Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

BlurbBits (an introduction)


Sharing your travel adventures can be a time consuming experience. Writing updates, journals, editing/organizing and selecting photos/videos, adding captions, mapping locations, tracking your travels and then formatting them all for a website, blog or email can sometimes become overwhelming. We've been Sailing for 5 years and have over 25,000 photos, 30,000 miles of GPS tracks, blogs, websites and videos, so we understand the need/importance of easy to use methods for sharing your travel adventures.

BlurbBits is a FREE set of utilities designed to help ease the entire process, while providing easy to share viewing/mapping options even while you are disconnected from the internet (95% of our Sailing Blog posts were emailed). We are trying to revolutionize self published Travel Blogs, Sailing Blogs, and Photo blogs by using existing best in class functionality (Blogger, Google Maps, Picasa, Flickr, YouTube etc).

Spend your time sharing the moments, not formatting them.


BlurbBit Examples

We've designed our geoblogging process around a simple (but performance optimized) BlurbBit that can be used to add a map of your location or a map and photos in a single step instead of adding photos/captions and maps one by one.


Mapping Options

Once we have the location you can extract your current location, track your travels, create a Blog Album, and build an interactive map, all views will be automatically updated as you continue to share your travels.


Extracted BlurbBit Examples

BlurbBits can be added to a website, blog post or sidebar and emailed or linked into existing sites and social networks to optimize your sharing options.

To see BlurbBits in action visit svbillabong.blogspot.com. To learn more check out BlurbBits basics, our getting started overview or if you are already familiar with Blogger, the geoblogging process, if you can send an email.. you can blog and map!! Update: the easiest way to get started with Blogger is to add the Dynamic GeoBlog gadget and add Lat/lng text to the Blog posts you want to map, we'll take care of the rest. Check out our utilties and other examples.

Sharing Your Travels (without Internet)

Most travelers don't have the luxury of constant or high speed internet access to manage a blog/website and photos. You enjoy the experience, take some photos/notes and then the work begins. If you use Blogger you may already know about the Mail-To-Blogger interface. We write 95% of our blogs this way. We use a lat/lng string to define our location and can even send a small (250x250) photo if the email utility supports attachments (this gives people an update, a location map and optional photo). We edit/tag and caption our Photos in Picasa remotely while traveling or at sea/anchor. When we get connected again, we upload our favorites to either Picasa or Flickr and add a BlurbBit (with map) to the remotely emailed blog posts (since developing BlurbBits we've starting adding more photos to our blogs). Since a BlurbBit is a single widget, it can also be easily added after the fact.. write first, then edit/caption/organize your photos and add them when you are ready OR you can highlight photos along with any thoughts/reflections you've had to create a new trip summary. All of the extracted views and maps will be automatically updated with new entries or changes.

If you use Picasa or Flickr, you know about free online photo sharing websites. They manage the disk space, backups & organization and allow users to search photos by albums, sets and/or tags. BlurbBits uses this data to extract a collection of photos that can be added directly to your blog or website (or emailed etc). If changes are made to the photos or more are added, they will automatically appear in your BlurbBit (on your webpage). Adding a location, adds a map along with the photos AND defines the blog posts location so we can map it all!!

If you have another website, a blog is an easy way to keep people updated on your most recent travels without falling behind. If you have your content scattered around the web it can be hard for your readers to find it all and follow your adventures. You can still keep your existing site, in fact you can combine all your sites together into an interactive navigation map that allows it ALL to be viewed on a persistent map along with your travel track (actual or estimated). We manage the map and flip through the pages on your blog/sites. You can even generate a Blog Album to add to your existing site.

If you are simply not into blogging you can keep a simple travel log that allows mapping from a text file (interactive version) you maintain on your computer (it must be uploaded to Google Spreadsheets to gain web access). If you don't know your exact location or zoom level leave it blank, it is the Mapr scratchpad format so you can load it and easily map/adjust your locations there.

We will constantly be adding new functionality and notes, so keep checking this blog.

Traveling Tips

We also run creative-cruising.com with lots of helpful Travel/Sailing tips about what works for us out here including Computers@Sea (backups, utilities, supplies AND using Google Earth without internet) and for you cruisers some Sailboat specific fishing tips!!

Feel free to contact us if you have any questions.

SPERM ANALİZİ İLE SPERM KALİTESİ TESTİ


Sperm sayısını, şeklini, hareketini değerlendirmeye yönelik bir testtir. Yani hem nitelik hem de nicelik değerlendirilir. Testislerin sperm üretme kapasitesini, erkek genital sisteminin sağlıklı olup olmadığını değerlendirmede ilk adımdır. Boşalma sırasında, semen örneğinde, belli sayıda, normal ve hareketli sperm olmalıdır ki fertilizasyon (döllenme) gerçekleşebilsin. Sperm sayısı, normal spermlerin anormal şekilli spermlere oranı, hareket derecesi iyi olan sperm miktarı değerlendirilir. Ayrıca verilen semen örneğinin miktarı, pHsı, rengi, lökosit varlığı, fruktoz miktarı, likefaksiyonu gibi özellikleri değerlendirilir. Belli zaman dilimlerinde spermlerin hareketliliği incelenir. Hareket tiplerine göre sınıflama yapılır. 4. derece, ileri doğru hızlı hareket eden normal hareket biçimidir ve oranı önemlidir. 0.derece, hareket etmemesidir.




3 günlük cinsel perhizden sonra yapılır. İşlemin doğru sonuç vermesi için sperm örneği en gec 1 saat içinde laboratuara ulaştırılmalı, tercihen sperm örneği laboratuara yakın bir mekanda verilmelidir. Bu amaçla infertilite merkezlerinde sperm örneği verebileceğiniz bir alan ayrılmıştır. Sperm değerlendirme kriterleri, birkaç farklı sınırı kullanır. Kruger kriterleri özellikle sperm şekil bozukluklarını göz önüne alan bir değerlendirme yöntemidir. Özel bir boyama sonrası sperm şekil (morfoloji) özellikleri incelenerek sperm örneğinin fertilite (doğurganlık) kapasitesi belirlenir.




Sperm analizi sonucuna göre ideal olarak karar verebilmek için, ayrı dönemlerde yapılmış en az 2 farklı sperm örneği incelenmelidir. Sperm analizinde bir fertilite sorunu saptanırsa erkeğin fiziksel ve hormonal ileri muayenesine geçilir. Sperm üretim döngüsü 2-3 ayda bir tekrarlanır. Yani üretilen bir sperm 2-3 ay sonra semene salgılanacaktır. Aynı şekilde kişinin karşılaştığı zararlı etkenler veya tedavi için kullanılan faydalı ilaçlar da sperm üretimini 3 ay içinde etkileyebilir. Semen analizi sonuçlarını değerlendirirken bu süreç akılda tutulmalıdır.

KLİTORİS HAKKINDA BİLİNENLER

Bu yazımızda Klitoris nedir? Klitoris ne işe yarar? Klitorisin Yapısı ve nerde olduğuna dair ilgili bilgiler edineceksiniz. 

Kadının bilinmeyen anatomisi


• Kadın dış genital bölgesinde iki ayrı anatomik yapı daha var: Vulva ve klitoris.

Vulvanın Yapısı 

• Kadının dışarıdan bakıldığında görülen genital bölgelerinin tümüne topluca vulva adı verilir. Vulva, kadın dış genital bölgelerine karşıdan bakıldığında üstte mons pubis, ("Venüs tepesi"; Venüs=aşk tanrısı), altta anüs ve yanlarda dış dudaklar tarafından sınırlanan bölge.

• Mons pubis, leğen kemiklerinin önde birleştiği bölgenin üzerinde bulunan yağ dokusu, cilt ve genital kıllardan oluşan kısım.

• Dış dudaklar sağlı sollu olarak mons pubisten anüse doğru uzanır. İdrar deliği ve vajina girişinin etrafını sararlar ve bu yapılar da tüyle kaplı.

• İç dudaklar ise sağlı sollu dış dudakların iç kısımlarında yer alan, klitorisin üst kısmından vajina girişinin altına uzanan kıvrımlı yapılar. Bazı kadınlarda dış dudaklar iç dudaklardan daha büyük yapıda olup "dışarı taşabilir".


Klitorisin de bir işlevi var



• Klitorisin bilinen en önemli işlevi kadının orgazm olmasını sağlar. Gebe kalabilmeyle, idrar yapma işleviyle, adet kanamasıyla bilinen hiçbir ilgisi yoktur.

• Klitorisin tam olarak kanıtlanmamış diğer bir işlevi de cinsel ilişkide sertleştiğinde idrar deliğini kapatmak ve bakterilerin mesaneye girişini engellemektir. Muhtemelen kolların şişerek sertleşmesi de vajina kanalının nispeten gerilmesini sağlayarak erkek cinsel organının temasını kolaylaştırıyor.




Haz için klitorisin büyüklüğü önemli mi?



• Klitorisin büyüklüğü kadının cinsel duyarlığında rol oynayan bir etken değil. Klitorisi büyük olan kadınların cinsel açıdan daha duyarlı oldukları görüşü yanlış.

• Klitorisin aşırı büyük oluşunun nedeni erkek hormonlarının fazlalığı (Androgen) olabilir ya da hormon tedavisi buna yol açmıştır. Ayrıca seneler süren Klitoris-mastürbasyonu bu büyüklüğün nedeni: Bu durumlarda Androjenin etkisiyle duyarlılık artabilir.

• Klitorisin kasık kemikleri arasındaki yerinin üstte ya da daha derinde oluşu duyarlılıkta rol oynamaz.



Yeterince uyarılma nasıl gerçekleşir?



• Cinsel birleşme sırasında klitorisle erkek cinsel organı arasında doğrudan doğruya bir ilişki yok. Buna karşın klitoris yeterince uyarılmakta ve bu üç şekilde olmakta:

1) Erkek cinsel organı döl yoluna girerken küçük dudakların üzerinden kayar ve bu da klitorisi etkiler. Cinsel birleşme sırasındaki ritmik hareketlerle klitorisin yeri değişir böylece uyarı yine sağlanır.

2) Klitorisi meydana getiren süngerimsi doku kasık kemiğinin alt kısmında sağ ve sola açılan iki açıyı oluşturur. Bu açılar döl yoluyla yakın ilişkide olduklarından döl yolunun içindeki erkek cinsel organının hareketleri bu açılar aracılığıyla klitorise aktarılır.

3) Çiftlerin yüz yüze oldukları tüm cinsel birleşme şekillerinde kadın ve erkeğin kasıkları üst üste gelir, bu da klitoris üzerindeki ritmik bir basınca yol açar





Orgazm nerede olur?



• Biri döl yolunda, diğeri klitoriste olmak üzere ayrı türden iki orgazmdan söz etmek yanlış. Orgazma çeşitli şekilde ulaşılabilir: Cinsel doyuruya yalnızca klitorisin erkek tarafından uyarılması ya da kendi kendini tatmin yoluyla (bazı kadınlar göğüs uçları uyarıldığında da orgazma ulaşmaktadırlar) da erişilebilir.

• Fakat nasıl ve ne şekilde orgazma ulaşılırsa ulaşılsın orgazm daima döl yolunda olur ve belden itibaren tüm organizmayı kapsar. Cinsel gerilim orgazm sonunda giderilince klitoris küçülerek kasık kemikleri arasındaki yerine çekilir ve artık uzunluğu cinsel gerilim sırasındaki uzunluğun yarısıdır.




Her zaman işe yarar mı?



• Klitoris gerçekten de cinsel uyarı bölgeleri içinde en duyarlı olanı. Fakat hiçbir zaman kadını alevlendirmek için çevrilmesi yeterli olan bir düğme olmamış. Cinsel bilgisi olmayan ya da bu konuya hazırlıksız kadınlarda klitorise dokunulması zevkten çok nefret duygusunu kamçılayabilir.

• Cinsel uyarıma yatkın kadınlarda ise klitoris zevk duygusunu kamçılar. Bu organ önce uyarımları toplar sonra da zevke dönüştürür. Kan hücumuyla belirginleşen klitoris, aldığı uyarımları omurilikteki cinsel merkezlere iletir. Böylece cinsel bölgedeki sinirlerde, kaslarda ve damarlarda değişiklik ve tepkilere yol açarak orgazmı hazırlar ve yalnız klitoris böylesi bir etki yapabilmek için zamanında ve yeterli oranda uyarılmalı.

• Klitorise doğrudan doğruya dokunulduğu zaman uyarımla, öfkeye yol açan tahriş olma arasındaki sınır belli belirsizdir.





Erkekler yanlış biliyor



• Klitoristeki bu değişiklik en tecrübeli erkekleri bile bazen şaşırtır. Klitorisle teması kaybettikleri zaman, bu değişikliği kadındaki cinsel gerilimin kayboluşuna yorarlar. Oysa durum tamamen tersinedir. Klitorisin bu andaki duyarlılığı öylesine fazladır ki direkt bir temas zevk vermekten çok acı verir.

• «Cinsel El kitaplarının» yanlış propagandası bu durumda birçok erkeğin ters davranışına yol açmaktadır: Erkekler klitorisi tekrar bulmak isterler. Bu boşuna manipülasyon kadını tahriş ettiği gibi. cinsel gerilimin de kaybolmasına yol açar. Eğer klitoris yeniden uyarılmak isteniyorsa, Venüs tepesine dokunulması yeterli.



Klitoris penis karşılaştırması



• Klitoris embriyolojik olarak penisle aynı kökene sahip ve bu anlamda penisin kadındaki tam karşılığı olarak kabul edilebilir. Lakin klitorisin peniste olduğu gibi ejakulasyon ("boşalma") ve idrar yapma ile ilgisi yok.

• Klitoris damar ve sinirlerden oldukça zengin bir yapı. Ortalama büyüklükte bir klitoriste yaklaşık 8000 sinir lifi bulunuyor. Bu lif yoğunluğu peniste bulunanın yaklaşık iki katı ve vücudun başka hiçbir bölgesinde bu kadar yoğun sinir lifi yok.

• Klitoris büyüklüğü kadından kadına çok önemli değişiklikler gösterebiliyor. Baş ve gövde toplam uzunluğu ortalama 3 santimetre olmakla beraber 7 santimetreye kadar varan uzunlukta olabiliyor.

• Klitorisin baş kısmının büyüklüğü de oldukça değişkendir ve 3-8 milimetre arasında olabilir. Klitoris büyüklüğü ile orgazmın nitelikleri arasında herhangi bir ilişki saptanabilmiş değildir.

• Klitorisin büyüklüğü kan testosteron ("erkeklik hormonu") seviyeleriyle ilişkilidir. Östrojen seviyesiyle klitoris büyüklüğü arasında bir ilgi olmaması nedeniyle menopoz sonrası kan östrojen seviyeleri düştüğünde genital bölgenin diğer kısımlarında atrofi (gerileme) olurken bu yapının büyüklüğü değişmez. Gebelik döneminde klitoris mekanik ve damarsal değişikliklere bağlı olarak kalıcı bir büyüme gösterebilir.

• Klitoris uyarıldığında hem baş hem de gövde içi kan dolarak sertleşen bir yapıdır. Bu, erkekteki ereksiyonun (sertleşmenin) tam karşılığıdır. Tam uyarılmış bir klitorisin baş kısmı iki katı kadar büyüyebilir. Büyüyen baş kısmı dışarıdan daha bariz görülebilir hale gelir.





Kendi bedeninde yolculuk: Mastürbasyon



• Mastürbasyon yapan bir çok kadın hala utanç duyuyor. Oysa kendi bedenini "keşfeden" her genç, bu yolculuğa çıkıyor ve kendi isteklerini, arzularını tanıma fırsatı bulabiliyor. Öte yandan, evli olup bunu yapmak zorunda olan çok kadın var...

• Mastürbasyon bir çok kadın için kurtarıcı rolünde adeta. İkili ilişkilerde "yarıda kalan" kadınlar için vazgeçilmez bir yöntem. Bu arada yalnızların en sık kullandığı bir yöntem olduğunu da söylemek gerekir. Hatta mastürbasyon, sevgilisi ya da eşiyle birlikteyken orgazm olamayan kadınlar için bir "emniyet sübabı" görevinde.

• Kendi bedeninizde yolculuğa çıkıyorsunuz ve binlerce yol keşfediyorsunuz. Ve bu yolu sadece siz biliyorsunuz. Kadınlar, elle doyumun en keyifli yanının da bu olduğunu söylüyorlar. Kadınların büyük bir çoğunluğu elle klitorisi uyararak mastürbasyon yapıyor.

• Elle doyumdan önce, zihin olarak kendini hazırlamak gerekir. Önce düşünsel olarak uyarılmış olmak şart. Klitorisi uyarmak için parmak uçları kullanılabilir.




Klitorise Freudyen bakış



• Klâsik Psikanaliz bile klitorisin değersiz bir penis olduğu savında. Gerçi Sigmund Freud ergenlik öncesi çocukluk devresinde, klitorisin dişi cinselliğinin gelişiminde önemli rol oynadığını kabul etmiştir, fakat klitorisin aracılığıyla duyulan cinsel zevkin erkek karakterli olduğunu ileri sürmüştür.

• Freud'un öğrencisi Helene Deutsch «Kadın Psikolojisi» (1948) adlı yapıtında şöyle demektedir: «Erkek yapılı, zavallı bir artık.. Döl yolundaki gelişime ve zevke katılmaya bir türlü razı olmuyor.»

• Oysa açıklayıcı cinsel bilim bu Anti-Klitoris propagandasına karşı çıkmış ve erkeklerin ilgisini bu organa çekmiş: cinsel bakımdan soğuk kadınların birleşme öncesi klitorisleri uyarılacak olursa, orgazmın bu kadınlarda bile kolaylıkla gerçekleşebileceğini erkeklere göstermiştir.

• Katolik ahlâk kuralları bile, kadını cinsel birleşme öncesi hazırladığı ve böylece üremeyi olanaklaştırdığı için, klitorisin uyarılmasını önermekte.









LARS OSTLING 01/02

























THE DREYFUS AFFAIR IN FRANCE: THE LESSONS IT HOLDS

At this point, prominent French intellectuals joined the Dreyfus cause (his innocence had been claimed by his relatives from the very beginning): Leon Blum, Charles Péguy, André Gide, Daniel Halévy, Marcel Proust, and especially Emile Zola, who published his famous article "J'accuse…!" in L'Aurore on January 13, 1898. Zola directly addressed the French president of that time, Felix Faure, and condemned the responsible military officers.
What happened to a French Jew more than a hundred years ago has lessons for all of us today. Do not forget our basic democratic principles of individual rights even in times of crisis.



WHAT WAS THE DREYFUS AFFAIR?

In 1894, Alfred Dreyfus (1859-1935) was accused of treason and condemned by a military tribunal to degradation and deportation to the Ile de Diable, an island off the coast of French Guyana. Two years later, in 1896, the government found that the first condemnation was based on false documents and that a deeply indebted officer, Commandant Esterhazy (1847-1923), was more than likely the actual traitor. After a mockery of a trial, however, Esterhazy was acquitted.



Dreyfus, Alfred: standing before a court-martial at Rennes, France, 1894

At this point, prominent French intellectuals joined the Dreyfus cause (his innocence had been claimed by his relatives from the very beginning): Leon Blum, Charles Péguy, André Gide, Daniel Halévy, Marcel Proust, and especially Emile Zola, who published his famous article "J'accuse…!" in L'Aurore on January 13, 1898. Zola directly addressed the French president of that time, Felix Faure, and condemned the responsible military officers.

Anti-Dreyfus sentiment was also strong, and many in France reacted against the new trial. Anti-Semitic sentiment latent in French culture was awakened and produced a shift in national attitudes towards Jews that would not reach a climax until World War II. The Dreyfus affair is considered a crucial event in French history, one that crystallized a form of nationalism that, having found its scapegoat, could surface with all its vulgarity. The country was divided between supporters (Dreyfusards) and opponents (Antidreyfusards) of the victim. The Republic was in tumult, and the world watched with indignation the misprision of French justice and, in turn, French ideology. Following the example of Zola, whose writings forced him to flee to Great Britain, Anatole France and others defended Dreyfus with passion, and at personal risk.

Dreyfus was finally given a new trial in 1899. Against all expectation and rationality, he was condemned to 10 years of exile, despite evidence against Esterhazy and several other officers. Facing the continuing outrage of the elite and the apathy of the people after five years of debate, the president gave Dreyfus amnesty. Dreyfus’s defenders claimed that this was not enough; he was not fully cleared of charges until July 21, 1906.


Source




WHO WAS ALFRED DREYFUS?

HE LED an unremarkable, bourgeois life in fin-de-siècle Paris, riding his horses in the Bois de Boulogne, and sending his family to the Normandy coast to take the sea air. He was a conscientious, if not particularly likeable, army officer, and a graduate of Polytechnique, the highly competitive French engineering school. His father was a successful industrialist from Alsace (which had fallen to the Germans after the Franco-Prussian war in 1870-71), supplying him with an unusually handsome income for a man of his rank. He also happened to be Jewish.


WHAT HAPPENED TO HIM?

In 1894, Captain Alfred Dreyfus was secretly arrested, wrongfully convicted by a court martial of high treason, sentenced to life imprisonment, stripped of his military rank and shipped off in chains to solitary confinement in the sweltering heat of Devil’s Island, a French territory off the coast of South America. The only evidence presented at his trial was a torn-up note containing confidential military information, which had been found in a wastepaper basket at the German embassy by a cleaning lady working as a French spy. It was written in a hand that was said, implausibly, to resemble the captain’s.

How could the French army have conspired to bring down an innocent man in the name of national security? To this day, and despite the scores of books on the subject, the affair that rocked and divided France fascinates historians. Three new works re-examine what happened for contemporary readers.


THREE NEW BOOKS TELL US WHY WAS DREYFUS VICTIMISED


In a dense study, Frederick Brown of the State University of New York, sees the affair as the product of culture wars. The French army was humiliated by the loss of Alsace-Lorraine, then shaken by the Paris Commune uprising. Nationalist feeling, spiced with paranoia about traitors and spies, took hold at a time when the top brass was forced to improve military performance through reform. Meritocratic recruitment drew in outsiders like Dreyfus. But this also made him the object of suspicion by the old Catholic families, who traditionally manned France’s officer class.




Political instability and insecurity fuelled social paranoia and anti-Jewish sentiment. Conspiracy theories about Jewish financiers were the talk of Paris salons. “La France Juive”, by Edouard Drumont, an anti-Semitic tract published in 1886, became a bestseller. The respectable Catholic press, notably La Croix, joined in. In one diocesan newsletter in the Cévennes, readers were told about “the Jew”, who, it declared, was: “Servile, slithering, artful, filthy and vile when he is the weaker one; he becomes arrogant when he has the upper hand, as he does now.”


ANTI-JEWISH SENTIMENT WAS THE REASON

Against this background, the clubby French military elite hunted for a traitor. A perfunctory internal investigation swiftly fingered Dreyfus, the only Jewish trainee officer on the General Staff. He stood out, in the words of Lieutenant-Colonel Jean Sandherr, head of intelligence, as reported to a young diplomat, for “his indiscreet curiosity, his constant snooping, his air of mystery, and finally his false and conceited character, in which one recognises all the pride and all the ignominy of his race.” The military hierarchy closed ranks: its singular aim to defend its honour, and incriminate Dreyfus, triumphed over the facts.


The second trial of Dreyfus

In the end, justice prevailed. Yet it took five years before the Dreyfusards secured a second military trial, at which the captain was again found guilty, this time after the top brass forged evidence against him. Dreyfus’s name was not officially cleared until 1906. He was readmitted to the French army, served in the first world war and died in 1935. In another scholarly study, Ruth Harris, an Oxford University historian, shows how the battle to establish his innocence was never, as myth would have it, a neat tale pitting the forces of truth and justice against paranoid military authority and national honour. This, she writes, was “good rhetoric but poor history”.



Anti-clerical republicans—most famously, Emile Zola and his front-page letter to President Félix Faure entitled “J’Accuse”—took on the Catholic elite, with its hold over the military hierarchy. But the Dreyfus affair often cut across political and religious lines. Léon Blum, Georges Clemenceau, Jean Jaurès and other Dreyfusards intellectuels, a term originally coined to insult them, were aghast at left-leaning friends who refused to join the campaign. Through a close reading of a mass of private documents, Ms Harris subtly draws the complex, and contradictory, human behaviour behind the public affair.


THE DREYFUS AFFAIR AND GUANTANAMO BAY

Louis Begley, an American novelist and retired lawyer, and a Jewish refugee from Nazi-occupied Poland, has produced the shortest of the three books. It is also the paciest read. As a primer on the affair, this is a first-rate narrative and a heartfelt plea to modern democracies to stick to their values and defend basic liberties, however threatened they feel.

The author draws an intriguing parallel between the Dreyfus affair and the Guantánamo detainees under President George Bush, held on suspicion of terrorist links, grossly mistreated and denied basic rights. Yet he stretches his point. Dreyfus was innocent, like some of those held at Guantánamo. Crucially, however, he was the “enemy” within: picked from the ranks of the officer class, by the military’s own elite, and in a country—unlike America—that was not at war.

More than a century on, the Dreyfus affair still holds important lessons about freedom, notably the fragility of basic liberties when national security is invoked. It is also a reminder of the deep roots of anti-Semitism, in France and beyond. Even after Dreyfus’s death, the family felt the consequences. As Mr Begley notes, Dreyfus’s wife, Lucie, changed her name and fled Vichy France for the free zone in the south. Her granddaughter, Madeleine, who fought in the French Resistance, was sent to Ausc
Source: The Economist


Lucie and Alfred Dreyfus in 1934

The Dreyfus children: Pierre and Jeanne

US Model Or China Model? Democratic Capitalism Or State Capitalism? Who Will Win?

The US hegemony is under threat today. It is not so much the US but the system of Democratic Capitalism that is facing stiff challenge from State Capitalism, a model followed by China. Who will win?


These days we are transfixed by the struggle between BP and the U.S. government. This is a familiar conflict — between a multinational company trying to make a profit and the government trying to regulate the company and hold it accountable.

But this conflict is really a family squabble. It takes place amid a much larger conflict, and in this larger conflict both BP and the U.S. government are on the same team.

THE TWO SYSTEMS  - AND THE PLAYERS

The larger conflict began with the end of the cold war. That ideological dispute settled the argument over whether capitalism was the best economic system. But it did not settle the argument over whether democratic capitalism was the best political-social-economic system. Instead, it left the world divided into two general camps.



On the one side are those who believe in democratic capitalism — ranging from the United States to Denmark to Japan. People in this camp generally believe that businesses are there to create wealth and raise living standards while governments are there to regulate when necessary and enforce a level playing field. Both government officials like President Obama and the private sector workers like the BP executives fall neatly into this camp.



On the other side are those that reject democratic capitalism, believing it leads to chaos, bubbles, exploitations and crashes. Instead, they embrace state capitalism. People in this camp run Russia, China, Saudi Arabia, Iran, Venezuela and many other countries.

WHAT IAN BREMMER SAYS

Many scholars have begun to analyze state capitalism. One of the clearest and most comprehensive treatments is “The End of the Free Market” by Ian Bremmer.

Bremmer points out that under state capitalism, authoritarian governments use markets “to create wealth that can be directed as political officials see fit.” The ultimate motive, he continues, “is not economic (maximizing growth) but political (maximizing the state’s power and the leadership’s chances of survival).” Under state capitalism, market enterprises exist to earn money to finance the ruling class.

The contrast is clearest in the energy sector. In the democratic capitalist world we have oil companies, like Exxon Mobil, BP and Royal Dutch Shell, that make money for shareholders.

In the state capitalist world there are government-run enterprises like Gazprom, Petrobras, Saudi Aramco, Petronas, Petróleos de Venezuela, China National Petroleum Corporation and the National Iranian Oil Company. These companies create wealth for the political cliques, and they, in turn, have the power of the state behind them.

THE STATE OIL FIRMS ARE WINNING OVER OIL GIANT COMPANIES

With this advantage, state energy companies have been absolutely crushing the private-sector energy companies. In America, we use the phrase Big Oil to describe Exxon Mobil, BP, Royal Dutch Shell and others. But that just shows how parochial we are. In fact, none of these private companies make it on a list of the world’s top 13 energy companies. A generation ago, the biggest multinationals produced well more than half of the world’s oil and gas. But now, according to Bremmer, they produce just 10 percent of the world’s oil and gas and hold only about 3 percent of the world’s reserves.

The rivalry between democratic capitalism and state capitalism is not like the rivalry between capitalism and communism. It is an interdependent rivalry. State capitalist enterprises invest heavily in democratic capitalist enterprises (but they tend not to invest in each other). Both sides rely on each other in interlocking trade networks.


Nonetheless, there is rivalry. There is a rivalry over prestige. What system works better to produce security and growth? What system should emerging and struggling democratic nations aim for? There is also rivalry over what rules should govern the world order. Should countries like Russia be able to withhold gas from Western Europe to make a political point? Should governments be able to tilt the playing field to benefit well-connected national champions? Should authoritarian governments like Iran be allowed to nuclearize?

WILL STATE CAPITALISM FLOURISH FOREVER?

We in the democratic world tend to assume state capitalism can’t prosper forever. Innovative companies can’t thrive unless there’s also a free exchange of ideas. A high-tech economy requires more creative destruction than an authoritarian government can tolerate. Cronyism will inevitably undermine efficiency.

WEAKNESS OF DEMOCRATIC CAPITALISM

That’s all true. But state capitalism may be the only viable system in low-trust societies, in places where decentralized power devolves into gangsterism. Moreover, democratic regimes have shown their vulnerabilities of late: a tendency to make unaffordable promises to the elderly and other politically powerful groups; a tendency toward polarization, which immobilizes governments even in the face of devastating problems.

We in the democratic world have no right to be sanguine. State capitalism taps into deep nationalist passions and offers psychic security for people who detest the hurly-burly of modern capitalism. So I hope that as they squabble, Obama and BP keep at least one eye on the larger picture.

We need healthy private energy companies. We also need to gradually move away from oil and gas — the products that have financed the rise of aggressive state capitalism.

Source: David Brooks, New York Times

HEPATİT VE HEPATİT TEDAVİSİ


Hepatit karaciğerin iltihabıdır ve insan vücudunda bir çok olumsuz bulguya yol açar. Hepatitlerin bazıları virüslere bağlı , bazıları da değildir. Bazı toksik ilaçlar ve bağışıklık sistemi ( immün sistem ) bozukluklarıda karaciğer iltihabına neden olabilir. Hepatitlerin en çok rastlanan türü, virütik olanlardır. "Hepatit" terimi ile işte bu "viral hepatit"ler söylenmek istenmektedir. Karaciğerin taze, alevli iltihabına "Akut Viral Hepatit", 6 aydan fazla sürmesi haline ise "Kronik Viral Hepatit" adı verilmektedir.

Her sarılık Hepatit midir ?

Türkiye'de halk arasında, viral hepatitle, sarılık özdeşleştirilir ve her sarılık "viral hepatit" zannedilir. Halbuki sarılık bir hastalık değil belirtidir. Birçok hastalık, sarılık ( belirtilerine ) neden olabilir. Örneğin, ana safra kanallarında taş olması sarılığa neden olabilir. Ancak viral hepatit'le hiçbir ilgisi yoktur ve bulaşmaz. Yeni doğanlarda rastlanan sarılığı da hepimiz biliriz. Bu tür sarılığın da "viral hepatit"le bir ilgisi yoktur ve bulaşmaz.
Hepatit yapan nedenler nelerdir ?

En başta;
Virüsler (A,B,C,D ender rastlanan E,F,G gibi)
Toksik kimyasal maddeler (Karbon tetraklorür , vinylchlorür gibi)
Bazı ilaçlar ( örneğin tüberküloz tedavisinde kullanılan İNH, bazı sinir hastalığının tedavisinde kullanılan chlorpromazin gibi ) ve özellikle batı ülkelerinde daha fazla görülen alkol
Bazı mikroplar (Tüberküloz, brucella)
Radyasyon;
Genetik olarak geçen nadir hastalıklar , demir depolama hastalığı ( Hemokromatozis ) ( irsi olarak geçen, başta karaciğerde olmak üzere demir birikmesiyle organ hasarına yol açan ender bir hastalık ), bakır depolama hastalığı ( Wilson hastalığı ) ( bakır metabolizması bozukluğu nedeniyle özellikle karaciğerde ve gözün kornea tabakasında bakır depolaması ile karaciğerde hasara neden olan ender bir hastalık ).

İZ OLMADAN KARIN GERDİRME

İzsiz bir operasyon olduğu için yurtdışında ve Türkiye'de popüler hale gelen karın germe ameliyatı kusursuz görünüm sağlıyor.

Sağlık sektöründeki gelişmeler ile birlikte bunu artık isteyen herkes estetiği ön planda tutarak sağlıklı ve cezbedici bir görünüme kavuşabilir. Ancak herşeyde olduğu gibi bu tür görünüm yenileme süreçleri için de doğru zaman çok önemli.

Estetik operasyonların yapılması için önerilen bazı dönemler var. Bahar döneminde meme, liposuction ve karın, yazın son döneminde ise burun, yüz germe, yağ enjeksiyonu operasyonları yapılabilir. Yazın ise iz bırakmayan endoskopik karın germe operasyonlarıylagüzel bir vücut görünümü sağlanabilir.

Zaten estetik cerrahideki gelişmelerin bütün amacı da hastaları hastanede yatırmadan daha çabuk evlerine yollamak. Yani günübirlik cerrahi, daha az izli ameliyatlar ve daha doğal sonuçlar elde etmek. Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, yeni trend, izsiz karın germe yani endoskopik karın germe ameliyatları ile ilgili sorularımızı yanıtladı:

- Karın bölgesine estetik müdahale neden gerekir?

Bu ameliyatın asıl amacı, karın cildinde sarkma olmayan ama karın kasları gevşemiş hastalarda karın kaslarının tekrar eski gerginliğine kavuşmasını sağlamak. Karın duvarındaki yağ artışı liposuction ile giderilir, kaslardaki gevşeme ise bikini bölgesinde yapılan birkaç ufak (1-2 santim) kesiden içeri yerleştirilen endoskopik aletlerle kaslar birbirine dikilerek ortadan kaldırılır. Hasta daha önceden sezeryan geçirmişse, kesi sezeryan iziyle sınırlı tutulur. Karın kaslarında gevşeme genellikle karın cildinde sarkma ile birlikte olduğundan abdominoplasti ve mini-abdominoplasti çok daha sık yapılan ameliyatlardır. Zaman içinde yağ, vücudun ortasına doğru toplanır. Göbek çevresinde genişleme olur. Kadınlarda gebelikle karın kasları birbirinden ayrılır ve karın bölgesi iyice genişler. Bunun bir şekilde tersine çevrilmesi gerekir. Bunun için iki temel ameliyat vardır. Birincisi deri sağlam, ama yağ birikmesi varsa liposuction, liposhaping, diğeri ise deri genişlemişse karın germe ameliyatıdır. Liposuction izsiz bir ameliyattır ancak gevşemiş karınlarda fazla etkili değildir, yani karın bölgesinin genişlemesini çözmez. Karın germe çok başarılı olsa da iz bırakır.

- Endoskopik karın germe ameliyatı bu ikisinin neresinde yer alıyor?

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte laparoskopik ameliyatlar estetikte de kullanılıyor. Bizim uyguladığımız endoskopik karın germe ameliyatı da bunun bir örneği. Yani yeni bir kulvar.

- Bu ameliyat kimler için uygun?

Hastalar üçe ayrılırlar. Genç, karın duvarı gevşememiş, sadece yağlanması olanlara liposuction; derisi sarkmış, karnı genişlemiş hastalara ise hem karın kaslarının tamir edildiği, hem de fazla cilt ve yağın alındığı karın germe ameliyatları. Ancak 35-45 yaş arası bir grup da var ki; hamilelik sonrası karnı genişlemiş, göbek çevresi büyümüş, yağ birikmiş, ama derisi gergin. Bu grup, endoskopik karın germe için ideal olan gruptur diyebilirim.

- Karnı gerilen kişi nasıl bir işlemden geçiyor?

Göbek ve pubis üzerindeki birer delikten girip yağ ve deriyi içerden kaldırıyoruz.Televizyon kamerası yardımı ile iç kasları birbirine yaklaştırıp içerden dikiyoruz. Dışarıdan karnın alacağı şekli işaretlemiş olduğumuzdan ona göre şekil veriyoruz. İçerden karnı daraltmış oluyoruz. Bu operasyon 2, 3 saat sürüyor. Bununla birlikte High Definition Liposuction da yapıyoruz. High Definition Liposuction karın kaslarına, göğüs kaslarına, sırt kısmının aşağı kısımlarına ve kalçaların görünümlerine form vermek için gerçekleştiriliyor. High Definition Liposuction’da, standart liposuction’dan farklı olarak daha gelişmiş form verici teknikler kullanılıyor. Hatta bu operasyon ile birlikte popo bölgesinde çıkıklık, bel bölgesine gamzeler de gerçekleştirebiliyoruz.

- Bu operasyonun avantajı sadece izsiz olması mı?

Aslında bu operasyonun avantajı sadece izsiz olması değil. Bunun yanı sıra ameliyatı geçiren kişinin iyileşme sürecini de kısaltan bir operasyon bu. Bu ameliyat sonrası kişi, ipli bikiniyi bile rahatlıkla giyebilir.



ALINTIDIR