Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Bulutlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bulutlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gri Bulutlar/Kültür - Sanat/milliyet blog



Kültür Bakanlığı desteğiyle yapımı gerçekleştirilen, Eve Giden Yol isimli film mutlaka izlenmeli.

Bu başarılı filmde: Oyuncularımızın aldıkları rolleri mükemmel canlandırmaları bir yana, doğa ve olayların yaşandığı mekanlar çok hoş. Konular, tarihimizi yansıtıyor. Çekimler, Antakya çevresinde yapılmış: Dönemin gelenekleri,
 kıyafetleri, konaklar, kervansaraylar, devletin gün geçtikçe kendi otoritesini koruyamaması, tedirginlik, yoksulluk, cephelerdeki son çırpınışlarımız, çöllerde kavrulan insanlarımız izleyiciler açısından gerçekten etkileyici. Ben çok beğendim.

Filmin bazı sahnelerinde tuhaf oldum. Yalnızca gerilmekle kalmadım, oturduğum koltuktan kalkıp gitmek istedim. Çünkü görüntüler, konuşmalar, insanın yüreğine saplanan türden. Kaç kez gözlerim doldu. Dedelerimizin, güç koşullarda, inançlarını asla yitirmeden, vatana karşı sorumluluklarını nasıl yerine getirmeye çalıştıklarını görmekle çok duygulandım.

İngiltere, bütün Arap topluluklarını kandırarak, Türklere karşı kışkırtarak, Osmanlı İmparatorluğu adına o bölge topraklarını koruyan askerlerimizin imha edilmelerini sağlıyor. Bir vahşet yaşanıyor.

Çöl ortasında, çemberde direnen birliğimizin, İngilizler ve Arap destekçileri karşısında, ne yazık ki çıkışları yoktu. Su, yiyecek hiç kalmamıştı. Suya ulaşan yol kesilmişti. Kendi kaderimizle baş başa, zamanımızı doldururken, İngiliz General haber gönderip görüşme talebinde bulundu. Talebini kabul ettik. Karşılama ve bakışmalar görülmeye değerdi. İngiliz, silahlı korumalarıyla gelirken, Arap Şeyhi de onun arkasında, gönüllü sekreteri gibi davranıyordu.

Görüşme bizim çadırda, ayakta yapıldı. Sadece bir - iki dakika ve biz, gelenlere kapıyı gösterdik. Çünkü karşı taraf, kendi malzeme üstünlüğüne güvenerek ve bizi küçümseyerek: Silahlarınızı teslim edin, canınızı kurtarın, daha böyle kaç gün dayanabilirsiniz ki dedi ? Sizin intihar edecek merminiz kaldı mı acaba dedi ?

Paşa, koşullar nedeniyle üzgündü fakat ezik, umutsuz değildi. Başı dikti. Düşündü, gezindi. Düşünürken, çadırının önünde nöbet bekleyen askerin yüzüne baktı bir ara, ayakta uyuduğunu gördü. Nöbetçiye sert biçimde: Sıkı dur dedi ama aldığı sesli uyarıyla gözünü açan askerimiz yıkıldı ve oracıkta hemen öldü. Hayatta kalanlarla, son bir hamle yapılması, böylece bir grup insanımızın kurtulması düşünüldü. Bu derhal uygulandı. Düşman çemberi yarılmış oldu.

İngiliz birliklerinin, çöl ortamında kullandıkları değişik silahlardan başka, eski model uçakları vardı. Bu çok önemli. Diledikleri bölgeleri, özellikle içinde asker gönderildiği istihbaratını aldıkları trenlerimizi bombalıyorlardı. Araplar ise, yakaladıkları Türkleri, develerin arkasına bağlayıp yerlerde sürüklüyorlardı. Çöllerde can pazarı: Din kardeşi olduğu halde sırtımızdan vuranlar, kan ve şiddete doymayanlar, ahlak ve vicdan yoksunluğu, cahillik, insanın yüreğini burkan işkenceler.

Filmin başka sahnesinde: İngiliz General, içindeki düşmanlığını yenemediğinden, Selahattin Eyyubi’nin türbesine geldi. Saygısızca içeri girdi. Çizmesini, o değerli komutanın mezarına dayayarak, şöyle dedi ( alaycı, gururlu ve tehdit kokan bir tarzda ): Selahattin, sen izin vermedin ama bak biz yine geldik. ( itici, kompleksli hali hep belirgindi ).

Kalbimin atışları hızlandı. Filme iyice yoğunlaşmışım.

Mezar, her şeyin üzerinde bulunan bir makamdır, kime ait olursa olsun. Ölüyle tartışmaya girmek, büyük bir zayıflık ve çok iğrenç bir psikoloji.

Selahattin Eyyubi (1138 - 1193) bilindiği gibi, tarihte, Haçlı Seferinde oynadığı büyük rol dolayısıyla anılmaktadır. Filistin’i elde tutmak için Hıristiyanlar’a karşı mücadele etmiş, olağanüstü cesareti nedeniyle, İngiltere Kralı 1. Richard’ın da bulunduğu tüm batı hükümdarlarınca, takdir ve saygı görmüştür.

Bunlar geçmişte kalanlar. Önemli olan: İngiltere’nin, uzun vadeli planlarını yaşama geçirmesi. Ortadoğu üzerindeki egemenliği ve halen sürmekte olan denetimi. Zaten çoğu İslam ülkelerinin yöneticilerinin batı hesabına, severek çalıştıkları bilinen bir gerçek.

Günümüzde, artık gizli saklı tarafı kalmayan başka büyük tehlike: Aynı İngiltere, ABD yardımıyla Türkiye’yi parçalamak istemekte, Türkiye’yi bölünmüş gösteren haritalar yayınlamakta. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, etnik ve dini zeminlerde, iç karışıklık çıkarmayı amaçlamakta. Kukla Kürt Devleti ve Ermenistan üzerinden tansiyonumuzu yükselten projeler hazırlamakta.

Canavarlar canlandılar: Emrediyorlar ve emirlerinin kabul edileceğini sanıyorlar.

Geçtiğimiz aylarlarda, ciddi basın kaynaklarında ve yorum merkezlerinde vurgulandığı üzere: Rusya Genelkurmay Başkanı Yuri Baluyevski önemli bir açıklama yaptı. Rusya’nın, SSCB döneminde ABD ile imzalanan, Kısa ve Orta Menzilli Füzelerin İmhası Anlaşması’ndan tek taraflı olarak vazgeçebileceğini belirtti. Baluyevski: Anlaşmayı kendilerinin tek taraflı geçersiz ilan etmeleri için, ellerinde Washington’a sunabilecekleri çok sayıda kanıt olduğunu söyledi. ABD, füze kalkanı projesine devam etmektedir. Bu sistemlerin Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da kurulmasıyla ilgili hazırlanan planları biliyoruz. Birçok ülke, füzelerini geliştirmeye ve modernleştirmeye çalışıyor. Ancak Rusya, imzaladığı anlaşmaya uyarak bu füzelerin kopyası olmayan teknoloji bilgilerini sildi. Anlaşmadan vazgeçmek için en geçerli neden: Taraflardan birinin diğerine sağlam kanıtlar göstermesidir dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise ( Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşma ): Amerikan yönetiminin, ulusların sınırlarını değiştirmek hedefiyle, kendi sınırlarını aştığını ve bunun dünyadaki istikrarı bozduğunu söyledi.

Putin’in Uyarıları Şunlardı ( özetle ):
1) Bir ülkenin tek başına hareket etmesi dünyada her zaman daha fazla acı getirdi. ABD birden fazla alanda sınırlarını aştığı gibi herkese isteklerini kabul ettirmeye çalışıyor.
2) Hiç bir ülke, kendini güvende hissetmiyor. ABD politikaları dünyada silahlanmayı teşvik ediyor.
3) Irak işgali en son çare olmalıydı.
4) Romanya ve Bulgaristan’a ABD füzeleri yerleştiriliyor.
5) İran yönetimi nükleer çalışmalarının barışçı amaçlı olduğunu açıklıyor. Bu açıklamaların dikkate alınması daha verimli olacaktır.

ABD Savunma Bakanlığı: Günümüzde kimsenin Rusya ile soğuk bir savaş istemediği, Doğu Avrupa’daki füzelerin NATO üyelerini korumaya yönelik oldukları kısa açıklamasını yaptı. Elbette bu sözler inandırıcı değildir.

Savunma Bakanı Gates’in, kısa bir süre önce Temsilciler Meclisi’nde konuşurken, Şer Ekseni içinde saydıkları: İran, Irak, Kuzey Kore gibi ülkelere, Rusya’yı ve Çin’i de eklemesi tepki görmüştü.

Dosyalar kapatılmıyor. Emperyalizm daha çok şeyler dayatacak yoksul halklara. Çünkü şirketler doymadılar.

Bize dönelim: Ufkumuza değil, doğrudan yüreklerimize saldırı var. Dağılmadan yaşamaya, ilerlemeye devam edebiliriz ( ancak üç maddeyi benimsediğimizde ): Gücümüze inanarak, birbirimizi gerçekten severek, disiplin içinde çalışarak .

Claudius

Copyright
TYRANNOS Edebi Ürünler
İzinsiz kopyalanamaz - çoğaltılamaz

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli,Okunacaklar, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Nemlilik ve Yağış

NEMLİLİK VE YAĞIŞ

Yeryüzünde yaşamın en önemli öğelerinden biri olan su, atmosferde katı, sıvı ve gaz halinde bulunur. Su, her derecede gaz haline gelebilir. Sıcaklık 0°C’nin altına düşünce donarak, katı hale geçer. Bazen de ani sıcaklık değişimleri ile doğrudan katıdan gaz haline veya gaz halinden katı hale geçer (Süblimasyon).

Yeryüzünün 2/3’ünden daha fazla alan kaplayan suyun, meteorolojik olaylar ve iklim üzerinde çok büyük etkisi vardır. Çünkü suyun faz (hal) değişimi atmosferde enerji hareketlerine neden olmakta, belli koşullar altında fırtınalar, yağışlar ve hava hareketlerine neden olmaktadır.

Su Döngüsü: Deniz, göl ve diğer kaynaklarından buharlaşan su buharı, yükseldikçe soğur ve yoğunlaşır. Yoğunlaşma, su veya buz zerrelerinden oluşan bulut halinde belirir. Bu zerreler havanın taşıyamayacağı kadar ağırlaşınca, katı veya sıvı halde yağış olarak tekrar yeryüzüne iner.

Yeryüzüne yağış olarak inen suyun bir kısmı yüzeysel akışa geçerek deniz veya göllere dökülür. Bir kısmı yeraltına sızarak yer altı sularını oluşturur. Diğer bir kısmı da insan, hayvan ve bitkiler tarafından kulanılırken, bir kısmı da tekrar buharlaşarak tekrar atmosfere karışır. Yeryüzünde su, denizler, karalar ve atmosfer arasında sürekli bir dolaşım halindedir. Bu dolaşıma su döngüsü denir. Bu döngü bir denge halinde sürekli yinelenip durur ve asla kayıp olmaz.

NEMLİLİK

Atmosferde gaz halinde bulunan su buharına nem denir. İklim ve yaşam üzerinde çok önemli etkisi olan su buharının atmosfer içindeki oranı ortalama % 2’dir. Ancak yere, sıcaklığa ve zamana göre, oranı %0 ila %5 arasında değişen bir gazdır.

Atmosferdeki nemin kaynağı, deniz, okyanus, göl ve topraktaki suyun buharlaşması ve bitkilerin terleme yoluyla atmosfere verdikleri su buharıdır. Sıcaklık ile buharlaşma arasında doğru orantı vardır. Su her derecede buharlaşır ancak sıcaklık arttıkça buharlaşma artar.

Su buharlaşırken çevreden sıcaklık alır ve bu sıcaklığı içinde tutar. Buna gizli ısı denir. Su buharı tekrar yoğunlaşarak sıvı hale döndüğünde, gizli enerji açığa çıkar. Bu enerjinin bazı meteorolojik olaylar üzerinde önemli etkileri vardır. Havadaki nem miktarını ölçen alete higrometre denir.

Nem, sıcaklığı dengeleyici bir özelliğe sahiptir. Aşırı ısınma ve soğumaya engel olur. Yıl boyunca güneş ışınlarını dik ve dike yakın açılarla alan Ekvator çevresi, Dünya’nın en sıcak bölgesi olması gerekirken; nem oranının fazlalığı bu durumu engellemiştir. Buna karşın nem oranının çok düşük olduğu, dönenceler çevresindeki tropikal çöller, Dünya’nın en sıcak bölgelerini oluşturur.

Nem üç şekilde ifade edilir:

1-Mutlak Nem: 1 m3 hava içerisinde bulunan su buharının gram cinsinden ağırlığına mutlak nem denir ve g/m3 olarak ifade edilir. Mutlak nem miktarı sıcaklıkla doğru orantılıdır.

Buharlaşma arttıkça, mutlak nem de artar. Buharlaşmayı etkileyen faktörler şunlardır:

Ø  Sıcaklık: Sıcaklıkla buharlaşma doğru orantılıdır. Yani sıcaklık arttıkça buharlaşma artar.

Ø  Nem Açığı: Havadaki nem oranı da buharlaşmayı etkileyen faktörlerdendir. Nem oranı az olan havada buharlaşma şiddeti artar. Buna karşın nem açığı az olan hava kütlesinde buharlaşma şiddeti azdır. Başka bir ifade ile bağıl nem arttıkça buharlaşma şiddeti azalır.

Ø  Hava Hareketleri, Rüzgarlar: Durgun bir hava ortamında buharlaşma şiddeti azdır. Yatay (rüzgâr) ve dikey (konveksiyonel) yöndeki hava hareketleri buharlaşma şiddetini arttırır.

Ø  Hava Basıncı: Basınçla mutlak nem arasında da doğru orantı vardır. Basınç arttıkça mutlak nem artar, basınç azaldıkça  mutlak nem de azalır.

Ø  Buharlaşma Yüzeyinin Genişliği: Özellikle buharlaşmanın büyük oranda gerçekleştiği deniz ve göllerin yüzeyi arttıkça buharlaşma şiddeti de artar.

Ø  Yükselti: Yükseltiye bağlı olarak sıcaklık ve basınç azalacağından buharlaşma da azalır.

Ø  Toprak Özelliği: Koyu renkli topraklarda sıcaklık daha çok artar. Buna bağlı olarak buharlaşma şiddeti de artar. Açık renkli topraklarda ise buharlaşma şiddeti daha düşüktü. Geçirimli topraklara buharlaşma oranı daha fazla olur.

Ø  Bitki Örtüsü: Bitkiler topraktan aldıkları suyun bir kısmını terleme yoluyla havaya verirler. Yoğun bitki örtüsünün bulunduğu yerlerde nem miktarı nispeten daha fazladır.

Ø  Okyanus Akıntıları: Sıcak su akıntılarında buharlaşma oranı fazladır. Dolayısıyla geçtikleri kıyılarda nem miktarını arttırırlar. Soğuk su akıntılarında ise durum bunun tersinedir.

Bu bilgiler ışığında, yeryüzünde mutlak nemin en fazla olduğu yer Ekvator ve çevresi olurken; en düşük kutup-larda görülür. Çünkü Ekvator’da hava sıcak olduğundan, daha, fazla su buharı alabilir. Kutuplara doğru hava sıcaklığı azaldığından, nem alabilme yeteneği azalır. Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe mutlak nem azalır.

Atmosfere karışan su buharının kaynağı yeryüzüdür. Yerden yukarılara doğru çıkıldıkça mutlak nem miktarı azalır. Çünkü deniz seviyesinden yukarılara çıkıldıkça sıcaklık ve basınç azalır. Havanın nem alma kabiliyeti, sıcaklık düşüp, basınç azaldıkça azalır.

2. Maksimum Nem (Doyma Miktarı): Hava, basıncına ve sıcaklığına göre belirli bir miktarda nem alabilir. 1 m3 havanın alabileceği en fazla nem miktarına maksimum nem veya doyma noktası denir. Hava alabileceği kadar nem almışsa, buna doymuş hava denir.

Maksimum nem sıcaklığa bağlı olarak değişir. Isınan hava genişler. Dolayısıyla nem alma kapasitesi artar ve maksimum nem (doyma miktarı) artar. Soğuyan hava büzülür, yoğunluğu azalır. Böylece nem alma kapasitesi azalır ve doyma miktarı azalır. Sıcaklıkla doyma miktarı (maksimum nem) doğru orantılıdır.

Havanın her sıcaklıkta taşıyabileceği nem miktarı aynı değildir. Belirli bir sıcaklıkta, 1 m3 hava, belirli miktara kadar nem taşıyabilir.

Tabloda görüldüğü gibi sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı,  doyma miktarı ya da maksimum nem artar. Sıcaklık azaldıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı, maksimum nem  ya da doyma miktarı azalır.

Yeryüzünde sıcaklığın çok olduğu tropikal bölgeler ve sıcak çöllerde maksimum nem fazla iken, sıcaklığın düşük olduğu kutup çevresi, yüksek dağlar ve diğer soğuk bölgelerde maksimum nem düşüktür.

3. Bağıl Nem: Havadaki mevcut nem miktarının, taşıya-bileceği nem miktarına (doyma miktarına) oranına bağıl nem denir. Bir başka ifade ile mutlak nem ile maksimum nem arasındaki orana bağıl nem denir. Bağıl nem yüzde (%) olarak ifade edilir.

Ø  Bağıl nem ile mutlak nem doğru orantılıdır. Mutlak nem, arttıkça, bağıl nem de artar; azaldıkça bağıl nem de azalır.

Ø  Bağıl nem ile doyma miktarı (maksimum nem) arasında ters orantı vardır. Maksimum nem arttıkça bağıl nem azalır.

Ø  Bağıl nem ile sıcaklık arasında da ters orantı vardır. Sıcaklık arttıkça bağıl nem azalır.

Ø  Bağıl nem, maksimum nemin az olduğu, kara içleri ve çöl bölgelerinde azdır. Buna karşın, mutlak nemin fazla olduğu Ekvatoral bölgelerde ve deniz kıyılarında fazladır.

Ø  Havadaki mevcut nem miktarı (mutlak nem) ile doyma miktarı (maksimum nem) arasındaki farka nem açığı denir. Nem açığı ne kadar az ise bağıl nem o oranda fazla olur.

Ø  Mutlak nem ile maksimum nem (Doyma miktarı) eşit olduğunda, bağıl nem %100 olur ve hava doyma noktasına erişmiş olur. Bu, aynı zamanda yoğunlaşma noktasıdır.

YOĞUNLAŞMA (YOĞUNLAŞMA)

Havadaki su buharının sıvı yada katı hale dönüşmesine yoğunlaşma denir.

Yoğunlaşmanın meydana gelmesi havanın nem bakımından doyma noktasını aşmasına bağlıdır. Havadaki bağıl nemin yüzde 100'e ulaştığı noktaya doyma noktası denir. Doyma noktası aşıldığı takdirde hava su buharının fazlasını taşıyamaz. Fazla olan su buharı sıvı ya da katı hale dönüşür.

Örneğin, 1 m3 havanın 25°C sıcaklıkta taşıyabileceği nem 19,5 gramdır. 15°C de ise 10.5 gram kadar nem taşır. Buna göre. 25°C de doymuş havanın sıcaklığı 15°C ye düşerse doyma noktası aşılmış olur. Arta kalan 19,5 -10,5 = 9 gr nem yoğunlaşır.

Bir hava kütlesi;

Ø  Soğuk bir hava kütlesi ile karşılaşırsa,

Ø  Soğuk bir bölgeden geçerse,

Ø  Yükselmeye uğrarsa,

sıcaklığı azalır ve havanın nem taşıma kapasitesi azalacağından yoğunlaşma meydana gelir.

Yine aynı hava Kütlesi;

Ø  Sıcak bir hava kütlesiyle karşılaşırsa,

Ø  Sıcak bir bölgeden geçerse,

Ø  Alçalmaya uğrarsa,

sıcaklığı artar ve havanın nem taşıma kapasitesi artacağından yoğunlaşma sona erer.

Yoğunlaşma sonucunda çok küçük su taneciklerinin bir araya gelmesiyle bulutlar oluşur. Bulutlar oluştukları yükseklikler dikkate alınarak üç gruba ayrılır.

Yüksek bulutlar (Sirüsler): Saçak, tüy, ya da ince iplikler biçimindeki bulutlardır. Yüksek bulutlar genelde yağış getirmezler. Bunlar, bir siklonun yaklaştığının ve havanın bozacağının habercisidirler.

Orta yükseklikteki bulutlar (Kümülüsler): Kümeler biçimindeki bulutlardır Genellikle alt kısımları düz ve siyah olur. Alt kısımlarının düz olmasının nedeni yoğunlaşmanın aynı seviyeden başlamasıdır. Siyah olmasının nedeni ise iri su taneciklerinden oluşmasıdır. Bu gruptaki bazı bulutlar yükseklere doğru büyür ve sağanak şeklinde şiddetli yağmurlar getirir.

Alçak bulutlar (Stratüs'ler): Yer'in üstünde, asılı gri bir tabaka gibi duran koyu renkli bulutlardır. Genelde yağışlara yol açarlar.

Yukarıdaki bulutlar ana bulutlardır. Ancak gökyüzünde, özelliklerine göre, sirrokümülüs, kümülonimbus, sirro-stratüs gibi adlarla anılan karma bulutlar da görülür. Ayrıca, yağış bırakan bütün bulutlara nimbus adı verilmektedir.

Belirli bir anda gökyüzünün bulutlarla kaplı kısmının tüm gökyüzüne olan oranına bulutluluk denir. Bulutlu-luk oranı çeşitli aynalardan oluşan ve Nefometre adı verilen bir aletle ölçülür. Buna göre, gökyüzünün oranı 10 kabul edilerek;

Ø 0-2 oranı Açık havayı

Ø 2-8 oranı Bulutlu havayı

Ø 8-10 oranı Kapalı havayı ifade eder.

Sis, ise yeryüzüne çok yakın oluşmuş ya da yeryüzüne çökmüş bulutlardır. Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da sislere yol açar.

YAĞIŞ ÇEŞİTLERİ

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak sıvı yada katı halde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Başlıca yağış çeşitleri şunlardır;

1. Çiy: Havadaki su buharının soğuk zeminler üzerinde, su tanecikleri şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında görülür.

2. Kırağı: Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C’den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Sonbahar aylarında ya da kış başlarında görülür.

3. Kırç: Havadaki su buharının çok soğumuş ağaç dalları, tel, saçak, vb. cisimler üzerinde yoğunlaşarak buz tabakası haline gelmesidir. Kırağıdan ayrılan yönü, kristallerin üst üste yığılarak buz tabakaları haline gelmesidir.

4. Yağmur: Bulutu oluşturan su taneciklerinin büyümesiyle oluşan su damlalarıdır. Yoğunlaşmanın devam etmesi ile ağırlığı artan su damlaları yağış halinde yere düşer.

5. Kar: Su buharının, yükseklerde 0°C altında yavaş yavaş yoğunlaşmasıyla oluşan buz kristalleri yere düşer. Bu tür yağışlara kar denir.

6. Dolu: Hava sıcaklığının birden bire ve büyük ölçüde azalması sonucu yağmur damlaları donarak buz parçacıkları halinde yere düşer. Bu yağışlara dolu denir.

Bir yere düşen yağmur miktarı plüviyometre denilen aletle ölçülür. Kar halindeki yağışların miktarı da su olarak hesaplanır. Bu yolla bulu­nan yağış miktarı 1 m2 ye düşen suyun cm veya mm cinsinden yüksekliğiyle ifade edilir. Toplam yağışın mevsimlere dağılışına ise yağış rejimi denir.

Delgeç Bulutlarının Sırları

Delgeç bulutları


Sanki devasa buyuklukte bir delgec ile delinmiş gibi gorunen delgec bulutlarının nasıl oluştuğu 1940’lı yılardan beri bilim insanlarında merak uyandırmıştır. Bu doğa harikalarının oluşma surecini acıklamak uzere, jetlerden kaynaklanan akustik şok dalgaları, jetin rotası uzerindeki havanın lokal ısınması, jetlerin yuksek irtifada ucarken arkalarında bıraktıkları iz boyunca buz oluşması gibi bircok olası sebep one suruldu. İlk yıllardaki gozlemler de olağandışı bu bulut  oluşumlarının jetlerden kaynaklandığını doğrulamış gozukse de hem bu oluşumun gercek mekanizması hem de pervaneli ucakların da bu bulutları oluşturabildiği yakın bir zamana kadar bilinmiyordu.

Gectiğimiz Haziran ayında Amerikan Meteoroloji Topluluğu Bulteni’nde yayımlanan bilimsel calışma, uzun yıllardır gizemini koruyan delgec bulutlarının  oluşum mekanizmasını acıklıyor. Atmosfer Araştırmaları Ulusal Merkezi’nde gorevli bilim insanlarından Andrew Heymsfield ve calışmada yer alan diğer araştırmacılar, belirli atmosferik şartlar altında jetler veya turboprob ucaklar (gaz turbini ile calışan pervaneli ucaklar) bulutların icinden  gecerken bulut tohumlama surecindekine benzer bir etki oluşmasının yağmur ve kar yağışına neden olabildiğini gosterdiler. Bu etkinin oluşması icin ucakların, donma noktasının altında (-15 derece ve daha altı) hala sıvı durumda olan su damlacıkları iceren bulut kumeleri ile karşılaşması gerekiyor. Turboprob ucaklar bu yapıdaki bulut kumelerinin  icinden gecerken pervaneler havanın cok hızlı bir şekilde genleşmesine neden olabiliyor.

Benzer bir durum, jetler yuksek hızla bulut icinden gecerken kanat uzerindeki havanın ani bir şekilde genleşmesi ile de ortaya cıkabiliyor. Hava genleştikce soğuyor ve sıvı haldeki super soğuk su damlacıklarının donup buz taneciği haline gelmesine ve yağış şeklinde bulut kumesinden ayrılmasına sebep oluyor. Bu olağandışı suni yağış neticesinde de bulut kumesi icinde ilginc  şekilli delik oluşumları ortaya cıkıyor.

biltek.gov.tr