Her ne kadar yabancı ülkelerde çok popüler bir meslek olsa da Türkiye'de bu durum maalesef böyle değil. Ülkemizdeki insanların çoğunluğu bu spora "ne kadar zamanda yaparım?" düşüncesiyle başladığı için çevresinde spor yapan insanların bunu çok kolay bir şekilde yaptığı düşüncesine kapılırlar. Sanki vücut yapabilmek için belirli bir gün sayısı var da, o günü doldurmak için spora gitmek gerekiyormuş gibi düşünürler. Bu düşünce yapısı yüzünden insanlar sadece spor salonlarına kayıt olurlar ve kendi kafalarında belirledikleri zaman içerisinde ( 1 ay - 3 ay - 6 ay olabilir) şafak sayarak güzel bir vücuda kavuşabileceklerini zannederler.
İşte sırf bu yüzden insanlarımız antrenmanlarının hakkını veremezler. Bu yüzden spor salonlarında langırt, bilardo, televizyon ve internet gibi dikkat dağıtıcı materyaller vardır. Tamamen arz - talep meselesi. Salon sahiplerinin suçu değil yani. Bir de spora sadece kızlar için ve ortam için gidenler var ki onlar apayrı bir konu zaten. Salon hocaları ise aşırı yoğunluktan dolayı herkes ile ilgilenemiyor veya ilgilenmek istemiyor. Zaten zorunda da değil. Siz salonadaki aletleri kullanmak için para veriyorsunuz. Adam size özel hocalık yapmak zorunda değil. Tamamen kendi inisiyatifine kalmış bir şey.
Hal böyle olunca spor salonuna gerçekten spor yapmak için giden bilgili insan sayısı epey bir azalıyor. Fakat sorunlar yine bitmiyor. Spor salonuna spor yapmak için giden insanların bir çoğuda nasıl spor yapacağını bilmiyor yada yanlış biliyor. Bütün bunlar bir araya gelince de insanlar vücutlarını tam potansiyelleri ile kullanamıyor. Herkesin altında ferrari var ama kimse kullanmayı bilmiyor.
İşte tam burada devreye Personel Trainer'lerin girmesi gerekiyor ama giremiyorlar çünkü bir ön yargı var. Personel Trainer'lere dolandırıcı gözü ile bakılıyor. Sanal ortamda kimsenin kimseye güveni kalmamış. Ayrıca Personel Trainer'lere gereken değerin verilmeyişinin en büyük nedenlerinden biri de yeni yetme fitnesscılar. Hiç bir eğitim almamış, sadece 6 ay spor yapmış bu adamlar insanları dolandırmaktan başka bir şey yapmıyor. İnsanlarda hali ile Personel Trainer'lere karşı bir ön yargı oluşuyor. Aralarındaki işini bilen adamlarda onlar yüzünden kötü damga vuruluyor ve işlerini yapamıyorlar.
Ancak başka ülkelere baktığımız zaman, oradaki Personel Trainer'ler o kadar rağbet görüyor ki isimleri dünyaca duyuluyor ve tanınıyorlar. Lazar Angelov ve Jeff Seid gibi adamları herkes tanıyor ama bizim sporcularımızı kimse tanımıyor. Hatta bırakın yabancı ülkeleri biz bile tanımıyoruz. Bizim güzel ülkemizde onlardan çok daha iyi adamlar olmasına rağmen sırf bu güvensizlik ortamı ve kendi ukalalıklarımız yüzünden bu sektörü ilerletemiyoruz. Fitness sektörü ilerlemiyor. Sonrada diyorlar ki ülke neden gelişmiyor.
Ülkemizde artık futbol dışında başka spor dalları da olsun. Futbolcular astronomik rakamlarla çalışırken bizim sporcularımız supplement bile alamıyor çoğu zaman. Personel Trainer arkadaşlarımızın hakkettikleri değeri verelim.