Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

spor salonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
spor salonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Spor Salonunda Görebileceğiniz Tiplemeler

halter kaldırma komik

Spor salonları sadece spor yapılan bir yer değil, aynı zamanda oldukça sosyal bir yerdir. Her çeşit insan bulunur. Her bir kişi aslında bir grubu temsil eder. Bireyler arasındaki farklılıklar kişiden kişiye farklılık gösterse de hepimiz aynı amaç için orada bulunuyoruz. Bu da bizi bir bütün yapıyor. Aşağıdaki tiplemelerden siz hangisisiniz? Yorum bölümüne yazınız.

Kilolu İnsanlar

Oldukça zararsızdırlar. Ağırlıklarla pek ilgilenmezler. Kardio antrenmanlarını yapıp giderler. Hafif tempoda takılmalarına rağmen üstleri sırılsıklamdır. Genelde azimli insanların oluşturduğu bir topluluk olsa da içlerinden bazıları sırf eğlence olsun diye gelmektedir.

Vücutcu Abiler

Bunlar siz daha embiryo iken bu salonda ağırlık çalışan abilerdir. Kapılardan yan yan geçerler. Salon onlara aittir. Onun kullanacağı bir makinede iseniz "kaç setin var?" sorusuna daima "1"cevabını verin. Aksi takdirde ağırlık olarak sizi kullanabilir.

Bağıran Abiler

Bunları vücutcu abilerden ayıran en büyük özellik bağırmalarıdır. Vücutları nasıl olursa olsun, kaldırdıkları ağırlık ne kadar hafif olursa olsun bağırmak üzere programlanmışlardır. Bu şekilde kendilerini motive ederler. Ancak kendilerini motive ederken başkalarının motivasyonunu bozabilirler.

Eski Topraklar

Bunlar gençliğinde de spor yapmış kişilerdir. Sağlıklarını koruma amacıyla spor yaparlar. Hareketleri en doğru şekilde yapanlarda çoğunlukla onlar olur. Fazla takılmazlar. Sporlarını yapıp giderler.

Selfici Gençler

Bunlar spora sadece gösteriş yapmaya ve fotoğraf çekmeye gelirler. Yaptıkları sporu sanki başkaları için yapıyormuşcasına çevrelerinden takdir beklerler. Ancak bu kişileri uzun vadede göremezsiniz. Çabuk pes ederler.

Kendi Aleminde Yaşayanlar

Bunlar kulaklıklarını kulağına takarlar ve salonda hiç kimse yokmuş gibi sporlarını yapıp giderler. Zararsızdırlar. Seslenirseniz duymazlar. Bazen kendilerini müziğin ritmine kaptırıp saçma hareketler yapabilirler.

Partnerli Sporcular

Bunlar genelde 2 veya 3 kişidirler. Hareketlerde birbirlerine yardımcı olurlar. Eğer bu kişiler ile aynı kas gruplarını çalıştıracaksanız yandınız. Zira bunlar bir aletin başına geçtiği zaman kalkmak bilmezler. Üç kişiler sonuçta. Dönüp dururlar. Siz siz olun bunların antrenman programını öğrenin ve kendinize anti-antranman programı yazın.

İlk Defa Salona Gelen Yeni Yetmeler

Bunlar etrafa imrenir gözle bakar ve daima soru sorarlar. Hiç bir şey bilmezler. Daima "kaç ayda senin gibi olurum" gibisinden sorular sorarlar. Bu kişiler 3 ay sonra personel trainerlik yaparken görebilirsiniz.

Siz hangi tipsiniz. Unuttuğumuz bir tipleme varsa yoruma yazabilirsiniz.

Türkiye'de Personal Trainer Anlayışı

fitness koçu

Her ne kadar yabancı ülkelerde çok popüler bir meslek olsa da Türkiye'de bu durum maalesef böyle değil. Ülkemizdeki insanların çoğunluğu bu spora "ne kadar zamanda yaparım?" düşüncesiyle başladığı için çevresinde spor yapan insanların bunu çok kolay bir şekilde yaptığı düşüncesine kapılırlar. Sanki vücut yapabilmek için belirli bir gün sayısı var da, o günü doldurmak için spora gitmek gerekiyormuş gibi düşünürler. Bu düşünce yapısı yüzünden insanlar sadece spor salonlarına kayıt olurlar ve kendi kafalarında belirledikleri zaman içerisinde ( 1 ay - 3 ay - 6 ay olabilir) şafak sayarak güzel bir vücuda kavuşabileceklerini zannederler.

İşte sırf bu yüzden insanlarımız antrenmanlarının hakkını veremezler. Bu yüzden spor salonlarında langırt, bilardo, televizyon ve internet gibi dikkat dağıtıcı materyaller vardır. Tamamen arz - talep meselesi. Salon sahiplerinin suçu değil yani. Bir de spora sadece kızlar için ve ortam için gidenler var ki onlar apayrı bir konu zaten. Salon hocaları ise aşırı yoğunluktan dolayı herkes ile ilgilenemiyor veya ilgilenmek istemiyor. Zaten zorunda da değil. Siz salonadaki aletleri kullanmak için para veriyorsunuz. Adam size özel hocalık yapmak zorunda değil. Tamamen kendi inisiyatifine kalmış bir şey.

Hal böyle olunca spor salonuna gerçekten spor yapmak için giden bilgili insan sayısı epey bir azalıyor. Fakat sorunlar yine bitmiyor. Spor salonuna spor yapmak için giden insanların bir çoğuda nasıl spor yapacağını bilmiyor yada yanlış biliyor. Bütün bunlar bir araya gelince de insanlar vücutlarını tam potansiyelleri ile kullanamıyor. Herkesin altında ferrari var ama kimse kullanmayı bilmiyor.

İşte tam burada devreye Personel Trainer'lerin girmesi gerekiyor ama giremiyorlar çünkü bir ön yargı var. Personel Trainer'lere dolandırıcı gözü ile bakılıyor. Sanal ortamda kimsenin kimseye güveni kalmamış. Ayrıca Personel Trainer'lere gereken değerin verilmeyişinin en büyük nedenlerinden biri de yeni yetme fitnesscılar. Hiç bir eğitim almamış, sadece 6 ay spor yapmış bu adamlar insanları dolandırmaktan başka bir şey yapmıyor. İnsanlarda hali ile Personel Trainer'lere karşı bir ön yargı oluşuyor. Aralarındaki işini bilen adamlarda onlar yüzünden kötü damga vuruluyor ve işlerini yapamıyorlar.

Ancak başka ülkelere baktığımız zaman, oradaki Personel Trainer'ler o kadar rağbet görüyor ki isimleri dünyaca duyuluyor ve tanınıyorlar. Lazar Angelov ve Jeff Seid gibi adamları herkes tanıyor ama bizim sporcularımızı kimse tanımıyor. Hatta bırakın yabancı ülkeleri biz bile tanımıyoruz. Bizim güzel ülkemizde onlardan çok daha iyi adamlar olmasına rağmen sırf bu güvensizlik ortamı ve kendi ukalalıklarımız yüzünden bu sektörü ilerletemiyoruz. Fitness sektörü ilerlemiyor. Sonrada diyorlar ki ülke neden gelişmiyor.

Ülkemizde artık futbol dışında başka spor dalları da olsun. Futbolcular astronomik rakamlarla çalışırken bizim sporcularımız supplement bile alamıyor çoğu zaman. Personel Trainer arkadaşlarımızın hakkettikleri değeri verelim.