Uzay çağındayız ama bizim yörede değişen bir şey yok. Hâlâ aynı yerdeler, hala dedelerinin yaşantısını sürdürüyorlar... Bir santim bile ilerleme yok. Okuma alışkanlığı yok, bir şeyler öğrenme azmi ve üretme düşüncesi yok. Köyümün her tarafından su fışkırmasına karşın, bir ark açıp da tarlasını sulamak isteyen, bir şeyler yetiştirmek amacıyla bostan eken yok. Yok, yok.... Bol çocuk var, geçim sıkıntısı var... İşleri güçleri onun bunun kırığını, yanlışını aramak, “Bu ikisini birbirine nasıl düşürür, sonra da kavgalarını seyrederim, ” zihniyeti.

Gelin bu güzellikleri birilerine anlatalım. Biz göremesek bile, bizden sonrakiler bu güzellikleri görsünler, yaşasınlar... Köylerimiz birer kültür yuvası olsun. Köylerimizde halı, kilim tezgâhları işlesin, arıcılık yapılsın, kooperatifler kurulsun. Köyün gelişmesinden, köylünün aydınlanmasından korkarak, Köy Enstitülerini kapatan zihniyet, oraları yıllardır ihmal etmiş, bilinçli olarak cahil bırakmış. Oralar siyasilerin oy depolarıdır. İnsan olarak değil de, seçim zamanları oy olarak sayılanlardır... Onlara sevgiyle yaklaşıp, anlayabilecekleri bir dille yapılabilecek şeyleri anlatalım... Onlara kendi ayakları üzerinde durmayı öğretelim. Yaşamlarını anlamlı bir hale getirelim. Kimselere muhtaç olmadan yaşamanın tadına onlar da varsınlar ve yaşamlarını insana yakışır bir şekilde sürdürsünler.

Elinde olanakları olanlar, yukarıda sıraladığım güzel işlerden birini kendi köyünüzde başlatmaya ne dersiniz? Hadi bir mum da siz yakın. Hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız. Köylerimizi birer Bademler yapalım. Bademler çiçek açsın ve ülkenin her yerine yayılsın. Bu ülke ve kaderine terk edilmiş o insanlar bizim.

Not: Fotoğraf: Bademler Köyü sitesi

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,


Sağır adamın köy evi/Kültür - Sanat/milliyet blog




30 mart 1746 yılında İspanya 'da bir ressam doğdu.İsmi Francisco De Goya.Tam ismini yazımı okumadan geçebileceğiniz riski için yazmak istemedim.Ama eminim şuan merak etmişsinizdir.Sanatçımızın tam adı Francisco Jose De Goya Y Lucientes...

Goya 1786' da imparatorluğun baş ressamlığına kadar yükselmeyi başarmış bir sanatçıdır.Nitekim bu ünüyle gittiği Güney İspanya gezisinde üst üste hastalıklar geçirmiş bu hastalıklar sonucunda duyma yetisini hemen hemen kaybetmiştir.Bunun üzerine Goya bunalımlı bi hayatın kapısından içeri adımını atmış oluyordu.Bünyesinde hissettiği karamsarlık hissinin sanatına yansımasıda kaçınılmaz bir hal almıştı.Sanatçımızın o dönemde ki bu bunalımlı halinin üstüne ülkede başlayan Napolyon işgali bu kötü gidişi adeta körüklemişti.Savaşın en iğrenilesi yönünü görmüş ve bu durum üzerine kendini toplumdan soyutlama kararı almıştı.Birlikte olduğu kadınla beraber Madrid dışında çok mütevazi bir eve taşınmışlardı. O yörenin insanı eve daha önceki sahibinin de sağır olması nedeniyle ''Quinta del sordo'' diyorlardı.Yani "sağır adamın köy evi" anlamına geliyordu.Goya burada hiç te iyi günler geçirmedi."Sağır adamın köy evin"i baştan başa vahşet uyandıran resimlerle döşemeye başladı o dönemde evin duvarlarına yaptığı bu resimler ileride "Kara Tablolar" ismiyle anılacaktı.Hayatının sonlarına doğru fransa' ya taşınan Goya imparatorun baş ressamlığını bıraktığını açıklamıştı.Nihayetinde 1828 yılında Fransa' da hayatını kaybetmiştir.

Goya'nın çalışmalarını yağlı boya, fresko, litograf ve fazlasıyla serbest teknikte çizimler oluşturmaktadır.Ölümünden çok sonra "sağır adamın köy evi" nin duvarlarındaki resimler tuallere geçirilerek Madrid' deki Del Prado Müzesine götürüldü. Eserlerindeki dehşet görüntüler savaşı tüm benliğiyle hissetmesinden ve sağlık sorunlarından kaynaklanmaktadır...

Goya' nın tablolarında özellikle figürlerin gözlerine bakmanızı öneririm.İşte o zaman Goya' nın yaşadığı dönemi ve yaşadığı sıkıntıları duygu yüklü kişiliğinde nasıl somutlaştırdığını görürsünüz.Her zaman bende hayranlık uyandıran Goya'nın ismini ilkkez duyduysanız size sanat adına tanışma fırsatı sunmaktan mutluluk duymaktayım...

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,



a01042 Zeplin Tour Galery, Picnic, Piknik, Doğa, Çiçek, Böcek, Köy, Kasaba, Şehir, Doğa Manzarası,Flower, Çiçekçi, Rest Place, Dinlenme Yerleri, Farm, Çiftlik, Animal, Hayvan, Town,

Anasayfa > Site Arşivi > Yazılarım > Ne Nedir ? > Web Tasarim > Web Tasarım Tanıtım Yazıları > Web Tasarım Temalar > Web Tasarım Hazır Siteler > Blogger-Blogspot >Blogger-Blogspot Temaları >Web Tasarımcılarımız >Rohat Fatih Web Site Temaları >

a01042 Zeplin Tour Blogger-Blogspot Ucuz Web Site Teması Kolay Ucuz Web Site Yap DEMO İletişim: 0541 796 2368 Rohat Bey TEMA + WEB SİTE NASIL ALIRIM? ROHAT FATİH'İN WEB SİTE TEMALARI WEB SİTE TASARIMCILARI VE PROJELERİ UCUZ WEB SİTELER WEB SİTELERİMZ / REFERANSLARIMIZ BLOGGER-BLOGSPOT WEB SİTE TEMALARI

Blogger-Blogspot Temanın Bilgileri

1-Blogger Temanın Adı: *a01042 Zeplin Tour Blogger-Blogspot Ucuz Web Site ve Teması
2-Blogger Temanın Kategorileri
*Tüm Temalar,*Blogger, *a0101 Rohat Fatih, *Ucuz Web Siteler ve Temaları, Tour, Tur, Turizm, Tourism, Seyahat, Journey, Travel, Trip, Travel Agent, Doğa, Nature, Literary, Poem, Story, Novel, Writer; Author, Edebiyat, Şiir, Hikaye, Roman, Yazar, Personal Blog, Kişisel Blog, Abstruct, Soyut, Art, Sanat,Fotoğraf, Galeri, Galery, Picnic, Piknik, Doğa, Çiçek, Böcek, Köy, Kasaba, Şehir, Doğa Manzarası,Flower, Çiçekçi, Rest Place, Dinlenme Yerleri, Farm, Çiftlik, Animal, Hayvan, Town, 2 Column, 2 Sütünlü, Left Sidebar, Sol Sidebar Pagination, Sayfalama Özelliği Navigation Menu, Menu Özelliği With Custom Homepage, Özel Anasayfa Layout Template, With Video Tutorial Set Up, Videolu Kurulum Özelliği Seo Optimized, Seo Ayarlı Widget Entegre, Widgetli Ayarlama Özelliği Unique Design, Benzersiz Tasarım Translated to Language, Çoklu Dil Desteği Stylish and clean design, Temiz ve Modern Tasarım Fast Load, Hızlı Yüklenebilir Css compressed, Css Sıkıştırılmış Fully Customizable, Full Yönetimli Categories , Kategorileme Özelliği Archive, Arşivleme Özelliği Custom Connect Form, İletişim Formu Özelliği ie9,chrome,firefox,safari,opera, javascript, css,psd,images,html,jQuery,blogger xml, Black, Siyah 40-50 $, 150 tl ,

3-Blogger Temanın Açıklaması ve Başlığı;
*a01042 Zeplin Tour Tour, Tur, Turizm, Tourism, Seyahat, Journey, Travel, Trip, Travel Agent, Doğa, Nature, Literary, Poem, Story, Novel, Writer; Author, Edebiyat, Şiir, Hikaye, Roman, Yazar, Personal Blog, Kişisel Blog, Abstruct, Soyut, Art, Sanat,Fotoğraf, Galeri, Galery, Picnic, Piknik, Doğa, Çiçek, Böcek, Köy, Kasaba, Şehir, Doğa Manzarası,Flower, Çiçekçi, Rest Place, Dinlenme Yerleri, Farm, Çiftlik, Animal, Hayvan, Town,
*a01042 Zeplin Tour Galery, Picnic, Piknik, Doğa, Çiçek, Böcek, Köy, Kasaba, Şehir, Doğa Manzarası,Flower, Çiçekçi, Rest Place, Dinlenme Yerleri, Farm, Çiftlik, Animal, Hayvan, Town, blogger blogspot web site temasını ücretsiz programsız indir incele. Ucuz Web Site Yap, Türkiye ucuz web site yap. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Hatay, Erzurum ucuz web site yap. Ucuz Web Site Temaları

4-Blogger Temanın url ayarları;
*a01042-zeplin-tour-blogger-blogspot-ucuz-web-site-yap

Blogger-Blogspot Temanın Kategoriler

Emirler Köyü

    EMİRLER KÖYÜ




          Karabük ilinin Eflani ilçesinde yer alan emirler köyü Eflani'nin 12 km kuzeybatısında yer alır. Afşar, Müftüler , Güngören istikametinden gidildiği gibi Eflani, Çalı kahvesi, kocacık istikametinden da ulaşılmaktadır. Eflani- Safranbolu ilçe sınırında yer alan Emirler Köyü Ova-cuma köyünden giden bağcağız mahalle yolu güzergahında bulunur. Emirler köyü; Kadı oğlu(Aşağı Emirler) , Doruk Emirler(Namazcı oğlu) ve Veli fakihler adlarında üç mahalleden meydana gelir. Kadı oğlu mahallesi, kuzeyde Kıran tepesi, batıda Karaçam tepesi , doğuda Manastır çamlığı arasında yer alır. Hacı ağaçtan güneye doğru uzanan Yayla yeri ve Çorak deresi düzlüğü yakınında, hafif meyilli bir alanda kuruludur.Okul kapalı olduğu için eğitim Çalı kahvesinde, taşımalı olarak devam etmektedir. Kadrolu bir Cami bulunan Kadı oğlu Mahallesi 20 hane açık olmak üzere 25 hane civarındadır. Emirler köyü batı tarafları, kuzeyden güneye uzanan Kez kaya ve Havala kayası mevkilerine doğru zengin orman arazisi ile çevrilidir. Kadı oğlu mahallesinde köy meydanı kayranlıktır. Herkes burada buluşur ve sohbet ederler.
Çorak deresinin 500 metre doğusunda Manastır çamlığının güney eteğinde kurulu olan Veli fakih mahallesi halk arasında Fellahlar olarak ifade edilir. Rivayete göre, mezarının üzerine türbe yapılmamasını vasiyet eden Veli Fakih adında alim bir zat burada yaşamış ve mahalle adını bundan almıştır. Nitekim bu mahallenin adı Özel İdare Tahrir Defterinde Veli Fakih olarak geçmektedir. 6 hane açık olmak üzere 12 hane civarında olan Veli Fakih Mahallesinde bir türbe vardır.
Emirler köyünün komşuları ise kuzeyde Acı ağaç, güneyde Kocacık, doğuda Güngören, batıda ise Ovacuma köyünün Bağcağız mahallesi vardır.