Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Büyük İnsanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Büyük İnsanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İskender olmasaydınız kim olurdunuz?/Kültür - Sanat/milliyet blog



İnsanların, uygarlıkların kendi gibi olmayan, öteki olan, farklı olana yaklaşımları hep farklı olmuştur.Tümden reddetmekten tutun, farklı olanının içine girip onu kendi bünyesine katmaya kadar değişik tepkiler vardır böyle bir durumda.

Eğer gecekondu mahallesinde doğup büyümüş biriyseniz, çocukluğunuzun çiçeği mahrumiyetler ağacında açmışsa, gençliğinizi bakıp da mahrum kalma duvarlarına tırmanarak geçirmişseniz bu durumda sahip olamadığınız maddi zenginlikler sizi kuşatıp benliğinizi içine alabilir.Sahip olamadığınız bu zenginlikleri bir obje ile bütünleştirip tüm enerjinizi ona ulaşma yoluna dökersiniz.Zengin fakat iletişimsiz, sevgisiz bir evin çocuğu olmuşsanız sokakta gülerek oynayan üstü başı yırtık içindeki çocuklarda sizi bir şeyler çeker.İstediğiniz şeyin kısa bir sürede emrinize girmesi de azaltamaz o çocuklarda olup da sizde olmayan şey ile aranızdaki mesafeyi.

Farklı kutuplar arasındaki çelişki insanlık tarihi boyunca düşünen adamların kafasını meşgul etti.Pratikte bulunan cevaplar teoride de bulundu.Birileri dedi ki mutluluk bedensel ve dünyasal zevkleri yadsımaktan geçer.Ne kadar az istersen o kadar çok mutlu olursun.Kimi de dedi ki madem kısacık bir konukluğumuz var bu fani dünyada, olabildiğince doyur bedenini hazza, insanları, kıtaları boyun eğdirerek tatmin et egonu.Birinci görüşü savunanlar çilekeşler, filozoflar ve adı sanı duyulmamış sıradan insanlar olarak geçtiler bu dünyadan.İkincisini savunanlar krallar, fatihler, zenginler olarak biliniyor diğer insanlar tarafından.İki kanadın birer temsilcisinin ilginç bir buluşması vardır, siz de bilirsiniz.Büyük fatih İskender Sinoplu filozof Diogenes’in yanına gelip “Dile benden ne dilersen” dediğinde Diogenes’in verdiği o cevaptır bu karşılaşmayı hafızalara kazıyan: “Gölge etme başka ihsan istemem.”

Kendisine sonsuz ün sağlayacak sefere gitmeden önce Yunanlı kahraman Akhilleus annesiyle yaptığı konuşmada şöyle bir yol ayrımında buldu kendini: Ya evinde kalıp karısını mutlu edecek, çocuklarını büyütecek ve başında olduğu topluluğu yöneterek geçirecekti yıllarını, ve karşılığında mutlu bir hayatı olacaktı, ya da savaşa gidip kelleler düşürüp kara toprağa ismini ebediyen kazıyacaktı belleklere.Ama bunun bedeli de kısa bir hayat olacaktı.

Akhilleus insanlar arasında adının hatırlanmasını seçti.Bu özelliğiyle sonsuz kibirin, gururun ve aşırı hırsın insani cisimleşmesi de oldu aynı zamanda.İki aşırı uçtan sakınarak orta yolu tutmanın insana mutluluk getireceğini benimseyenler onu örnek verdiler hep.

Ne var ki insan doğası değişmiyor.Akhilleus yapar da başka bir ölümlü yapamaz mı?Onun seçimini haklı bulanlar hep olacaktı.Dünyayı biz ve onlar diye gören ve onları zapt ederek bizleştirmek isteyen Büyük İskender kasırgayı andıran seferine çıkmadan önce karşılaştı Sinoplu Diogenes’le.İstediği her şeyi alabilecekken sadece gölge almakla yetinen Diogenes’in cevabını “Senden bir şey alacak kadar aşağıda değilim” şeklinde bir gurur belirtisi olarak anlayan İskender aldığı cevaptan sonra yakınındakilere “İskender olmasaydım Diogenes olurdum” demiş. Oysa Diogenes ona “Bana dünyanın mutluluk getiren hangi nimetini verebilirsin ki” demek istemişti. “İstemem eksik kalsın, ben kendimle mutluyum.”

Yola çıkmayan, karşıdakine yaklaşmak için bir adım atmayan kişi için bu iki uç tepki bir arada olamayacak kadar zıttır birbirine.Bu yüzdendir kültürlerin, milletlerin kendine benzemeyeni barbar sayması, içine almaya isteksiz olması. Uzaktan bakan bir Avrupalı geri kalmış saydığı Türkiyeliyi bu yüzden Avrupa Birliği’ne almakta nazlanıyor olmalı.İskender’in kültürü tüm doğuyu barbar sayıyordu, ancak batı kültürü sayesinde doğu uygarlaşabilirdi. Bireysel ölümsüzlük hayaline bir kılıf bulmuştu İskender: Doğuya uygarlık götürecekti. Henüz daha yarı yola gelmişti ki, Murathan Mungan’ın dediği doğru çıktı: “Yola çıkan aynı dönmez ki geriye”.Gerçi İskender geriye hiç dönemedi ama yarı yolda artık değişmişti.Öteki saydığı ulusların dinini, giyim tarzlarını benimseyecek, doğulu bir prensesle evlenecek kadar değişmişti.Artık o eski İskender değildi.Doğuyu Batılılaştırmak niyetinde değildi artık.Amacını düzeltti: Doğu ile Batıyı uyumlu bir hale getirmek, ‘Altın Orta’ da buluşturmak.

Hayatta isteklerin, başarı koşusunun sonu olmadığını, insani hırsların sonunun gelmeyeceğini, doğulu insanın az isteyerek de mutlu olabildiğini gördüğü andır belki de İskender’in Diogenes’i en iyi anlayabildiği an.Evlendiği İran kralının kızıyla geçirdiği mutlu saatlerde belki fark etmiştir, barbar sayarak dışladığı öteki’nin aslında ne kadar da uygar ve kendine benzer olduğunu.Kendisiyle aynı gün ölen Sinoplu Diogenes’e herhalde öte tarafta ilk söylediği söz “Haklıymışsın” olmuştur.

Üzüm üzüme baka baka kararır.Köpeklerin bile sahiplerinin huylarını aldıkları söylenir. Zıttınla etkileşime girdiğinde doğa kanunu gereği mutlaka biraz ona yaklaşırsın, o da sana.Etkileşime girip yola çıktın mı aynı halinizle dönemezsiniz geriye.

Günlük yaşam insan beynine hazır verilmiş kararlar üzerinden iş görmesini dayatıyor.Yargı kalıpları, değer kalıpları bunlar.Daha önce karşılaştığımız bir durumdan çıkardığımız sonuç beynimizde yer ediyor ve bir sonraki benzer durumda o sonuç yeni kararımıza etki ediyor.Bireyler böyle kalıplarla davrandığı için bireyleri oluşturan uluslar da diğer uluslara bu kalıplar ışığında bakıyorlar.Zaman oluyor iki uç arasında bir etkileşim için fırsat doğuyor.O dönemlerde iki taraf da birbirinden bir şeyler alıp değişiyor ve diğerinin sandığı kadar şeytan olmadığını anlıyor.İskender’in seferi ve Haçlı seferleri böyle fırsat dönemleri oldu tarihte.Günlük hayatta karşıtımıza değişik bir açıdan bakabilme fırsatını çok yaratabilen insanlar hoşgörülü, yaratmak istemeyenler de önyargılı sıfatını haklı olarak üstleniyorlar.

İskender yanlış anlayarak söylediği “İskender olmasaydım Diogenes olurdum “ sözüne sonradan çok hak vereceğini bilemezdi.Pek ya siz hiç İskenderlikten çıkıp başka birisi olmaya çalışıyor musunuz?Kendiniz olmaktan çıksanız hangi tarafa yaklaşırdınız?

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,