Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Ömer Hayyam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ömer Hayyam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Doğunun filozofları/Kültür - Sanat/milliyet blog



Doğunun filozofları denince aklıma ilk gelen isim Ömer Hayyam oluyor nedense. Herkes onu şair olarak bilir, şiirleriyle tanır. Oysaki Ömer şairliği kadar filozof, matematikçi, astronom, doktor ve doğa bilimcisi yönleriyle de hayatın içinde olmuştur. Hayyam, doğulu bir düşünce ve şiir adamı olmasına rağmen batıda gerçek değerini bulmuştur. Yunan filozoflarıyla bir yakınlığı olduğu için mi ya da gelenekleri
 kırıp özüne inmek istediği için mi bilgin olduğu kadar bilimden kuşku duyduğundan mı yoksa… Sanırım bunda Hayyam’ın şiirlerinin kendi yazdığı orijinallerinin olmamasının ve halkın meydanın anlayacağı dille konuşmuş olmasına rağmen bu kelimelere halkın zor anlayacağı yada yanlış anlayacağı anlamlar yüklemiş olmasının da katkısı olmuştur. Yani bunda birazda Hayyam’ ı çevirenlerinde etkisi olmuştur. Fransızlar da aynı şeyi Homeros’a yapmadılar mı Homeros’u yüzyıllarca bir akademi üyesiymiş gibi konuşturmadılar mı? Ben bu çeviriler içinde Sabahattin Eyuboğlu’nun çevirisini beğenirim. Zaten Hayyam’ın dörtlüklerini ondan tanıdım diyebilirim.

Hayyam’ı sevmemin en önemli nedeni benim gibi onunda cevap aradığı sorular olmasıdır… Kimim ben? Evrendeki yerim ne? Evrende zaman neden bu kadar uzun? Neden insan ömrü çok kısa? Neden kavrayış gücüm evreni anlamama yetmiyor? Evrenin sonsuz zamanı karşısında bir göz kırpması kadar kısa olan insan ömründe neden benlik davası, mal, mülk, para, şöhret, batıl inançlar, anlamsız savaşlar peşinde koşup duruyoruz? Evet neden cehaletin karanlıklarında bir birimizle didişip duruyoruz bunu hiçbir zaman anlayamayacağım. Bu konuda söylenecek çok şey var ancak bu seferlik Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğüyle sözlerimizi noktalarken söylenecek sözleri ileriki bir zamana bırakalım…

Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.

Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.

Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.

Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,

Bugünlerde yeniden Hayyam’ı okumak...







Girdaba kapılmadan, sele tutulmadan aklı ve ruhu kendi
rotasına çekmek gerek yeniden. Ama bunu yaparken de ‘bana ne!’ demeden,
yaşanılanları sorgulayarak, dersler çıkararak yolumuzu, izimizi belirlememiz
gerek. Ne mutlu, yürüdüğü yolları çiçek bahçelerine çevirebilenlere. Sevgiyi,
bilgiyi, hoşgörüyü, insanlığı çoğaltıp, farkındalık yaratarak, düşünmemizi
sağlayanlara… bu ışıkla ardından

Dünya denen rüzgârlı yerde...







Sizlere bir şey
anlatmak istiyorum. Kızarmış iki tavuk gördüm, havada gidiyor, kuş gibi
uçuyorlardı; karınlarını cennete, sırtlarını cehenneme çevirmişlerdi. Bir örsle
bir değirmen taşı gördüm, Ren Irmağı’nın üzerinde nazlı nazlı yüzüyorlardı.
Paskalya’da bir kurbağa buz üzerinde oturmuş 
bir saban demirini yiyordu. Üç adam gördüm, bir tavşanı yakalamaya
uğraşıyorlardı; koltuk değneklerine