Benim çevremde gördüğüm ve gözlemleyebildiğim kadarıyla, insanlara olan güvenimizi ve bu bağlamda inancımızı tamemen yitirdiğimiz artık kaçınılmaz bir biçimde belirginleşiyor. İkili ilişkilerde de bu böyle, toplum olarak da böyleyiz. Doktora güvenmiyoruz çünkü hastanelerde yapılan yolsuzlukları, bıçak paralarını biliyoruz.
Öğretmene güvenemiyoruz ders verdiği özel dersanelerde peşinden koşuyoruz. Mimara, mühendise inanmıyoruz depremlerde yerle bir olan ve durup dururken çöken binaları görüyoruz.
Hepsinden önemlisi de berbat bir eğitim sistemimizin olması. Her şey tamamen ezbere dayalı. Söylermisiniz bir insan herşeyi ezberleyerek ne kadar aklında tutabilir, kaç yıl böyle ezberleyerek yaşayabilir. Bir gün bir yerde mutlaka ezberinde bir yanlış olacak ve bu sistemde kendini gösterecektir. Velilerin anlamadığı veya anlamak istemediği tek şey şudur; başarı, bir öğrencinin karnesinin baştan aşağı 5 veya 10 larla dolu olması değildir. Önemli olan neyi ne kadar bildiğidir. Maalesef sağlam olmayan temeller üzerine atılan fakülte bilgileri sonra bizlere zarar olarak geri dönüyor. Okumak çok güzel bir insan için yapılması gerekli olan bir durumdur. Fakat bu kadar gözünü kapatıp ne olacağını bile bilmeden okumak kadar yanlış bir şeyde olamaz. Bütün algılarını kapatarak irade, mantık, düşünce kapalı sadece ezber açık olarak neyi ne kadar öğrenebiliriz.
En kötüsü de entellektüel kavramının içinin boşaltılarak, yine ezberci kafamızla gereksiz bilgiler edinip, gereksiz zamanlarda bir de bu bilgileri kullanmaya çalışmamız. Çok kitap okumak, çok film adı ezberlemek, araya bir kaç yabancı kelime yerleştirmek, biraz markalı giyinmek beyinlerimizi görgülü, kültürlü, bilgili yapmıyor maalesef. Yaygın kanı bu yönde değil tabiki. Para denilen kağıt parçası sihirli değnek sayılıyor. Dış görünüş cilalanıyor fakat Allahtan ki, beynimiz kafatasımızla korunduğundan dolayı şimdilik oraya öyle kolay kolay ulaşılamıyor.
Bu kadar acımasız olmak istemiyorum. Ne yazıkki yakın çevremde de bu tarz insanlar görmeye başlayınca yaşadığım şaşkınlığı görmeniz gerek. Bir arkadaşım-gerçi arkadaş kelimeside artık yanlış kullanılıyor, en iyisi tanıdığım diyeyim-evet uzaktan tanıdığım biri sürekli elinde listebaşı kitaplarla dolaşır. Nereye gitsek, ne zaman görsem çantasında bir listebaşı kitap vardır ve onu da çıkarır masanın üstüne koyar. Bir gün aklım sıra bir kaç kitap tavsiye edeyim dedim hani madem okumayı bu kadar çok seviyor!! Ne dese beğenirsiniz-sanırım samimiyetime güvenerek-''ben bunları tam okumuyorum, böyle yanımda taşıyorumki insanlar beni kültürlü sansınlar'' Yaşadığım durumu siz hayal edin artık. Yine çok süslü olan ve hep abiye giyinen bir tanıdığım bir gün çıkageldi. Hiç unutmuyorum üzerinde kot pantolon, postallar, kadife bir ceket vardı. Bana gülen gözlerle bakıp şöyle demişti ''bak ben artık entel oldum.''
İnsanlar gerçekten ne yapacaklarını iyice şaşırdılar. Her yer artık okumuş cahillerle dolu. Televizyonda bir röportaj izliyorum. Lanse edilen bayan, sosyotenin tanınmışlarından, yurtdışı falan görmüş, sunucunun gayet eğilip bükülerek konuştuğu biri ve beni çok sinirlendiren şu tanımlamaları kullanılıyor. Yaptığı işin o ortamda olamayacağını anlatmak istiyor (en azından ben öyle tahmin ediyorum)ve kullandığı tanımlama:''manyak gibi ortam''. Ayrıca sanırım oranın loş olması gerktiğini anlatmak istiyor, kullanılan tanımlama:''cayır cayır ışık''
Kimseyi yargılamak veya ders vermek gibi bir niyetim yok fakat artık şu banallıktan kurtulalım lütfen. Biri konuşurken, okurken, yazarken anlamaya ve dinlemeye önem verelim. Hiç kimse çok kültürlü, bilgili değildir. Herkesin birbirinden öğreneceği en az bir bilgi vardır. Çobandan koyunun dilini öğrenirsiniz, doktordan kendi beden dilinizi. Herkesin bildiği konular farklıdır. Hiçbirimiz süperman değiliz ve olamayızda. Makamlara, mevkilere göstereceğimiz saygıyı ilme ve bilme gösterelim. Şu şakşakcılığı bırakalım artık.
Nasrettin Hoca'nın ''Ye kürküm ye'' fıkrası aklıma geliyor nedense. Sakın o zamanlar ''Bakın padişahım, bir gün gelecek dünya böyle olacak'' diyerek anlatmış olmasın o fıkrayı...
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,